24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 ARALIK 2007 PERŞEMBE 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN Baykal, anayasa çalışmalarının laik Cumhuriyetten uzaklaşmanın son noktası olacağını söyledi Osman Nuri Torun Türkiye’nin ilk beş yıllık planının mimarı ve Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DTP) ilk müsteşarı Osman Nuri Torun ile Vakko’nun kurucusu, başarılı işadamı Vitali Hakko’yu iki gün arayla yitirdik. Bu iki önemli kişinin yaşamlarında Cumhuriyet tarihinin izlerini ve dönüm noktalarını görmek olanaklıydı. Doğrusu, Vitali Bey bütün gazetelerin manşetlerinde yer alırken, ilk DTP Müsteşarı’nın ölümünün bu kadar az yankı yaratması düşündürücüdür. Yanlış anlaşılmak istemem; çok başarılı bir işadamı, yürekten inanmış bir cumhuriyetçi, yakınları için içten dost, sempatik ve medyatik bir kişi olan Vitali Hakko’ya gösterilen ilgiyi ne yadırgıyorum ne de buna bir itirazım var. Ama Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından ve sonu beklenen başarıyı getirmese bile ciddi dönüm noktalarından biri olan, DPT’nin ilk müsteşarının ölüm haberinin bu kadar silik geçmesi, bu seçkin ekonomist bürokratın (daha sonraları uzun yıllar, özel sektörde çalışacaktır) yaşamöyküsünden yola çıkarak, planlama kavramının Türkiye’deki gelişmesi ve tartışmaları ile sonuçlarından söz eden yazıların çıkmaması şaşırtıcıdır. Belki de dünyada ve dolayısıyla Türkiye’de kavramlar öylesine değişmiştir ki, artık bunların önemi kalmamıştır diye düşünülüyor. ??? Öyle bile olsa, ciddi bir toplumsal bellek kaybıyla karşı karşıya olduğumuz kesin. Planlı ekonomi, ellili yılların Türkiyesi’nde çok tartışıldı. Bu tartışmaların ve o zamanlar ülkenin gündeminin oluşturulmasında, önemli bir ağırlığı bulunan, toplumda etkin CHP’nin de büyük katkısıyla 1961 Anayasası’nda DTP kurum olarak yer aldı. Ama gerek sağ partiler, gerekse kendi başıboşluğundan hoşnut, ama her başı sıkıştığında devlete başvurmaktan çekinmeyen, devletin gümrük duvarları, teşvik, vergi indirimi gibi desteklerini hep talep edip, öneri ve yol göstermelerine hep karşı çıkan iş dünyası ile sağ planlama fikrine ters baktılar. İnönü’nün başında bulunduğu koalisyon hükümetinin de kendilerinden yana yeterli ağırlığı koymadığını düşünen Osman Nuri Torun, Nejat Erder ve Atilla Karaosmanoğlu gibi yakın çalışma arkadaşlarıyla birlikte, topluca görevlerinden istifa ettiler. Emre Kongar ve Mehmet Barlas, pazartesi günkü “Yorum Farkı” programında, bu noktaya parmak bastılar, hatta yabancı uzman Kaldor’un “ABD’de sanayi ağaları, Türkiye’de toprak ağaları girişimlerin önünü kestiler” sözünü de anımsattılar. Kongar, bugüne de ışık tutan başka bir noktaya da parmak bastı ve Kalkınmada Öncelikli Yöreler Dairesi sürseydi ve çalışabilseydi, bugün Güneydoğu’nun içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal yapının çok değişik olabileceğini vurguladı. ??? Başarılı bir ekonomist, yetkin bir bürokrat, seçkin bir aydın ve bir Cumhuriyet beyefendisi olan Osman Nuri Torun’u tanımak ve birçok vesileyle birlikte olmak olanağını buldum. Hatta bir keresinde, kalabalık bir öğlen yemeğinde, örneğine yaşamımızda az rastlanan aydın politikacı, gerçekten demokrat devlet adamı Necdet Uğur’un, dostu Osman Nuri Bey’i zamanında toplumda büyük çalkantı yaratan o ünlü istifa kararından dolayı eleştirdiğini de anımsıyorum. Siz hatalıydınız, siz danışma ve uygulama makamıydınız, siyasi irade o idi (İnönü’yü kastediyor) siz değildiniz, dediğini anımsıyorum. Hoşgörülü Torun, bu sözlere fazla bir tepki göstermedi. Artık bu istifanın yerinde mi, yanlış mı olduğunu tartışmanın anlamı yok. Ama ortada yadsınamaz bir gerçek var. Devlete sırtını dayamayı şiar edinen özel sektör de, onun temsilcisi sağ partiler de, o günün koşullarında, planlı bir ekonomi disiplinine ayak uyduracak yapıda değillerdi. Eğer bugünkü ekonomik yapıdan memnunsanız, bu davranışın haklı olduğunu söyleyebilirsiniz. Zaten, bugün egemen çevrelerde bu tartışma kapanmıştır. Ben hâlâ tercihlerin ve desteklerin belirlenmesinde etkin bir DTP’nin Türkiye için kaçmış bir fırsat olduğunu düşünüyorum. ‘Dini hegemonyaya gidiliyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında “Türkiye’nin bir dini hegemonya altına girdiği” uyarısında bulundu. CHP lideri Baykal, MYK toplantısında son gelişmeleri değerlendirdi: “Türkiye giderek bir dini hegemonya altına giriyor. YÖK, Türkİş gibi kuruluşlar teker teker AKP kontrolüne giriyor. Anayasa çalışmaları, laik demokratik cumhuriyetten uzaklaşıp din devletine doğru gidişte son nokta olacak. Üçte biri zaten değiştirilmiş olan anayasayı askerlerin anayasası olarak takdim ? Partisinin MYK toplantısında son gelişmeleri değerlendiren CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Esenler’deki bir lisede görevli edebiyat öğretmeni Z.Y’nin baskılarına maruz kalan Alevi öğrenciye mektup yazdığını söyledi. Baykal’ın yazdığı mektubun CHP İstanbul İl Başkanı tarafından aileye iletileceği bildirildi. Baykal’ın KONDA’nın türban artışını ortaya koyan araştırmasıyla ilgili olarak da “Tarhan Erdem’in araştırması durumu çok net ortaya koyuyor. Hassasiyetlerimizi paranoya olarak gören bazı çevreler artık daha gerçekçi davranmaya başladı” görüşünü dile getirdiği öğrenildi. nun çıkacak, dendi, sonra da, TCK’nin 221. maddesi etkinleştirilecek, denilmeye başlandı. O maddede ihbarda bulunanların yararlanması öngörülüyor. Anlaşılan bu şart kaldırılacak. Yasada düzenleme yapılsa da dağdakiler inmez. Ancak hapiste bulunan PKK’liler, Hizbullah suçluları serbest kalabilir. PKK yöneticileri de ellerine silah almıyorlar ama onlar silahlı militanları yönetiyorlar. Onlar da edip, ‘sivil anayasa’ yapacağız diye ortaya çıkıyorlar. Kafalarının arkasında din devletine doğru gidişi kolaylaştıracak bir düzenleme arzusu yattığını biliyoruz. Laik demokratik cumhuriyete inananlar çok dikkatli olmalı. Bu kavga bir Türkiye kavgasıdır. Türkiye’yi bir din devleti haline getirme, cumhuriyetin kimliğini, temellerini, üniter devlet yapısını parçalama, yok etme kavgası sürdürülüyor” dedi. ‘Hizbullah yararlanır’ Baykal’ın yeni “eve dönüş” tartışmalarıyla ilgili olarak da “Önce, ka bu anlayışa göre pişmanlıktan yararlanacaklar mı?Terörle mücadele sırasında aftan bahsetmek, ateşi benzinle söndürmeye çalışmaya benzer” dediği aktarıldı. Baykal, İstanbul Esenler’deki bir lisede görevli edebiyat öğretmeni Z.Y’nin baskılarına maruz kalan Alevi öğrenciye de mektup yazdığını söyledi. Alevi öğrenciye baskı savları TBMM İnsan Hakları Komisyonu tarafından da kabul edilmiş ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu öğrenciyi telefonla aramıştı. Baykal’ın yazdığı mektubun CHP İstanbul İl Başkanı tarafından aileye iletileceği bildirildi. Vitali Hakko toprağa verildi İstanbul Haber Servisi Hazır giyim ve moda sektörünün duayenlerinden, Vakko markasının yaratıcısı, işadamı Vitali Hakko (94), İstanbul’da düzenlenen törenlerin ardından Ulus Mahallesi yolundaki Arnavutköy Musevi Mezarlığı’nda bulunan aile kabristanlığında toprağa verildi. Sanat ve iş dünyasından çok sayıda kişinin bir araya geldiği cenaze töreninde Vitali Hakko’nun “Türkiye âşığı” olduğu ve her zaman en iyiyi isteyen yapısı olduğuna vurgu yapıldı. Hakko’nun cenazesi ilk olarak Vakko’nun Merter’deki fabrikasına getirildi. Buradaki törenin ardından Hakko’nun naaşı, alkışlar arasında cenaze aracına konularak Neve Şalom Sinagogu’na götürüldü. Sinagogdaki törene Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Egemen Bağış, eski DSP Milletvekili Rıdvan Budak, İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, işadamı Rahmi Koç, tiyatro sanatçısı Yıldız Kenter ile çok sayıda kişi katıldı. DİNCİ KANALLARA SADECE UYARI RTÜK’ten çifte standart AYŞE SAYIN Vitali Hakko için Neve Şalom Sinagogu’nda tören düzenlendi. Buradaki törene Hakko’nun oğlu Cem Hakko ile Devlet Bakanı Nimet Çubukçu da katıldı. (SİBEL BAHÇETEPE) ANKARA Radyo Televizyon Üst Kurulu’ndaki (RTÜK) “iktidar ağırlığı”, kurulun radyotelevizyonlara uyguladığı cezalara da yansıdı. AKP kontenjanından seçilen RTÜK Başkanı Zahit Akman döneminde iktidar yanlısı dinci kanal ve programlara cezalar yok denecek kadar azalırken, muhalif yayınlarıyla tanınan kanallara ceza yağdı. RTÜK Başkanı Zahit Akman’ın kurul bütçesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında milletvekillerinin sorularına verdiği yanıtlar ve Cumhuriyet’in edindiği belgelere göre kurul, 13 Temmuz 200521 Kasım 2007 tarihleri arasında ulusal ölçekte yayın yapan 14 kanaldan 13’üne çeşitli cezalar uygularken, Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen Samanyolu Haber’e hiçbir ceza verilmedi. En çok ceza uygulanan kanalların başında 118 ceza ile Star televizyonu gelirken, bunu sırasıyla 115 cezayla Kanal D, 97 ceza ile Show TV , 96 ceza ile atv, 62 ceza ile Flash TV ve 31 ceza ile Kanaltürk televizyonu izliyor. Muhalif kanallara ağır cezalar Dinci ya da iktidara yakınlığıyla bilinen kanallardan Meltem TV , Mesaj TV’ye 13’er kez ceza uygulanırken, Kanal 7’ye 8, STV’ye 8, TGRT Haber’e 6, Kanal A’ya 3, Haber 7’ye de 1 kez ceza uygulandı. Muhalif kanallara “program durdurma” dahil en ağır cezalar uygulanırken, iktidar yanlısı veya dinci kanallara uyarı cezası verildiği ya da savunma alınmakla yetinildiği de ortaya çıktı. Buna göre örneğin Kanal 7 televziyonuna uygulanan 8 cezadan 6’sı uyarıyla, 2’si de savunma ile geçiştirildi. Samanyolu TV’ye 2 savunma, reklam kuşağı yayını nedeniyle 1 para, 4 uyarı cezası verilirken, ana haber bülteni nedeniyle de sadece 1 kez program durdurma cezası aldı. İktidara muhalif yayınlarıyla tanınan Kanaltürk televizyonuna uygulanan cezaların ise ağırlıklı olarak yolsuzluk, haber bülteni ya da politik tartışma programlarına yönelik uygulanması dikkat çekti. Kanaltürk “YolsuzlukYoksulluk” programı nedeniyle 2’si yayın durdurma olmak üzere 15 kez ceza alırken, tartışma programı “Politika Durağı”na 12, ana haber bülteni ve diğer programlara da toplam 9 kez ceza verildi. RTÜK Başkanı Zahit Akman, CHP Milletvekili Bülent Baratalı’nın sorusu üzerine STV’de yayımlanan ve gizemli, gerçek dışı olayların “dinsel sos”la “Sırlar Dünyası” ve “Beşinci Boyut” adlı programlara hiçbir yaptırım uygulanmadığını, sadece Kanal 7’de yayımlanan “Kalp Gözü” adlı program için bir kez uyarı cezası verildiğini açıkladı. asirmen?cumhuriyet.com.tr TBMM’DE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ Bakan Unakıtan Çalık’ı savundu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmeleri sırasında muhalefet sözcüleri Çalık grubunun aldığı ihaleleri gündeme getirirken Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, “Falanca grup yurtdışında iş almış, aman ne güzel olmuş. Hükümetimiz de, cumhurbaşkanımız da buna yardımcı olur. Ersin Arıoğlu’na da yardım ederiz, Çalık’a da” dedi. Unakıtan, çocuklarının işleriyle ilgili eleştirilere de “Çocuklar yumurta sattı, mesele oldu. ‘Yumurtayı likit yaptınız’, diyorsunuz. Kötü mü yapmışlar, hijyenik yumurta yapmışlar ne var bunda?” karşılığını verdi. Bütçe görüşmeleri sırasında CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Esfender Korkmaz, vergi sisteminin adil olmadığını vurgularken “Maliye devamlı kümesteki kazları yoluyor, yani sürekli elinin altındakilerden vergi alıyor. Kümesteki kazları sürekli yolarsan, onların yolunacak tüyü kalmaz” dedi. Korkmaz, özelleştirmede önemli kayırmalar olduğunu vurgularken Sabahatv ihalesini örnek gösterdi. “SamsunCeyhan boru hattının ihalesini Çalık grubu aldı. Enerji Bakanı Hilmi Güler, Çalık grubunu tavsiye etti. Başbakanın damadı Çalık grubuna genel müdür oldu, Başbakan Sudan’a gitti, arkasından Çalık burada iş aldı’’ haberlerini okuyan Korkmaz, “Arkadaşlar, bütün bunlar tesadüf olabilir mi?” diye sordu. MHP İstanbul Milletvekili Ümit Şafak da “Bu iktidar, devleti firma, ülke coğrafyasını da pazaryeri olarak görmektedir. Özelleştirmeler gerçek değerinden yapılmıyor. Yapılan özelleştirmelerle birileri zengin edilmiştir’’ dedi. KANALTÜRK’E DESTEK ‘Ceza, demokrasi hoşgörüsüne aykırı’ İstanbul Haber Servisi Basın Konseyi Yüksek Kurulu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK), Ülker grubunun gönderdiği tekzip metnini “20 saniyelik” bir farkla jenerik sonrasında yayımladığı için Kanaltürk televizyonuna 3 gün süresince reklam yayımlamama cezası vermesini kınadı. Basın Konseyi Yüksek Kurulu yaptığı açıklamada, Kanaltürk verilen cezanın “demokrasinin herkesten beklediği hoşgörüye aykırı’’ olduğu ifade edildi. Açıklamada, Kanaltürk’te 31 Ekim 2006 tarihinde yayımlanan “Yolsuzluk ve Yoksulluk” adlı programa, Ülker Gıda Sanayi ve Ticareti Anonim Şirketi tarafından gönderilen tekzibin, 15 saniye geç yayımlandığı belirtilerek, “Cevap ve tekzip hakkına saygı gösterilmesi Basın Konseyi’nin titizlikle koruduğu ilkelerden biridir. Ancak, 14 ay önce yapılmış bir yayınla ilgili cezanın bu kadar geç uygulanmasının, hukuk ve adalet anlayışına uygunluğunu savunmak zordur. O nedenle yeni yasa çalışmaları sırasında makul bir süre zarfında kesinleşmemiş cezaların zaman aşımına uğramasını sağlayacak düzenleme yapılması, dikkate alınması gereken bir husustur’’ görüşlerine yer verildi. Kanaltürk’ten yapılan açıklamada da “RTÜK Kanaltürk’ü siyasi olarak yok etmek isteyenlere haksız ekonomik yaptırımla destek olmaktadır” denildi. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle