09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2007 CUMA 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN Başbakan’ın “Kürtlerle görüşürüz” açıklamasına rağmen Cumhurbaşkanı ve TSK buna karşı çıkıyor İç Tüketime Yönelik Dış Politika Olmaz Yukarıdaki başlığa bakarak, sakın benim gibi mesleğe 42 yıl önce dış muhabir olarak başlamış, hemen birkaç ay sonra da dış politika yazarlığına geçmiş birinin iç ve dış politikanın birbirleriyle girift ilişkilerini ve yakın bağlantılarını görmezden geldiğim sonucunu çıkarmayınız. Tabii ki, bu ikisi birbirlerinin uzantılarıdırlar ve zaman zaman sınırların nerede başlayıp, nerede bittiğini kestirmek bile çok güçleşir. Ancak yine de dış politika konularında konuşurken biraz daha temkinli davranmakta sayısız yarar vardır. Çünkü bu alanın dili, kullanan politikacı bile olsa, diplomatik inceliklerle doludur. Mesajlar, bir devletin yetkili temsilcisinin ağzından çıktığına göre karşı tarafça, bağlayıcı bir niyet ifadesi olarak algılanır. Atatürk, İnönü ve kimi zaman acullüğü yüzünden, bazı hatalar yapmış olsa da, Bülent Ecevit bu gerçeği iyi bilen liderlerdi. Ama kimileri de, örneğin pek vizyonlu olarak sunulan Özal, zaman zaman kafa göz yarmakta üstattı. Hatta bir gün yabancı bir diplomat, Özal’ın bir açıklamasına ne anlam vereceğini bilemediğini söylediğinde, “O iç tüketime yönelik bir konuşmadır, bir de öyle okuyun bakın” dediğimde, “Haklısınız, ama biz iç tüketime dönük dış politik açıklamalara alışık olmadığımızdan...” yanıtını vermişti. ??? AKP iktidarının Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuda hiçbir endişesi yok. Diplomatik dile aşina olmasını beklemediğimiz, bekleyemeyeceğimiz Sayın Erdoğan, salt partisinin katı çekirdeğinin duygularını okşamak için konuşmayı, davranmayı âdet edinmiş, gaf üstüne gaf yapıyor. Bölgenin ve ülkelerimizin kritik konularla yüz yüze olduğu dönemde Ankara’ya gelerek, kendisiyle önemli bir görüşme yapan İsrail Başbakanı Olmert’in ziyaretinin arifesinde, Başbakan Erdoğan iç tüketime yönelik olduğu her satırından belli olan bir konuşma yaparak, bir kez daha bu alışkanlığını sürdürdü. Konu Haremüşşerif ile ilgili. Başbakan, bu konuda İslam âleminin koruyucusu pozunda, İsrail’e sert eleştiriler yöneltti. Önceki gece, SkyTürk’ün “Haber Saati” programında Musa Özuğurlu ile konuşan kanalın Ankara Bürosu Şefi Murat İde iki yıl önce ziyaret ettiği, temizliği ve bakımı Ürdünlü bir firmaya verilmiş olan ve içler acısı halinden çok utanıp, üzüldüğü Haremüşşerif’in durumunu anlattı, İsrail’in yeniden feci sonuçlar doğuracak bir kışkırtmaya girmesine ihtimal vermediğini dile getirdi. Dün de, Olmert Milliyet’te yayımlanan haberde, yapılan inşaatın Haremüşşerif dışında olduğunu, Tayyip Bey’e göstermek için fotoğraflar getirdiğini belirtiyor ve “İslam dini açısından kutsal hiçbir yere dokunmayız” diyordu. ??? Ariel Şaron’un kutsal mekânlardaki provokasyonuyla başlayan ve herkes için pahalıya patlayan girişimini de göz önünde tutunca, tarihinin önemli bir bölümünde, kutsal yerlerin korunması, bakımı ve bunlara azami saygının gösterilmesini değişmez bir politika olarak benimsemiş bulunan bir devletin torunlarının bu konuda duyarlı olmasını yerinde bulduğumuzu belirtmek gerek. Tabii ki, Erdoğan Olmert ile görüşmeleri sırasında bu konuya da değinebilirdi, değinmeli ve bilgi de almalıydı, geleneksel duyarlılığın gereği olarak... Ancak duyarlılık başka, gayeyi aşan ve gösteriye dönüşen demeçler başka. Açıkça söyleyebiliriz ki, Erdoğan’ın iç tüketime yönelik olan dış politika ile ilgili açıklaması talihsiz ve de zamansız olmuştur. Unutmayalım, şu sıralarda Türkiye, Ermeni soykırımı tasarısının Kongre’den geçmemesi için, İsrail’in ve ABD’deki Yahudi lobisinin desteğini istemektedir ve tehditkâr açıklama tam bu döneme rast gelmiştir. Yine hatırlayalım, AKP; Hamas’ı ve İsrail’in varlığı ile yaşama hakkını reddeden köktenci liderlerinden o sırada Suriye’de bulunan Halid Meşal’i Türkiye’ye davet etmiş, sonra da güç durumda kalarak, davetin ve görüşmelerin resmi olmadığını açıklamak zorunda kalmıştı. İç tüketime yönelik olan ve çok pahalıya oturan bu davranış, ABD’de de Yahudi lobisinde de sert tepkilere neden olmuştu. Şu sırada Temsilciler Meclisi Dışilişkiler Komisyonu Başkanı Tom Lantos’un Sayın Büyükanıt ile randevusunu iptal etmiş olmasına ne buyurulur? Bu arada, Başbakan, katı İslamcı ve milliyetçi çıkışlar yaparken, Aşkabat uçağında gazetecilere, “Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Hükümeti ile ilişkileri geliştirecek adımlar atılabilir” diyordu. Haber 16 Şubat tarihli Hürriyet’te manşetti. 9 Şubat tarihli Cumhuriyet’in haberlerinden birinin başlığı da, “AKP ABD’nin baskısıyla Kuzey Irak’taki Kürt yönetimiyle diyaloğa girebilir” diyordu. Bilmem anlatabiliyor muyum? Sadece Erdoğan istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın PKK konusunda Kürtler ile görüşülebileceğini açıklamasına karşın devletin zirvesinde bu konuda görüş ayrılığı bulunuyor. Hükümet ve Dışişleri Bakanlığı, PKK ve Kerkük’teki gelişmelerle ilgili olarak Kürtlerle diyalog kurulması gerektiğini savunurken Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile kuvvet komutanları bu seçeneğe karşı çıkıyor. Ankara’nın Kerkük ve PKK konusunda söz aldığı Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin istemleri, Kürt Bölgesel Hükümeti tarafından dikkate alınmıyor. Bu kapsamda hükümet, Kürt yönetimi ile doğrudan ilişki kur ? Irak Başbakanı El Maliki’nin Kerkük ve PKK konusunda verdiği sözleri tutmaması üzerine Kuzey Irak’taki Kürtlerle görüşebileceğini söyleyen Erdoğan, devletin zirvesi ile görüş ayrılığı içinde. Hükümetin aksine, asker ve Cumhurbaşkanı teröre destek veren bir bölgenin yönetimiyle görüşülmesine karşı çıkıyor. Asker, Barzani yönetiminin PKK’ye yardım ve yataklık ettiğini düşünüyor. mayı amaçlıyor. Ancak Ankara, Kürtlerle diyalog konusunda ikiye bölünmüş durumda. Hükümetin aksine, asker ve Cumhurbaşkanı teröre destek veren bir bölgenin yönetimiyle görüşülmesine kesinlikle karşı çıkıyor. mesine, Iraklı Kürtlerle diyalog kurulmasına sıcak bakmadığını dile getirmişti. Sezer, Genelkurmay Başkanlığı devirteslim töreninde “Türkiye’nin iyiliğini istemeyenler ile görüşülemeyeceğini” belirtmişti. Resmi temaslar için halen Washington’da bulunan Büyükanıt ise burada yaptığı açıklamada, PKK ile mücadelede Bağdat’taki merkezi yönetimi muhatap aldıklarını söylemişti. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani’nin “PKK sorunu askeri sorun değil” sözlerini anımsatan Büyükanıt, “Hasmane konuşuyorlar, bu haliyle görüşmek mümkün değil” demişti. Genelkurmay Başkanı’nın bu açıklamalarına karşın Başbakan Erdoğan, “Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Hükümeti ile ilişkileri geliştirecek adımlar atılabilir. Neden olmasın? Yeter ki bu yakınlaşma huzur getirsin, barış getirsin, olumlu gelişmelere yol açsın. Eğer atacağımız her adım bizim için huzur getirecekse, onlar için huzur getirecekse biz buna her zaman varız” açıklamasını yaptı. Sezer’in tavrı net Cumhurbaşkanı Sezer’in konuya ilişkin tavrı net. Sezer geçen ay görüştüğü Türkiye’nin Ortadoğu ülkelerindeki büyükelçilerine düşüncelerini bir kez daha ifade ederken Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin davet edil Türkiye’nin Terörle Mücadele Özel Temsilcisi emekli Orgeneral Edip Başer de daha önce yaptığı açıklamada Başbakan Erdoğan gibi konuşmuştu. Başer, Kürtlerle görüşülüp görüşülemeyeceği konusunda “Bu bir kırmızı çizgi değil. Biz böyle bir görüşmeden mücadele kapsamında yarar sağlayacaksak görüşme yaparım. Buna tek başıma da karar veremem. Bazı üst düzey kademelerin kararı söz konusu. Kırmızı çizgi yok” açıklamasını yapmıştı. Ankara daha önce ABD’lilerin de desteğiyle Irak’ın PKK ile Mücadele Temsilci Yardımcılığı’na, Kürt Yönetimi’nin İçişleri Bakanı Kerim Sincari’nin getirilmesini nota ile protesto etmiş ve atamanın durmasını sağlamıştı. BÜYÜKANIT’A TEPKİ ERDOĞAN’IN SÖZLERİ AKP’den ‘Gülen’ savunması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın ABD gezisinde dile getirdiği “Kimse Türkiye’yi bölemez” sözleri Meclis’te yankı uyandırdı. CHP, Büyükanıt’a destek verirken ANAVATAN “toplumun sivilleşmesi” mesajı veriyor. AKP’li vekiller ise vatan millet sevgisinin yanı sıra “inanç sevgisi”nin de önemli olduğuna işaret ederek Fethullah Gülen’i savundu. Büyükanıt’ın, Washington Büyükelçiliği’nde “Kurtar bizi paşam” alkışları ile karşılanması TBMM’de farklı yorumlara neden oldu. CHP’li Rasim Çakır, anayasanın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ülkenin bölünmez bütünlüğü ve cumhuriyetin korunması ile ilgili görev verdiğini anımsatarak “Genelkurmay başkanımızın rejime ve ülke bütünlüğüne yönelik net ifadeler kullanması, bu sorunun var olduğu ve yakıcı olduğu noktasında hassasiyet içerisinde olmasını gösteriyor. Genelkurmay Başkanı’nı harekete geçiren önemli bilgi, belge ve ipuçları var demek ki” diye konuştu. CHP’li Ahmet Ersin de “Paşanın söylediklerini sivil yönetim yerine getirmeli. Bu konuda maalesef duyarsızlar” dedi. KYB sevindi muhalefet tepki gösterdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Hükümeti’yle ilişkileri geliştirecek adımlar atılabileceğine ilişkin açıklaması muhalefetin sert tepkisine neden olurken Kürtleri sevindirdi. Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin partisi KYB’nin Ankara Temsilcisi Behruz Galali, Erdoğan’ın sözlerini çok önemli, anlamlı ve yapıcı bulduklarını söyledi. Galali, bu mesajın Kürt hükümeti ile Türkiye arasındaki ilişkileri güçlendirme yönündeki en faydalı adım olduğunu kaydetti. CHP Genel Başkan Yardımcısı, Onur Öymen ise hükümetin Irak konusunda günlük politika izlediğini söyledi. “Bunlar rüzgâra göre ve yabancı ülkelerden gelen telkinlere yönelik söylenmiş sözler” diyen Öymen, Kürtlerin Irak ve Türkiye’yi ilgilendiren konularda Ankara’nın tam tersini düşündüğüne dikkat çekti. Türkiye’nin Irak konusundaki “nirengi noktalarını” bir an önce saptaması gerektiğini de anlatan Öymen, “Başbakan teröristlerin tümüne affı gündeme getirirse de şaşırmamak lazım. Çünkü hükümetin her gün dışarıdan gelen telkinlere yaklaştığını görüyoruz” dedi. DYP Genel Başkan Yardımcısı, Nüzhet Kandemir ise Başbakan’ın kimi muhatap alacağını şaşırdığını söyledi. İfadelerin yanlış ve talihsiz olduğunu dile getiren Kandemir, “Irak’ın toprak bütünlüğü esastır diyen bir Türkiye olmalı. Bizim muhatabımız Irak merkezi hükümetidir. İstenmeyen şartlar ortaya çıkarsa o zaman muhataplık konusu değerlendirilir. Ama şimdi değil” diye konuştu. Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu ise şunları söyledi: “Türkiye’nin bölgesinde barışı ve istikrarı istemesinden daha doğal bir şey olamaz. Ama ifadelerin arkasına saklanmış mahrem manaların açıklıkla konuşulabiliyor olması lazım. Türkiye, Irak’ın bütünlüğü tezinden vazgeçmiş midir? Başbakan, Türkiye’ye telkin edilen Irak’ın parçalanması halinde ortaya çıkacak Kürdistan’a hami rolüne ön bir rıza mı beyan etmektedir? Başbakan’ın bu konulara açıklık getirmekten ziyade, ilgililerine örtülü, mahrem bir mesaj amaçladığını düşünüyorum. Bu sözlerin tavizden başka değeri yoktur.” Meçhul Asker Anıtı’na çelenk koyan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, ABD Genelkurmay Başkanı Pace’le de bir araya geldi. (Fotoğraflar: AA/AP) ‘Washington kararlı’ Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, ABD yönetimini, sözde Ermeni soykırımı tasarısı konusunda çok kararlı gördüğünü söyledi YILMAZ POLAT ruma görevi yapan gizli polisle muhatap olmadan Beyaz Saray’a girdi. ‘Rejimi tanklar koruyamaz’ ANAVATAN’lı Hüseyin Güler ise toplumun sivilleşmesi gerektiğini belirterek şunları dile getirdi: “Rejimin bölünmez bütünlüğüne karşı tek vücut olmamız gereken bir dönemde AKP, bu korkuları derinleştirdi. Türk toplumu da kendini kurtaracak güç arayışında. Ancak toplum sivilleşmeli. Rejimi ve ülkenin bütünlüğünü tanklar toplar koruyamaz. Halk kendini sahiplenmeli.” AKP’li Feyzi Berdibek de Büyükanıt’ın Ermeni lobisine ilişkin sözlerini olumlu bulduğunu, buna karşın devlet, vatan, millet sevgisiyle beraber inanç sevgisinin de önemli olduğunu kaydetti. AKP’li Mevlüt Akgün ise Fethullah Gülen’i savundu. Büyükanıt’ın ABD gezisini olumlu bulduğunu belirten Akgün, “Türk milletinin bazı hassasiyetlerini bir perdeden görmesi çok olumlu. Ancak, Fethullah Gülen’le ilgili görüşlerine katılmıyorum” diye konuştu. asirmen?cumhuriyet.com.tr IKDP LİDERİ MESUD BARZANİ ‘AKP giderse diyalog olmaz’ Dış Haberler Servisi Kuzey Irak’taki Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Kerkük’ün “Kürdistan kenti’’ olduğunu yineleyerek “Türkiye müdahale ederse çiçeklerle karşılamayız’’ dedi. Le Monde gazetesine demeç veren Barzani, “bedeli ne olursa olsun kazanımlarını korumaya kararlı olduklarını’’ söyledi. Kerkük’teki referandum sürecini değerlendiren Barzani, Türkiye’nin Kerkük’teki gelişmelere askeri müdahalede bulunacağını sanmadığını belirterek “Böylesi bir kararın sonuçlarını anlayacaklarından eminim, yollar çiçekle kaplı olmayacaktır” dedi. Kerkük konusunda, yasal yoldan sonuç almak için yeterince esnek davrandıklarını, Kürtlerin daha fazla tavize hazır olmadığını belirten Barzani, “Türkiye ile her türlü konuyu konuştuklarını’’ ileri sürdü. Türkiye’deki seçimleri “milliyetçilerin’’ kazanması durumunda “fazla diyalog ihtimalinin olacağını’’ sanmadığını belirten Barzani, AKP’nin kazanması durumunda ise “Türkiye’nin diyaloğa daha açık olacağını’’ düşündüğünü kaydetti. WASHINGTON Beyaz Saray 1 Mart tezkeresinin ardından Genelkurmay ile soğuttuğu ilişkilerini yeniden ısıtmak için önemli bir adım attı. ABD temaslarını sürdüren Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, dün ABD Kongresi’ndeki Ermeni soykırımı tasarısı konusunda Washington yönetimini çok kararlı gördüğünü söyledi. Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace’in resmi konuğu olarak Washington’da bulunan Büyükanıt’la görüştü. Her iki görüşme isteği de Beyaz Saray’dan geldi. Ayrı ayrı yapılan görüşmeler yarımşar saat sürdü. Görüşmeye üniformasıyla katılan Orgeneral Büyükanıt Beyaz Saray’a girerken protokolde bir sorun yaşanmaması için özen gösterildi. Geçen yıl Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’un Beyaz Saray’a girişindeki gibi bir güvenlik skandalı yaşanmaması için tüm önlemler alındı. Heyet, kapıda ko ‘Tavır çok olumlu’ Görüşme, Washington kulislerinde Beyaz Saray’ın Genelkurmay’la 1 Mart tezkeresi yüzünden soğuyan ilişkilerini düzeltmeye yönelik önemli bir adım olarak değerlendirildi. Otele dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Büyükanıt, Cheney ile görüşmesinin ardından, Kongre’deki “Ermeni soykırımı’’ tasarısı konusunda Amerikan yönetimini çok kararlı gördüğünü söyledi. Orgeneral Büyükanıt, “Bugün yoğun bir gündü, yarın da öyle olacak. Şimdi Cheney ile görüştüm, oradan geliyorum. Genel değerlendirmeyi cuma günü basın toplantısıyla yapacağım’’ dedi. Cheney ile görüşmesinin yarım saat sürdüğünü belirten Büyükanıt, “Ben, Ermeni tasarısı konusunda yönetim olarak çok kararlı olduklarını kendi ağızlarından duydum. Çok olumlu’’ diye konuştu. Büyükanıt, Cheney’den önce bir araya gelmeyi planladığı Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Tom Lantos ile görüşmesinin, hava koşulları nedeniyle ertelendiğini, söz konusu görüşmenin bugün gerçekleşeceğini kaydetti. PKK terörüyle mücadelede de ABD yönetimini kararlı görüp görmediği sorusuna Büyükanıt, “Evet’’ yanıtını verdi. Fenerbahçe’nin 33 berabere kaldığını, bu sonucun, 31’lik mağlubiyetin ardından alındığını öğrenen Büyükanıt, “Neyse, o da iyi mağlubiyetten’’ dedi. Büyükanıt, görüşmelerine ilişkin genel değerlendirmeyi bugün düzenleyeceği basın toplantısında yapacak. PKK kampları için brifing Washington’daki “Meçhul Asker” anıtına çelenk koyan Orgeneral Büyükanıt, daha sonra Amerikan Ulusal Savunma Üniversitesi’nde basına kapalı bir konuşma yaptı. Orgeneral Büyükanıt, daha sonra ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace ile 4 saat süren bir görüşme yaptı. Görüşmede, PKK’nın Iraktaki kamplarına ilişkin karşılıklı brifing verildiği öğrenildi. Biz Tarsuslular, kendimizi Mersinli saymayız. İki kentin birbirine denk nüfusları ve aradaki mesafenin çok kısa olması, bu rekabetin asıl nedenidir. Yüz yıl geriye gidildiğinde Mersin küçük bir köydür, Tarsus ise her zamanki gibi köklü bir kent. İşte bu nedenle Tarsuslular, Mersin’in il merkezi olmasını hiçbir zaman içlerine sindiremezler. Bu işin önemsiz yanı, önemli yanı ise Mersin’in bir liman ve ticaret kenti olarak hızla büyümesi ve Tarsus’u geride bırakıp bir megakent haline dönüşmesidir. Mersin’in 1980’li yıllarda hızla büyümesi ile Güneydoğu’da PKK eylemleri aynı döneme denk geldi. PKK’nin şiddet eylemleri nedeniyle Güneydoğu’dan insanlar kendilerine kaçacak ve yerleşecek yerler aradılar. Mersin, gelişen yapısıyla uygun bir yer olarak öne çıktı. Geçmiş yıllarda da Çukurova’ya Kürt göçleri olmuştu. Bizim çocuk Mersin! Mersin! Benim Memleketim… luğumuzda Tarsus’un ova köyleri içinde çok sayıda Kürt köyü vardı. Mersin’de de eksiden beri yoğun bir Kürt nüfus yaşardı. ??? Mersin dış ticarete açık bir kentti. Bu kentte geçmişte Yahudiler ve Rumlar dış ticareti ellerinde tutarlardı. Zaman içinde onlar tamamen yok oldular. Yoğun Kürt göçü nedeniyle, Kürtler arasında da ticaret yaygınlaştı. Kürtler içinden de iş insanları çıktılar. Son birkaç yıla kadar Mersin, Kürtlerle Türklerin iç içe kardeşçe yaşadığı bir kentti. Mersin gelişen yüzüyle Kürt göçünü içine sindirmiş bir görünüm veriyordu. Ufak tefek sorunlar söz konusuydu ancak, kentin dinamik havası olumlu bir iklim yaratıyordu. ??? HADEP’in kurulması, Mersin’in merkez ilçesi Akdeniz’i 1999 seçimlerinde HADEP’li adayın kazanması, büyükşehir belediye başkanlığının ise son anda HADEP’li adayın elinden DSP’ye geçmesi, buradaki siyasi dengelere de yeni bir boyut kattı. Olaylar, bundan birkaç yıl önce bir HADEP mitinginde “Türk bayrağı” yakılmasıyla tırmanmaya başladı. Bu bayrak yakma olayının “provokasyon” olduğu artık hemen hemen kesinleşmiş gibi. Ancak bu olayla birlikte bazı şeyler değişti. Bu “provokasyon”un da azdırmasıyla bir kışkırtma sahneye konmaya başladı. Türkmen ve Yörük köylerinde “bayrak” merkezli kışkırtıcı gösteriler düzenlendi. Gerginlik artırıldı. Bu gösterileri örgütleyen “vatansever” rumuzlu örgütlerden birinin yöneticisinin söylediği şu sözler, kışkırtmanın hangi boyutlara uzandığını göstermesi bakımından ilginçtir. Şöyle diyordu: “Mersin’de bir TürkKürt savaşı planlanmıştı. Bu savaşın olabilmesi için ilk önce Türk çocuklarının ellerindeki mallar alınacak sonra malsız, mülksüz, parasız, pulsuz, güçsüz olan Türk evlatlarının üzerine PKK saldırtılarak Türk soykırımı yaptırılacaktı. Mersinliler, Mersin’den tasfiye edilmekteydi.” ??? Bu örgütlenme içinde yer almış bir kişi ise daha sonra şunları anlatmıştı: “ Dernek genel merkezinde vatan, bayrak, millet kavramlarının arkasına gizlenen maddi beklentiler ile şan, şöhret ve devletin güvenlik ve istihbarat kurumlarından himaye beklentileri beni rahatsız etti. Bir başka dikkat çekici nokta ise dernek içerisinde KürtTürk çatışmasının sürekli gün demde tutulması, Kürt kökenli vatandaşlarımızın dernek bünyesine alınmak istenmemesi ve dışlanması, beni ciddi anlamda rahatsız etti. Özellikle Mersin’e yönelik olarak KürtTürk çatışması temelli çalışmalar sürekli dile getirilmekteydi. İlk kıvılcımın Mersin’den başlayacağı düşüncesi ile dernek tarafından Mersin’e çok önem veriliyor.” Gözlerin Mersin’de tezgâhlanmak istenen kışkırtmaya yönelmesi iyi oldu. Çünkü bu yöre, değişik etnik toplulukların bir arada yaşadığı, gelişen ve büyüyen bir yöre. Bu büyüme dinamizmle birlikte gerginliğe de neden oluyor. Birileri de bundan rant ve siyasi ikbal elde etmeye çalışıyor. Silah, bayrak, Kuran görüntüleri arkasında yatan asıl gerçek “çıkar” ve “kışkırtma”dır. Mersin halkı sağduyuludur, sakin ve serinkanlıdır. Bu kışkırtmanın üstesinden gelecek olgunluğa sahiptir. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle