19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EKİM 2007 PERŞEMBE 6 HABERLER Güneydoğu’da, E24 karayolu üzerinde yapılan silah kaçakçılığının boyutları ürkütüyor PERŞEMBE ORHAN BURSALI Habur’ da Glock güzergâhı AKP DİPLOMATİK AÇMAZDA MEHMET FARAÇ Budalalık Bilimi!? Bir akademisyen kökenli gazete köşe yazarı, Avrupa Parlamentosu’nca kabul edilen ve Yaratılış Teorisi’nin okullarda evrim teorisinin yerine veya yanında birlikte okutulmasını eleştiren “Eğitimde Yaratılışçılığın Tehlikeleri” başlıklı karara, “Bilim fanatizmi” ve “Bilim budalalığı” diye saldırdı. Ona göre, bu “dayatmacı, pozitivist bir anlayış”. Diyor ki: “Evrim teorisi, adından da anlaşılacağı gibi bir ‘teori’ dir, yani varsayımdır.” Ve: “Fizik ve biyolojinin varoluşu açıklamak gibi bir durumu olamaz, onlar ancak insan konforuna ve sağlığına hizmet edecek teknikler geliştirirler...” vb. Baştan sona bilimin temel kavramlarına bu kadar aykırı ve bilim tarihinden bu kadar nasipsiz bir yazının bir akademisyenden çıkması, hayret vericidir! Üniversitelerde doçentlik yapan bir kimsenin, bilim üzerine bu kadar zırvalığı nasıl art arda sıraladığını doğrusu anlamak zor! Sadece bazı temel kavramlar üzerinde duracağız! ??? 1) Teori ve varsayım: “Teori”yi varsayımla eşitleyene zor rastlanır! Bilimsel teori, gözlem ve deneylerle desteklenen ve doğrulanabilir, bir dizi ispat aşamalarından geçmiş düşünceler bütünüdür. “İspat”, onu bütün diğer düşüncelerden (felsefe vb.) ayrırır! “Varsayım” ise henüz gözlem ve deneyle doğrulanması gereken bir önermedir... 2) Dolayısıyla Evrim Teorisi’ne varsayım gözüyle bakmak, Darvin’den bu yana teoriye bilimin 150 yıldır yaptığı katkıları, bütün gözlem ve deney sonuçlarını inkâr etmektir. Bugün bilim dünyasının evrimle hiçbir tartışması yoktur. Fizik, biyoloji, antropoloji, jeoloji, paleontoloji, kimya, kozmoloji, genetik ve moleküler biyoloji... bütün bilimler evrim teorisi temelinde gelişiyor. Bütün bulgular evrimi destekler niteliktedir. Tartışma sadece evrimin mekanizması üzerindedir. Hatta birçok bilimci, evrimi kuramdan bile öte, bir doğa yasası olarak görür. Yazarın bu gerçeği bilmiyor olması, kendisinin bilim dünyasında olmadığı anlamına da gelir. Evrimi, “yok” diye tartışanlar sadece yaratılışçılar ve bağnaz dincilerdir... 3) Pozitivizm ve Bilim: Yazar, pozitivizm=bilim düşüncesini savunuyor. Pozitivizm 19. yüzyılın yaygın bilim anlayışıydı ve bilimsel bulguları “mutlak doğru” olarak kabul ederdi. Einstein ve Max Planck’ın Görelilik ve Kuantum Kuramları pozitivizmin sonunu getirdi. Bugün bilim, elde ettiği sonuçlara “yanlışlanabilir” düşüncesiyle yaklaşıyor, onları mutlak doğrular olarak görmüyor. Bu bakış veya olgu, bilime ve bilimsel düşünceye çok daha geniş bir derinlik ve özgürlük alanı tanıyor. Einstein’ın teorisini yanlışlamak için onlarca deney ve gözlem yapılıyor hâlâ! “Şimdilik”, bunların hepsi Einstein’ı doğru çıkardı! Ancak, bilimin, kuram veya teorilere “yanlışlanabilir” yaklaşımı, onların “doğru olmadığı” anlamına gelmiyor. Bilim, yanlışlanamadıkları sürece teorileri “doğru” olarak kabul eder. 4) Bilim ve Belirsizlik: Bohr, Schrödinger ve Heisenberg’in katkılarıyla Kuantum Mekaniği’nin bilime egemen olması, bilimsel teorileri “tartışmalı”, yani “olabilir de olmayabilir de”, gibi bir “denge, eşit” duruma getirmedi! Bazıları, özellikle “bilim= pozitivizm” yanlış denklemini kuran ve bu anlayışı yayanlar, ülkemizde tarikat erbapları ve dinci yaklaşımlar, fiziğin “belirsizlik” kavramını, özellikle bilimsel düşünceye ve temel kuram ve öğretilerine karşı çıkarmayakullanmaya başladılar! Madem “kesin bir şey yok, belirsizlik geçerli, o halde bilimsel doğru da yok ve bütün teoriler sallantılıdır” gibi düşünceleri ileri sürer oldular. Bunlara göre “Bilim tek değil, çeşitlidir, birçok bilim var”! Böyle bir felaket yaşanıyor ülkemizde! Eğer “bilim”den söz ediyorsak, Dünya’yı, evreni açıklayan tek bir bilim vardır! ??? Diyorlar ki “Evrim nasıl bir teori ise yaratılış da bir teoridir”. Anlamıyorlar ki, evrim teorisi gözlem ve deneye dayanır. “Yaratılışçılık” ise sadece inanca, mantık yürütmeye, sözel iknaya! Bilim doğada, diğeri insan beyninde “ürüyor”! Hiçbir zaman “eşdeğer” değiller. Yoksa bilim diye bir şey olmaz. Zaten çabaları da buna yönelik! İnsanlığın yüzyıllardır biriktirdiği “kültürelsosyolojik” birikimler, geliştirdiği inançlar, “varoluşu açıklayamaz”. Bunlar, bilimsel olgularla eşdeğer tutulamaz! Ama onları “bilimsel metodoloji” ile anlamaya çalışabilir, kökenlerini ortaya çıkarabilir, neden sonuç ilişkilerini kurabilirsiniz. Burada bilimsel olan, sadece yöntemdir! Nuray Mert’in, hele hele, fizik ve biyolojinin, evreni, varoluşu açıklama gibi bir işi olmadığını, zaten bunu istese de yapamayacağını, sadece insanın konfor ve sağlığına yönelik teknik buluşlara hizmet ettiğini ileri sürmesi, inanılmazdı! Ona göre varoluşu ancak felsefe, (felsefe bile bilimselleşiyor!) din felsefesi gibi, doğrudan düşünce ile ilgili “spekülatif” araçlar açıklayabilir! Yani insan düşüne tartışa varoluşu keşfedecektir! Pes mi pes! Fiziğin, matematiğin, biyolojinin felsefesi, başlı başına bilimsel teori ve görüşlerden beslenen kozmoloji... Bunlar ne iş yapıyor diye merak ettim birden! Böyle bir şey duymamış, görmemiş... Birileri Mert’e, “Sadece Doğu’da Geçer” yazılı bir “bilim doktorası” vermişler! Onları merak ettim doğrusu! Tezkere Irak politikasını etkileyecek BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA Sınır ötesi operasyon konusunda hükümete yetki veren tezkere ile birlikte Irak’ın İstanbul’da bu ay sonunda yapılacak genişletilmiş Irak’a komşu ülkeler toplantısına katılmama olasılığı ortaya çıktı. Edinilen bilgilere göre Irak Devlet Başkanı 1. Yardımcısı Tarık el Haşimi, Ankara’dan aldığı “İvedilikle somut adım bekliyoruz” mesajıyla bölgesel Kürt yönetimi lideri Mesud Barzani’yi, “PKK’ye desteğin kesilmesi” yönünde ikna edemez ve AnkaraBağdat arasındaki gerginlik ortadan kaldırılamazsa, Irak’ın Kürt kökenli Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’nin İstanbul’a gelmesi için yapılan daveti geri çevirmesine kesin gözüyle bakılıyor. Konuyla ilgili bilgi veren kaynaklar ise gelişmelere bağlı olarak, daha önce İstanbul’a geleceğini açıklayan ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın da ziyaretini iptal etmesinin söz konusu olabileceğini dile getirdiler. AKP hükümeti, PKK ve güvenlik konusunun, Irak’taki siyasi süreç ile ayrı ayrı ele alınmasını sağlayamadığı için Türkiye, kendi başlatmış olduğu bu süreçte diplomatik açıdan bir açmaz içine girecek. Şırnak’ın Silopi ilçesindeki Habur Sınır Kapısı’nı Mersin’e bağlayan E24 karayolunda, Irak’tan yapılan silah kaçakçılığının büyük boyutlara ulaştığına dikkat çekiliyor. Karayolunun geçtiği kentlerde son üç yılda yapılan 600’den fazla operasyonda aralarında MP 5, Uzi, Kalaşnikof, Glock ve kalem tabancaların da bulunduğu 4 binden fazla silahla 80 bin civarında mermi ele geçirildiği belirtiliyor. Silahların kamyonların yakıt depolarında ve katırlar üzerinde yurda sokulduğu ifade ediliyor. Emniyet kaynaklarına göre Irak’tan yapılan silah kaçakçılığında iki güzergâh kullanılıyor. ? K.Irak’tan yapılan silah kaçakçılığı giderek büyük boyutlara ulaşıyor. Kamyonların yakıt tanklarında ve katırlar üzerinde yurda sokulan Glock tabancalar, kaçakçılar tarafından Batı’ya sevk ediliyor. Özellikle Hakkâri ve Şırnak kırsalı ile Irak İran arasında katırlarla sigara, içki ve gıda maddesi kaçakçılığı yapan gruplar, daha çok “hayalet silah”olarak bilinen Avusturya malı, plastik alaşımlı Glock tabancaları da yurda sokuyor. Katırcılar, Kuzey Irak kırsalında başta PKK’liler olmak üzere bölgeyi kontrol altında tutan aşiretlere rüşvet vererek güvenliklerini de sağlıyor. Katırcıların yaptığı silah kaçakçılığının engellenmesinde güçlükler yaşanıyor. Ancak ikinci önemli güzergâh olan Habur Sınır Kapısı’ndan E 24’e uzanan güzergâhta jandarma ve polisin yaptığı operasyonlardan olumlu sonuçlar alınıyor. Bu güzergâhta son üç yılda yapılan operasyonlarda çoğu Glock, 4 binden fazla silah ele geçirildiği ifade ediliyor. AKIT DEPOLARINDA Y SAKLANIYOR Kuzey Irak’tan 300 ila 400 YTL ’ye alınan Kalaşnikoflar Tür ŞANLIURFA I RAK’TAN ANKARA’YA HEYET Tezkerenin Meclis’e gönderilmesinden hemen sonra Bağdat yönetiminin, El Haşimi’nin ardından bugün de Ankara’ya siyasi ve güvenlik yetkililerinden oluşan bir heyet göndermesi bekleniyor. Ankara’ya ulaşan bilgilere göre ise Kürt lider Barzani, koalisyon ortağı olan Şiilere ve Başbakan Nuri el Maliki’ye, operasyonun asıl hedefinin kendisi olduğunu belirtip Türkiye’nin PKK’yi gerekçe olarak kullandığını ileri sürerken olası bir operasyonda kendisinin de Selahaddin’den ayrılıp Şiilerin denetiminde olan Necef’e gideceğini söyledi. Barzani’nin “Asıl hedef benim” yönündeki yaklaşımını, El Haşimi’nin Ankara’daki yetkililere de aktardığı öğrenildi. Türk yetkililer, Barzani’nin terör örgütüne sağlamakta olduğu desteği belgeleriyle ortaya koydular. Şehitler gözyaşlarıyla uğurlandı GİRESUN / ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Bingöl’de mayın patlaması sonucu şehit olan jandarma komando er Yakup Buruş, memleketi Giresun’un Espiye ilçesinde gözyaşları içinde toprağa verildi. Ardahan’da askeri aracın devrilmesi sonucu şehit olan er Habip Bebe için Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesinde düzenlenen törende de Kürtçe ağıtlar yükseldi. Şehit er Buruş’un cenazesi, Espiye Devlet Hastanesi’nden Merkez Ulu Cami’ye kadar kortej eşliğinde götürüldü. Cenaze törenine, Buruş’un annesi Fatma, babası Ali Rıza Buruş, kardeşleri, akrabaları ile Vali Mustafa Taşkesen, Giresun Jandarma Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Halim Tırkaz, Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, Giresun Cumhuriyet Başsavcısı Raci Akyol ve vatandaşlar katıldı. Törenin ardından Buruş’un cenazesi ilçeye bağlı Avluca köyündeki aile mezarlığında toprağa verildi. Ardahan’ın Göle ilçesinde askeri itfaiye aracının devrildiği kazada şehit olan Habip Bebe için de Hilvan’a bağlı Salluca köyüne tören düzenlendi. Törende şehidin annesi Ümmühan, eşi Fatma, çocukları Ümmühan (9), Beyza (8) ve Baran (3) gözyaşlarına hâkim olamadı. Şehidin tabutuna sarılmak isteyen ablası Zehra İnat ise fenalaştı. Kadınları sakinleştirmeye çalışan İl Jandarma Alay Komutanlığı’nda görevli Astsubay Çavuş Sibel Dinçer Şengül de gözyaşlarına boğuldu. Törenin ardından şehidin cenazesi köydeki aile mezarlığına defnedildi. kiye içinde bin YTL, 500 dolardan elde edilen Glocklar ise bin ila 1500 dolardan elden çıkarılıyor. Silahlar genellikle kamyonların yakıt depolarında yurda sokuluyor. Kaçakçılar E 24 karayolunun geçtiği Mardin (Kızıltepe), Urfa (Siverek, Viranşehir) ve Gaziantep’te sık sık polise yakalanıyor. Diyarbakır, Şırnak, Batman ve Kilis’te de kaçakçılık yoğunlaşıyor. Gaziantep’te sadece 2005 yılında 183 tabanca, 2 bin mermi ele geçirildiği ifade ediliyor. Aynı dönemde kentte yapılan aramalarda 216 ruhsatsız tabanca, 2 uzun namlulu silah, 2 bin mermi, 335 kurusıkı tabanca ile 68 av tüfeğinin bulunması bölgedeki silah kaçakçılığının hangi boyutlara ulaştığını gösteriyor. Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 2005 yılının ocak ayının ilk haftasında iki kamyonda ele geçirilen 46 tabancanın sualtında atış yapma özelliğine sahip olduğu saptanıyor. Urfa’nın Siverek ilçesinde 1 Haziran 2005’te bir traktörde ele geçirilenler arasında 2 lav silahı da bulunuyor. Kaçakçılar silahları tüm teçhizatlarıyla yurda sokuyor. 8 Mart 2006’da Diyarbakır’da yapılan bir operasyonda, Irak’tan getirildiği saptanan Glocklarla birlikte 5 hedef sabitleyici de (Pointer) ele geçiriliyor. Emniyet verilerine göre 25 40 YTL arasında satılan kurusıkı tabancaları gerçek silaha dönüştürenlerin sayısı da ciddi oranda artıyor. Güneydoğu’nun 13 kentinde son üç yılda kurusıkıdan dönüştürülmüş 900’den fazla tabanca ele geçirildiği bildiriliyor. KK BAĞLANTISI P Urfa’da son ayda kaçakçıların araçlarında 26 uzun namlulu silah ve 128 tabanca bulunuyor. Urfa Emniyet Müdürlüğü’nün yaptığı son operasyonsa Habur Mersin güzergâhındaki kaçakçılıkta PKK’nin etkisini bir kez daha gösteriyor. 13 Ekim’de Viranşehir ilçesinde Nihat Durmaz’ın kullandığı bir kamyonda, aralarında 10’u “suikast silahı’’ olarak tanımlanan kalem tabanca, 9 Glock, 10 ParaPM98 uzun namlulu silah ve Kalaşnikofların da bulunduğu toplam 78 adet silah ve 80 şarjör ele geçiriliyor. ParaPM98 marka tabancaların, Irak’tan çekilen Polonya askerlerince ABD’lilere teslim edildiği vurgulanıyor. Silahları Habur’da kamyona yüklediği saptanan Durmaz’ın, 1994 yılında Şırnak’ta, Kuzey Irak’tan Türkiye’ye PKK militanlarına ulaştırılmak üzere getirildiği tespit edilen 18 Kalaşnikof ’la yakalandığı ve “Örgüte lojistik destek sağlamak, yardım ve yataklık yapmak” suçundan tutuklandığı belirtiliyor. GİRESUN HÜKÜMET KRİZİ BAĞDAT’TA Öte yandan, tezkere Irak hükümetini de krizin eşiğine getirdi. Tezkerenin Meclis’e gönderilmesinden sonra, Barzani’nin El Maliki’den yardım istemesi, Dava Partisi içinde, “Kürtler hükümete sırtlarını çevirmişlerdi. Ancak tehdide maruz kaldıkları zaman Irak’ın ve Irak hükümetinin bir parçası olduklarını hatırlıyorlar” şeklinde tepkilere neden oldu. Bağdat’tan Ankara’ya ulaşan bilgilere göre, Barzani’nin ısrarı üzerine El Maliki, Erdoğan’a telefon etti. Ancak tezkere yine de Meclis’e gönderilince Barzani, Irak hükümetini Türkiye karşısında etkisiz kalmakla suçladı. Barzani’nin ilerleyen günlerde hükümetten desteğini çekebileceği bile konuşuluyor. DİYARBAKIRLI SANAYİCİLER ‘Bölge ekonomisi olumsuz etkilenir’ MAHMUT ORAL Haşimi: İstediğimi aldım Türkiye’ye ani bir ziyarette bulunarak Gül, Erdoğan ve Babacan ile görüşen Irak Devlet Başkanı Birinci Yardımcısı bütün konularda anlaştıklarını söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’ya ani bir ziyaret gerçekleştiren Irak Devlet Başkanı 1. Yardımcısı Tarık el Haşimi, “Görüşmelerden istediğimi aldım. Mevcut krizi gidermek için yeni bir atmosfer var” dedi. El Haşimi, bütün konularda anlaştıklarını da söyledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen El Haşimi, Ankara’dan ayrılmadan önce Esenboğa Havaalanı’nda soruları yanıtladı. Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani ile Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’den mesaj getirip getirmediği sorusuna karşılık olarak El Haşimi, “Ben burada belli bir grubu değil, bütün Irak’ı ve bütün Irak halkını temsil ediyorum. Türk hükümetiyle özel ilişkim sebebiyle önemli bir rol oynayabilirim” dedi. El Haşimi, Türkiye’yi sınır ötesi operasyon yapmaması konusunda ikna edip edemediklerinin sorulması üzerine ise şunları söyledi: “Bu, hassas bir konu. Teröristlerin Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit eden bu saldırıları devam ettiği sürece, Türkiye’nin teröristlerin izini sürme konusunda meşru hakkı var aslında. Ama öncelikle Irak hükümetine sınır ötesi terörist faaliyetleri sona erdirmesi için fırsat verilmeli. Bu, özellikle bir Irak meselesi. Çünkü eylemler Irak’tan yapılıyor. Mutabakat muhtırası imzaladık. Önce bunun uygulanması lazım.” İZE ZAMAN VERİN’ ‘B Irak’ta PKK ile mücadele konusunda farklı bir yaklaşımın bulunduğunu kaydeden El Haşimi, “Irak hükümetinin, her iki ülkenin ulusal güvenliğine zarar veren bu meseleyle mücadelede Türkiye ile güçlerini birleştirmesi için bize zaman verin” dedi. El Haşimi, bu sorunun sadece Türkiye’yi değil, Irak’ı da yaraladığını belirterek terörist eylemlerin Irak Anayasası’na da aykırı olduğunu belirtti. Bir soru üzerine, görüşmelerinde herhangi bir “takvim” üzerinde durmadıklarını belirten El Haşimi, Erdoğan’ın, Irak hükümetini PKK ile mücadelede sorumluluklarını yerine getirmeye teşvik ettikleri yönündeki sözlerini hatırlatarak Irak’ın olduğu kadar Türkiye’nin de ulusal güvenliği sağlamak için üzerine düşen görevi yapma sorumluluğunun bulunduğunu dile getirdi. El Haşimi daha sonra İstanbul’a gitti. THY’ye ait uçakla Amman’a giden El Haşimi, Ankara ziyaretinde güncel konuları ele aldıklarını ve bütün konularda anlaştıklarını söyledi. Dışişleri Bakanı Ali Babacan tarafından önceki gün Başbakanlık’ta onuruna verilen akşam yemeğine katılan El Haşimi, Irak’ın terör örgütü PKK ile mücadelede sorumluluklarını yerine getirememesi halinde, Türkiye’nin ulusal güvenliğini sağlamasının El Haşimi. meşru olduğunu söylemişti. (Fotoğraflar: AA) obursali?cumhuriyet.com.tr İKİ AYRI DAVA AÇILDI DİYARBAKIR Diyarbakırlı sanayiciler, sınır ötesi operasyonun ülkeye bir yarar sağlamayacağı gibi Irak ile ticari faaliyetleri de durma noktasına getireceği uyarısında bulundu. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, daha önce de birçok kez yapılan sınır ötesi operasyonların sonuç vermediğini vurguladı. Operasyonun bölgenin ekonomisini derinden etkileyeceğini belirten Kaya, “Operasyon bölgemizde ticari anlamda büyük bir yıkıma sebep olacaktır” dedi. Diyarbakır İş Kadınları Derneği Başkanı Nilüfer Baran ise sınır ötesi harekâta karşı çıkarak şunları söyledi: “Bu operasyon ilişkiler ve ticaret üzerinde olumsuz etkiler oluşturacaktır. Böyle bir operasyonun bizleri 90’lı yıllara geri götüreceğine inanıyorum.” Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı İsmail Bedirhanoğlu ise “Bunun Türkiye’ye, özellikle bölgeye çok ciddi bir fayda getirmeyeceği muhakkaktır. Özellikle sınır ticareti yapanlar olumsuz etkilenecektir” dedi. Baydemir’e 12.6 yıl hapis istemi DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir hakkında iki ayrı davadan 12 yıl 6 ay hapis istemiyle iki ayrı dava açıldı. Roj TV’ye yaptığı açıklamada, terör örgütünü “silahlı Kürt muhalefeti’’ diye adlandırdığı gerekçesiyle Baydemir hakkında başlatılan soruşturma tamamlandı. İddianamede, Baydemir’in “suçu ve suçluyu övme’’ ile “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama’’ suçlarını işlediği gerekçesiyle 5 yıl hapis istemiyle yargılanması istendi. İddianamede ayrıca suçun basın yoluyla işlendiği gerekçesiyle cezanın 7.5 yıla çıkarılması talep edildi. Baydemir’in geçen yıl aralık ayında Londra’daki bir halkevinde, Abdullah Öcalan’ın çiçeklerle süslenmiş posteri altında yaptığı açıklama nedeniyle başlatılan soruşturma da tamamlandı. İddianamede, sanığın “terör örgütünün propagandasını yapmak’’ suçunu kapsayan 7/2. maddesi uyarınca 5 yıl hapis istemiyle yargılanması istendi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle