Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 EKİM 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Bütçe açığı dokuz ayda dokuza katlandı ? Maliye Bakanlığı, ocakeylül döneminde bütçenin 12 milyar 173 milyon YTL açık verdiğini açıkladı. Böylece bütçe açığı ocak eylül döneminde geçen yıla göre yüzde 879 artmış oldu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bütçede, yılın dokuz ayında 12 milyar 173 milyon YTL açık verildi. Sadece eylül ayında, bütçedeki açık 3 milyar 746 milyon YTL olurken, yine geçen ay 5 milyar 793 milyon YTL faiz ödemesi yapıldı. Yılın ilk dokuz ayında da 42 milyar 772 milyon YTL faize gitti. Aynı dönemde mal ve hizmet alımına 13 milyar 632 milyon YTL, sosyal güvenlik prim ödemelerine 4 milyar 93 milyon YTL, sağlık için de 4 milyar 675 milyon YTL harcandı. Maliye Bakanlığı, eylül ayı ile ocak eylül dönemine ilişkin “Merkezi Yönetim Bütçe Uygulama Sonuçları”nı açıkladı. Sonuçlar, ocak eylül döneminde Merkezi Yönetim Bütçesi’nden 153 milyar 960 milyon YTL harcama yapıldığını, elde edilen gelirin ise 141 milyar 787 milyon YTL’de kaldığını gösterdi. Buna göre, Merkezi Yönetim Bütçesi, yılın ilk dokuz ayında 12 milyar 173 milyon YTL açık verdi. Bakanlık ise, “Rakam, yıllık bütçe açığı hedefinin yüzde 72.3’üne tekabül etmektedir. Bu oran, yıl sonu bütçe açığı gerçekleşmesinin, bütçe hedefinin altında kalacağını göstermektedir’’ açıklamasını yaptı. Merkezi Yönetim Bütçesi sadece eylül ayında 3 milyar 746 milyon YTL açık verdi. Bütçe giderlerinin 18 milyar 142 milyon YTL, bütçe gelirlerinin 14 milyar 396 milyon YTL olarak gerçekleştiği geçen ay içinde, 12 milyar 335 milyon YTL vergi toplandı. Eylülde 5 milyar 793 milyon YTL faiz ödemesi yapıldı, faiz dışı fazla tutarı da 2 milyar 47 milyon YTL oldu. Ocak eylül döneminde 141 milyar 787 milyon YTL olarak gerçekleşen bütçe gelirlerinin 111 milyar 657 milyon YTL’sini vergiler oluşturdu. Geçen yılın aynı döneminde vergi tahsilatı 102 milyar 6 milyon YTL olmuştu. Bütçe açığı bu yılın ilk dokuz aylık döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 879 artarken; Maliye Bakanlığı’nın, revize yıllık açık hedefi olan 8.5 milyar YTL’yi tutturamayacağının anlaşılmasıyla, yeniden bu yılın başındaki hedef olan 16.8 milyar YTL’ye dönüleceği de kesinleşti. Boratav Hoca’dan: Uzaklardan Bir Ses Bu hafta, Cumhuriyet gazetesinde yazılarımın yayımlanmaya başladığı ilk haftalarda gazetemizin bu iki sayfasını karşılıklı olarak paylaşmaktan büyük onur duyduğum Korkut Boratav Hoca’nın 4 Mayıs 2005 tarihinde yazmış olduğu bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. İlgili yazıyı bizlere anımsatan değerli dostumuz Serdar Şahinkaya’ya ve yazısının bu köşede yeniden yayımlanmasına izin verdiği için Korkut Hoca’ya teşekkür boçluyum. Korkut Boratav Hoca’nın aşağıdaki satırlarda “uzaklardan bir ses” diye nitelediği görüşler Hindistan’dan ünlü bir iktisatçıya, Amit Bhaduri’ye aittir. Korkut Hoca, Bhaduri’nin Kalküta’da yayımlanan Economic and Political Weekly dergisindeki son derece ilginç ve uyarı dolu yazısını (22 Ocak 2005) bizlere aktarmaktadır. ??? “Bugünlerde geçerli olan model, küreselleşmenin, Dünya Ticaret Örgütü’nün, serbest ticaretin, yabancı yatırımların gücünü ve meziyetlerini vurgular. Buna göre iç piyasalara değil, dış piyasalara odaklanmak gerekir; bu nedenle de uluslararası rekabet gücünün yükseltilmesi öncelik taşır. Bu da ücretlerin baskı altında tutulmasını ve emek veriminin yükseltilmesini gerektirir. Ancak, burada emek veriminin yükseltilmesi halk için daha fazla mal ve hizmet üretilmesini sağlayacak bir amaç değildir; sadece uluslararası rekabet gücünü yükselten bir araçtır. Bu tür emek verimi artışları da işten çıkartmalar ve özelleştirme gibi yöntemlerle hayata geçirilir.” “Bu tür bir ihracat fazlası sağlama yaklaşımı, tüm ülkelerce izlendiğinde açmazlara sürüklenir. Maliyetleri rekabetçi olarak aşağıya çekme çabasında herkes kazançlı çıkamaz. Zira, bazılarında ihracat fazlalarının oluşması, ancak diğerleri dış ticaret açığı verirlerse mümkün olacaktır. Gelişmekte olan ülkelerin çoğu benzer türde mallar ihraç ettiklerine göre, kimileri bu yarıştan yenik çıkacaklardır. Böylece ülkeler, sıradan emekçi insanların hayat koşullarını aşağıya çeken bir yarışa girmiş olacaklardır.” “Özel çıkarların toplumsal çıkarlar üzerinde sağladığı en kesin zafer uluslararası sermaye piyasalarında gerçekleşir. Kamu açıklarını biraz artırmaya, kurumlar vergisini yükseltmeye, borsa işlem hacmi üzerine vergi koymaya niyetli hükümetler, sermaye piyasalarındaki aktörlerin kendileri aleyhine dönüşeceğini bilirler. Ellerikolları bu nedenle bağlanır. Siyasetçilerin, iktisatçıların ve medya yorumcularının büyük çoğunluğuna göre, ekonominin sağlık derecesini ölçen barometreyi borsa sağlar. Barometreyi yükseltmenin güvenceli bir yolu da kârlı kamu işletmelerini satarak sermaye girişi sağlamaktır.” “Yoksullara aşırı yüklenmenin dışında, uluslararası kapitalizmin sürüklediği bu modelin bir başka güçlüğü de vardır. Büyükçe bir ekonomide, ücretleri bastırarak ve işçilere yol vererek maliyetleri düşürmek, alım gücünü ve iç piyasayı da daraltır. Bazılarına göre alım gücündeki daralma, ihracat fazlasında ve yatırımlardaki artışlarla telafi edilecektir. Milli gelir içinde ihracat ve yatırımların ağırlığı, tüketimin gerisinde olduğuna göre, bu iddia dayanaksızdır. Maliyetler sözü geçen yöntemle aşağı çekildikçe, iç pazara dönük üreticilerin karşılaşacağı talep daralması da giderek ağırlaşacaktır.” ??? “Buna karşılık, ülkenin yoksullarını ve marjinallerini de kucaklayarak genişleyen bir iç pazarın avantajlarından yararlanmak gündeme getirilmelidir. Bu tür alternatif bir modelde uluslararası rekabet gücünü artırmak için ücretleri ve maliyetleri aşağıya çekme saplantısının yerini, iç pazarda istihdamı ve talebi kamçılamak alır. Dış ekonomik ilişkilerin yönetilmesinde, en azından başlangıçta, sermaye hesabı üzerinde sıkı kısıtlamalar ve yabancı portföyleri üzerinde bir işlem vergisi uygulanabilir.” “Çözüm yolu, bir yandan yoksulların iç piyasaya dönük alım güçlerini, öte yandan da üretken kapasiteyi genişleten iki yönelişi akıllıca birleştirmekten geçer. Alım gücünün genişlemesi, kamunun altyapı yatırımlarıyla başlatılabilir. Atıl kapasitenin kullanılmasına dayalı Keynesgil bir talep yönetimi değil, küçükorta boyutlu yatırımlarla sağlanacak kapasite genişlemesi söz konusu olmalıdır. Ancak, ilk açılımın gerçekleştirilmesinde gerekirse geçici ve büyük bütçe açıklarından kaçınmamak gerekir.” ??? Korkut Boratav Hoca’nın 4 Mayıs 2005 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki yazısı şu umut ve güven dolu sözlerle sonuçlanıyordu: “Adım adım ‘aykırı’ düşünmeye yönelmemiz gerekiyor. Önce, bugünün egemen düşünce biçiminin sınırlarını; giderek kurulu düzenin parametrelerini de zorlayarak...” Korkut Hoca’nın belleğimizde hâlâ izi tüten bu yazısının hepimiz için yepyeni bir açılım olması dileğiyle... ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Gece yarılarına sarkan görüşmelerden sonuç çıkmadı. 26 bin çalışan iş bıraktı Telekom’da grev ? TT tarihinin ilk grevi başladı. Haberİş, toplu görüşmelerde sendikalısendikasız ayrımı yapıldığına dikkat çekerken, TT yönetimi iletişim hatlarına sabotaj yapıldığını savundu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Telekom ve Türkiye Haberİş arasında uzlaşmazlıkla sonuçlanan toplu iş sözleşmesi kapsamında önceki gece geç saatlere kadar süren görüşmelerde de anlaşmaya varılamaması üzerine, sendikaya üye 25 bin 680 işçi dün sabah saat 08.00 itibarıyla greve başladı. Türk Telekom’da Türkiye Haberİş Sendikası’nın aldığı grev kararı dün sabah uygulamaya konulurken Haberİş Genel Başkanı Ali Akcan, “Hükümete sesleniyorum, eğer adil olmak istiyorsanız yabancı sermayeye vatandaşınızı ezdirmeyin, grevi ertelemeyin’’ dedi. Sendika üyeleri, dün sabah saatlerinde işyerlerine giderek binaların girişlerine “Bu işyerinde grev var’’ yazılı pankartları astılar. Üzerlerinde “Grev Gözcüsü’’ yazılı önlükleri giyen bazı sendika üyeleri de grev nöbetine başladı. AKCAN: FATURAYI BİZ ÖDEMEYİZ H Telekom çalışanları davul zurna eşliğinde greve çıktı. Sendika üyeleri binaların girişlerine pankart asarken grev önlüklerini de giydiler. aberİş Başkanı Ali Akcan, sendikalı olmayan çalışanlara yönetimin kendiliğinden verdiği ücretin sendikalı çalışanlara verilmediğini kaydederek “Bizden böylesine onur kırıcı bir yaklaşıma destek vermemizi veya anlayış göstermemizi kimse beklememelidir” dedi. Akcan, “Türk Telekom yetkilileri de bu durumu izah etmekte zorlandıkları için taleplerimizi haklı görmekteler, ancak ücretler arasında kendilerinin oluşturduğu bu dengesizliğin faturasını işçilerimize ve sendikamıza ödetmeye kalkmaktadırlar” dedi. Akcan, çalışanların haklı taleplerini görmezlikten gelen yönetim anlayışı ile toplusözleşmenin masada bitirilmesi yerine işçilerin greve zorlandığını savundu. İşverenden ‘sabotaj’ iddiası ürk Telekom, önceki geceden bu yana 13 noktada fiber optik kabloların makasla kesildiğini savundu. Telekom, olayla ilgili olarak hukuki girişimde bulunulacağını açıkladı. Türk Telekom’da grev süreci devam ederken Telekom yönetiminden ‘sabotaj yapıldı’ iddiası ortaya atıldı. Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Paul Doany, Türk Telekom Genel Müdür Yardımcısı Celalettin Dinçer, Pazarlama Direktörü Erem Demircan ve D E S T E K YA Ğ D I Ç T ? TT yönetimi grev kararının ardından yurdun 13 farklı noktasında fiber optik kabloların kesildiğini iddia etti. İnsan Kaynaklarından Sorumlu Başkan Gökhan Bozkurt grev sürecine ilişkin olarak bir basın toplantısı düzenledi. Paul Doany, “Hiçbir çalışanımız enflasyonun üzerinde bir zam beklememeli. İlk yıl için yüzde 10 zam önerdik, enflasyon artışı ise yüzde 8 civarındaydı. İkinci yıl için yüzde 4 artı 4 zam önerdik, bu da enflasyonun üzerinde bir öneri” dedi. Greve gitme noktasına gelindiği önceki gece birçok noktada fiber optik kabloların kesildiğini söyleyen Celalettin Dinçer ise “Dün gece yurdun çeşitli illerinde 13 noktada fiber optik kablolar açıkça makasla kesildi, sabotaj yapıldı. Emniyet dahil önemli kurumların kullandığı şebekeye yapılan sabotajı şiddetle kınıyoruz” diye konuştu. İLETİŞİMDE AKSAMA G rev nedeniyle telefon görüşmelerinde aksamalar olurken internet bağlantısında da sorunlar yaşandı. Bazı uçaklar rötar yaparken telefon fatura ödemeleri yapılamadı. Grev KKTC ile iletişimi de etkiledi. Antalya ve Burdur bölgesinde internet başta olmak üzere haberleşme bir süre yapılamadı. Otomasyon sistemiyle çalışan Isparta Devlet Hastanesi’nde hizmet bir süre aksadı. Kırıkkale’de tahsilat gişelerine telefon faturası yatırmaya gelen yurttaşlar, cezalı duruma düşme endişesiyle gişe görevlileriyle tartıştı. alışanlara birçok sendikadan da destek geldi. Türkİş Genel Başkanı Salih Kılıç ve yönetim kurulu üyeleri grev kararı alan Haberİş Sendikası üyelerine destek ziyaretinde bulundu. Kılıç, alınan grev kararına sonuna kadar destek verdiklerini belirterek “Bu grev mutlaka sonuçlanacaktır. Ancak, taleplerin ortak iradede gelişmesi için sorumluluğumuzu yerine getireceğiz” dedi. Türkiye KamuSen Genel Sekreteri Fahrettin Yokuş da Haberİş’e destek ziyaretinde bulundu. KESK’e bağlı HaberSen, Koopİş Sendikası ve TekGıda İş Sendikası da greve destek verdiklerini açıkladı. Babacan Enerjisa, ortağı Verbund ile 2015 yılına kadar 5.000 MW kurulu güç hedefliyor Sabancı’dan enerjiye 6.5 milyar dolar İzmir EXPO 2015 için görücüye çıktı ? EXPO’nun 150 yıllık tarihinde sağlık temasını ilk kez konu olarak seçen İzmir, BIE üyesi ülkelerden gelen 65 delege ve 30’a yakın büyükelçiye projelerini sundu. OZAN YAYMAN Ekonomi Servisi Sabancı Holding ve Avusturyalı Verbund ortaklığındaki Enerjisa, 2015’e kadar hidroelektrik, doğalgaz, kömür ve rüzgâr santralları ile toplam 5.000 megawatt (MW) kapasiteye sahip olmak için 6.5 milyar dolarlık yatırım hedeflediğini açıkladı. Enerjisa’nın sektördeki hedeflerinin anlatıldığı basın toplantısında Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Sabancı Holding CEO’su Ahmet Dördüncü, Verbund CEO’su Michael Pistauer ve Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı ve Enerjisa Yönetim Kurulu Başkanı Selahattin Hakman, şirketin projeleri konusunda bilgi verdiler. Dördüncü, 6.5 milyar dolarlık yatırımın iki faz halinde yapılacağını belirterek, “İlk faz yaklaşık 2.5 milyar dolarlık bir yatırımı içeriyor, ikinci faz tamamlandığında 2015 yılına kadar toplam 5.000 MW’lık kapasiteye ulaşmak için gereken yatırım miktarı 6.5 milyar dolar” dedi. Verbund’un CEO’su Pistauer de bir soru üzerine, yatırımlarındaki önceliğin Türkiye’de olduğunu belirterek, “Ama Bulgaristan ve Romanya gibi ülkeler söz konusu olduğunda Enerjisa ile ortak yatırım yapabiliriz. Balkan ülkeleri öncelikli hedef değil ama ihtimal dışı da değil. Türkiye’ye komşu ülkeleri bu ortaklığın hedefi olarak görüyoruz” dedi. Ahmet Dördüncü, Michael Pistauer ve Selahattin Hakman, Enerjisa’nın 2015 hedeflerini açıkladı. B İ L G İ T O P L U M U N A D O Ğ RU / ÖZLEM YÜZAK ÇEŞME “Daha iyi bir dünya için yollar ve herkes için sağlık” temasıyla EXPO 2015’e aday olan İzmir, bu fuarı düzenleyen Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE) delegelerine, kentin yaptığı hazırlıklarını anlattı. İzmir’in EXPO 2015 adaylığı kapsamında düzenlenen toplantıda konuşan EXPO 2015 Tanıtım Kurulu Başkanı Büyükelçi Solmaz Ünaydın, organizasyonun yatırım bütçesinin 1.3 milyar Avro olarak öngörüldüğünü, kente 95 milyon Avro kâr bırakacağını hesapladıklarını söyledi. Ünaydın, “EXPO’ya günde 340 bin kişinin gelmesini bekliyoruz. Toplam ziyaretçi hedefimiz 39 milyon kişi” dedi. Dışişleri Bakanı Ali Babacan da İzmir’in uluslararası bir başarı öyküsüne imza atacağını belirtti. BİE’nin Fransız delegesi Jean Pierre Lofan ise İzmir’in gelişmekte olan bir şehir olmasının EXPO’yu kazanması için bir şans olduğunu vurguladı. Haziran ayında Paris’te EXPO’ların düzenleyici kuruluşu olan Uluslararası Sergiler Bürosu’nun (BIE) delegelerine yapılan İzmir ve Milano’nun ikinci sunumlarını izlemiş ve karşılaştırma fırsatı bulmuştum. Bana İzmir’in sunumu Milano’nunkine kıyasla hayli zayıf gelmişti. İzmir’inki sıradan bir turistik tanıtımının ötesinde bir sunum değildi. Milano’nun sunumunda ise EXPO 2015 için ayrılan alanın bilgisayarla yapılmış animasyonu İtalyanların belirledikleri tema doğrultusunda başarılı bir şekilde delegelere sunulmuştu. Zaten sonradan öğrendiğimize göre birinci sunum da aynı şekilde geçmiş. Hatta BIE Genel Sekreteri Vicente Loscartales, “Milano’dan bir yıl önce hazırlıklara başladınız ama altı ay geri kaldınız” demiş. Ben de “İzmir, Expo 2015’i böyle kazanabilir mi?” başlığı ile izlenimlerimi aktardığım yazımda İzmirlilerin ortak takım ruhunu benimseyememiş olmalarının başarının önündeki en önemli engel olduğunu aktarmıştım. Gelelim aradan geçen 4 ay zarfında nelerin değiştiğine... Önce kısa bir bilgi vereyim. Expo sözcük olarak exposition’un yani serginin kısaltılmışı. Dünya fuarı diye algılanıyor. 5 yılda bir düzenlenen EXPO’lar, en az 3 ay ve en çok 6 ay süren, kabaca en az 1.5 milyon metrekarelik alanda dünyanın dört bir tarafından on milyonlarca ziyaretçinin geldiği faaliyetler. EXPO kavramının 150 yılı aşan bir tarihi var. İlk dünya fuarı 1851 yılında Londra’da düzenlenmiş ve kente Kristal Sarayı kazandırmış. 1889 yılında ise Eyfel Kulesi, Paris EXPO’su için inşa edilmiş. Anlayacağınız EXPO hem ticari ve ekonomik katkıları açısından hem de ülkeye çok önemli “miras” bırakması açısından büyük önem taşıyor. İzmir’in EXPO’ya aday olması ilk 1992 yılında İzmir Ticaret Odası tarafından İzmir Stratejik Planı’na dahil edilerek gündeme getirilmiş. 2004 yılında Türkiye BIE üyeliğine başvurmuş ve 98’inci üye olmuş. 2005 yılında ise Türkiye Bakanlar Kurulu kararı ile İzmir’i EXPO 2015 için aday göstermiş. 2006 Mayıs’ında Paris Büyükelçisi Osman Korutürk resmi bir mektup ile adaylık başvurusunu yapmış. Milano ve İzmir 2008 yılının şu İzmir’in ve Türkiye’nin Büyük Sınavı bat ayına kadar çeşitli sunumlar yaparak BIE delegelerini ikna etmeye çalışacaklar. O tarihte ise BIE delegeleri arasında yapılacak olan oylama ile Milano ve İzmir’den biri EXPO 2015 kenti olarak seçilecek. Eğer kazanırsa İzmir ve Türkiye’nin EXPO’dan kazanımları çok çok fazla olacak. Her şeyden önce 6 ay süreyle dünyanın dört bir tarafından on milyonlarca insan akacak, ticari bağlantılar yapılacak ve Türk turizminin son derece iyi tanıtımı yapılmış olacak. Bu yüzden 2008’e kadar hazırlıkların çok iyi yapılması, projelerin tespit edilmesi ve her şeyin önceden planlanması gerekiyor. Gelelim İzmir’in Expo 2015 için aradan geçen süre içinde neler yaptığına... İzmir önceki akşamdan başlayarak BIE delegelerine ikinci kez ev sahipliği yaptı. Ben de bu vesileyle hazırlıkların ne aşamada olduğunu izleme fırsatı buldum. Her şeyden önemlisi sahiplenilmede atılan adımların hayli hızlanmış olması. Başbakan Recep Tayyip Erdo ğan 6 bakanı ile önceki akşam 82 delege ve ülke temsilcisi ile bazı ülkelerin Ankara büyükelçilerinin katıldığı bir yemek verdi. Sahiplenmenin hükümetin üst kademelerine kadar ulaşmış olması gerçekten önemli. Ancak şunu da vurgulayalım ki, bu aynı zamanda, 22 Temmuz seçimlerinden çıkar çıkmaz “İzmir kalesini” de istiyorum diyen Erdoğan’ın yerel seçimler öncesinde bu kenti EXPO 2015’i arkasına alarak feth etmeye çalışacağının da göstergesi. Konunun öneminin CHP Genel başkanı Deniz Baykal’da farkında olmalı ki, CHP’li Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu tarafından BIE delegelerine verilen yemeğe katıldı. Sonuçta hükümet tarafından üst düzey sahiplenme İzmir’in başarısı açısından son derece önemli. Paris’te haziran ayında Milano’nun sunumunda konunun İtalyan Başbakanı ve Cumhurbaşkanı tarafından sahiplenilmiş olması onlara o zaman artı puan kazandırmıştı. Expo 2015 için İzmir’in tahsis edeceği İnciraltı’nda kurulacak fuar alanına ilişkin bilgiler de bu kez eskisine oranla çok daha somut. Expo 2015 İzmir’in Tanıtma Grubu Başkanı Büyükelçi Solmaz Ünaydın yaptığı sunumda, ‘’Hayat İçin Yeni Yollar Herkes İçin Sağlık’’ temalı fuarın maliyetinin 1.3 milyar Avro olacağını bunun 403 milyon Avro’sunun sadece altyapı yatırımları için harcanacağını söyledi. Fuar için ayrılan alan 570 hektar. Bunun 170 hektarı EXPO bölgesi, 300 hektarı sosyal donatım merkezleri, 100 hektar ise yeşil alan olacak. Yaklaşık bir yıl açık olacak fuara 170 ülkeden toplam 40 milyon ziyaretçi bekleniyor. Hızlı tren için şimdiden İspanya ve Güney Kore tekliflerini vermeye başladılar. Sonuçta Expo 2015’i İzmir’in kazanması hem kent hem de Türkiye açısından son derece önemli. Üstelik süre de iyice kısaldı. BIE inceleme heyeti 22 Ekim’de Milano’da, 4 Kasım’da ise yine Türkiye’ye gelerek İzmir’de projelerin son aşamalarını inceleyecek. Nihai karar ise Şubat 2008’de. Yani Türkiye’nin önünde topu topu 4 ay var. Umarız Türkiye bu kez takım ruhunu oluşturabilir ve EXPO 2015 İzmir’in olur.... CUMHURİYET 13 K