25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 KASIM 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Yakılmasaydı eğer... Bugün aklıma Uğur Kaynar düştü... 2 Temmuz 2003’te Sıvas’ta yakılmasaydı, ben yaşta olacaktı... Kızı, kızımla yaşıt. Uğur Kaynar, “Ey İnsani Ölüm” demişti, Metin Altıok’la ve de Behçet Aysan’la el ele Sıvas’ta yanmadan önce: “ İnsanlar ölünce âşık olur mu çımacı amca Bilmem ey insani ölüm Karaya vuran martı çığlıklarından öte ülkelerde hiç ölmedim ben Küçük ölümleri sevdim sadece” Uğur Kaynar; erdemliydi, alçakgönüllüydü, güler yüzlüydü, bilgiliydi, iyi insandı. Sıvas’ta yakılmasaydı Uğur Kaynar, bugün şiir yazacaktı! SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU İpotek Altında Emekli diplomatyazar Daver Darende’ye göre, ABD ve AB emperyalizminin Türkiye’ye dayattığı “Doğu sorunu” gündemin başköşesine çöreklendi. Durum iç karartıcı: “Kuzey Irak’ta sinsice oynanan oyunun başaktörü ABD bölgede Türkiye’yi yalnız bırakmıştır. TalabaniBarzani ikilisi ile müttefik olan ABD hem sınır ötesi harekâta, hem de ortak operasyona karşıdır. ABD Dışişleri Bakanı Rice, kuzey Irak’taki yapılanmadan ‘Kürdistan’ diye söz etmektedir. Ortadoğu’da sınırların yenileneceğini açıkça ilan eden, önümüze Sevr haritasını koyan ABD’nin Türkiye’yi ayrı ayrı etnik devletlere bölmek istediğini fark etmek istemeyen ‘içimizdekiler’ ne acıdır ki çoğunluktadır. Geçmişte Dışişleri Bakanlığı yapmış olanlar ‘BOP diye bir proje var mı? Bitti o proje...’, ‘CIA’nın hazırladığı raporlar ABD hükümetinin resmi görüşü değildir’ diyebilmektedirler.” Bu ortamda dört gözle beklenen bugünkü Recep Tayyip ErdoğanBush görüşmesinden ne çıkar, ne çıkmalı? Daver Darende, öncelikle ABD’ye “stratejik ortak” gözüyle bakılmamasından yana: “Barzani’nin PKK’yi destekleyen projesini engellemekte kararlı olduğumuzu, bu stratejimizin Türkiye’nin varlık nedeni olacağını açık bir dille ifade etmesi zorunludur. Bağımsız Kürdistan mı, yoksa Türkiye mi? Sorun burada düğümlenmekte. Bunun Bush’a anlatılması gerekmektedir.” Anlatılabilecek mi peki? Söz yine Daver Darende’de: “Türkiye’nin devlet politikası yoktur. Dış politikası da ipotek altındadır.” 7 Kasım 12 Eylül, bir emperyalist şekillendirmenin doruğuydu. Kavgalar, öldürümler, kırımlar üzerinde yükselirken kanlı oyun, ülke “bizim oğlanlar” diye tanımlananların işkencehanesine döndürülmüştü. Bugün Amerika’ya sığınıp Londra’da adına konferanslar düzenlenenler serbestti; gençler, yazarlar, çizerler ise içeride. 12 Eylül’ün 7 Kasımı’nda dövülerek öldürülmüştü yayıncı İlhan Erdost. Bugün Türkiye’yi dövüyorlar... 12 Eylül’ün hasadı toplanıyor, çürütülürken Cumhuriyet. İlhan Erdost’u anacağız 7 Kasım’da. Karşıyaka’da gömütü başında, Karanfil Sokak’ta İlhan İlhan Kitabevi’nde... ‘Frak Tesettür!’ Tesettür Türkiye’de uzun yıllar şekilsiz, biçimsiz, renksiz bir şey oldu. Tesettür denince aklımıza düşen imaj, yıllar yılı kadınların yaz kış üzerlerine geçirdikleri “buzdolabı formundaki” palto, pardösüler, yeldirmelerdi. Bej, kirli gri, solgun lila... Renkleri bile belirsiz, ara tonlardaki o tek tip, üniforma pardösülerin işlevi kadını “görünmez” kılmak, “gözlerden saklamak”, karma yaşamdan “yalıtmak”, “dışlamak” ve de tümüyle “silmekti”. “Buzdolabı formundaki” gri pardösülerle gezen kadınlar ne güzel, ne çirkindiler. Belirgin kimlikleri yoktu. Yüzleri, çehreleri, isimleri bilinmez; bilinse de hatırlanmazdı. Bu model tesettür artık giderek Fatih’in Çarşamba Mahallesi ile taşranın ücra köşeleri ve Berlin’in Kreuzberg semtine çekilir oldu... Tesettür, son on yılda çarpıcı dönüşüm geçirdi. Dönüşümün ilk işareti, “REFAHYOL” döneminde Erbakan ailesinin kadınlarından geldi. Ninni “ABD ile terör konusunda sıkı işbirliği içindeyiz. Bu konudaki görüşmelerimiz de sürekli devam ediyor. Şüphesiz ki terörle mücadelede neticeler hemen toplanamıyor, ama yeni bir döneme girdiğimizi size burada söyleyebilirim. Bu beklentilerin Türkiye’de ne kadar ciddi olduğunun çok iyi farkındalar. Dolayısıyla terörle mücadelede böyle bir dönem söz konusu, ümit ederim neticeleri görülecektir.” Bu sözleri kim, ne zaman söylemiş? Abdullah Gül Dışişleri Bakanı iken, 1 Kasım 2005’te söylemiş! Aradan iki yıl geçmiş, neticeleri de görülmüş mü? Görülmüş ki, Recep Tayyip Erdoğan ABD’ye gidiyor... ‘Hermes’ eşarptan Davos şıklığına... Necmettin Erbakan’ın Versace kravatları ile birlikte, tesettürde Hermes, Burberry, Ferre eşarplar öne çıkmaya başladı. Yüzlere daha makyaj eli değmemişti. Ama eşarplar, bariz bir marka yarışına girmişti. İslamcı kadınların erkeklerden henüz “sahne çaldığı” döneme varmamıştık. “Refah”ın güçlü çevrelerinin, güçlü kadınlarının güç göstergesinden ibaretti marka eşarplar. Paranın ve iktidarın simgesine, mührüne dönüşmüşlerdi. Tesettürün “şov” aşamasına girmesi, AKP iktidarlarıyla başladı. Buna taş devrinden cilalı taş devrine geçiş de diyebiliriz. Cilalı taş devrinin aklımda kalan ilk fotoğrafları, “Hürriyet” gazetesinin birinci sayfasında “Davos şıklığı” olarak yer aldı. Emine Erdoğan’ın göz alan beyaz pardösüleri, kürklü yakaları, ince topuklu ayakkabılarıyla asortik rüküş çantaları falan derken en son Çankaya Köşkü’nde Atatürk’ün portresi önünde poz veren Hayrünnisa Gül’ün “türbanlı frak” aşamasına geldik! Yanaklarda pembe allık, gözlerde maskara, dudaklarda kırmızı ruj... Şimdi nasıl anlamlandırmalı bunu? Fotoğrafa bakarken güleyim mi, ağlayayım mı? Bilemedim. Peşinen şunu söyleyeyim: Hayrünnisa Hanım’ın bakımı ve makyajı başka şartlarda, tesettürü “siyasi İslamın” aracına dönüştürmemiş bir kadının üzerinde hoşuma gidebilirdi. Laik ya da İslamcı.. bir kadının “özenli ve bakımlı” olmasını eleştirecek en son insan benim. “İnançları gereği” örtünen sıradan bir kadın, canı makyaj yapmak istiyorsa yapmalı. Bana ne! Kendi bileceği iş.. derim. Ama Çankaya’nın yeni first lady’sinin “makyaj, frak, tesettür” üçlemesiyle kamereların önüne çıkması, Atatürk portresi ile yan yana getirilince, mesele artık benim de meselem oluyor. Hayrünnisa Hanım’ın Köşk’te Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında çekilen fotoğrafı çünkü bir “rejim fotoğrafına” dönüşüyor. Fotoğrafın algılanış biçimi de böyle, sunuş biçimi de... Hayrünnisa Hanım’ın kıyafeti için, Latife Hanım benzetmeleri yapılıyor. Türbanın “modern” bir hava kazanmasının çok ötesine geçen, bir “simge kadın aurası” yaratılıyor. Gelecek yılın Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında kim bilir kaç Hayrünnisa Gül ve AKP’den menkul “Latife Hanım”(!) klonlaması göreceğiz? Övünürken övünürken CHP’li Osman Coşkunoğlu saymış, Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın Plan ve Bütçe Komisyonu’nda TÜBİTAK bütçesi üzerine yaptığı konuşma yaklaşık 30 tümceden oluşuyormuş. Övünme bölümlerini seçmiş, şöyle bir metin çıkmış ortaya: “Hükümetimiz döneminde TÜBİTAK ArGe faaliyetlerinde büyük bir atılım gözlenmektedir. TÜBİTAK... Hükümetlerimiz döneminde çok önemli görevler yerine getirmiş ve başarının altına imza atmıştır. TÜBİTAK kurumsal gelişimiyle, performansıyla ve geliştirdiği ilişkilerle tam bir atılım içerisindedir. TÜBİTAK’ın verdiği ... desteklerinde ve burslarında çok büyük gelişmeler kaydedilmiştir. Dünya ile bütünleşen ilişkiler gerçekleştirilerek bilimsel alanda büyük bir atılım sağlanmıştır. TÜBİTAK ise bu kaynakları en etkin bir şekilde kullanarak faaliyetlerini başarıyla yürütmektedir. Son yıllarda, ülkemizin bilim ve teknoloji alanındaki kurumları arasında koordinasyon sağlanmasına yönelik çok önemli gelişmeler kaydedilmiştir. TÜBİTAK’ın 2008 yılında da ... büyük bir katkı sağlayacağına inancımız tamdır.” Metinde övünç dışında geriye ne mi kalıyormuş? “% 06” ve “% 08” gibi birtakım garip rakamlar! Sert karar Biliyorsunuz AKP iktidarı Irak’ın kuzeyinden yönelen teröre karşı çok etkili, bir o kadar da gizli önlemler almış bulunuyor. Bunlardan birini öğrenmiş bulunuyoruz: Efendim, Irak’ın kuzeyine yönelik uluslararası uçuşlarda Türkiye hava sahasını kapatacakmış! Nasıl kapatacakmış? Uluslararası sivil havacılık yetkililerine, Irak’ın kuzeyine gidecek ya da oradan gelecek uçaklar için diyecekmişiz ki, “Türkiye hava sahası çok meşgul, çok rica ederiz, lütfen girmesinler!” Gördüğünüz gibi, bizim Mülayim çok sert kararlar alıyor... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr 40 Yıl Çalışan Bir Kamu Avukatının Emekli Aylığı SORU : Ben kamu avukatlığından 1. derece 4. kademeden ve 40 fiili hizmet yılı çalışarak emekli oldum. Hâkimler ve savcılar için 1. dereceye verilen ek gösterge 4.000 (dört bin) olmasına karşın, 1.dereceye yükselen kamu avukatlarına verilen ek gösterge uzun yıllardan bu yana hiç değişmeden 3.000 (üç bin) olarak kaldı. Bu durumda 40 fiili hizmet yılı üzerinden 1. derece 4. kademeden emekli olan bir kamu avukatına bağlanacak emekli aylığının tutarı ne olacaktır? ( A.C.) YANIT : 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yasası “adli yargı hâkim ve cumhuriyet savcıları ile idari yargı hâkim ve savcıları hakkında” uygulanmaktadır. İdari yargı hâkim ve savcılarının, “hak ve ödevlerini, aylık ve ödeneklerini (…) ve diğer özlük işlerini” düzenleyen 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yasası’dır. Yasanın 102. maddesine göre hâkimler ve savcıların “aylık ve ödenekleriyle diğer mali, sosyal hak ve yardımları” 2802 sayılı yasanın “hükümlerine tabidir”. 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 1. maddesinde avukatlığın niteliği; “Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir. Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder” denilerek yapılmıştır. Kamu kurumlarında görev yapan avukatlar, 657 sayılı Devlet Memurları Yasası kapsamına alınmıştır. 657 sayılı Yasa devlet memurlarını on hizmet sınıfına ayırmıştır. Bu hizmet sınıflarından biri de “Avukatlık Hizmetleri Sınıfı”dır. 657 sayılı yasaya göre hizmet sınıfları I Genel İdare Hizmetleri Sınıfı II Teknik Hizmetler Sınıfı III Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı IV Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı V Avukatlık Hizmetleri Sınıfı VI Din Hizmetleri Sınıfı VII Emniyet Hizmetleri Sınıfı VIII Yardımcı Hizmetler Sınıfı IX Mülki İdare Amirliği Hizmetleri Sınıfı X Milli İstihbarat Hizmetleri Sınıfı olarak belirlenmiştir. “V AVUKATLIK HİZMETLERİ SINIFI: Avukatlık hizmetleri sınıfı, özel kanunlarına göre avukatlık ruhsatına sahip, baroya kayıtlı ve kurumlarını yargı mercilerinde temsil yetkisini haiz olan memurları kapsar.” 1. Derece 4. kademeden aylık alan avukatlara uygulanan ek gösterge 3.000’dir. “Ek göstergesi 2200 (dahil ) 3600 (hariç) olanlarda, emekli aylığına uygulanan özel tazminat oranı yüzde 70 olarak saptanmıştır. “1/7/2007 tarihinden geçerli olmak üzere, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 154’üncü maddesi uyarınca, aylık gösterge tablosunda yer alan rakamlar ile ek gösterge rakamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak aylık katsayısı (0,04835), memuriyet taban aylığı göstergesine uygulanacak taban aylık katsayısı (0,62804), iş güçlüğü, iş riski, temininde güçlük ve mali sorumluluk zamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak yan ödeme katsayısı ise 0,01533 olarak yeniden belirlenmiştir.” Bu verilere göre 40 yıl eylemli (fiili) hizmetten sonra emekli olan bir kamu avukatının 1 Temmuz 31 Aralık 2007 dönemi alacağı emekli aylığı: Emekli Aylığı 1 Temmuz 2007 31 Aralık 2007 Dönemi Emekli Aylığı Aylık Brimleri Gösterge Katsayı Aylığa Esas Oranı Aylık (YTL) 1) Genel Gösterge 1.500 0,04835 72,525 % 90,00 65,27 2) Ek Gösterge 3.000 0,04835 145,05 % 90,00 130,55 3) Kıdem Göst. 500 0,04835 24,175 % 90,00 21,76 4) Özel Tazm. 9.500 0,04835 321,53 % 90,00 289,37 5) Taban Göst. 1.000 0,62804 628,04 % 90,00 565,236 40 Yıl Çalışan Toplam 1.191,32 “.1.072,19 Kamu Avukatının % 4 Ek Ödeme 47,65 .42,89 Emekli Aylığı Genel Toplam 1.238,97 .1.115,07 Ve son model ‘Cumhuriyet kadını’ 84 yıl sonra, AKP elinde “Cumhuriyet kadınının” devşirildiği yer budur. Güçlü ve nüfuzlu bir adamın karısı olacaksınız. Türbanınızın hafif şapkalaşmasına, yüzünüze bir tutam allık ve ruj kondurulmasına izin verilecek. Ve Batılı mı, Doğulu mu belirsiz, bir müsamere ya da maskeli balo kılığı, “Cumhuriyeti yeniden yorumlamak” adına tedavüle sokulacak... Medyamız bunu sonra ele güne “şıklık” olarak lanse edecek! Etrafınızdaki İslam ülkeleri devlet ve hükümet başkanları eşlerine şöyle bir dönüp bakın, böyle maskaralık var mı? Suriye, Ürdün, Mısır, Pakistan, Körfez şeyhlerinin eşleri... Hepsinin başı açık. İstisnasız hepsi “laik” görünümde... İnsaf buyurun! Atatürk ya da Latife Hanım, “Cumhuriyet kadınına” bunu mu layık bulurdu? 20. yüzyıl başında Batılı kadının özgürlük ve eşitlik mücadelesini örnek alan o devrimci anlayış, 2007 yılının sonbaharında bize “Doğu’nun da gerisine düşen bir rol modelini mi” uygun görürdü? Hadi canım sen de! Hayrünnisa Gül’ün “Cumhuriyet kadını”(!) olarak sunulan “fraktesettür” portresi trajikomik sadece. HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com nilgun?cumhuriyet.com.tr BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 5 Kasım www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bir kuruluşa bağlı yolcu ge 1 milerinin en es 2 ki kaptanı. 2/ İnce ve düzgün 3 dokunmuş pa 4 muklu kumaş... 5 Giysinin yaka, kol, etek çevre 6 sine geçirilen in 7 ce şerit. 3/ Bir 8 tür sağlam ve yumuşak dana 9 derisi. 4/ Aktinyum ele1 2 3 4 5 6 7 8 9 mentinin simgesi... Ke 1 H U D E Y B İ Y E nar süsü... Bayağı. 5/ 2 A MU R E F O R Aynı adlı ağaçtan elde 3 K A V İ S A L A edilerek elleri ve saçla4 A V A L A T rı boyamakta kullanılan A R A B E S K toz... Konut. 6/ Köpek ve 5 N UG A ineklere yedirilmek için 6 A Z K A N E Ş un ve kepekle hazırlanan 7 Z A N yiyecek... İtalya’da bir 8 A M U T T A K O kent. 7/ Hıristiyan sana 9 P İ N A K O T E K tında, ayakta dua eder durumda canlandırılmış insan figürü... Baş. 8/ Eldiven ve giysi yapımında kullanılan bir tür yumuşak deri... Mektup. 9/ Baharda çok erken çiçek açan soğanlı bir bitki. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Belirli bir tarihte borsada işlem gören kıymetlerin rayiçlerini ifade eden terim. 2/ “Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü”nün simgesi... Pirinç ve şekerkamışından elde edilen bir tür rakı. 3/ Ticaret eşyası.. Yakanın göğse doğru inen devrik bölümü. 4/ Görünüşe göre olacağı sanılan... Bir meyve. 5/ Afrika’da bir ülke. 6/ Asya’da bir ırmak... “Saçlarıma ak düştü / Sana bulamadım” (Şarkı)... Bir soru sözü. 7/ Tırpana balığına verilen bir başka ad... Ulaştırma. 8/ Herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerin sunulduğu düzyazı türü. 9/ “ gül kardeşi bir arzu / Oy sevmişem ben seni” (Ahmed Arif). CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle