25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 2007 CUMA 6 HABERLER İstanbul’da düzenlenecek devlet törenine Yunanistan hükümeti resmi temsilci gönderecek BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Cem son yolculuğuna uğurlanıyor İstanbul Haber Servisi Akciğer kanseri nedeniyle önceki gün yaşamını yitiren eski Dışişleri Bakanı, TRT Genel Müdürü, fotoğraf sanatçısı İsmail Cem (67), bugün son yolculuğuna devlet töreni ile uğurlanıyor. Cem, Teşvikiye Camisi’nde öğleyin kılınacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Başbakan Tayyip Erdoğan, Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu’nun da katılacağı cenaze töreninde Yunanistan hükümetini Yunan Dışişleri Müsteşarı Theodoros Kasimis temsil edecek. Cenaze töreni ile ilgili bilgi veren İsmail Cem’in kızı İpek Cem Taha, babası için devlet töreni yapılacağını ancak bunun camide gerçekleştirileceğini söyledi. Taha, “Çok resmi, çok şatafatlı bir tören olmayacak” dedi. Başbakan Erdoğan’ın, bazı bakanlarla eski ve yeni bürokratların da törene katılacağını anlatan Taha, babasının yakın dostu eski Yunanistan Dışişleri Bakanı Papandreu’nun da cenaze töreninde bulunacağını, bu nedenle Hindistan’a yapacağı ziyareti iptal ettiğini söyledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek de İsmail Cem için Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in talimatıyla valilik tarafından devlet töreni düzenleneceğini, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve Türkiye’nin her yanından partililerin törene katılacağını, ayrıca TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın da katılmasının beklendiğini ifade etti. İsmail Cem’in Bebek’teki evine dün gelen Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Cem’in eşi Elçin ile kızı İpek Cem Taha’ya başsağlığı diledi. Rahmi Koç’un ardından iş adamı Ali Koç, İnan Kıraç, gazeteci Abdi İpekçi’nin kızı Nüket İpekçi İzet, gazeteci Leyla Umar ve sinema sanatçısı Filiz Akın da taziye ziyaretinde bulundu. Hrant Dink’i Uğurlarken... 19 Ocak’tan, kalleş kurşunların kendini gelip bulduğu günden beri, bütün bir Türkiye ve dünya onu konuştu ve andı. Bitmedi, sürecek; çünkü hepimiz bir isyan içindeyiz. Haksızlıklar, davalar, çağdışılıklar, faşizm... O, ansızın ölümüyle, bütün bunları birden gündeme getirdi ve bizleri irkilmiş halde bir isyanda birleştirdi. Onun ölümü bir “milat” olmuştur diyenler var. Bir bakıma doğrudur. Hrant Dink, unutulmayacak, unutmayacağız... Bir de, salı günkü cenaze törenini: Her dilden, her dinden, her görüşten on binler, terörü lanetlerken, dostluk ve barış mesajı verdi; Türkiye tek yürek oldu. Eşi, acılı Rakel Dink’in “Sevgiliye Mektup” adlı veda konuşması da unutulmaz kalacak: “... Sevdiklerinden ayrıldın, çocuklarından, torunlarından ayrıldın, burada seni uğurlayanlardan ayrıldın, kucağımdan ayrıldın, ülkenden ayrılmadın sevgilim.” Bu mektup hepimizedir, saklayacağız!.. ? Türkiye, cinayeti konuşurken şu konu üzerinde de duruldu: Ceza Yasası’na 301. maddeyi koyacaksınız; lastikli ve açıklıktan yoksun haliyle, başkalarının yanı sıra Hrant Dink’in başına da bela edip, ülkemizde son yıllarda yaygınlaştırılmaya çalışılan “linç” kültürünün, ırkçılığın, faşizan milliyetçiliğin azgınlaştırdığı güruhun ortasında onu tek başına bırakmak nasıl olur? Devletin koruma görevi var, niçin savsaklandı? Hrant Dink’e kıyan katil hemen yakalanmış ve arkasındaki ilişkiler, varoşların lümpen milliyetçileri, azmettirenleri ortaya dökülmüş durumda. Bu ilişkilerin yoğunlaştığı Trabzon’da olan bitenlerden son yıllarda irkiliyorduk. Karadeniz’in bu inci kentinde, bir kültür merkezinde, yetkililer, kendilerinden beklenenleri niçin yapmadılar? Trabzon’da derin bir ihmal sırıtıyor. Nasıl olur? “Trabzon için psikopolitik bir analiz” adına çok ilginç incelemeler okuyoruz gazetelerde. Bir de, eğitim ne durumda o kentte? Bu konuda da büyük boşluklar görüyoruz... Öte yandan, azınlıklara baktığımızda çağımızdan çok geri kalmış bir haldeyiz. Başka örnekler bir yana, bizzat Hrant Dink’in yaşamında Ermeni oluşu başına kakılmış; acı çektirilmiş. Nasıl yapılır? Üstelik Hrant, uyruğumuz, yani yurttaşımız. Düşüncelerine ve davranışlarına bakıyoruz; üstelik, çoğu Türklere örnek timsali. Öyle, çünkü bu toprakların ürünü ve yaşamı başka yerlerde düşünemeyecek denli yurdumuza kök salmış. Özellikle Türk Ermeni ilişkisinde, bakışımızı derinden derine değiştirmek zorundayız: Geçmiş yüzyıllar bir yana, 19. yüzyıldan bu yana kültür tarihimizde, hele Batılılaşmamızda Ermenilerin bir öncü, bir öğretmen rolü olmuştur. Bir konu da, Türkiye ile Ermenistan ilişkileridir: Birbirimize komşuyuz, ama sınırda kapılarımızı kilitlemişiz, bir türlü de açılmıyor. Neymiş, Karabağ sorunu varmış! Bu sorun, Azerbaycan’la Ermenistan arasındadır. Dileriz, bir an önce bitirilsin her iki ülkenin uzlaşmasıyla. Biz ise kendi ilişkilerimize bakmalıyız. Geciktirmeden, kapıları açıp Türklerle Ermeniler kucaklaşmalı; ekonomik ve kültürel ilişkilerimiz düzelmeli. Bu olsun, bakarsınız, siyasal tabloda önemli değişiklikler görülecektir, içerde ve dışarda. Hem, bizim yol gösterici felsefemiz de, “Yurtta barış, dünyada barış” değil midir? ? Bir rastlama: İki gün önce, 24 Ocak’ta, Uğur Mumcu’nun vurulduğunun 14. yılıydı. Onun da dahil olduğu uzun bir liste vardır. O listeye, 19 Ocak tarihiyle Hrant Dink’i de ekliyoruz; çilekeş basınımızın yeni bir şehidi olacak. Dileriz, o liste onunla da son bulsun! Hepsinin anıları önünde derin saygılarımızla eğiliyoruz... TAZİYE ZİYARETLERİ... 10 Aralık Platformu Sözcüsü Burhan Şenatalar, bir açıklama yaparak İsmail Cem’in yaşamı boyunca sergilediği ılımlı, yapıcı, uzlaşmaya açık ancak aynı zamanda ilkeli, yenilikçi, üretken tavırları ve sosyal demokrasinin evrensel değerlerine sadık kalan yaklaşımının önümüzdeki dönemde de önemli bir örnek oluşturmaya devam edeceğini söyledi. AKP İstanbul İl Başkanı Mehmet Müezzinoğlu da yaptığı yazılı açıklamada, “En verimli döneminde aramızdan ayrılan İsmail Cem’in eserleri, sanata yaptığı katkıları da en az siyaset adamlığı kadar hatırlanacaktır’’ dedi. Lojistiği kim sağladı? Kamuoyu, İstanbul’u hiç bilmediğini açıklayan Ogün Samast’ın, çevrede yaşayanların bile bazen kaybolabildiği Şişli’den yüzünü ve silahını gizlemeden ve panik yapmadan kaçabilmesinin ayrıntılı araştırılmadığına inanıyor MEHMET FARAÇ Hrant Dink suikastının siyasi bağlantılarıyla ilgili ilişkiler kamuoyuna yansırken tetikçinin olay yerindeki davranışları ısrarla gözden kaçırılıyor. Ogün Samast’ın kaçış güzergâhının ısrarla takip edilmesi halinde hem onu eyleme yönlendirenlere hem de azmettiricilere ulaşılabileceğini kanıtlayan ilginç veriler bulunuyor. Ancak, üzerinde ısrarla durulması gereken bu ayrıntıların karartıldığı kuşkusu giderilemiyor. Tetikçi Samast’ın olay yerinden kaçırılmasıyla ilgili lojistiği kimlerin yaptığının ortaya çıkarılması halinde, suikastın Trabzonİstanbul bağlantılarının çözüleceği, taşeronun deşifre olacağı belirtiliyor! İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, suikastla ilgili tutuklanan Ogün Samast, Yasin Hayal, Ahmet İskender, Zeynel Abidin Yavuz ve Ersin Yolcu’nun, “cürüm işlemek için silahlı suç örgütü” oluşturduğuna dikkat çekiyor. Bu saptama, suikastı bireyselliğe odaklamaya çalışan idari ve siyasi çevrelere ciddi bir yanıt verirken eylemin ardında bu örgütlenmeyi oluşturan ya da azmettiren birileri olduğu idde yaptığını gösteren belgeler ise arşivlerde duruyor. O halde Trabzon kaynaklı üç saldırıyı gerçekleştiren ve savcının “silahlı suç örgütü” diye tanımladığı bu organizasyonun yapılanması ve tetikçilerinin eyleme yönlendirmesindeki soğukkanlı stratejisinde, insanı şaşkınlığa düşüren davranışlar ne anlama geliyor? Üç eylemde de saldırganların çok kısa sürede ve dikkat çekici bir rahatlıkla yakalanmasında bir “taktik” ya da “plan” olabileceği iddiası ısrarla gündeme gelmesine karşın üzerinde neden yeterince durulmuyor? Ya da saldırıların arkasındaki örgüt, çözülmeyi engellemek uğruna tetikçi ve yan unsurlarını bilinçli olarak savunmasız bırakarak ilgililerin elini kolunu mu bağlıyor? Örgüt, dikkatleri bireyler üzerinde yoğunlaştırarak bilinçli bir karartma stratejisi uygulasa ve bu şekilde asıl suçlulara ve azmettiricilere ulaşılmasını engellese bile devlet otoritesinin hukuk ve demokrasi adına galip gelmesi gerekiyor! Kamuoyu, İstanbul’u hiç bilmediğini açıklayan ve kente eylemden üç gün önce geldiği saptanan Ogün Samast’ın, çevrede yaşayanların bile bazen kaybolabildiği Şişli gibi insan ve yaya trafiğinin çok yoğun olduğu bir bölgeden yüzünü ve silahını gizlemeden ve panik yapmadan kaçabilmesinin ayrıntılı biçimde araştırılmadığına inanıyor. Güink’e silahlı saldırıda bulunan kişinin, 1819 venlik birimleri, salyaşlarında, kot pantolonlu ve beyaz şapkalı oldırgan ve çevresinduğu belirtildi. Ancak televizyondekileri yakalamalara yansıyan kamera görüntüleda etkin davransa da rinde olay yerinden bir kişinin hızne yazık ki olayın la uzaklaştığı, kot mont giydiği ve arkasının fazla dekafasında şapka olmadığı görülşilmek istenmediği dü. (solda) Gazete binasının buyolundaki genel kalunduğu cadde üzerindeki güvennı giderek büyüyor. lik kameraları ve olay yerinin yaO halde Dink gikınındaki iş merkezleri, pasajlarbi önemli ve ölümü daki kameralar incelemeye alındı. büyük tepki yarataOlay yerindeki MOBESE kamecak bir hedefe yörasının, olayın meydana geldiği nelen 16 yaşındaki noktayı görmediği kaydedildi. bir çocuğun perva(Grafik: SÜLEYMAN ABAY) sızlığı ve olay yerinden telaşsız kaçışıdialarına da gönderme yapıyor! Aslınnın ardındaki bu rahatlığın şifrelerinin, da bu gönderme, sadece yönlendiricileyurttaşın devlete güveni açısından en ri değil, üstü kapalı olarak tetikçinin olay kısa sürede çözülmesi gerekiyor. Çünöncesi ve sonrasındaki davranışları ile kü, cinayeti Halaskârgazi Caddesi üzebölgeden kaçışı üzerindeki kuşkuların inrinde işleyen tetikçinin, elinde silahıyla celenmesini de zorunlu kılıyor! önce Şafak Sokak sonra da Süleyman Nazif Sokağı’ndan Rumeli Caddesi’ne kaESTEKSİZ YAPAMAZ çışından sonrasıyla ilgili kamuoyuna tatTürkiye’de son 20 yılda terör eylemmin edici bilgiler verilemiyor. Söz koleri ya da siyasi suikast gerçekleştiren Hiznusu sokaklardaki kamera görüntüleribullah, PKK, El Kaide ve benzerlerinin nin yeterince incelenip incelenmediği bile tüm deneyimlerine karşın bu çapde merak ediliyor. taki bir eyleme yanlız yönelmedikleriİstanbul’u bilmeyen 16 yaşındaki bir ni, yönelemeyeceklerini terör uzmanlaeylemcinin bölgeden kendi başına uzakrı biliyor. Örneğin Güneydoğu’da yüzlaşamayacağı, gözcü ve korumalarının lerce cinayet işleyen Hizbullah tetikçiolabileceği ve dahası Rumeli Caddeleri oldukça profesyonel ve donanımlı olsi’ne çıkışından itibaren “lojistik hizmet” aldığıyla ilgili kuşkuların bir an önce malarına karşın hedefe ancak gözcü ve dağıtılması gerekiyor. Şüphesiz bu giz korumadan oluşan iki kişinin desteğiyperdesinin ardında sadece cezaevine atıle gidebiliyor. lan tetikçi ve 4 arkadaşı ile gözaltındaBinlerce eyleme imza atan PKK’liler, ki Erhan Tuncel ve Mehmet Sait K. hedeflere yönelirken olay yerinde en az durmuyor. Telefon ve internet trafiğidikkat çekerek kaçış konusunda ayrınnin ısrarla gündeme getirdiği Trabzontılı planlar yapıyor, saldırganın kamufİstanbul hattında bu eylemle ilgili ilişlesi ve çevre korumasıyla ilgili destek alkilerin ve yaşananların bir an önce demak zorunda kalıyor. şifre edilmesi, hem tetikçiyi olay yerine Geçmişte İslami Hareket ya da sol örtaşıyan lojistiğin hem de taşeronların güt militanlarının suikastlara tek başına bulunabileceği anlamına da geliyor! gitmediğini, eylemlerini hücreler halin KARARTMA STRATEJİSİ Tuncel, Hayal ve Kahveci’nin bilgisayarları inceleniyor D ‘Öyle bir eylem yapalım ki...’ mesajı HİLAL KÖSE / GÜL VONAL ANKARA BAROSU Gazeteci Hrant Dink cinayetine ilişkin soruşturmada polis, ilginç bilgilere ulaştı. Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve Muharrem Kahveci’nin kullandığı bilgisayarları ele geçiren polisin yaptığı çözümlemelerde Uludağ Üniversitesi öğrencisi Kahveci’nin yazdığı bir email’de “Öyle bir eylem yapalım ki tüm dünya Türk’ün adını duysun. Türk düşmanları gününü görsün’’ dediği belirlendi. İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde yürütülen Dink cinayeti soruşturması sürüyor. Soruşturmada kilit isimlerin Hayal, KTÜ öğrencisi Tuncel ve Uludağ Üniversitesi Meslek Yüksekoku D Meclis’te bomba süsü verilmiş paket ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM’nin Dikmen Caddesi üzerindeki duvarına konulan bomba süsü verilmiş paketten, Türk İntikam Tugayı’nın (TİT) “Hepimiz Ermeniyiz, hepimiz Hrant’ız” sloganını eleştiren bir not çıktı. Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın karşı tarafındaki Meclis duvarına dayalı olarak bulunan poşet Terörle Mücadele ekiplerince etkisiz hale getirildi. Paketin içinde çıkan bisküvi kutusunda saat düzeneği de bulan yetkililer, kâğıt içinde TİT tarafından bırakılmış notla karşılaştı. Edinilen bilgiye göre notta “Hepimiz Ermeniyiz, hepimiz Hrant’ız” sloganı eleştirilirken, “Ogün ve Yasin kardeşlerimiz serbest bırakılsın” ifadeleri yer aldı. lu öğrencisi Kahveci olduğunu belirleyen polis, yapılanmanın bir üst halkasına geçmek için bu üçlünün ilişkisini çözmeye çalışıyor. Bu üçlünün zaman zaman bir araya geldiklerini belirleyen polis, Kahveci’nin Tuncel ve Hayal’in de üzerinde bir etkinliğe sahip olduğu görüşünü savunuyor. Gözaltına alınan zanlılar Ersin Yolcu ve Zeynel Abidin Yavuz’un da ifadelerinde “Pelitli’de Yasin Abi’nin sözü geçer. Tetikçilik için bize de teklifte bulundu’’ dediği öğrenildi. Tuncel’in de ifadesinde “Hayal’i uzun süredir tanırım. Tanışıklığımız mahalleye dayanır. Ocağa gider geliriz. Yönlendirmem yok. Yasin Dink’i vuracağını söylemişti. Birkaç kez tartıştık ama vazgeçiremedim’’ dediği belirtildi. Tuncel ve Kahveci bugün adliyeye sevk edilecek. Tuncel’in azmettirici Hayal’in üstündeki kişi olduğu, Kahveci’nin de cinayetin ardından zanlı Samast’a tebrik mail’i gönderdiği kaydediliyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Dink’in öldürülmesinin azmettiricisi olarak tutuklanan Hayal hakkında “Orhan Pamuk akıllı olsun, akıllı” sözleriyle ilgili inceleme başlattı. Agos gazetesine yönelik “Türk İntikam Tugayı uyarıyor” başlıklı epostanın ardından başka tehdit mesajlarnın da gönderildiği ifade edildi. Dink ailesinin avukatlarının Şişli Savcılığı’na başvurduğu, gazeteye koruma verildiği ifade edildi. ‘Vali yardımcısı soruşturulsun’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Barosu Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı’na başvurarak Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in son yazısında söz ettiği ve “kendisini yazıları nedeniyle uyardığını’’ öne sürdüğü İstanbul Vali Yardımcısı ile yanındaki 2 kişi hakkında disiplin ve ceza soruşturması başlatılmasını istedi. Ankara Barosu Başkanlığı adına avukat Kemal Vuraldoğan tarafından dün İçişleri Bakanlığı’na dilekçe verildi. Vuraldoğan dilekçesinde, Dink’in 12 Ocak 2007 tarihli “Neden Hedef Seçildim?’’ başlıklı makalesinin ihbar kabul edilerek İstanbul Vali Yardımcısı ve yanındaki iki kişi hakkında disiplin ve ceza soruşturması başlatılmasını talep etti. PAMUK’A TEHDİDE SORUŞTURMA MUTAFYAN’A ‘AÇIKLA’ ÇAĞRISI Perinçek: Dink’i ABD öldürdü İstanbul Haber Servisi İşçi Partisi (İP) İstanbul örgütünden bir heyet taziyelerini sunmak üzere Türkiye Ermenileri Patrikliği’ni ziyaret etti. Ziyarette, İP lideri Doğu Perinçek’in Patrik Mutafyan’a hitaben yazdığı mektup da verildi. Perinçek, mektubunda “Benim bilgili yurttaşım” diye hitap ettiği Mutafyan’ın Hrant Dink’in gerçek katilini bildiğini iddia ederek “Dink’i ABD’nin öldürttüğünü biliyorsunuz. Sizi bu gerçeği açıklamaya davet ediyoruz” dedi. FOTOĞRAFI POLİS ÇEKMEDİ İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Dink’in öldürülmesine ilişkin Samsun’da yakalanan ve önceki gün tutuklanan şüpheli Ogün Samast’ın bir poster önündeki fotoğrafının İstanbul polisince çekilmediğini, kim tarafından çekildiği ve basına verildiği konusunda kesinlikle görüş belirtilmediğini belirtti. CUMHURİYET 06
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle