10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 ŞUBAT 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 DİSK’in büyümesinde, tüm çalışmalarında tabanın söz ve karar sahibi olması ilkesinin egemen kılınması belirleyici oldu Demokrasiyle iç içe mücadele KİTLESEL EYLEM YILLARI İSK’in yeni işyerlerinde örgütlenmelerle, Türkİş’ten kopan sendikalarla büyüme yılları; DİSK içinde siyasal çatışma, tartışma, aynı zamanda etkin kitlesel eylemlerle toplumsal yaşama damgasını vurma yılları oldu. Biz yine Faruk Pekin’in kimi satır aralarını çizmesine yerimiz el verdiğince dönelim... “İşçi sınıfının ideolojisini sosyalizm olarak değerlendiren DİSK, 12 Mart müdahalesinde TSK’nin yanında olduğunu belirtiyordu. Muhtıranın ilk günlerinde ilerici birçok kuruluşun da verdiği bu destek, DİSK bağlamında resmi ideolojiden kopamamanın açıklaması da olabilir. DİSK’li sendikacıların tek sorunu bu dönemde kapanmamak oldu. ŞÜKRAN SONER D ‘DİSKTİP BÜTÜNLEŞEMEDİ’ DİSK, 196771 arasında genel olarak TİP’i destekledi. Buna rağmen DİSK ile TİP arasında kurulması gereken ilişkiler hiçbir zaman oluşturulamadı, hiçbir zaman birbirleriyle bütünleşemediler. Daha yüksek ve daha iyi ücretlerle DİSK’e kazandırılan işçiler, sosyalizme kazandırılamadılar. 12 Mart sonrasında TİP’in kapatılmış olması, kimi DİSK’li sendikacıları özgürleştirdi. 1973 genel seçimleri sonrası DİSK başkanı, halk sektöründen söz ederken, DİSK, 1973 seçimleri ve sonrasında CHP’ye oy verilmesi çağrısında bulundu. 1974’le birlikte bağımsız ya da Türkİş üyesi, CHP yanlısı büyük sendikalar DİSK’e üye olmaya başladılar. Öznel olarak tanımlarsak ‘DİSK’in CHP’lileştirilmesi’ başlamıştı. Yine de 1974 sonrası DİSK, işçilerin tek sendikal umudu idi. 12 Mart öncesi geleneği ile DİSK sınıf içinde direnişin, kavganın adı olmuştu. Mayıs 1975’teki genel kurulda, sosyalist olarak bilinen sendikacılar yönetim dışında kaldı. ‘İlerlemeciler’ olarak adlandırılan politik yapılanma DİSK’e egemen oldu. Örgüt içi olumsuzluklara rağmen 197577 yılları arasında önemli kitlesel eylemler gerçekleştirildi. DİSK ilkeleri ‘demokratik sınıf ve kitle sendikacılığı’ başlığı altında yeniden tanımlandı. DİSK, demokratik hak ve özgürlükler, DİSK eylemleri 1 Mayıs, DGM’ye toplumsal yaşama karşı genel yas, damgasını vurdu. miting ve direniş gibi kitlesel eylemleri ve grevleriyle toplumsal yaşama damgasını vurdu. Ancak yönetimde etkin olan CHPİlerlemeciler ittifakı, zamanla ayrışmaya dönüştü. İSK’in yazılı metinlerinde sıkça kullanılmış bir cümle olan “DİSK’in geçmişte yaptıkları, gelecekte yapacaklarının güvencesidir” sloganı ile söze girmek istiyorum. Faruk Pekin de DİSK’in niye büyüdüğü sorusuna yanıt ararken işçilerin gözüyle bakışı; “DİSK’in tüm çalışmalarında tabanın söz ve karar sahibi olması” ilkesinin egemen kılınmasına bağlıyor. İşçilerin DİSK’te gerçek bir katılımcılığı yaşadıklarını, işyerlerinde ilk kez kişilik kazandıklarını, saygı gördüklerini, grevlere özgür iradeleriyle karar verdiklerini, disiplin kurullarının DİSK ile birlikte işçiler yararına çalıştırıldığını, işyeri temsilcilerini kendilerinin seçmeye başladıklarını.. anlamlı öncelikler olarak sayıyor. Gerçek şu ki, 12 Eylül öncesi süreçte deyim yerindeyse işyerinin sendikal örgütlülüğünün gelişmesini izleyenler, 1961 Anayasası63 yasaları ile sendikal hakların siyaseten kabul edilmesi ile gerçekleşen kamuda kadroya alınan her işçinin sendikalı olması bağlantılı Türkİş’in büyümesinden sonra, özel sektörde işlerin hiç de kolay yürümediğini bilirler. Kamu neredeyse otomatikman Türkİş’te kalınca, DİSK için örgütlenme, büyüme alanı özel sektör olunca, aslında aynı kültürden, kökenden sendikal liderler, anlayışlar arasında çok D SIKIYÖNETİM MAHKEMESİ’NDE YARGILAMA 12 Eylül’ün ardından çok sayıda DİSK’li sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı. Yandaki resim 1981’de DİSK ana davasından bir alıntı. Davada yargıçların çok sık açtıkları tartışmalardan birinde, DİSK yönetim kurulu üyeleri , avukatların temsil yetkisi itirazı üzerine verilen bir arada avukatlarıyla durum değerlendirmesi yaparken görülüyorlar. etkin bir ayrışma yaşandı. Hemen hemen her işyerinde işverenlerin çok büyük direnmeleriyle karşı karşıya kalan örgütlenebilme, zorlu sendikacılık, sınıfla iç içeliği de getirdi. Sonuçta az üyeli, küçük sendikalar DİSK çatısı altında büyürlerken sadece Türkiye’deki bütün sendikalı işçilerin değil sigortalı çalışanların, kayıt dışındakilerin, emeğiyle geçinen her kesimin, ücret, sosyal hak ve çalışma koşularının gelişmesinin lokomotifi oldular. DİSK sendikacılığının gelişmesi paralelinde işyerlerinde kimlik kazandılar: “Yıllık kıdem tazminatının daha yükseğe, 15 günden 30 güne tırmanması, DİSK ile gerçekleşti. İşten çıkarken işçilerin üzerlerinin aranmasının kaldırılması, DİSK üyesi sendikaların mücadelesi ile sağlandı. İşyerlerinde yemek verilmesi, çay molaları, servis araçları önemli sorunlardı. İşyerinde kreş uygulaması DİSK tarafından gündeme getirildi. Bazı işyerlerinde patronlar, işçilere iş elbisesi, iş ayakkabısı vermezlerdi. Verseler de git evinde yıka derlerdi. Fazla mesai uygulamasında işçilerin onayının alınması ilkesini ilk DİSK dile getirdi. Ayrıca işçiler ilk kez DİSK üyesi sendikalarda gerçek anlamda eğitildi. İşçiler DİSK ile gerçek sınıf dayanışmasını tattı. DİSK demokrasi ile ekmeğe aynı önemi verdiği için sendikal mücadeleyi, demokrasi mücadelesi ile iç içe sürdürdü...” 12 EYLÜL KIRIMI Anarşi ve terör gerekçesiyle gelen 12 Eylül, daha ilk karar ve icraatları ile işçi sınıfı hareketini, kazanımlarını, DİSK’i hedef aldı. DİSK iddianamesi, 1980 sonrası kazanılmış işçi haklarının gaspının ön habercisiydi. DİSK yönetim kadrolarının ağır işkenceden geçirilmeleri, tutuklu kalmaları, DİSK’in fiilen kapatılması, sadece Türkİş’in değil, emek hareketinin direnişinin kırılması sonucunu getirdi. Kazanılmış haklar kolaylıkla geri alındı. Sendikal örgütlülük ister Türkİş, isterse DİSK çatısı altında kolay kolay toparlanamayacak ve küreselleşme ideolojisinin öngördüğü kayıplara açık, direnemeyecek bir konuma indirgendi. Birkaç cümle ile 12 Eylül değerlendirmesinde de son söz Faruk Pekin’in: “12 Eylül’de ‘ordu kılıcını attı’ DİSK’liler hapishaneye gönderilirken Türkİş genel sekreteri bakan oldu. Askeri mahkemede DİSK ve Türkiye işçi sınıfı savunuldu. DİSK’li sendikacılar, askeri mahkemelerde kendilerinden beklenebilecek ortalama düzeyden daha yüksek bir performans gösterdiler. Sonuçta 12 Eylül’e gelirken tabanda saygınlığını yitirmeye başlayan kimi DİSK’li yöneticiler 12 Eylül sonrasında yeniden itibar kazandılar. Olayın paradoksal yanı da buydu.” BİTTİ İŞÇİLER KİMLİK KAZANDI Sonuçta Faruk Pekin’in de DİSK’in büyümesi sorusuna yanıt verirken altını çizdiği çok küçük görünen gelişmeler, emek dünyasında belirleyici rol oynadılar. İşçiler, ülkemizde DİSK’te ayrılık rüzgârları 1980’de İzmir’de gerçekleşen Demokrasi mitingine büyük katılım oldu. B üyüme ve ekonomik mücadele ile siyasal mücadelenin paralel gitmesi, DİSK içinde bölünmelere yol açtı. Kemal Türkler’in Ulusal Demokratik Cephe çağrısı da görüş ayrılıklarının zeminini oluşturdu. 1977’de yapılan 6. genel kurula bu görüş ayrılıkları ve iç çekişmeler damgasını vurdu. MİYASE İLKNUR ‘197880 DAHA EYLEMLİ GEÇTİ’ UDC çağrısı bardağı taşıran damla oldu. İkili yönetim oluştu 1977 genel kurulunda da Türkİş içinde sosyal demokrat hareketin öncülüğünü, iki dönem CHP milletvekiliği yapmış, Genelİş Başkanı Abdullah Baştürk DİSK genel başkanlığına seçildi. Türkiye’nin toplumsal, politik gerçekleri, militan ilerici işçilerin baskısı, DİSK yönetiminde ağırlıkla yer alan sosyal demokrat sendikacılara, DİSK yöneticilerine, ‘bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm’ dedirtiyordu. Ekonomik koşulların ağırlaşması, sömürünün artması, sosyalist örgütlenmelerin yarattığı ivmeler, kendiliğindenci mücadelenin militanlaşması, hepsinden de önemlisi faşist saldırıların yaygınlaşması nedeniyle DİSK, 197880 dönemini geçmiş yıllara oranla daha eylemli geçirdi. Kanlı 1 Mayıs’a karşın, 1978’in yine görkemli olarak kutlanması, Türkiye işçi sınıfı tarihinde en yaygın işçi eylemi olan 800 bin işçimemur katılımlı 2 saatlik iş bırakma, 20 Mart faşizme ihtar eylemi, demokrasi mitingleri, kitlesel kutlamalar, faşistlerce katledilen Kemal Tükler’in cenaze töreni, dönemin önemli eylemleri... Yine bu dönemde sendikalaşma ve demokratikleşme mücadelesi veren örgütlerle bağlar çok güçlendi.” TARİŞ olayı işçileri sokağa döktü kinci MC hükümeti döneminde, KİT’lerde faşizan kadrolaşmanın önünde engel olan DİSK üyesi işçiler, işten çıkarılmak isteniyor ve üzerlerine, geçici işçi olarak alınan faşist militanlar saldırtılıyordu. 1980’de AP azınlık hükümeti döneminde de İzmir’deki TARİŞ işletmesine atanan yeni yönetim, eski işçileri çıkarıp yenilerini almak için operasyon başlattı. 22 Ocak’ta genel bir arama yapılacağı gerekçesiyle tüm işletmeler, polis tarafından işgal edilmek istendi. İşçiler kendilerinin işten çıkarılmak için işverenin İSK Genel Başkanı Kemal Türkler, 28 Temmuz 1977’de tarihi “Ulusal Demokratik Cephe (UDC)” çağrısında bulundu. Türkler, yayımladığı çağrı mesajında şu görüşleri dile getirdi: “Milliyetçi Cephe, işbirlikçi, tekelci sermayenin en gerici, şoven kesimlerinin oluşturduğu gericilik ve faşizm cephesidir. Bu cepheye karşı ve güvenoyu aldığı takdirde 2. MC’yi bir an önce iktidardan uzaklaştırmak için, ulusal bağımsızlıktan, demokrasi, barış ve toplumsal ilerlemeden yana olan parlamento içindeki ve dışındaki tüm örgüt ve güçlerin Ulusal Demokratik Cephe içinde bir araya gelmeleri ve UDC’yi güçlendirmeleri acil bir görev ve zorunluluktur.” DİSK büyüdükçe ve ekonomik mücadele ile siyasal mücadelenin paralel gitmesi, sendikanın kendi içinde bölünmelere yol açtı. Kemal Türkler’in UDC çağrısı da görüş ayrılıklarının zeminini oluşturdu. 1977 yılında yapılan 6. genel kurula bu görüş ayrılıkları ve iç çekişmeler damgasını vurdu. D lar İstanbul trafiğini felç etti. Bu eyleme katıldıkları gerekçesiyle birçok DİSK üyesi işten çıkarıldı. İşten çıkarılan işçiler için hemen bir Dayanışma ve İşsizlik Fonu oluşturuldu. DGM’yi protesto eylemleri amacına ulaşmış, hükümet yasayı yeniden görüşmeyi rafa kaldırmıştı. Bu başarı DİSK’e MESS toplusözleşme görüşmelerinde büyük moral oldu. MESS (Madeni Eşya Sanayicileri Sendikası) ile DİSK’e bağlı T. Madenİş arasında 9 ay süren toplusözleşmelerin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine, 30 Mayıs’ta on bini aşkın işçi greve çıktı. “DGM’yi ezdik sıra MESS’te” sloganı, yürütülen grev sırasında işverenler ve işçi sendikası arasında, basına da yansıyan sert tartışmaların yaşanmasına neden oldu. Sendikanın talep Abdullah Baştürk. lerinin, büyük bir kısmının kabul görmesiyle 3 Şubat 1978’de grev sona erdi. 1978’lere gelindiğinde DİSK, giderek tırmanan ve kendi üyelerini de hedef alan faşist teröre karşı da eylemler geliştirmeye başladı. 16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi’nden çıkan öğrencilere yapılan bombalı ve silahlı saldırı sonucu 7 öğrenci yaşamını yitirdi. DİSK, bu katliam nedeniyle 20 Mart’ta “Faşizme İhtar” eylemini gerçekleştirdi. Bir saatlik iş bırakma eylemine 600 bin işçi katıldı. Aynı yılın sonunda Kahramanmaraş’ta faşistler tarafından gerçekleştirilen katliamın ardından DİSK, katliamı kınamak için 5 Ocak 1979’da saat 11.00’de, tüm ülkede beş dakikalık saygı duruşu yaptı. DİSK’in “5 Ocak Faşizmi Lanetleme Eylemi”ne çok sayıda demokratik kitle örgütü de destek verdi. İKİ AYRI LİSTE Farklı görüşler nedeniyle genel kurulda iki ayrı liste yarıştı. DİSK’in kuruluşundan beri genel başkanlığını yapan Kemal Türkler ile Genelİş’in Genel Başkanı Abdullah Baştürk yarışına sahne olan genel kurulda, Abdullah Baştürk DİSK’in yeni genel başkanı seçildi. Genel kuruldan sonra da sular durulmadı ve Kemal Türkler ile bazı arkadaşları bir süreliğine DİSK’ten ihraç edildiler. 1977’de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen DGM Yasası’nın, MC hükümeti tarafından yeniden çıkarılmak istenmesine en büyük tepki DİSK’ten geldi. DİSK 16 Eylül’de bir günlük “Genel Yas” eylemi yaptı. Yüz binlerce işçi iş bıraktı. DİSK’in örgütlediği eylemde yüzlerce araçtan oluşan konvoy İ önlem aldığını düşünürek direnişe geçti. TARİŞ direnişini kırmak için fabrika, polis ve askerlerle kuşatıldı. Fabrika içinde çıkan çatışmalarda atölyeler tahrip olurken yüzlerce işçi de yaralandı. DEMOKRASİ MİTİNGİ Olaylar nedeniyle Türkiye’nin her yerinde gösteriler düzenlendi. 25 Ocak’ta DİSK’in, İzmir’deki iki saatlik iş bırakma eylemi büyük bir katılımla gerçekleştirildi. Bir gün sonra da İzmir’de TARİŞ işçileriyle da yanışma amaçlı “İşçi kıyımına, zamlara, pahalılığa, sürgünlere, antidemokratik baskı ve uygulamara, faşist saldırılara karşı demokrasi mitingi ve yürüyüşü” yapıldı. TARİŞ olayları ile ilgili protestolar sürerken hükümetin aldığı kararla İzmir’de, TARİŞ işçilerinin oturduğu mahallelere yönelik polis operasyonu başlatıldı. Ancak TARİŞ işçilerinin oturduğu gecekondu mahallelerindeki halk, operasyona karşı büyük bir direniş gösterdi. SÜRECEK CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle