24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM 2007 PERŞEMBE 10 İNÖNÜ’YÜ YİTİRDİK Bilim insanı, siyasetçi ve devlet adamı Prof. Dr. Erdal İnönü 81 yaşında tedavi gördüğü Houston’da yaşamını yitirdi Bilge adam İnönü veda etti İstanbul Haber Servisi Saygın kişiliği ve matematiksel dehada esprileriyle Türk siyasetine zerafet ve mizah katan, bilim insanı, siyasetçi ve devlet adamı Prof. Dr. Erdal İnönü, 81 yaşında, tedavi gördüğü Houston’daki DNC Travel Hospital’da dün sabaha karşı yaşamını yitirdi. Erdal İnönü’nün naaşı, bugün Lufthansa Hava Yolları ile Amerika’dan yola çıkacak. Cuma günü akşam 18.00 sıralarında Ankara’ya ulaşması beklenen Erdal İnönü için ilk tören cumartesi günü saat 11.00’de TBMM’de düzenlenecek. Törenin ardından İnönü’nün naaşı Meclis’ten Pembe Köşk’e daha sonra da aynı gün kara yoluyla İstanbul’a getirilecek. İnönü’nün cenazesi 4 Kasım Pazar günü Teşvikiye Camiisi’nde kılınacak öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. AŞARILARLA DOLU B YAŞAM ÖYKÜSÜ Prof. Dr. Erdal İnönü, 6 Haziran 1926 tarihinde Ankara’da dünyaya geldi. Türkiye’nin 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile Mevhibe İnönü’nün oğlu olan Erdal İnönü, ilk, orta ve lise öğrenimini Ankara’da yaptı. 1947’de Fen Fakültesi’nden fizik lisansı diploması aldıktan sonra ABD’ye gitti. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nde doktora derecesini tamamlayan Erdal İnönü, “teorik fizik’’ alanında araştırmalar yaptı ve Türkiye’ye döndükten sonra Ankara Üniversitesi’nde asistan olarak göreve başladı. Askerlik görevinin ardından doçent olan Erdal İnönü, 19571960 arasında yeniden ABD’ye giderek çeşitli üniversite ve araştırma enstitülerinde çalıştı. 19641974 yılları arasında ODTÜ de “fizik profesörü’’ olarak görev alan Erdal İnönü, üniversitede bölüm başkanlığı, dekanlık ve rektörlük görevlerinde bulundu. İnönü, 1974’te Boğaziçi Üniversitesi’ne geçti ve burada fizik profesörlüğünün yanı sıra Temel Bilimler Fakültesi Dekanlığı görevini üstlendi. TÜBİTAK’ın kuruluşuna katkıda bulunan Erdal İnönü, bir süre Temel Araştırmalar Enstitüsü’nde ‘’kurucu müdürlük’’ görevini sürdürdü. 12 Eylül 1980 harekâtının ardından, 1983’te yeni partilerin kurulmaya başlamasıyla Erdal İnönü de aktif siyasete girdi. Sosyal Demokrasi Partisi’nin (SODEP) kurucu genel başkanı olan Erdal İnönü, SODEP ile Halkçı Parti’nin birleşmesiyle kurulan Sosyaldemokrat Halkçı Parti’nin (SHP) ilk olağanüstü kurultayında bu partinin genel başkanlığına seçildi. Erdal İnönü, SHP Genel Başkanlığı görevini 1993 yılına dek sürdürdü. Erdal İnönü, 1986’da yapılan ara seçimlerde İzmir’den milletvekili seçildi; 18. ve 19. dönemlerde de TBMM’de görev aldı. İnönü, 1991 genel seçimlerinden sonra, SHP’nin DYP ile kurduğu, Süleyman Demirel’in başbakanlığındaki koalisyon hükümetinde devlet bakanı ve başbakan yardımcısı olarak görev aldı. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümünün ardından Süleyman Demirel’in 16 Mayıs 1993’te 9. cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Tansu Çiller’in başbakanlığında DYPSHP koalisyonu sürdü. Bu arada Erdal İnönü genel başkanlığı bırakma kararını açıkladı ve SHP’nin 11 Eylül 1993’teki 4. kurultayında yeniden aday olmadı. SHP’nin CHP ile birleşmesinin ardından, 27 Mart 1995 tarihinde koalisyon hükümetinin sosyal demokrat kanadında değişikliğe gidildi ve Erdal İnönü Dışişleri Bakanlığı görevini üstlendi. İnönü, 1995 Mart’ında başladığı bu görevini ekim ayına kadar sürdürdü. Siyasetteki örnek davranışları, nezaketi, üslubuyla sıra dışı bir politacı olarak tarihte yerini aldı WIGNER MADALYASI’NI ALDI Gönlü fizikte kalan siyasetçi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Erdal İnönü, “gönlü hep fizikte kalan” bir “zoraki” siyasetçi olarak yakın siyaset tarihine damgasını vurdu. Siyasette “2. kuşak İnönü” olan Erdal İnönü, kurultaylarda Deniz Baykal’ı 3 kez yenmesi, HEP’lileri Meclis’e taşıması, Süleyman Demirel ile koalisyon ortaklığı dönemi ve siyaseti kendi kararıyla bırakarak örnek olmasının yanı sıra nezaketi, fıkralara konu olan üslubuyla da sıra dışı bir politikacı olarak tarihte yerini aldı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra Bülent Ecevit’in, CHP defterini kapatıp yeni bir parti kurma arayışlarına girmesi üzerine CHP’liler Erdal İnönü’nün kapısını çaldılar. Eşi Sevinç İnönü siyasete girmesini istemiyordu. Erdal İnönü, bir gün kendisine “Ya kabul etsem ne yapardın” diye sorunca “Ne yapayım, ben de kabullenirdim” karşılığını alınca bir anlamda aileden “siyaset vizesi” çıkmış oldu. SODEP, Erdal İnönü’nün doğum günü olan 6 Haziran 1983’te kuruldu. Ancak İnönü, 20 arkadaşı ile birlikte veto edildi ve SODEP 1983 seçimlerine giremedi. Veto kararının kalkmasından sonra İnönü, SODEP genel başkanı oldu. Mart 1984 yerel seçimlerinde SODEP, ANAP’ın ardından ikinci parti oldu. İnönü, 13 Nisan 1984’te toplanan SODEP 1. Küçük Kurultayı’nda solda tek çatının şart olduğunu söyledi. Ancak İnönü, SODEP’in kendini feshederek HP’ye katılmasını kabul ederken çok zorlandı. 3 Kasım 1985 tarihinde toplanan SODEP kurultayında partililere, “Bu karardan eziklik duymayın. Türkiye’de sosyal demokratları birleştirmenin yolu böyle fedakârlıklardan geçer” diye seslendi. Kurultayda, SODEP feshedildi ve adını SHP olarak değiştiren HP ile birleşme kararı alındı. İnönü’nün siyaset yaşamı da burada devam etti. Bilim tarihine adını yazdırdı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’de tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren Prof. Dr. Erdal İnönü, fizik alanında geliştirdiği “İnönüWigner Kontraksiyonları (İnönüWigner Contractions)” ile bilim tarihine adını yazdırdı. İnönü, matematiksel fiziğe yaptığı önemli katkılardan dolayı, fizik alanında Nobel’den sonra gelen en değerli ödül olarak kabul edilen Wigner Madalyası’nı kazandı. İnönü, 1947’de Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nden fizik lisansı diploması aldıktan sonra ABD’ye gitti, California Teknoloji Enstitüsü’nde lisansüstü öğrenimini yaptı, yüksek lisans ve doktora derecelerini aldı. Teorik fizik alanında araştırmalar yapan İnönü, Türkiye’ye dönünce Ankara Üniversitesi’nde fizik asistanı olarak göreve başladı. Askerlik görevini yaptıktan sonra doçentlik sınavını veren, 19571960 yılları arasında tekrar Amerika’ya giderek “Atom Enerjisinden Yararlanma” programı içinde çeşitli üniversite ve araştırma enstitülerinde araştırmalar yapan İnönü, 19641974 tarihleri arasında Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde fizik profesörü olarak çalıştı. ODTÜ’de öğretim üyeliği görevinin yanı sıra araştırma ve yönetim görevleri de yapan, Teorik Fizik Bölümü Başkanlığı, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı, Üniversite Rektörlüğü’nde bulunan İnönü, ODTÜ’de öğrenci eylemlerinin yoğun olarak yaşandığı dönemde kampusa askeri güçlerin girmesine karşı çıkmıştı. RUP TEORİSİ G İnönü 1974’te Boğaziçi Üniversitesi’ne geçti, 19741983 yılları arasında fizik profesörlüğünün yanı sıra 6 yıl kadar da Temel Bilimler Fakültesi Dekanı olarak görev yaptı. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’nun kuruluşuna katkıda bulunan ve TÜBİTAK Temel Araştırmalar Enstitüsü’nde kurucu müdürlük görevini yürüten İnönü, NATO Fen Komitesi’nde çalıştı. İnönü, UNESCO Yürütme Kurulu’nda da görev aldı. İnönü, fizik alanında geliştirdiği “İnönüWigner Kontraksiyonları (İnönüWigner Contractions)” ile bilim yazını tarihine adını yazdırdı. İnönü’ye ait olan çalışma, grup teorisi ve fizikteki uygulamalarda önemli bir temel niteliğinde kabul ediliyor. İnönü, “Grup Teorisi” aracılığıyla matematiksel fiziğe yaptığı önemli katkılardan dolayı, iki yılda bir verilen Wigner Madalyası’nı da 4 Ağustos 2004’te Meksika’da düzenlenen 25. Fizikte Grup Teorik Yöntemler Kolokyumu’nda aldı. Wigner Madalyası, fizik alanında Nobel’den sonra gelen en önemli ödül olarak kabul ediliyor. ‘SİYASETTE İNÖNÜ ÜSLUBU’ E ‘ B I R A K M AY I ’ B İ L E N L İ D E R K Erdal İnönü’nün siyaset yaşamında Kürt ÜRT KONFERANSI YOL AYRIMI konferansı ve HEP’lilerle ittifak, önemli satırbaşlarını oluşturur. Paris’te yapılan Kürt konferansı SHP içindeki ayrışmanın ilk işaretlerini verdi. Bu konferansa izinsiz olarak katılan 7 milletvekili, 17 Kasım 1989’da partiden ihraç edildi. Bu arada, Baykal ve ekibi İnönü’ye karşı mücadelelerini yükseltiyordu. 2526 Haziran 1988’de Deniz Baykal genel sekreter seçilirken ekibi de parti yönetimine gelmişti. MYK’de İnönü’nün yanında yer alan tek yönetici Hikmet Çetin idi. Baykal, “güçlü genel sekreter” vurgusu ile parti içinde Erdal İnönü’ye karşı mücadelesini yürütüyordu. 1990’daki ara yerel seçimlerde Bayrampaşa’nın kaybedilmesi üzerine İnönü, genel sekreter yardımcısı Erol Çevikçe’nin istifasını istedi. Baykal ve ekibi yönetimden topluca istifa edince İnönü, kurultay kararı aldı. Baykal, bu kurultayla İnönü’ye karşı ilk yenilgisini aldı. Olağan kurultayda Baykal, ikinci kez İnönü karşısında yenildi. EP OLAYI H Erdal İnönü’nün siyasal yaşamında HEP’le T akvimler 6 Haziran 1993’ü gösterdiğinde Erdal İnönü, büyük sürprizini yaptı. SODEP’in kuruluşunun 10. yıldönümünde parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, sakin sakin kararını açıkladı: “Şimdi size bir şey söylemek istiyorum. 10 yılda faydalı işler yaptık. Kurultaya parti içi tartışmaları yaşanmadan, büyük bir olgunluk içinde gidiliyor. Parti yönetimi süreklidir, ancak zaman zaman genel başkan değişmeli. Nasıl değişecek genel başkan? Bunun için Türkiye’de alışılmış bir yol pek yok, demokratik ülkelerde nasıl oluyor? Demokratik ülkelerde kongrelerde genel başkan seçilmiyor, sonra başkası seçiliyor. Bizde büyük partilerde şimdiye kadar pek böyle olmadı. Uzun süre bir genel başkan devam etti. O başkan ya vefat etti, ya emekli oldu, ya cumhurbaşkanı oldu. Bunun normal bir yolu olması lazım. Burada bir öncülük etmemiz gerekiyor. Öncülük etmenin yolu bunu yapmaktır. Ben şimdi diyorum ki, 1112 Eylül Kurultayı’nda yeniden genel başkanlığa aday olmayacağım. Şimdiden o kurultaya genel başkan olmak isteyenler yavaş yavaş çalışmaya başlasınlar.” İnönü, sorular üzerine “naz yapmadığını, kararlı olduğunu” vurguladı ve “Parti biraz uğraşır. Ama bir vefat olup yahut başka bir şey olup uğraşacağına, bunu iki ay içinde düşünerek zamanında hazırlığını yaparak gerçekleştirsin. Bunu şimdiye kadar kimseye söylemiş değilim. Şimdi size söylüyorum” diye de ekledi. ziran 1992’de 12 Eylül döneminde çıkarılan kapatılan siyasi partilerin aynı adla tekrar açılmasını engelleyen yasa kaldırılınca, SHP içindeki muhalefet hareketinin önde gelen ismi Deniz Baykal ve diğer bazı CHP kökenliler SHP’den koptular ve yeniden CHP’yi açtılar. 1994 yerel seçimlerine SHP oy kaybedince solun değişmez gündem maddesi “birleşme” yeniden öne çıktı. DSP buna yanaşmadı ancak CHP olumlu yanıt verdi. 18 Şubat 1995’te toplanan SHPCHP ortak kurultayında partinin feshine ve CHP’ye katılmasına karar verildi. seçim ittifakı önemli bir yer tutuyor. ANAP iktidarı 1991’de erken seçim kararı alınca, seçimlere katılma olanağı bulunmayan Halkın Emeği Partisi (HEP) ile ittifak gündeme geldi. HEP ile yapılan ittifak, genel seçimlerde SHP’nin önemli ölçüde oy kaybetmesine yol açtı. Ancak İnönü, bu kararı hep savundu: “Ülke çıkarı, bir siyasi partinin çıkarından daha önemlidir. HEP ile ittifak zorunluydu, ancak biz bunu halkımıza anlatamadık.” Seçim sonuçları açıklandığında içsavaş yeniden alevlendi ve oklar İnönü’ye çevrildi. Ha rdal İnönü, aktif siyaseti bıraktıktan sonra da, “aslan sosyal demokratlar” her başları sıkıştığında kapısını çaldılar. Siyasete ilgisini sürdüren Erdal İnönü, aktif siyasete girmesi çağrılarına ise olumlu yanıt vermedi. “Ben artık bu tartışmaların uzağındayım, üniversitedeyim. Benim yapabileceğim bir şey yok” dedi. “Solda birlik” sorularına da, şu yanıtı veriyordu: “Seçmen olarak beni ilgilendiren şey, seçim sandığına gittiğimde oy vereceğim aday tek olmalıdır. Birbirine benzer fikirler söyleyen ve benim sempati duyduğum fikirleri söyleyen birden fazla parti olabilir ama birden fazla aday olursa o zaman ben zor durumda kalıyorum, hangisine oy vereceğimi bilemiyorum. Tabii oylar dağılıyor.’’ İnönü siyaset yaşamına yaptıkları kadar, üslubu ile de damgasını vurdu. Partililerine “Aslan sosyal demokratlar” diye seslenirken en gergin zamanlarda bile gülümseten açıklamaları oldu. Yıllar önce Dikili’de bir festival sırasında kendisine “Yeterli muhalefet yapamadığınız söyleniyor” diyen gazeteciye, “Evet, doğru söylüyorlar. Yeterli muhalefet yapsaydık iktidar olurduk” karşılığını verirken siyasette alışılmadık başka bir mantığı, üslubu ortaya koyuyordu. TBMM’de, seçim otobüslerinde fizik problemleri çözmeye çalışırdı. Siyasete kendi üslubunu getirdi. Ölüme giderken bile soğukkanlılığını korudu. Hastalığını öğrendikten sonra yakınlarını “Her şeyin bir başı olduğu gibi bir de sonu vardır. Ben çok rahatım” diye teskin etmeye çalıştı... CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle