10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT 2007 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Sorunların Gelişimi ve Çözüm Önerileri... Prof. Dr. Abidin KUMBASAR ustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu “laik Cumhuriyet”in ilkelerinden verilen ödünlerin neden olduğu bugünkü kurumsal ve toplumsal yozlaşmadan, geçmişte görev alan tüm siyasetçiler ve yönetimler sorumludurlar. “Köy Enstitüleri”ni ve “Halkevleri”ni kapatarak bireyin ümmetlikten bilinçli yurttaşlar aşamasına ulaşmasını engelleyen, “Eğitim Birliği Yasası”nı çiğneyerek yetişen kuşakları yozlaştıran, “demokrasi”yi sadece herkesin bir tek oya sahip olması olarak tanıtanların tümü, kendileri ve çıkar ortakları için düzenlemeler yapan sözde siyasetçilerdir. Üretime yönelik olmayıp işbirlikçilerin yararına olan borçlanmalar, ülke ekonomisinin IMF güdümüne bırakılmasına neden olduğu gibi, öngörüden yoksun dış politika uygulamaları da ulusal onurumuzla oynanmasına direnemeyeceğimiz bir çaresizlik içine düşmemize neden olmuştur. Tüm bilinçli ve yurtsever aydınlarımız, belirttiğimize benzer saptamaları, ulaşabildikleri medya araçlarıyla ortak gözlem olarak dile getirmek PENCERE Bu İş Şirazeden Çıkıyor... İnsan evinde dinlenceye çıktığı zaman, öteye beriye serpilmiş ya da tıkıştırılmış ‘evrakı metruke’yle ister istemez ilgileniyor; ben de tatil ya da izin günlerimde, sağda solda, kitaplık raflarındaki gazete kesiklerine göz atarken elime 21 Ocak 2003 günlü bir “Pencere” geçti... O gün postadan gelen bir duyuruyu yayımlamışım... ? Aşağıda 21 Ocak 2003 tarihli bu yazıyı yine yayımlayacağım; ama, önce Cumhuriyet’te önceki gün birinci sayfada çıkan haberden birkaç satırı birlikte okuyalım: “ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Maliye Bakanlığı, Kanaltürk televizyonuna ait bütün şirketleri ve kanalın kurucularıyla program yapımcılarını ‘mali gözaltına’ aldı. Maliye Bakanlığı’ndan bütün bankalara gönderilen resmi yazıda, kanala ait şirketlerle, Cüneyt Arcayürek, Tuncay Özkan ve 7 kanal elemanının, bankalar aracılığıyla yaptıkları bütün işlemlerin bilgisi ve belgesi istendi. Hukukçular bu girişimi ‘medyaya baskının ve hükümete muhalif yayın organlarını susturma girişiminin belgesi’ olarak değerlendirdi.” Vay canına!.. Sen şu işe bak!.. Başbakan Tayyip Erdoğan, Cüneyt Arcayürek, Tuncay Özkan ve öteki gazeteciler hakkında mali soruşturma ve kovuşturmanın girişimini tetikliyor... İnanılır gibi değil... Dünya tersine mi döndü?.. ? Şimdi bu köşede 21 Ocak 2003 Salı günü yayımlanan yazıyı okuyabiliriz: “Dokunulmazlıkları kaldıracağım, yolsuzlukları kovalayacağım” diye yeri göğü inleten AKP , iktidara geçince yolsuzluktan kovuşturulan milletvekillerini başının tacı yaptı... Medya susuyor... Ancak ben postadan bir mektup aldım, içinden aşağıdaki liste çıktı. ? “Yolsuzluk sanığı milletvekilleri: İdris Naim Şahin, AKP İstanbul Milletvekili.. (Üç yolsuzluk davasından sanık.) Mehmet Mustafa Açıkalın, AKP İstanbul Milletvekili.. (Dört yolsuzluk davasından sanık.) Akif Gülle, AKP Amasya Milletvekili.. (Bir yolsuzluk davasından sanık.) Hilmi Güler, AKP Ordu Milletvekili.. (Bir yolsuzluk davasından sanık.) Adem Baştürk, AKP Kayseri Milletvekili.. (Beş yolsuzluk davasından sanık.) Hüseyin Besli, AKP İstanbul Milletvekili.. (Bir yolsuzluk davasından sanık.) Mikail Aslan, AKP Kırşehir Milletvekili.. (Bir yolsuzluk davasından sanık.) Zülfü Demirağ, Elazığ Milletvekili.. (Bir yolsuzluk davasından sanık.) Mustafa Ilıcalı, AKP Erzurum Milletvekili.. (Bir yolsuzluk davasından sanık.) AKP hükümetinde en önemli üç bakanlık, yolsuzluk suçlamasından sanık üç kişinin elinde... Enerji Bakanlığı, zanlı Hilmi Güler’in elinde.. Ulaştırma Bakanlığı, zanlı Binali Yıldırım’ın elinde.. Maliye Bakanlığı, zanlı Kemal Unakıtan’ın elinde.. Üç stratejik Bakanlık yolsuzluk sanıklarının avuçlarının içinde... Ama bu yetmiyor, şimdi bu hükümete bir yolsuzluk sanığını Başbakan yapmak için hazırlık sürüyor. Hakkındaki 5 yolsuzluk davasından toplam 36 yıl hapsi istenen Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlık koltuğuna oturtulması için anayasa bile değiştirildi... Dünyada böyle bir ‘skandal’ şimdiye dek hangi ülkede yaşandı?.. Laik çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin Ankara’daki yöneticilerinin durumunu belirten bu acı tabloyu gençyaşlı her bireyin okuması gerekiyor, lütfen siz de çevrenize duyurunuz. Türk ulusu böyle bir SKANDAL’a layık değildir.” ? Yıl 2007!.. Bu Başbakan, bu Maliye Bakanı, bu bakanlar, bu milletvekilleri, bu AKP Hükümeti üyeleri sırtlarında 2003’ten beri doksan dokuz kez kamburlaşan yolsuzluk dosyalarıyla ‘dokunulmazlık’ koruması altında yaşarlarken kendilerini eleştiren gazetecilere ellerindeki devlet yetkilerini kullanmak cüretini de göstererek savaş açıyorlar... Ülkemiz bu yönetimle zıvanadan çıkmaya zorlanıyor... Recep Tayyip’le Unakıtan, Başbakan ile Maliye Bakanı gazeteci Cüneyt Arcayürek’in peşindeler... Cüneyt sen hiç böylesini gördün mü?.. Çelişkinin En Büyüğü SORUNLAR zaten çok tartışmalı ve çelişkilerle dolu olduğu için, hepsinden önce tartışıp belirli bir açıklığa kavuşturmamız gereken asıl büyük çelişki üzerinde durmayı ihmal ediyoruz. Büyük çelişki, dört buçuk yıl önce kayıtlı seçmenin ancak dörtte birinin oyuyla Meclis’te üçte iki çoğunluğa kavuşmuş bir iktidarın o sorunları kendi istediği biçimde çözmek hakkına sahip olduğunu düşünebilmesidir. Üstelik, parlamentoya girebilmiş bir muhalefetin uyarılarına bakmadan. Meclis dışında kalmış partilerin eleştirilerine ve itirazlarına aldırış etmeksizin. Sandığa gitmemiş ya da başka partilere oy vermiş vatandaşlar sanki hiç yokmuş gibi. Haydi sandığa gitmemişler için, ünlü Fransız atasözüyle “Namevcutlar daima haksızdır” desek bile, öbür partileri yok saymak ülkenin büyük çoğunluğuna ters düşmek değil midir? Kısacası, böyle bir seçim sistemiyle Meclis’te kazanılmış sandalye sayısı AKP iktidarına neredeyse oyların salt çokluğuyla iktidara gelmişçesine davranmak, karar vermek ve bu kararları çatır çatır uygulamak hakkını verir mi? Tuhaf olan, dört buçuk yıldır bu noktanın hep bir kenara itilmesi ve doğru dürüst sorgulanmamış olmasıdır. lbet, kurallara ve sonuçlara göre ortada hukuk açısından duraksamaya yol açacak ve “meşrulukdışı”lıktan söz etmeyi gerektirecek bir durum yoktur. Ama, toplumsal ve siyasal açıdan bakılınca, ortada belki kesin bir geçersizliğin değil, bu durumun yarattığı büyük yanlışların bulunduğu yadsınamaz. Örneğin, böyle elde edilmiş bir oy çokluğu milyarlarca dolarlık kamu varlığının “babalar gibi” satılmasını “haklı ve yerinde” göstermeye yeter miydi? Böyle kazanılmış bir iktidar gücü onbinlerce genci Amerikalıların petrol savaşı için Irak topraklarına yollamaya kalkışma cüretini vermeli miydi? Arkasında halk yığınlarının büyük çoğunluğu olmayan bir hükümet nasıl olup da Annan Planı gibi çözüme “evet” denmesini isteyebilmiştir? unlara benzer daha bir yığın örnek var ki, hiçbirini basit sandalye sayısının görünürdeki çarpıcı ağırlığıyla açıklamak mümkün değildir. Şimdi sıra, aynı yoldan, ülkeyi altüst edecek ve etkisi yıllarca görülecek bir yeni yanlışa gelmiştir: Cumhurbaşkanlığı seçimi. Her gün sırıtan bir pişkinliğe şaşmamak çok zor: Sanki, halkın dörtte birinden değil de üçte ikisinden oy almış bir “seçilmişler” topluluğu vardır ve bunlar ülkenin yazgısını yedi yıl çizecek bir hevesin peşindedirler. Çizginin daha da ötelere uzayacağı düşünülürse, olacak iş midir bu? M tedirler. Ama gelinen bugünkü aşamada sorunları sadece saptamak yeterli olmayıp ivedilikle çözüm üretilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Laik Cumhuriyetin savunulması için tüm yurtseverlerin yasal yollarla birliktelik sağlayarak güçlerini siyasete yansıtmaları ve ülkemize yakışan yönetimlerin oluşturulmasını gerçekleştirmeleri, yaşamsal sorumluluk konumuna gelmiştir. Küreselleşen sömürü düzeninin parasal gücü, medya, yasama, yürütme ve yargıyı da etkisi altına alarak güçler dengesini bozduğundan toplumsal güvensizlik yaygınlaşmış, haksızlıklara karşı çıkışlar bireysel öç alma eylemleri durumuna dönüşerek yasaları geçersiz kılmıştır. Ülkemizde, sanki inanç özgürlüğü yokmuş gibi söylemlerde bulunan yöneticiler, “laik Cumhuriyet”imizin savunucularını “Avrupa Birliği”ne uyum gerekçesi ardına sığınarak yıpratmaya çalışmakta, karalama eylemlerini yoğunlaştırmaktadırlar. Büyük sorumluluk altında olduklarının yeterince ayırdında olmadıkları izlenimini veren “TBMM”deki muhalefet partileri, so mut öneriler sunmayıp güncel polemiklerle birbirlerinin oylarını kapmaya çalışmakta, düzeyli ve gerçeklere dayanan çözüm önerilerinde bulunmamaktadırlar. Özellikle “ana muhalefet” partisi, görkemli genel merkezinde kimsenin bilmediği çalışmalara ağırlık vermekte, salı günleri grup toplantılarında monolog düzenlemeleriyle yetinmekte, halk yerine çoğu işbirlikçi konumunda olan işadamlarından destek beklemektedir. Bu koşullarda “laik Cumhuriyet”e bağlı sivil toplum örgütleri, sendikalar ve yurtsever bireylerin örneğin, “Anadolu Trakya Aydınları (A.T.A.) Güç Birliği” olarak yurt çapında yasal eylemlerle bir araya gelmeleri sağlanarak siyasal partilere güçlerini yansıtmaları gerekmektedir. Partilerin genel başkanlarının güdümünde olan ve sadece gelecek seçimlerde yerini korumak amacı güden, seçim bölgelerine bile gidemeyen milletvekillerinin son günlerde çok söz edilen “sinei millete dönme” olayına karşı gerekçeler ürettikleri, basında giderek artan şekilde göze çarpmaktadır. ? Arkası 8. sayfada E B [email protected] ADALAR İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI Sayı: 2001/44 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: TAŞINMAZIN TAPU KAYDI: Adalar Büyükada Meşrutiyet Mahallesi mevkiinde kâin 26 Paf.,135 ada, 17 parsel, 12 cilt, 173 sayfa, 203 m2, mevki: Silici, Y: Setbaşı ahşap iki iki hane Gayr.Menk.Nev’i: Z.Ş.Mehmet VA.Makataalı taşınmazın 3/12 borçlu adına kayıtlıdır. Bu 3/12 hisse satılacak olup ayrıca borçlunun bu satışımıza konu olmayan aynı parselde çözülmemiş veraset iştirak hissesi bulunmaktadır. TAŞINMAZIN HALİHAZIR DURUMU VE EVSAFI: Taşınmaz Büyükada Meşrutiyet mahallesi, Set Başı, Doğan Bey Sokak, 26 pafta, 135 ada, 17 parsel ve 18 kapı sayılı yerdeki bodrum ve zemin kattan ibaret iki katlı bir yapı ve tek katlı müştemilattan ibaret olup inceleme dışından yapılmıştır. Taşınmaz ahşap olup sonradan dış cephesi tel sıva yapılarak kagir görünümü verilmiştir. Bodrum ve zemin olmak üzere iki kattır. Bodrumda mutfak, hol ve WC, zemin katta giriş holü ve iki oda vardır, iki katı 52.50 m2 olup yapı ahşaptır. Bahçede tek katlı ikinci bir müştemilat yapı vardır, müştemilat 40 m2 olup giriş holü, mutfak ve WC vardır. Daha Fazla ayrıntı isteyenlerin dosya içeri sindeki raporları görmeleri ve yerinde görmek için müdürlüğümüze müracaatları gerekir. TAŞINMAZIN İMAR DURUMU: Adalar Belediye Başkanlığı İmar ve Planlama Müdürlü günün 16.09.2002 gün ve 2002/423 sayılı yazılarında taşınmazın 1/5000 ölçekli 1994 tasdik tarihli Büyükada nazım imar planında iskân alanında kaldığı, koruma kurulunda tasdik aşamasında olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında H=6.50 m., irtifada blok nizam konun alanında kalmakta olduğu, komşu parseldeki eski eser binanın kontur ve gabarisini geçemeyeceği, uygulamanın İstanbul III No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu görüşü doğrultusunda yapılabileceği belirtilmiştir. TAŞINMAZIN KIYMET TAKDİRİ: Taşınmazın değerlendirilmesinde, parselin mevkii, sağladığı inşaat imkânı, ulaşım, çarşı ve iskeleye mesafesi, inşaat sistemi, binanın yapısı, yaşı, halihazır durumu vesair etken durumları ile belediye emlak dairesince bu semtlere takdir edilen arsa metrekare fiyatları göz önünde bulundurulduğunda Büyükada Meşrutiyet Mahallesi, 26 pafta, 135 ada, 17 parselde bulunan taşınmazın arsa dahil tamamı 117.000,00 YTL olup borçlunun satışa konu olan 3/12 hissesi 29.250,00 YTL olup bu değer üzerinden satılacaktır. YÜKÜMLÜLÜKLERİ: Taşınmaz Zemini Şehzade Mehmet Vakfı’na mukataalı olup bu yükümlülükle birlikte satılacaktır, alıcılar tescilden önce hükmen ya da % 20 vakıf taviz bedelini yatırıp dava yolu ile geri alabilmektedirler. İLANEN TEBLİĞLER: Taşınmazda hissedar ve alakadar olup adreslerine Tebligat Kanunu’nun 35. md. gereğince aşağıda isimleri belirtilen hissedarlar ile taşınmazın tapu kaydında alakaları görünüp adreslerine ulaşılamayan ilgililere ilanen tebliğ olunur. Panayoti Mandika (Yani oğlu), Katerine Sarantiş (Panayot kızı), Kostantia Mandika (Baba adı İstelyanos), İstanbul 9. İcra Müdürlüğü’nün 08.09.1992/2004 ES sayılı haczi (zamanaşımı), Beyoğlu 2. İcra Müd.nün 25.11.1992 1992/5028 ES sayılı haczi (zamanaşımı), Şişli 5. İcra Müd.nün 04.12.1992 19923873 ES sayılı haczi (düşme), İstanbul 1. İcra Müd.nün 04.12.1992 1992/15022 ES sayılı haczi (zamanaşımı), Beyoğlu 1. İcra Müd.nün 07.12.1992 1992/5254 ES sayılı haczi (zamanaşımı), Beyoğlu 1. İcra Müd.nün 17.12.1992 1992/5855 ES sayılı haczi (zamanaşımı), Beyoğlu 1. İcra Müd.nün 09.03.1993 1992/5442 ES sayılı haczi (zamanaşımı) İstanbul 3. İcra Müd.nün 04.08.1999 VE 28.07.1999 1998/14540, 2001/11519 ES sayılı haczi (düşme), Adalar İcra Müdürlüğü’nün 15.12.1994 gün ve 1994/52 ve 53 sayılı hacizleri (düşme), Adalar Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 03.08.1995 gün ve 1995/6 No’lu Satış Dosyası (düşme), dosyaları takipsizlik ve sair nedenlerle işlemden kaldırılmış zamanaşımı şerhi alanlar imha SEKA’ya gönderilmiş, diğerlerindeki hacizle düşmüştür. İlan olunur. SATIŞ ŞARTLARI 1 1.Satış 10.04.2007 salı günü 11.30’dan 11.45’e kadar Adalar İcra Müdürlüğü’nde (Hüküme Konağı Son Kat) açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartı ile 20.04.2007cuma günü 11.30’dan 11.45’e kadar Adalar İcra Müdürlüğü (Hükümet Konağı son kat çatı içi katında 2’nci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse taşınmaz en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’nı bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin %20 (5.850,00) YTL nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde on (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Tellaliye resmi, birikmiş vergiler ve tapu satım harcı satış bedelinden ödenecektir. İhale damga pulu bedeli, tapu alım harcı ile % 18 KDV alıcı müşteriye ait ait olacaktır. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu taşınmaz üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve temerrüt faizinden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendiliğinden tahsil edilecektir. Bu fark öncelikle yatırılmış teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 200144 ESAS sayılı dosya numarası ile müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 16.02.2007 (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. * Bu örnek, Bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Yönetmelik Örnek no: 27 Bu örnek, Bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. Basın: 8425 Cumhurbaşkanlığı Seçimi Mehmet Selim OKÇAY Ü lkemizin önündeki en önemli gündemin Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğu muhakkak. Atatürk’ün makamına seçilecek kişinin, ona yakışır olması, modern, çağdaş beyin yapısına sahip bir kişinin bu makama getirilmesi ülkemizin 21’inci yüzyılda önünü daha da medeniyete açacağı kuşkusuzdur, bu nedenle en önemli gündemi oluşturmaktadır. Öyle görülüyor ki AKP’nin genel başkanı ve yanındaki biriki kişinin dışında kimse, kimin üzerinde yoğunlaşıldığını bilmemektedir. Ancak Başbakan’ın aklında, oraya çıkmak olduğu da açık bir şekilde belli. CHP Genel Başkanı Sayın Baykal çok özlü ve özet bir şekilde Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olamayacağını Meclis kürsüsünde ortaya koydu. Sebeplerini birer birer AKP’lilerin yüzlerine bağıra bağıra söyledi. Sayın Erdoğan, bunların hiçbirine hayır diyemedi, çünkü Sayın Baykal hayali değil, kesin bir şekilde belli olan esasları söyledi. Aslında bunla rı herkes biliyor. Sayın Erdoğan’ın şimdiden ben adayım veya değilim diyememesinin ana nedeni, CHP grubundan değil, kendi partisinden çekinmekte olmasındandır. Çünkü bir keresinde ağzı çok feci bir şekilde yanmıştır. 1 Mart tezkeresinde, aklıselim sahibi AKP’li milletvekilleri, Erdoğan’ın koşa koşa gidip ABD Başkanı’na makamında söz vermesine rağmen, ülke menfaatlarını ön planda tutarak muhalefetle birlikte hareket etmiş, ret oyu kullanmışlardır ve ülkemizi bir uçurumun kenarından döndürmüşlerdir. Şimdi konuşamamasının ana nedeni budur. Elbette yine aklıselim sahibi AKP’li milletvekilleri, bu çok çok önemli makama, halkına “lan” diye hitap eden, son derece yakışıksız bu hitap şeklini kullanan, aynı şekilde Meclis kürsüsünden, yine son derece üzücü bir ifade şekli olan “üç nokta” ibaresini söyleyen ve yarın da söylemeyeceği garanti olmayan bir kişiyi bu makama getirecek olurlarsa çocuklarına, torunlarına hesap vereme yeceklerini bilmektedirler. Şeriatla yönetilen ülke başkanlarının modern giyimli, çağdaş kıyafet içerisinde olan eşleri yanında, artık güya laiklikle yönetilen bir ülke konumuna geçmiş ülkemizin, başbakanının eşinin türbanlı oluşu da ayrı bir menfi durumdur diye değerlendiriyorum. Bir tarikat şeyhinin dizinin dibinde oturan bir kişinin cumhurbaşkanı olmasını AKP’li milletvekilleri nasıl içlerine sindireceklerdir?.. Ben zannetmiyorum. Galiba Sayın Erdoğan da zannetmemektedir ve en çok AKP’li milletvekillerinden çekinmektedir, uykuları kaçmaktadır. Gelin bu makama Sayın Erdoğan’ı seçmeyin. Modern ve çağdaş görünümüyle, aklı, kültürü ve saygınlığıyla bir bayan olan Danıştay Başkanımızı modern Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı yapalım. Atatürk’ü ve bu uğurda canlarını vermiş tüm şehitlerimizin ruhlarını da şad edelim. Bu seçimi değil TBMM üyeleri, tüm Türk halkı oybirliği ile onaylayacaktır. Bu seçimin bir önemli yönü de haince saldırıya uğrayan ve ağır yara alan Danıştayımızı onurlandırmış oluruz; şehidimizin yakınlarının ve bu saldırıdan derin üzüntü duyan Türk ulusunun gönlünü alırız. İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI “2007’DE TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN TEHLİKELER” konulu Şubat Ayı 2. Aydınlanma Kahvaltısı’nda gazetemiz yazarlarından Sayın ALİ SİRMEN ile buluşuyoruz. SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ YANINIZDA BİR DE GENÇ GETİRİNİZ Toplantı Yeri: Aden Otel Kadıköy Toplantı Tarihi: 25 Şubat 2007 Pazar Saat: 11.00 İletişimBilgi: 0 533 438 50 22 0 212 351 63 81 0 532 282 36 88 Açık büfe kahvaltı ederi: 17.50 YTL. LÜTFEN YER AYIRTINIZ www.cumok.org CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle