23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 EKİM 2007 ÇARŞAMBA 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr BÜ Albert Long Salonu konserleri 10 Ekim’de, CRR konserleri 17 Ekim’de, İDSO konserleri 19 Ekim’de başlıyor DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ İstanbul’un Y eni Konser Mevsimi 2 emal Reşit Rey Konser Salonu 17 Ekim’de son zamanların ünlü mezzo sopranosu Jennifer Lamore ile açılış yapıyor. Zengin dağarcığı, inanılmaz sayıdaki kayıtları ve etkin konserleriyle adından çok söz ettirten bir sanatçı. Renkli bir gala konser programında kendisine David Stern yönetimindeki Basel Oda Orkestrası eşlik edecek. CRR Salonu henüz mevsimin geri kalan etkinliklerini açıklamadı. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası 19 Ekim’de Alexander Rahbari yönetiminde Sibelius’un Kullervo Senfonisi ile Aya İrini’de şanlı bir açılış yapıyor. Programına bu yıl epeydir dinlemediğimiz büyük çaplı yapıtlar da katmış: Bruckner’in 4. Senfonisi, Mahler’in 4. Senfonisi, R. Strauss’ın Bir Kahramanın Hayatı, Borodin’in 2. Senfonisi, Liszt’in Prelüdleri, Şostakoviç’in 8. Senfonisi, Milhaud’nun Damdaki Öküz adlı bale müziği gibi. Sekiz konseri Rahbari’ye teslim etmiş ki, bu deneyimli şefin orkestra üstündeki olumlu etkisi her seferinde kendini belli ediyor. Ayrıca Antonio Pirolli 3 konser yönetiyor. Yabancı ve ünlü şefler arasında Jurgen Hampel, Fedor Gluşenko, Horia Andrescu, Howard Griffiths, Ola Rudner ve Tabaschnik göze çarpıyor. Ünlü solistlerin de programda yer aldığı gözleniyor: Yıllar önce Istanbul Festivali’nde izlediğimiz çellist Ofra Harnoy, özellikle Mozart yorumuyla ünlenen piyanist Gottlieb Wallisch, kemancılardan Domenico Nordio, Maxim Fedotov, Ola Rudner, İlya Gringolts, Gilles Apap, çellist Jiri Barta ve piya Ferit Edgü’den İki ‘Ders Notu’ Yaralı Zaman (Can Yayınları), “Bir Doğu Yolculuğundan Notlar” altbaşlığını taşıyor. Yazarı, peşini bırakmayan temel izleklerinden birine, Doğu’ya götürüyor yeniden. Ferit Edgü’nün Doğu’yu anlatması kendi kadar, okurunu da heyecanlandıran bir olgu. Kimse’nin, O’nun, Doğu Notları’nın okur belleğinde derin izler bırakan yazarı, yaratısının temellerinden birini oluşturan coğrafyaya dönüyor bir kez daha. “Sanki ilk kez ben bakıyor, ben görüyor, ben konuşuyordum. Yalnız insanlarla değil, hayvanlarla, ağaçlarla, kayalarla da konuşurum. Karlar üzerine yazabilir, karlar üzerinde uyuyabilirim. Kimseye ihtiyacım yok. Yalnızca bu insanlara ihtiyacım var. Onlar da benim gibi acı çekiyor çünkü. (...) Onların gözüyle bakmak istiyorum. Kendime, onlara, dünyaya.” Sınırötesi bir göçe tanıklık ediyor yazar, dillerini bilmediği insanların arasında, yanında bir “rehberçevirmen”le. Bu gerçekle gerçeküstü ayrımı yapmanın güçleştiği doğa koşullarında, türlü güçlüklerin üzerinde kurulmuş bir ölüm ve yaşam dengesinde, yazar da anlatısının çıkarlıçıkmazlı yolunu arıyor. Kesik kesik dizelerle yazılmışçasına tutuk, anlattığı insanların hayatları gibi bölük pörçük, parçalı ama bir arada destansı bir bütünlük oluşturan bir anlatı Yaralı Zaman. Edebiyatın güncel hayatla bağları, işlevi vb. sorunlar üzerinde düşünmek isteyenler için de bir deney. ??? Yaratılarına hayranlık duyduğumuz seçkin bir edebiyatçının, edebiyat ya da öteki sanatlarla ilgili yazılarını okumak, her zaman büyük bir heyecandır. Yapıtlarını okurken izlerini sürdüğümüz, sezinlemeye çalıştığımız düşüncelerle buluştuğumuzda, sanat edebiyat üstüne kendi düşüncelerimizi de sınamış oluruz. Belki de bu nedenle Ferit Edgü, yazarlar ve ressamlar üstüne yazılarını topladığı yeni kitabına Buluşmalar (Can Yayınları) adını vermiş. İşte dünya ve ülkemiz yazarları, ressamları üstüne okuma ve üstünde düşünmeye doyulamayacak bir toplam. Neden bu duyguyu uyandırıyor bu yazılar? Yazılara temel olan tanıklıkların, birer sanatsal deneyime dönüştürülmesinden. Anlatılan sanatçı kadar, içinde sanatın ve dünyanın temel sorunlarının yer alması; bir sanatçıya bakarken ülkenin, insanların ve dünyanın birlikte, iç içe değerlendirilmesi... Böylelikle bütün sanat düşüncesinin temelindeki, insana ait dertlerin konu edinilmesi, üzerinde düşünülmesi. Ferit Edgü’nün Avni Arbaş için söyledikleri, aynı zamanda bütün bir yüzyılın sanatçıları için de geçerli değil mi: “Bu dünyanın insanca, hakça yaşanılan bir dünya olmasını istiyordu. Bu özlemini de, sevgileri gibi, tutkuları gibi, hüzünleri gibi ressamca dile getirdi.” Ya, “sözcüklerine sesi sinmiş” dediği Onat Kutlar yazısını burnunuzun direği sızlamadan okuyabilmek? Gelip geçmiş sanatçıları yalnızca anmak için değil, değerlerini düşünmek, yaşam ve sanat dersleri çıkarmak için okunması gerek böylesi kitapların. Şu günlerde okullar açılıyor. İktidarlar, öğrencilere okul kitaplarını bedava verebildikleri için övünüyorlar. Ben de isterdim ki, hiç değilse edebiyat ve sanat öğretimi yapan okullardaki sıraların üzerine de Buluşmalar bırakılmış olsa. Bütün öğrenciler, ders yılına bu kitabı okuyarak başlayabilse. turgay@fisekci.com C nist Marian Lapsansky, gibi. Ayrıca İDSO’da bu yılın bir özelliği gencecik şef ve solistlere kapıları açmak olmuş: Piyanist Tuğçe Tez, Hüseyin Sermet ile Mozart’tan ikili konçerto çalacak. Çellist Elif Dimli yine gencecik Rus şef Mark Kadin ile Elgar’ın konçertosunu seslendirecek. Fora Baltacıgil, Rahbari’nin değneği altında Kusevitzki ve Dragonetti’nin kontrbas konçertolarını çalacak. Gencecik bir başka kemancı Sergei Dogadin, Sibelius keman konçertosunu; kemancı Valery Sokolov Bartok keman konçertosunu ve 11 yaşındaki piyanist Mertol Demirelli, Howard Griffiths’in oğlu Kevin’in yönetiminde Mozart’ın La Majör konçertosunu çalacak. Artık gençlikten olgunluğa geçen solistlerimiz arasında piyanist Emre Elivar, flütçü Bülent Evcil, viyolacı Esra Pehlivanlı, kemancı Özcan Ulucan, piyanist Burçin Büke ve klarinetçi Merve Kazokoğlu’nun adlarını görüyoruz. Necil Kazım Akses’in 100. yıldönümü olduğu unutulmuş, umarız gelecek mevsimin ilk yarısında bir Akses yapıtı yer alacaktır. Türk bes tecileri arasında Yalçın Tura’nın 2. Senfonisi, Rey’in Enstantaneler’i, Tüzün’ün Türk Kapriçyosu’nun yanı sıra, U. C. Erkin, Hasan Uçarsu ve Barış Peker’den kısacık yapıtlar göze çarpıyor. İçinde yaşadığımız çağdan hemen hiçbir yapıta yine rastlıyamıyoruz. Daha geniş kitleye seslenen programlar arasında artık temel yapıt sayılan Carmina Burana ile “alla turca” başlığı altında Burhan Öcal’ın solistliğinde Howard Griffiths’in yöneteceği bir konser yer alıyor. OĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ KLASİK MÜZİK KONSERLERİ 8. YILINDA BÜ Albert Long Hall konserleri sekizinci yılına başlıyor. 10 Ekim’deki açılış konserinde Fransız orkestrası Les Archet de Paris, şef ve solistleri Christophe Guiot (keman) ile Fransız bes B tecilerden ve Türk besteci Ali Darmar’ın Metamorfoz adlı yapıtından oluşan bir program sunacak. Programda yer alan Guadeloup doğumlu Chevalier de SaintGeorge’ın (Zenci Mozart)’ın yapıtları çok ilginç. 17 Ekim’de İngiliz Barok topluluğu Charivari Agreable, dansları, şarkıları ve özgün çalgılarıyla 1718. yüzyıldaki İspanyol saraylarını canlandırıyor. Varşova piyano üçlüsü, Atina’dan gelen obuapiyano ikilisi (E. Hristopoulos ve N. Mihailidou), Şirin PancaroğluElif Yurdakul’un yirminci yüzyıl yapıtlarından örülü arpflüt dinletisi; Ozan Tunca ve Zöhrap Adıgüzelzade’nin görsellikle bezenmiş çellopiyano ikilisi, salonun oda müziği karakterine uyan dinletiler. Ünlü Alman lirik bariton Peter Schöne, Ekvadorlu piyanist Boris Cepeda eşliğinde Schubert’in Gülez Değirmenci Kız adlı lied demetini sunacaklar. Aurata Quintet adlı topluluk, Alman Radyo Televizyonu (ARD) yarışmalarını çeşitli yıllarda kazanmış yeteneklerden oluşuyor. Piyanist Özgür Aydın da bu topluluğun bir üyesi. Schubert’in Alabalık Beşlisi’ni ve Brahms’ın piyanolu kuvartetini seslendirecekler. Varşova Piyano Üçlüsü’ndeki sanatçılar İlhan Baran’ın Dönüşümler adlı yapıtını da seslendiriyorlar. Verda Erman, Piyanoda Fantezi başlığı altında bir demet sunuyor. Ve Bandoneon adlı tango topluluğunun yeni yıl konseri ile ilk dönemin bu çokuluslu programları sona eriyor. www.evinilyasoglu.com Defne Gürsoy, NETPAC Ödülü Seçici Kurul Başkanı. Fatih Hacıosmanoğlu’na En İyi Yönetmen Ödülü... Avrasya Film Festivali dört yaşında UĞUR HÜKÜM azakistan’ın eski başkenti, en kalabalık (1.2 milyon nüfus) yerleşim merkezi Almatı’da düzenlenen Uluslararası Avrasya Film Festivali bu yıl 4 yaşına bastı. 23 Eylül’de başlayıp 29 Eylül’de sona eren, Emmanuelle Beart, Christophe Lambert, Gerard Depardieu, Jacqueline Bisset, Michele Placido, Nandita Das, Sophie Marceau gibi ünlülerin konuk olduğu festivalde üç yarışmada ödül verildi. Seçici kurulunun, Arjantinli yönetmen Ariel Rotter (başkan), Rus yönetmenler Sergey Bodrov, oyuncu da olan Larisa Sadilova, Kazak ve Koreli yönetmenler Ardak Amirkulov ve Kim Taeyong ve İranlı oyuncu Leila Hatami’den oluştuğu uluslararası yarışmaya 15 film katıldı. Büyük Ödül Kürt kökenli İranlı yönetmen Bahman Ghobadi’nin “Half Moon” filmine verildi. Rus Alexey Popogrebsky En İyi Yönetmen seçildi. Seçici Kurul Özel Ödülleri’ni ise Filipinli Brilliante Mendoza ile Kazak sanatçı Darezhan Omirbayev paylaştılar. K iDans sürüyor... Kültür Servisi Bimeras Kültür Vakfı’nca düzenlenen ve 15 Ekim’e dek sürecek olan iDans İstanbul Uluslararası Çağdaş Dans Festivali’nin bugünkü konuğu Ivana Müller. Performans sanatçısı, koreograf ve tiyatro yönetmeni Müller, bugün 20.30’da Kenter Tiyatrosu’nda sanatseverlerin karşısına çıkacak. Festival ana mekânı olan garajistanbul da sahne çalışmalarına ev sahipliği yaparken özel gösterimler Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda, konferanslar Boğaziçi Üniversitesi, Güney Kampusu, Demir Demirgil Salonu’nda, konserler de Boğaziçi Üniversitesi Garanti Kültür Merkezi ve yine garajistanbul’da yapılıyor. Yurtdışından tanınmış dansçıları İstanbullularla buluşturan etkinlik, yarın garajistabul’da 20.30’da Eszter Salamon’un gösterisiyle sürecek. Tarek Halaby’nin gösterisi aynı yerde 5 Ekim Cuma 20.30’da. Xavier Le Roy, “SelfUnfinished” adlı kült çalışmasını 5 Ekim 22.00’de ve 6 Ekim 15.30’da garajistanbul’da sunarken yine cumartesi 20.30’da Kenter Tiyatrosu’nda Product of Circumstances adlı gösterisini sergileyecek. Etkinlik çerçevesinde 67 Ekim’de ayrıca ‘Çağdaş Dansta Solo’ başlıklı konferans yapılırken 7 Ekim 15.30 ve 20.30’da garajistanbul’da Tadashi Endo bir “buto” (1945 sonrası Japonya’sında ortaya çıkan dans türü) örneği sunacak. (www.idans.org) K Â M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R ? Ç İ Z İ K İKİ USTAYA ‘SAYGI’ BÖLÜMLERİ Orta Asya ve Türk Dilleri Bölümü’nde yapılan değerlendirme sonunda, Türkiye’nin yeni kuşak yönetmenlerinden Fatih Hacıosmanoğlu “Taş Yastık” adlı filmiyle En İyi Yönetmen Ödülü’ne değer görüldü. 1990’da UNESCO desteğiyle kurulan “Asya Sinemasını Teşvik Ağı / NETPAC” da Avrasya Festivali’nde bu yıl ilk kez ödül verdi. Seçici Kurul Başkanı Fransa’da yaşayan gazeteciyazar Defne Gürsoy olan NETPAC Büyük Ödülü’nü genç Kazak yönetmen Rustem Abdrashev kazandı. Festivalde, yarışmalı bölümler ve tematik gösterilerin yanı sıra, Yunan yönetmen Theo Angelopoulos ile Birmanya kökenli Tayvanlı yönetmen Tsai Mingliang’in de kendilerine ayrılan “Saygı” bölümlerinde filmleri gösterildi. AKM’de Ahmet Özol sergisi Kültür Servisi Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim Eğitimi Anabilim Dalı’nda profesör ve Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği üyesi Ahmet Özol, Anadolu Serisi’nden kompozisyonlarla “Kibele” yorumlamalarından oluşan 31. kişisel sergisini açtı. Yağlıboya ve akrilik tekniğiyle yaklaşık 40 tablodan oluşan sergisi 10 Ekim’e kadar Atatürk Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde görülebilir. (0 212 251 56 00 / 287) Haluk Akakçe’nin video yerleştirme, heykel ve çizimlerden oluşan sergisi Galerist’te Tanım kavramının değişkenliği... Prof. Dr. ÜMRAN BULUT alerist’te farklı bir sergi var. Haluk Akakçe’nin “Tanım / Definition” adlı sergisi… Beyoğlu’nda Mısır apartmanına varıp dördüncü kata çıktığınızda sizi bir video yerleştirme (They Call It Love) ile karşılıyor ve “soyut bir görsellikle böylesine içlidışlı olmak da varmış” diye düşündürerek izlettiriyor kendisini. Büyüleyici bir akışla kurgulanmış. Hareket, renk alaşımı, açık koyu ve çizgisellik birbirleriyle bütünleşip ayrıştıkça duruma ister istemez yoğunlaşıyorsunuz. Devinimsellikten etkileneceksiniz. İç salonda diğer video yerleştirmede (Garden) aynı duyguları bu kez oturarak izleme olanağını bulmanız ise tabii daha keyifli olacak. Akakçe kuşkusuz dünyayı seviyor. Geçmişten geleceğe değişiminin sonsuzluğunu G büyüleyici buluyor. Mevlana’nın “birlik” temasından yola çıkarak gerçekleştirdiği yapıtlarıyla bugüne geldiğinde duraksıyor. Tanım kavramının insanlar için hep değişken olageldiğini, farklı kaynaklarla oluşturulanların başkaları ile geçersiz kılındığını vurguluyor. Akakçe’ye göre devinimsellik böylece başlıyor ve süregiden zamanla değişiyor, değişiyor. Tanımlarsa birbirleriy le çelişiyor, çelişiyor… Serginin üç bölümünde de heykel, yerleştirme, çizim ve boyalarla aynı anlamı içeren bir sunum var. Özenle hazırlanmış. Aynaların kullanıldığı büyük boyutlu ahşap rölyeflerdeki yansımalara baktıkça da düşünceleriniz dağılmıyor. Jan Van Eyck’in, Velasquez’in aynayı kullandıkları resimlerine uzanıp ufak bir sanat tarihi yolculuğuna mı çıktınız yoksa? İşte o aynalar, burada da varlar ama büyütülmüş boyutları ve geometrik yapılarıyla sizi sadece o andan değil tüm yaşamdan haberdar ediyorlar. Görüntünüz her an gerçekleşecek başka bir soyut parçalanmaya gebe. İşte şimdi siz de az önce izlediğiniz videolardaki hareketliliğin parçası olarak çağdaş sanatın nesnesi oluverdiniz… Sergiyi 6 Ekim’e kadar gezebilirsiniz. (umranbulut@gmail.com) CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle