19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 EKİM 2007 CUMARTESİ 6 HABERLER Irak Cumhurbaşkanı, ‘PKK’nin artık dünyanın değiştiğini anlaması gerektiğini’ söyledi Talabani’ den PKK’ye tavsiye METROPOLLERİ VE KÜRT AYDINLARI HEDEF ALIYOR ? PKK’nin Irak’ın kuzeyindeki faaliyetlerine son vermesi çağrısında bulunan Talabani “PKK’ye, gidin Türk parlamentosundaki demokratik tartışmaya katılın diyorum’’ dedi. Barzani ise operasyon düzenlenmesi halinde kendilerini savunacaklarını söyledi. PARİS (AA) Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, PKK’nin, “artık dünyanın değiştiğini ve Che Guevara döneminin bittiğini anlaması gerektiğini’’ söyledi. Fransız Le Figaro gazetesinin sorularını yanıtlayan Talabani, PKK’nin Irak’ın kuzeyindeki faaliyetlerine son vermesi çağrısında bulundu. “Ben PKK’ye, gidin Türk parlamentosundaki demokratik tartışmaya katılın diyorum’’ diyen Talabani, Türkiye’nin sınır ötesi harekâttan önce bu konuya siyasi çözüm bulunması yolunu bekleyeceğine inandığını belirtti. Talabani, ABD, Türkiye ve Irak arasındaki üçlü komitenin sınır güvenliği sorununun çözümü için devreye girmesini ya da Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki bölgesel hükümetle bu sorunu çözme yoluna gitmesini tercih ettiğini söyledi. Türkiye’nin sürekli kendilerini PKK’ye yardım etmekle suçladığını kaydeden Talabani, bunun doğru olmadığını, aksine Irak’ın kuzeyinde Türk ordusuna dört adet üs sağlayarak Türkiye’ye yardımcı olduklarını iddia etti. “Olası bir müdahaleye tepkiniz ne olacak’’ sorusuna Talabani şu yanıtı verdi: “Operasyonun büyüklüğü nasıl olacak, ona bağlı. Eğer Türkiye, CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Utanmak İçinde bulunduğumuz yılın başlarında Amerikalı bilim tarihçisi ve düşünür Thomas Kuhn’un “Bilimsel Devrimlerin Yapısı” adlı yapıtını zevkle okumaktayken bir yandan da ülkemiz adına üzülüp utanıyordum. Üzüntümün ve utancımın nedeni, insanlığın yüzyıllardır sürmekte olan bilimsel devrimler tarihine en ufak bir katkımızın bulunmayışıydı. Thomas Kuhn “değerler dizisi” (paradigma) kuramında, bilimsel ilerlemenin (devrimlerin) bilgi birikmesi yoluyla değil bir değerler dizisinin bir öncekini yadsıyarak onun yerini alması biçiminde gerçekleştiğini ileri sürüyor… Bu yazıda amacım, bilimin de ötesinde, toplumsal (ve hatta kişisel) yaşamın belki bütün alanlarına uygulanabileceğini (ve benimsediğim yanları kadar kendi içinde çelişkileri de olduğunu) düşündüğüm ileri sürüldüğünden bu yana pek çok tartışılmış bu ilginç çağdaş kuramı irdelemek değil. Yine de, sözünü etmişken, (yeni basımı Kırmızı Yayınları’nca N. Kuyaş’ın çok başarılı çevirisi ve kapsamlı önsözüyle yayımlanan) bu önemli kitabı bu konularda kafa yoran okurlarıma öneririm. ??? Thomas Kuhn’un kitabını okurken ülkemiz adına üzülüp utanışımın nedenini söyledim… Sadece Kuhn’un kitabında değil, insanlığın bilim alanında buluşlarını, bilimsel devrimlerin tarihini konu edinen hiçbir kitapta bizim herhangi bir buluşumuzun izine rastlanmıyor… Çünkü böyle bir buluşumuz yok… Bundan üzülüp utanç duymamalı mıyız? Ben sokakları dolduran kalabalıklarda, kulak verdiğim konuşmalarda böyle bir kaygı ve utancın izine rastlamıyorum… TV programları ve büyük çoğunluğuyla medya ise, zaten bu topluma giderek egemen olan bir düzeysizliğin aynasından başka bir şey değil… Kibir, boş bir övüngenlik, kısır bir bencillik, çirkin bir gösteriş hırsı, dizginsiz bir tüketim yarışı… Ve bulunduğumuz dönemde de, siyaset tarihimizde örnekleri bulunmakla birlikte şimdi en üst perdeden yaşanmakta olan “din” sosuna bulanmış bir yalanın, ikiyüzlülüğün, görgüsüzlüğün utanç ve tiksinti verici görünümleri… Bilim alanında neden yaratıcı bir toplum olamadığımızı düşünüp tartışmak, böyle bir ortamda ya aklımıza gelmiyor, ya canımız istemiyor ya da önemsemiyoruz bunu… Belli ki, herhangi bir yaratıcı katkımız olmaksızın bilimsel buluşların nimetlerinden yararlanmaya alışmışız ve benzetme ne kadar kaba görünse de başkalarınca beslenmeye alıştırılmış yaratıklar gibi doğal karşılamaktayız bu olguyu… ??? Amerikalı bilim tarihçisinin kitabını okurken ilgimi çeken bir başka nokta, bilimsel buluşların çoğu kez nasıl son derece sıradan konular ve ayrıntılar üzerinde çalışmaların sonucunda gerçekleştiğini bir kez daha görmem olmuştu… Aristoteles bir sarkacın düşey devinimi üzerinde kafa yormaktayken yüzlerce yıl sonra Galileo’nun yanal devinim üzerinde düşünmesinin bilimsel araştırma alanına açtığı ufuklar… Ya da 18. yüzyılın ikinci yarısında “oksijen”i hemen hemen aynı zamanda “keşfeden” İngiliz Priestly ile Fransız Lavoisier’nin buluşları arasındaki kıl payı, ama ikincisi adına bilimsel devrimlere ufuk açan fark… İnsanlık tarihinin aynı zaman diliminde biz nelerle meşguldük dersiniz? Ve şimdi, “Bilim ve Teknoloji” dergimizde “birbirlerinden bağımsız olarak yaptıkları keşifle sabit diskler üzerindeki verileri okuma teknolojisini geliştirdikleri” belirtilen bu yılın fizik alanında Nobel Ödülü sahipleri Fransız A. Pert ve Alman P. Grünberg’in buluşlarına ilişkin yazıyı okurken aynı şeyleri düşünüyor, aynı utancı duyuyorum… Batı’da ya da Rusya’da, Japonya’da, aydınlanma ışığını duymuş bir başka ülkede, bilim insanları aynı “akıl” yolunda ve en ufak ayrıntılar üzerinde çalışarak bilimsel devrim süreçlerini ileri aşamalara taşımaktalarken biz neredeyiz, nelerle meşgulüz? Evrim yasasını çürütmeye yeltenmek; bilimin bütünüyle varsayım ve hatta safsata, safsatanınsa asıl hakikat olduğunu kanıtlamaya çabalamak; bilimsel araştırmalara ulusal gelirden ayrılan bütçe, bütün ülkeler arasında en düşük düzeylerdeyken ve üniversitelerimiz ödeneksizlikten bilimsel araştırma yapabilmekten yoksunken bütün toplumsal kesimlerde bilim dışı inanışları daha çok yaygınlaştırmak için gereken her şeyi yapmak ve iki yüzyıla yaklaşan aydınlanma çırpınışlarımızı bir çırpıda yok sayarak tarihimizin en büyük yüz akı olan Kurtuluş Savaşımızı ve cumhuriyet devrimlerini küçümseyip lanetlemeye, yok etmeye çalışmak… ??? Utanmak insana özgü bir erdemdir… Okumuş yazmışlarımız arasında bazılarımız için özel olarak, bütün bir toplumca bu erdeme gereksinimimiz var… PKK’nin tezkere psikolojisi MEHMET FARAÇ Zaho veya Dohuk gibi kentleri istila etmeye kalkarsa, Iraklı Kürtler buna karşı koyar, Amerikalılar bizi engelleyemez. Ama Başbakan Erdoğan’ın bu seçeneği dışladığını sanıyorum. Eğer Türkler sınırdaki dağlarda operasyon yaparsa, iki taraftan da çok ölen olur ve bu operasyonların da Türkiye’nin yararına olacağına inanmıyorum” dedi. ENDİMİZİ KORURUZ K Irak’ın kuzeyindeki bölgesel Kürt yönetiminin, Türkiye’nin sınır ötesi operasyon düzenlemesi halinde “kendilerini savunmakta kararlı olduklarını” bildirdi. Bölgesel Kürt yönetiminin başkanı Mesud Barzani’nin bürosundan yapılan yazılı açıklamada, “saldırı durumunda, halkın onurunu ve toprak bütünlüğünü savunma konusunda kesin kararlı oldukları” belirtildi. ŞIRNAK KDP lideri Mesud Barzani, PKK’li Duran Kalkan’ın gazetemizde önceki gün yer alan “Mevzide biz olmayacağız” sözlerini doğrulayarak peşmergeleri mevzi almaya çağırıyor. Bu çağrı TSK’nin yalnızca PKK ile savaşmayacağını bir kez daha kanıtlıyor. Öcalan ve PKK yöneticilerinin Hizbullah ve Nakşileri hedef göstermesinin ardından İslamcılara ait marketler bombalanıyor, DTP’yi aklıselime çağıran Kürt aydınları tehdit ediliyor. Tezkerenin TBMM’den geçmesinin ardından PKK ile peşmergeler aynı dilden tehditler savuruyor. Roj TV’de aynı programda konuşan PKK yöneticisi “Dr. Bahoz Erdal” kod adlı Fehman Hüseyin ile Güney Kürdistan Peşmerge Kuvvetleri Genel Sözcüsü ve Federe Bölge Hükümeti Savunma Bakanı Yardımcısı Cebbar Yawer’in aynı içerikteki sözleri de bunu kanıtlıyor. Yawer, “Türkiye’den saldırı olursa, başta Irak askerleri, Peşmerge Kuvvetleri ve ülkemizde bulunan ABD askerleri sınırları savunacaktır” diyor. Bahoz Erdal ise, “Tezkere sadece bize değil tüm Kürtlere savaş ilanıdır ve bunun böyle algılanması lazım”diyerek cepheyi genişletmeye çalışıyor. RGÜT HAVA SALDIRISI BEKLİYOR ÖPKK, tezkere kararının ardından şiddeti artıracağı yolundaki tehditleri artırıyor. Örgütün askeri kanat yöneticisi Murat Karayılan’ın ANF’de yayımlanan açıklamalarının satır araları, örgütün nasıl bir psikolojide olduğunu gösteriyor. Karayılan tezkereyi “ABD ile paslaşma” olarak niteliyor. Türk ordusunun ilk etapta Kandil Dağı’nı vuracağından endişe eden Karayılan, operasyonun KDP peşmergelerine yöneleceğini de iddia ediyor. Karayılan, TSK’nin iki aşamada önce hava, sonra kara operasyonu yapacağını vurgularken, “Nasıl bir karşılık vereceksiniz?” sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Biz uzun süreli direnebilecek güçte olduğumuzu bir kez daha tekrarlıyoruz. İdeolojik, siyasal, diplomatik, sosyal, kültürel ve askeri olarak direnmede hiçbir tereddüt yaşamayacağız!” Karayılan ve diğer PKK yöneticilerin tehditleri, örgütün eylemleri metropollere kaydıracağını da gösteriyor. Nitekim tezkerenin Meclis’ten geçmesinin ardından MHP binaları ile bazı marketlere yönelik 6 bombalı saldırı da bunu gösteriyor. Diyarbakır ve Şırnak’ta İslamcı marketlere yönelik saldırıların Öcalan ve Karayılan’ın Nakşiler ve Hizbullahçılara yönelik tehditlerinin hemen ardından yaşanması dikkat çekiyor. PKK’ye yakın yayın organları hedefleri, “AKP’li Cüneyd Zapsu’nun sahibi olduğu mağazalar” diye açıklıyor. Yalnızca bunlar değil, Karayılan’ın metropollere yönelik tehdidini algılamak için şu sözlere dikkat etmek gerekiyor: “Petrol boru hatları Türk ordusunun saldırganlığına ekonomik kaynak sağladığı için buna yönelinmesi gayet muhtemeldir. Karadeniz, Tunceli, Erzurum ve Van başta olmak üzere her bölgede güçlerimiz bulunmaktadır. Son model silahları İstanbul’dan, Karadeniz’den, Gürcistan’dan ve tüm Ortadoğu ile Kafkasya ülkelerinden almak zor değildir. Özellikle metropollerde bulunan Kürtlerin dikkatli olması, kendi arasındaki dayanışmayı sağlaması gerekmektedir!” KÜRTLERE TEHDİT PKK’DEN Örgüt operasyon kaygısıyla Türkiye’ye karşı psiklojik harp yürütüyor. Bu aşamada Kürt politikacıları da ağır biçimde tehdit edebiliyor. PKK’nin askeri kanadı DTP’nin PKK ile ilişkisine dikkat etmesi konusunda bir gazeteye açıklamalarda bulunan HEP eski genel başkanları Feridun Yazar ve Fehmi Işıklar ile Kürt kökenli politikacılar Ümit Fırat, Altan Tan ve Abdülmelik Fırat’ın “Güneydoğu’ya sokulmaması ve anladıkları dilden hesap sorulmasını” istiyor. Tehdidin ne kadar ciddi olduğu Karayılan’ın sözlerinden anlaşılıyor: “PKK’ye karşı tavır alınma çağrılarının ciddiye alınacak hiçbir yönü bulunmamaktadır. Aksine bu açıklamayla Kürtlüğü sattıklarını ilan etmiş olmaktadırlar!” CHP LİDERİ BAYKAL (Fotoğraf: AA) ‘Konu PKK’nin takdirine bırakılamaz’ ? CHP lideri Baykal, Irak Dışişleri Bakanı Zebari’nin PKK’ye “Irak’ı terk et” çağrısı yapmasından Türkiye’de memnuniyet duyulmasını hayretle karşıladığını söyledi. Baykal, Zebari’nin çağrısının “Meclis’in kararının cevabı olarak kabul edilemeyeceğini” belirtti. İran sınırında operasyon YUSUF ZİYA CANSEVER VAN TBMM’de tezkerenin çıkmasıyla birlikte Irak’a sınır bölgelere askeri sevkıyat sürerken, İran sınırında da sıcak çatışmalar yaşanıyor. Van’ın Esenyamaç köyünde çıkan çatışmada yaralanan PKK’lilerin İran’a götürüldüğü belirtildi. İran’ın Salmas kenti ile Van’ın Başkale ve Saray ilçeleri sıfır noktasında başlatılan geniş kapsamlı operasyon hava desteğiyle sürüyor. Operasyonda zaman zaman sıcak temas sağlanırken, PKK’ye ait çok sayıda mühimmat da ele geçirildi. Başkale’nin sınır bölgesinde bulunan Esenyamaç köyündeki Piyade Bölük Komutanlığı’na 5 Ekim’de gece yarısı düzenlenen saldırıda bir erin şehit olmasının ardından bölgede güvenlik güçlerince etten duvar örüldü. Bölgede çıkan çatışmada da bazı PKK’lilerin yaralandığı belirtildi. Olay yerinde kan izleri bulunurken, yaralı PKK’lilerin İran’daki Kelereş kamplarına kaçmayı başardığı öğrenildi. Çatışma bölgelerinde yapılan aramalarda örgüte ait çok sayıda roketatar mühimmatı ve Bixi (BKC) marka silaha ait mermi ile yaşam malzemesi ele geçirildi. Van’ın Muradiye ilçesinde koyun otlatırken yerde bulduğu bir patlayıcıyla oynayan 12 yaşındaki Okan Uca isimli çoban da ağır yaralandı. El parmakları kopan ve yüzünden yaralanan Uca, Van Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Uca’nın ağabeyi olan Maşuk Uca’nın da geçen yıl aynı bölgede bulduğu mayının patlaması sonucu öldüğü belirtilirken, köylüler şimdiye kadar 4 kişinin aynı şekilde infilak eden patlayıcılar sonucu hayatını kaybettiğini söylediler. Türkiye 9 Nisan’daki notanın yerine getirilmesini bekliyor Ankara Irak’tan PKK’nin lider kadrosunu istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Iraklı Kürt lider Mesud Barzani’nin sağ kolu olan Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’nin, TBMM’nin hükümete sınır ötesi operasyon için yetki veren tezkereyi kabul etmesinin ardından yaptığı açıklamada sadece PKK’den Irak topraklarını terk etmelerini istediklerini belirtmesi, Ankara’da beklentileri karşılamadı. Ankara’da yapılan değerlendirmelere göre Türkiye, Bağdat yönetiminden 9 Nisan’da Irak’a verilen ve PKK’nin tamamen etkisizleştirilmesini isteyen notanın eksiksiz olarak yerine getirilmesini bekliyor. Ancak Ankara’da gerek Irak’ın kuzeyindeki siyasi ve güvenlik koşulları, gerekse terör örgütü PKK’nin bölgesel Kürt yönetimi ile olan yakın ilişkisi dikkate alındığında Zebari’nin, “PKK, varlığını, Irak hükümeti veya Kürt yönetiminin onayıyla sürdürmemektedir. Irak hükümeti onlardan ve diğer askeri gruplardan Irak’ı terk etmesini istedi. Mutlaka ve hiç şüphe yok ki resmi talebimiz, Irak topraklarından çıkmaları ve Irak’ı, Irak halkına bırakmaları; zaten çektiğimiz dertlere bir yenisini eklememeleridir” açıklaması çok inandırıcı bulunmadı. Üst düzey bir yetkili, “Terör örgüZebari tünün sözle değil, güç kullanılarak bölgeden çıkarılacağını hepimiz biliyoruz. Ama bunu yapamayacaklarını da yine kendisi dile getiriyor” dedi. Irak hükümetinin sorumluluklarından kaçmadığını savunan Zebari, “Fakat PKK’yi mevzilerinden çıkarıp atmak güç ve zaman istiyor. Şu anda Bağdat’ta ve ülkenin dört bir yanında teröristlerle boğuşuyoruz. Bunlar enerjimizi emiyor” diyerek, PKK’ye karşı mücadele etmeme gerekçelerini ortaya koymuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, tezkerenin ardından Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’nin PKK’ye “Irak’ı terk et” çağrısı yapmasının “Meclis’in kararının cevabı olarak kabul edilemeyeceğini” bildirdi. Baykal, “Konuyu PKK takdirine bırakma anlayışı sürdürülemez. Türkiye’de bu ‘PKK’nin Kuzey Irak’ı terk etmesi ricası’ karşısında memnuniyet ifade edilmesini hayretle karşıladım” dedi. Baykal, dün il ve belediye başkanları toplantısı öncesinde tezkere sonrasındaki gelişmeleri değerlendirdi. Sadece Meclis’in kararının yetmeyeceğini, bütün Türkiye’nin tam bir destekle kararın arkasında olduğunu göstermesine ihtiyaç bulunduğunu vurgulayan Baykal, “Biz bir muhalefet partisi olarak TBMM’nin aldığı bu karara tüm desteğimizi veriyoruz. Toplumumuzun bütün kesimleriyle, Türkiye’ye yönelik terörün bertaraf edilmesi için bir dayanışma içinde, her türlü desteğe hazır olduğumuzu dünyaya göstermemiz gerekir” dedi. Baykal, Zebari’nin çağrısının “tezkereye yanıt’’ olarak kabul edilemeyeceğinin altını çizerken, “Irak Dışişleri Bakanı, PKK’den Irak’ı terk etmesini talep etmekte, konuyu PKK’nin takdirine bırakmaktadır. Olay artık rıza ve talep noktasında ele alınabilecek konumda değildir’’ görüşünü dile getirdi. USH TÜRKİYE’NİN ELİNİ ‘B BAĞLIYOR’ Meclis’in aldığı kararın muhatabının ABD, Irak ve Kuzey Irak yetkilileri olduğunu kaydeden Baykal, şunları söyledi: “Çıkan karar herkese şunu söylemektedir: Ya PKK, ya Türkiye... ‘Hem PKK hem Türkiye’ artık sürdürülebilir olmaktan çıkmalıdır. Bütün müttefiklerimize, komşularımıza, ‘hem PKK hem Türkiye’ politikasını artık sürdürmeniz mümkün değil, karar almak, ‘ya PKK ya Türkiye’ demek zorundasınız, demeliyiz. Bu tezkere eğer bu anlayışla sahiplenilir, savunulur ve anlatılırsa, inanıyorum ki bir askeri çatışmaya gerek kalmadan konunun çözülmesi mümkün olur. Ne yazık ki ABD Başkanı, Türkiye’nin elini bağlamak konusunda gösterdiği duyarlılığı PKK’yi etkisizleştirmek konusunda sergileyebilmiş değildir. Zaten sorun da bundan kaynaklanmaktadır.’’ ataolb?cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 Bağdat yönetimine mesaj İ Ankara, Irak’tan somut adım olarak daha ADE SÜRECİ BAŞLAMALI önce Bağdat yönetimine ulaştırılan ve içinde 155 PKK’linin adının bulunduğu listedeki teröristlerin ilk aşamada en azından önde gelenlerinin teslim edilmesini bekliyor. Özellikle ABD’nin Irak’ı işgalinin ardından değişen “terörle mücadele” stratejisi çerçevesinde terör örgütlerinin arazideki militanlarından çok, lider kadrosunun yakalanması büyük önem taşıyor. Böylece terörle mücadele eden güvenlik güçlerindeki kayıp oranı giderek düşerken, daha etkin sonuç alınabiliyor. Türkiye de bu nedenle, Irak’ın kuzeyinde rahatça hareket eden terör örgütünün lider kadrosunun yakalanarak teslim edilmesi konusunda ısrarını koruyor. Erdoğan: Eğitim kampları dağıtılsın İstanbul Haber Servisi Irak yönetiminin, terör örgütünün “Irak topraklarını terk etmesi” yönündeki çağrısını yorumlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “eğitim kamplarının dağıtılması ve örgüt başlarının teslim edilmesi”nin Türkiye’yi tatmin edeceğini açıkladı. İstanbul’da cuma namazını kıldığı Akabe Camisi’nden çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, “Terör örgütüne Irak yönetimi tarafından ‘terk edin’ çağrısı yapıldı. Bunu ciddiye alıyor musunuz’’ sorusu üzerine, olumlu bir yaklaşım olarak gördüğünü söyledi. Türkiye’nin oyalama taktiklerine tahammülünün olmadığını belirten Erdoğan, “Biz tabii şu anda süreci başlatmış bulunuyoruz. Ve süreci aynı kararlılıkla devam ettiriyoruz’’ diye konuştu. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle