19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EKİM 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER TEMA, AKP’nin 2B orman arazilerinin satışını, kapsamını genişleterek gündeme getirmesini eleştirdi 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT 2B’leri satmak çözüm değil ? TEMA Vakfı giderek ekolojik, ekonomik ve toplumsal bir soruna dönüşen 2B arazileri sorununun çözülmesinin zorunluluğuna dikkat çekti. İstanbul Haber Servisi TEMA Vakfı, 2B arazilerinin Çevre ve Orman Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nın başlattığı teknik çalışma ile yeniden gündeme getirilmesine tepki gösterdi. Vakıftan yapılan açıklamada, giderek ekolojik, ekonomik ve toplumsal bir soruna dönüşen 2B arazileri sorununun çözülmesinin zorunluğuna dikkat çekilerek ancak arazileri satmanın doğru bir yöntem olamayacağına vurgu yapıldı. Açıklamada, AKP’nin 2003 yılında 25 milyar dolar gelir elde edileceğini ileri sürerek kamuoyunda kısaca 2B olarak bilinen orman özelliğini yitirmiş arazilerin satışını gündeme getirdiği, bu girişimin TEMA Vakfı’nın da içinde bulunduğu “Ormanlarımıza Sahip Çıkalım Birliği”nin önderliğinde yapılan çalışmalar, kamuoyunun tepkisi ve 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in veto kararı ile engellendiği anımsatıldı. AKP’nin şimdi de seçim bildirgedaki mülkiyet kavramında yeni düzenlemelere gidilerek satış dışı çözüm oluşturulmalıdır” denildi. Açıklamada TEMA’nın önerileri özetle şöyle sıralandı: “Öncelikle 2B uygulamalarına dayanak olan yasal düzenlemeler ortadan kaldırılmalı ve bu beklenti yok edilmelidir. Halihazır 2B uygulamalarında yasada gerekli değişiklik yapılarak, ‘bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetme’ durumuna açıklık getiren ölçütlerde orman bütünlüğünü bozmama, su ve toprak rejimine zarar vermeme, ormancılık çalışmalarının etkenlik, verimlilik ve kârlılık düzeylerini düşürmeme gibi koşullar aranmalı. Mevcut anayasal sistemimiz, Anayasa Mahkememizin bu konudaki müteaddit kararları ve 10. Cumhurbaşkanı Sezer’in 2 kez iadesindeki gerekçeler göz önüne alındığında 2B arazilerinin satışı mümkün değildir. Yüzde 93’ü doğal olan ormanlarımızda bu yol kesinlikle seçilmemelidir. 2B nedeniyle orman sınırları dışına çıkarılan yerlerde kullanım kadastrosu, henüz orman kadastrosu yapılmamış olan alanlarda da orman kadastrosu çalışmaları tamamlanmalıdır.” Başbakan, Anayasa İçin Bilek Güreşi mi İstiyor?. Yeni yasama yılı açılırken AKP Genel Başkanı, bir uzmanlar kuruluna hazırlattığı anayasa taslağının, milletvekillerinin yasa teklifi halinde TBMM’ye gönderileceğini; asıl görüşmelerin parlamentonun Anayasa Komisyonu ile genel kurulda olacağını söyledi. Oysa, 8 Eylül’de “liberal görüşlü anayasa uzmanları”na sipariş ettiği çalışma ile ilgili tepkiler artarak sürünce hem AKP yönetiminden hem de hükümet çevrelerinden hazırlanmış taslak üstünde geniş bir uyum oluşturulmasına yönelik görüşler birbirini izlemişti. Recep Tayyip Erdoğan o sırada Denizli’de bir kaplıca otelinde tatildeydi. Bu önerilerin kendisinin talimatı ile yapıldığı izleniminin doğması da doğaldı. Üstelik Köksal Toptan da toplumda giderek artan gerginliği ortadan kaldıracak makul bir öneri ile devreye girmiş, anayasa taslaklarının ortak bir tasarı haline gelmesi için TBMM Başkanı olarak kendisine düşen görevi yapacağını söylemişti. MHP Grup Başkan Vekillerinin de aynı yönde Meclis Başkanlığı’na yaptığı başvuru, Ergun Özbudun ile arkadaşlarının hazırlayarak AKP’li bakan ve yöneticilerden oluşan bir uzmanlar ekibinin ortak çalışmasına sunulan taslak üstünde, başta anayasal kurum ve kuruluşlar olmak üzere bir dizi kaygı ve eleştirinin üstesinden gelmek için nasıl bir yöntem izleneceğini içeren soruları gündeme getirdi. Bu tür sorulara önceki akşam TBMM Başkanı’nın resepsiyonunda ayaküstü verdiği yanıtları, Başbakan dün partisinin grup toplantısında kürsüden tekrarladı. AKP’nin anayasa taslağının siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, medyanın, kamuoyunun tartışmasına açılacağını söyledi. Vakfın açıklamasında 2B uygulamalarına dayanak olan yasal düzenlemelerin ortadan kaldırılması gerektiği vurgulandı. sinde yer verdiği 2B orman arazilerinin satışını, kapsamını genişleterek yeniden gündeme getirmesi eleştirilen açıklamada, “326 bin gönüllüsü bulunan TEMA Vakfı, 2B arazilerinin satışı ile ilgili uygulamanın kesinlikle karşısındadır. Giderek ekolojik, ekonomik ve toplumsal bir soruna dönüşen konunun çözülmesi zorunludur, ancak satış doğru yöntem değildir” denildi gulanarak, “Toplu yerleşim alanı haline gelmiş kentleşmiş yerlerdeki insanlar sokağa atılamaz, fakat orman içinde tek veya siteler halinde yapılaşmalar, mevcut yasalar gereği kesinlikle yıkılarak orman haline dönüştürülmelidir. Kentleşen alanlarda ise medeni hukukumuz Ormanlık alanda yapılaşma Açıklamada ecrimisil (haksız kullanıcılardan alınan ücret) uygulamasına derhal başlanması gerektiği vur Söyledi ama.. Bu açıklamalarında, partiler arasında bir uzlaşma komisyonu kurulması önerilerini ise, zaman kaybına yol açacak bir fantezi olarak nitelendirdi.. Erdoğan, partisinin hazırladığı taslağa, sözünü ettiği tartışma platformundan AKP Genel Merkezi’ne gönderilecek görüş ve yanıtların yine partisinin yetkili karar organında değerlendirilerek partili milletvekillerinin ortak önerisi halinde Meclis Başkanlığı’na verilmesinden yana olan görüşünde ısrar ediyor... O teklifin içtüzük uyarınca görüşüleceği Anayasa Komisyonu’nda bütün partilerin temsilcilerinin bulunduğunu da söylüyor. Ama komisyonun Meclis’teki temsil oranına göre kurulduğunu, yani AKP’lilerin çoğunluğunda olduğunu da elbette biliyor. Tabii, aynı çoğunluğun Meclis Genel Kurulu’nu kontrolü altında bulundurduğunu da. Oysa, yeni anayasanın bir toplumsal uzlaşma olduğunu savunanların önerdiği “Uyum Komisyonu”, Anayasa Komisyonu’ndan önce, bilek güreşine kapalı kapılar arkasında ve TBMM Başkanı’nın gözetiminde çalışması istenilen bir oluşumdur. Bu tür çalışma gruplarında, çok zorunlu kalınmadıkça sonuç oylama ile belirlenmez. Çelişkileri birbirine yaklaştıracak, kavga yerine barışı egemen kılacak görüşleri teklif eden düşünceler ağırlık taşır. KaDer Başkanı, pozitif ayrımcılık konusunu gündemde tutacaklarını belirtti ‘Kotada ısrarcı olacağız’ Yeni anayasa tartışması ? Gülbahar, Cumhuriyet kurulurken kadınların sosyal ve siyasal yaşama katılımı önündeki engellerin temizlendiğini, ancak sonraki yıllarda bunun unutulduğunu vurguladı. ZEYNEP ŞAHİN Selçuk da ‘Kurucu meclis yapsın’ dedi ? Bugünkü Meclis’in toplumun her kesimini temsil etmediği için yeni bir anayasa yapamayacağını söyleyen Yargıtay Onursal Başkanı Selçuk, “Anayasa meşruluk debisini artıracak bir kurum tarafından yapılmalıdır” dedi. Haber Merkezi Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, yeni bir anayasanın sendikaların, bürokrasinin, üniversitelerin temsil edilebileceği kurucu bir meclis tarafından yapılmasından yana olduğunu kaydederek “Bu Meclis anayasada sadece değişiklik yapabilir” dedi. “Yeni anayasa kurucu meclis tarafından yapılmalı” görüşlerine Yargıtay Onursal Başkanı Selçuk’tan destek geldi. Bir televizyon kanalına açıklamalarda bulunan Selçuk, Türkiye’nin 1982 Anayasası ile AB’ye girecek biçimde demokrasiyi oturtmasının mümkün olmadığını belirtti. Yeni anayasanın nasıl yapılacağı konusunda herkesin birleşmesi gerektiğini belirten Selçuk, “Herkes görüşünü belirtmeli. Olabildiğince yataylamasına, meşruluk debisini artıracak bir kurum tarafından yapılmalıdır” dedi. Selçuk, bugünkü Meclis’in anayasada değişiklikler yapabileceğini, ancak yüzde 10’luk baraj nedeniyle her kesimi temsil etmediği için yeni bir anayasa yapamayacağı kanısında olduğunu söyledi. Selçuk, “En azından yüzde biri aşmışların temsil edilebileceği, sendikaların, bürokrasinin, üniversitelerin temsil edilebileceği bir kurucu meclis tarafından yapılmasından yanayım” dedi. “Kurucu meclisler ihtilallerden sonra olur” yönündeki görüşleri eleştiren Selçuk, “Kurucu meclisler olağan dönemlerde de olurlar. Maksat olabildiğince halkın her kesimini temsil eden bir anayasanın ortaya çıkmasıdır” diye konuştu. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “karşı olduğunu” belirttiği kadınların lehine seçim kotası, 81 ülkede uygulanıyor, 14 ülkenin de anayasasında var. Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KaDer) Başkanı Hülya Gülbahar, Erdoğan’ın konu hakkında bilgi eksikliği olduğunu ve kota uygulanması konusunda ısrarcı olacaklarını belirtti. Erdoğan ile KaDer Başkanı Gülbahar arasında önceki gün TBMM’nin açılış resepsiyonunda yaşanan tartışma, kadınlar lehine seçim kotası uygulanması konusunu tekrar gündeme getirdi. Gülbahar, Erdoğan’a 50’yi aşkın kadın örgütünün ortaklaşa kurduğu Anayasa Kadın Platformu hakkında bilgi verdiğini ve kadınların siyasi temsilini artırmak için anayasaya geçici özel önlemler ve pozitif ayrımcılık maddesi konulmasını istediklerini söylediğini belirtti. Toptan’ın gösterdiği adres Önceki gün yeni yasama dönemini açarken yaptığı konuşmada Sayın Köksal Toptan, “toplumsal sözleşme niteliğindeki böylesine önemli bir belgenin yöntem ve içeriğinin nasıl olacağının kararlaştırılacağı yer TBMM’dir” diye parlamentoyu adres göstermiş ve geniş katılım ve uyumla hazırlanacak bir anayasa hazırlığı çalışmasını önermişti. Erdoğan, yeni anayasanın “Made in AKP” patenti taşımasını istemiyor görünüyor ama; tüm kurum ve kuruluşların görüş bildirmeleri için kendi partisini adres göstermekte de ısrar ediyor. TBMM Başkanı ile arasında yeni anayasanın hazırlanması için izlenecek yöntem üzerinde başlayan bu “küçük” gibi görünen görüş ayrılığı, acaba Başbakan’ın o bilinen mizacından mı ileri geliyor? Yakın yol arkadaşlarından eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’le birkaç gün önce Vatan gazetesinde yapılan söyleşinin satır aralarında da anlatılan o “tek adam” olma ısrarı mıdır, Erdoğan’ı Köksal Toptan’ın anayasa hazırlığında inisiyatif alma girişiminin karşısına çıkartan? ??? Sayın Cumhurbaşkanı da, daha önceki gün yeni anayasa hazırlanmasında geniş bir konsensüs gerektiğini söylüyordu. Erdoğan bu istekleri dünkü grup konuşmasında ve tek kalemde “fantezi” olarak değerlendirip adeta bir bilek güreşi önerdi kamuoyuna. Kimin parmak gücü fazlaysa onun dediği olmalı görüşü, öteki yasalar için belki haklı bir yöntem kabul edilebilir. Ancak anayasalar şayet darbelerin ürünü olmayacaksa ya da gerçekten “sivil” olacaksa, orada “tek adam”ların içlerinde gizledikleri ihtiraslar değil, toplumsal uzlaşmalar öne çıkmalıdır. Emekliler sendikalarına sahip çıkıyor DİSK’e bağlı EmekliSen üyeleri, sendikalarının kapatılması sistemini İstanbul’un Kadıköy İskele Meydanı, Ümraniye, Kartal, Maltepe, Mecidiyeköy, Bakırköy ve Aksaray meydanlarında kitlesel gösterilerle protesto ettiler, imza standı açtılar. Taksim metro girişinde toplanan EmekliSen üyeleri, “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “EmekliSen kapatılamaz” dövizleri taşırken, “Direne direne kazanacağız”, “EmekliSen kapatılamaz” sloganları attılar. EmekliSen Beyoğlu Şubesi Başkanı Mustafa Demir, “EmekliSen, uluslararası sözleşmelerin güvencesinde olan bir sendikadır. Uluslararası sözleşmelerin bize tanıdığı bir insani hakkı kullanarak, EmekliSen’in hukuksal temel ve dayanakları olmayan kapatılmasına ilişkin bu davanın reddedilmesi gerekiyor. 60. hükümetin programında, hazırlattıkları anayasa taslağında emekli ile ilgili tek satıra yer verilmiyor. Emekli yok sayılmaya devam ediliyor. Bu da gösteriyor ki emekli kendi örgütüne sahip çıkmalı ve 9 Ekim’de Ankara Adliyesi’nin önünde olmalıdır” diye konuştu. (CİHAN ORUÇOĞLU) ‘Başbakan’ın bilgisi eksik’ Erdoğan’ın bunun üzerine kotanın dünyada olmadığını ve uygulamaya karşı olduğunu belirttiğini ifade eden Gülbahar, “Ben de Ruanda anayasasında olduğunu söyledim. ‘Sen Ruanda mı olmak istiyorsun, buyur Ruanda ol’ dedi” diye konuştu. Gülbahar, “Nezaket gereği yeni tanışılan bir insana ‘sen’ diye hitap edilmez” derken Türkiye Cumhuriyeti kurulurken kadınların sosyal ve siyasal yaşama katılımı önündeki engellerin temizlendiğini, ancak sonraki yıllarda bunun unutulduğunu vurguladı. Gülbahar, 81 ülkede kota uygulandığına, 14 ülkede ise kotanın anayasada yer aldığına dikkat çekti. KaDer Başkanı, “Dünya, siyasal ve sosyal temsilde eşitliği sağlama konusunda aldı başını gidiyor. Bu noktada, Başbakan’ın sözlerinin bilgi eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyorum” dedi. Türkiye’de Kasım 2002’den sonra 24 olan Meclis’teki kadın milletvekili sayısı, 22 Temmuz’dan sonra 49’a yükseldi. Bu artışa karşın Türkiye, Erdoğan’ın kotasının düşük olduğuna işaret ettiği Fransa’nın yine de gerisinde kaldı. Fransa’da son seçimlerin ardından meclise giren kadın sayısı 107 oldu. Bugün kadınlar lehine; 14 ülkede devlet kotası, 38 ülkede seçim kotası, 73 ülkede adaylık kotası uygulanıyor. Başbakan “Git Ruanda ol” derken yalnızca bu ülkedeki kadın parlamenter oranı yüksekmiş gibi davrandı, ancak kadın temsil oranı en yüksek ikinci ülke yüzde 48.8’lik Ruanda’nın ardından, yüzde 45.3 ile İsveç. Bazı çalışanlar kansere yakalandı Sağlık Bakanı suçladı Yargıtay baz istasyonlarını söktü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bünyesinde çalışan bazı üye ve idari personele kanser teşhisi konulması üzerine Yargıtay’ın çatısında bulunan baz istasyonları kaldırıldı. Yargıtay Başkanlığı ile Aycell firması arasında 14 Nisan 2003’te imzalanan protokol kapsamında “cep telefonlarının daha iyi ve yüksek frekansla haberleşmesinin sağlanması amacıyla” ana binanın 3 noktasına sabit baz istasyonu yerleştirilmişti. Baz istasyonlarının ana binada çalışan bazı üye ve idari personelin sağlıkları üzerinde olumsuz etki yarattığı iddiaları üzerine Yargıtay Başkanlığı harekete geçti. Odası baz istasyonuna yakın olan bir Yargıtay üyesine geçen günlerde “ilik kanseri” teşhisi konulması üzerine, 26 Eylül 2007’de 3 baz istasyonu söküldü. Ana binanın 3 noktasına yerleştirilen baz istasyonlarının aktif olmadığı, ancak sağlık yönünden tereddüde yol açması ve Yargıtay mensuplarının görüşleri doğrultusunda söküldüğü bildirildi. ‘Hekim sıkıntısının nedeni YÖK’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’nin gelecek 5 yılda hekim sıkıntısı çekeceğini belirten Sağlık Bakanı Recep Akdağ, YÖK’ü suçladı. CHP’li Yaşar Tüzün’ün soru önergesini yanıtlayan Akdağ, “YÖK’ü bu konuda görevini yapmaya çağırıyorum. Her fırsatta kamuoyunun önüne çıkıp vatandaşa zehir zemberek açıklama yapan Sayın YÖK Başkanı, çıkıp Sağlık Bakanı’nın bu talebi için ne yaptığını kamuoyuna açıklamalı” dedi. Türkiye’de hekim yetersizliği konusunun ilk defa 59. hükümet döneminde kamuoyunun gündemine getirildiğini ileri süren Akdağ, Türkiye’nin, dünyada 53 ülke arasında, nüfusuna göre doktor sayısı sıralamasında 52. sırada olduğunu ifade eti. Akdağ, “60 milyonluk Fransa’da 203 bin, 86 milyonluk nüfusa sahip Almanya’da 278 bin, 38 milyonluk Arjantin’de 109 bin doktor var. 70 milyonluk ülkemizde bu rakam sadece 100 bindir” dedi. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net BAKAN HÜSEYİN ÇELİK ‘Türkiye ne İran’a ne Malezya’ya benzer’ AHMET KURT İZMİT İzmit’in Yenidoğan Mahallesi’nde eski İsmet İnönü İlköğretim Okulu binasının yerine Vehbi Koç Vakfı öncülüğünde yaptırılan Ford Otosan İlköğretim Okulu, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç tarafından açıldı. Çelik, öncelikle Kocaeli Valiliği’ni ziyaret etti. Daha sonra tören alanına geçen Çelik, bütçede en yüksek payın eğitime ayrıldığını belirterek “Kendi hayal dünyalarında geriye gitme senaryoları kuranlar artık bundan vazgeçsin. Türkiye ne İran’a, ne Malezya’ya benzer. Türkiye, Türk insanına benzeyecektir” dedi.Konuşmaların ardından Çelik, Rahmi Koç, Kocaeli Valisi Gökhan Sözer, Kocaeli milletvekili Fikri Işık birlikte okulun açılışını yaptı. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle