19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 2007 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Başbakan Erdoğan tezkere konusunda Güneydoğulu milletvekillerine birlik çağrısı yaptı AVRUPA GÜRAY ÖZ AKP’ de bölgesel bölünme OLASI OPERASYON RAPORU Referandum Oyunu Bunaldık, sıkıldık, ölümlerden yıldık, dolardan ürktük, petrolden korktuk, kredi borçlarından bezdik, kuraklıktan dilimiz kurudu, selden evimiz yıkıldı, emperyalistin milyonu aşan cinayetleri bizi de ezdi, savaş tehlikesinden nereye sığınacağımızı bilemedik. Sen de şimdi karşımıza geçmiş, soruyorsun: “Oyunu nasıl kullanacaksın?” ??? Ben bu oyuna katılmak niyetinde değilim. YSK açıkladı, katılmak zorunlu değil. Ben de katılmayacağım. Katılmamayı, sandık başına gidenlere de “hayır” demelerini öneriyorum. “Ne yani, siz halkın karar vermesine, halkoyuna, referanduma karşı mısınız?” Elhak karşıyım efendim. Neden? Çünkü şimdi değiştirmeye çabaladığımız 1982 Anayasası da halkın oylarıyla kabul edilmişti de ondan. O günlerde halk, Evren cuntasının bir dediğini iki etmiyordu, koşa koşa gitti, yalnız korkusundan değil, anası, babası, kardeşi, oğlu, kızı cunta teröründen çok çekmiş olsa bile, “memleketi terör belasından kurtardığını” söyleyen Evren’e inandığı için onun anayasasına “evet” deyiverdi. “Olsun, yine de halktır, halktan gelen iyidir.” Öyle midir? ??? Bu soruya “evet” diyenler, kadim şarlatanlığa, “demokrasi” masalına bel bağlamış olanlardır. Demokrasinin ekonomiyle bağını hiç düşünmemiş, zorbalığın ince, rafine biçimlerine kafa yormamış olanlardır. En basit aldatmacanın mutlak egemenliğine daha baştan boyun eğenler, demokrasi denilen devekuşuna hemen inanırlar. Oysa biraz çaba harcamak, yalanı ininde kıstırmak, demagojinin sıfır numaralısını devre dışı bırakabilmek gerekir. Ülkemizde uygulanan, adına “demokrasi” denilen sistemin arkasında vahşi bir sermaye düzeni vardır. Ekonomik güç sahipleri, katman katman sağdan sola, aşağıdan yukarıya girift bir biçimde birbirine bağlı, bağımlıdırlar. Parçası oldukları sistemle, en üsttekiler eliyle, bürokratik mekanizmayla iç içe geçmiş, vücut bulmuş siyasi seçilmişlerle birlikte, al gülüm ver gülüm, yönetimde ağırlıklı bir şekilde söz sahibi olurlar. En azından sistemin kalıcılığı, bekası bakımından işbirliği mükemmeldir. Ulusal çaptaki bu verimli işbirliği, şimdiki küresel dünyada bir başına değildir. Geçmişin emperyalist dünyasında da bağımsız değildi. Emperyalist merkezler, farklı yöntemlerle kendi sistemlerini, çıkarlarının gereğini dayatır, kabul ettirirlerdi. Şimdi de maksat aynı, sonuç hâlâ geçerlidir. “Demokrasi”, işte bu oyunun yaşayıp bitirdiğimiz yüzyıldaki adıdır. Halk kendine gelebildiği zamanlarda azıcık kendisi için kullanabilmişse de, bu oyun onun için yazılmamıştır. Egemenlerin canları sıkıldığında ya da bir konuda sıkıştıklarında “Hadi gel halka soralım” demeleri, dileklerini bu yolla dikte ettirmeleri bundandır. Sımsıkı bağlanmış, borca batmış, ağır sosyal baskı altında bunalmış halka soru sormak kadar güzel bir şey yoktur. Üstelik baktın olmuyor, halkı köşeye sıkıştırmanın en etkili yolunu kullanıverirsin. “Bak” dersin, “sana sormamızı istemiyorlar”. “Bak, ‘halk bilmez’ diyorlar.” “Bak, sana güvenmiyorlar.” ??? Oysa bizim güvenmediğimiz, halk değil onlardır. Onların bir tuhaf işleyen sözde demokrasileridir. Onlar sımsıkı bağladıkları insanoğluna “özgürlük” türküsü söyletirler. Boğulmuş sesimizle söylediğimiz o türkü, özgürlüğün değil, farkına varamadığımız zorunluluğun türküsüdür. Zorunluluğu fark ettiğimiz gün, kendi özgür türkümüzü söyleyeceğiz. O zaman demokrasi anlam kazanacak. Şimdi neyin, ne için oylandığı bile belli değil. Bilinen, dinci bir faşizmin dayatılması için halkın kullanılmak istendiğidir. Buna “evet” diyenler, sonrakilere de hazır olmalıdırlar. Referanduma katılmayan ya da görünüşte kendine karşı, gerçekte kendisi için oy kullananlar, yani “hayır” diyenler, artık ne kadarlarsa, dayatmaya da “hayır” demiş olacaklardır. O zaman zinciri fark ettiğimizi de göstermiş olacağız. Çünkü zorunluluğu yalnızca fark ettiğinizde değiştirebilirsiniz. Özgürlük türküsü yalnızca o zaman söylenebilir çünkü. eposta: [email protected] Beş noktada yarar görüldü BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’nca yapılan ortak değerlendirmelerde, Irak’ın kuzeyindeki PKK mevzilerine yönelik bir operasyonun beş önemli noktada “ciddi yararlar sağlayacağı” tespiti yapıldı. Bu çalışma 24 Ekim’de yapılacak Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında da ele alınacak. Edinilen bilgilere göre, söz konusu çalışmada, olası bir sınır ötesi operasyonla Iraklı Kürt lider Mesud Barzani’ye, merkezi Bağdat yönetimi çerçevesinde Başbakan Nuri el Maliki, Cumhurbaşkanı Celal Talabani’ye, Washington yönetimine ve DTP’ye olmak üzere beş noktada önemli mesajlar verileceği değerlendirmesi yer aldı. Mesajların adresleri ve yapılan değerlendirmeler ise şöyle: PKK: Terörün yaşam alanı ortadan kaldırılacak. Mesud Barzani: Sınır ötesi operasyon, Türkiye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğüne karşı siyasi mesaj vermekten çekinmeyen Barzani’ye gözdağı niteliği taşıyacak. Kürt gruplar, ABD’nin kendilerine sağladığı yaşama alanı içinde “dokunulmaz” olmadıklarını anlayacak. El Maliki ve Talabani: Terör örgütü ile mücadelede, Barzani’nin şantajlarına boyun eğen Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin iktidardaki yetersizliğini de ortaya çıkaracak. Talabani’ye “Terörle mücadelede inisiyatif almazsan dengeler senin aleyhine bozulur” mesajı verilecek. ABD: Türkiye, Washington yönetimine, “Müttefiklik ilişkilerimizde gereğini yapmadınız”, “ABD’nin Ortadoğu’daki Kürt kartı, Türkiye’yi hedef alamaz” mesajları verilecek. DTP: “PKK endeksli politika yapmak size bir yarar sağlamaz. Politikalarınızı gözden geçirin” mesajı verilmiş olacak. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Doğu ve Güneydoğu milletvekillerinin Kuzey Irak’a olası bir sınır ötesi operasyon için hükümete yetki veren tezkereye karşı çıkması, AKP’de “fire alarmı”na yol açtı. AKP Batman Milletvekili Ahmet İnal, operasyonun bir yararının olmayacağını belirtirken, Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda da bölge halkının operasyon istemediğini söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise grup toplantısında milletvekillerine “Fire istemiyorum” mesajını verdi. Erdoğan, “Duygusallık istemiyorum. Herkes genel kurulda yerini alsın, ben size güveniyorum. Zaman, duygularla hareket edilecek zaman değil” dedi. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de dün akşam Doğu ve Güneydoğu illerinden gelen ve tezkereye muhalif olan bazı milletvekillerine yemek verdi. “Operasyon vatandaşlar arasında gerilim yaratır mı” sorusuna da İnal, “Mutlaka sıkıntılar olacağını tahmin etmek şimdiden zor, ama bölge halkından haberlere göre, bölge halkı böyle bir operasyona sıcak bakmıyor” diye yanıt verdi. Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda, “bölge halkının olası bir operasyon hakkındaki görüşünün ne olduğunun’’ sorulması üzerine, “Halkın görüşü olumsuz. Bayramda oradaydım. Bölge halkı böyle bir şey olmasını istemiyor, işin doğ rusu bu’’ dedi. Başbakan Erdoğan, dünkü grup toplantısının basına kapalı bölümünde milletvekillerini fire konusunda uyardı. Tezkere görüşmelerine bütün milletvekillerinin katılmasını isteyen Erdoğan, “Duygusallık istemiyorum. Birlik ve bütünlük içinde hareket etmeliyiz. Ben size güveniyorum. Herkes genel kurulda yerini alsın, hep beraber olalım. Bizim için çok önemli, burada olun. Bölge ayrımı yapılmasın” dedi. Tezkereye karşı çıkan bölge milletvekillerine de seslenen Erdoğan, “Doğu ve Güneydoğulu vekillerimiz halka PKK terör örgütünün bölgenin en büyük engeli olduğunu iyi anlatsın. Halka önderlik yapmamız lazım. Zaman, duygularla hareket edilecek zaman değil” diye konuştu. Erdoğan, tezkerenin ihtiyaç olunca kullanılacağını da söyledi. Doğu ve Güneydoğu Bölgesi milletvekilleri üzerinde ağırlığı olan Bakan Çelikde tezkere öncesi verdiği yemekte milletvekillerinden bugün genel kurulda hazır bulunmasını istedi. Güneydoğulu vekiller Kuzey Irak’a sınır ötesi operasyon yapılması konusunda Bakanlar Kurulu’na 1 yıl boyunca yetki veren tezkere, bugün TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek. Başbakan Erdoğan, tezkere görüşmelerinin açık yapılacağını bildirdi. AKP içinde, tezkere konusunda özellikle bölge milletvekillerinin kaygıları bulunuyor. AKP’nin dünkü grup toplantısı öncesinde Batman Milletvekili Ahmet İnal, gazetecilerin “Tezkerenin etkili olacağını düşünüyor musunuz” sorusu üzerine, “Etkili olacağına inanmıyorum. Çünkü daha önce de benzer operasyonlar yapıldı. Faydalı olacağını tahmin etmiyorum, düşünmüyorum” dedi. Bursa’da terör eylemleri protesto edildi Bursa’da, terör olaylarına tepki gösteren bir grup, askerlik görevini tekrar yapmak için dilekçeyle askerlik şubesine başvurdu. Osmangazi Metro İstasyonu önünde toplanan grup adına açıklama yapan Kamuran Demir, siyasi veya ideolojik düşünceyle değil, vatan sevgisiyle hareket ettiklerini belirtti. Açıklamanın ardından grup, Osmangazi Askerlik Şubesi’ne gelerek “Yurdumuzda gelişen üzücü terör olaylarından duyduğum rahatsızlığı dile getirmek için vatan bütünlüğü ve sevgisiyle kabaran göğsümü siper etmek üzere, askerlik görevimi tekrar yapmaktan onur ve şeref duyarım’’ yazılı dilekçelerini teslim etti. (Fotoğraf:AA) Avrupa’dan Japonya’ya en ünlü gazetelerin yazarları sütunlarında Söylev’le ilgili yorumlara yer verdiler Tüm dünyada günlerce yankılandı N utuk, okunduğu 1927 yılında tüm Türkiye’de büyük yankılar yapmış, tüm gazeteler manşetlerinde Nutuk’a yer vermişler, yazarlar günlerce Nutuk’tan söz etmişlerdir. Bu yankı dış dünyaya da yansımıştır. Avrupa bir yana, Japonya’da bile yayımlanan pek çok yoruma rastlanmıştır. En ünlü gazetelerin başyazarları günlerce sütunlarında Nutuk’a yer vermişlerdir. Bu arada, İzmir suikastı öncesinde yurtdışına çıkmış bulunan muhalefet kanadın ileri gelenlerinden Nutuk’a tepki ve eleştiriler de gelmiştir. O günlerde Londra’da oturmakta olan Kurtuluş Savaşı’nın onbaşısı Halide Edip Adıvar, Nutkun okunmasının hemen ertesi günü, Londra’da yayımlanmakta olan The Times gazetesine gönderdiği bir makaleyle Gazi’ye eleştiriler yöneltmiş, Londra Büyükelçimiz Ferit Bey bu yazıyı ve çevirisini aynı gün Ankara’ya, Dışişleri Bakanlığımıza göndermiştir. Bunun üzerine CHP Genel Sekreteri Safvet Bey, 1 Kasım 1927 tarihinde The Times gazetesinde bir tekzip yayımlayacaktır. Lozan’ı imzalayan Ankara Hükümeti’nin başbakanı ve muhalefetin önemli liderlerinden olup, İzmir suikastı eyleminden önce yurtdışına çıkmış bulunan Rauf Bey (Hüseyin Rauf Orbay) o günlerde Paris’te yaşamaktadır ve o da 2 Kasım günü The Times’a gönderdiği bir mektupla benzer eleştirilerde bulunmuştur. Muhalif kanadın diğer bir ileri geleni, eski İttihatçı ve Halide Edip’in eşi Dr. Adnan Adıvar da o günlerde Paris’te yaşamaktadır ve The Daily Telegraph (Londra) gazetesinde 29 Eylül 1928 tarihinde “Türk Diktatörlüğü” başlığıyla bir eleştiri de o yayımlayacaktır. (Bu yazıların tam metinleri için; Bilal Şimşir, Atatürk’ün Büyük Söylevi Üzerine Belgeler, Türk Tarih Kurumu Yayınları, XVI. Dizi, Sayı.61) Yapılan eleştiriler daha ziyade Gazi’nin kendini çok ön plana çıkarttığı, arkadaşlarını geri plana ittiği merkezindedir. Oysa Nutuk’ta anlatılanlar daha dün kadar yakın bir geçmişte cereyan etmiş, sunulan tüm belgeler de devrimin tartışmasız liderinin Gazi olduğunu kanıtlamıştır. Kaldı ki bu iddiaların tümü CHP tarafından belgelerle yanıtlanmıştır. Gazi, Nutuk üzerindeki telif hakkını Türk Hava Kurumu’na bağışlamış Söylev, Milli Mücadele tarihimizin kapsamlı bir belgeselidir Bugüne ışık tutan bir rehber B üyük Nutuk Millî Mücadele tarihimizin belgeselidir. Günümüze ise ışık tutan bir rehber niteliğindedir. Bugünleri adeta o günlerden görmüş, Nutuk’ta bakın ulusuna ne tavsiye etmektedir: “…Sayın milletime şunları tavsiye ederim ki, sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki asıl cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an geri kalmasın.” (NUTUK, Kültür Bakanlığı’nın Cumhuriyet’in XV. Yıldönümü Armağanı, 1938, s. 515) 20 Ekim 1927 Çarşamba günü Gazi son derecede yorgundur. Nutkun sonuna gelmiştir ama altı gündür ayakta konuşmaktadır. Mikrofona rağmen sesi güçlükle duyulmaktadır. Son cümleleri: “…Baylar, bu demecimle, ulusal bağımsızlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal felaketlerden uyanışın ve kutsal vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu neticeyi, Türk gençliğine emanet ediyorum.” Ve Nutuk Gazi’nin gençliğe seslenişiyle sona eriyordu: “Ey Türk Gençliği ! Birinci ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti’ni sonsuzluğa değin korumak ve savunmaktır…Bir gün bağımsızlığını ve cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan; ödeve atılmak için, içinde bulunacağın durumun olanaklarını ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanak ve koşullar çok elverişsiz olabilir… daha acıklı ve daha korkunç olmak üzere, yurdunda, işbaşında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık içinde olabilirler; üstelik hayınlık da yapabilirler. Daha kötüsü, işbaşında bulunan kişiler, kendi çıkarlarını, yurduna girmiş olan düşmanların siyasal erekleriyle birleştirebilirler… Ey Türk geleceğinin gençliği! İşte bu ortam ve koşullar içinde bile ödevin, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Bunun için gereken güç, damarlarındaki soycul kanda mevcuttur”. İşte tam da burada sesi titremeye başlamış, göz pınarlarından yaşlar süzülüvermişti. Ertesi gün İngiliz basını “Mustafa Kemal ağladı” diye manşet atmıştı. Haklıydılar. Acaba bugünleri 80 yıl öncesinden gördü de ona mı ağlıyordu? Ne dersiniz? Gençliğe Hitabı’ndaki altı çizili yerler size de bir yerlerden tanıdık gelmiyor mu? Sonuç olarak zaman kaybedilir ve bu nedenle de Nutuk’un Fransızca baskısı gecikir. Nihayet bu temaslar sonunda Nutuk’un Rusça hariç diğer yabancı dillerde yayımlanması işi, Almanya’nın Leipzig kentindeki K.F. Köhler yayınevine verilir ve bu baskılar ancak 1930 yılında, yani üç yıl gecikmeyle yapılır. Kitabın Rusçasını Ruslar basıp satmışlardır. (Bilal Şimşir, a.g.e. s.XIII ve diğer.) Nutuk’un İngilizce ve Fransızcasının ilk baskısı 2750 adet basılmıştır. Bunların da fiyatları oldukça yüksektir. İngilizcesi 1 İngiliz lirasına, Fransızcası ise 125 Fransız frangına satılmıştır. Belgeler cildinin de fiyatı aynıdır. Böylece Fransızca bir takım Nutuk’un fiyatı 250 Fransız frangı tutmaktadır ki, bu rakam yüksektir. BİTTİ TERÖRLE MÜCADELE KAMPANYASI TV kanalları destek için birleşti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Habertürk ve Ulusal Takım’ın işbirliğiyle başlatılan “Terörle Mücadele Kahramanlarına Destek Kampanyası”na, diğer ulusal televizyon kanalları da katkıda bulunmayı kararlaştırdı. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Televizyon Yayıncıları Derneği’nin isteği üzerine kampanya tanıtım filmini, reklam olarak değerlendirmeme kararı aldı. Dernek Başkanı Nuri Çolakoğlu, tüm üyelerine gönderdiği iletiyle, kampanyaya destek olunmasını ve kampanyanın hedefi olan şehit çocuklarının iyi bir eğitime kavuşması olanağına katkıda bulunulmasını istedi. Çolakoğlu’nun teklifi üzerine dernek üyesi ulusal televizyon kanalları da kampanyayı destekleme kararı alırken kampanyaya katılan kanallar şöyle: TRT, atv, Kanal D, Star TV, CNN Türk, Kanal 1, Kanal 7, Kral TV, NTV, CNBCe, Show TV, Samanyolu TV, Fox TV, TV 8, Cine 5, Kanal Türk, Digitürk, Powertürk, Skytürk, MTV, Number One TV, Kon TV ve Ege TV. Gazi Rauf Orbay ile birlikte. tı. Kitabın yurtiçinde ve yurtdışında basımı ve satışı işleriyle bu kurum yetkilendirildi ve henüz kurulmuş olan bu kurumun gelişmesinde Nutuk’un satışından elde edilen gelir çok önemli rol oynadı. ANGİ DİLLERDE VE NEREDE BASILDI? H Nutuk Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca ve Rusça basılmıştı. Arapça olarak da yayımlanması için Kahire Büyükelçimiz Muhiddin Paşa ısrarla talepte bulunacaktır ama yabancı dillerdeki baskılar bir Alman yayınevine (Köhler) verildiği için, onlarla temas kurulması istendiyse de sonuç olarak Arapça baskısı yapılmamıştır. Türkçe Nutuk’un birinci baskısı 1928 yılının ilk yarısında yüz bin adet olarak satışa sunuldu. Bu rakam çok yük sekti. O günlerde Türkiye’nin nüfusu 14 milyondu ve okur yazar nüfus ancak bir milyon kadardı. Her 10 okurdan birinin Nutku aldığı anlaşılıyordu ki bu büyük olaydı. Her kitap numaralıydı. İlk iki bin kitap lüks baskılardı. Bunların fiyatları 10 ile 500 lira arasında değişiyordu. Lüks olmayan kitaplar ise 5 liradan satılıyordu. Belgeler cildi daha sonra basıldı ve 2.5 lira ile 50 lira arasında satışa sunuldu. Böylece bir takım (iki cilt) Nutuk 7.5 liraydı ve bu yüksek bir fiyattı. Zira o dönemde gazete 5 kuruştu. Gelirini en üst düzeyde tutmanın peşinde olan Türk Hava Kurumu, reklam ve tanıtıma önem vermiyor, hiçbir masrafa girişmiyordu. Aksine kitabı edinmek isteyen önce parasını ödüyor, kitap sonra adresine gönderiliyordu. Hiçbir indirim de uygulanmıyordu. Baskı için ilk temas Mayıs 1927’de olmuştur. Yazımı bitmek üzeredir. Ankara’dan Paris Büyükelçiliği’ne 11 Mayıs’ta çekilen bir telgrafta Gazi’nin CHP Büyük Kongresi’nde uzun bir konuşma yapacağı, bu metnin kitap olarak basılmasının düşünüldüğü, ilgilenecek yayın kuruluşlarının Ankara ile temasa geçmelerinin sağlanması istenir, anlaşma için Büyükelçiliğe yetki verilmez. Bunun üzerine bazı yayın kuruluşları yanıtlarını Büyükelçiliğimiz aracılığıyla Ankara’ya gönderirler. Bunlardan Payot Yayınevi bu işe talip olduğunu, esasen daha önce de benzer işler yaptığını, metnin Paris’e gönderilip gönderilemeyeceğini sorar, yanıt olumsuzdur. Metin henüz Kongrede bile okunmamışken yurtdışına gönderilmesi belli ki mahzurlu bulunmuştur. Firma yetkililerinin Ankara’ya gelip metni burada okumaları istenir. TBMM’den 150 bin YTL TBMM Başkanlığı da kampanyaya 150 bin YTL bağışladı. Kampanyaya şu ana kadar yaklaşık 350 bin kişi, 42 milyon 612 bin YTL bağışta bulundu. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle