27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 2007 PAZAR 4 HABERLER CHP’li Çetin Soysal, AKP’li başkan Ocakdan’ın Dink komisyonunu bir kez bile toplantıya çağırmadığını söyledi DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Genç Oyuncular’dan Çıkarılacak Ders... Sevgili, Geçen pazar burada “Hayat Ağacında Tavus Kuşları”ndan söz etmiştim. Yazarı, ya da kendi deyimiyle; “zabıt kâtibi” Atila Alpöge olan bu kitap, “Genç Oyuncular”ın altı yıl süren, bence muhteşem serüvenlerini belgeleriyle anlatıyor. Tiyatroseverler için son derecede ilginç bir yapıt. Ama ben başlangıçtan beri, olayın daha başka boyutuyla da ilgileniyorum. Acaba, aydınlanmanın ışığını geniş kitlelere götürmenin, yeniliklerin halk tarafından benimsenmesini sağlamanın yöntemleri neler olabilir? “Halk tarafından anlaşılamamaktan” yakınmanın bir anlamı olmadığına göre, halka kendimizi ve anlatacaklarımızı daha iyi yansıtmanın yollarını arayıp bulmak daha doğru olacak. Genç Oyuncular’ın tiyatro görüşü ve ilkeleri ve uygulamaları bize bu konuda ışık tutabilir. “Malumu ilan” gibi olacak ama basit bir saptamayla başlamak isterim. Kime olursa olsun, kendini anlatabilmek için, her şeyden önce anlatacak, anlatmaya değecek bir şeylerin olması gerek. Ve bunların yeni olması da tercih edilir. ??? Hayat Ağacında Tavus Kuşları, elli yıl önce kaleme alınmış, “Genç Oyunculuk Yasası” adlı belgeye dayanarak ilkeleri açıklıyor. Genç Oyuncular, kendi uğraşlarının odağına topluluğu oturtmuşlar. Onlar için temel değer bu. Oyunların yazılmasında, sahnelenmesinde hep anonimlik esas oluşturuyor. Aralarından biri de yazmış olsa, oyunun yazarı olarak, “Genç Oyuncular” gösteriliyor. Yazar, dekorcu, sahneye koyucu, figüranlar, roller, başrol hep “Genç Oyuncular”. Kimi zaman üçdört kişilik bir oyundan sonra, selama, ekip bütünüyle çıkıyor. Kişi toplumsal bir olay olarak algılanan bu tiyatro eyleminde, kendini aşmayı, ekip içinde uyumlu çalışmayı öğrenmek zorunda, “özdengeçiş” (bu sözcüğün artık sözcüklerde bulunmadığı vurgulanıyor) amaca ulaşmanın yöntemi. Sevgi, saygı ve kardeşlik ilkelerine dayanan ekip ruhu, tabii yaratıda “elbirlikçilik”i getiriyor. Tiyatronun özü yalnız oyuncu değil, aynı zamanda seyirci, karşılıklı bir yaratı söz konusu. Tiyatronun, ya da halk ile başka alanda kurulacak diyaloğun sağlıklı olmasını ortak bir dilde arıyorlar “Genç Oyuncular”. Durum böyle olunca, seslenilenin zaman içinde yaratmış olduğu enstrümanları kullanarak, kendi ortak öz değerlerine yönelmek için halk tiyatrosunu temel alıyorlar. Bu da eski kalıpların, tekerlemelerin tekrarı değil, ondan hareketle, evrensel ile yerelin evlendikleri, geçmiş ile bugünün ve geleceğin ozmosundan oluşan bir estetik çıkarıyor ortaya. ??? Genç Oyunculuk Yasası’nı kaleme alanlar, halka inmek, ya da halkı kendi düzeylerine çekmek gibi anlamsız yanlışlara düşmüyorlar.. önemli olan ona ulaşmak, ortak dili yaratmak. Bunun için de, ulaşılmak istenen topluluğa her alanda saygı duymak. Zaman zaman bunun için bugün bize abartılı gibi görünen kısıtlamalar koyuyorlar kendilerine. Erdek Şenlikleri sırasında, topluluğun kadın üyeleri, kente inerken şort giymiyorlar, sigara içmiyorlar, topluluk içinde kadın erkek ilişkilerinde kısıtlamalar var. Yabancılar olarak gelip, mesajlarını iletmek yerine, onlardan biri olarak, ortak dille bir bütün oluşturma onlara göre esas olan. Burada, dikkat edilmezse çok tehlikeli bir batağa, vıcık vıcık popülizmin halk dalkavukluğu tuzağına saplanmak, kaçınılmaz oluyor. Onlar buna düşmüyorlar. Erdek’te, bir İonesco oyunundan sonra yapılan söyleşide yaşlı bir seyircinin şu sözleri, aldıkları sonucun çarpıcı göstergesi: Sağ olun! Güldük, duygulandık, çok beğendik.. yalnız bazı şeyleri tam olarak anlayamadık. Ama siz yine gelin ve bize böyle şeyler getirin! İşte Genç Oyuncular olayının bizi düşündürmesi gereken yanları bunlar. Sakın onları hazır bir reçete ve kalıp olarak almamızı önerdiğimi sanma! “Yöntemlerini enine boyuna inceleyelim, günün şartlarında bunların hangilerinden yararlanılabileceğini enine boyuna tartışalım!” diyorum. İçinde bulunduğumuz durumda öfkeden, umutsuzluktan çok, tartışmaya, kendimizi ve yöntemlerimizi yenileştirmeye ihtiyacımız var Sevgili. asirmen?cumhuriyet.com.tr Göstermelik komisyon üyeler olayın yargıya intikal etmesi nedeniyle alt komisyonun görevine ANKARA TBMM İnsan Haklason vermesi gerektiğini savunmasırını İnceleme Komisyonu’nun gazena karşın, üyelerin büyük bölümüteci Hrant Dink cinayeti ve Nijeryanün istemi doğrultusunda alt komilı Festus Okey’in gözaltındayken ölyonun çalışmaya devam etmesi karadürülmesi olaylarıyla ilgili kurduğu rı alındı. Ancak bu karara rağmen alt komisyon, yaklaşık 3 aydır tek bir komisyon hiç toplanamayınca, ortakez bile toplanamazken, komisyona ya da bir rapor çıkmadı. da elle tutulur belge ve bilgi gelmeCHP’li alt komisyon üyesi Çetin di. CHP’li alt komisyon üyesi Çetin Soysal, Alt Komisyon Başkanı OcakSoysal, AKP’li başkan Mehmet dan’ın toplantı çağrısı yapmadığını beOcakdan’ın komisyonu bir kez bile lirterek, “Zaten komisyon başkanı toplantıya çağırmadığını belirterek, seçimi de komisyon toplanamadıüst komiyonda birkaç kez konuyu diğı için neredeyse bir ay sürdü. Başle getirmesine rağmen dikkate alınkan, seçildikten sonra komisyonu madığını söyledi. bir kez dahi toplantıya çağırmadı. Aslında toplanmaması için de hiçKomisyon kuruldu ama... bir gerekçe, neden yok” dedi. Çalışma yapılmaTBMM’nin yeni dığı için alt komisyoyasama yılına başlana bilgi ve belge de dığı 1 Ekim’de aldığı iyasi gelmediğini belirten ilk kararlardan biri partilerden oluşan Soysal, Dink cinayeHrant Dink cinayeti alt komisyon, tiyle ilgili sadece bir ve Festus Okey’in kakurulmasının özet bilgi, Festus rakolda ölümü olayOkey olayıyla ilgili üzerinden 1 ay larıyla ilgili alt kode iddianame dışınmisyon kurulması olgeçmesine karşın da herhangi bir bilgi du. Konunun günhiçbir faaliyet ve belge akışı olmademde olmasını da gerçekleştirmeyince, dığını söyledi. dikkate alan AKP’li 1 Kasım’daki üst Komisyonun sadeTBMM İnsan Haklakomisyon ce Dink olayı değil, rını İnceleme Komisgörev alanına giren yonu Başkanı Zafer toplantısında eleştiri birçok olayla ilgili inÜskül, alt komisyon konusu oldu. celeme yapmadığını kurulduktan sonra kaydeden Soysal, kıbaşta İstanbul ve sa süre önce İstanbul’da polis tekmeTrabzon olmak üzere Dink cinayeti si ile ölen Feyzullah Ete ve İzmir’de konusunda yetkililerle görüşmeler yine polis ateşi sonucu yaşamını yiyapılacağını açıkladı. tiren Baran Tursun olaylarını koEleştiri konusu oldu misyonun gündemine almadığına dikkat çekti. AKP Bursa Milletvekili Mehmet DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Ocakdan, CHP İstanbul MilletvekiBirdal da alt komisyonun çalışmamali Çetin Soysal, MHP İzmir Milletvesını eleştirerek, “Hrant Dink arkakili Şenol Bal, DSP İstanbul Milletdaşımdı... Belki alt komisyonda bir vekili Ayşe Jale Ağırbaş ile AKP katkı da sunabilirdim. Ama beni alt Bingöl Milletvekili Kazım Ataoğkomisyona seçmedikleri gibi kolu’dan oluşan alt komisyon, kurulmamisyonu da çalıştırmadılar. Eğer sının üzerinden 1 ay geçmesine karbir rapor hazırlansaydı, hiç olmazşın hiçbir faaliyet gerçekleştirmeyinsa üst komisyonda bir katkı sunace, 1 Kasım’daki üst komisyon topbilirdik” dedi. lantısında eleştiri konusu oldu. Bazı AYŞE SAYIN S Erdoğan, AKP Üsküdar İlçe Başkanlığı’nca düzenlenen bayramlaşma törenine katıldı. (Fotoğraf: AA) ‘Bunlar İslamın cahili’ İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Trabzon, Malatya ve İzmir’de Hıristiyanlara yönelik saldırılara anımsatarak “bu saldırıları asla kabullenemeyeceklerini” vurguladı. Yayımladığı mesajla Hıristiyan yurttaşların Noel’ini de kutlayan Erdoğan, “Aynı günlerde idrak ettiğimiz mübarek Kurban Bayramı ile Musevi vatandaşlarımızın Hanuka Bayramı gibi birlik ve beraberliğimizin, toplumsal dayanışma ve yardımlaşma duygularımızın güçlenmesine vesile olmasını temenni ediyorum” dedi. Erdoğan, AKP Üsküdar İlçe Başkanlığı’nca düzenlenen bayramlaşma töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye’de yıllarca bölgesel milliyetçilik yapıldığını, yatırımlarda önceliğin batı bölgelerine verildiğini belirtti. “Ameliyat düşünülmesin’ Erdoğan şöyle devam etti: “Başbakanlığı, Türkiye’nin ortasından böldüler. Öbür taraflara gitmediler. Hamdolsun, biz bütün illerimize git tik, gidiyoruz. Niye? Tek bayrak dedik, tek vatan dedik, tek devlet dedik ama bizim vatanımızın üzerinde kimse bir ameliyat düşünmesin. Eğer düşünenler varsa onlar karşılarında bizleri bulurlar. ’’ dedi. Trabzon, Malatya ve İzmir’de Hıristiyanlara yönelik saldırılara anımsatan Erdoğan, “bu saldırıları asla kabullenemeyeceklerini” vurgulayarak, “Bunlar İslamın cahilidir, İslamdan nasibini almamış insanların yaptığı işlerdir’’ diye konuştu. Bayramda Ata’yı yalnız bırakmadılar NKARA (ANKA) Yurttaşlar Kurban Bayramı’nda da Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü yalnız bırakmadı. Bayramın ilk günü 10 bini bulan Anıtkabir ziyaretçi sayısı, önceki gün büyük bir artışla 50 bini geçti. Kurban Bayramı’nın öncesinde, yani arife günü 11 bin 548 kişi Anıtkabir’i ziyaret ederken bayramın ilk günü 9 bin 567 kişi Ata’yı ziyaret etti. En kalabalık ziyaretçi grubu ise bayramın ikinci günü Anıtkabir’deydi. Bayramın ikinci gününde Anıtkabir’de 51 bin 785 vatandaş Ata’nın manevi huzuruna çıktı. A Deniz Baykal’a ‘yalakalık’ davası ? ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Parti Meclisi’nin yüzde 25’inin tabandan oluşturulması isteğini dile getirirken, önceki gün CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dan tepki gören CHP Alanya İlçe Başkanı Bülent Kandemir, Baykal aleyhine 1 YTL’lik tazminat davası açacağını bildirdi. Kandemir, “Genel başkanın sözleriyle benim orada düştüğüm durum çok hoş değildi. Diğer arkadaşlarım da oradaydı. Birden niye öfkelendi anlamadık” dedi. Baykal, Kandemir’in istemine, ‘’yalakalık yapma” yanıtını vermişti. Öte yandan Baykal, Kandemir’in “çok sevdiği bir insan olduğunu, sözleri de samimiyet dolayısıyla ve dostça söylediğini” açıkladı. Bayram günü önemli sayılmayacak bir rahatsızlık için İstanbul Üniversitesi Çapa Hastanesi’ne gittik. Nöbetçi doktor bir ilaç yazdı. Çapa Hastanesi’nin bulunduğu bölge eczane doludur. Bu nedenle çok endişe etmeden hastanenin karşısına geçip Turgut Özal Caddesi’ndeki sıra sıra dizili eczanelerin önünde durduk. Sonra da kepenkleri indirilmiş eczanelerin üstündeki nöbetçi eczane isimlerini aramaya başladık. Ara ki bulasın! Tamamına yakınında neredeyse hiç nöbetçi eczane notu bulamadık. Ya meraklıları tarafından kopartılmıştı ya da hiç asılmamıştı. Eczanesinin camına nöbetçi eczane ismi yazılı olanlar ise hep bir gün önceki nöbetçi eczaneleri gösteriyordu. Neyse moralimizi bozmadık. Yol üstündeki eczanelerin sayısı oldukça fazlaydı. Nasılsa nöbetçi eczaneyi saptayabilirdik. Şehremini’nden Aksaray’a doğru duraklaya duraklaya yola devam ettik. Açık eczane de bulamadık, 22 Aralık tarihli nöbetçi eczaneleri gösterir bir liste de bir türlü karşımıza çıkmadı. ??? Ben her zamanki iyimserliğim içinde bu kez de Aksaray’ın ara sokaklarından arabanın direksiyonunu Samatya Hastanesi’ne çevirdim. Yok diyoruz, gidip bakıyoruz ve bir nöbetçi eczane işareti göremiyoruz. Döndük Cerrahpaşa’nın önüne, tam bir saat açık trafikte bir eczane bulmayı başaramadık. Bunun üzerine bir arkadaşımıza internete girip nöbetçi eczanelere bakmasını rica ettik. Biz de bu arada Galata Kulebidi’ne ulaştık. Arkadaşımız, internette bir arıza olduğunu, ancak Sıraselviler’de açık bir eczane gördüklerini söyleyince Cihangir’e yöneldik. Arkadaşımızın dediği doğru çıktı. Taksim Sıraselviler’de nöbetçi bir eczane bulduk ve uzun bir kuyrukta sıraya girerek ilacı alabildik. Aslında bu olay başımıza ilk kez gelmiyor. Daha önce de Taksim civarında nöbetçi eczane kıtlığına tanık olmuş ve ilaç almayı becerememiştik. ??? Eve dönünce, internetin başına geçtim ve nöbetçi eczaneleri incelemeye başladım. Beyoğlu ilçesinin sınırları içinde yalnızca 3 nöbetçi eczane bulabildim. Beyoğlu gibi özellikle ya İstanbul’da Nöbetçi Eczane Aramaya Kalkarsanız… şamın en hareketli olduğu ve en çok olayın yaşandığı bir ilçede sadece 3 eczanenin nöbetçi olması kararını kim vermişti? Sonra ilçe ilçe nöbetçi eczane sayılarını incelemeye giriştim. Kadıköy’de 12 nöbetçi eczane görünüyordu. Eminönü’nde ise sadece 1 tane. En çok ve en büyük hastanelerin yer aldığı, muhtemelen İstanbul’un eczanelerinin yarısına yakınının konuşlandığı Fatih ilçesinde kaç nöbetçi eczane var diye sorarsanız söyleyeyim: 5 eczane. ??? Eczacılar Odası’nda yöneticilik yapmış bir dostumu arayıp, bu kargaşanın, sıkıntının nedenini sordum: Nöbetçi eczaneleri Eczacılar Odası ile İl Sağlık Müdürlüğü birlikte düzenliyordu. Onaylayan ve kesinleştiren İl Sağlık Müdürlüğü’ydü. İstanbul Tıp Fakültesi ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi gibi büyük hastanelerin yanında mutlaka bir nöbetçi eczane olması gerekiyordu. Ama dün yoktu. Ayrıca nüfusa uygun olmayan dengesiz bir dağılım yapılmıştı. Örneğin Beyoğlu’nda neden yalnızca üç tane? Bu kadar yoğun bir yaşamın olduğu yerlere daha fazla nöbetçi eczane gerekmez mi? Sorular çok… Öyle anlaşılıyor ki İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün ve İstanbul Eczacı Odası’nın bu konuyu yeniden ele almaları gerekiyor. Bugün pazar, gidin eczanelerin kapılarına, çevresine bakın: Kaç eczane görünür yere nöbetçi eczanelerin listesini asmış? Bu konuda büyük bir sorunla karşılaşacağınızı şimdiden söyleyebilirim. Çünkü zor okunan bazı listeler asılmış olabilir. Onların bir kısmı da daha önceden muhtemelen eczane arayan yurttaşlarca adres bulmak için koparılmıştır. Nöbetçi eczanenin en görünür şekilde, hele İstanbul gibi karmaşık ve yoğun nüfuslu bir ilde ışıklı levhalarla gösterilmesi gerekiyor; üstelik daha fazla sayıda olması gerekiyor. Şehir içinde körebe oynamaktan kurtulmanın tek yolu da bu herhalde. ??? Bizim başımıza gelen eminim ki birçok yurttaşın başına geliyor. Buna bir çare bulunması şart. Çok da zor değil. Adresi gösterir ışıklı bir sistem, teknolojinin böylesine geliştiği bir ortamda kolayca düzenlenebilir. Yetkililere sesleniyorum… Bir an önce, lütfen bu kargaşaya son verecek bir çözüm üretilsin. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle