24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ARALIK 2007 PAZAR CUMHURİYET SAYFA MÜZİK haticetuncer?hotmail.com Usta keman sanatçısı Cihat Aşkın’dan sanatçılara çağrı: 7 Gelin birleşelim, direnelim çürüdü, Sabahattin Ali öldürüldü. Değişik dillerde kültürlerini ifaUluslararası çapta kariyeri olan de ediyor diye sanatçıların konkeman sanatçımız Cihat Aşkın, ser vermeleri engellendi. Darbeiktidarların gelip geçici olduğunu lerde sanatçılar büyük acı çeksöylüyor. Aşkın “Sanatçı, toplutiler. Ruhi Su türkü söylediği için mun önünde giden bir ışık, bir feoperadan dışlandı. Devletin her nerdir. Yüzyıllardır derisi yüzüzaman halkla bir kopukluğu var. lenler, asılanlar bu toprakBelli bir sınıf ayrımı girilarda kalıp mücadele etyor işin içine.. Tabii ki mişler. Onun için biz saher türlü acıyı çekennatçılar da kör taassuler, maalesef ışığı alCumhuriyet ba karşı, bu zihniyetnında ilk hisseden değerlerine te olanlara karşı, sanatçılar. Sanatsıkıca sarılmamız çılar acı çektikbölmeden birleşme felsefesi altınve burada direnerek leri için zaten da direnmeliyiz” üretebiliyorlar. mücadele etmemiz diyor. Birtakım şeylegerekiyor. Eğer biz Cihat Aşkın’la ri topluma söykurucusu ve eşterk edersek, çözümü lediğiniz zabaşkanı olduğu man çok bühalkımızın içinde değil İstanbul Teknik yük tepki gördışarıda ararsak, bu Üniversitesi Müme olasılığınız zik İleri Araştırülkeye faydamız da var ki gemaları Merkedokunamaz. Sanatçılar nelde öyle olzi’ndeki (MİAM) muş. Eski, hiçolarak bizim söyleşimiz, İstanbir zaman yeribirleşmemiz, bul’un 19. yüzyıni kavgasız yelın ikinci yarısında niye terk etmidirenmemiz ve bu moda olan oyun hayor. Onun için şekilde halkımıza ben valarını yorumladıdireniyorum, yol göstermemiz mücadele ediyoğı “İstanbulin” albümüyle başladı ama rum.” gerekiyor.” söz hemen piyanist Fazıl Say’ın hükümetin külBölmeden birleşelim tür politikalarını eleştirdiği çıkışına geldi: “Kalıp direnmek” Cihat Aş“Son günlerde tartışma kokın’ın sanatçıiktidar ilişkisi içerinusu... ‘Bizler azınlıkta kaldık, onsinde en çok altını çizdiği yaklaşım. lar çoğunlukta’ deyip terk etmek Aşkın, bütün sanatçılara “Bunlameselesi değil bu. Ben tam tersirın daha korkuncu yaşanmasın.. ni düşünüyorum. Yüzyıllardır, gelin birleşelim, direnelim” çağOsmanlı toplumunda, Türkiye’de rısında bulunuyor: “Bugün çok sanatçılar büyük haksızlıklara koyu bir dini taassup hâkim oluğramışlar. Nesimi’nin derisi yümaya başlamış. Din bireysel bir züldü. Nâzım Hikmet hapislerde HATİCE TUNCER Arap kültür emperyalizmi Hasan Hüseyin Demirel’in Leylak Zamanları zgün müziğin yaratıcılarından besteci, şair Hasan Hüseyin Demirel, Ozan Yayıncılık tarafından yayımlanan “Leylak Zamanları” kitabında “günümüzün dervişi”nin hikâyelerini anlatıyor. Öyküleri, yer yer şiirleriyle birlikte anlatan Hasan Hüseyin Demirel, “Anadolu Türkmen geleneğinde, saçlarını ve kaşlarını kazıtıp, birhırka, bir torba, yani ‘baş açık, yalın ayak’ diyar diyar dolaşarak halkını aydınlatmayı ereği yapmış bir geleceğin insanıdır derviş” sözleriyle kitabında yola çıkış noktasını anlatıyor. “İnsanın mürşidi bilim, ışığı aşk olunca da bu zamanda adı derviş oluyor” diyen Hasan Hüseyin Demirel, kitabında okuyucunun “Işığını arayan bir ozanın kendi kendine anlattığı söylenceler ve kaderini arayan bir âşığın yol hikâyeleri” bulacağını ifade ediyor. “Özgün müzik” adı verilen tarzın popülerleşmesinde yapımcı ve organizatör olarak büyük rol oy Cihat Aşkın, “Hepimiz çok acı çekiyoruz. Üretimimiz engelleniyor, sanatımız engelleniyor” derken sanatçının üretebilmesi için düşüncenin özgür ortamda büyüyüp gelişmesi gerektiğini anlatıp günümüzün siyasal tablosunu tarihsel süreç içinde değerlendiriyor: “Sadece tek görüş altında yönlenen bir gençlik var şu anda. Her tarafta küçük kız öğrenciler türban taassubu altına girmiş ve aslında Türk kültürünün içinde bulunmayan bir öğe. Tamamen bir Arap kültür emperyalizmiyle karşı karşıya durumdayız. Yabancı egemenliğinin hegemonyası altına Türkiye zaten 16. yüzyıldan beri giriyor.” Halifelikle Osmanlı’nın Arap ve Fars kültürü etkisi altında yürüdüğünü anlatan Aşkın daha sonra Fransız ve AngloSakson kültür egemenliğinin hâkim olduğunu özetleyerek devam etti: “Özellikle 1980’den sonra Özal’ın da yardımıyla Amerikan kültür dairesi altına girdi. Bütün bu yabancı kültür dairesi içinde yaşanan gerilimler halkımız üze Fotoğraflar: MEHMET ÇAĞLARER durumdur. Devleti meydana getiren bazı unsurlar hiçbir zaman dinin belli bir mezhebine yakın olmamalı. Din, etnik, düşünüş, yaşayış bakımından hepimiz farklı insanlarız. İşte bu farklarımızı aynı değerler altında birleştirmeliyiz.” rinde çok büyük bölünmelere yol açtırdı. Bu gerilimlerden, bölünmelerden uzak, kendi kültürümüzü yüceltmek, bilimsel ve pozitif anlamda sahip çıkarak onu teknolojinin en üst derecesine göre işlemekten geçiyor. Türkiye 1950’den beri sözde muhafazakâr hükümetlerle yönetildi. Keşke muhafazakâr olsalardı. O zaman hakikaten toplum yapısıyla alakalı değerleri, mimari, sanatsal değerleri muhafaza ederlerdi de İstanbul’da şu çirkin gökdelenleri görmezdik.” Ö nayan Hasan Hüseyin Demirel’in eserleri Ahmet Kaya, Edip Akbayram, Haluk Levent ve daha birçok ünlü sanatçı tarafından okundu. Hasan Hüseyin Demirel geçen yıl da “Halepçe” albümünü yeniden yayımlamıştı. Hasan Hüseyin Demirel’in kaleme aldığı şu satırlar duygu dünyasını ortaya koyuyor. “Bütün yorgun ayaklar için ‘yollar düzdür’ der bir düşünür. Aşk içinse yollar da yoktur ayaklar da. Sadece o adressiz meçhul rüzgârın konuğusunuzdur. Düş kurup düşlersiniz. Düştüğünüzde yağmur yağıyorsa hâlâ şanslısınızdır. Ama rüzgar esmiyordur artık. Ağlamalarınıza cevap veren yağmur ‘bak halayüreğin çarpıyor’ der. Dağılmış olan parçalarınızı duyarsınız o zifir yoksul karanlıkta. Aklınızın ve vücudunuzun dağılışını. Düştüğünüzü izlersiniz Işık hızından öte bir hızla. Yere çarpma ve parçalanma anında hissettiğiniz her şey hayatınızdır. anatçılar burada kalacak” diyor Aşkın ve Anadolu sevdasıyla sözlerini sürdürüyor: “Biz buradayız ve bu ülke bizim. Çünkü biz bu ülkeye yön gösteriyoruz, bu ülkeye, bu kültüre sahip çıkıyoruz. Anadolu, eski dünya kültürünün temeli, çekirdeğidir. Yunan uygarlığı, Doğu uygarlığı Anadolu toprakları üzerinde doğdu. Dolayısıyla ben bunlara sahibim, zenginim, hiçbir yere de gitmeden bu “S Uygarlığın beşiği topraklar üzerinde kültürümü savunuyorum ve direniyorum. Bence sanatçılarımızın verilecek mesajı bu olmalı. Fazıl Say da çok yakın dostum, çok değer verdiğim bir insan. Onun incinmesini, kırılmasını hiçbir şekilde istemem. Onu incitmeye kalkacak insanlar karşılarında beni bulurlar. Onun ne demek istediğini ben çok iyi anlıyorum. Benim düşüncem burada biraz daha farklı.. kalmak ve direnmek.” MİAM Onur Ödülü üziğin çeşitli dallarında lisansüstü eğitim veren İstanbul Teknik Üniversitesi Dr. Erol Üçer Müzik İleri Araştırmalar Merkezi (MİAM) tarafından çağdaş müziğe katkıda bulunmuş sanatçılara verilen Onur Ödülü’nün üçüncüsüne Ertuğrul Oğuz Fırat değer görüldü. Türk çağdaş müziğinin öncülerinden besteci Ertuğrul Oğuz Fırat adına İTÜ Maçka Kampusu’nda düzenlenenen gecede, bestelerinden oluşan bir konser verildi. Cihat Aşkın da Fırat’ın bir eserini seslendirdi. M Kültür başkenti İstanbul... ihat Aşkın, Kalan Müzik tarafından yayımlanan “İstanbulin” albümünü Hakan Şensoy şefliğindeki Aşkın Ensemble eşliğinde kaydetti. Sanatçı, Aşkın Ensemble ile değişik, deneysel tarzda müzikler ortaya koymak istiyor. Aşkın, usta müzisyenlerden kurduğu toplulukla birlikte 18 Ocak’ta İstanbul’da Cemal Reşit Rey Salonu’nda İstanbulin’deki eserleri yorumlayacak. C Türkiye’nin Aynası 19. yüzyılda Osmanlı’da yeni bir giyim tarzı olan yakaları çeneye kadar düğmeyle iliklenen İstanbulin denilen cekete gönderme yapılan İstanbulin al bümünde Aşkın, Tanburi Cemil Bey, Nuri Halil Poyraz, Kemani Sebuh Ağa, Santuri Edhem Efendi, Sadi Işılay gibi ustaların yapıtlarını, kemanıyla yorumluyor: “Gitgide yozlaşan enstrüman tekniği ve sanatçıların yaşamları, oyun havalarını eskisi gibi asillikte icra etmeye yeterli olmuyor. 2010 İstanbul Kültür Başkenti Projesi kapsamında değerlendirdim ve İstanbul’a ait bazı kültürleri tekrar ortaya çıkarmayı düşündüm. İstanbul çok kültürlü bir dünya kenti, Türkiye’nin bir aynası. Türk, Balkan, Yahudi, Ermeni, Rum ezgilerini bir araya topladım.” Aşkın, Türk müziği, halk müziği, Batı müziği gibi ayrımlar yapmadan kültürü bir bütün olarak ele alıyor. Bu neden le klasik Batı müziğinin usta bir keman sanatçısı olmasına karşın yıllardır Türk müziği ve halk ezgilerini kemanıyla yorumlayarak farklı bir renk katıyor: “Ben klasik Batı müziğini çalan, Avrupa’da da icra eden bir sanatçı olarak kendi kültürüme eğilerek, kendi kültürümün özelliklerini değişik çalışmalarımda vermeyi amaçladım. Bunu halkla yakınlaşmanın da bir göstergesi olarak düşünüyorum. Halka kendi kültürü ile seslenmezsem, onun kültürünü bir kaynak olarak işlemezsem bu beni halkımdan yabancılaştırır. Ben halkımla iç içe olmak, onunla beraber yürümek istiyorum.” İstanbulin’de Sadi Işılay’ın derlediği “Sultani Yegâh Sirto”Balkan etkisini taşıyan bilinen bir ezgi. Düğünlerin, eğlence gecelerinin en hareketli zamanlarında çalınan Kasap Havası, İstanbulin albümünün en ilgi çekici çalışmalarından. Kasap Havası’nın da halkın yaşadığı kültürün bir parçası olduğunu söylüyor: “Türkiye’nin çok geniş bir kültür hazinesi var, ama bu kültür hazinesinde İstanbulluluğu öğütmemek gerekiyor. Ben de İstanbullu değilim belki ama, bu kültür dairesine mensup olmak çok ayrı bir şey. Halkın onca yıldır severek dinlediği müzikleri, farklı bir açıdan yaklaşıp 21. yüzyıl keman edebiyatına kazandırdığımı, modern bir yorumunu dünyaya hediye ettiğimi düşünüyorum.” İstanbulin’de Santuri Edhem Efendi’nin çok sevilen “Şehnaz Longa”sı nın yanı sıra, anonim olarak bilinmesine karşın Müzikolog Onur Akdoğu’nun, Ali Ufki’nin kayıtlarına dayanarak Kemani Kevser Hanım’ın olduğunu savunduğu Nihaved Longa da yer alıyor: “Yazılı kültür geleneğimiz maalesef yok. Her şeyi suya yazıyoruz, günlük düşünüyoruz ve unutuyoruz. Ali Ufki olmasaydı 500 yıl önceki Türk müziğinin notaları günümüze gelmeyecekti. Yazılı kültür geleneğine sahip çıkmak durumundayız. İşte kültür sahibi bir toplumla ümmetçi toplum arasındaki fark bu. Ümmetçi toplum ‘bugün doğar, yarın Tanrı’ya kavuşurum’ diye hiçbir kalıcı iz bırakmaz. Ama kalıcı toplum kültür ürünleri, dikili ağaç bırakır geride. Onun için ulusal bilinci her bilincin üzerine çıkarmalıyız.” CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle