10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT 2007 ÇARŞAMBA 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Bir Sahneyse Dünya... Şiddete karşı kadın öyküleri adına şiddeti farklı bir yorumla ele alan Düşevi Oyuncuları, ’3. Sayfadan Kadın K Hikâyeleri’ adlı oyunlarıyla 7 ve 8 Mart’ta Akatlar ve Caddebostan Kültür Merkezlerinde İstanbullu tiyatroseverlerin karşısında olacak. CEMİL CİĞERİM SAMSUN “3. Sayfadan Kadın Hikâyeleri” adlı oyun ile kadına şiddeti farklı bir yorumla ele alan Düşevi Oyuncuları, gazetelerin üçüncü sayfasından esinlendikleri Töre, Laz Kızı, Ana, Mahur Beste, Mahkum Kadın ve Gerdek adlı altı ayrı hikâyeyi yeni gerçekçi bir üslupla sahneleyerek seyirciyi sarsmayı başarıyor. Düşevi Oyuncuları’nın “Türkiye’de kadına şiddet” konusuna getirdikleri farklı yorumlarıyla sahnelendikleri, içeriğiyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne de oldukça uygun olan “3. Sayfadan Kadın Hikâyeleri”, 7 Mart’ta Akatlar Kültür Merkezi’nde ve 8 Mart’ta Caddebostan Kültür Merkezi’nde seyirciyle ücretsiz olarak buluşuyor. “3. Sayfadan Kadın Hikâyeleri”, gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinden esinlenilerek sekiz yazar (Ferda Kaynar, Hanife Küçükler, Ergül Atmaca, Bülent Sönmez, Mustafa Can, Metin Piyale, Bülent Göksal, Cem Kaynar) tarafından kaleme alındı. Oyunu Cem Kaynar yönetti. Oyunda Ferda Kaynar, Yekta Keçeli, Cem Kaynar, Kadir Arslan, Didem Mavituna rol aldı. Şimdiye kadar sahnelenmiş kadın sorunlarını ele alan oyunlardan çok daha farklı bir anlatım tekniği ve kurgusu olan kadın hikâyeleri, yeni gerçekçi bir anlatımla, olanı olduğu gibi vermeyi amaçlıyor. Sahnelerin oldukça vurucu, tüm gerçekliğiyle ortaya konulduğu oyun, duygu ve gerçekliği ön planda tutarak seyirciyi sarsmayı başarıyor. Kadının toplum içerisinde uğradığı şiddete dair, erkeğin duruşu ve kimin gerçek özne olduğu üzerine söyleyecek çok şeyi olan oyun, kadının içindeki isyanı “Eğer biri ağlıyorsa sakın akıllıca laflar etmeye kalkmayın. Elinizden geliyorsa dünyayı değiştirin. Yok, buna gücünüz yetmiyorsa susun! Ve 3. sayfada bir hikâye olmak için bekleyin” cümleleriyle dile getiriyor. Bu gerçeklikle yüzleşmek isteyenler, oyunu 7 Mart 2007’de de Akatlar Kültür Merkezi’nde 20.30’da, Beşiktaş Belediyesi’nin; 8 Mart 2007’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde saat 20.00’de Kadıköy Belediyesi düzenlemesiyle ücretsiz olarak izleyebilecekler. Samsun Düşevi Oyuncuları 1998 yılında kurulan ve kurulduğu yıldan itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan profesyonel proje yardımı almaya hak kazanan tiyatrolardan biri olup TİYAP (Tiyatro Yapımcıları Derneği) ve ASSITEJ (Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Birliği) üyesidir. Repertuvar tiyatrosu özellikleri ile hizmet vermeye çalışan tiyatro, her sezon en az iki büyük, bir çocuk oyunu ile seyirci karşısına çıkmaktadır. Yerleşik oyun düzeni dışında da tiyatro, sezon içerisinde yaklaşık yirmi turne gerçekleştirmektedir. 2005 yılında ETOS Uluslararası Tiyatro Festivali’ne katılan Samsun Düşevi Oyuncuları, artık yurtiçi ve yurtdışındaki festivallere katılmayı hedeflemektedir. Tiyatro olmanın en büyük zorluklarından birisi olan yetişmiş oyuncu sorununu da kendi içinde gerçekleştirdiği eğitim çalışmalarıyla aşan Samsun Düşevi Oyuncuları, Anadolu tiyatrosu olma özelliğinin ötesine çıkarak İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir ve Bursa gibi büyük kentlere düzenlemiş olduğu turnelerle de varlığını kanıtlanmıştır. ERKEĞİN DURUŞU Tiyatronun bir sahne sanatı olmasından mı, nedir bilmiyorum ama onca canlı çağdaş tiyatro tarihimizden geriye çok az yazılı tanıklık kaldı. Muhsin Ertuğrul’un kısacık anı kitabı İnsan ve Tiyatro Üzerine Gördüklerim, hazine değerinde bilgilerle doludur. Sonraki kuşaklar içinde Gülriz Sururi (Kıldan İnce Kılıçtan Keskince, Doğan Kitap), Haldun Dormen (Sürçü Lisan Ettikse... Epsilon Yayınları), Ülkü Tamer’i (Bir Gün Ben Tiyatrodayken, Adam Yayınları) anımsıyorum anılarını kitaplaştıran tiyatro insanları arasında. Mücap Ofluoğlu’nun anılarını yazmaya başlamasında da Ülkü Tamer’in ısrarları etkili olmuş. Bugün elimizde çağdaş tiyatromuzun önemli tanıklarından yazarın üç anı kitabı bulunuyor: Bir Avuç Alkış, Ağlamakla Gülmek Arasında, Aynada. Üçü de MitosBoyut Yayınları’nca basılmış. Bir Avuç Alkış, Muhsin Ertuğrul’a ilişkin bir anıyla açılıyor. Çünkü o sıralar Sütlüce Mezbahası’nda muhasebe memurluğu yapan yazarın tiyatroya başlamasında da bu efsane insan etkili olmuş. Sonra da “sahne rüzgârlarının içinde, yüzümde oyun maskem, ozanların sözlerini, dizelerini izleyicilerime duyurmaya” çalışarak geçen uzun ve çok renkli bir yaşam. Bu renkli yaşamın merkezinde yine o dönemlerin çok renkli kişilikleri başrolde elbet. Tiyatrocular, şarkıcılar, dansçılar, lokantacılar, gazeteciler, öğretmenler, edebiyatçılar... Bu sayıları yüzleri bulan “insan manzaraları”na kapılıp giderken bir dönem filmi izler ya da romanı okur gibi çok boyutlu bir atmosfer içinde buluyorsunuz kendinizi. 1941’de başlayıp yakın yıllara kadar uzanan anılar, yalnızca bu yılların tiyatro insanları, olayları, tartışmalarını yansıtmakla kalmıyor. Bir yandan 1908’e dek geriye giden, aile çevresi ve toplumsal yapıdan kesitler sunarken öte yandan da bir kentin, bir ülkenin çağdaşlaşma yolundaki dönüşüm ve değişimlerini yansıtıyor. Bu yönüyle birer yakın tarih kitabı gibi da okunabilir bu anılar dizisi. Her üç kitabın bir başka özelliği de dilleri. Şairliği ile de tanınan Mücap Ofluoğlu, zaman zaman Melih Cevdet Anday’ın Akan Zaman Duran Zaman adlı anı kitabını anımsatan, özgün bir Türkçe tadı duyuruyor okuyucuya. O rahat, tertemiz Türkçenin akıcılığında, sanki çok uzak, çok temiz bir dünyada soluklanıyorsunuz. Bakın, Sıvas’ta yakılan otuz yedi aydının ardından yazdığı şiirde sanatın ve insanın temel yasalarını nasıl sıralıyor: Nedir dünden bugüne gelen Nedir yarına kalacak bugünlerden Nedir çıkan anlam bu sezilerden. Nedir sence benden beklediğin Nedir insanı insan eden Nedir güzeli güzel yapan, sevgiyi sevgi. ??? Böylesi anı kitaplarını okuduğumda, içimi bir sahicilik duygusu dolduruyor. Günümüz toplumlarının onca kültürel ve iletişim olanaklarına karşın içine düştükleri yabancılaşmaya, değersizliklere, yapaylıklara, insani olandan uzaklaşmaya rastlayamıyorum bu anılarda. Tersine, yokluğun, yoksulluğun yaşama sevincini örselemediği, insanların yalnızca ülküleri uğruna yaşamayı seçtikleri ve bunu büyük bir yaşama ustalığına dönüştürme becerisi gösterebildikleri bir dünyayı görüyor ve özlüyorum. Bu yüzden tiyatromuzun, başta Yıldız Kenter, Müşfik Kenter, Genco Erkal gibi büyük ustaları olmak üzere bu alana emek verenlerin anılarını, düşüncelerini yazmaları, gelecek kuşaklara bu yolla deneyimlerini aktarmalarını da en az yıllar boyu sahnelerin önünde ve ardında verdikleri soylu mücadeleleri kadar değerli buluyor ve bekliyorum. [email protected] Kışladan müzeye döndü... CAN HACIOĞLU 32. DYO Sergisi Antakya’da MEHMET ALİ SOLAK ANTAKYA Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından bu yıl düzenlenen 32. Resim Sergisi, Anadolu turnesinin ikinci ayağı olan Antakya’da sanatseverlerle buluştu. İstanbul ve Eskişehir’den sonra Antakya’da açılan 32. Resim Sergisi’nin açılışına Hatay Valisi Ahmet Kayhan, Antakya Belediye Başkanvekili Tevfik Doğan, MKÜ öğretim üyeleri ve araştırma görevlileri ile çok sayıda vatandaş katıldı. ESKİŞEHİR Osmanlı döneminde askeri kışla ve talimgâh olarak kullanılan yapı, bugün Anadolu Üniversitesi Çağdaş Sanatlar Binası olarak hizmet veriyor. Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Yerleşkesi içinde yer alan müzede paha biçilmez yapıtlar, sanatseverlerin ilgisini çekiyor. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Atilla Atar, binanın mimari yapısı açısından birinci ulusal mimarlık dönemine ait olduğunu belirterek “Bina 19. yüzyıl başlarında yapılmış bir yapıdır. Bu özelliği ile Osmanlı dönemini de kapsıyor. Zaten bina hem Osmanlı döneminde, hem de Cumhuriyet döneminde ülkeye askeri kışla ve talimgâh binası olarak hizmet verdi. Binanın Anadolu Üniversitesi denetimine geçmesi ise 1982 yılında olmuştur. Bina o tarihten beri üniversitemiz denetimindedir. Ayrıca bina Anadolu Üniversitesi’nin isteği üzerine TC Kültür Bakanlığı Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 09.12.1988 tarih ve 358 sayılı yazısı ile tescillenmiştir. Bina üniversite hizmetine geçince 1998 yılına kadar cam özelliğe sahip olan binanın müze dışında başka bir yapı olarak tasarlanması düşünülemezdi” şeklinde konuştu. Müze koleksiyonunun Eskişehir’de yıllar içinde oluşan sanatsal birikimin sonucu gerçekleştiğini de belirten Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Atilla Atar, şunları söyledi: “Önce Uygulamalı Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, daha sonra Güzel Sanatlar Fakültesi’nin denetiminde Türk sanatına aralıksız 10 yıl hizmet veren Palet Sanat Galerisi, burada ürünlerini sergileyen yerli, yabancı sanatçıların yapıtlarını üniversite koleksiyonuna kazandırmıştır. Üniversite koleksiyonundan seçilen yapıtlarla da Çağdaş Sanatlar Müzesi’nin koleksiyonu oluşturulmuştur. Zaman içerisinde zenginleşen müze koleksiyonunda 134 Türk, 46 yabancı, 180 sanatçının yapıtı bulunmaktadır. Bunların hepsi kendi içerisinde güzel ve özel, ama örnek verecek olursak Abidin Dino’nun eserleri ön plana çıkıyor. Abidin Dino dışında örnek olarak 1981 42. DRHS Başarı Ödülü sahibi Nuri Abaç, 1971 İtalya Ugo Carpi Uluslararası Gravür Sergisi bronz madalyası sahibi Mustafa Aslıer ve Ağahan Mimarlık Ödülü Finalisti Erol Akyavaş’ı verebiliriz.” KOLEKSİYON ZENGİN Müze koleksiyonunda 134 Türk, 46 yabancı, toplam 180 sanatçının yapıtı bulunuyor. ve demir atölyesi olarak kullanıldı. Kasım 2001’de Çağdaş Sanatlar Müzesi olarak tasarlandı ve inşa edildi” diye konuştu. Binanın müze olarak tasarlanmasında etkili olanın binanın kendi mimari yapısı olduğuna da vurgu yapan Prof. Atar, “Binanın birinci ulusal mimarlık dönemine ait oluşu ve önemli bir yapı oluşu, binanın bir restoran veya kafe değil de müze olarak tasarlanmasında etkili oldu. Zaten böyle bir Ressam Erden’e vali plaketi NEVŞEHİR (Cumhuriyet) – Ulu önder Atatürk’ün karakalem çizimlerini yapan ressam Erdal Erden’e Nevşehir Valisi M. Asım Hacımustafaoğlu plaket takdim etti. Kişisel 29’uncu resim sergisini Nevşehir’in Ürgüp ilçesinde açan ressam Erdal Erden, Vali Hacımustafaoğlu’nu makamında ziyaret etti. Geliştirdiği özel bir çizim tekniği ile çoğunluğu Atatürk resimlerinden oluşan 30 yapıtını Semih Balcıoğlu Sanat Galerisi’nde sergileyen ressam Erden, ziyarette Vali Hacımustafaoğlu’na karakalem çalışması bir de yapıtını armağan etti.Vali Hacımustafaoğlu, serginin Kapadokya’da da açılmasından büyük memnuniyet duyduğunu belirterek Erden’in Atatürk resimleri ile genç kuşaklara Atatürk’ü ve onun ilke ve devrimlerini tanıttığını söyledi. Vali Hacımustafaoğlu, kişisel sergilerinden birini de Kapadokya bölgesinde açtığından dolayı ressam Erden’e teşekkür plaketi verdi. 828 SANATÇI, 1400 YAPIT Serginin açılışında konuşan Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Feyhan Yaşar Kalpaklıoğlu, 1967 yılından bu yana sürdürülen ve Türk resim sanatına birçok sanatçı kazandıran DYO Resim Yarışmalarının, 1993 yılından beri Yaşar Eğitim Kültür Vakfı tarafından iki yılda bir düzenlendiğini belirterek “Antakya’da açtığımız 32. Resim Sergisi’ne 828 sanatçı 1400 eserle katıldı. Ödüle ve sergilenmeye değer görülen resimleri, İstanbul, Eskişehir’den sonra Antakya, Samsun, Ankara, Trabzon, Van ve İzmir’de halkın izlenimine açtık. Bu yönüyle sanata ve sanatçıya verilen önemi vurgulamaya çalışırken, genç yeteneklerin de sanata duyarlılığı için çaba göstermekteyiz” dedi. Hatay Valisi Ahmet Kayhan da konuşmasında, bu anlamlı ve önemli bir serginin Hatay’da açılmasından dolayı Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı yöneticilerine teşekkür ederek, bu tür etkinliklerin devamını diledi. Antakya Belediye Sergi Salonu’nda büyük bir beğeniyle izlenen sergi, 23 Şubat’a kadar açık kalacak. A ntalya Operası çocukları unutmuyor ? S. Prokofiev’in bestelediği, senfonik bir masal olan “Peter ve Kurt” 4 Mart’ta çocuklar için bir kez daha sahneleyecek. ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) Antalya Devlet Opera ve Balesi, yetişkinlerle birlikte, çocuklar için de çalışmalarını sürdürüyor. “Bremen Mızıkacıları”ndan sonra, ikinci çocuk oyunu olan “Peter ve Kurt Antalya’da”nın geçen pazar günü ilkgösterimini yapan ve büyük beğeni toplayan Antalya Devlet Opera ve Balesi, eseri 4 Mart’ta çocuklar için bir kez daha sahneleyecek. S. Prokofiev’in bestelediği, senfonik bir masal olan “Peter ve Kurt”un, ilk bölümünde, çocuklara operanın nasıl bir sanat olduğu, hangi öğelerden oluştuğu eğlenceli bir tanımlamayla anlatılıyor. Sahne arkası, sahne önüne taşınıyor, devasa dekorların sahneye nasıl yerleştirildiği, bir karakter yaratırken kostüm ve makyajın nasıl kullanıldığı, sahnenin nasıl yaratıldığı öğretiliyor. Bir yandan eğlenceli bir eser izleyen çocuklar, diğer yandan da operayla tanışıyor. UŞ FLÜTLE SİMGELENİYOR İkinci bölümde ise eser, orkestra ve anlatıcı eşliğinde, baleyle birlikte sahneleniyor. Öykünün kahramanlarından olan kuş, flütle simgeleniyor. Ördeğin obua, dedenin fagot, kurdun korno, avcıların vurmalılarla ve Peter’in de yaylı çalgılarla anlatıldığı eserde, dansçılar da karakterlere hayat veriyor. Eser, çocukların çoksesli müzik ve sahne sanatlarıyla yakınlaşmasını, tanımasını sağlayacak bir anlatımla sahneleniyor. Hakan Kalkan ve Yücel Yalçın’ın dönüşümlü olarak şefliğini yaptığı yapıtın başrejisörü ise Murat Akar. Koreografisini Cenk Karayel’in, dekor ve kostümü Ömer Gündüz’ün yaptığı eserin ışık uygulamaları da Mustafa Eski’ye ait. Oyunun başlıca rollerini Can Kocaay, Atay Ergezen, Ülkü Balta, Özsu Yüksel, Medine Akhun, Ebru Kaptan, Devrim Demirel, Göksay Yaran, Onur Alpaslan, Murat Özbek, Emre Akyurt, Taner Ölçen, Beste Hesapçıoğlu, Erencan Gülay paylaşıyor. Balede ise Burak Bilgilioğlu, Okay Ünal, Erdem Aslan, Mert Söylemez, Sinem Ertan, Meray Piyancı, Bader Baran, Derya Kurtyılmaz, Esra Karaaslan, Aslı Çakır, Yetkin Şahin, Ali Basmacı dönüşümlü olarak yer alıyor. ‘Yazılıkaya’ ve ‘Ada’ Kültür Servisi Eskişehir’de her ay edebiyat severlere başka bir şairi, şiir üzerine bir yazısı ve el yazısı yayınlanmamış bir şiiriyle sunan aylık şiir yaprağı “Yazılıkaya”nın Şubat 2007 sayısının şairi Mahmut Temizyürek. Şair üzerine yazının altındaki imza ise Haydar Ergülen’in. Ücretsiz olarak edinilebilen “Yazılıkaya”nın bu ayki sayısında, Temiizyürek’in “İstanbul’a GidenBir Adam” başlıklı şiirinin yanı sıra, Hilmi Haşal, Erdal Ateş, Vural Uzundağ, N.Dilek Çopuroğlu Demirdelen, Ayten Özkan, Mehmet Güler, Rahmi Emeç,Bülent Şamcı, Hasan Hüseyin Korkmazgil ve Şakir Özüdoğru’nun şiirleri ile Ömer Özgeç’in “Ahmet Adnan Saygun” konulu, Haydar Ergülen’in de arka kapak yazıları yer alıyor. Samsun’da iki ayda bir çıkartılan “Ada” kültür sanat edebiyat dergisinin Ocak Şubat 2007 sayısının dosya konusu Samsunlu ressam Rafet Ekiz. Dergide, yaşamını iki yıl önce trajik biçimde bir trafik kazasında yitiren Ekiz’in arkadaşlarının anıları, yaşamıyla ilgili bilgiler ve resimleri yer alıyor. Bu sayıda, ayrıca, Abdullah Nihat Yılmaz, Ahmet Uysal, Cezmi Ersöz, Atalay Saraç, Şeref Öztürk, Cüneyt Eşberk, Musa Pekin ve daha birçok yazar ve şairin yapıtlarına da yer verilmiş. K CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle