19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 EKİM 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 İtidal Işık İşgüden: “Dünya liderleri Ankara’ya itidal çağrısı yapmış. Sözlüğü göre itidal, ılımlılık anlamına geliyor. Adamlar bir yerden illa bir ‘ılımlı’ sokuyorlar!” Ya ğ m u r E k i m Talabani’yi Türkiye’de canlı yayına çıkarmışlar... “Canlı değil kanlı yayın!” PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Rice, Erdoğan’dan PKK için ikiüç gün süre istemiş. Ooo, ikiüç ay bile verir! Balık Ahmet Önen: “Ağaçta yaşayan balık türü varmış. Ben de türban Çankaya’ya nasıl çıktı diye düşünüyordum!” İKTİDARA sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, yurduna yayılmış düşmanların siyasi emelleriyle birleştirebilirler. Millet, yoksulluk ve darlık içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. İktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, yurduna yayılmış düşmanların siyasi emelleriyle birleştirebilirler. Millet, yoksulluk ve darlık içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. İktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, yurduna yayılmış düşmanların siyasi emelleriyle birleştirebilirler. Millet, yoksulluk ve darlık içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Sil baştan! İktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, yurduna yayılmış düşmanların siyasi emelleriyle birleştirebilirler. Millet, yoksulluk ve darlık içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. İktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, yurduna yayılmış düşmanların siyasi emelleriyle birleştirebilirler. Millet, yoksulluk ve darlık içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. İktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, yurduna yayılmış düşmanların siyasi emelleriyle birleştirebilirler. Millet, yoksulluk ve darlık içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. İktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, yurduna yayılmış düşmanların siyasi emelleriyle birleştirebilirler. Millet, yoksulluk ve darlık içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. İktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, yurduna yayılmış düşmanların siyasi emelleriyle birleştirebilirler. Millet, yoksulluk ve darlık içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. İktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar... Terör Neyi Amaçlıyor? Geçen pazar günkü yazımı şu cümlelerle bitirmiştim: “Hayat bize, barışa her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Türkiye önünde sonunda terörün üstesinden gelecektir. Türk Silahlı Kuvvetleri kendine verilen askeri görevlerini başaracak güçte ve kararlılıktadır. Fakat Güneydoğu’daki ekonomik, toplumsal, kültürel sorunlara çözüm getirmek askerin değil, başta hükümet olmak üzere sivillerin görevidir. Bunun için herkesin, hepimizin yıllardır içini acıtan terör olgusundan bağımsız ve önyargısız bölge insanının sorunları üzerinde düşünmesi, tartışması, çözüm önerileri getirmesi gerekmektedir. Barışa ancak daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük, insan haklarına daha fazla saygı yoluyla ulaşabiliriz. Bu yolda kine, öfkeye yer olmamalıdır.” Bu görüşlerimin kuşkusuz tüm okurlarım tarafından paylaşılacağını düşünmedim, kimi yazılarıma olduğu gibi bu yazıma da eleştiriler gelecekti, nitekim geldi de. Akademik unvan sahibi bir okurum, Sayın Dr. K. görüşlerimi ‘saflık’ olarak değerlendirmiş, eposta yoluyla gönderdiği eleştirisini olduğu gibi aktarıyorum: “Hayret doğrusu. Bir tarafta nihai amacı ‘Bağımsız Kürdistan’ olan, ve bana göre bir isyan içinde olan, dağda savaşanıyla, Meclis’te oturanıyla, şehirde bomba patlatanıyla, ovada fesat çevireniyle ırkçı bir Kürt topluluğu ve öte yanda daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük vs. gibi içi hiçbir zaman doldurulamayan sloganlarla çare sunan barış güvercinleri. Çoluk çocuk bunları söylese gülüp geçersin. Daha aklı ermiyor dersin. Ama koca koca, saçlı sakallı adamlar konuşunca nutkum tutuluyor. Türkiye’yi parçalamak isteyene, bunun için dağa çıkıp her Allah’ın günü cinayet işleyenlere, Diyarbakır başşehrimizdir, sizlere teslim etmeyeceğiz diyenlere ne demokrasisi, ne özgürlüğü bağışlıyorsunuz. Hiç olmazsa şu acılı günlerimizde böyle romantik ve safça önerilerle karşımıza çıkmayın. Aklınızın başınıza gelmesi için oğlunuzun veya bir yakınınızın şehit olmasını mı bekliyorsunuz? Yoksa bir gün Diyarbakır’a pasaportla gitmeyi mi özlüyorsunuz? Gerçekten hayret.” ??? Okurum, hepimiz gibi büyük acı çekiyor, bize bu acıları çektirenlere karşı büyük öfke duyuyor. Bu, anlaşılabilir, haklı bir öfke ve hepimiz aynı duygular içindeyiz. Ne var ki Sayın Dr. K’nin öfkesi, acısını bastırmış, önüne geçmiş, nefrete dönüşmüş. Bunu yazdıklarından kolayca anlayabiliyoruz. Barış istemini bir ‘saflık’ olarak görüyor, uygar toplumların evrensel olmazsa olmazları olan demokrasinin de, barışın da ‘birilerinin birilerine bağışlayabileceği’ birtakım değerler olduğunu düşünüyor. ‘Öteki’ olarak gördüğü insanlara bu değerleri layık görmüyor. Ne istiyor, sorunun çözümü için hangi öneride bulunuyor, yazısından bunu çıkaramıyoruz, fakat barıştan yana olmadığı açık. Dolayısıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bugüne kadar olduğundan farklı bir atağa geçmesinden yana olduğunu düşünebiliyoruz. Sanırım Kuzey Irak’a güçlü bir askeri müdahaleyi destekliyor. ‘Sanırım’ diyorum, çünkü kendisine yazıp önerilerini öğrenmek istedim, fakat ne yazık ki yanıtı bu yazıyı gazeteye göndermem gereken saate kadar elime geçmedi. Yazımın başlığındaki soruya döneyim: Terör neyi amaçlıyor? Emperyalizm ve onun güdümündeki terör odağı Türkiye’yi, resmi şiddetin toplumun geniş kesimleri tarafından ‘tek çözüm’ olarak benimseneceği derin bir kriz ortamına sürüklemeyi amaçlıyor. Acıdan kaynaklanan öfke, nefret gibi duyguların şiddete dönüşmesini istiyor. Tüm stratejisini bunun üzerine kurmuş, adım adım uyguluyor. Türkiye, Ortadoğu batağında bir savaş ortamına çekilsin, işgalci durumuna düşsün, ‘nihai amaçları’ uluslararası tartışma zeminine taşınsın isteniyor. Şiddet toplumda meşruiyet kazansın, insanlar birbirlerine düşsün, birbirlerini boğazlasın istiyorlar. ??? Türk Silahlı Kuvvetleri sınır ötesi operasyon yapmasın, ölümlere seyirci kalsın, demiyorum. Kaçınılmaz bir durum söz konusu ise doğal ki yapılacaktır. Fakat bunun kalıcı bir çözüm olmadığını düşünüyorum. İnternetle haşır neşir olan okurlarıma öneririm, (google earth) sitesine girip HakkâriKandil Dağı arasındaki bölgeye bir baksınlar, mağara ağızları bile görünüyor. Sonra eski Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Köksal Sönmez’in, Milliyet’teki röportajında, “Yukarıdan tepelerine bombalar inerken onlar 20 metre derinlikteki mağaralarda saz çalıp türkü söylüyorlardı” sözlerini anımsayalım. Soğukkanlı olalım, duygularımız aklımızın önüne geçmesin diyorum. Fetoş Google’da arama boşluğuna büyük veya küçük harfle “m” yazdığınızda ilk sırada karşınıza Amerika’da tedavi edilen malum yobazın sitesi çıkıyor. Darısı öteki harflerin de başına! SESSİZ SEDASIZ (!) Kafadanrum Referandum sonuçlarının açıklanması artı eksi 12 puan sapmasıyla yüzde 70 “evet”, yüzde 30 “hayır” düzeyinde gelişti ve yüzde 69 “evet”, yüzde 31 “hayır”la kapandı. Ne var ki, referanduma katılım oranı başlangıçta yüzde 35’lerdeydi; sonra yüzde 47’lere çıktı; yüzde 50’leri geçti; yüzde 67.5’la sonuçlandı ve aradaki sapma yüzde 32’yi buldu. Derken birçok sandıkta, sandık kurullarının olmadığı haberleri gelmeye başladı. Allah kabul etsin! İcazet İlker Çamkır: “Bu hükümetin istifa etmesi için başka ne olması gerekir; yoksa, istifa için de bir yerlerden icazet alması mı gerekiyor!” Cumhuriyet’e saldırma Zaman’ı behicak?yahoo.com.tr ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ‘Hayır’cıların gururu Genel seçimlerde oyumu CHP’ye vermeme rağmen, referandum için Baykal’ın “sorumluluğunu üstlenmeyin” diyerek yaptığı “sandığa gitmeyin” çağrısına “uymayanlar”danım. Üstelik o günümü ayırdığım ve çok önemsediğim bir zamanımı keserek, mührümü, gidip oy pusulasının hayır bölümüne ve adeta göstere göstere bastım. Türkiye’de “ABD’ye uyumlu” bir başkanlık sistemine geçilmesini hedefleyen bu sözde demokrasi oyunu karşısında, CHP liderinin istediği gibi “önemsemeyen”lerin değil açıkça “hayır” diyenlerin arasında olmak, yaşamımın en onurlu anıları arasında yer alacak. Çünkü, öncelikle şu “halka soralım” kandırmasına bu ül“ABD tezkeresi”ni bekledikleri için, onca evladın yitirilmesine bile hâlâ eveleyip geveleyen sözde demokrasi kahramanlarına yakıştırabildiğimiz “yazılamaz” nitelemeler… bir yandan da onlara hayır diyen 9 milyon insanımıza duyduğumuz hayranlığın “yazılabilir” sözleri… İşte, aynı gün yaşanan bu ikilemin yarattığı “hüzünlü gülümseme”, 22 Temmuz’daki oy oranlarının da anımsanmasının ürünü… “Referanduma gitmeyin” diyebilen bir anlayışın seçimlerde yüzde 20’de kalması; “inadına” giderek “hayır” deme bilincinin ise yüzde 30 olması… bu en az bu yüzde 50’lik artış, cumhuriyet sevdalılarının “asıl muhalefet beklentileri”ni de göstermiyor mu? Eminim ki eğer CHP, “hayır”ın önderliğini üstlenebilecek, hatta örgütlenmesini yapacak bir duyarlılıkla yönetilebilseydi; referandumun sonucu çok daha “Cumhuriyetten ve halktan yana” olacaktı… ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com ‘Derin’ demokrasi Düşünsenize, belki de dünyada ilk kez, yine tam 9 milyon kişi, yani bir Yunanistan nüfusu kadar yetişkin insan, “cumhurbaşkanını sen seç” diye halka Musa Kart’a ‘derin’ hayranlığımla... adeta lütuf bağışlarcasına kasılanların o donuk ve he(Cumhuriyet27 Nisan 07 saplı kitaplı gözlerinin içikede “kanma” yanların bulun ne baka baka “hayır” diyebildi. Çünkü halktan “evet” oyu isduğunu kanıtlamak ne kadar da gurur vericiydi. Hele, sol ya da teyenlerin, bunu gerçekten desosyal demokrasi adına, dünya mokrasi için değil, geleceğin da eşi görülmemiş ve her yö “Ilımlı İslam Devleti Başkannüyle akıl dışı bir “oy kullan lığı”na hazırlanmak için önemmayın” sözüne de kapılmamak, sediklerini çok iyi biliyorlar. Böylesine bir “derin demokbelki de artık “yaşamsal bir rasi” dersi dünyada görülmedi. duruş”un gereğiydi… Bu nedenle fikrimi soran her Tarihe belki de “takıyye refekese, hatta sormayanlara bile randumu” olarak geçecek bir “sandığa gidin ve hayır deyin” halk oylamasının ipliği “kendi dedim… “Ama ya Baykal? Ya seçme hakkını kısıtlama paCHP kurmayları?..” tereddü hasına bilinçli ve gerçek dedü içindekilere de direttim; mokrasiyi savunan”larca pa“Onlara da artık hayır de zara çıkarıldı… Şimdi sormalı; “Cumhuryin…” Sonuçta tüm katılanların yüz başkanı, halkın sadece bir kede 31’i, yani “hayır” diyebilen siminin oyuyla belirlenemez. bilinç ve yürekteki “9 milyon” Bu yöntem ‘cumhur’un cumyurtsever arasında yer aldığımı hurbaşkanını asla seçtirmez. görünce, yüzümün halini de O nedenle benim oyumla dekeşke belgeleyip saklayabilsey ğil, hepimizin parlamentodaki temsilcilerinin en geniş uzdim. Hem buğulanan, hem pırılda laşmasıyla seçilecek bir cumyan gözler; hem asık, hem hurbaşkanı istiyorum…” diumutlu bir yüz; nasıl olabilir? yen 9 milyon kişinin, bu üstün Bir yandan ABD destekli ırkçı demokrasi bilinci neden bu ülve ayrılıkçı terörün acımasız keyi yönetemiyor? Kimsecikler bunu sormasa katliamına yanan yüreğin acısı; öbür yandan Baykal’ı da artık bile, “Cumhurbaşkanını ben “umursamama”yı içeren “ha seçmek istemiyorum” diyerek, yır”ların yüzde 67 oy kullanan Çankaya’da tüm ulusun temsililar arasındaki yüzde 30’u geçen yetine özen gösteren bir çağdaş oranına, çekingen bir tebes demokratik cumhuriyeti savunmanın “erdem”ini insanlığa süm… Bir yandan TBMM’den “tez gösterenlere “helal olsun”… kere” (izin) almalarına rağmen ekinci?cumhuriyet.com.tr eposta: dkavukcuoglu?superonline.com BULMACA HARBİ SEMİH POROY SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Ekim www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ “Nar bül1 bülü” de denilen ötücü 2 bir kuş. 2/ 3 Ayakkabı ka 4 lıbının çapı... 5 Cezayir’de doğan bir 6 müzik türü. 7 3/ Bayağı, sı 8 radan... Doğ9 rudan yeni uygulanmış ıslak sı1 2 3 4 5 6 7 8 9 vanın üstüne yapılan 1 V E L E N S E H duvar resmi. 4/ Din 2 E B O Ş U R L A lenmek için çalışma 3 L E K E N D O N ya ara verme... Yüz 4 V A L A V E R E yıl. 5/ Notada durak 5 E Ş L E N İ K F işareti... Bir bilgiyi 6 T İ K A R S İ gösteren simgeler 7 E L A Y A N A L dizgesi... Eski Mı 8 N E T A N A D İ sır’da güneş tanrısı. 9 P E S T E R E K 6/ Avrupa’da bir başkent. 7/ Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek... “Trabzonhurması, cennethurması” gibi adlar da verilen meyve. 8/ Bursa’nın bir ilçesi. 9/ Bir cetvel türü... Alçak enlemlerde esen düzenli rüzgâr. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yurdumuzda da yaşayan küçük bir kuş. 2/ Güneyden esen yel... Donuk renkli. 3/ Izgara... Yapıcılıkta dolmaların kaymasını önlemek için bunların eteklerine moloz taşıyla örülen kaplama. 4/ Bir gıda maddesi... Bir pamuk cinsi. 5/ Sergen... Siper, hendek... Kalsiyum elementinin simgesi. 6/ Siyasal ya da ekonomik ilkelerin kökten değiştirilmesini savunan kimse ya da tutum. 7/ Yunan mitolojisinde savaş tanrısı... Ergenlik çağına ulaşmamış erkek çocuk. 8/ “Hiçbir şeyden çekmedi dünyada / ’dan çektiği kadar” (Orhan Veli)... Defa, kere. 9/ Piyangoda kazanılan para ya da nesne. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle