23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ŞUBAT 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER 2008 ile birlikte Basel II ve yeni Ticaret Kanunu iş dünyasını derinden sarsacak Denetim gençlere yarayacak NECDET ÇALIŞKAN Dengeler AKP Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası erken seçime var, öncesine yok. Nedeni çok açık, seçim sonrası Meclis dağılımında tablonun aleyhine değişmesinden kaygılanıyor. Azınlık oyu ile kazanılmış Meclis çoğunluğunda Cumhurbaşkanlığı’nı garantiye bağlamak istiyor. Bu yeniden sözü edilemeyecek kadar açık bir gerçek. Toplum, demokrasi güçleri, Erdoğan hükümetinin seçimine kalmış Cumhurbaşkanı kimliğini, kendisi olsun olmasın, ülkenin geleceği için tehdit olarak algılıyorlarsa, caydırıcı etkinlikte seslerini çıkarmak üzere çok az zamanları kaldı. Başbakan Erdoğan, AKP yönetimi, başta Meclis muhalefeti CHP, toplumsal muhalefet, demokratik güçlerin bugüne kadar caydırıcı güç oluşturamamış olmalarının güvencesinde, Cumhurbaşkanlığı seçimi kadar, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasının hesaplarını yapmanın derdindeler. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’nı kendisi için çok istediği ortada olsa da, yapılan yeni yeni anketler, sonuçları toplumsal değil ama kendi iç muhalefetleri ile bu sevdadan vazgeçilmesini bir olasılık olarak gündeme getiriyor (Tabii tüm bu girişimler kamuoyunu, muhalefeti yumuşatmak için çok usta bir medyatik oyun değilse). Sermaye güçleri, istikrar (kendi çıkarları!) adına fanatik ölçeklerde savundukları tek partili iktidar tablosunun değişmemesi gerekçesi ile Erdoğan’ın Köşk’e çıkmamasını istiyorlar. Erdoğan’ın “Bana, AKP’ye mecbursunuz” yaklaşımı içinde bu istemi ne ölçüde belirleyici kabul ettiği belli olmadığı gibi, kendi partililerinin anketlerinde bile Köşk’te istenmemesini ciddiye alacağı kuşkulu. Adaylık açıklamasını son tarihe, tartışmalar dışına bırakmasından da besbelli ki, şansını sonuna kadar kullanma niyetinde. Aslında AKP’nin içinden çevrelerin değerlendirmelerinde, dışardan tablonun AKP için Erdoğan’ın Başbakanlık’ta kalmasının daha yararlı olacağı görüntüsü doğrulanmıyor. Cumhurbaşkanlığı’na bu kadar gönüllü olduktan sonra Köşk’e çıkamamasının, AKP içindeki liderliği ve gücünü de tartışmalı hale getireceğini savlıyorlar. ??? AKP hükümeti Erdoğan’ı Köşk’e gönderebilse de gönderemese de Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra çok daha hızlı kan kaybetmeye mahkum. Erdoğan Köşk’e gitmezse yenilmiş lider ve parti görüntüsü, giderse liderini kaybetmiş parti görüntüsü gündemde olacak. Üstelik anketlerden, ortada en fanatik AKP’linin bile bugün kendini güvencede hissettiği denge bozulacak. En güvenilirler listesinde bugünkü Cumhurbaşkanı’nda ısrarcı kamuoyu yoklamalarının bir anlamı olmalı değil mi? Ya da en güvenilmezlerin başında siyasetçiler ile medya atbaşı giderlerken, ordunun ülke için en güvenilir kurum kimliğini korumasının... Yani AKP açısından Erdoğan Köşk’e gitse de gitmese de, Meclis aritmetiği ile Cumhurbaşkanlığı seçiminde yakalanmış gördükleri kolaylık, genel seçimler için geçerli değil. Tek çıkış yolu galiba Cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP’nin, Erdoğan’ın dediğinin olması ile estirilecek başarı rüzgârında, hemen bir seçime gitmek. Ne yapıp edip nisanmayıs aylarını atlatmaya bakan, “Erken seçime hayır” diyen AKP’nin, AB’ye duyurulmuş “eylül ayında erken seçim” sevdasının nedeni bu. Halkımız üçte bir seçmen oyu ile HükümetMeclisCumhurbaşkanlığı’nı ele geçirmiş bir iktidarın vahametini algılamasın, üzerinde düşünemesin, seçim sandığında uyanmış olarak tepkisini koyamasın.. diye. Cumhurbaşkanlığı’nı, çok çok önemli bir kaleyi ele geçirme uğruna, göreceli oy kaybetmeyi göze almış Başbakan Erdoğan, AKP yönetimi normal seçimde bu kadar direndikten sonra sadece biriki ay için neden erken seçim desin? Koca bir iktidar sürecinin yıpranmasını göze alıp da biriki aya katlanmak istememenin anlamı, korkusu ne? Halkımız gözüyle görmediğini düşünmeyi pek sevmez. Olacaklara değil, olmuşlara bakarak karar, tepki verme eğilimindedir. Erdoğan olsun olmasın, AKP’li Cumhurbaşkanı, Hükümet, Meclis görüntüsünden sarsılacaktır. AKP çok akılcı davransa, normal seçime kadar kendisini kamu yararı, ülke çıkarı açısından denetleyen Cumhurbaşkanı güvencesinin ortadan kalktığını göstermemek üzere her tür icraattan kaçınsa bile... ??? Daha açık, AKP’den çıkmış Cumhurbaşkanı kim olursa olsun, seçime kadar partizanlık adına hiçbir icraatı, atamaları gündeme getirmeseler de... Toplumsal duyarlılığı olan uluslararası hiçbir önemli çıkış yapmasalar bile... Meclis’ten dişe dokunur, kritik sonuçları olabilecek bir tek yasa geçirmeseler dahi... Devleti ele geçirmelerinin toplumsal algılamasının dehşetinin büyümesini ortadan kaldıramayacaklardır. Seçimde seçmenin denge arayışının alternatif partilerde olmasından kendilerini kurtaramayacaklardır. Geçen haftanın olaylarına, gelişimine bir göz atalım isterseniz; AKP’nin ulusal petrol kaynaklarını az ya da çok bilinmeyen var olanı ile geleceğini yabancılara peşkeş çeken, anayasal güvenceyi yok sayıp, TPAO’nun varlığını ortadan kaldıran yasası, biz Hrant Dink tartışması ile boğuşurken Meclis’ten geçti. Biz yine aynı gündemle cepheleşmiş, biraz da 301’le birbirimizi suçlarken Cumhurbaşkanı vetosu gündeme geldi. Gerçi AKP komisyonda, yasanın petrolün yabancı şirketlere verilmesi, kamu elinden çıkarılması içeriğinde diretti. Yine de Cumhurbaşkan Sezer’in kamu yararı, anayasal hukuk denetim titizliği toplum için yüzde yüz güvence. Olmazsa değişen metinde direnebilmesi, olmadı Anayasa Mahkemesi’ne gitmesi olasılıkları duruyor. Haftanın bir diğer çok önemli gelişmesi, PKK, Kuzey Irak yönetimi ile görüşme gündemi üzerinden tartışmalardı. Bu kez de Gül ile Büyükanıt’ın ABD ziyaretleri, çelişen açıklamaları, ülke çıkarlarına bakışta, bir yanı ile çelişkiyi ortaya koysa da, diğer yanı ile ABD’ye siyaseten gebe iktidarın icraatlarının dengesinin, güvencesinin varlığını hissettiriyordu. Dahası AKP iktidarı, hükümeti bile, ABD’den gelen baskılara karşı, “Ben istiyorum ama gücüm yetmiyor, askerler, Cumhurbaşkanlığı, derin devlet, kamuoyu engel oluşturuyor..” mazereti ile karşı çıkabiliyor... soner@cumhuriyet.com.tr Türkiye, 2008 ile birlikte finans kesiminde Basel II düzenlemeleri, iş hayatında da yeni bir ticaret kanunu ile karşılaşacak. Kredi alma, kredi verme, her şirketin internet sitesi olma zorunluluğu.. gibi yenilikler iş dünyasında denetim ve kurumsal yönetimin ön plana çıkmasına neden olacak. Yeni Türk Ticaret Kanunu ve Basel II ile birlikte artık büyükküçük tüm işletmeler için oyunun kurallarının değiştiğini söyleyen uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi Deloitte’un Türkiye Yönetim Kurulu Danışmanı Ali Kamil Uzun, “2008 ile birlikte hayatımıza girecek olan bu radikal düzenlemelerin ekonomide deprem gibi bir etkisi olacak” dedi. Dünyada bu yılın başında uygulanmaya başlayan uluslararası bankacılık düzenlemesi Basel II’nin gelecek yılla birlikte Türkiye’de de yürürlüğe gireceğini hatırlatan Uzun, 24 Ocak’ta ürkiye ekonomisinde gelecek yıl yürürlüğe girmesi beklenen radikal düzenlemeler, şirketleri zorlu bir uyum sürecine sokarken yeni iş kapılarını da beraberinde getirecek. T hizmete soktukları www.denetimnet.net internet sitesinin yeni döneme ilişkin bir rehber görevi göreceğini belirtti. Yeni Ticaret Kanunu’nda denetimin serbest muhasebeci, mali müşavir, yeminli mali müşavir olması veya ba ğımsız denetim kuruluşları tarafından yapılması zorunluluğunun getirildiğine dikkat çeken Uzun, şöyle konuştu: “Bu alanda gençlere yönelik iş fırsatları daha da artacak. Denetim, önümüzdeki yılların tercih edilen mesleklerinden biri olacak. Ma li müşavirlik mesleğinin gelişmesi için de önemli bir fırsat doğacak.” “Basel II uygulamasının KOBİ’lerin kredi musluklarını keseceği” yönündeki eleştirileri de değerlendiren Uzun, “Korku senaryolarının faydası yok. Çünkü bu KOBİ’leri ortadan kaldıracak bir gelişme değil. Tam tersine KOBİ’lerin yarının büyük firmaları olmasını destekleyici bir gelişme” dedi. İş dünyasını zorlu bir uyum sürecinin beklediğini aktaran Uzun, şirketlere şu tavsiyelerde bulundu: “Öncelikli olarak yeni düzenlemeler hakkında bilgi sahibi olmalılar. Güçlü ve zayıf yönlerini ve buna göre ihtiyaçlarını belirlemeliler. Vakit geçirmeden yol haritalarını çizerek çalışmalarını planlamalılar. Yoksa yarın çok geç olabilir.” Deloitte’un “Oyunun kuralları değişiyor” sloganıyla bir aydır hizmet veren www.denetimnet.net sitesinde, kurumsal yönetim, denetim komitesi, dış denetim, iç denetim, bilgi teknolojileri denetimi ve Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS) konusunda bilgiler sunuluyor. Sitenin hizmetleri arasında, uluslararası finansal raporlama standartları konusunda hazırlanmış uzaktan eğitim programı da bulunuyor. Yasa tasarısı genel kurula giderken Babacan, ortamın teşvik için uygun olmadığını söyledi Mortgage’da düğüm vergide ? Hükümet, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda tasarıya eklenerek 100 bin YTL’ye kadar olan konutların vergiden düşürülmesine olanak tanıyan maddenin, genel kurulda tasarıdan çıkarılmasını istiyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Meclis Genel Kurulu’nda bugün görüşülmeye başlanması beklenen ipotekli konut finansmanı (mortgagetutsat) sistemi, mevcut konut kredilerine göre yapım halindeki konutları da içermesi ve değişken faizli geri ödeme imkânı tanıması açısından avantaj sağlıyor. Ancak hükümet, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda tasarıya eklenerek 100 bin YTL’ye kadar olan konutların vergiden düşürülmesine olanak tanıyan maddenin, genel kurulda tasarıdan çıkarılmasını istiyor. “Konut Finansmanı Yasa Tasarısı”nın bugün Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesi bekleniyor. Tasarıyla getirilmek istenen sistem şöyle işleyecek: Sistemde hem YTL, hem de döviz ile borçlanmak mümkün olacak. İnşa halindeki konutlar kredi kullandırılması kapsamına alındı. Bunun dışında tüketiciye değişken faizle borçlanma imkânı da getirildi. Ayrıca tasarıya Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmeler sırasında ilk ev sahipliğinde, 100 bin YTL ’ye kadar kullanılacak kredilerin faizlerinin vergi matrahından düşülmesi imkânı getirildi. Ancak hükümetin bu hükmü genel kurulda çıkartması bekleniyor. Sistemde krediler için Hazine garantisi getirilmiyor. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, hükümet olarak, vergi teşvikinin değişmesini istediklerini bildirerek “Biz hükümet olarak bu teşvik konusunun değişmesini arzu ediyoruz. Çünkü şu anda içinde bulunduğumuz makro ekonomik ortam böyle bir teşvike müsaade edecek bir ortam değil’’ dedi. Mevcut kredileri de kapsıyor ANKARA (ANKA) Mortgage (tutsat) yasasının yürürlüğe girmesi ile birlikte, mevcut konut kredilerinin tümü tutsat kapsamına girecek. Bu nedenle halen konut kredisi kullanmakta olan 400 bini aşkın tüketici, daha az faiz ödemek istedikleri takdirde, yüzde 2 erken ödeme cezası ile karşı karşıya kalacak. TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi beklenen tasarının 20’nci maddesi ile getirilen geçici 11’inci maddesi, halen konut kredisi kullanmakta olan yurttaşların, tutsat kapsamında kredi kullanıyor hale gelmelerine neden olacak. Bu durumda yurttaşların borçlarını erken ödeyerek, daha az faiz ödeme olanakları ortadan kalkacak. Yurttaşlar, tutsat gündemde olmadığı dönemde konut kredisi almış olsalar dahi, borçlarını erken ödemek isterlerse kredi tutarının yüzde 2’si oranında “erken ödeme cezası”yla karşılaşacaklar. Bankalar Faiz İndirdi Banka Anadolubank Halk Bankası Denizbank Oran (%) 1.54 1.67 1.67 3 ay içinde başvurulacak Bu duruma düşmemek için ise 400 bini aşkın olan mevcut konut kredisi kullanıcısının, yasa yürürlüğe girdikten sonra en geç üç ay içinde bankaya başvurması gerekecek. Konut kredisi müşterisi, başvurusunda, kullandığı kredinin tutsat yasası kapsamında değerlendirilmesini istemediğini bildirecek. Bu durumda banka, Tüketiciyi Koruma Kanunu hükümlerine göre hareket etmek zorunda kalacağından, erken ödeme durumunda müşteriden erken ödeme ücreti talep edemeyecek. Havuz olmadan olmaz! Ekonomi Servisi GFK tarafından sektörde 42. yılını dolduran İnanlar İnşaat için yapılan araştırmaya göre, Türk halkı ‘3 oda’dan vazgeçmek istemiyor, havuzu önemsiyor ve konut kredisi kullanırken dövizle ödemeyi tercih etmiyor. İstanbul genelinde hane halkı geliri 8 bin YTL ve üstünde olan kişilerle yapılan araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 30’u rezidansta yaşamak istediklerini belirtirken yüzde 27’lik bir kesim de bu konuda şimdilik kararsız olduğunu ifade etti. Rezidansta yaşama fikrine sıcak bakmayanların oranı ise yüzde 42. Bu oran, geçen yıllarda yüzde 60’tı. Sonuçlar şöyle: Yüzde 59 salon hariç üç odalı evi tercih edeceğini söyledi. Yüzde 64.5’i satın alacakları konutun açık yüzme havuzu olması gerektiğini belirtirken, fiyatı artırsa bile kapalı yüzme havuzu isteyenlerin oranı ise yüzde 58 olarak belirlendi. Katılımcıların yüzde 46.7’si konut satın alırken banka kredisi kullanmak istediğini, yüzde 97.4’ü de ödemenin döviz bazında yapılmasını tercih etmeyeceklerini ifade etti. M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U tabi kılınıp kılınmadığı yönünden inceler. Ancak ortağın şahsi hesabında bulunan işletmeyle ilgili olmayan paraların nereden kazanıldığı, vergisinin ödenip ödenmediğini inceleme konusu yapamaz. Eğer bu para kara para dediğimiz bir para şüphesi uyandırıyorsa vergi incelemesi yönünden değil, suç geliri incelemesi yönünden işleme tabi tutulur. Bir gazetenin tüm faaliyetleri kendi banka hesapları üzerinde işlem görür. Nakit işlemleri nadirdir. Dolayısıyla para akımları ve naylon fatura gibi işlemlerle vergi kaçırılamaz. Çünkü tüm satış ve ilan gelirleri kayıt dışı hareket edemez. Giderler için açıktan ödeme yapılamaz. Dolayısıyla bir gazetenin vergi incelemesi sırasında gazete sahiplerinin özel banka hesaplarının incelenmesi, gazetenin vergi beyanının doğru olup olmadığına yönelik olmaktan uzaklaşır, maksadını aşabilir. Vergi idaresi tarafsız ve adil olmalıdır. pamukm?superonline.com Kişi ve kurumlar vergi incelemesi yoluyla baskı altına alınabilir mi? Vergi incelemesi bir mal varlığıservet incelemesine dönüşebilir mi? Bu konuda yetkililer ve yetki sınırları nedir? Bu hususları çok iyi bilmek gerekiyor. Çünkü bazen incelemeler amacından uzaklaşabilmekte, bazen de normal incelemeler kişi ve kurumlar tarafından husumet amaçlı olarak algınabilmektedir. Her TC vatandaşı gelir ve mal varlığı ile ilgili iki sisteme göre incelenebilir. Birincisi “vergi incelemesi”, ikincisi “kara para veya suç geliri olup olmadığının incelenmesi”dir. Öte yandan mal bildirimine tabi kişiler de mal hareketlerindeki değişimler nedeniyle incelenebilmektedir. Vergi incelemeleri vergi beyanlarının doğruluğunu araştırmaktır. Vergi incelemesi, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır. İnceleme, işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin fiili sayımını yapmak ve beyannamelerde gösterilmesi gereken unsurların araştırılma sını da kapsamaktadır. İhbar veya yapılan incelemeler dolayısıyla, bir mükellefin vergi kaçırdığını gösteren esaslı belirtiler varsa sulh yargıcının vereceği karar doğrultusunda mükellef veya vergi kaçakçılığı ile ilgisi görülen diğer şahıslar nezdinde ve bunların üzerinde arama yapabilir. Vergi mükellefi olsun olmasın, Vergi Usul Kanunu’na göre defter ve hesap tutmak zorunda olan gerçek ve tüzel her kişi vergi incelemesine tabidir. Beş yıllık zamanaşımı süresi sonuna kadar zamanaşımına girmeyen hesap dönemleri her zaman incelenebilir. İncelemeye yetkili olanlar Maliye Bakanlığı maliye müfettişleri, hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri, vergi denetmenleri, tüm sayılanların yardımcıları, vergi dairesi müdürleri, Gelirler İdaresi Başkanlığı’nda merkez ve taşra örgütünde görev yapan müdürler vergi incelemesi yetkisine sahiptir. Mükelleflerin harcama ve tasarrufları Vergi ve Servet İncelemesi (1) nın vergisi ödenmiş veya vergiye tabi olmayan kazançlardan elde edildiğinin incelenmesi, sorgulanması mümkün bulunmamaktadır. (Buna olanak veren Vergi Usul Kanunu’nun 30/7. maddesi, 4783 sayılı kanunun 9. maddesiyle yürülükten kaldırılmıştır.) Vergi incelemelerinde incelenen kişi ve kurumların ilgili ve ilgisiz tüm banka hesaplarına bakılabilir mi? İncelenen kişi ve kurumların vergiye tabi işlemlerini kavrayabilmek için banka hesaplarının, şirketse ortaklarının hesaplarının incelenmesi işletme faaliyetini anlamaya yönelik olmak kaydıyla mümkündür. Örneğin bir mal satan firmanın tüm mal alışları ve satışları bankadan geçmekte ve zaman zaman da ortak hesabı mutemet hesap olarak devreye girmekteyse, inceleme elemanı mal alış ve satışları ile ilgili para akımlarını, vergiye Vergi incelemelerinde para akımlarının incelenmesi, sadece vergiye tabi faaliyete yönelik olmalıdır. Bunun dışında banka hesapları salt anlamda incelenemez. Ancak vergi öyle bir anahtardır ki her kapıyı açabilir. Çünkü her işlem ve hareket öyle veya böyle vergiye tabidir veya vergisi ödenmiş mi, sorusuna muhataptır. Yani vergi idaresi ve vergi inceleme elemanı istedi mi, her tür soruyu sorar, incelemeyi yapar. Burada vergi adaletini, hukukun üstünlüğünü, vergi idaresinin yetkisini kullanırken adil ve tarafsız olması gereğini tartışmak gerekir. Kayıt dışı ekonominin var olduğu, vergi adaletinin bulunmadığı, yargının yavaş işlediği, vergi inceleme elemanlarının ne yaparlarsa yapsınlar sorumlu olmadığı bir ülkede vergi incelemesi korkutucudur, mükellefler nezdinde “vergi inceleme elemanı isterse bir şeyler bulur” kanaati yaygındır ve vergi incelemesinin bir servet incelemesine bürünebilmesi mümkündür. Haftaya suç gelirleri ve diğer mal varlığı incelemelerini irdeleyeceğiz... CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle