18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 2007 PAZARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y Y B B Y Y PB 13 12 14 13 20 21 23 22 16 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB PB PB PB B B PB PB 13 12 11 12 14 14 13 11 21 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB PB PB PB PB PB PB 23 24 20 25 16 19 15 13 8 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun batı kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Batı Akdeniz ile akşam saatlerinden sonra Güney Ege, Afyon ve Uşak çevreleri, gece saatlerinden sonra Marmara’nın batısı yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerler parçalı bulutlu geçecek. Hava sıcaklığı 2 ila 4 derece artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo B 5 Helsinki B 4 Stockholm Y 6 Londra Y 12 Amsterdam B 12 Brüksel B 11 Paris PB 10 Bonn PB 10 Münih Y 13 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB Y PB Y Y PB PB Y Y 12 14 21 11 12 16 19 20 13 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y B B B PB B B Y B 3 22 13 31 14 24 15 33 27 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu ABD Dışişleri Bakanı, Türkiye’den ayrıldıktan sonra sınır ötesi operasyona karşı olduklarını yineledi GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Rice: Çıkarlarımız zarar görür WASHINGTON (AA) ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, terör örgütü PKK üzerinde bir etkisi olacak ve Kuzey Irak’ı istikrarsızlaştırmayacak şekilde PKK ile mücadele edilmesi gerektiğini ifade etti. Rice’ın Tel Aviv’de, kendisiyle beraber seyahat eden gazetecilerin bir toplantıdaki sorularına verdiği cevaplar, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlandı. Buna göre, Rice, Irak’a olası sınır ötesi operasyona ilişkin bir soru üzerine, Türk yetkililerle görüşmelerinde, Kuzey Irak’ı istikrarsızlaştıracak herhangi bir girişimin, o bölgedeki uzun dönemli çıkarlara zarar vereceği mesajını verdiğini kaydetti. Türklerle PKK’ye karşı kapsamlı bir yaklaşım geliştirilmesi için çaba harcanmasını konuştuklarını kaydeden Rice, “Harekete geçme yollarına baktıklarını anlıyorum. Biz de öyle.Ancak iki koşulu karşılayacak bir şekilde harekete geçmek istiyoruz. Birincisi, PKK üzerinde bir etkisi olacak ve ikincisi kuzeyin istikrarsızlaşmasına katkıda bulunmayacak” ifadesini kullandı. Teröristler köy ve kasabalarda yuvalandıkları veya ulaşımı zor bölgelerden hareket ettikleri zaman, bu yapıyı bozmak için ve hareket kabiliyetlerini engellemek için “çok iyi planlanmış yöntemler” geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Rice, “Burada da amaç bu” dedi. ‘ABD’nin de problemi’ ABD Dışişleri Bakanı Rice, terör örgütü PKK tehdidiyle başa çıkmak için harekete geçileceğini, ancak bunun “etkili” bir şekilde yapılmasına bakıldığını ve Türklerin de bunu anladığına inandığını kaydetti. Rice, bu meselenin ABD’nin de problemi olduğunu açıkça ifade ettiklerini ve çözüm yolu aradıklarını belirtirken, aynı zamanda Iraklıların atabileceği adımlar üzerinde de çalıştıklarını ifade etti. ‘Hayırlı’ Günler! Sevgi ÖZEL ? Baştarafı 2. Sayfada Arapça “hayr” sözcüğü, Türkçede tek başına “hayır” biçiminde kullanılır; anlamı, “iyi, yararlı”dır. Ne ki bu sözcüğe, kimileri dinsel anlam yüklemektedir. Bu durumu en iyimser yorumla, tek yanlı okuyan politikacıların sözvarlığının kısıtlı olmasıyla açıklayabiliriz; ama böyle değil. “Büyükler”i katılıyor diye bir okul müdürü okulu, bir yetkili sözü “hayır”la açıyor, “hayırlara vesile olmak”la kapıyorsa bu, bal gibi mahalle baskısıdır. Toplutaşım aracından inen sürücünün bir bakkal önünde kimseye aldırmadan dakikalarca oruç açması, tepki verenlere, “Siz Müslüman değil misiniz lan?” diye bağırması; gencecik çocukların başı açık ve su içiyor diye yaşlı bir kadına sövgüyle sataşması gibi birçok şaşırtıcı olaya ve resmi kurumlarda “çok” kazançlı işi olduğu için ilk kez oruç tutan, iftar sofrası kuranlara, bu yıl sıklıkla tanık olduk. Fildişi kulesinde “yan gelip yazan” ve sokakta yaşananlardan habersiz, desteksiz dayanaksız sallayarak “türban ve inanç” savunması yapanların, “first lady” övgüsüne soyunanların yazı ve konuşmalarında kullandığı dil de açıkça mahalle baskısıdır. Artık “derin gündem” ve “kadrolu gündemciler” olduğunu biliyoruz. Birçok şeyi gözlerden kaçırmak için ortaya atıldığı belli anayasa tartışmaları sürerken ve terör belası içimizi yakarken, bir başbakanın “yakışıklı ve karizmatik” oluşu kimi ilgilendirir? Var olanı, yokmuş gibi göstermek için söylenenler, gerçek yaşamla hiç örtüşmezken, sözcüklerin içi boşaltılıp kirletiliyor. “Derin gündem”i yönlendirenlere, artık “gizli eller” diyemeyiz; çünkü “kadrolu gündemciler” açık alana çıktılar. Dört dörtlük kurgulanan, perdenin önünden çok arkasında oynanan, kirli ve çirkin bir oyunun akılla değil, kurnazlıkla tasarlandığını görüyoruz. “Kadrolu gündemciler” mutlu; her şey kurguladıkları gibi işliyor. Cumhuriyetin tüm değerlerine hem acımasızca, hem akılsızca saldırıyorlar. Saldırı araçları, yazık ki Dil Devrimi’yle özgürleşen Türkçedir. Kalemi, yazan kişinin silahıdır; ama güzelim sözcüklerin kurşun gibi kullanıldığını görmek acı veriyor. Serseri bir kurşunun nereye gideceği belli değildir; sıkana “maganda” deyip geçmeye alıştırıldık. Sözcükleri kurşun yerine kullanana “maganda” demek istemiyoruz; ancak kurşun yerine kullandıkları sözcüklerin hedefi de yol açacağı yıkım da belli. Ülkeyi saran yabancı tabelalardan önce asıl ve korkutucu kirlenme budur; kaldı ki dil kirlenmez. Dile yansıyan kirin kaynağı düşüncedir. Düşünceler kirlendikçe kendi diline, insanına, toprağına, çiçeklerine, kuşlarına yabancılaşma süreci hızlanır; önemli olan ipin ucunu bırakmamaktır. “Kadrolu gündemciler” ta 1920’lerden bugünü tanımlayan Atatürk’e ve Atatürkçü düşünceye saldırıyı sürdürebilirler; ülkenin bütün varsıllıkları satışa çıkarılabilir; içerdeki aymazlar işbirlikçi rolünden ün ve çıkar sağlayabilirler; hatta bu durum, beyinleri yıkarcasına “hayırlara vesile” olmakla açıklanabilir. E, biz kış uykusunda mıyız? Laik Cumhuriyetin değerleriyle hesaplaşma düşüncesinin artık saklanmadığı; dile getirilenlerin yavaş yavaş ele getirildiği bu toplumsal savrulmadan, Atatürkçü düşünceyi kuşanarak akıl yoluyla kurtulmak zorundayız. Zorundayız! Terörü lanet mitingleri ve gösterileri tüm yurtta kitleleri birleştirmeye devam ediyor Protestolar büyüyor Haber Merkezi Dün İzmir’de çeşitli sivil toplum örgütlerince “Teröre Lanet, Milli Birlik ve Beraberlik Mitingi” düzenlendi. Kırıkkale ve Elazığ’da da, motosikletle terörü protesto gösterileri yapıldı. Kırıkkale’de motosikletli bir grup genç, şehitliği ziyaret ederek terörü kınadı. Elazığ Motosiklet Kulübü Derneği üyeleri, protesto amacıyla şehirde kortejle gezdi. İzmir’de Cumhuriyet Meydanı’ndan başlayan yürüyüşün ardından Gündoğdu Meydanı’nda gerçekleştirilen mitinge, vatandaşlar ve şehit aileleri katıldı. Türk bayrakları ve terörle mücadelede şehit olan askerlerin fotoğraflarını taşıyan yurttaşlar, terör örgütünü lanetleyen ve birlik, beraberlik mesajları veren sloganlar attı. Ağrı’nın Patnos ilçesinde görev yaparken 2000 yılında şehit olan Binbaşı Erhan İşbilen’in lise öğrencisi kızı Büşra İşbilen’in şehit çocukları adına gözyaşları içinde yaptığı konuşma, toplantıya katılanları ağlattı. Ülke yöneticilerine ve gazetecilere çağrıda bulunan Büşra İşbilen, şöyle seslendi: “Ülkemizi yönetenler, teröre dur desinler. Bu hainlere dersini versin Almanya’nın Köln kentinde de terörü protesto mitingi yapıldı.Almanya’nın çeşitli kentlerinden bayraklarıyla gelen Türk vatandaşları sloganlar atarak PKK’yi lanetledi. (Fotoğraf: AA) ler. Başka çocukların da kar di. Miting, marşlarla sona erdi. nmak üzere gözaltına alındı. deşlerimin de babasız kalması Fransa’da olay çıktı Almanya’nın Köln kentinde na müsaade etmesinler. İçimizüniversite öğrencilerinden oluFransa’nın başkenti Paris’te, şan Teröre Karşı İnisiyatif grubu de terörü besleyen, destekleyen ve ona göz yuman herkesten Türkiye’de düzenlenen terör sal tarafından düzenlenen mitinge hesap sorsunlar. Sorsunlar ki dırılarını protesto için miting dü katılan üç bin kişi, terörü lanetacılarımız hafiflesin.’’ Şehit er zenlendi. Yaklaşık 300 kişinin leyen sloganlar atarak, terör örHakan Uysal’ın annesi Kadriye katıldığı gösteriye, PKK yandaş gütünün amacına ulaşamayacaUysal ise “Hiç başımız yere ları olduğu tahmin edilen bir ğını dile getirdi. Gösteriye katıeğilmeyecek. Şehit annelerinin grup, demir sopalarla saldırı dü lanlar, PKK’nin lanetlendiği, birhepsini davet ediyorum, askere zenledi. Çıkan arbedede 13 kişi lik ve beraberlik çağrılarının yer gidelim, askerlik yapalım” de yaralanırken 11 kişi sorgula aldığı pankartlar açtı. önemli bir bölümü Rice’ın sözlerine büyük önem vermiş görünüyordu. Oysa ortada somut sonuç yok. Rice’la görüşmelerin perde önü ve arkası gösteriyor ki, elde üç “yok” var: 1 Sınır ötesi operasyona ABD’den izin yok. 2 ABD’nin Türkiye ile ortaklaşa operasyona niyeti yok. 3 Irak’ın kuzeyine özel bir yaptırım yok. Bakalım bu yoklar, nasıl var gibi gösterilecek. ErdoğanBush görüşmesinin sonrasında yapılacak açıklamalarla bunu göreceğiz. O zaman da AKP hükümeti için şu unvan uygun düşecek: Yoktan var eden! AKP bu medya ile onu da başarır! ??? Rice, Ankara’da şu saptamada bulundu: “Kuzey Irak bölgesel yönetimi Türkiye’nin ne kadar kararlı ve ciddi olduğunu anladı!” Acaba hangi tavrımızla anladı, merak ediyoruz. Erdoğan’ın medyaya sansür istemesiyle mi? Buna karşı çıkan Danıştay’a saldırısıyla mı? Terör üzerine yorum yapanlar için kullandığı “tahrik memurları” sözüyle mi? Usulen de olsa Irak’a yaptırımların gündemde olduğu açıklandıktan sonra, ne yaptırımı benim haberim yok, yaklaşımıyla mı? Hangisiyle? Rice, PKK için şu sözü kullanıyor: “Türkiye ile ABD’nin ortak düşmanı!” İlk bakışta okşayan bir söz ama, bu sözün içinde sanki PKK sorununu tam anlamıyla uluslararasılaştırma havası var. Gelelim Rice’ın İstanbul toplantısı sırasındaki iki davranışına... Bu tür toplantıların temel görüntüsü olan “aile fotoğrafına” zirve başlangıcında girmedi. Bu, İran ile aynı karede olmama, düşüncesi diye yorumlanabilir. O zaman toplantıya İran’ın katılmasını niye kabul ettiler? İkinci davranışı daha önemli; Erdoğan’ın Türkçe konuşması sırasında çeviri kulaklığını takmadı. Acaba Rice, Erdoğan’ı anlayacak kadar Türkçe mi biliyor? Bizim bildiğimiz Erdoğan’ın İngilizcesi ne kadarsa Rice’ın Türkçesi de o kadar. Bu durumda ortaya başka bir seçenek çıkıyor: Rice, Erdoğan’ın bir ölçüde sert mesajlar içereceğini öğrendiği konuşmasını ciddiye almadığını ima etti. Bu nedenle de takmadı. Kulaklığı yani! ??? Rice, özel televizyon kanallarına verdiği röportajlarda da çok konuşup bir şey söylememeye özen gösterdi. Sık sık şu öneriyi getirdi: “İstihbaratı paylaşalım.” Bugün yazı soruyorum türünden oldu ama, acaba neyin istihbaratı paylaşılacak? ABD, Irak’ın özellikle kuzeyine Teksas’tan daha çok hâkim. Üstelik, bölgedeki PKK kampları o kadar açık faaliyet içinde ki, gazetecilerin biri giriyor biri çıkıyor. İyi niyetli düşünüp bir soru daha soralım: Yukarıdaki yoklar dikkate alındığında ABD, Türkiye’ye Irak’taki PKK faaliyetleriyle ilgili istihbarat verince ne olacak? Son olarak terör örgütünün elindeki askerlerin bırakılışına değinelim. Zamanlama ilginç; BushErdoğan görüşmesine bir gün kala ABD koordinatörlüğünde serbest bırakma! Askerlerimizi önce kaybettirip sonra buldurmakla ABD yardım mı ediyor gözdağı mı veriyor? Bunca soruyu, Rice’ın Türkçesiyle yanıtlamalı: Ayıkla Rice’ın taşını! ankcum?cumhuriyet.com.tr İZMİR’DE 2 TERÖRİST YAKALANDI ŞIRNAK’TA 3 TERÖRİST ÖLDÜRÜLDÜ İtiraf faciayı önledi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Kocaeli’nde önceki gün vurularak yakalanan bir teröristin itirafları doğrultusunda operasyon düzenleyen İzmir polisi, bombalı eylem hazırlığındaki 2 kişiyi bir miktar patlaycıyla yakaladı. Kocaeli’nde önceki gün düzenlenen operasyonda bombalı eyleme hazırlanan S.Y. vurularak yakalandı. Tedavisinin ardından sorgulanan S.Y’nin itirafı İzmir’de yaşanabilecek faciayı da önledi. Yaşar’ın ifadesinde, bombaları İzmir’de bulunan T.B. (34) ve S.Ö’den (32) aldığını söylemesi üzerine operasyon İzmir’e kaydırıldı. Teröristin verdiği adreslere düzenlenen baskınlarda T.B. ile S.Ö, 200 gram C4 patlayıcı ve iki fünyeyle ele geçirildi. Zanlılardan S.Ö’nün, Kocaeli’nden gelen S.Ş’yi karşılayıp barınmasını sağladığı, T.B’nin ise kuryeler aracılığıyla kendisine gelen patlayıcı hazırlayıp verdiği ortaya çıktı. T.B. ve S.Ö’nün İzmir’de bombalı eylem için talimat bekledikleri kaydedildi. Bir korucu şehit DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Güneydoğu Anadolu’da PKK’ye yönelik operasyonlar devam ederken dün Şırnak’ta çıkan çatışmada 1 korucu şehit oldu. Mardin’in Dargeçit ilçesi ile Şırnak’ın İdil ilçesi kırsal kesiminde yer alan Cehennem Deresi mevkiinde, teröristlerle güvenlik güçleri karşı karşıya geldi. Cehennem Deresi’ndeki Yarbaşı ve Bakvan köyleri arasında korucuların desteğiyle yürütülen operasyonlar sırasında çatışma çıktı. Çatışma sırasında bir korucunun şehit olduğu belirtildi. Çatışmalarda 3 terörist öldürüldü. Diyarbakır’da da güvenlik güçlerinin yürüttüğü çalışmalar sonucunda PKK kuryesi olduğu belirtilen iki kişi yakalandı. Sınırın diğer yanında ise K. Irak tarafından ABD’lilerin faaliyetlerinin arttığı dikkat çekiyor. Dün öğle saatlerinde Habur Sınır Kapısı’nın K. Irak tarafında kalan ve Halil İbrahim Gümrük Kapısı’nda iki ABD helikopterinin iniş yaptığı gözlendi. Helikopterlerin keşif amacıyla bölgede uçtuğu belirtildi. Papa’dan barışçıl çözüm çağrısı ? ROMA (AA) Papa 16. Benediktus, dün Vatikan’daki Angelus Duası için toplananlara hitaben yaptığı konuşmada, “Türkiye ile Irak arasındaki sınır bölgesindeki gelişmelere ilişkin son günlerde gelen haberler, herkes için olduğu gibi benim için de bir endişe kaynağıdır” dedi. Papa, Türkiye ile Irak arasındaki sorunlara barışçıl bir çözüm bulunmasına yönelik her türlü çabayı desteklediğini de belirtti. Papa’nın, sorunun temel nedeni olan terör saldırılarına hiç değinmemesi de dikkati çekti. Tekne battı: 1 astsubay şehit ? MUĞLA (AA) Muğla’nın Dalyan beldesinde önceki gece saatlerinde iki balıkçı teknesinin denizde çarpıştığı bilgisini alan Dalyan Beldesi Jandarma Karakol Komutanı Kıdemli Başçavuş Remzi Avcı, yanına ekip alarak, Dalyan kanalında bulunan bir sürat teknesi ile olay yerine hareket etti. Şiddetli rüzgâr ve dalgalar yüzünden sürat teknesinin alabora olması sonucu Avcı şehit oldu. Teknede bulunan iki asker ve tekneyi kullanan balıkçı ise balıkçı tekneleri tarafından güçlükle kurtarıldı. ATV’de devam eden “Hatırla Sevgili” dizisi, son aylarda bizim kuşağın gençlik dönemini anlatıyor. 1968’li yılları ele alan bölümleri izlerken kendi gençliğimizin inişli, çıkışlı, hüzünlü, heyecanlı günlerini yaşıyorum. Bir yerden Deniz Gezmiş çıkıyor. Bir tarafta Taylan Özgür’ün öldürüldüğü günlere gidiyoruz. Aliağa’da öldürülen devrimci sendikacı arkadaşımız Necmettin Giritlioğlu ekrana geliyor. ??? Yakın tarihi bir dizi içinde aktarmak kolay değil. Bu nedenle tartışmalar da eksik olmuyor. İçinde canlı olarak yaşadığımız dönem olduğu için bazı bölümlerin, bazı olayların tam da doğru aktarılmadığına tanık oluyoruz. Ben bu kadarının kabul edilebilir bir hata olduğu inancındayım. Sonuç olarak her tarihi olay biraz da nereden baktığınıza göre bir anlam kazanıyor. Tabii maddi hatalar da oluyor. Bunun da çok ağır bir sapma olmadıkça hoş görülmesinden yanayım. Tabii herkes böyle düşünmüyor. ‘Hatırla Sevgili’ Bazı bölümlere çok ağır eleştiriler yöneltiliyor. Geçenlerde Taylan Özgür’ün kız kardeşi Hale Kıyıcı diziyi eleştiren sert bir açıklama yaptı. Onun duyarlığını anlıyorum. Taylan Özgür’ü öldürdüler. Öldüren polis ortaya çıktı. İsmiyle cismiyle. Buna rağmen korundu kollandı. Taylan’ın öldürülmesinde devlet içinden uzanan parmakların olduğunu anlamıştık. Hale, yılladır bu cinayetin arkasındaki zinciri çözmeye gayret ediyor. Bu nedenle öfkesi ve tepkisi hepimizden daha fazla oluyor. ??? Diziyi izlerken bazen dalıp gittiğimi fark ediyorum. Sanki dün yaşadığımı sandığım olayların üzerinden 40 yıl geçtiğini anlıyorum, ama kabullenmekte zorlanıyorum. Zamanın akış hızını, bizim kuşağın yaşadıklarının tarih olmasını bir türlü içime sindiremiyorum. Deniz Gezmiş’i oynayan gence bakıyorum. Bir cezaevi koğuşunda yorumlarda bulunuyor. Benim Deniz Gezmişim bu değil. Nasıl olsun ki zaten. Deniz Gezmiş 24 yaşında idam edildi. O gencecik yaşında o kadar çok olay başından geçti ki! Bugün 24 yaşındaki gençlere bakarak Deniz’in yaşamının hızını görmeye, anlamaya çalışıyorum. Bizim Denizimiz belki dizideki Deniz’e benzemiyor, ama artık Deniz yalnızca bizim Denizimiz olmaktan çıktı, daha evrensel, daha toplumsal bir nitelik kazandı. Toplumun da bir Deniz Gezmiş’i var. Dizideki Deniz Gezmiş, filmlerdeki Deniz Gezmiş, yeniden yaratılmış bir Deniz Gezmiş. Ona itirazım var mı? Çok olduğunu söyleyemem. Çünkü herkesin Deniz’i kendine. ??? “Hatırla Sevgili” dizisini izlerken içimi zaman zaman hüzün bürüyor. Eski arkadaşlıkları, eski heyecan dolu günlerimizi yeniden yaşıyor gibi oluyorum. Şimdi saçları ağarmış, emekli olmuş, torun büyütmeye çalışan 68’li arkadaşlarımın o günlerdeki hallerini düşünüyorum. Bir heyecan ve umut içindeydik. Dünyayı yeriden oynatacakmış gibi bir gücümüzün olduğunu sanıyorduk. Öfkelerimiz keskin, yargılarımız acımasızdı. Arkadaşlıklarımızı kalıcı, dostluklarımızı sonsuz kabul ediyorduk. Henüz kırılıp dökülmemiştik. Henüz yenilginin, acının, ölümün acımasızlığıyla yüz yüze gelmemiştik. Henüz isyan etmenin bize ödeteceği bedelle karşılaşmamıştık. ??? Şimdi her şey yaşandı ve tarih oldu. O günlerden bugünlere bakmak başkaydı, farklı şeyler umuyor, farklı sonuçlar bekliyorduk. Şimdi bambaşka bir dünyada yaşıyoruz. Bazı arkadaşlarımız o umut ve hayallerle ölüme gittiler. Bugünlerden o günlere bakmaksa bir başka oluyor. Bazen hüzün bası yor, bazen özlem. Bazen de öfke. Biz nerelerde hata yaptık, şimdi daha iyi anlayabiliyoruz. Düzenin ne kadar acımasız olduğunu ve bize karşı ne kadar zalimce davrandığını görüp bu düzenin kurumlarıyla bir türlü barışamayacağımızı anlıyoruz. ??? Bugün çok normal sayılan düşünceler nedeniyle o yıllarda ne büyük sıkıntılara katlandığımızı, kurulu düzenin haydutlarının ne kadar vahşi şekilde üzerimize geldiklerini bir iç kırıklığıyla, bir yenilmişlik psikolojisiyle film şeridinin karelerini seyreder gibi yeniden yaşıyoruz. Bütün bu öfkeler, tepkiler içinde, kurulu düzenle hâlâ uzlaşmamış olmanın keyfini de çıkarıyoruz. “Çocukmuşuz o zaman” diyorum. Sonra biraz duraklıyorum, bakıyorum o günleri anlatan diziye. Tam bizi anlatmıyor belki ama, geçmişe yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Çocukmuşuz ama diyorum, sonra devam ediyorum: “Keşke çocuk kalsaymışız. Film orada dursaymış.” Ama hayat devam ediyor… DTP’li Kapar partiden ihraç edildi ? MARDİN (ANKA) DTP, Mardin’in Derik İlçesi Belediye Başkanı Ramazan Kapar’ı partiden ihraç etti. DTP Yerel Yönetimler Komisyonu adına açıklama yapan Diyarbakır İl Başkan Yardımcısı Bayram Altun, Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 13 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz davasında yargılanan sanıkları henüz yargı süreci tamamlanmadan işe alarak müdürlük görevine getiren, akrabalarını işe alan ve eşinden boşanmadan ikinci bir evlilik yapan Kapar’ı partiden ihraç ettiklerini açıkladı. ‘Kurusıkı’lara düzenleme ? ANKARA (AA) ‘Kurusıkı’ olarak bilinen silahların imali, ithali, bulundurulması ve taşınmasına yeni düzenlemeler getiriliyor. Kurusıkı tabancalarla ilgili düzenlemeler içeren ‘Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı’, 7 Kasım Çarşamba günü TBMM İçişleri Komisyonu’nda görüşülecek. Tasarıya göre, kurusıkı tabancaların imali, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın iznine tabi olacak. Bu silahların, ruhsata tabi silah vasfına dönüştürülmemesi ve diğer silahlardan ayırt edilmesini sağlayacak şekilde üretilmesi zorunlu olacak. Bu zorunluluk ithalatta da aranacak. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle