27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ARALIK 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ İMAM ÇELİK CHP İstanbul İl Yöneticisi 9 ŞAKİR KEÇELİ Bektaşi Babası AMAÇ ALEVİ KİMLİĞİNİ BÖLMEK KP’nin Alevi açılımının gerçek adı, “Alevi yozlaştırma politikasıdır”. AKP , Alevi toplum içindeki ilerici, çağdaş, aydın, sol kimlikli Alevi kimliğini bölmek için parayı kullanmayı amaçlıyor. Ne yazık ki Alevi dedelerini de bu oyuna alet etmek çabasındalar. Alevilerin istekleri denilince, Aleviler birtakım ayrıcalıklar istiyormuş gibi algılanıyor ki, bu toplumun çok büyük bir bölümünde büyük bir yanılgı. Alevilerin istemleri, eşit koşullarda bu ülkenin yuttaşı görülmek, kadar basit. Aleviler toplumda, Türkiye Cumhuriyeti’nde yurttaş olmanın gereklilikleri arasında olan, vergi verme, askerliğini yapma görevlerini yerine getiriyorlar. Öyleyse neden aykırı gösterilmeye çalışılıyoruz. Aleviliği, toplumun genelinden ayırma çabası, açık bir asimile çabası olduğunu ka AKP’NİN ILIMLI İSLAM PROJESİ AKP’nin açılımı tamamen kamuoyu tarafından bilinen paket programının Alevi ayağıdır. O paket programın temeli, kimilerinin ılımlı İslam dediği, dışa bağımlı, emperyalizmin kontrolü altındaki İslam anlayışının Türkiye’ye giydirilmesi projesidir. Bu programa Türkiye’de Kemalist aydınlar ve Aleviler direnecektir. Niçin Aleviler direnecektir? Aleviler geçmişte, AKP’nin ılımlı İslam dediklerinin ne menem olduğunu biliyorlar, yaşayarak öğrendiler. Alevilerin bu direncini kırmak için, onları ulufe ile bağlamaya çalışıyorlar. Osmanlı sultanları da geçmişte aynı yöntemleri uygulamıştır. Bektaşiler açısından soruna bakacak olursanız, hiçbir şekilde din çalışmalarımızdan, eğitici faaliyetlerimizden dolayı, bir karşılık alamayız. Çünkü Kuran’a göre ehlibeytten A bul etmek gerekir. Reha Çamuroğlu’nun çabası, Türkiye’deki Alevi sorununa çözüm değil, tamamen kişisel çıkarlarıyla bağlantılıdır. Aleviler her seçimde sola bir bütün olarak oy vermiştir. Son seçimde ise bu oranın biraz daha düşmesinden cesaret alan AKP yavaş yavaş, bu oranları kendi lehine çevirmek istiyor. Ancak bu çabayı, Alevi sorunlarına çözüm üreterek değil, Alevileri yozlaştırarak, Sünniliğe yaklaştırarak, özgünlüğünü yok ederek başarmak istiyor. A olan insanlar, hiçbir faaliyetleri karşılığında bir ücret alamazlar. Bu nedenle biz fikri faaliyetlerimizden ötürü kimseden para alamayız, verirlerse de almayız. Alırsak yolumuza ihanet etmiş oluruz. Alevi örgütlerinin, yetişmiş kadroları vardı, Osmanlı’da da Cumhuriyet’te de kendi eğitimlerini verdiler ve Alevilik yaşıyor. Biz kendi eğitimimizi kendimiz yaparız, bizim İslam anlayışımız ile bize dayatılan İslam anlayışı arasındaki farklar görmezden gelinemez. Diyanet’in tasfiye edilmesi doğru değildir, Diyanet Atatürk döneminde sanayi devrimi tamamlanana kadar irticai akımları engellemek için kurulmuştu. Şu anda irticai akımlar Atatürk dönemindekinin kat kat üstünde bir güce sahiptir. Böyle bir durumda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kapatılmasını talep etmek, geniş halk yığınlarını irticaya teslim etmekten başka bir şey değildir. Diyanet’in Sünni fetva kurumu olmaktan çıkarılması, sadece din hizmetlerini koruma amacına dönmesi yeterlidir. Araştırmacı yazar İsmail Elçioğlu, Sünni devlet anlayışının Aleviler üzerinde yarattığı tehlikeye dikkat çekiyor ‘Madımak’tan daha tehlikeli’ A raştırmacı yazar ve Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu Kurucu Genel Başkanı İsmail Elçioğlu, dayatmacı Sünni devlet anlayışının yarattığı tehlikeye, “AKP Madımak’tan daha tehlikeli bir oyunu sahneye koyuyor” diyerek dikkat çekti. Alevi örgütlenmesinde önemli yeri olan ve Alevilerin hakları için yıllarca mücadele eden Elçioğlu, Sıvas’ta, aydınlarımızın yakılarak katledilmesini anımsatarak şu uyarıda bulundu: “Bugün ise 20 milyon Alevinin, ana kültürü, inanç biçimi ortadan kaldırılmak isteniyor. AKP’nin ‘sözde Aleviler’ ile uygulamaya koyduğu ‘Sünnileştirme planı’yla Madımak’tan daha tehlikeli bir oyun sahneleniyor. Hatta Madımak’tan, Kerbela’dan, Gazi olaylarından çok daha tehlikeli.” LEVİ ÖRGÜTLERİ ÇIKAR AMAÇLI’ A raştırmacı yazar ve Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu Kurucu Genel Başkanı İsmail Elçioğlu, Sıvas’ta, aydınlarımızın yakılarak katledilmesini anımsatarak şu uyarıda bulundu: “Bugün ise 20 milyon Alevinin, ana kültürü, inanç biçimi ortadan kaldırılmak isteniyor. AKP’nin ‘sözde Aleviler’ ile uygulamaya koyduğu ‘Sünnileştirme planı’yla Madımak’tan daha tehlikeli bir oyun sahneleniyor. Hatta Madımak’tan, Kerbela’dan, Gazi olaylarından çok daha tehlikeli.” ALİ RIZA UĞURLU Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanı AKP’yi AİHM davaları korkuttu A ‘AElçioğlu, Aleviliğin sorunlarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: İzlenecek politika konusunda ise 1977 yılında İran’ın Kum kentinde, resmi bir toplantıda Ayetullah Şeriat Medari’nin dönemin Diyanet İşleri Başkanı Süleyman Ateş’e söyledikleri örnek gösterilmektedir. Şeriat Medari’nin şunları ifade ettiği ortaya çıktı: “Sayın başkan, Türkiye Alevileri ateistleşiyor. Ya siz ilgilenin Sünnileştirin ya da bize bırakın Şiileştirelim.” Katliamlardan öte asimilasyon formülleri bu tür görüşmelerde başlatılmıştır. Alevi örgütlenmesinin, bugün kuruluş amacından saparak, kişisel çıkarlar için kullanıldığını görmek ve kabullenmek zorundayız. Alevilerin örgütlendiği dernek ve vakıflar, Alevilikle ilgili yetkin kişilerin yönetiminde olmaması ve çıkar amaçlı kişilerin bu dernek ve vakıflarda faaliyet göstermesi nedeniyle siyasi iktidarların, Aleviler üzerinde istediği siyasi oyunları oynamasının yolu açılıyor. Alevilerin iki düşmanı vardır: Biri Sünni devleti, diğeri Alevilik adına hareket ettiğini iddia eden ancak daha çok çıkar amaçlı hareket eden dernek, vakıf örgütlenmeleridir. Demokrasi, yaşam biçimlerinin olmazsa olmazı olan Alevilerin bu tür örgütlenmelerinde ne yazık ki demokratik mekanizmalar da işlememektedir. Sünni devlet, Aleviliğin varlığından rahatsız. Aleviliği ortadan kaldırabilmek için, Aleviliğin içinde taraftar bulan birtakım kişilere mevki, makam vererek, Aleviliği asimile edebilmenin yollarını arıyorlar. Ben Alevi dedesiyim, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlansam da orada asimile olmam, aksine orada Alevilik için mücadele başlatırım. Gerçek Alevi dedeleri, Diyanet’in içinde de mücadelesini yürütecek kadar dirençlidir. Ama bu direnci her dededen bekleyemeyiz. Çünkü para işin içine girdiğinde, siyasal iktidar yardakçıları aramızdan da çıkacaktır. Bunlar sadece Alevilik gündeme geldiğinde gazetelerde isimlerinin geçmesiyle tatmin olacak kadar dirençsiz kişilerdir. Bu kişiler, Aleviliğin sorunlarının tartışıldığı toplantılara katılmak için dahi para talep ederler. levi İslam Din Hizmetleri Başkanı Ali Rıza Uğurlu, AKP hükümetinin Alevilere yönelik girişiminin ardındaki nedenler, “Başbakanlık ve Milli Eğitim Bakanlığı hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) 2 bin Alevi yurttaşın vekâleti ile zorunlu din kültür ve ahlak bilgisi dersinin kaldırılması için dava açtık. AKP hükümeti bu konuda baskılar ile karşılaşıyor ve Alevilerin tanınması gerektiğine inanıyor olabilir” dedi. Okullarda din ve kültür bilgisi adı altında Sünnilik propagandası yapıldığının altını çizen Uğurlu, 80 bin cami ve 100 bin kişilik kadrosu ile 2 milyar YTL ’ye yakın bütçesi olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması için yapılacak olan çalışmaya destek vermeye de hazır olduklarını söyledi. Alevi dedelerinin maaş beklentileri olmadığını söyleyen Uğurlu, “Aleviler Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılmasını isterken dedelerin maaş alması mantıklı olmaz. Ama Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kalkmaması durumunda da özerklik sağlanması gerekir” diye konuştu. Alevilere yönelik açılımın cemaat ve tarikatların önünü açmaya yönelik bir girişim olması durumunda kırmızı çizgilerini koruyacaklarına vurgu yapan Uğurlu, özetle şöyle konuştu: “Alevilerin, cumhuriyet, laiklik, demokrasi gibi kırmızı çizgileri var. Bunların konuşulması ve tartışılmaya açılmasına tahammül edemeyiz. Bu zamana kadar inancını ve onurunu koruyan Alevilere yönelik böyle bir girişim, ülkenin bütünlüğünü bozmaya kalkanların ekmeğine yağ sürer.” HAYDAR GÖLBAŞI Cumhuriyet Üniv. Sosyoloji Böl. Öğr. Üyesi ALEVİLER ETKİSİZLEŞTİRİLYOR A ‘İ Aleviler 1400 senedir baskı altındalar ama STEKLERİMİZ KABUL EDİLEMEZ DEĞİL’ ibadetlerini sürdürüyorlar. Alevilerin sorunlarının çözümü, dinsel değil hukuksaldır. Aleviler, Alevi toplumunun hukuksal haklarını istiyorlar. 5777 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Birtakım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun’un yürürlükte olması bir engel. Sünni iktidar yetkilileri, cemevlerinin ibadet evleri olmadığın söylüyor. Kendileri, camilerin ibadet evleri olduğuna dair Alevilerin oylarını mı almışlar? Aleviliğin üzerindeki benzer baskı araçları kalkmalı, Alevi çocuklarına zorunlu din dersi verilmesi engellenmeli. Avrupa, Alevilik için çözüm yaratacak olsaydı, Aleviler için “azınlık” tanımı kullanmazdı. Soruna Avrupa’da çözüm bulunamaz, her Alevi samimi örgütlerle mücadelesini yürütmeli. KP’nin Alevilerle ilgili samimiyetini ölçmek için partinin yöneticilerinin ve yandaşlarının zihniyetlerine ve geçmişteki bazı uygulamalarına bakmak yeterli olacaktır. 2 Temmuz 1993’te Sıvas’ta Madımak Oteli’ni ateşe verenlerin hangi siyasal ideolojiyi benimsediklerini biliyoruz. Bu katliamı kınamayanların da siyasal İslam ideolojisini benimsemiş kişilerin bugün iktidarda olduğunu görmekteyiz. Öte yandan Alevilerce kutsal sayılan Karacaahmet Sultan Dergâhı’nı belediye başkanlığı sırasında yıkmak isteyen Recep Tayyip Erdoğan’ın Alevilik konusundaki samimiyetini tekrar ölçmeye gerek olduğunu düşünmüyorum. Ve en önemlisi de Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesi’nde dört Alevi öğrencinin namaz ve oruç baskısı görmesi nedeniyle okuldan ayrılmaları yüzünden Başbakan Erdoğan kendilerini arama gereği duymazken, Adana’nın Kozan ilçesinde on altı yaşındaki bir kız çocuğunun sıkmabaşlı olarak ödül almak üzere devlet ricalinin önünde kasıtlı olarak sahneye çıkartılması ve Erdoğan’ın bu çocuğun ailesini ve kendisini arayarak üzgün olduğunu ifade etmesi düşündürücü olsa gerektir. Bunun anlamı devletin kaymakamının ve oradaki askeri yetkilisinin, alenen baskı altına alınarak tehdit edilmiş olması demektir. Kimse şunu diyemiyor: Türban kamusal alanda yasak olduğu halde o öğrenci neden törene ısrarla türbanlı çıkartılıyor? Yani devletin kanunları bizzat Başbakan tarafından çiğnenmektedir. Kısacası Türkiye Cumhuriyeti sessizce İslam devletine dönüştürülüyor ve buna karşı çıkacak Aleviler de kuşatılarak pasifleştirilmeye çalışılıyor. İslam’ın dışındayız Anadolu’nun ta kendisiyiz GALİP KARAKUŞ BCP Genel Saymanı KP, tek başına ülke yönetiyor olmanın cesareti ile Anadolu Alevi Bektaşi kültürünü, yaşam biçimini yok etmeye yönelik, Sünni İslam anlayışının yüzyıllardır başaramadığı son vuruşunu yapmaktadır. Bu girişiminde başarılı olup olamayacağı, işbirlikçi karşıdevrimcilerin ne kadar etkili oldukları ile ölçülüdür. Cemevleri, Alevi Bektaşi toplumunun bir “inanç” merkezidir. Bu “inanç” tarifini çarpıtarak, sözcüğü işine geldiği gibi yorumlayan emperyalist organizasyonlardan destekli ve Alevi olduğunu iddia eden bazı kuruluşlar, kafa bulandırmaya devam etmektedirler. Bu güçler, usun ve bilimin yol gösterici özelliğini yok sayıp, şeriat düzeni özlemcilerine hizmet ederek Anadolu AleviBektaşi toplumunu “ümmet” toplumuna dönüştürmeyi görev bilmişlerdir. ABD ile AB’nin dayatma A larını gerekçe göstererek emperyalizmin savunucularından ve Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan icazet alarak bu ödevlerini, Alevileri temsil ettiklerini de iddia ederek yerine getirmektedirler. Sünni İslam anlayışın temsilcilerinin; “Siz zaten İslamın içindesiniz, ibadet yeriniz de camilerdir” diyerek, Alevi köylerine cami yapmaları ve asimilasyon uygulamaları yetmiyormuş gibi; bir de bu yaklaşıma çanak tutan, bizim şeriatçılarımızı, yani “biz İslamın içindeyiz” diyen, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda temsil hakkı isteyen ve bu fetva kurumunun bütçesinden pay isteyen, işbirlikçi “sözde” Alevileri de hesaba kattığımızda, gerçek Alevilerin işinin ne kadar zor olduğu ortaya çıkmaktadır. “Alevilik İslamın içinde mi, dışında mı” gibi, ipe sapa gelmez tartışmalarla, kültürü, yaşam biçimi ni, sığ bir şeriat kalıbının içinde tartışarak hâkim güçlerin oyununa gelmekteyiz. Oysa şunu cesaretle, her ortamda, yüreklice söylemeliyiz. “Biz gerçek Aleviler, İslamın dışındayız, Biz Aleviyiz. Biz Anadolu’nun ta kendisiyiz.” Yıllardır, cem törenlerinin, İslam şeriatının tatbikatı özelliğinde, tapınç ayinlerine dönüştürülmesi karşısında ne gibi önlemler alabildik? Bu durumun “öz”üne döndürülmesi yönünde ne gibi çalışmalarımız oldu? Topluca mücadelesini verdiğimiz “cemevi” isteğimiz, ola ki yerine getirildiğinde, bu kurumların, gerçek Anadolu Alevi Bektaşi öğretisinin okulu olmasını sağlayabilecek miyiz? Tüm Anadolu Alevi Bektaşi toplumuna mensup canların yaşadığı sorunları dolu dolu yaşamış bir Alevi yurttaş olarak, yukarıda sıraladığım sorulardan en az birisine olumlu yanıt verebilmeyi çok isterdim. B İ T T İ CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle