10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ŞUBAT 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Ağustos 1999’da 17 meydana gelen ve binlerce kişinin hayatına mal olan Gölcük merkezli 7.4 büyüklüğündeki deprem, 30 yıl içinde İstanbul’u vuracak asıl büyük depremin de habercisiydi. Marmara Depremi’nde İstanbul’da 454 kişi yaşamını yitirmiş, 18 bin 162 konut oturulamayacak hale gelmişti. adece deprem olduğunda hatırlanan “risk altında yaşadığımız” gerçeğini unutturmamak için Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı’nın mikrobölgeleme çalışmasına göre, “acil öncelikli” 10 ilçe arasında yer alan Avcılar, Küçükçekmece, Bakırköy, Bahçelievler, Zeytinburnu ve Eminönü’nde yapılan çalışmaları masaya yatırdık. Çıkan sonuç hiç de iç açıcı değil. Kentin acil önlem alınması gereken ilçelerinde binaların depreme karşı güçlendirilmesi için yapılan çalışmaların bir kısmı kaynak sıkıntısı nedeni ile durmuş, bir kısmı ise “mevzuat hazretlerine” takılmış. K ÜÇÜKÇEKMECE’DEKİ RİSKLİ BİNALAR Konut değil tabut... Küçükçekmece’deki 46 bin binanın ön tespiti yapıldı. Önümüzdeki günlerde tamamlanacak tespit çalışmalarının ilk sonuçlarına göre binaların yüzde 30’u risk altında. lası Marmara depreminin getirdiği O tehdit karşısında hazırlanan JICA çalışması ve İstanbul Deprem Master Planı çerçevesinde yapılan değerlendirmelere göre Küçükçekmece, “riskli veya potansiyeli yüksek alanlar” olarak tanımlanıyor. Bimtaş AŞ ve ODTÜ işbirliği ile ilçedeki 46 bin binanın ön tespiti yapıldı. Önümüzdeki günlerde tamamlanacak tespit çalışmalarının ilk sonuçlarına göre binaların yüzde 30’u risk altında. Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay, ilçenin yüzde 8090’lık bölümünün depremsellik açısından yerleşime uygun alanlar olduğuna, ancak yapılar incelediğinde büyük bir risk ile karşılaYeniay, “Kimseyi tedirgin etmek istemiyoruz ama kimse çok da rahat etmemeli. Şu an yaşadığımız konutların önemli bir kısmının tabutlarımız olduğunun farkında değiliz. Vatandaşların bilinçlenmesi, duyarlı hale gelmesi ve uygulama metotlarının da kabul edilebilir olması gerekiyor. Şu anki yasal düzenlemeler, kaçak yapılar ve riskli binalarla mücadele konusunda yetersiz” diye konuştu. Aziz Yeniay, “Rahat olmamamız gerekecek kadar riskli bir yapı stoku var. Ön tespit çalışmalarına göre yüzde 30’lara varan riskli yapılarla karşı karşıyayız. Bu yüksek bir rakam. 46 bin apartmanın yüzde 30’u 13 bin 800 bina yapar. Bu yaklaşık 56 bin konut, 274 bin insan demek. Yani yaklaşık 300 bin nüfus büyük risk altında yaşıyor. Bundan sonraki aşamalarda yüzde 30’lar belki yüzde 15’lere, 10’lara düşecek. Ama yüzde 10 bile olsa bu 100 bin üzerinde nüfusu kapsar” dedi. İSKLİ BÖLGELER Yeniay, ilçede jeolojik açıdan denize yakın yerlerin, dere yatakları ve eğimi yüzde 1015 üzerinde olan bölgelerin yapılaşmaya uygun olmadığını söyledi. Yeniay, “Marmara Denizi’ne kıyısı olan bölgemizdeki binalar, Küçükçekmece Gölü kıyısındaki çok katlı yapılar, Ayamama Deresi’nin yakınındaki düzlükler alüvyonlu bölgeler olduğu için buradaki yüksek katlı binalar risk grubunda. Sefaköy çukuru dediğimiz TEM Otoyolu ile Basın Ekspres yolu arasındaki kesimde yüksek katlı binalar var, onlar da riskli” dedi. Bimtaş AŞ ve ODTÜ işbirliği ile S Avcılar depremi unuttu İlçedeki 87 ağır hasarlı binadan 55’i yıkıldı, bu durumdaki 4 binanın yargı süreci sürüyor ÖZLEM GÜVEMLİ K üçükçekmece Gölü kıyısındaki çok katlı yapılar risk grubunda yer alıyor. R şıldığına dikkat çekti. Küçükçekmece’de 46 bin apartman yani 220 bin konut bulunduğunu ve 800 bin kişi yaşadığını anlatan Yeniay, “Bu kadar büyük bir ilçede 12 yılda sonuca gitmemiz mümkün değil. Ancak 1015 yıllık hedef koyarak dönüştürme şansına sahipsiniz. Şu an bunu yapıyoruz. İBB’den Bimtaş AŞ kanalı ile ilçemizdeki binaların tek tek tespitini yaptık. Ön tespiti 8 ayda tamamladık. 34 aylık bir çalışma daha yapacağız” dedi. Yeniay, ilk etapta risk gruplarının belirlendiğini ve elde edilen ilk verilere göre sonuçların pek de iç açıcı olmadığını söyledi. stanbul’da 17 Ağustos 1999 Marmara depreminde en ağır hasarı alan ilçe Avcılar , aradan 7 yılı aşkın süre geçmesine karşın hâlâ olası bir depreme hazır değil. İlçede mahkemelik olduğu için 4 ağır hasarlı bina hâlâ yıkılamadı. 1999 depreminde hasar görmeyen binaların durumunu tespit etmek için belediyenin kurduğu laboratuvara başvuranların sayısı ise 140’ta kaldı. Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ortaklaşa yürüttüğü “Mikro Bölgeleme ve Deprem Risk Analizi” sonuçlarından yola çıkılarak hazırlanan İstanbul Deprem Master Planı’nda tespit edilen riskli ilçelerin başında Avcılar geliyor. 273 kişinin yaşamını yitirdiği Avcılar ilçesinde deprem anında 27 bina yıkıldı. 801 bina az hasarlı, 497 bina orta hasarlı, 87 bina da ağır hasarlı olarak tespit edildi. Ağır hasarlı binaların 55 tanesi yıkıl İ çok gecikiyor. Hükümetin bununla ilgili önlem alması gerekiyor” dedi. IKIM İÇİN DAVA Mahkemesi devam eden binalardan biri hariç hepsinin SONUCU BEKLENMEMELİ’ boş olduğunu anlatan Değirmenci, “Gümüşpala MaAvcılar Belediye Başkanı Mushallesi’ndeki bu binada intafa Değirmenci, 17 Ağustos 1999 sanlar yaşamaya devam edidepreminden sonra binalarının ağır yor. Vatandaşlar depremhasarlı raporu almasına bazı mülk den sonra binalarını güçlensahiplerinin itiraz ettiğini anımsadirmişler, ellerinde raportarak “Mahkemede bilirkişilerin lar var. Ama zamanında itiverdiği raporlarla bazılarını orraz etmedikleri için bu bita hasarlı binaya çevirdiler. Çok Avcılar Belediye kötü bir örnek yaşadık 2003’te. Başkanı Değirmenci. na hâlâ ağır hasarlı olarak görünüyor. Yasal olarak yı17 Ağustos’ta E5 üzerinde bir bina ağır hasar görmüş ve bu yönde rapor kılması gerekiyor, ama işlevsel olarak o almıştı. Yurttaşlar YTÜ’deki öğretim üye binada güçlendirme çalışması yapılmış lerini bilirkişi olarak almışlar ve o bina durumda. Güçlendirme çalışmalarını bilnın güçlendirileceği ile ilgili bir rapor al dirmedikleri için bina hakkında hâlâ yımışlardı. Aradan 3 yıl geçtikten sonra bi kım kararı var. Bu da ilginç bir örnek” dina kendisi yıkıldı. Mahkeme kararları ye konuştu. dı, bu durumdaki 4 binanın yargı süreci ise hâlâ sürüyor. ‘Y Değirmenci: Mevzuat hazretlerini önümüzden çekin vcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci, bir depremin, afetin asıl sahibinin Bayındırlık ve İskân Bakanlığı olduğuna dikkat çekerek bakanlığın yetersiz kaldığı noktalarda yetkilerini yerel yönetimlerle paylaşması gerektiğini belirtti. Afet riski olan yerler için genel bütçeden ilgili belediyelere bütçe ayrılabileceğini söyleyen Değirmenci, “Eğer bunlara ilişkin çalışma yapılmıyorsa önümüzdeki mevzuat hazretlerini önümüzden çekmeleri gerekiyor. Bize yetki versinler, ama denetlesinler de. Bu yetkiyi yanlış kullanan belediyeye de cezai müeyyideleri uygulasınlar” dedi. İstanbul’un da, tek tek ilçelerin de depreme hazırlanabilmesi için yerel yönetimlerin çalışmalarının tek başına yeterli olmayacağının altını çizen Değirmenci, hükümetin, belediyelerin ve yurttaşların ortak bir çalışma yapması gerektiğine dikkat çekti. Değirmenci, deprem sonrasında orta ve ağır hasarlı raporu alıp da güçlendirilmeyen binaların 1.1.2007’den itibaren ağır hasarlı konumuna girdiğini anlatarak Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın afete maruz kalan binalara ilişkin davaların sonuçlanmasını beklemeden yıkım kararı alabilmesi gerektiğini söyledi. Avcılar’da toplam 23 bin 400 bina bulunduğunu belirten Değirmenci, “Depremin olduğu tarihte 16 bin 700 bina vardı. İçlerinde kamu binalarının da bulunduğu orta hasarlı binaların hepsi güçlendirilerek depreme hazır hale getirildi” dedi. Avcılar’daki tüm binaların kontrolü ve güçlendirilmesi için bir laboratuvar kurduklarını anlatan Değirmenci, “Yurttaşların taleplerini alıp cüzi miktarlar karşılığı binaların kontrollerinin yapılmasını istedik. Ama ne yazık ki başvuran vatandaş sayısı 140’ta kaldı. Bunlarda yaptığımız incelemelerde genel tablo iyiydi. Birkaç tane güçlendirilmesi gereken bina tespit ettik sadece” diye konuştu. Değirmenci, depremin hemen ardından dönemin Milli Eğitim Bakanı, İstanbul Valisi ve İl Milli Eğitim Müdürü ile birlikte ilçedeki okulların tek tek elden geçirildiğini, güçlendirme çalışmaları yapıldığını, ağır hasarlı olanların da yıkıldığını söyledi. ‘DASK ZORUNLU OLSUN’ Mustafa Değirmenci, depreme hazırlık çalışmalarıyla ilgili önerilerini de şöyle anlattı: “Bizim orta hasarlı binalar için güçlendirme projelerimiz var. Hazırladığımız projelerde metrekare birim fiyatı 5055 dolar olarak çıktı karşımıza. Örneğin 100 metrekarelik bir binanın güçlendirilmesi için 5 bin 500 dolar gerekiyor. Dünya Bankası kredisi ya da kendi ulusal bankalarımızın 15 yıllık kredileri alındığında, dağıtıldığında yurttaş bunu aylık olarak dolar bazında ödese, ayda 2530 dolara binasını güçlendirebilir. Örneğin, arabanızda trafik sigortasını yapma zorunluluğunuz var. Kaza durumunda sizin sigortanız karşı tarafa verdiğiniz zararı tazmin eder. Ama kendi zararınız için de kasko sigortası yaptırıyorsunuz. DASK da trafik sigortası gibi zorunlu olsun. Ama kasko gibi bir sigortası da olsun binanın. Siz binanızı güçlendirmişsiniz ve kasko sigortasını yapmışsınız. Böylelikle, bina olası bir depremde hasar görse dahi ne devletin ne vatandaşın üzerine yük olur. Sigorta birliği tüm bunları karşılayacak. Konu bu kadar basit, ama 1999’dan beri bunu yapmayı beceremedik. A M ARMARA DEPREMİ DAVASI 167 ölüme zamanaşımı KONYA (Cumhuriyet) Yalova’da yaptırdığı konutların Marmara Depremi’nde yıkılması sonucu 167 kişinin ölümüne neden olduğu gerekçesiyle 18 yıl 9 aya mahkum olan müteahhit Veli Göçer’in 2 yıldır firarda bulunan oğlu Can Göçer ve ortağı Zafer Coşkun ile depremden sonra ortadan kaybolan mimar Derya Bilgin’in dava dosyaları zamanaşımına uğradı. Konya 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya Can Göçer ve Coşkun’un avukatı Celal Küpeli katıldı. Savcı esas hakkındaki mütalaasını yaparak 765 Sayılı Yasa gereğince davanın zamanaşımına uğradığını belirterek dosyanın ortadan kaldırılmasını istedi. Mahkeme heyeti de 7.5 yıl olan zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle dosyayı kapattı. Marmara depreminden sonra, duruşmanın selameti açısından Konya’ya alınan dava Konya 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 4 yıl sürdü. Veli Göçer, ortakları İsmet Kösebalaban, Coşkun ve oğlu Can Göçer eski TCY’nin 383/2 maddesine göre “Dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek”ten 25’er yıl hapisle cezalandırıldı. Can Göçer bu dava nedeniyle yaklaşık 5 ay, Zafer Coşkun ise 7.5 ay cezaevinde yattıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Ancak Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi, Haziran 2005’te yeni TCK’ye göre yargılanma yapılması ve “usul noksanlığı” nedeniyle kararı bozdu. Bu tarihten sonra Can Göçer ve Zafer Coşkun bir daha yakalanamadı. Göçer’in mimarı Derya Bilgin ise Marmara depreminin ardından ortadan kayboldu ve hiçbir zaman hâkim karşısına çıkmadı. Avcılar’da ağır hasarlı olan ve yargı süreçleri devam eden binalardan bazılarının (üstte sağdaki gibi) kimi katlarında satılık yazıları dikkat çekiyor. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Marmara Denizi’ndeki sismik hareketler yakın takibe alınıyor Fay hattına gözlem istasyonu TÜ ve İtalya Deniz Jeoloji Enstitüsü işbirliği ile Marmara Denizi’ne gözlem istasyonu kuruluyor. Birkaç ay içinde çalışmalarına başlanacak olan istasyonda deprem belirtisi olabilecek metan gazı çıkışı gibi değişik parametreler yakın takibe alınacak. İTÜ Maden Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Namık Çağatay, Doğu Akdeniz Göl ve Deniz Araştırmaları Merkezi (EMCOL) Projesi için Mayıs 2005’te çalışmalara başladıklarını anlatarak Avrupa Bir İ liği’nin 3 yıl destekleyeceği bu çalışmaya yaklaşık 1 milyon Avro ayırdığını söyledi. EMCOL ’ün koordinatörlüğünü yürüten Prof. Çağatay, bu proje ile yıllardır araştırma ekipmanları konusunda çekilen sıkıntının da sona ereceğini belirtti. BİLGİ AĞI KURULACAK Arazide kullanılacak aletleri aldıklarını ve laboratuvarın da büyük oranda hazır olduğunu anlatan Çağatay, “EMCOL’ün altyapısını oluşturunca, bu olanakları kullanarak Marmara Denizi’ne gözlem istasyonu kuracağız” dedi. İtalyanların bu konuda çok deneyimli olduğunu belirten Çağatay, dünyanın birçok yerinde kurulmuş istasyonlar arasında bir bilgi ağı da kurulacağını dile getirdi. Çağatay, istasyonun Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın üzerine, İzmit Körfezi’nin doğusuna 1999 depreminde oluşan kırığın bittiği ve olası bir depremin başlayacağı noktada 200250 metre derinlikte ku rulacağını kaydetti. Çağatay şöyle devam etti: “İstasyonda sismik etkinlikler ile gaz çıkışları ilişkisi, deniz tabanındaki değişiklikler takibe alınacak. İstasyon, valilikten gerekli desteği alırsak 67 ay içinde kurulacak. Depremi önceden tespit etmek mümkün değil ama araştırma konusu. Gaz çıkışları depremin öncü habercisi olabilir mi, diye bakacağız. Mümkün olduğu kadar çok parametreye bakarak deprem belirtilerini izleyeceğiz.” ‘YASALAR ELİMİZİ KOLUMUZU BAĞLIYOR’ TBMM gündeminde Kentsel Dönüşüm Yasası da daha olgunlaşmamış. Faydaları da eksileri de var yasanın. Kentsel dönüşümün dışında kalan olası bir depreme hazır olmayan binaları ne yapacağız? Bu binalar için adım attık, ama yasalar yüzünden elimiz kolumuz bağlı.” SÜRECEK CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle