26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 ARALIK 2007 SALI 18 SPOR Nurettin Sözen, iktidarın spor içinde gücünü arttırmak için yerel yönetimleri kullandığını söyledi ‘Belediye takımları AKP’nin değil’ VEYSEL BALKAYA AKP iktidarının son dönemdeki en gözde kadrolaşma alanı olan futboldaki ‘belediye takımları’ formülü yeni yasayla birlikte federasyon içinde etkin bir hal alacak. İktidara yakın belediyelere tanınan haklarla birlikte Türkiye Futbol Federasyonu içindeki delege yapısı tamamen AKP’nin güdümüne girecek. Süper Lig Kulüpler Birliği seçimlerinde başkan yardımcısı olan İstanbul Büyükşehir Belediyespor Başkanı Göksel Gümüşdağ, ‘futbol yönetimindeki üst düzey kadrolaşma’nın ilk hareketi olarak görülüyor. Bu gelişmelerle gündeme gelen İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un yükselişi ve son dönemde AKP’nin futbol ilişkilerini eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Nurettin Sözen’e sorduk. İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un da kurucusu olan Sözen, AKP iktidarının partizan ve kadrocu tavrının ‘belediye sporlarının’ amacını saptırdığını vurguladı. Sözen bu hareketin kanunu sollayarak Türkiye Futbol Federasyonu’nu ele geçirme çabası olduğunu belirterek, “Burada iktidarın niyeti bellidir. Belediye sporlarını kötüye kullandıkları görüyoruz. Her şey istismar edilebilir. Örneğin atomu insanlara yarar için kullanırsanız bilimde faydalanırsınız. Ancak bomba yaptığınız zaman milyonları öldürürsünüz. Belediye ? İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un da kurucusu olan Sözen, AKP İktidarı’nın partizan ve kadrocu tavrının ‘belediye sporlarının’ amacını saptırdığını vurguladı. Sözen bu hareketin kanunu sollayarak Türkiye Futbol Federasyonu’nu ele geçirme çabası olduğunu belirtti. sporlarında da bunu yapabilirsiniz. Paraları başka yerlere aktarırsınız, iktidarın gücü olarak futbolun içinde yer alabilirsiniz. Bunlar kötü niyet meselesidir’’ diye konuştu. Sözen, belediyelerin işinin sadece yol, su, kanalizasyondan ibaret olmadığını sporu tabana yayma konusunda da görev almasının gerektiğini dile getirdi. Belediyelerin halka spor hizmeti GÖKSEL GÜMÜŞDAĞ FAKTÖRÜ BÜYÜK İ stanbul Büyükşehir Belediyespor son yıllardaki büyük yükselişiyle Süper Lig’de söz sahibi oldu. Süper Lig Kulüpler Birliği’nde Özhan Canaydın’ın yardımcılığına getirilen kulüp başkanı Göksel Gümüşdağ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın yeğeniyle evli. Kulübe, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin şirketleri büyük destek sağlıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bünyesinde kamu görevi yapan İdo, İsfalt, İspark, İgdaş, İsbak, İETT, İstaç, Kültür A.Ş., Sağlık A.Ş., Spor A.Ş. gibi şirketler ciddi bir sponsorluk geliri sağlıyor. Maçlarını Olimpiyat Stadı’nda oynayan İstanbul Büyükşehir Belediyespor’u izlemeye gelen seyirci sayısı ise 100’ü bile bulmuyor. Sistem yanlış uygulanıyor Prof. Dr. Nurettin Sözen Belediyelerin sporun içinde olması gerektiğini, ancak bunun AKP iktidarının tavrıyla hiçbir şekilde örtüşmediğini vurgulayan Sözen, yakalayan her sporcuyu ödüllendirdik. Tüm amatör branşlarda başarılı isimlere sahiptik. Ancak günümüze geldiğimizde hedef tamamen şaştı. Kesinlikle kanunsuz bir transfer ya da esnafa baskı yapılmadı. Bugün ise durum değişti. Belediyeler tamamen iktidarın isteklerine ayak uydurmaktadır. Bu da ne spora ne de kamu hizmetine sorunun sistemden kaynaklanmadığını savundu. İstanbul Büyükşehir Belediyespor, bu sezon yaptığı dev harcamalarla dikkat çekti. uyar’’ dedi. Son dönemde Sıvasspor örneğinin çok doğru olduğunun altını çizen Prof. Dr. Nurettin Sözen, Süper Lig temsilcisinin Madımak Olayı’yla prestijini kaybeden şehre psikolojik olarak yararlı işler yaptığını kaydetti. Sporda bu tür zihniyetlere ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Sözen, Sıvasspor’un başarısının topluma önemli katkı sağladığını belirtti. vermesinde hiçbir sakınca bulunmadığını fakat AKP iktidarının kurumlarını yıprattığını öne süren Sözen, “Belediye takımlarının bünyesindeki isimler çok önemlidir. Biz bu kulübü kurduğumuzda uzman insanlarla çalıştık. Kadrolaşma yoluna gitmedik. İşsiz sporcularımıza, antrenörlerimize olanak sağladık. Ayrıca başarı Belediye bünyesinde çok sayıda şirket bulunuyor. Alman çalıştırıcı transfer için ‘Adnan Polat’tan randevu bekliyorum’ diyerek kendini kurtardı GALİBİYET SEVİNCİ Feldkamp topu yönetime attı Spor Servisi G.Saray Teknik Direktörü Feldkamp, takımda yaşanan birçok soruna karşın neşeli tavırlar sergileyerek ilginç bir yol izliyor. Alman çalıştırıcı yaklaşan transfer dönemi için değişik bir yorum yaptı ve “Adnan Polat’la bir araya gelmek için randevu ayarlamaya çalıyorum. Son lig maçından sonra Almanya’ya gideceğim. Gitmeden önce bilgi ve ricalarımı kendisine iletmeye çalışacağım” diyerek transfer için topu bir anlamda yönetime atmış oldu. Takımdan göndermeyi planladığı 1 2 oyuncu olduğunu belirten Kalli, “Onları gönderebilir miyiz bilmiyorum. Çünkü hepsinin daha mukavelesi var” dedi. Feldkamp, farklı tavrını Hasan konusundaki sözleriyle de pekiştirdi. Kalli, Hasan’ın durumu hakkında bilgisi olmadığını vurgulayarak, “Yönetimle yapacağım görüşmelerde Hasan’ın yöneticilere ne söylediğini anlayacağım. Bu görüşme belki yarın (bugün) olur, Adnan Bey’in ne zaman vakti olur bilmiyorum” diye konuştu. Beşiktaş umut dolu Spor Servisi Beşiktaş Kulübü Asbaşkanı Levent Erdoğan, Ankaragücü karşısında ortaya koydukları futbolun ilerisi için kendilerini ümitlendirdiğini söyledi. Erdoğan, Ankaragücü karşısında alınan galibiyetin çok önemli olduğunu dile getirerek “Şimdi önümüzdeki Vestel Manisaspor maçını da kazanarak ilkyarıyı tamamlamak istiyoruz. Devre arasını da en iyi şekilde değerlendirerek, ikinci yarıya çok daha iyi bir şekilde gireceğiz” dedi. Lige verilen arada takımı güçlendirmeyi düşündüklerini anlatan Erdoğan, “Devre arasında da yapacağımız bir iki takviye ile şampiyonluktaki iddiamız daha kuvvetlenmiş olacaktır” diye konuştu.Tesisleşme açısından da çalışmaların sürdüğünü kaydeden Erdoğan, “Bunlar arasında stadımızın yapılması da var. Kısa bir süre sonra sayın başkanımız Yıldırım Demirören başta stat projesi olmak üzere diğer oluşturacağımız tesislerle ilgili basın toplantısı düzenleyerek kamuoyuna duyuru ve açıklamalarda bulunacaktır” şeklinde konuştu. ‘GENÇ’ BORDEAUX ! Spor Servisi Bordeaux Teknik Direktörü Blanc, G.Saray’ın da UEFA Kupası’ndaki yazgısını belirleyecek Panionios maçına genç futbolculardan kurulu bir 11’le çıkacağını söyledi. Bu arada UEFA, gecikmeli de olsa PanioniosBordeaux maçının hakemini açıkladı. Bu karşılaşmayı Macar hakem Zsolt Szabo yönetecek. Öte yandan yarın G.Saray’ın evinde karşılaşacağı A.Wien maçı için Sarı Kırmızılı yönetimin bilet fiyatlarını yüksek tutması tepki topladı. Ligdeki Sıvas maçında bilet fiyatlarında büyük indirim yapan ve taraftara forma hediye eden yönetim bu kez açık tribün biletlerini dahi 55 YTL olarak belirledi. Sıvas maçında Arda’yla tartışan Servet, Lig TV’ye yaptığı açıklamada genç futbolcuya hata yaptığı için kızmadığını, kendisine el kol hareketleriyle cevap verdiği için sinirlendiğini söyledi. Bu arada iki futbolcunun dünkü antrenmanda yan yana gelmekten kaçınması dikkat çekti. Arda’yı kovayım mı? Feldkamp’ın son hedefi ise Arda’ydı... Sıvas maçında kendisine hareketler yapan ve Servet’le kavga eden genç futbolcuyla ilgili “Nasıl bir ceza vereyim, kovayım mı?” ifadelerini kullanan Kalli, “Arda’nın davranışını kabullenmem mümkün değil. Ancak konu ben değilim, konu G.Saray. Başkanımız dahil olmak üzere yönetimimiz ve bütün camia o davranışları görüyor” dedi. Polat martta yok iddiası G.Saray’da 2008’in Mart ayında yapılacak kongrede başkanlık için ismi ön plana çıkan Adnan Polat’ın bu kararından vazgeçtiği kulislerde konuşuluyor. Deneyimli yöneticinin başkan adaylığından vazgeçtiği ve yeni dönemde Özhan Canaydın’ın aday olması halinde de görev almayacağı iddia edildi. İdman için saat 11.00’de sahaya çıkan G.Saraylı futbolcular kısa bir süre sonra tesislere girdi. 25 dakika içeride kalan oyuncular daha sonra çalışmalara başladı. GÖRÜŞ/ HALİT DERİNGÖR Çalım Kronik Bir Hastalıktır Çoğu futbolcu kırsal alanlardan veya fakir bölgelerden mahalle kültürüyle yetişirler. Hep böyle büyüdük. Topa vurmak, stop etmek, pas vermek, şut atmak, çalım atmak gibi yetenekler bu yörelerde gelişir. Temelde olan bu alışkanlıkları ilerleyen yıllarda kolay kolay hiç kimse değiştiremez. Örneğin, eğer mahalle kültüründe topa iki ayağınızla vurmaya alışmadıysanız, futbolu bırakıncaya kadar bunu yapamazsınız. Eğer çalım yapmaya alıştıysanız ondan da bir türlü vazgeçemezsiniz. Çalımın bizim zamanımızdaki adı ‘’kıvırmak’’tı. Çalım sözcüğü sonraları kullanılmaya başladı. Bu da halkın diline kolay geldi. Sanırım bu sözcüğü de sevdi. İyi çalım yapabilmek bir futbolcu için büyük özelliktir. İyi çalım yapan futbolcu, büyük futbolcudur diye tanımlanır. Bana göre bu yanlıştır. Rakibi, ipe dizer gibi çalımlamak, halkın beğenisini kazanır ama takıma bir yarar sağlamaz. Çünkü futbol, bir saniyeler oyunudur. Böyle bir oyunda da kendini tatmin için hiç kimse uzun süre topu ayağında tutmamalıdır. Tutarsa eğer bu, egoizmden başka bir anlam taşımaz. Ama bazen topu almış kaleye gidiyorsunuz, karşınızda rakip bir oyuncu var. Elbette ona çalım atacaksınız. Yoksa ‘’gol fırsatını’’ kaçırırsınız. Yani kısacası çalımın azı karar çoğu zarar. Her şeyde olduğu gibi... Taç çizgisi kenarında yarıçapı 1 metre olan bir daire içerisinde 3 rakip savunma oyuncusuna çalım atmaya kalkışmak, büyük futbolculuk değil, akılsızlıktır. İşte G.Saray’lı Arda... Yetenekli bir genç. İlk başlarda herkes gibi ben de ondan çok umutluydum. Top ile kedinin yumakla oynaması gibi oynuyordu. O zamanlar da çalım yapıyordu ama herhalde, ileride bunu giderebilir diye düşünüyordum. Ama tersi oldu. Yapılan eleştirilerin ona pek faydası olmamışa benziyor. Milli takıma da seçildi. Ama bir türlü mahalle kültüründen kurtulamadı. Eski yıllarda da romantik çalımcılar vardı... Örneğin F.Bahçeli ‘’Tarzan’’ Mehmet Ali Has. Çok teknik bir futbolcuydu. O da Arda gibi çalıma doymazdı. Adam beklerdi çalım atmak için sahada. ‘’Gölgesine bile çalım atıyor’’ diye espriler yapılırdı. Bu nedenle bu değerli futbolcu ülkemizde bir türlü istenilen noktaya gelememişti. Beşiktaşlı Yusuf Tuna da aynı stilde bir futbolcuydu. Yürür gibi insanlara çalım atardı. Avrupa’da bile benzeri azdı. Ne var ki o da çalım yüzünden futbolda arzu edilen noktaya gelemedi. Ama bir futbolcu vardı ki, işte onun attığına çalım denirdi. Hiçbir zaman bir daire içinde Mevlevi misali dönerek çalım atmazdı. Çalım atmasıyla beraber gol pozisyonuna girmesi bir olurdu. Hiç vakit kaybetmezdi. Şiir gibi bir futbolu vardı. Bu nedenle de Lefter ‘’Ordinaryüs’’ lakabını aldı. Ve de şimdi gelmiş geçmiş olan futbolcuların en tepesinde bulunuyor. Çalım yapacak futbolcular, önce Lefter hakkında yazılanları okusunlar ve kendilerine Lefter’i örnek alsınlar. Benim bu düşüncelerime çantadan yetişen futbol profesörleri ne ahkâm keserler bilemiyorum. F.Bahçe’de Edu ve Lugano’nun cezalı duruma düşmesi kafaları karıştırdı ÇİMDEKİ GÖLGELER ERCAN TANER Zico’nun canını yaktılar HİLMİ TÜRKAY Baron!.. Bu hafta sıkıcıydı. Siyaset artık futbolun aort damarına (vücudun en büyük damarı) kadar girdi. Sadece futbolun mu? Tabii ki sporun da... Hikmet Abi’nin “Soros’un Çocukları” kitabı bu ülkenin iç ve dış mihraklar tarafından nasıl yavaş yavaş eritilmek istendiğini çok iyi anlatıyor. Ne diyor Sevgili Çetinkaya: “Dünün solcuları bugünün Soros çocukları olmuştur. Onların adları saymakla bitmez. Ben bir yurtsever ve solcu olarak onların maskelerini indirmeyi sürdüreceğim.” Din baronlarıyla aynı sofrayı paylaşan Soros Çocukları’nı Hikmet Çetinkaya’nın kitabında her yönüyle bulacaksınız. Ya Fazıl Say? Şu cümlesi çok etkili: “Sanatçı önceden hisseder. Ortaçağ karanlığı bizi yakalamak üzere. Mücadele etmeliyiz...” Maalesef sporun üzerine karanlık bulutlar iyice çöktü. Futbol dışında diğer branşlarda da dümen AKP’de... Sıra milyar dolarlık para hareketleriyle insanların ağzını sulandıran futbolda. Ben de hissediyorum. Bu oyunu da ele geçirmek istiyorlar. Nasıl medyada çoğunluğu ele geçirdiler, nasıl din baronları her şeye karışıyor, sıra artık futbola geldi. Haluk Ulusoy benim birinci dereceden akrabam değil. Ama seçimle işbaşına gelmiş bir şahsiyet. Giderse seçimle gider. Ama bu seçimler üniversite seçme sınavı gibi her sene yapılırsa güzel oyun futbol sizlere ömür olacak. AKP’li belediyeler futbolu kullanma siyasetini çok iyi öğrendiler ve artık sona gelindi değerli okurlar. Belediyeler futbolu ele geçirdi. Delegeler artık belediyeden... Kaldır elini, indir başkanı! Kaldır elini, seç başkanı! Sonra yap turkuaz formayı çıkar piyasaya. Kırmızı Beyazı unuttur, akıllardan çıkar.. Sonra belki yeşil çubuklu formaya da geçersin. Amaç Kırmızı Beyazı zihinlerden silmek. Bakıyorum da turkuaz ile ilgili medyada tık yok. Çıkarsana Almanya’yı Mor Pembe formayla... Çıkarsana İngiltere’yi puantiyeli eflatun formayla. Çıkaramazsın. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Türkiye “Avrupa Birliği’ne arka kapıdan bile giremez” diyor. Biz sessiz sedasız bakıyoruz. Avrupa ile teknoloji, sanat ve sporla mücadele edebiliriz. Teknoloji hâlâ emekliyor. Sanatçılarımız “Ben tükürürüm böyle sanatın içine” diyen bir zihniyetin içinde. Ya spor? Biraz doping, bol bol seçim, turkuaz muhabbetleri ve futbolun ciğerinde siyasetin damgası. Çok canım sıkıldı çok! Montaigne, denemelerinde şöyle diyor: “Kanunlar doğru oldukları için değil, kanun oldukları için yürürlükte kalırlar. Kendilerini dinletmeleri akıl dışı bir güçten gelir. Başka bir şeyden değil. Mistik olmak işlerine gelir. Kanunları koyanlar da çok kez budala, ya da eşitlik korkusuyla haksızlığa düşen kimselerdir. Nasıl olurlarsa olsunlar insandırlar nihayet, her yaptıkları şey ister istemez sudan ve değişkendir. Kanunlardan daha çok, daha ağır daha geniş haksızlıklara yol açan ne vardır?’’ Bilmem anlatabildim mi? Gençlerbirliği karşılaşması Fenerbahçe için hiç de kolay geçmedi. Sahanın ağır oluşu futbolu ister istemez etkiledi. G.Birliği’nin golü erken bulması Sarı Laci vertlilerin kupa yorgunu olarak geldikleri Ankara’da işini hayli zorlaştırdı. Semih çıktı yine sahneye, Fenerbahçe’nin nöbetçi askeri... Ama artık değil. O takımın golcüsü. Attığı gollerle, yaptığı asistlerle herkese parmak ısırtıyor. Kolay değil yıllarca yedek kulübesinde oturdu. Hiçbir zaman şikâyetçi olmadı, teklifler aldı gitmedi, oynayacağı günü EduLugano ikilisi Trabzonspor maçında forma giyemeyecek. sabırla bekledi, sonuçta o günler geldi ve Semih Fenerbahçe’nin en gözdesi oldu. Evet, 9 gol, 5 asist... Duyanlara duymayanlara buradan duyurulur. Tam bir profesyonel, çok çalışıyor, idman bittikten sonra da tek başına çalışmaya devam ediyor. İşte çalışmasının semeresini G.Birliği karşısında da aldı. Attığı ilk golü Arthur Zico’nun ifadesiyle hafta içinde defalarca çalışmış. Semih böyle birisi işte... Peki ya Lugano ile Edu’ya ne demeli? Her ikisi de sarı kart sınırındaydı. Ne var ki 4. sarı kartlarını gördüler ve cezalı duruma düştüler. Profesyonellikte bunlar olmamalı... Birileri maç öncesinde acaba durumu hatırlatmadılar mı, yoksa Noel’den dolayı bilinçli kart görüp ülkelerine erken mi gitmek istediler? Böyle bir düşünce içinde oldularsa ayıp ettiler, çünkü takımın çok önemli bir Trabzon maçı var... Bir bakıma hem Lugano hem de Edu, Zico’yu yaktılar. Brezilyalı teknik adam bir hayli zorlanacağa benziyor. Gerçi bu yerler için hazır kıta Önder, Can ve Yasin var ama bu üç futbolcunun maç eksikleri hayli fazla... Önder ile Can uzun süredir forma giymiyorlar. Trabzon forvetinde yer alan Gökdeniz, Yattara ve Umut ise son haftalarda iyi bir form tutturdular. Tehlikeli olabilirler. Gençlerbirliği maçında yaptığı değişikliklerle skoru lehlerine çeviren teknik direktör Zico, inanıyoruz ki Lugano ve Edu’yu aratmayacak şekilde Önder, Can ve Yasin üçlüsünü hazırlayacaktır. Çünkü Zico artık nerede ne yapacağını iyi biliyor. CUMHURİYET 18 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle