25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 KASIM 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER GENÇ KIZIN DRAMI 3 Turhan Selçuk SÖZ ÇİZGİNİN AKP’DE CUMA GÜNÜNÜ TATİL’E ÇEVİRME EĞİLİMLERİ. (HABERLERDEN) MEDYA NOTU EMRE KONGAR Arkadaşlarına veda etti ertesi gün öldü BURSA (Cumhuriyet) Bursa’da Uludağ Üniversitesi (UÜ) İşletme Bölümü mezunu Ayşegül Uçar (22) adlı genç kız iş arkadaşlarına mesai bitimi “Belki bir daha gelemem” deyip vedalaştıktan sonra kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi. UÜ’den haziran ayında mezuniyet belgesini alan Uçar, staj yaptığı mutfak eşyaları üretimi yapan bir firmanın idari kadrosunda işe başladı. Gülen yüzü ile tüm arkadaşları tarafından sevilen Uçar, iki hafta önce sağlık ocağına gitti. Burada üşütme, halsizlik ve strese bağlı kas ağrıları nedeniyle genç kıza kas gevşetici hap verildi. İlaçlarını aldıktan sonra biraz iyileşen Uçar, cuma günü işinden çıkarken “Belki bir daha gelemem” diyerek tüm arkadaşlarıyla tek tek vedalaştı. Cumartesi günü ağrıları artan ve kusmaya başlayan Uçar, kaldırıldığı hastanede kurtarılamadı. Doktorlar, kalp damarlarındaki iltihaplanmanın kalp krizini tetiklediğini belirtti. Baba Özcan Uçar, kızının geçimişte önemli bir rahatsızlık geçirmediğini dile getirerek “Sanki ölüm içine doğmuş. Arkadaşlarına ‘Belki bir daha gelemem’ deyip vedalaşmış. Fotoğraf makinesiyle bir sürü fotoğraf çektirmiş. Fotoğrafları bastırmaya bile fırsat bulamadı. Sanki bize hatıra olsun diye bu kadar fotoğraf çektirmiş” diye konuştu. Ahmet Hakan da Sorguluyor İlhan Selçuk, Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş ve laik hukuk sistemi kabul edildikten sonra askıya alınan Kuran emirlerini sıraladığı, ve bu çelişkiler ortadayken türbanısıkmabaşı flamalaştıran dincileri eleştirdiği için saldırıya uğradı. Şimdi herhalde saldırı hedefine Özdemir İnce ve Ahmet Hakan da oturtulacak. Çünkü Özdemir İnce sütununda İlhan Selçuk’a destek verirken, Ahmet Hakan da bir başka bağlamda Kuran’daki çelişkili ifadeleri sorguluyor. 25 Kasım Pazar günü Hürriyet’te şöyle yazıyordu: “Sayın Mustafa İslamoğlu... Sayın Hayrettin Karaman... Sayın İhsan Eliaçık... Sayın Hayri Kırbaşoğlu... Sayın Süleyman Ateş... Sayın Nihat Hatipoğlu... Ve hatta Sayın Yaşar Nuri Öztürk... Pek muhterem hocalarım! Teoloji alanında az buçuk mürekkep yalamışlığım vardır. Ancak... ‘Yarım hoca adamı dinden imandan eder’ şeklindeki geleneksel hükmü göz önünde bulundurursanız... Benim bu konuda ahkâm kesmeye kalkışmamın yol açacağı vahim sonuçları sizler de takdir edersiniz. Dolayısıyla bu iş size düşmektedir. Lütfen, ta imam hatip günlerimden beri işin içinden çıkamadığım şu ‘üç mühim konu’da... Hem beni, hem de benim şahsımda merak edenleri aydınlatabilir misiniz? BİR: Kuran’da hem ‘Yahudi ve Hıristiyanların dost edinilmemesi’ öneriliyor, hem de ‘Bir Müslüman erkeğin, Hıristiyan ya da Yahudi kadınla evlenmesi’ne cevaz veriliyor. Burada bir çelişki yok mu? ‘Dost edinme! Ama evlenebilirsin’ şeklinde ortaya çıkan bu çelişkiyi nasıl izah etmektesiniz? İKİ: İslam dininde Yahudiler için ‘lanetlenmiş kavim’ tanımlaması vardır. Bir ırkın topyekun lanetlenmesi yaklaşımı, İslamın ortaya koyduğu ‘Herkes Allah katında eşittir’ prensibiyle çelişmiyor mu? Bu çelişki hakkında ne düşünmektesiniz? ÜÇ: Geçenlerde Suudi Arabistan Kralı, Vatikan’ı ziyaret edip Papa’ya armağanlar sundu. Oysa Papa, Suudi Arabistan Kralı’na iadei ziyarette bulunamaz. Çünkü Mekke ve Medine’ye Müslüman olmayanların girmesi yasak. Bu yasak kararı ‘bir arada yaşama’ fikrine aykırı değil mi? Yasak kararının arkasında hangi ‘mantık’ yatmaktadır.” ??? Ahmet Hakan’ın suçu büyük: Bu sorgulamayla yetinmemiş, aynı yazısında Sabah gazetesinin ve atv televizyonunun satışını gündeme getirerek AKP iktidarının “Medya patronluğu sevdasını” da mercek altına almış. “Başbakan Tayyip Erdoğan, tuhaf bir medya aşkına tutulmuş görünmektedir” diyor. “Siyasetçilerin ‘yakın adamlar eliyle medya sahibi olma’ aşkı, çok belalı ve acayip tehlikeli, mutlu sonu olmayan bir aşktır” diye devam ediyor. “Başbakan dün yaptığı bir konuşmada, bambaşka bir bağlamda muhalefet partilerine ‘ateşle oynamayın’ mesajı verdi. Ben de bu bağlamda kendisine aynı mesajı iletmek istiyorum” diyerek yazısına son veriyor. Bununla da yetinmiyor, ertesi gün de “Başbakan’a Çağrı: Bu aşktan vazgeç” diye konuyu sürdürüyor. ??? Dinci (dindar değil) ve AKP iktidarı yanlısı yazarların maskeleri düştükçe hırçınlaşıyorlar. Bakalım daha ne kadar çirkinleşecekler? İlhan Selçuk, Özdemir İnce, Ahmet Hakan ve onların çizgisinde iktidarı ve dincilerin ikiyüzlülüğünü sorgulayan yazarlar daha nasıl saldırılarla karşılaşacaklar? [email protected]; www.kongar.org ROBENSON ADINI TATİL’E ÇEVİRELİM Mİ, NE DERSİN CUMA?.. Yapılan araştırmada şiddet nedeniyle evlerini terk eden kadınlar, kimsesiz kalarak başka bir istismarın hedefi oluyor İstanbul’ da 18 kadın töre kurbanı HİLAL KÖSE İstanbul Valiliği’nin Kadının Statüsü Birimi’ne başvuran yüzlerce şiddet mağduru kadın, barınma, sığınma, boşanma konusunda rehberlik, avukat, ekonomik yardım ve de iş istiyor. Sığınma evlerinin kapasitesinin yetmediğini söyleyen Valilik, şiddet nedeniyle evlerini terk eden kadınların, kimsesiz kalarak başka bir istismarın konusu olduklarına dikkat çekiyor. İstanbul’da geçen yıl 35, bu yıl ise 18 töre cinayeti işlendi. Polis sorumluluk bölgesinde, 2006 yılında kadın ve çocuklara yönelik, kasten yaralama, tecavüz, tehdit, darp, alıkoyma, mesken ihlali, fuhşa teşvik ve hakaret olmak üzere toplam 7 bin 492, 31 Ağustos 2007 itibarıyla toplam 4 bin 766 şiddet olayı yaşandı. Jandarma so rumluluk bölgesinde 2006’da 4 kadın, bu yıl ise 5 kadın öldürüldü. Şiddet olaylarının toplamı ise iki yılda 4 bini aştı. Valilikten 2006’da 340, bu yılın kasım ayına dek 94 kadın yardım istedi. Kadınların başvuru nedenleri, namus saikiyle yaralanma, dayak, taciz ve tecavüz, aile içi istismar, psikolojik ve ekonomik şiddet, işyerinde taciz olarak sıralandı. İnsan Hakları İl Masası’na 2007 içinde, çoğunluğunu kamu görevlilerini şikâyet edenler ve işkence mağduru olduklarını söyleyenlerin oluşturduğu 84 kişi başvurdu. İstanbul Valiliği’nin TBMM Araştırma Komisyonu’na sunduğu ‘Töre ve Namus Cinayetleri ile Kadınlara ve Çocuklara Yönelik Şiddet Olayları’ brifing raporunda, erkekler ya da diğer aile üyele rinin şiddet ve istismarına maruz kalan kadınların, aile içinde kalmaya devam ederek ruh ve beden sağlıklarını yitirdikleri ya da kendilerine zarar verdikleri belirtildi. Şiddet ve her türlü istismar sonucu ailelerini, evlerini terk eden kadınların sayısının giderek arttığına dikkat çekilerek İstanbul’da toplam 215 kapasiteli 8 adet kadın sığınma evinin bulunduğu, şu anda 91 kadına ve 72 çocuğa barınak sağlandığı kaydedildi. Konuk evlerinin sayısı yetersiz SHÇEK’e bağlı Kadın Konukevi Yönetmeliği’nin günün ihtiyaçlarına cevap veremez hale geldiği anlatılarak “İstanbul gibi büyük bir metropolde kadın konuk evlerinin sayısı ve kapasitesi, günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek seviyenin çok gerisindedir. Diğer illerde tehdit altındaki kadınlar da genelde İstanbul’a gönderiliyor. Fiziki kapasitenin arttırılması, bu sağlanıncaya kadar İstanbul’a nakillerin yapılmaması ve mevcut kuruluşların donanım ve uzman personel bakımından iyileştirilmesi sağlanmalıdır” denildi. Bazı ders ve yardımcı kitaplarda cinsiyet ayrımcılığına yönelik hâkim anlayışı devam ettiren bölümlerin evrensel insan hakları doğrultusunda düzeltilmesi gerektiği vurgulanarak emniyet teşkilatı içerisinde “Kadına Yönelik Şiddet ve Cinsel Suçlarla Mücadele Birimi” kurulması gerektiği ifade edildi. Hasan Âli Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde Köy Enstitüleri kurulmaya başlanmıştı. ODTÜ’lü gençlerin projesi 1. oldu ‘İvriz Köy Enstitüsü de müze olsun’ MEHLİKA AKGÜN Hasanoğlan yeniden tasarlandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi ile İnşaat Mühendisleri Odası’nın ortaklaşa düzenlediği “Kent Düşleri 2 Hasanoğlan Köy Enstitüsü ve Yüksek Köy Enstitüsü Yerleşkesi Proje Fikir Yarışması’’nı kazananlar belli oldu. Yarışmaya inşaat mühendisliği ve mimarlık bölümlerinden katılan 400’e yakın öğrencinin arasından, birinciliği ODTÜ’lü biri mühendislik, üçü mimarlık öğrencisi Ahmet Akif Tek, Ata Kurt, Ceyda Cihangir ve Sadık Yurtoğlu elde etti. Öğrencilerin, 66 yıllık Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nü bir “Sivil Toplum Yerleşkesi’’ne dönüştürdükleri “düşleri”, lisans kategorisinde en beğenilen proje oldu. Çalışmaları hakkında bilgi veren Kurt, “Kapandığını düşündüğümüz Köy Enstitüleri’nin değerleri bugün hâlâ devam ediyor ama artık bunu Köy Enstitüleri değil, sivil toplum örgütleri (STÖ) yürütüyor’’ dedi. Yurtoğlu da proje için, “STÖ’lerin bir kampus içinde, kendi sorunlarını giderebilecekleri, organizasyonları kolaylaştırabilecekleri tasarı yapmaya çalıştık’’ diye konuştu. Yaptığı başvurularla yurt genelindeki 21 Köy Enstitüsü binasının koruma altına alınmasına katkı sağlayan girişimcilerden biri olan İvriz Köy Enstitüsü mezunu Hasan Can, şimdi de İvriz Köy Enstitüsü’nün kızlar yatakhanesi olarak kullanılan bölümünü müze haline getirmek için mücadele veriyor. KonyaEreğli’de bulunan İvriz Köy Enstitüsü’nden mezun olan Hasan Can enstitüden kalan kalıntıların korunması, bölgenin sit alanı haline getirilmesi için Kültür Bakanlığı’na yaptığı başvuruların olumlu sonuçlandığını, diğer kişi ve kurumların da yaptığı girişimlerle Türkiye genelindeki 21 Köy Enstitüsü’nün koruma altına alındığını söyledi. 32 binadan oluşan İvriz Köy Enstitüsü’nün önceki yıllarda 10 binasının ‘temizlik yapılacağı’ iddiasıyla yıkıldığını belirten Can, “Bu durum üzerine enstitünün kalıntılarının korunması ve bölgenin sit alanı haline getirilmesi için Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürlüğü’ne başvurdum. Başvurum olumlu karşılandı” dedi. Enstitünün açık olduğu zamanlarda kızlar yatakhanesi olarak kullanılan kısmın bugün restore edilerek ‘İvriz Köy Enstitüsü Müzesi’ haline getirilmesi için girişimlerde bulunduğunu dile getiren Can, “Kültür Bakanlığı’ndan izin alınması gerekiyor. Konya Anıtlar Kurulu’na başvurdum, yanıtı bekliyorum” diye konuştu. Daha sonra restorasyon projesinin hazırlanacağını anlatan Can, “Bu projeye ödenek temin edeceğim. Köy Enstitüsü mezunlarına, Cumhuriyet gazetesi aracılığı ile sahip çıkılmasını istiyorum” ifadesini kulandı. Can, müzede enstitü öğrencilerinden kalan piyanonun, yemek kazanlarının, mutfak takımlarının, iş makinelerinin ve çok sayıda fotoğrafın sergileneceğine dikkat çekti. Hayata döndürülecek Projede, Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nün özelliğini kaybetmeden yeni bir işlev kazanarak hayata döndürülmesi amaçlanıyor ve oluşturulan sivil toplum yerleşkesi tıpkı bir üniversite kampusu gibi düşünülüyor. Yerleşkedeki binaların, STÖ’lerin büroları, halk ile gönüllü ve yarı profesyonel çalışanlarına eğitim verebileceği mekânlar, kültürsanat aktivite alanları, dinlenme yerleri ile misafirhane ve idari yapılanma için bölümler haline dönüştürülmesi öngörülüyor. Buna göre, projede, enstitü yerleşkesinde yer alan ve kullanılmayan fırın, ısı merkezi ile resim atölyesi binaları STÖ’lerin basımyayım işlerinin yapıldığı atölyelere, ağaç işleri atölyesi stüdyoya, demir atölyesi işlevsel bir atölyeye dönüştürülüyor. CUMHURİYET 03 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle