Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 EKİM 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ Ayrılıkları pekiştirenlere, ayrılıkları devletin temel yasasında değişmez dogmalara dönüştürmek isteyenlere karşı durmalı 9 Bu radikal İslamın tarifi ne? raştırmacıyazar Mustafa Yıldırım, AKP tarafından hazırlatılan anayasa değişikliğinin asıl amacının türban ya da din olmadığını savunarak “Asıl amaç, Türkiye’yi önce özerk bölgelere sonra da ayrı ayrı federal devletlerden oluşan yeni bir devlete dönüştürmek” dedi. Ayrılıkları pekiştirenlere, ayrılıkları devletin temel yasasında değişmez dogmalara dönüştürmek isteyenlere karşı durulması gerektiğini kaydeden Yıldırım, “Bir yerli vakıfta anayasadan ‘Türk’ sözcüğünün çıkarılmasının istenmesinin anlamı açıktır! Kısaca, varlığımızı tartışıyoruz… En tehlikeli durum budur” görüşünü dile getirdi. Mustafa Yıldırım, yeni anayasa değişikliği taslağı ile birlikte yaratılan tartışma ortamıyla ilgili sorularımıza şu yanıtları verdi: AKP’nin son hazırlattığı anayasa taslağının arka planında görünen nedir sizce? Anayasa değişikliğinin asıl amacı türban, din değil; asıl amaç Türkiye’yi önce özerk bölgelere sonra da ayrı ayrı federal devletlerden oluşan yeni bir devlete dönüştürmek. Bu amacı en iyi bizim sivillere Amerikan devletinin parasını akıtan NED operatörleri anlatıyor ve “Birçok ülkede, demokratik gelişmeler, otoritenin merkezi rejimlerden alınmasını ve yeni seçilmiş bölgesel ve yerel yönetimlere verilmesini teşvik etmektedir” diye ilan ediyorlardı. Operasyonu daha açık ilan edense Paul Bernard Henze oldu. Amerikan güdümlü Turancıların örgütü SOTA’nın danışmanlığını yapan Henze, aynı örgütün yayınında çok açık yazıyor: “Ülkenin toparlanması devresi olan Cumhuriyet’in ilk yıllarında tam bir merkeziyetçi idare biçimi günümüz gereksinimlerini karşılayamaz durumdadır.” Ulusal devleti yıkma Varlığımızı tartışıyoruz Kısaca, ne yapmalı? Bir devletin ve aydınların başarısı, çatışmayı önlemektir. Çatışma zaten varsa, siz bu çatışmayı denetim altında tutacak ve çatışmayı besleyen anlaşmazlıkları ya da yapay olarak yaratılmış anlaşmazlıkları çözeceksiniz. Türkiye’de tam tersi yaşanıyor ve her gün yeni bir çatışma alanına sürükleniyor; birbirimize giriyoruz. Örneğin, birdenbire yaratılan yeni anayasa girdabında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş ilkelerini tartışıyor, bu ilkeleri yıpratıyoruz; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin baştan sona varlığını didikliyoruz. Etnik azınlık hakları, kimlik, din hürriyeti diyerek devlet, kendi var oluş odağında çürütülüyor. Bu tür konuları tartışmak olağan karşılanabilir mi? Bu tür konular irdelenemez mi; elbette araştırılır ve tartışılır, gerçekler aranır; ancak yıllardır dışarıdan da tetiklenen, para yatırılan araştırmalar ve tartışmalar, iyi niyetli olmaktan çok, yıkım propagandası çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti’ni gizli bir federasyona sürükleyerek daha sonra açık bir küçük federe devletler topluluğuna dönüştürmeyi ve bana göre yok etmeyi amaçlamaktadır. Yeni devlet bir tür Anadolu Federe Devleti olacaktır. Daha iki gün önce ABDAlman parasıyla proje üstüne proje yapan bir yerli vakıfta anayasadan “Türk” sözcüğünün çıkarılmasının istenmesinin anlamı açıktır! Kısaca varlığımızı tartışıyoruz… En tehlikeli durum budur… Öyleyse gerçekten ne yapmalı? Ayrılıkları pekiştirenlere, ayrılıkları devletin temel yasasında değişmez dogmalara dönüştürmek isteyenlere karşı durmalı. Şu andaki durumumuz zorlanmadan teslimiyeti, yenilmek üzere olduğumuzu gösteriyor; hem de savaşmadan… Çırpınışlar yetersiz; çünkü görev unutuluyor. Bu kolay değil, ama öncelikle içeriden kışkırtan, içeride örgütlü şebekeyi etkisizleştirmek; yabancı siyasal parti örgütlerini sınır dışı etmek; yabancı istihbaratajan şebekesini olabildiğince sınır dışı etmek gerekiyor. Birinci koşul ve görev budur! Yabancıların ellerini ve ayaklarını yurdumuzdan keserek onurlu bir ulus olarak kendi yasalarımızı yapmak, kendi bağımsız kurumlaşmamızı oluşturmak ve gerçekten demokrasiyi kurmak. Öyle güdümlü, yalancı bir demokrasi değil, barış ve özgürlükle donanmış bir demokrasi ve onun içinde gerçekten özgür düşünce ve inanç ortamı… A letlerden oluşan bir Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na dönüştürmek istiyorlar. Konu, bu yönüyle ve bu iş için oluşturulmuş sivildinci şebekenin eylemleri, bu eylemlere izin veren devlet kurumları bağlamında tartışılıp “Önce tam bağımsızlık, sonra anayasa” denilecekken birden türbana, Malezya olur muyuz gibi şaşırtıcı, saptırıcı tartışmalara kapılınıyor. Bağımsızlık yanlılarının önemli bir bölümü de tuzağa düşüyor. Birdenbire din hürriyetinin Türkiye’de kısıtlandığı üzerine kuruluyor tartışmalar. Oysa, açıkça karşı çıkılması gereken Türkiye’de federal bir devlete doğru dönüşü sağlayacak değişikliklerin tümüne karşı savaşım vermektir. Çıplak gerçek şünürsek onun sözlerini ciddiye almak gerekir. Bu istek, gündelik siyasete nasıl yansıdı? Çok örnek verilebilir; ama AKP İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun 2002 seçiminden hemen sonra söylediklerini anımsatayım: “Olursa her ilde bir yönetici olacak, o da seçimle gelecek. Şu andaki gibi atanmış vali ve seçilmiş belediye başkanı birlikte olmayacak. Bu konuda partide Araştırma Geliştirme Bölümü çalışıyor” diyordu Aksu. Türkiye’de bu tür yaklaşımı demokrasinin güçlenmesi olarak yutturanlara karşı Aksu daha iyi bir planı açıklıyordu: “En iddialı projelerimizden biri de her il ve ilçede bir nevi ‘yerel parlamento’ ola doğan, eyalet sistemi düşündüklerini, Kemalizmin ve resmi ideolojinin geçersiz olduğunu, kendi deyişiyle değiştiği bir dönemde, yani 2002 seçiminden sonra belirtiyordu. Daha önce de yerel iktidarlar istemişti. Burada “İslam” diyerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ulusal ve tekli devlet yapısını değiştirmenin, hem de bir daha geri döndürülemez biçimde değiştirmenin programını uyguluyorlar. Bir yanıyla toplum içinde çatlaklık, öte yanda devletin varlık ilkelerinin çürütülmesi. ABD hem bir yandan tüm dinlere sahip çıkıyor, ama öbür yandan da dinsel terörün en büyük mağduru olduğunu söylüyor ve dinsel teröre karşı en sert yaptırımları getirme yanlısı gözüküyor. Bu bir çelişki değil mi? tir. Diyor da zaten. Propaganda bunun üzerine kuruluyor. Siz bağımsızlığa yönelik her türlü tehdide, ekonomik bile olsa karşı çıktığınız anda aşırı milliyetçi olmuş oluyorsunuz. “Ey Müslümanlar kalkın, bir bakın neler oluyor” dendiği zaman da İslamcı terörist diyor. Hatta o kadar ileri götürdüler ki, “İslami faşizm” dediler. Bakın radikal terör filan demiyor. ABD’ye ve AB’ye düşünceyle karşı çıkınca “Bunlar İslam faşisti” diyor. Direnen herkesi kendi toplumundan yalıtmaya çalışıyor. Sen de Müslümansın, ama bak o faşist Müslüman, diyor. İslam teröristi diyor. Bu çok palavra bir şey, ama kolay yutulan da bir şey. Sırası gelmişken belirteyim ki, bugün ABD ile içli dışlı olanlar Taliban’ı ve Usame bin Ladin’in durumunu anımsasınlar. Onlar da bir ? Anayasa değişikliğinin asıl amacı türban, din değil; asıl amaç Türkiye’yi önce özerk bölgelere sonra da ayrı ayrı federal devletlerden oluşan yeni bir devlete dönüştürmek. Bu amacı en iyi bizim sivillere Amerikan devletinin parasını akıtan NED operatörleri anlatıyor ve “Birçok ülkede, demokratik gelişmeler, otoritenin merkezi rejimlerden alınmasını ve yeni seçilmiş bölgesel ve yerel yönetimlere verilmesini teşvik etmektedir” diye ilan ediyorlardı. rak adlandırılabilecek çalışma sistemi kurmak.” AKP’nin 2003’te gündeme getirdiği, Türkiye’nin idari yapısını altüst etmeyi öngören kamu yönetimi reformu bir anlamda… Haklısınız, kamu yönetimi reformu ve öteki yabancıya mülk edindirme, yabancılara örgüt açma hakları verilmesi altyapıya uygun yasalardı. Ancak bunları öyle kendileri bulmuş değiller. Hemen her projede olduğu gibi onca resmi dolarla ve onca sivil projeyle yaptıkları yalnızca ABD’yi kopyalamaktır: İllere, bölgelere büyük yetkiler vermek, il meclislerini donatmak, seçilmiş valiler; yerele bırakılmış güvenlik kurumları… Neredeki gibi? Tıpkı ABD’de olduğu gibi. ABD’deki federal devletçiklerin yapısı ne ise, onun kopyasını Türkiye’de istiyorlar. Bizdeki politikacılar yıllardır Türkiye Ankara’dan yönetilemez, diye diye bu tuzağa düştüler. Düşünce önce akıllara sızdırılıyor; sonra üstüne bilimsel kılıf dikiliyor. AKP de bu temel değişikliğe uygun ılımlı İslam mı istiyor? İslam demek hata olur. ABD ve Batı Avrupa, Yunanistan ne istiyorsa onu istiyorlar. Bunu en iyi Başbakan Recep Tayyip Er Dalavereci oyun kurar da o oyun hayatın gerçeğine her zaman uymaz. Hep defoludur. İnsanlar akıllı değilse, gözleri kapanmışsa, bunun farkına varmaz. Kuşkusuz bir çelişki var ortada. Şimdi genel bir terör tanımı dışında uluslararası terör tanımı getiriliyor. Uluslararası terör ne demek? Önce bize bunu filmlerle sundular: Rusya dağılıyor, nükleer silahlar var, çeteler kuruluyor, o silahları o çeteler ele geçiriyor filan… Öncesi böyle… Sonra nereye çevrildi? İslam terörüne çevrildi. Uluslararası terör dediği zaman radikal İslam diyor. Bu radikal İslamın tarifi ne? Bir tek Usame bin Ladin mi? Ya da bir tek Hamas mı? Irak’taki ne peki? Propaganda çok belli: İşgale, kolonileşmeye kim karşı çıkarsa, yeter ki o ülke Müslüman ülke olsun ya da Müslümanın çoğunlukta olduğu bir ülke olsun, ona terör diyor. Uluslararası bu işgale karşı çıkan herkes bir kere terörist. Eskiden komünistti, şimdi terörist. Eskiden anarşistti, şimdi terörist… Kandırmaca sürüyor anlaşılan… Tam bir üç kâğıt... Bu tarz değişmiyor. Türkiye’de diyelim ki bağımsızlığı savunuyorsunuz. Kemalistsiniz. Tam bağımsızlık, onur diyorsunuz. Size ne diyecek şimdi? Size kestirmeden “aşırı milliyetçi” diyecekzaman ABD’nin en yakın ortaklarıydı ve hatta ABD onlara göre İslamiyeti savunuyordu. Ders alına! Anayasadaki egemenlik tanımı Bu yaklaşıma, “demokrasinin topluma yayılması için devlet reformu isteği” diyorlar, değil mi? ABD’nin ulusal devleti yıkma isteğini açıklamaya bu sözler yeter, ama Henze daha da açık olarak, “Türklerin, çağdaş dünyada siyasal yönden en başarılı ve gelişmiş ülkelerin federasyon düzeniyle yönetilenler olduğunu düşünmeye başlamaları gerekir” diyor ve aydınlara da federasyon düşüncesini yayma görevi veriyordu: “Türkiye Cumhuriyeti’nde bu türlü değişimleri oluşturabilecek düzenlemeler, Türk aydınlarının ve siyasetçilerinin gündemlerinin başında yer almalıdır. Belki bu tür temel bir düzenlemenin yapılabilmesi için, 20. yüzyılın sonunda Türkiye’nin içine sürüklendiği bunalımın biraz daha da kötüleşmesi gerekecektir.” Şimdi Henze’nin, 1997 öncesi kanlı karıştırma döneminde CIA Türkiye istasyon şefi olduğunu, NED örgütlerini Türkiye’ye ilk sokan Forumcularla işbirliği yaptığını dü Yine güncele, anayasa taslağına dönersek. Bütün bu anlattıklarınız orada yerini buluyor mu? Modern yaşayan, dine bile inanmayan insanlar bile şimdi ne oldu? Aynı koalisyonda buluştular. Nerede birleşiyorlar? Türkiye Cumhuriyeti’nin yok olmasında birlik halindeler. Şimdiye değin belediyeler, ekonomi ve idari anlamda her türlü yasa çıkarılmış, Türkiye serbest dolaşılan bir bölge olmuştur. Yabancılar mülk alabiliyor, koloniler kurabiliyorlar ülkemizde. Bunların hepsi hazırlanmış, ama bir engel var? Yasaların üzerinde bir anayasa var. İşte asıl engel o yasa. Egemenlik diye bir şey var. Meclis’in egemenliği değil, Türkiye Cumhuriyeti devletinin egemenliği! Türklerin egemenliği diye bir şey var. AB tartışmalarında hep bu egemenlikten yakındılar. Anayasadaki egemenlik tanımı, AB’nin bazı dayatmalarını kabullenmeye engel oluyordu. Egemenlikten biraz vazgeçmek istekleri böyle çıktı. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı, federe dev O anayasa taslağını hazırlayanlar için kimi saptamalarınızı kamuoyuyla paylaştığınızı da biliyoruz… Örümcek ağındaki bütün projeleri alt alta nasıl yazarsanız yazın; ayrı ayrı örgütler, vakıflar, belediye birlikleri, hepsi ama hepsi; insan haklarına, din hürriyetine, özelleştirmeye, azınlık haklarına, yerel özerkliklere, ABD’nin Ortadoğu’da işgal projelerine sahip çıkmak savıyla çalıştıklarını görürsünüz. İnsan özgürlüğüyle, üstüne terimlerle bezenmiş olan bu savların altına baktığınızda çıplak gerçekle karşılaşırsınız. Onca çalışmayla örtülen nedir? Özellikle TESEV’in açıklamalarına bakmak yeter de artar. TESEV’i yöneten eski büyükelçi, Amerika Irak’ı işgal ederken televizyona çıkıp aynen şöyle dedi: “Bir sivil toplum lideri olarak diyorum ki: Türkiye’nin yeri, açıkça söylüyorum, stratejik müttefikinin yanıdır.” Bu şebekenin, ilişki kurduğu, görüşme değil, parayla pulla, ortak düşünce oluşturma adı altında programlarla iç içe çalıştıkları Amerikan örgütleri var, İsrail yandaşı örgütler, Batı Avrupa’dan, özellikle Almanya’dan ve Yunanistan’dan örgütler var! Bir bütünlüğü olan ve eşgüdüm altında işleyen bir sistemden söz ediyorum. Ilımlı İslamdan, türbandan değil; tümüyle bir işgal sisteminden, devleti federasyonlaştırma girişiminden söz ediyorum. Taslak çalışmalarında Ergun Özbudun adı öne çıkıyor. Ergun Özbudun, değerli bir profesör; ama kendi kitaplarında Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm ilkelerini çok iyi savunmuş değerli bir hukukçuydu. Beni en çok şaşırtan böyle bir kariyeri olan hukukçumuzun Amerikan örgütündeki yeri oldu. CIPE, Amerikan Ticaret Odası’nın kurduğu, yani Amerikan işadamlarının kurduğu bir örgüttür. Örümcek ağını kuran merkez örgütlerden birdir. Ankara’da bir şube ya da büro açıyorlar, ikinci direktör kim? Ergun Özbudun! ANAP’lılar Alman örgütleri ile işbirliği içinde Türk Demokrasi Vakfı’nı kuruyorlar; ABD örgütü NED ve bağlı örgütlerle birlikte çalışıyorlar. Vakfın kurucularından biri kim? Ergun Özbudun. Kuruluş döneminde vakfın yöneticilerinden biri kim? Atilla Yayla. Ne yapıyor? Liberal enternasyonalin merkezi Atlas Vakfı ile birlikte çalışıyor; AB’den, Katolik örgütlerden para alıp demokrasicilik oynuyorlar. Bir yandan tarikat, öbür yandan liberalizm, öbür yandan İsrail, öte yanda Washington, beri yanda Avrupa ve Ortadoğu’nun, Asya’nın Kafkasya’nın işgal projesi. Bunun dinle de, cumhuriyetimizin anayasası ile de esastan bir bağı olamaz. Din burada yalnızca kullanılan ve dağıtmak üzere, çatışma üzere kullanılan bir olgu. YENİ KUŞAK KÖY ESTİTÜLÜLER DERNEĞİ GENEL MERKEZ VE İSTANBUL ŞUBESİ TÜYAP KİTAP FUARI 27 Ekim 4 Kasım 2007 Beylikdüzü İSTANBUL İnönü Cad. No: 58 Birlik Apt. Daire No: 17 Altıntaş İZMİR Tel/Faks: 256 52 62 ykkedernegi?yahoo.com.tr yenidenimece?mynet.com web: yenikusakizmir.com BODRUM CUMOK ÇAĞIRIYOR TEHLİKENİN DAHA ÇOK BÜYÜDÜĞÜNÜN DE FARKINDAYIZ!.. BÖLÜCÜ GÜÇLER VE İŞBİRLİKÇİLERİ TARAFINDAN DESTEKLENEN TERÖRÜN TIRMANDIĞI, ULUSAL POLİTİKALARIN ANCAK ABD’DEN İCAZET ALINARAK UYGULANABİLDİĞİ, ÜLKE DEĞERLERİNİN YANDAŞLARA VE EMPERYALİZME PEŞKEŞ ÇEKİLDİĞİ, DEVLETİN ELE GEÇİRİLEREK, LAİK CUMHURİYET DEĞERLERİNİN VE DEVRİMLERİN YOK EDİLMEK ÜZERE OLDUĞU GÜZEL TÜRKİYEM İÇİN NE YAPABİLİRİZ? DEĞERLİ CUMOK’LAR, SEVGİLİ DOSTLAR BİZE EMANET EDİLEN LAİK CUMHURİYET’İ YAŞATMAK EN ÖNEMLİ GÖREVİMİZ OLMALIDIR. ÜLKEMİZİN AYDINLIK GELECEĞİ İÇİN NELER YAPILABİLECEĞİNİ BELİRLEMEK VE UYGULAMAK ÜZERE TOPLANTIYA BEKLİYORUZ. GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ! Toplantı Tarihi: 27.10.2007, Saat: 15.00 17.30 Toplantı Yeri: Bodrum Belediyesi Meclis Salonu İletişim: 0 533 654 83 89 0 536 947 03 23 YENİ KUŞAK KÖY ENSTİTÜLÜLER DERNEĞİ KİTAPLARI, BELGESELLERİ, YAYIN ORGANI YENİDEN İMECE DERGİSİ VE YAZARLARIYLA İSTANBUL TÜYAP KİTAP FUARI’NDA ADANA 1. AİLE MAHKEMESİ’NDEN Tarih 27 Ekim Cumartesi 28 Ekim Pazar 29 Ekim Pazartesi 30 Ekim Salı 31 Ekim Çarşamba 1 Kasım Perşembe 2 Kasım Cuma 3 Kasım Cumartesi Kitap İmzalayacak Olan Yazarlar Saat: 14.00 17.00 Mehmet Başarn Bahattin Fırtına Zübeyde Seven Turan Zübeyde Seven Turan Zübeyde Seven Turan Alper Akçam Osman Şahin Yard. Doç. Dr. Firdevs Gümüşoğlu Alper Akçam Zübeyde Seven Turan Prof. Dr. Oğuz Makal Prof. Rıfat Okçabol Prof. Dr. Kemal Kocabaş Prof. Dr. Oğuz Makal Yrd. Doç. Dr. Hayal Köksal İbrahim Gürşen Kafkas Sabahattin Yalkın Prof. Dr. Kemal Kocabaş 4 Kasım Pazar Esas No: 2004/250 Karar No: 2006/1144 Davacı Nesrin İzlimek vekili Av. Pınar Can tarafından, davalı Malik İzlimek’in aleyhine açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sırasında, davalı Malik İzlimek’in adresi tüm araştırmalara rağmen bulunmadığından, duruşma günü ve dava dilekçesi ilanen tebliğ edilmiş, davalının yokluğunda yapılan yargılama sonunda; 1 Davanın KABULÜNE, Adana İli, Seyhan İlçesi, Dağlıoğlu Mah., C: 10, H: 35’te nüfusa kayıtlı Ziya ve Nimet’ten olma, Adana 01.04.1971 d.lu, 19237113636 T.C. kimlik no’la evlenerek Adana, Merkez İlçesi Dağlıoğlu Mah., 10. Cilt, 19. Hane 69. sıradan gelen NESRİN İZLİMEK ile aynı yer nüfusuna kayıtlı, Ümran ve Refika’dan olma, Adana 01.02.1964 d.lu, 19447106664 T.C. kimlik no’lu MALİK İZLİMEK’in, TMK 166/1 maddesi gereğince, şiddetli geçimsizlik nedeni ile BOŞANMALARINA, 2 Müşterek çocuk Ümran Barış’ın velayetinin davacı anneye verilmesine, 3 Velayeti davacıya verilen küçük ile davalı baba arasında, her ayın ilk hafta sonu cumartesi günü, saat 08.00’den, pazar günü saat 17.00 arasında, dini bayramların ikinci günü, saat 08.00 ile üçüncü günü, saat 17.00 arasında, her yıl 1 Temmuz günü, saat 08.00 ile 10 Temmuz günü, saat 17.00 arasında, yanına almak suretiyle kişisel ilişki kurulmasına, 4 Karar kesinleştiğinde, nüfus müdürlüğüne gönderilmesine dair karar verildiği işbu kararın, gazetede ilan edildiği tarihten itibaren 7 gün sonra davalıya tebliğ edilmiş sayılacağı, davalı tarafça tebliğ tarihinden itibaren, 15 gün içinde Yargıtay’ca incelenmek üzere temyiz edilmediği takdirde, kararın kesinleşeceği, Ümran ve Refika’dan olma 01.02.1964 Malik İzlemek’e ilanen tebliğ olunur. Basın: 56175 www.cumok.org Dosya No: 2005/1928 Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci açık artırmanın. 09.11.2007 tarihinde, 11.00 11.10 saatleri arasında, Kürkçüler Ceza Evi Yediemin Deposu Yüreğir/ADANA adresinde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %60’ına istekli bulunmadığı takdirde 14.11.2007 günü, aynı yer ve saatte 2. artırmanın yapılarak satılacağı: şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %40’ını bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; mahcuzun satış bedeli üzerinden %18 oranında KDV’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin, icra dosyasında görülebileceği, gideri verildiği takdirde, şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin, yukarıda yazılı dosya numarasıyla, Dairemize başvurmaları ilan olunur. 11.10.2007 Taşınırın takdir edilen kıymeti 25.000.00 YTL., ADET 1, CİNSİ 01 FM 992 Plaka sayılı Ford Marka 2005 Model Transit Connect Tipi Camlı Van Kamyonet, Ay tozu Grisi 4B13321 motor, NM0XXXTTPT4D13321 şasi No’lu araç. Basın: 56178 ADANA 4. İCRA DAİRESİ TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI CUMHURİYET 09 K