23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 KASIM 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EMEK K Ü R E S E L L E Ş E N D Ü N YA D A G Ü Ç L Ü S E N D İ K A Ş A RT İstanbul Haber Servisi Federal Almanya Verdi Sendikası Federal Akarsular Bölüm Başkanı Roland Gross, “Küreselleşen dünyada Avrupa Birliği’nin sendikal örgütlenmeye daha çok ihtiyacı var” dedi. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meryem Koray da Türkiye’de sendikal örgütlenmenin yeniden inşa edilmesi gerektiğini söyledi. Şişli Belediyesi AB Merkezi, TümBel Sen İstanbul Şubeleri ve AB Bilgi Merkezi tarafından dün “Avrupa Birliği sosyal politikalarında sendikalar” konulu bir panel düzenlendi. Panelde konuşan Gross, “Neoliberal politikaların AB’deki uygulamaları başarısız olmuştur. Birçok irili ufaklı işyerinin kapanmasına, birçok kişinin de işinden olamasına neden olmuştur. Devlet küçülebilir, fakat gerektiği yerde müdahale etmelidir. Ekonominin de kuralları olmalıdır” dedi. Prof. Dr. Koray da Türkiye’de sendikal örgütlenmenin giderek güç kaybettiğine işaret ederek “Türkiye’de sendikal örgütlenmenin toplusözleşmedeki gücü yüzde 9 oranına dek indi. Avrupa’da bu oran yüzde 70” dedi. 7 SES: RADYASYON VİTAMİN DEĞİLDİR Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Aksaray Şubesi üyeleri, Sağlık Bakanlığı’nın gündeme getirdiği radyasyonla çalışan personelin çalışma saatlerini 9 saate çıkaran genelgeyi protesto ederek genelgenin iptalini istediler. SES Aksaray Yönetim Kurulu’ndan Aydın Erol, bakanlığın Avrupa ve dünya ülkelerini örnek göstererek 5 saat çalışma, erken emeklilik gibi özlük haklarının işgücü kaybına neden olduğunu öne sürerek değişikliğe gitmesini eleştirdi. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ 25’inci Madde Uygulanabilir mi? Cumhuriyetimizin 84’üncü yıldönümünü, coşku, hüzün, kızgınlık ve şaşkınlık arasındaki gelgitlerle kutladık. Coşku, Cumhuriyetimizin kazanımlarından doğan gururun bir araya getirdiği yurttaşların gözlerinden okunuyordu. Bu arada kesin bir şey diyemem ama, coşkulu görünmeye çalışanlar da yok değildi. Ama onlar kendi kazanımlarının coşkusuyla mest olmuş gibiydiler. Hüznümüzse, ayrılıkçı terör örgütünün son dönemde kıydığı gencecik fidanların aramızdan ayrılmasıyla oluşmuştu. Kızgınlığın nedeni ise her gün artan şehitlerimize karşın terör ve teröristle mücadelede sürekli ayak sürüyen, kimilerinden icazet almak için girdiği bekleme sürecini uzatan iktidarın ve yandaşlarının adamsendeci yaklaşımından doğmuştu. Şehit cenazelerinin, uğrunda can verdikleri toprağa verilmesi törenlerinden başlayan ve caddelere, meydanlara yayılan tepkiler, kimilerinin gözünü korkutmuşa benziyordu. Kimileri dediğime bakmayın. Onlar kendilerini çok iyi biliyor. Daha çok oy alabilmek için terör sorununu Kürt sorunu diyerek yaygınlaştıran, ama yaptıklarının yanlışlığına yoğunlaşan tepkiler nedeniyle fark edenlerden söz ettiğimi anlamışsınızdır. Yanlışlarını bir başka yanlışla giderme yolunu tuttular ve televizyonlarla radyolara yayın durdurma kararı verdiler. İşte bayram sürecinde yaşanılan şaşkınlığın nedeni de bu uygulamaydı. ??? Bağımsız gazetecilerin “tipik bir sansür” olarak niteledikleri uygulama, dayanak yapılan 3984 sayılı Radyo ve Televizyonlarının Kuruluş ve Yayınları Hakkında Yasa’nın 25’inci maddesine dayandırılmıştı. Ancak durdurma kararının hem anılan madde ile bir ilgisi yoktu, hem de kapsam ve sınırları somut değildi. Nitekim Danıştay Onüçüncü Dairesi kararın yürütülmesini durdurdu. Kararın muhatapları, önce yargı kararına saygılı olduklarını ve itiraz etmeyeceklerini açıkladılar. Ama bayram tatili sona erince itiraz başvurusu yaptılar. Son kararı Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu verecek. ??? Bu aşamada “25’inci madde uygulanabilir mi” sorusunun irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğüne ilişkin 10’uncu maddesi, nedense Türkiye’de bütünüyle anımsanmaz. Resmi belgelere de Basın Yasası’nda olduğu gibi eksik alıntılanır. Oysa maddenin ilk paragrafı şöyle başlar: “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ulusal sınırlara bakılmaksızın, bir görüşe sahip olma, haber ve düşünceleri elde etme ve bunları ulaştırma özgürlüğünü de içerir.” Başbakan’a ya da yetkili kıldığı bakana yayın durdurma yetkisi tanıyan 25’inci madde, 24 Nisan 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye, “Avrupa Birliği’ne Uyum Yasaları” diye anılan çok sayıda yasa ve anayasa değişikliği yapmıştır. Bu nedenle de anayasanın 90’ıncı maddesine 7 Mayıs 2004 tarihinde bir ek yapılmıştır. Maddedeki “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir” ibaresi yetersiz bulunarak şu bölüm eklenmiştir: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.” 25’inci madde kamu makamlarına müdahale hakkı tanırken, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, “Kamu makamları müdahale edemez” dediğine göre anayasaya uyulacak mı uyulmayacak mı? Başta da sorduğum gibi “25’inci madde uygulanabilir mi?”. Soruya yanıt verecek ben değilim. Benimki eski bir adliye muhabirinin konuyu gündeme getirme girişimi. Soruyu elbet seçkin hukukçular yanıtlayacaklar. ??? Erdal İnönü’nün ölümüyle Türkiye seçkin bir devlet ve politika adamını, dünyaca ünlü bir bilim insanını yitirmiş oldu. Saygıyla anıyor ve başsağlığı diliyorum. (Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE) Hindistan’da yaşları 9 ile 16 arasında değişen çocuklar, GAP için ayda 7 Avro’ya kötü koşullarda çalıştırılıyor Noel gömleğinde çocuk hüznü ? ‘Ülke ekonomisine katkı sağlansın’ anlayışıyla bilinçli ya da bilinçsiz desteklenen çocuk işçiliği, pek çok ülkede önce görmezden geliniyor. İş açığa çıkınca göstermelik önlemler alınıyor... enellikle okula gitmiyorlar. Genellikle kalabalık ailelerin çok kardeşlerinden biri ya da birkaçı aynı işi yapıyor. Ya tanınmış uluslararası markalar için ya da büyük ulusal markalar için çalışıyorlar. Kötü koşullarda. Hasta olduklarında bile işe gitmek zorunda olarak. Çalıştıkları yerlerde kalıyorlar. Günde iki öğün yemek belki yiyebiliyorlar ve tüketicilerin 25, 30 hatta 5070 Avro karşılığı satın aldıkları giyeceklere etiket, süs ve benzeri işlemeleri yapıyorlar. Ayda 7 Avro aylık karışılığında... Türkiye’de de yaygın olarak rastlanan kaçak çocuk işçiliği son günlerde Hindistan’da yaşanan bir skandalla yeniden gündeme geldi. Önce, İngiliz The Observer gazetesi pazar günü Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’deki bir atölyede bazıları 910 yaşındaki çocukların kötü koşullarda çalıştırıldığının ortaya çıkarılmasını yazdı. Bunun üzerine Hindistan’da faaliyet gösteren bir dernek polisi alarma geçirdi ve dün akşam polis söz konusu atölyeye baskın düzenlendi. Amerikan GAP giyim şirketine çalışan bir tekstil atölyesinde çalıştırılan 14 çocuk, düzenlenen operasyonla polis tarafından kurtarıldı. ? Noel’de tanesi yaklaşık 28.5 Avro’ya satılması planlanan gömleklere elle “GAP Kid” yazısını işleyen 9 ila 16 yaşlarındaki çocukların bazılarına maaş bile verilmediği belirtiliyor. G Polis göz boyadı, ülke temize çıktı. Şirket hamasi açıklamalarla kendini kurtarmaya çalıştı.... Dernek yetkilisi Bhuwan Ribhu, Noel’de tanesi yaklaşık 28.5 Avro’ya satılması planlanan gömleklere elle “GAP Kid” yazısını işleyen 9 ila 16 yaşlarındaki bu çocukların çalıştıkları mekânda yaşadıklarını, bazı çocukların hasta olduğunu, bazılarına maaş bile verilmediğini anlattı. Çocuklardan biri de Indian Express gazetesine, sabah saat 09.00’dan gece yarısına kadar sadece kahvaltı ve akşam yemeği arası vererek çalıştıklarını ve ayda 7 Avro kazandıklarını aktardı. Çocukların mahkemeye çıkarılacağı ve her birine tazminat ödenip ailelerine teslim edileceği belirtilirken Amerikan firması GAP, dünkü açıklamasında, The Observer’daki yazının yayımlanmasının ardından Hindistan’daki çocuklar tarafından üretilen giysilerin satışının durdurulacağını duyurdu. Birçok tekstil grubu gibi Asya’da üretim yapan GAP, olayla ilgili soruşturma başlatıldığını ve kendisi adına çalışan şirketin izni olmayan bir başka taşeron firmaya iş yaptırdığının sanıldığını belirtti. MODERN KÖLE TİCARETİ zbekistan’da çocuklar okula gitmek yerine pamuk tarlalarında çalışmaya zorlanıyor. Sabah 8’den günbatımına kadar, 6070 kiloya yakın pamuk toplayan çocuklar, neden okula gitmedikleri yönündeki soruya, “Pamuk toplamamız için okulları kapattılar” diye yanıt veriyor. Önceki gün BBC’nin araştırmasıyla ortaya çıkan durumu, İngiliz Ticaret ve Kalkınma Bakanı Gareth Thomas ‘modern köle ticareti’ olarak adlandı O Y U N C A Ğ I N G Ö Z YA Ş L A R I alt Disney oyuncaklarını üreten Çinli Tianyu Toys fabrikası çalışanları için koşullar daha da ağırlaştı. Çin’in güneyinde yer alan Tianyu Toys fabrikasındaki yüzlerce işçi ayda birkaç günlük izinle günde 16 saat çalışıyor. Noel öncesi dönemde çalışma saatleri sabah 8’den gece yarılarına kadar sürerken çalışanlar ücretlerini 45 günlük gecikmeyle alabiliyor. Çalışanlara ayrıca ekstra çalışma saatleri için 3 yuan veriliyor. Eylül ayında greve giden Tianyu Toys çalışanları, ekstra çalışma saatleri için aldıkları ücreti ancak 3.5 yuana çıkarabilmişti. Walt Disney Şirketi sözcüsü Alannah Goss, Tianyu Toys fabrikasının kendileri için çalıştığını doğrularken konuyla ilgili bir yorum yapmadı. Önceki akşam Tianyu Toys çalışanlarının ayda sadece 500600 yuan (6680 dolar) aldıklarını iddia eden eylemciler, Hong Kong Disneyland’ın önünde Tianyu fabrikasını çalışanları sömürmekle suçladılar. ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İLE MÜCADELE aziantep’te Uluslararası Çocuk İşçiliğinin Ortadan Kaldırılması Programı kapsamında yürütülen projeyle çocukların sokakta çalışmalarının önüne geçilmeye çalışılıyor. Şimdiye kadar 92 çocuğa yardım edildiği belirtiliyor. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey’in AA’ya yaptığı açıklamaya göre, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile imzaladıkları protokolle, “Çocuk İşçilerin Ailelerine Mesleki Eğitim Verilme Ö rıyor. Thomas, “Çocukların okula gitmelerini engelleyerek, onları zorla tarlalarda çalıştırmak, modern köle ticaretinin bir örneğidir” diyerek Özbek hükümetini çocukların korunması konusunda uyarıyor. Dünyanın en büyük 6. pamuk üreticisi olan Özbekistan, ayrıca dünyanın en büyük 2. pamuk ihracatçısı konumunda. Özbekistan’dan pamuk ithal eden ülkelerin başında Bangladeş, Çin, İran, Pakistan, Rusya, Güney Kore ve Vietnam geliyor. W G si Vasıtasıyla Çocuk İşçiliğinin Ortadan Kaldırılması” projesini Gaziantep’te hayata geçirilmesini sağlandı. Uygulaması 10 ay süren projenin bütçesinin 50 bin dolar olduğunu anımsatan Güzelbey, projeyle mesleki eğitim verilmesi yanında 29 çocuğun okuma yazma kursuna katılımının, 87 çocuğun okuluna dönmesinin, 83 çocuğun rehberlik ve danışma hizmeti almasının, 88 çocuğun sağlık hizmetinden yararlanmasının sağlandığını dile getirdi. Tersane işçileri taşerona emanet ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İstanbul Milletvekili Bayram Meral’in başkanlığındaki CHP heyeti, Tuzla tersaneler bölgesinde ölümlerin artmasının ardından yaptığı incelemeleri, rapor haline getirdi. Raporda, tersanelerde çalışan 16 bin 173 işçiden 12 bin 427’sinin taşerona bağlı çalıştığına işaret edilerek işyerinde ölümle sonuçlanan kazaların fazlalığının, taşeronlaşmaya bağlı olduğu belirtildi. Gemi İnşa Sanayicileri Birliği ile Dokgemiİş’i de ziyaret eden CHP heyeti, 5 tersanede incelemelerde bulundu. İncelemeler sonucunda hazırlanan raporda, tersanelerin iş yoğunluğunun, kapasitelerinin çok üzerine çıktığı belirtildi. Türkiye’de 44 tersane bulunduğu, Tuzla bölgesindeki tersanelerde 24 bin 200 işçinin çalıştığı belirtilen raporda, “Sektör yıllık yaklaşık 2.5 milyar dolar döviz sağlıyor. Ancak büyük bir sektör olmasına rağmen sendikalı işçiler, toplam çalışanların yüzde 10’unu oluşturuyor” denildi. Tersanelerin, işkolu olarak 5. risk grubunu oluşturduğu belirtilirken “İş sağlığı ve iş güvenliğini sağlayacak, denetleyecek kamu otoritesi boşluğu var” görüşüne yer verildi. (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ) oerinc?cumhuriyet.com.tr. Haberİş: Grev kırma, masaya otur ürk Telekom’da 17. gününe giren grevde işveren, greve çıkan işçileri devam eden sabotajlardan sorumlu tutmaya devam ederken Türkiye Haberİş Sendikası Genel Başkanı Ali Akcan, Türk Telekom’da geçen 16 Ekim’de başlayan grevin sona ermesi için işverenle görüşmelere açık olduklarını açıkladı. Akcan, Haberİş Yönetim Kurulu adına yaptığı yazılı açıklamada, “İşverenin Türk Telekom işçisinin grevini etkisiz hale getirmek, kendi yaptıkları grev kırıcılığı faaliyetleriyle diğer hukuka aykırılıkları örtbas etmek için her türlü yolu kullanmaktan T KESK, TMMOB ve TTB miting çağrısı yaptı ADANA (Cumhuriyet Bürosu) KESK, TMMOB ve TTB başkan ve yöneticileri, 3 Kasım’da Ankara’da düzenlenecek olan “Özgürdemokratik ve eşitlikçi Türkiye” isimli miting için çağrı yaptı, bildiri dağıttı. KESK, TMMOB ve TTB’ye bağlı sendika ve oda temsilcileri 3 Kasım’da düzenlenecek mitinge çağrı yapmak için İnönü Parkı’nda bir araya geldi. “Demokratik eğitim istiyoruz”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “İş, ekmek, özgürlük” sloganları atan eylemci gruba EMEP, ÖDP, DTP ve İHD de destek verdi. Katılımcılar adına açıklama yapan TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Hüseyin Atıcı, ülkeyi yönetenlerin, halkın ihtiyaç ve beklentilerini göz ardı ederek kendi küçük hesapları ve çıkarları doğrultusunda bir Türkiye inşa etmeye çalıştıklarına dikkat çekti. Açıklamanın ardından katılımcılar yurttaşlara, “Özgürdemokratik ve eşitlikçi Türkiye için 3 Kasım’da Ankara’dayız” başlıklı bildiri dağıttı. Novamed’de uzlaşmaya doğru GÜRSU KUNT ANTALYA Antalya Serbest Bölge’de faaliyet gösteren, Alman çokuluslu Fresenius Medical Care’ye bağlı Novamed işyerinde 26 Eylül 2006’da başlayan grevin üzerinden tam 13 ay geçti. İşveren, 13 ay sonra ilk kez sendikayla görüşmeyi kabul etti ve önceki gün taraflar masaya oturdu. Petrol İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, görüşmelerde ücretlerden çok, sendikanın tanınmasının konuşulduğunu söyledi. Öztaşkın, “Sendikanın tanınması, greve gitme yenlerin de sendika üyesi olması talebinde bulunduk. Bize sendikayı tanıdıklarını ancak tüm işçilerin sendika üyesi olması konusunda bir şey söyleyemeyeceklerini anlattılar” diye konuştu. Bir sonraki görüşmenin 28 Kasım’da yapılacağını ifade eden Öztaşkın, bu görüşmede de sosyal haklar, çalışma koşulları ve ücret zamlarının masaya yatırılacağını söyledi. 1 yıldır devam eden grevin, ücret grevinden çok, sendikal hakkı elde etme grevi olduğunu anımsatan Öztaşkın, “Bu, ayrıca sömürüye başkaldıran kadının grevidir” dedi. çekinmediğini” söyledi. “İşçinin ekmeğini sabote ettiğini ima eden Türk Telekom yöneticilerinin çalışanların gönlünde oluşturduğu travma nasıl düzeltilecek” diye soran Akcan, bu travmanın daha da derinleştirilmemesi açısından işverenle müzakerelere devam etmeye açık olduklarını vurguladı. Sendika olarak yasadışı eylemleri kınadıklarını vurgulayan Akcan, “Tam tersine bu tür sabotaj eylemlerinin içinde bulunmakla kendi grevimizi sabote etmek durumunda kalacağımızı nasıl görmezlikten gelebiliriz” dedi. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle