Katalog

25 OCAK 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Talabani ve Barzani’nin dostu, Saddam Hüseyin hükümeti ile de iş yapmak istemiş 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Çevik, ikili oynamış CHP’li Bilgehan AKPM’de ? STRASBOURG (AA) CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) kadınerkek fırsat eşitliği komisyonu başkanlığına seçildi. Bilgehan yaptığı açıklamada, başkanlığı sırasında “aile içinde kadına şiddet” konusuna öncelik vereceğini söyledi. Bu konuda Avrupa Konseyi’nde bir kampanya başlatıldığını hatırlatan Bilgehan, üye ülkelerde düzenlenecek seminer ve konferanslarla bu konudaki kamuoyu hassasiyetini artırmak istediklerini söyledi. Bilgehan’ın seçilmesiyle birlikte, AKPM’de uzmanlık komisyonlarında başkanlık yapan Türk parlamenter sayısı üçe çıktı. BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA Kürt liderler Mesut Barzani ve Celal Talabani ile kurduğu yakın ilişkilerle bilinen işadamıgazeteci İlnur Çevik’in, Halepçe’de Kürtlere karşı kimyasal silah kullanan Baas rejimine 1997’de kimyasal saldırılara karşı özel üniforma satmak istediği ortaya çıktı. Çevik’in 1997 Ekimi’nde yaptığı Bağdat ziyaretine ilişkin ayrıntılar, Irak İstihbaratı Servisi “El Muhaberat”ın raporlarıyla gün ışığına çıktı. Cumhuriyet’in ulaştığı ve Çevik’in temaslarını değerlendiren söz konusu raporlarda, Çevik’in beraberinde iki işadamıyla, Bağdata giderek başta eski Başbakan Yardımcısı Tarık Aziz olmak üzere, El Muhaberat’ın başkanı ve dönemin dışişleri ve sanayi bakanlarıyla görüşmek istediği bilgisi yer aldı. Rapora göre Çevik Bağdat’a Trabzon Nerede?.. Gazeteciler, ünlü yüzler, bilim insanları, televizyon kanalında Hrant Dink cinayetiyle ilgili kararlarını verdiler: “301. madde yaşama geçmeseydi, Hrant Dink öldürülmezdi. Bu madde çıkarıldı, Dink yargılandı, böylece kamuoyunda hedef haline getirildi...” Yapmayın, etmeyin! Elbet 301. madde antidemokratiktir... Elbet kaldırılması ya da iyileştirilmesi gerekir! Önce şu konuda bir karara varalım: “Hrant Dink cinayeti bireysel bir eylem midir, yoksa örgütsel bir eylem mi?” Cinayetin Trabzon’daki “bir hücre” tarafından yönlendirildiğini, arkasında ise “büyük patron” olduğunu altı gündür yazıyorum... Gazeteciler, ünlü yazarlar, 12 Mart artıkçısı ajan provokatörler artık televizyon ekranlarında “şov” yapmaktan vazgeçmeli... Onlar öyle konuştukça yetkililer de 17 yaşındaki Ogün Samast’ın arkasında bir örgüt olmadığını, Hrant Dink’in “milliyetçi duygularla” öldürüldüğünü söylüyor... Ortada dincifaşist bir “hücre” olduğu, bu hücrenin Trabzon’u üs olarak seçtiği gerçek mi yoksa değil mi? Eski bakanlardan Eyüp Aşık, bir televizyon kanalında çok önemli şeyler söyledi. Trabzon’un sosyoekonomik yapısını, son yirmi yıldaki değişim sürecini, 1974 Barış Harekâtı’ndan sonra yöreden Kuzey Kıbrıs’a yurttaşlar gönderildiğini, aynı yerleşmenin Van’da da yapıldığını anlattı uzun uzun... Ben de birkaç bilgi ekleyeyim... Acaba kaç şehit asker cenazesi kaldırıldı Trabzon’dan? Trabzon’da bir bilim insanı neden öldürüldü sokak ortasında, aracının içinde? Trabzonsporlu futbolcular mafyanın neden hedefi haline geldi? Tarikatlar nasıl yapılandı, kenti yönetenler neden göz yumdu bu gelişmelere? ??? İşsizlik, yoksulluk, mafya ve tarikat... Güneydoğu’da şehit düşen askerlerimizin anaları, babaları, kardeşleri, eşleri, yavukluları, yakınları... Trabzon’da 1990 sonrası lümpenleşen bir gençlik... Ben onlara “Kurtlar Vadisi”nin çocukları diyorum... Unutanlar için bir anımsatma yapacağım... Bazı evlerde özellikle AKP’nin iktidara gelmesinden sonra tarikatların toplantılar yaptığını, “Türkİslam sentezi”nin Karadeniz’de dalga dalga yayıldığını bir yıl önce yazmıştım... 1996 yılında Trabzon Limanı’nda Rus feribotu Avrasya’yı kaçıran Muhammet Tokcan ve arkadaşlarının Türkiye’de “derin hoşgörü”yle karşılandığını, TRT ve Anadolu Ajansı’nın onlardan “saygılı” bir biçemle söz ettiklerini de anımsatmalıyım bu arada... On bir yıl önce medyamız bu Avrasya Feribotu’nu kaçıranlara “terörist” sıfatını aşağılayıcı bulduğu için “eylemci” demişti... Tek bir gazete, Cumhuriyet “terörist” deyince, dinciler, faşistler ve sözde Atatürkçüler bizi kınamışlardı... Trabzon Limanı çok sıkı biçimde korunmasına karşın nasıl olmuştu da ellerinde otomatik silahlarıyla Avrasya Feribotu’na binmişti Muhammet Emin Tokcan ve arkadaşları? Laik, antilaik, dinci meslektaşlarımız tek ses olup haykırmışlardı: “Avrasya Feribotu’nu kaçıranları terörist olarak tanımlayamayız!” Hele Ortadoğu uzmanı İkinci Cumhuriyetçi bir arkadaşımız daha ilginç bir yorum yapmıştı: “Avrasya Feribotu’nu kaçıran eylemcilere askeri operasyon yanlış olur. Grozni’de, Saraybosna’da 5 misli katliam var...” Avrasya Feribotu 144 yolcu, 55 mürettebatıyla, Karadeniz’de dolaşıyordu. Teröristler, Rus Avrasya Feribotu’na, Çeçen ve Birleşik Kafkasya bayrakları çekmişlerdi... Devreye MİT ve asker girdi... Bir kişi Avrasya Feribotu’na çıkarken dönemin Zonguldak Valisi Sami Seçkin bir açıklama yaptı: “Gemideki eylemciler Türk vatandaşıdır. Bunları terörist olarak algılamamak gerekir...” ??? Ben o dönem Cumhuriyet’in Genel Yayın Koordinatörü’ydüm... Ulusalcı bir bilim insanı telefon edip şöyle dedi bana: “Cumhuriyet kamuoyunu yanlış yönlendiriyor; Avrasya’yı kaçıranlar terörist değil, Çeçenistan’da Rus zulmüne karşı çıkan vatansever Türk yurttaşı olan eylemcilerdir...” 22 Nisan 2001’de aynı terörist eylem Swissotel’de gerçekleşti. Yargılanmaları sonucu karar şöyle çıktı: “Muhammet Emin Tokcan ve arkadaşları çete değil, arkadaş grubudur. Hürriyeti tehdit ve meskun mahalde ateş etmişlerdir. Bu nedenle 11 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılmışlardır”. Şimdi sanıkların hepsi dışarıda... On yıl önce “Avrasya Feribotu”nu kaçıranları, bizim pek çok yazarımız nasıl savundu bilemezsiniz... Onlar kendilerini çok iyi bilir... Hele içlerinde üçbeş kişi var ki, son altı gündür televizyon kanallarının “en gözde tartışmacıları”... Kan ter içinde kanal kanal gezip, demokrasi, özgürlük, hukuk dersi veriyorlar... Bir baktım Nazlı mı Nazlı Hanım da aralarında... Ne de güzel konuşuyor öyle!.. Ey Tanrım!.. Susurluk çeteleri ortaya çıktığında nasıl savunmuştu Nazlı Hanım devlet içindeki örgütlü çeteyi... Haluk Kırcı aranıyordu ama Nazlı Hanım’ın HBB TV’deki programına telefonla katılmıştı... Bu konuyu yarın da sürdüreceğim... ? El Muhaberat’ın hazırladığı rapora göre, Irak’ın Kürt liderleriyle yakın ilişkileriyle tanınan İlnur Çevik, beraberinde iki işadamıyla Bağdata giderek başta eski Başbakan Yardımcısı Tarık Aziz olmak üzere, El Muhaberat’ın başkanı ve dönemin dışişleri ve sanayi bakanlarıyla görüşerek, Irak’a kimyasal saldırıya karşı özel üniforma satmak istemiş. giderken yanında kimyasal silah saldırılarına karşı özel bir üniforma örneği de getirdi ve bu özel üniformayı Irak’a satmak istedi. O dönemde, gerek Talabani gerekse Barzani ile yakın ilişkiler kuran hatta Kürt liderlere fahri danışmanlık yapan Çevik’in, Kürtlere karşı kimyasal silah kullanmaktan çekinmemiş olan Baas rejiminin istihbarat servisi ile temasa geçmek istemesi, beraberinde birçok soru işaretini de getirdi. Naci Ahmet isiminde Iraklı bir görevlinin imzasıyla El Muhaberat Başkanlığı’na 4 Ekim 1997 tarihinde yazılan raporda, “Ahmet Caferi’nin bildirdiğine göre ülkemize, bir Türk heyeti geldi. Bu heyet, Ankara’da yayın yapan Turkish Daily News Gazetesi’nin yönetmeni, Recep Özal ve Mehmet Emin Diyar’dan müteşekkildir. Heyet Reşid Oteli’nde kalmaktadır. Bu şahıslar için randevu temin edilmesi istenmektedir. 1 Dışişleri Bakanı, 2Sanayi Bakanı, 3 Ayrıca adı geçen bu şahıs sizinle de görüşmek istemektedir. Ayrıca İlnur Çevik’in, Tarık Aziz’den randevu talebi bulunmaktadır. Eğer randevu talebi uygun görülürse, Tarık Aziz’in daha önce belirlenmiş programı doğrultusunda bu görüşmenin, 6 Ekim 1997 pazartesi gününden önce yapılması gerekmektedir” denildi. Çevik’in ziyaretine ilişkin bir başka raporda ise hitap edilen makam konusunda, “mim.ayn.M4” şifresi yer alırken, muhaberat müdürünün notu olarak şu bilgilere yer verildi: “ Yukarıda adı geçenler, ülkeye 1 Ekim 1997’de vardı. Çevik’in refakatinde Recep Özal ve Mehmet Emin Diyar bulunuyor. Her ikisi de şirketin yönetim kurulunda. Bu şahıslar ile 2 Ekim 1997 Perşembe günü Reşid Oteli’nde görüşüldü. Tarık Aziz, ticaret ve sanayi bakanı ve istihbarat müdürüyle bir araya gelmek istiyor.” Çevik’in ziyaretine ilişkin üçüncü belgede ise 2. Kasidiye Savaşı’na atıf yapılarak, “Gelişinde, kimyasal silahlara karşı etkili olan bir forma getirdi. Çok olumlu karşılandı. Bu konuda askeri istihbaratın ihalesinin kendisine verilmesi şeklinde anlaşıldı” denildi. Bu belgenin altına Emda ve Sivan rumuzuyla iki ayrı paraf atılırken istihbarat şube müdürünün belgenin altına not olarak düştüğü şu değerlendirmelere yer verildi: “Bu şahıslarla ilişkilerin geliştirilmesine ve bu şahıslardan yararlanılmasına bakılsın. Özellikle İlnur Çevik ile. Bu şahıslarla benim tanışıklığım çok eskilere dayanır.” T BMM’DE ÖZEL ÖNLEMLER ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Eski milletvekili ölü bulundu ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde kaplıcaya giden 3. ve 4. dönem Sakarya Milletvekili Mustafa Vedat Önsal, jakuzi kabininde ölü bulundu. Sağlık ekipleri, Önsal’ın (78), kalp krizi sonucu öldüğünü tespit etti. Kızılcahamam Cumhuriyet Başsavcılığı, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için Önsal’ın cesedini Ankara Adli Tıp Kurumu’na gönderdi. Irak için bir yılda beş gizli oturum ? Genç Parti Milletvekili Emin Şirin, hükümetin gizli görüşme isteme nedeninin Irak konusunda bir şey yapmayacağını ‘devlet sırrı’ kapsamına alarak gizlemek olduğunu söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda, Irak ile ilgili olarak bu yasama döneminde 5. kapalı oturum önceki gün gerçekleştirildi. Muhalefet liderleri ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın konuştuğu oturumda, Dışişleri Bakanlığı’ndan 4 bürokrat hazır bulundu. Genç Parti İstanbul Milletvekili Emin Şirin, AKP hükümetinin gizli oturumu, “Irak konusunda hiçbir şey yapamayacaklarının ‘devlet sırrı’ kapsamına alınarak hiç kimse tarafından bilinmemesini temin etmek için” istediklerinin anlaşıldığı yorumunda bulundu. kuruldu. Salon ve çevresinde dinleme cihazı araması yapılırken, localara şifreli çantalarla salondaki tüm cep telefonlarının kullanılmasını engelleyen cihazlar yerleştirildi. Milletvekili Emin Şirin, TBMM İçtüzüğü’ne göre kapalı oturum ile ilgili açıklama yapılamayacağını belirterek, “Ben bir açıklama değil, ama bir yorum yapacağım. Anlaşılan Hükümet gizli oturumu Irak konusunda hiçbir şey yapamayacaklarının ‘devlet sırrı’ kapsamına alınarak hiç kimse tarafından bilinmemesini temin etmek için istemiş” dedi. Hrant’ın sevgili eşi Rakel “Bir bebekten katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim” dedi. Emeklilere maaş farkı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Emekli Sandığı’ndan aylık alan emekli, dul ve yetimlerin 1 Ocak’tan itibaren geçerli katsayı artışlarına ilişkin fark hesaplamaları tamamlandı. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, 1 Ocak’tan itibaren geçerli olmak üzere aylık katsayısı 0,046985, taban aylık katsayısı da 0,59812 olarak belirlendi. Böylece, en düşük emekli aylığı 620,40 YTL’den 659,67 YTL’ye yükseltildi. [email protected] İnternet kafelere inceleme ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Okullardaki Şiddeti Araştırma Komisyonu, Bahçelievler ve Altındağ’da iki internet kafe ile bir kahvehanede incelemelerde bulundu. Komisyon üyesi milletvekillerinin incelemesi sırasında, Bahçelievler’deki internet kafede 12 yaşın altında çocuklar olduğunu, sigara içildiğini, kadın ve erkekler için ayrı tuvalet olmadığı belirlendi. Üyeler, Emniyet’ten gelen uzmanların eşliğinde, kafedeki bilgisayarlardan sakıncalı sitelere girildiğini de belirledi. Telefonlara engelleme TBMM Genel Kurulu’nda, önceki gün Irak’taki gelişmelerle ilgili olarak kapalı oturum gerçekleştirildi. Kapalı oturum nedeniyle koridorlar ve kulisler kapatıldı. Sağırdilsiz iki kavasın görev yaptığı oturum öncesinde dinleme cihazı araması yapıldı, localara, milletvekillerinin de oturum sırasında telefonla haberleşmesini engelleyecek özel sinyal bozucu bir sistem Ovaköy Sınır Kapısı açılacak Muhalefetin Irak konusunda yoğun baskı yaptığı AKP hükümeti, ‘Harekât davul zurnayla yapılmaz’ diyerek diplomatik görüşmelerle sonuç almayı hedefliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Irak sınırında bulunan Türk tanklarının bir süre önce PKK kamplarını top ateşine tuttuğu öğrenildi. Hükümet kaynakları, “Musul ve Kerkük konusunda Türkiye’nin söyleyeceği sözler vardır. Zamanı gelince söylenir” değerlendirmesini yaptı. Kuzey Irak’ta yaşanan olumsuz gelişmeler hükümeti zorluyor. Ana muhalefet partisi CHP, hükümetin bölgedeki gelişmelere seyirci kaldığı, iddia edilenin tersine “tribünde kaldığı” eleştirilerini yöneltiyor. Hükümet çevrelerinde ise bu eleştirilerle ilgili olarak şu değerlendirmeler yapıldı: “Macera peşinde değiliz, barış ve istikrar istiyoruz. Herkesle konuşuyoruz. ABD’ye rahatsızlıklarımızı anlattık. Kuzey Irak’a girelim, çağrıları yapılıyor. Daha önce 16 kez girilmiş. Önemli olan sonuç almak. Genelkurmay Başkanlığı gereken araştırma ve çalışmaları yapıyor. Müdahale davul zurnayla önceden ilan edilerek olmaz. İhtiyaç duyulursa Meclis’e gelinir, yetki istenir.” Hükümet kaynakları, Kerkük’teki gelişmelerle ilgili olarak da “Musul ve Kerkük konusunda Türkiye’nin söyleyeceği sözler vardır. Zamanı gelince söylenir” görüşünü ifade etti. Sınırda bulunan Türk tank birliğinin bir süre önce sınırdaki PKK kamplarını top ateşine tuttuğu da öğrenildi. Bu arada, Ovaköy Sınır Kapısı’nı açmak için Irak yönetimi ile anlaşmaya varıldığı bildirildi. TBMM’de nükleer silahların yayılmasının önlenmesine ilişkin anlaşma kabul edildi Demirbağ’dan suç duyurusu ? İstanbul Haber Servisi Gazeteciyazar Abdi İpekçi cinayeti ve iki ayrı gasp suçu hükümlüsü Mehmet Ali Ağca’nın avukatı Mustafa Demirbağ, “tehdit edildiğini’’ ileri sürerek, 5 kişi hakkında suç duyurusunda bulundu. Tuzla’da bir şirketin 180 daireyi 350 kişiye sattığı iddiasıyla açılan soruşturmada mağdurları temsil eden Demirbağ, bazı kişilerin bu konuyla ilgilenmemesini isteyerek kendisini tehdit ettiğini öne sürdü. ABD ile nükleere karşı işbirliği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda, ABD ile Türkiye arasında nükleer silahların yayılmasının önlenmesine yönelik işbirliği anlaşmasının onaylanmasına ilişkin yasa tasarısı dün kabul edildi. CHP’li Onur Öymen, anlaşmaya daha önce Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin yanlış bilgi vermesi nedeniyle şerh koyduklarını belirterek tasarının geri çekilmesini istedi. Kabul edilen yasa tasarısı, taraflar arasındaki işbirliğinin ? ABD ile işbirliğine karşı olmadıklarını belirten CHP’li Öymen, ancak Washington’ın nükleer silaha sahip ülkeler arasında gözettiği çifte standardı içlerine sindiremediklerini söyledi. Meclis’ten geçen yasa kitle imha silahlarının engellenmesini amaçlıyor. güçlendirilmesi, Türkiye’nin kitle imha silahları, füze fırlatma sistemlerinin ve bağlantılı çiftkullanımlı malzeme ve teknolojisinin yasadışı ticaretinin engellenmesi, caydırılması, tespit edilmesi ve önlenmesine yönelik olarak ulusal ihracat kontrol sistemini, kolluk uygulamalarını ve sınır güvenliğini takviyeye yönelik çabalarının desteklenmesini amaçlıyor. Tasarı üzerine konuşan CHP’li Onur Öymen, “Biz işbirliğine karşı değiliz. Görüyoruz ki ABD, bazı ülkelerin böyle silahlara sahip olmasına göz yumuyor. Pakistan ve Hin CHP’li Onur Öymen yasaya karşı çıktı. distan’a önce karşı çıktılar, sonra gidip anlaşma imzaladı. Bu silahlara sahip başka ülkeler var, bunu içimize sindiremiyoruz” dedi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, anlaşmanın teknik yardımlaşma anlaşması olduğunu belirterek birçok ülkeyle bu anlaşmanın imzalandığını söyledi. Şahin, Öymen’i kamuoyunu yanıltmakla suçladı. Dışişleri Komisyonu Başkanvekili Eyyüp Sanay da söz alarak, anlaşma hakkında bilgi verdi. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 YSK’ye Aydın seçildi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanlığı’na, Muammer Aydın seçildi. Yargıtay kontenjanından Yüksek Seçim Kurulu üyeliğine seçilen Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Üyesi Muammer Aydın, YSK’nin yeni üyeleriyle birlikte dün yapılan seçimde başkanlığa getirildi. YSK Başkanvekilliği’ne ise Danıştay 10. Daire Üyesi Ahmet Başpınar seçildi. Aydın ve Başpınar, görevlerini 3 yıl sürdürecek. CUMHURİYET 05 K