19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 EKİM 2007 CUMARTESİ 8 SAĞLIK Bilim insanları ‘Bu yöntemle tedavi olan kas hastasına henüz literatürde rastlanmadığını’ vurguladılar Akupunktur tedavisi tartışılıyor Migren bandı Türkiye’de ? İstanbul Haber Servisi Geçen yıl İngiltere’de 50 milyon kişi tarafından kullanılan migren bantları Türkiye’de de eczanelerde satışa sunuldu. “Stop EverMigraine&Headache Cooling Patch” (Soğuk Terapi Bandı), alına yapıştırıldığı zaman 6 saate kadar serinletici etkisiyle rahatlama sağlıyor. Yüksek su oranı ve ateş düşürmeye yardımcı mentollü içeriğiyle migren ve başağrısı çekenlerin kullanabileceği bu bantların herhangi bir ilaç içermediği belirtilerek herhangi bir yan etkisinin de olmadığı ifade ediliyor. İstanbul Haber Servisi Akupunkturun kas hastalıklarında kullanılıp kullanılmadığı yönündeki tartışma sürüyor. Akupunktur Derneği Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Akupunktur Bilim Kurulu Danışmanı Nüzhet Ziyal akupunkturun bir bilim dalı olarak kabul edildiğini ve kas hastalarında da yüzde 30 oranında başarı sağlandığını belirtirken, bilim insanları ise, “akupunkturla tedavi olan kas hastasına henüz literatürde rastlanmadığını” vurguladılar. Akupunkturla tedavinin 37 yıl önce Türkiye’de uygulanmaya başlandığını ve 34 yıl önce ancak üniversitelerde ders olarak okutulduğunu ifade eden Dr. Nüzhet Ziyal “Kas hastalarında akupunktur yüzde ? Dünya Kas Cemiyeti Genel Sekreteri Prof. Dr. Haluk Topaloğlu akupunkturun daha çok ağrıları gidermek amaçlı kullanıldığını vurgulayarak, kas hastalarında akupunkturun tedavi edici özelliğine dair henüz literatürde bir kayıt olmadığını söyledi. Topaloğlu, “Akupunkturla kas hastalarının iyileşmesi hayal bile değil, iyileşmiş bir tane hasta göstersinler, ben 5 bin hastamı onlara göndereyim” dedi. 30, astım hastalarının tedavisinde yüzde 96 oranında başarılıdır. Akupunktur bilimsel bir tedavi yöntemidir” dedi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Feza Deymeer ise genetik kas ve sinir hastalıklarının henüz kesin tedavisi olmadığını vurgulayarak, “Son 20 yıl içinde bu hastalıklara neden olan genetik bozuklukların çoğunun ortaya çıkarılmış olması büyük bir beklenti yaratmış, ancak gen tedavisinin sanıldığı gibi kolay olmadığı anlaşılmıştır” diye konuştu. Çaresiz kalan hastaların ne yazık ki tıp dışı alanlardan medet umduğunu ifade eden Deymeer, bunların içinde akupunkturun önemli yer tuttuğunu, ancak, bu hastalıklarda akupunkturun işe yaradığını bilimsel olarak ortaya koymuş ve kabul görmüş bir araştırmanın bulunmadığına dikkat çekti. Deymeer şunları söyledi: “Kas/sinir hastalıkları, WHO (Dünya Sağlık Teşkilatı) tarafından akupunkturla tedavi edilmesinin onaylandığı hastalıklar arasında yer almaz. Akupunktur yapanlar arasında bunu bir kazanç kaynağı olarak görenlerin yanı sıra akupunkturun gerçekten işe yaradığına inanmış olanlar da olabilir. Bu inanç, kas/sinir hastalıkları ve bilimsel metotlar hakkındaki bil gi yetersizliğine dayanır. Çok yavaş ilerleyen hastalıklarda ya da duraksama dönemlerinde hastaya uygulanan herhangi bir tedavinin başarılı olduğu sanılabilir. Aslında görülen hastalığın doğal gidişatıdır. Zaten klasik tıbbın da büyük sorunlarından birisidir bu. Verilen tedavinin hastalığın doğal gidişiyle karşılaştırılması şarttır.” Anatomi uzmanı ve Akupunkturist Prof. Dr. Kaya Özkuş da, akupunkturun kabul gören kullanım alanının ağrı olduğuna dikkat çekti. Özkuş, “Akupunktur ile ilgili her iddia akupunktura zarar veriyor. Haddini bilerek yaptığın her işten toplum yararlanır” diye konuştu. Kemik iliği hastalarına destek Aylarca testlerin geç çıkması nedeniyle kemik iliği nakli için bekleyen hastalar “www.kemikiligisos.com” adlı internet sitesini kurdular ŞULE KÖKTÜRK Grip kalp krizini tetikliyor ? İstanbul Haber Servisi Grip virüsünün damarları tıkayarak kalp krizine neden olan plakları doğrudan etkilediği bildiriliyor. Gribin kalp krizini tetikleyebileceğine dikkat çeken Medical Park Bahçelievler Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmet Dindar, “Kalp krizi, koroner damarlarda gelişen plakların yırtılmasıyla damarın tıkanması sonucu ortaya çıkar. Grip virüsünün damarı tıkayan bu plakları direkt etkileyerek plağın yırtılmasına neden olabileceği gösterilmiştir. Amaze DHA küpleri ? İstanbul Haber Servisi Dünyada, bileşenleri zihinsel gelişime yardımcı olan etkisi bilimsel zemine dayalı bir formülle üretilen ilk ve tek ürün özelliğine sahip Amaze DHA Küpleri ve sütlü içeceklerin ardından bu kez DHA Çubukları’yla annelere ve çocuklara bir süpriz sunuyor. Amaze DHA çubukları atıştırmalık olarak tek başına yenebileceği gibi süte batırılarak da tüketilebiliyor. Kemik iliği nakli için aylarca yaşam mücadelesi vererek bekleyen hastalar, sorunlarına çözüm bulmak amacıyla örgütlenerek “www. kemikiligi.com” internet sitesi kurdular. Hastalar, bu siteye diğer mağdurların yapacakları şikâyetleri, hukuki ve idari yönden takip edecek. 1998’de kurulan Kemik İliği Bankası’na bugüne dek toplam 2 bin 550’den fazla hasta başvurdu. Başvuran hastaların ne yazık ki 745’i uygun kemik iliği beklerken yaşamını yitirdi. Bugün yaklaşık 1500 hasta uygun kemik iliği için, yani hayat için bekliyor ve bunlara her ay ortalama 30 ile 50 arasında yeni hasta ekleniyor. Uzmanlar, aday adayı donörün belirlenmesini sağlayacak test için 22.5 saat gerektiğini, 34 saat gibi bir sürede hastanın tüm testlerinin yapılabildiğini belirtiyorlar. Hastanın değerlendirilmesi ve Türkiye’de donör bulunmazsa yurtdışı aramaların yapılması ise en fazla birkaç gün sürüyor. Test sonuçlarının oldukça geç çıktığı bankada, 2006 yılında, hastalar için başvuran yalnızca 350 vericiye test yapılabildi. Site kurucuları, bu sitenin, çaresizlik ve ölüm korkusu arasında, neyi beklediklerini bilmeden bekleyen, hastaların ve yakınlarının sözcüsü olacağını belirterek, söz konusu sitenin, tüm mağdur hastaların sözcüsü olacağını vurguluyorlar. Hastaların her türlü şikâyetlerini siteye aktarmalarını bekleyen site kurucuları, bu şikâyet ve ihbarların uzmanlar tarafından acilen değerlendirilerek, hasta ve hasta yakınlarının sorunlarının sonuna kadar takip edileceğini ifade ediyorlar. Site kurucuları, kemik iliği nakli bekleyen hastaların bazı sorunlarını özetle şöyle sıraladılar: “Kemik iliği nakli için test sonuçları için hastalar aylarca bekliyor, ancak bilgi almak istediklerinde karşılarında muhatap bulamıyorlar. Testlerin yapılıp yapılmadığı konusunda yetkililerden bilgi alamıyorlar. SSK Sağlık Uygulama Tebliği’ne göre, test sonuçlarının bir ayda çıkmaması durumunda, bunun hastalara gerekçesi ile birlikte yazılı olarak bildirilmesi gerekiyor ancak, bu yapılmadığı için hastalar yurtdışından verici bulma şanslarını kaybediyorlar. Hastalardan para isteniyor ya da hastalar bağış yapmaya zorlanıyor. Uyumlu vericisi bulunduğu halde, hasta sebepsizce nakil sırası bekleyebiliyor.” Prof.Dr. Öncel ‘en iyilerin en iyisi’ oldu SİBEL BAHÇETEPE K Her yıl 2 kişiden 1’i yaşamını kaybediyor ALP VE DAMAR HASTALIKLARI Douglas multi vitamin İstanbul Haber Servisi Amerika’da ve Avrupa’da yapılan araştırmalar, nüfusun büyük bir bölümünün temel besinlerinin önemli bir kısmını alamadıklarını gösteriyor. İçeriğinde 25’ten fazla meyve, sebze ve bitki özü bulunan Douglas Labs Multivitamin Plus, genç ve sağlıklı vücut fonskiyonları için gerekli 50’den fazla temel vitamin, mineral ve eser elementi günlük ihtiyacı karşılayacak şekilde içeriyor. Çocuklarda ergenlik 7 yaşın altına düştü İstanbul Haber Servisi Çocukluktan gençliğe geçişin ilk durağı olarak bilinen ergenliğin, erkeklerde dokuz, kızlarda yedi yaşın altına düşmesi erken ergenlik olarak adlandırılıyor. Uzmanlar, erken ergenliğin son zamanların en önemli gelişim sorunu olduğunu beirterek hastalığın görülme sıklığının geçen yıllara oranla arttığına dikkat çekiyorlar. Erken ergenliğin bir hastalık olduğunu belirten Kadıköy Şifa Sağlık Kurumları Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Evrim Aksoy, “Erken ergenlik ya beyin hormonlarının erken salgılanması ya da yumurtalık ve böbrek üstü bezinden salgılanan hormonların aşırı olmasıyla ilgilidir” dedi. Genetik faktörlerin çok az etkisi olduğunu ifade eden Aksoy, beyin tümörleri, beyin apse, kist ve enfeksiyonları, kızlarda yumurtalık kist ve tümörleri, böbrek üstü bezi tümörleri, tiroid hormon eksikliğini (hipotiroidi) tedavi amacıyla kullanılan hormonların erken ergenliği tetiklediğini söyledi. Beyin hormonlarından kaynaklanan erken ergenliğin nedeninin kız çocuklarında henüz tam olarak açıklanamıyorken erkek çocuklarında beyinsinir hastalıklarına bağlı olduğunun saptandığını açıklayan Aksoy, bu süreci yaşayan çocukların, başlangıçta yaşıtlarına göre uzun boylu olmalarına karşın, kemik uçlarının erken kapanması sonucu, erişkin yaşlarda akranlarına göre daha kısa boylu kaldıklarını vurguladı. Besin destekli ürünler ? İstanbul Haber Servisi Genel Cerrah Doç. Dr. Cengiz Kayahan, besin destekli ürünlerin kullanımına dikkat edilmesi gerektiğini belirterek “Bu ürünleri kullanımdaki amaç, günlük gereksinimlerin karşılanmasına ve daha sağlıklı bir beslenmeye yardımcı olmaktır” dedi. Doç. Dr. Kayahan, besin desteğinin kapsül, likit ve toz halinde kullanıldığını ifade ederek “Bu ürünler genel anlamda ilaç olmamakla birlikte içerikteki maddelerin özelliğine bağlı olarak ilaç gibi etki gösterebilirler” dedi. Kayahan, besin destekli ürünlerin yan etkilerinin ilaçların yan etkileri gibi hemen gözükmediğini anımsattı. İstanbul Haber Servisi Kalp ve damar hastalıkları nedeniyle Türkiye’de her yıl iki kişiden biri yaşamını yitiriyor. Yapılan araştırmalar, ülkemizde yılda 200 bin dolayında insanın kalp ve damar hastalıkları yüzünden hayatını kaybettiğini, gerekli önlemler alınmadığı takdirde bu sayının, 2020 yılında 400 bine çıkacağını gösteriyor. Kalp ve damar hastalıklarını önlemek ve ölümleri azaltmak amacıyla Sağlık Bakanlığı ile Türk Kardiyoloji Derneği, Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği, Türk Nöroloji Derneği, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği ve Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği ve Pfizer, “Kalbinizi koruyun. İçinde Sevdikleriniz Var” adlı bir kampanya başlattı. Kampanya ile toplumda kalp ve damar hastalıkları riskleri konusunda farkındalığın arttırılması hedefleniyor. Bu hedef doğrultusunda oluşturulan www.kalbinizikoruyun.org internet sitesi ve 0800 211 78 78 nolu danışma hattı ile halkın kalpdamar hastalıkları ve riskleri hakkında bilgilendirilmesi sağlanacak. Kampanya ile ilgili geçen günler de The Marmara Otel’de düzenlenen basın toplantısında konuşan Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Turan Buzgan, kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin azaltılması için koruyucu önlemlerin çok daha etkin bir biçimde uygulanması gerektiğini söyledi. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) kan basıncı, obezite, kolesterol ve sigara içiminin kontrolü ile kalp ve damar hastalıkları görülme sıklığının yarıya indirilebileceğini belirten Buzgan, “Tüm dünyada yılda 17 milyon kişi, Avrupa Birliği’nde yılda 2 milyon kişi yaşamını kalp ve damar hastalıklarına bağlı nedenlerden kaybetmektedir. Türkiye’de ise bu rakam yılda 200 bin dolayındadır; önümüzdeki yıllarda nüfusun yaşlanması ile birlikte, 2020 yılına doğru bu rakamın 400 bine yaklaşabileceği öngörülmektedir” dedi. Kalp ve damar hastalıkları, günümüz Batı toplumlarında 40 yaşın üzerindeki erkek ve kadınlarda ölüm nedeninin yüzde 50’sini oluşturuyor. VKV Amerikan Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Şefi Dr. Genco Yücel, bu oranın kadınlarda daha fazla olduğuna dikkat çekti Alanında bugüne dek birçok ödül alan ve kamuoyunda yaptığı başarılı retina ameliyatları ile tanınan Prof. Dr. Murat Öncel, son olarak İtalya’da düzenlenen retina toplantısında “Best of the best” ödülüne de değer görüldü. Eylül ayında İtalya’nın Ravenna kentinde gerçekleştirilen Uluslararası Retina ve Travma toplantısında 50’nin üzerinde ülkeden yüzlerce doktorun katıldığı toplantıda “Best of the Best” (En İyinin İyisi) ödülünü alan Öncel, daha önceki yıllarda da çeşitli dernek ve ülkelerden çok sayıda ödül aldı. Amerika’da doğup büyüyen ve ardından Türkiye’ye dönerek Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda göz hastalıkları ihtisası yapan Öncel, daha sonra ABD’de Mayo Clinic, Cleveland Clinic ve LSU Eye Center’da (New Orleans) dünyaca ünlü Prof. Dr. G. Peyman’ın yanında vitreoretinal cerrahi (şeker hastalığına bağlı göz kanamaları, retina yırtıkları, göz içine kaçan cisimlerin çıkarılması, göz travmaları) ihtisasını tamamladı. 1989 yılında Türkiye’ye kesin dönüş yapan Öncel, İstanbul’da vitreoretinal cerrahi merkezlerinin kurulmasına öncülük etti. İstanbul’da vitrektomi ameliyatlarını ilk gerçek leştiren göz doktorları arasında gösterilen Öncel’in 1989 yılında Türkiye’nin en prestijli tıp ödüllerinden biri olarak gösterilen Ezcacıbaşı Tıp Teşvik ödülü, 2003 yılında American Society of Retina Specialists (Vitreous Society) tarafından Onur Ödülü, 2004 yılında San Diego ABD’de “Retina Oscar ödülü”nün de aralarında bulunduğu çok sayıda ödülü bulunuyor. Türkiye dışında her yıl değişik ülkelerde konferanslar veren Öncel, “ABD’den ülkeme döndüğüm ve son teknolojilerle ameliyatlar gerçekleştirerek ülkeme hizmet verebildiğim için çok mutluyum” dedi. Türkiye’nin göz hastalıklarının tedavisinde kullandığı teknoloji ve bilginin ABD’nin en modern hastanelerindekilerden farkının olmadığının altını çizen Öncel, “Önceki yıllarda Türkiye’den yurtdışına tedavi amaçlı hastalar gidiyordu. İlerleyen tedavi yöntemleri ile birlikte artık yurtdışından Türkiye’ye çok sayıda hasta geliyor” diye konuştu. Göz hastalıklarında erken tedavinin önemine değinen Öncel, şeker hastalarında ve 5560 yaşından sonra yaşa bağlı olarak “makula dejeneresansı” denilen sarı nokta rahatsızlığında erken tedavinin önemli olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR hükümeti, hastanelerde tam gün çalışma yasasını çıkarmaya hazırlanıyor. Hekimleri çok yakından ilgilendiren bir yasa. Bu nedenle, tabip odalarında geniş bir şekilde tartışılıyor. Tabip odaları uzun yıllardan beri tam gün çalışma ilkesini benimsemiş ve savunmuştur. Daha 60’lı yıllarda Sağlık Bakanı Yusuf Azizoğlu bu konuyu gündeme getirmişti. Ancak, tam gün yasası 70’lerin sonunda çıkarıldı. İstanbul Tıp Fakültesi’nden değerli arkadaşlarım Türkan Saylan ve Hayrinüsa Çavuşoğlu ile birlikte Ankara’ya gitmiş ve daima saygı ile andığımız Dr. Nusret Fişek’in de aramızda olduğu karma bir heyetle Bülent Ecevit’in huzuruna çıkmıştık. Topluluğun sözcüsü olarak Başbakan’a ben hitap etmiş ve grup adına tam günü savunmuştum. Ama ne yazık ki, uygulama umduğumuz, beklediğimiz gibi AKP Tam Gün Yararlı mı? olmadı, olamadı. Çünkü sağlık örgütlenmesi, sağlık politikalarındaki yetersizliğin yanı sıra devlet hastaneleri ve üniversiteler de bu yeni çalışma düzenine hazırlıklı değildi. Üniversiteden önemli kopmalar oldu. Tıp fakültesi önemli elemanlarını kaybetti. Tam gün, daha iyi sağlık hizmeti, daha huzurlu ve verimli çalışma içindir ya da öyle olmalıdır. Tıp fakültelerinde bilimsel çalışma ve araştırmaların ileriye götürülmesi, mezuniyet öncesi ve sonrası eğitimin çok daha kaliteli olması içindir. Bunun için hekimlerin ve sağlık personelinin özlük haklarının güvence altında olması ve eğitim, araştırma için altyapının ve çalışma koşullarının elverişli olması gerekir. O gün bunlar yoktu. Aradan 28 yıl geçti, ne yazık ki yine yoktur. Bugün tıp fakültelerinde profesörler için tam gün ya da yarı zamanlı çalışmayı seçmek serbesttir. Ama tam gün çalışanların mutlu olduğunu, bir tatmin duygusu içinde olduğunu hiç sanmıyorum. Üniversitenin, tıp fakültesinin en iyi şekilde yetişmesi için olanaklar hazırladığı bir öğretim üyesinin saat 12’de fakültesini terk etmesi elbette kabul edilebilir bir uygulama olamaz. Tıp fakültesi öğretim üyelerinin bugünkü koşullarda haklı görülebilecek mazeretler ve gerekçeler ileri sürerek uzun saatlerini muayenehanelerinde ya da özel hastanelerde geçirmeleri de yazıklanacak bir durum ve büyük bir kayıptır. İdeal olan tıp fakültesi hocasının çalıştığı hastaneye bağlı olması ve orada tatmin edici çalışma koşullarını bulabilmesidir. Harvard Tıp Fakültesi’ndeki gıpta ile izlediğim durumu birçok kez yineledim. Ancak, ülkemizde tam gün çalışan bir tıp fakültesi öğretim üyesinin 2030 bin YTL aylık ücret beklemesi de Türkiye gerçekleri ile bağdaşmaz. Bugün yine önceki uygulamada olduğu gibi tam gün yasası, çok sayıda iyi yetişmiş tıp fakültesi üyesinin ve özellikle cerrahların ayrılmasına yol açacaktır. Kuruluşta ve temel yapıda yanlışlıklar var ve yeni yasalar çıkararak doğru yol bulunamıyor. Çünkü halktan yana bir siyasal irade yok. Tam gün, olasıdır ki sağlıkta dönüşüm programı ile uyumlu olacak ve onun içine monte edilerek hastaneler, belki de bir sağlık birimi değil, artık birer işletme haline getirilecektir. Emeğin geçerlilik şansı yine göz ardı edilecek, hekimlerin özlük hakları korunamayacak; grevli, toplusözleşmeli sendikal haklar olmayacaktır. Sağlık sistemimi zin topyekun ve liberalizme değil, sosyal devlet anlayışına ve ilkelerine uygun bir reforma ihtiyacı var. Ama AKP iktidarından böyle bir şey beklenemez. Şunu da ekleyerek bitirmek isterim; hiç usanmadan yineliyorum, nasıl demokrasinin işlerliği bilinçli yurttaşla gerçekleşebilirse, iyi bir sağlık hizmeti de yalnız iyi sağlık birimleri ve doğru örgütlenme, iyi hekimler ve sağlık personeli ile değil aynı zamanda sağlık bilincine, akılcı sağlık bilgilerine sahip halk ile yaşama geçirilebilir. Halktan yana bir yönetimin vazgeçilmezliğini bilmem belirtmeye gerek var mı? [email protected] Not: Teröre kurban verdiğimiz şehitleri saygı ve rahmetle anıyorum. Bir gün bu memleketin tüm sorunlarına akılla, bilimle, yurt ve halk sevgisi ile sahip çıkacak bir yönetime kavuşacağımız umudunu koruyorum. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle