13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 ŞUBAT 2007 ÇARŞAMBA 18 SPOR spor?cumhuriyet.com.tr SarıKırmızılılar Erciyes karşısında öne geçmesine rağmen skoru koruyamadı G.Saray kupada yok Galatasaray: 1 K.Erciyes: 1 STAT: Ali Sami Yen HAKEMLER: Aytekin Durmaz (6), A.Ulusoy (6), .Sezertam (6) GALATASARAY: Mondragon (7), Sabri (5), Tolga (3), Tomas (6), Orhan (4) (dk. 33 Ferhat 6), Hasan Şaş (5), Inamoto (4) (dk. 76 Cihan 6), Mehmet Güven (3) (dk. 30 Hasan Kabze 4), Arda (5), Ilic (5), Ümit Karan (5) K.ERCİYESSPOR: Orkun (9), Gökhan (5) (dk. 107 Jabi), Ali (7), Özgür (5), Ergün (5), Mustafa (6), Emre (7), Sergie Die (5) (dk. 62 İlhan 4), Timuçin (6) (dk. 103 Güven), Mehmet Eren (5), Lazarov (7) GOLLER: Dk. 90+2 Arda, dk. 97 Lazarov (pen.) SARI KARTLAR: Tolga (G.Saray); Orkun, Emre Eren, Mehmet (K.Erciyesspor) NEVZAT DİNDAR Üç büyükler yapılan onca yatırıma karşın sürüncemede. O kadar kötü bir lig geçiyor ki insanın içinden, ‘Anadolu’dan bir takım gelse de şampiyon olsa’ diyesi geliyor. Kupada da verilen ikramiyeler olmasaydı ‘angarya’ sürecekti. Ancak Fortis Türkiye Kupası’ndaki heyecan devam ediyor. Ali Sami Yen’de bizleri ilginç bir 90 dakika bekliyordu. G.Saray’la K.Erciyes, 00’ın rövanşında karşı karşıya geliyor. Bu maçın özel bir yanı da var. Bülent Korkmaz, kendisini efsaneleştiren o başarılarıyla yine bu statta. Soyadı aslında her şeyi anlatıyor Bülent hocanın... Korkmayıp ve ligin son sırasındaki takımda çalışmayı kabul etmesi onun vizyonunu ortaya koyuyor. Cim Bom ilk maçta sanki avantajlı skoru elde etmişcesine bir takımla çıktı sahaya... Çok geçmeden de Gerets faturayı Mehmet Güven’e kesti. Hasan Kabze’yle birlikte de hücumcu sayısı arttı. Ancak bu hamle G.Saray’daki sönük ruh halini değiştirmedi. Golün gelmesi ise rastlantılara kalmıştı. Ümit Karan biraz rakip defansı zorluyor ama yalnız kalıyordu. Şans 42’de güldü. Hasan Şaş’a yapılan hareketi penaltı olarak değerlendiren hakemin kararı her ne kadar Kayseri temsilcisinin tepkisine neden olsa da doğruydu. Ne var ki Ümit geceyi aydınlatamadı. İkinci bölümde beraberliğe yatan K.Erciyes, gol için bastıran G.Saray vardı sahada. Ancak girişimler sonuçsuz kalıyordu. Sonuçta da 180 dakika sonunda yarı finale kalacak takım uzatmalarda belli olacaktı. Arda’nın golü kadar sevinç gösterisi de dikkat çekti. Galiba ilk kez bu sezon bir futbolcu böylesine coşkulu hocasına koştu. Ama sevinç uzun sürmedi. ‘Soğuk duş’ etkisi yaratan Lazarov’un penaltı golü bir anda planları altüst etti. Ve G.Saray’ın gecesi karardı. GERETS’LE ZORAKİ NİKAH NEVZAT DİNDAR alatasaray’da Eric Gerets’in sözleşmesinin uzatılması geniş yankı uyandırırken, yönetimin bu ‘operasyonu’ neden öne aldığı tartışılıyor. Sezon boyunca sürekli sözleşmesindeki opsiyon gündeme getirilen ancak başta Asbaşkan Adnan Polat olmak üzere bazı yöneticilerin ‘muhalefet’ ettiği Gerets’le şampiyonluk umutlarnın arttığı ve önemli bir Beşiktaş maçı öncesi ani bir kararla yapılan ‘zorunlu sözleşmenin’ perde arkasında ilginç gelişmeler yaşandı.. M A Ç TA N N OT L A R ELEŞTİRİ Tehlike çanları çalıyor alatasaray’ın Fortis Türkiye Kupası’nda Kayseri Erciyes karşısında sergilediği futbol tüm camiayı yine hayal kırıklığına uğrattı. Özellikle 90 dakika boyunca sadece 2 net pozisyon yakalayan ve bir de penaltı vuruşundan yararlanamayan Sarı Kırmızılılar da oyuncuların yeterli mücadeleyi gösterememesi de tepkiyle karşılandı. Savunmada Song’un yokluğunda görev yapan Tolga’nın sık sık kademe hataları yapması ve orta sahanın dirençsiz görüntüsü ise Galatasaray’da tehlike çanları çalıyor şeklinde yorumlandı. Hoşgeldin Gerets!.. ARİF KIZILYALIN G U G Bülent’e sevgi seli Galatasaray’a yıllarını veren, uzun süre kaptanlığını yapan Kayseri Erciyesspor Teknik Direktörü Bülent Korkmaz için duygu dolu anlar vardı dün Ali Sami Yen Stadı’nda... Genç teknik adam için Sarı Kırmızılı tribünler sevgi gösterisinde bulundu. Galatasaraylı taraftarlar, Bülent Korkmaz’a kapalı tribünde açtıkları “Bülent Korkmaz biz seni profesyonel değilsin diye sevdik’’, “Unutmayız’’, “Unut dediler, unutamadık’’ yazılı pankartlar açtı. Maç öncesinde Erik Gerets ile Bülent oldukça samimi bir biçimde sarılırlarken, Belçikalı teknik adamın, meslektaşının yanağını okşaması dikkati çekti. Tribünler ayrıca Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarlarına da mesaj göndererek, “Onlar havaalanı basar, biz bağrımıza basarız’’ yazılı pankart açtı. Genç Mehmet’in tepkisi Eric Gerets’in dünkü maçta ilk 11’de sahaya sürdüğü genç futbolcu Mehmet Güven’i 29. dakikada oyundan alması gözlerden kaçmadı. Genç futbolcu yedek kulübesinde formasını yere atarak Gerets’e tepki gösterdi. EFA apoletli takımının Avrupa kupasına daha ilk turda veda etmesine seyirci kal... 3 puanlık sistemin en kötü lig performansına imza at, şampiyonluktan ısrarla uzaklaş... Gençleri küstür... Ardından da sözleşmeni ödül olarak 1 yıl daha uzatsınlar... Evet... Galatasaray Adnan Polat ve Özhan Canaydın’ın bu ani manevrasıyla günü değil yarınını, öbür gününü de tehlikeye attı. K.Erciyesspor maçında sergilenen futbol, Gerets’e ‘bulunmaz Hint kumaşı’ gibi sarılmanın ne kadar yanlış olduğunu ortaya koydu. En iyi hücum hattına sahip olduğu halde ısrarla tek forvette direnen Belçikalı hoca, aslanlar gibi mücadele eden Kayseri ekibi karşısında çözüm üretmeyi bırakın oyuna bile müdahale edemedi. Sonuç, skor hiç önemli değil. Eğer dün geceki futbolu beğenen 1 kişi varsa, Gerets’le ilgili tüm eleştirilerimi geri çekerim. Ama en fanatik taraftar bile dünden keyif almadı. Hakkını yemeyelim... Keyif almadı derken Erciyes’in ‘dirençli’ futboluna, çiçeği burnunda teknik direktör Bülent Korkmaz’ın taktiğine, alın terine diyeceğimiz yok. Ama Galatasaray gerçekten kötü yönetildi dün. Tıpkı Gaziantepspor, tıpkı Kayserispor maçlarında olduğu gibi... Önce Avrupa, sonra lig, şimdi de kupa... Ne diyelim? Galatasaray’ın bütün hedeflerini yok eden teknik direktörünü yeni sözleşmesi dolayısıyla kutlayalım!.. OTORİTE TARTIŞMASI Gaziantep’te Song’la sert bir tartışma yaşayan Belçikalı teknik adamın sözleşmesindeki belirsizlik nedeniyle otoritesinin zayıfladığı camiada son dönemde en çok konuşulan konuydu. Bu görüntüden bir hayli rahatsız olan yönetim, Song’un uyarılmasına karar verdi. Alınan karardan sonra da Kamerunlu oyuncu, hocasından ve arkadaşlarından özür dilemişti. Şampiyonluk için kritik maçların oynandığı bir dönemde futbolculardaki vurdumduymaz davranışlar da bardağı taşırdı. Son olarak ise Denizli maçında gol atan Hasan Şaş’ın isyan kokan hareketleri gözlerden kaçmadı. Oyuncuların kendi aralarında yaptıkları sohbetlerde ise “Nasıl olsa Gerets gelecek yıl takımda yok. Başımızın çaresine bakalım” şeklinde dert yanmaları sıkıntıyı arttırdı. GERETS DE UMURSAMIYORDU Ligin ikinci yarısına G.Saray Fenerbahçe’nin 7 puan gerisinde başlarken hedef geçen sezon olduğu gibi yine ipi önde göğüslemekti. Ancak, Eric Gerets’in aklı takımın şampiyonluk mücadelisinden çok sözleşmesindeydi. Öyle ki yönetime sürekli olarak haber gönderen Belçikalı çalıştırıcı, opsiyon konusunun sezon sonuna bırakılması nedeniyle rahatsızlık duyuyordu. Ayrılmayı da kafasına koymuştu. Zorlu maratonun içinde yönetimden izin alıp ülkesinde Andertlecht ve S.Liege gibi takımlarla görüşmüş ve Belçikalı çalıştırıcı, sezon sonu nereye gideceğini kara kara düşünmeye başlamıştı. GENÇLER ARTISI OLDU Bir ara Ersun Yanal’ı da gündemine alan Sarı Kırmızılıların tekrar Eric Gerets’e karar kılması, ‘şampiyonluk hamlesi’ olarak nitelendiriliyor. Fenerbahçe’yle aradaki puan farkının 6’ya inmesinden sonra, umutlar artarken yeni bir hava getirmesi için yönetim hocanın arkasında durdu. Geçen yıl takımı onca sıkıntıya karşın şampiyon yapan Eric Gerets, her ne kadar bu sezon başarılı bir yönetim sergilemese de, takımı iyi tanıdığı için kalmasına sıcak bakıldı. Gelecek yıl yeni bir yapılanmaya gitmeyi planlayan Sarı Kırmızılılar’da, genç futbolculara verdiği şanslar nedeniyle Gerets ismi önde durdu. Gerets’in sözleşmesinin uzatılması ise camiada farklı şekilde yorumlandı. SPOR GÖZLEM ALİ ABALI Üç Küçükler! Turkcell Süper Lig’de 22. hafta karşılaşmaları sona erdi. Alınan sonuçlara bakınca “Türk futbolu nereye gidiyor” sorusunu herkes birbirine sormaya başladı. Üstelik bir ay sonra önümüzde Ulusal Takım’ın önemli iki sınavı var. Yunanistan ve Norveç maçları öncesinde Ulusal Takım’ın ana gövdesini oluşturan, üç büyükler olarak tanımlanan ve daima zirvede olan Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş takımları geçen hafta aldıkları sonuçla yalnız taraftarlarını değil, futbol camiasını hüsrana uğrattı. Takke düştü, kel göründü. Ne yazık ki Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş takımlarımız “üç küçükler“ oldu. Geçen haftanın maçlarına göz atalım. Ligin şampiyon adayı Fenerbahçe, AZ Alkmaar önünde iki maçta 5 gol atmasına karşın elenmenin ezikliği içinde, ilk yarıda İstanbul’da 42 mağlup ettiği Antalyaspor karşısında kötü bir oyun çıkardı. Oyuna egemen olan takım Antalya’ydı. Galatasaray ilk yarıda 11 berabere kaldığı ve küme düşme hattında olan Denizlispor karşısında yenilgiden kurtulduğuna sevindi. Beşiktaş ise Trabzonspor’a iki gol attı. Sonra da galiba yattı ve peş peşe gelen üç gole mani olamadı, yenildi. Gerçekten bunlar mı büyük takımlar? Antalyaspor’un teknik direktörü Yılmaz Vural feryat ediyor. Fenerbahçe’nin bir tek oyuncusunun bedeli tüm Antalyaspor’un oyuncularına eşdeğerdir. Ama görülüyor ki milyarlar saçmak takım kurmaya yetmiyor. Yıllardır izliyor, tanık oluyoruz. Futbol oyunu bir yönüyle yürek işidir. Yalnız oyuncular mı? Takımların başında bulunan teknik direktörlerin bu sonuçlarda payları yok mu? Üç büyüklerken üç küçüklere dönüşen bu kulüpleri yönetenlerde öncelikle bir yabancı hayranlığı saplantısı var. İsme bakılıyor, gelen yabancı teknik direktörlerle bol paralı, uzun vadeli anlaşmalar yapılıyor. Örneğin Fenerbahçe’yi eleyen AZ Alkmaar takımının hocası Van Gaal‘in aldığı para yıllık 1 milyon dolar deniliyor. Fenerbahçe’nin hocası Zico’nun yıllık maaşı 3 milyon dolar. Tam üç misli fark var. Bu paradan ayrı Zico’nun altına çekilen araba ve ona tahsis edilen villa ve diğer ek ödemeler de cabası. Beşiktaş Teknik Direktörü Tigana’nın bedeli yıllık 2 milyon 400 bin Avro, Galatasaray’ın teknik direktörü Gerets’in aldığı para 1 milyon 250 bin Avro. Bu hocalardan memnun olmayanlar çoğaldı. Ancak yöneticiler uzun vadeli anlaşmalardan dolayı yüklü tazminat ödemekle karşı karşıyalar. Sanki kulüplerimiz birer çiftlik, başkanları da bu çiftliklerin ağası. Türk sporu, futbolumuz bu zihniyetle nereye kadar gidebilir? Üç küçüklere kök söktüren Anadolu kulüplerimizin başında yerli hocalarımız var. Bu teknik direktörlerin aldıkları para, yabancıların aldığının ancak dörtte biridir. Ayrıca yerli hocalarımız, her an kapının önüne konulmaktadır. İşte bu tutum da Türk futbolunun kanayan bir yarasıdır. Ne yazık ki futbolumuz hızla bir çöküşün içine girdi. Lütfen cilalı ve abartılı sözlere, deyimlere aldanmayalım. Fenerbahçe’den Adnan Polat’a sert tepki Şekip Mosturoğlu. Spor Servisi Fenerbahçe Asbaşkanı Şekip Mosturoğlu, alınan kötü sonuçların ardından taraftarların tepkisini haklı bulduğunu söyledi. Mosturoğlu, F.Bahçe ile G.Saray’ın arasındaki puan farkının 3 olduğunu ifade eden Adnan Polat’a şu cevapı verdi: “Adnan Polat’ı ciddi bir insan olarak görüyorum. Bu tip söylemlerin fazlasıyla sıkıcı olduğunu söylemek istiyorum. Hem G.Saray hem de F.Bahçe camiası üzerinde gereksiz bir gerilime sebebiyet veriyor. Polat bu söylemine son vermeli. Herkes kendi işini yapmalı. Biz kendi işimize bakıyoruz, o da kendi işine baksın. Herkes puan farkının kaç olduğunu puan durumundan görebiliyor. Herkes okuduğu zaman anlayabiliyor. Bundan ötesi bence boş.” Mosturoğlu, Alkmaar ve Antalyaspor maçlarından alınan kötü sonuçların ardından taraftarların tepkisini haklı bulduğunu belirterek, “Takımın çok büyük hedefleri var. Bu hedefte ilerleyen takımın aldığı kötü sonuçlar taraftarı üzüyor. Ama bu takımla ligin sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bir yandan tepki, bir yandan da teşvik olmalı. İkisi aynı oranda olmalı. Taraftar her zaman takımına destek olmalı. Zaten taraftarlarımız takımına destek veriyor. Ama tepkilerini de dile getirmeleri normal” dedi. Asbaşkan, Zico’nun F.Bahçe’nin sözleşmeli teknik direktörü olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: “Şu anda bir değişikliğe gitmek söz konusu olmaz” F.Bahçe, Fortis Türkiye Kupası’nda G.Birliği ile yapacağı maçın hazırlıklarını dün yaptığı antrenmanla sürdürdü. Sahada oyuncularla toplantı yapan teknik direktör Zico’nun, Antalyaspor yenilgisi nedeniyle düş kırıklığına uğradığını söylediği bildirildi. Brezilyalı çalıştırıcının futbolcularına Antalya maçında çok kötü oynadıklarını belirterek, “Yine de en yakın takipçimizden 6 puan öndeyiz, ancak bu puan farkını unutup, yolumuza en iyi şekilde devam etmemiz gerekiyor’’ dediği öğrenildi. Bu arada Fenerbahçe Kulübü, İtalya ile oynanan özel ulusal maçta sakatlanan Rüştü’nün kulüple sözleşmesinde yazılı olan ödemenin Futbol Federasyonu tarafından yapılması yönündeki başvurusunun reddedilmesi üzerine, Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu’na gitme kararı aldı. GÖRÜŞ / ADNAN DİNÇER Ben Türk Antrenörüyüm ! 11 yaşında Şeytanlarda, Eyüp Stadı’nın kömür tozlu, zımpara zemininde futbola başladım. Onun için her gün babamdan dayak yesem de, okulda öğretmenlerimin tehditkâr ve soğuk davranışlarından ürksem de, bana futbolun günah olduğu yönünde baskı uygulasalar da futbolu sevdim. Hatta iki ölümcül sakatlık sonucu beyin ameliyatı ve felci aşıp, yeniden sahaya dönerken Azrail ile kapışsam da futbola âşık oldum! Çok şeyler feda ettim uğruna. Şeref Stadı’nın yazın tozlu, kışın batak çamurunda sabah güneşle başlayan, gün batımında biten çileli günlerimden şikâyet etmeyip, dev gibi farelerle kovalamaç (!) oynasam da futbola hoca oldum. Yeminli bir kararlılıkla, asla kirliliğine bulaşmadım. Sokak aralarından gelerek, yırtık ayakkabıları ile çalışıp davaya inanan gençlerle ulusal formalara uzanan eserlerin sahibi oldum. Forma sevgisi, namuslu ter, birlikberaberlik ve kazanma asaleti ile dolu gençlerimle şampiyonluklar yaşadım. Tüm varlığımı futbol uğruna öğrenmeye yatırdım. Asla maddiyatla işim olmadı. Halkın insanı olarak eğitim yuvalarında gırtlak patlatırken, kalemimi cesaretle Cumhuriyet’te kullandım. Kısacası kalan ömrümü de futbola adadığım bir emekle, iştahla koşturuyorum. Ama asla ‘Türk antrenörü’ olmaktan yılgınlık duymadım. Cebimde hiçbir zaman başka pasaport olmadı. Atatürk gençliğinin başarısı tek tesellim oldu. Kimsenin elinden takımını alacak bir kulisim olmadı. Hiçbir futbolcunun beş kuruşuna veya hediyesine sahip olacak duygum olmadı. İçki masalarında veya entelektüel ortamlarda futbolu meze yapmadım. Sakın bana kızmayın sevgili okurlarım! Bu bir sevgi ve aşktır. Bu satırları bu kadar bencilce kullanmam hak oldu! 55 yıldır sahalarda koşan ve Türk futbolu için emek veren, ter akıtan kişiye bunu çok görmeyin. Usta manevralarla eserlerimi çalanlardan yorulmadım. Onlara sitem etmedim. Çünkü onlar Türk teknik adamlarıydı. Ancak narsist dürtüleri dahi aşan bir pazarlama ve karşıtlarına engel koyacak acımasız propaganda ve yalanların eline düşen futbolumuz, sonunda ‘Türk Antrenörü’ olma farklılığını gözler hale geldi ve günlük başarılar ile magazin sayfalarına düştü. Helal olsun! Dünya üçüncülüğü ve Avrupa Şampiyonluğu’na ulaşırken, onu hayal dahi edemeyenler bilmelidir ki bu ülkede Türk gencine inanarak, karın tokluğuna adeta savaşarak başarıyı kazandıran kişilerin hakkı yenmektedir. Tüm yaşamını futbolun başarısına adamış nice ağabeylerimiz büyük bir boşluk ve umutsuzluk içinde kalan ömürlerini geçmiş başarıları ile avunarak bitirmeye çalışmaktadırlar. Kral oldukları sahalara dahi giremez olmuşlardır. Hal böyle olunca Avrupa’nın ortasından gelen ama kendileri için burayı basamak yapan cin zihniyetlilerin bitmeyen serüvenleri ve malî infazları devam etmektedir. En üst bürokratlar ile futbolun tepesindeki yetkililerin kavgasından yorulan, başarıyı ürkek yordamlarla bulmaya çalışan, hatta futbolunu oynamaya korkan gençlerimiz, yürüyen yabancı futbolcuların yanında el frenlerini çekmiş gibiler. Bunu futbol diye izlemekten yorulan tribünlerin tepkilerinden de ders almayanların, futbol tarihi önündeki yetersizlikleri affedilmeyecek yerlere gelecektir. Çünkü rüzgâr eken fırtına biçer! Neyse ki futbolumuzu kurtaran minik Muhammet var! Ben ve benim gibiler ne mi yapacak? Sabırla, bizi ömrümüzün en verimli çağında kenarda tutmaya çalışanlarla seviyeli bir mücadele örneği vererek, bu karanlıkta sevgilimizi kaybetmemeye çalışırken Türk antrenörü olmakla gurur duyacağız. Ş E N : Z I C O ’ Y U KOVA R D I M enerbahçe Eski Başkanı Ali Şen, Zico’nun bu imkanları hiç bir yerde bulamayacağını kaydederek, “Ben olsam Zico’yu göndermiştim. Rıdvan Dilmen’i takıma getirmiştim” ifadelerini kullandı. Aziz Yıldırım ve yönetim kurulunun F.Bahçe’ye her şeyi verdiğini söyleyen Ali Şen, söyle konuştu: “Dünya’daki en büyük 10 takımda ne varsa, F.Bahçe’de de var. Zico’da çok büyük hayal kırıklığına uğradım. Zico bu parayı, bu yönetimi hiçbir yerde bulamaz. Ben olsam Zico’yu göndermiştim. Rıdvan Dilmen’i takıma getirmiştim.” Şen, futbolculara da üzüldüğünü belirterek, “Ayıp oluyor. Hem taraftarlara, hem de Aziz Yıldırım’a ayıp oluyor” diye konuştu. F CUMHURİYET 18 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle