18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada bul eden ülkelere gittiği zaman konuşmaya duayla başlıyor. Bu da gösteriyor ki, olanağını bulsa Millet Meclisi oturumlarının duayla açılmasını, resmi, gayri resmi toplantıların da duayla başlamasını kurallaştırabilir. Fırsat buldukça bu özlemini değişik biçimde sergiliyor... Bolu tünelini açarken İtalyan konuğu Başbakan Prodi “Yaşasın Türkiye, yaşasın İtalya” derken bizimki kırmızı kurdeleyi “Ya Allah, bismillah” diyerek kesiyor. ??? Geçmişini unutan iktidar kodamanlarından bir diğeri Dışişleri Bakanı Abdullah Gül. Irak konusunda sıkıştığı köşeden kurtulabilmek için RTE’den öğrendiği taktiği kullanıyor. Geçmişten örnekler vererek muhalefete saldırmak! Ne var ki bu yöntemi uygularken kimi gerçekleri unutuyor... “Çekiç Güç nedeniyle Kuzey Irak, Irak’tan koparıldı. Çekiç Güç’ün görev süresinin uzatılmasına destek veren hükümetlerin Irak’ın kuzeyinin koparılmasında rolü büyüktür” diyor. Çekiç Güç’ün görevi süresi 1991’den beri her altı ayda bir uzatıldı. Doğru. Ne hikmetse Gül’ün belleği kendi Dışişleri Bakanlığı dönemine geldi mi, birden duruyor. Bugün şikâyetçi olduğu Kuzey Irak’ı, Irak’tan koparan Çekiç Güç’ün görev süresini 26 Aralık 2002’de başbakanlığını yaptığı AKP hükümetinin uzattığını unutuyor. ??? İktidarın kafası “bilinçli unutkanlığa” takılı. Bir başka huyu daha var, güncel kimi dış saldırıları görmezden gelmek! Başbakan konuşuyor; “Kerkük’te oldubittiyi kabul edemeyizzz! Gerekli önlemleri alırızzz!” Dün 50 bin dolar almak veya silah tedarik etmek için kapımızda bekleyen Barzani; ikide bir kudretli bir devletin başbakanı olduğunu kanıtlamak için durmadan “Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı” olduğunu yineleyen RTE’ye, bu sözlerinin önemsiz, tamamen seçime yönelik sözler olduğunu ve Türkiye’den korkmadıklarını içeren bir yanıt veriyor. Evet, bu iktidarın politik tutumunu bilen Barzani neden korksun? Biliyor ki, RTE Amerika’dan korkuyor. İki kez Meclis’ten yetki kararı alan RTE’nin, ABD Dışişleri Bakanı’nın bir telefonuyla yelkenleri indirdiğini biliyor... Biliyor ki, Irak’a ABD askeri müdahalede bulunmadan önce RTE, bugün sürekli suçladığı ana muhalefetin ısrarlı dayatmalarından sonra asker gönderip Kuzey Irak’ta güvenlik kuşağı oluşturamadı. Teslimiyetçi politikalar yüzünden Türkiye, yüzlerce kilometre uzaktaki Kerkük’e askeri bir müdahaleyi ancak düşlerinde görebilir. TürkiyeIrak sınırında, PKK sızmalarını önlemek için Meclis’ten yetki alarak bir güvenlik bölgesi oluşturmaya bile cesaret edemiyor. Kerkük olaylarını “tribünde kalarak” izlemeyeceğimizi söyleyen RTE, “hükümetin ne yapacağını bir türlü ortaya çıkaramıyor”. Geçmişi suçlayarak kamuoyunun desteğini sağlamaya çalışacağı yerde, önce Deniz Baykal’ın şu savını yanıtlasın: “...Türkiye’nin hemen güneyinde Irak’ta ortaya çıkan yöneticilerin, Türkiye’yi bölmek isteyen bir siyasal harekete silah yardımı yapması, terör desteği vermesi, himaye edilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Bunun yaptırımsız kalması düşünülemez. Buna (tribünde) seyirci kalmak tasavvur edilemez...” Bu ifadeler bugüne kadar bilinenlerin dışında yeni “bir şeyler” içeriyor. Üstelik hükümeti yaptırımlara davet ediyor. ??? Başbakan ikide bir “Bunlar üç koyun güdemezler” diye muhalefeti aşağılıyor. Şimdi fırsat önünde. Muhalefetin öne sürdüğü gerçekleri yanıtlama ve böylece üç koyunun nasıl güdüleceğini kanıtlama fırsatı! Kuzey Irak ve Kerkük üzerine söylediklerinde içtenlik varsa, söylediklerini kanıtlamak istiyorsa... kullansın bu fırsatı, kullansın da... ...üç koyun nasıl güdülürmüş, nasıl güdülüyormuş muhalefet öğrensin! C adına İLHAN SELÇUK İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI Genel Yayın Yönetmeni: İbrahimYıldız ? Yazıişleri Müdürleri: Mehmet Sucu, Güray Öz (Sorumlu) ? Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara İstihbarat: Cengiz Yıldırım ? Ekonomi: Hasan Eriş ? Dış Haberler: Özgür Ulusoy ? Kültür: Egemen Berköz ? Spor: Abdülkadir Yücelman ? Makaleler: Sami Karaören ? Düzeltme: Abdullah Yazıcı ? BilgiBelge: Edibe Buğra ? Yurt Haberleri: Mehmet Faraç Yayın Kurulu: İlhan Selçuk (Başkan), Emre Kongar (Başkan Yardımcısı), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay Atatürk Bulvarı No: 125, Kat:4, Bakanlıklar Tel: 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 ? İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4418745 ? Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğlu, İnönü Cd. 5 S. Aksoğan İş H. Kat 1 Tel: 363 12 11, Faks: 363 12 15 Antalya Temsilcisi: Ahmet Oruçoğlu Cumhuriyet Meydanı Yıldız Apartmanı B Blok No: 80/5 Tel: 0242 2480057 Faks: 0242 2430509 ? İdare Müdürü: Hüseyin Gürer ? Mali İşler: Bülent Yener ? Satış: Fazilet Kuza ? Cumhuriyet Reklam: ? Genel Müdür: Özlem Ayden ? Genel MüdürYardımcısı: Nazende Pal Tel: (0212) 251 98 74 75 /251 98 81 82 Faks: (0212) 251 98 68 Rezervasyon: (212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53 İmsak: 5.44 Güneş: 7.15 Öğle: 12.23 İkindi: 14.55 Akşam: 17.20 Yatsı: 18.43 Yayımlayan ve Yönetim yeri: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0/212) 343 72 64 Yaygın süreli yayın Baskı: Merkez Gazete Dergi BasımYayıncılık San. ve Tic. AŞ Fatih Mah. Hasan Basri Cad. Samandıra Kartal/İstanbul Dağıtım: Merkez Dağıtım Pazarlama San. ve Tic. A.Ş. www.cumhuriyet.com.tr 25 OCAK 2007 Örgütlenme çözülemiyor Hrant Dink’in katil zanlısı Ogün Samast’ı yönlendiren Yasin Hayal’in arkasındaki örgüt yapısını çözme konusunda ciddi bir ilerleme sağlanamıyor MEHMET FARAÇ GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Başta Yasin Hayal ve Erhan Tuncel olmak üzere Hrant Dink suikastçısı Ogün Samast’ı “yönlendiren”lerin Büyük Birlik Partisi ve Nizamı Âlemcilerle ilişkilerinin ortaya çıkması, eylemin ardında “milliyetçimukaddesatçı bir yapılanma” olduğu iddialarını bir kez daha kanıtlıyor. Hayal’in gerçekleştirdiği ve planladığı eylemlerin bireysel olmadığını kanıtlayan ilişkiler deşifre olurken bu kişinin arkasındaki örgütlenmeyi çözme konusunda ciddi bir ilerleme sağlanamıyor. Bu durum, eylemcilerin hem “tetikçi” hem de “yem” olarak kullanıldığını, bu şekilde milliyetçi cephe örgütlenmesinin profesyonelce perdelendiğini akla getiriyor. Hayal’in yanı sıra Samast’ın ilişkide olduğu Erhan Tuncel’in de BBP bağlantılarının ifade ve fotoğraflarla ortaya çıkması, eylemin ardındaki siyasi referansla ilgili kuşkuları tamamen ortadan kaldırıyor. Örgütlenme yapısının BBP çevresinden olduğu henüz somut olarak kanıtlanamazsa bile, tetikçiyi yönlendiren mekanizmanın bu partinin ideolojik çıkışlarından etkilendiği ve yerel birimlerinde yetiştiği artık çok net anlaşılıyor. Yeniden eylem kuşkusu Bu yüzden saldırının çıkış noktası olarak benimsenecek tepkiyi kimlerin yoğunlaştırdığı, ateşlediği ve sonuca ulaştığı gerçeğinin ciddi ve derinlemesine incelenmesi gerekiyor. Aslında Trabzon kaynaklı üç saldırıyı gerçekleştiren eylemciler ve onların arkasındaki dini ve siyasi referansın kimi ilişkileri açığa çıksa da üç olayda da asıl azmettiricilere henüz ulaşılamamış olması, gelecekteki olası eylemler konusunda çok ürkütücü mesajlar veriyor. Bu durum, azmettiricilerin bulunamamasının yanı sıra hücrenin henüz tamamen çözülemediğini ortaya koyarken başka hücreler olduğu ve ileride yeniden eyleme geçebileceği kuşkusunu da öne çıkarıyor. Bu durumdan şu sonuçların çıkarılması gerekiyor: ? Yasin Hayal’i yöneten organizasyon kimlerden oluşuyor sorusu, McDonald’s saldırısının üzerinden 2 yılı aşkın süre geçmesine karşın çözülemiyorsa bu eylemin planlama noktası ve perde arkasının sorgulanamayacak şekilde, profesyonelce planlandığı tezi ağırlık kazanıyor. Nitekim McDonald’s’ın bombalan masından sonra, Hayal’in çevresindeki 16 yaşındaki bir çocuğun rahip Andrea Santoro’yu öldürmesi, aslında Trabzon’da göz ardı edilen hücrenin giderek genişlediğini ve eylemsellik gücünün de arttığını kanıtlıyor. ‘Bireysel tepki’ gülünç ? Dink suikastında, “geliyorum” dercesine açık ve alenice geliştirilen planlama, profesyonellik ve pervasızlık ciddi biçimde göze çarpıyor. Bu durum, eylemin salt Türkiye’de yükselen milliyetçiliğin karşıt gruplar üzerinde yoğunlaştırdığı psikolojik baskıyı değil, saldırı noktasındaki “erişilmez ve sınırsız güç” imajını dışa vurmayı da amaçlıyor. Bu yüzden üç saldırıyı da vatanmillet sevdalısı çocukların bireysel tepkileri olarak algılamak gülünç kalıyor. ? Trabzon’da planlanan üç saldırıyı organize eden grubun örgütlenme biçimi, ne Güneydoğu’yu kan gölüne çeviren PKK ve Hizbullah ne de 2003’te İstanbul’da intihar eylemleri gerçekleştiren El Kaidecilerinkine benziyor. Bu hücre, eylem ve propaganda ikileminin yol açacağı sonuçlar açısından profesyonelce organize olmuş, askeri kanadını çok iyi yapılandırmış, ancak aynı zamanda siyasi kanadını da mükemmelce kamufle etmiş bir örgütlenmeyi andırıyor. Bu yapı, tıpkı CIA ajanları kadar profesyonelce yetiştirilmiş ve örgütlenme stratejileri 10 yıl boyunca çözülememiş Hizbullahçılarla, kimsenin ruhu duymadan tonlarca patlayıcıyla İstanbul’u kan gölüne çevirmeyi başarabilen El Kaideciler kadar dikkat de çekiyor! Avustralya’da düzenlenen gösteriye katılan 200 kişi Hrant Dink’in posterlerini taşıdı. Işık sızdırmayan hücre! ? Küçük ve sorunlu tetikçiler ve amatör görünen azmettiricileri sinsice bir araya getirebilmeyi başaran bu eylem hücresi, istihbarat örgütlerini kıskandıracak bir organizasyonu çok ciddi biçimde işaret ediyor. Üç olayda da azmettiriciler ve perde arkasındakiler deşifre edil(e)mediğine göre, aslında artık bu örgütlenme piramidinin tepesinde kimlerin olduğu sorusundan bir an önce kurtulmak ve piramidi kimlerin labirente çevirmeye çalıştığına odaklanmak gerekiyor! Karşımızda, milliyetçiliktarikatçılıklümpenlik üçgeninde geliştirilen, kan akıtan, ancak ışık sızdırmayan bir örgüt duruyor! Dink için protesto gösterisi Dış Haberler Servisi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink için dün Ermenisten, ABD ile Avustralya’da törenler ve gösteriler düzenlendi. Dink için Ermenistan’ın başkenti Erivan’da yaklaşık yüz bin kişinin katıldığı yürüyüş yapıldı. Yürüyüş sırasında Erivan’daki “sözde soykırımı’’ simgeleyen anıta da çelenk bırakıldı. New York’ta yapılan gösteriler Türkler ve Ermeniler arasında karşılıklı küfürleşmeye dönüştü. Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (Armenian National Committee of America) tarafından Manhattan’da düzenlenen eylemde, Türkiye karşıtı sloganlar atıldı ve broşürler dağıtıldı. Sokağın karşı tarafında toplanan 20 kişilik Türk grup ise “Ermeni Yalanlarına Son” şeklinde pankartlar taşıdılar. Amerikan Ermeni Meclisi’nin girişimiyle Dink için Washington’daki St. Mary Ermeni Kilisesi’nde de tören düzenlendi. Avustralya Ulusal Ermeni Komitesi tarafından Sydney Türk Başkonsolosluğu önünde gerçekleştirilen eyleme yaklaşık 200 kişi katıldı. Çocukların taşıdığı çelenk, konsolosluk kapısına bırakıldı. Hrant Dink’in posterlerinin de taşındığı kalabalıktan bazı göstericiler konsolosluk parmaklıklarından kollarını uzatarak küfürlü sözler savurdu. yeceğim... Toplantı sonrasında kentin eski yapısı korunmuş sokakları arasında araçla ilerlerken, mühendis şoförümüz bir sokağa girdigirmedi ‘eyvah’ deyip yön değiştirdi. “Bu yolun bir süre için trafiğe kapandığını nasıl da unuttum” diye mırıldandı. Aklıma ilk, belediyenin kaldırımları yenilemekte oluşu ya da rant getirecek bir bina inşaatı nedeniyle yolun trafiğe kapanabileceği geldi. Yanıtını çok merak etmeden nedenini sordum. Arkadaş şöyle açıkladı: ‘Bu sokakta bir yazar oturuyor. Son kitabını bitirdi, düzeltmelerini yapıyor. Belediye Meclisi karar aldı, yazarın gürültüden rahatsız olmaması için kitabını tümüyle bitirene dek, yol trafiğe kapandı!’ Bizim ülkemizde ise yazarların yolu trafiğe üretirken değil, öldürüldükten sonra cansız bedeni yerde yatarken ve sonsuz yolculuğa uğurlanırken kapatılıyor. İç barışı, demokrasisi rayına oturmuş ülkelerle aramızdaki temel farklardan biri bu! ??? Uğur Mumcu’nun mesleğe ilişkin pek çok değerlendirmesinden biri şuydu: ‘Bir gazeteci, yazar eğer samimi olarak, belli bir çizgi içinde kendi düşüncelerini ortaya koyuyorsa, kalemini satmıyorsa ve ekmeğini salt bu mesleği yaparak kazanıyorsa görüşü ne olursa olsun, ben ona saygı duyarım.’ Hrant Dink’in katledilmesinin ardından Uğur Mumcu’nun bu sözünü bir kez daha anımsadım. Bu saldırı, Dink’in görüşleri ne olursa olsun, konuşabilmeye, diyaloğa, ortak zemin arayışlarına yönelik bir saldırıydı. Bir kurşun sıkıldığında, bir bomba patladığında, söz anlamını yitirir. Zaten duyulmaz olur! Bu anlamda bir ülkeyi karanlığa, kaosa sürüklemenin başlıca yollarından biri aydınlarını, konuşandüşünen adamlarını ortadan kaldırmaktır. Bunun çok ciddi bir strateji olarak uygulandığını düşünüyoruz! Eğer bir ülke devletiyle, güvenlik güçleriyle, toplumuyla aydınlarına, yazarlarına sahip çıkamıyorsa daha alması gereken çok yol var demektir. Türkiye gibi! ??? Dün Uğur Mumcu’yu katledilişinin 14. yılında andık. Önceki gün Hrant Dink’i toprağa verdik. Pek çok konuda farklı düşünen iki yazarın ortak kaderi teröre kurban gitmek oldu... 20. yüzyıldan 21. yüzyıla Türkiye, dünyanın neresinde bir terör olayı yaşanmışsa, benzerini yaşadı. Etnik, dini, ideolojik, tarihsel kinli, karanlık hedefli... Yukarıdaki terör tiplerinin tümüne kurbanlar verdik. Yurtdışında görevi başında şehit edilen diplomatlarımız, görevlilerimiz; Mehmet Baydar, Bahadır Demir, Daniş Tunalıgil, İsmail Erez, Talip Yener, Taha Carım, Necla Kuneralp, Galip Özmen, Şarık Arıyak, Engin Sever, Reşat Moralı, Tecelli Arı, Kani Güngör, Erkut Akbay, Bora Süelkan, Galip Balkar, Cahide Mıhçıoğlu, Çetin Görgü, Haluk Sipahioğlu ve daha niceleri... Ermeni kardeşlerimize bir çağrımız var: Gelin bu terör oyununu birlikte bozalım... 70’li, 80’li yıllarda sizi bize karşı kullandılar. Belki de bugün bizi size karşı kullanmak istiyorlar. Belki bölgemizdeki büyük oyunun bir parçası da TürkiyeErmenistan gerginliği... Bu oyunu bozmak için Türklerin “Hepimiz Ermeniyiz” demesine, Ermenilerin “Hepimiz Türküz” demesine de gerek yok. Şunu diyelim yeter: “Hepimiz insanız... Hiçbirimiz Irak’ı, Balkanlar’ı, Kafkaslar’ı kana bulayan oyunlara gelmek niyetinde değiliz...” ankcum?cumhuriyet.com.tr Fotoğraf: TAYLAN BÜYÜKŞAHİN Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Kirakosyan ‘diplomatik ilişki’ mesajı verdi ‘Büyükelçiler için on binler yürümedi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İstanbul Milletvekili Onur Öymen, Hrant Dink cinayetini şiddetle kınadıklarını, ancak Ermeni teröristlerin şehit ettiği büyükelçi Galip Balkar ve İsmail Erez’in cenazesinde on binlerin yürümediğini belirterek “Hepimiz Galip Balkar, hepimiz İsmail Erez’iz diye bağrılmadı” dedi. TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Öymen, bazı köşe yazarlarının, Hrant Dink’in öldürülmesinde emekli diplomatları “tahrik etmekle’’ suçladıklarını belirterek “Böyle şey olamaz. Emekli diplomatlarla teröristleri aynı kefeye koyanlar hesap verecek. Bunları nefretle kınıyoruz’’ dedi. ‘Koşulsuz görüşmeye hazırız’ Başbakan Erdoğan, Hrant Dink’in evinden ayrıldıktan sonra Ermeni Patrikhanesi’ne gitti. (AA) Dink ailesine taziye ziyareti İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, silahlı saldırıda hayatını kaybeden Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in ailesine ve Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob II’ye taziye ziyaretinde bulundu. Erdoğan, Hrant Dink’in Bakırköy’deki evine saat 18.05’te geldi. Hrant Dink’in eşi Rakel Dink ve diğer aile üyelerine başsağlığı dileklerini ileten Başbakan Erdoğan’a, evden ayrılırken bir yurttaş “Sayın Başbakan, Türk bayrağı altında korkuyla yaşamak istemiyoruz” diyerek tepki gösterdi. Başbakan Erdoğan, Hrant Dink’in evinden ayrıldıktan sonra, saat 19.30’da Kumkapı’daki Ermeni Patrikhanesi’ne geldi. Patrik Mesrob II’ye taziyelerini ileten Erdoğan, yaklaşık 20 dakika süren ziyaretinin ardından buradan ayrıldı. Taziye ziyaretlerine Başbakan Erdoğan ile birlikte Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, İstanbul Valisi Muammer Güler, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da katıldı. İstanbul Haber Servisi Gazeteci Hrant Dink’in cenaze törenine katılan Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Arman Kirakosyan, Ermenistan’ın Türkiye ile koşulsuz şartsız diplomatik ilişkiye hazır olduğunu açıkladı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise Türkiye’nin bütün komşularıyla iyi ilişkileri arzu ettiğini belirterek, Ermenistan’a ‘’Türkiye’ye ilişkin düşüncelerini gözden geçirmesi’’ mesajını verdi. Dink’in Bakırköy’deki evine taziye ziyaretinde bulunan Er menistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Kirakosyan, Ermenistan halkı ve cumhuriyetinin bu olaydan üzüntü duyduğunu ifade ederek “Hrant Dink, özgür düşünce ve TürkErmeni ilişkilerinin ilerlemesi için mücadele verdi. Ben, Ermenistan Cumhuriyeti’ni temsilen törene geldim.Törene katılanların ayrım yapmadan paylaştıkları acı beni çok etkiledi’’ dedi. TürkiyeErmenistan diplomatik ilişkileri hakkındaki soru üzerine de Kirakosyan, “Ben, Türk Dışişleri’nin daveti üzerine de ğil, Ermenistan Cumhuriyeti’ni temsil için cenazeye katıldım. Ancak Ermenistan, koşulsuz şartsız Türkiye ile diplomatik ilişkiye hazırdır’’ yanıtını verdi. ‘Düşüncelerini gözden geçirsinler’ Paris’e giden Dışişleri Bakanı Gül, havalimanında gazetecilerin Kirakosyan’ın açıklamalarına ilişkin sorularını yanıtlarken “Bizim herhangi bir komşumuza karşı düşmanlığımız yoktur ama bu süreç sa dece bizim elimizde değildir. Komşumuzun da bize karşı düşüncelerini gözden geçirmesi gerekir’’dedi. Bakan Gül, Türkiye’nin Ermeni soykırımı iddiaları konusunda bütün kaynaklarını açtığını anımsattı. İstanbul Sanayi Odası toplantısına katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise Kirakosyan’ın açıklamalarını soran gazetecilere “Konuyu iyice görüp öğrendikten sonra yarın ben bir açıklama yaparım ya da Dışişleri yapar. Henüz teyit edilmiş bir bilgi yok’’ yanıtını verdi. Yazıcıoğlu: Ne olmuş fotoğrafım varsa ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hrant Dink cinayetiyle ilgili gözaltına Erhan Tuncel’in BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile çekilmiş fotoğrafı ortaya çıktı. Basında yer alan fotoğraflar üzerine açıklama yapan Yazıcıoğlu, “Beraber fotoğraf varsa ne olmuş. Nereye varılmak isteniyor. Kişi ile ilgili özel bir araştırma yapmadım. BBP üyesi olduğunu sanmıyorum ama ocağa, gelmişgitmiş olabilirler. Görürsem şahsen tanıyabilirim, bunların önemi yoktur. Her fotoğraftan bir suçlu mu ihdas edeceğiz” dedi. Gül, yasa için sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapacaklarını söyledi 301. maddede değişiklik sinyali ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. maddesi konusunda değişiklik sinyali verdi. Gül, “Biz bir düşüncenin, söylemin arkasında şiddet yoksa, şiddeti tahrik yoksa veya şiddete yol açmıyorsa bütün bu düşüncelerin bu ülkede serbestçe konuşulmasını ve yazılmasını istiyoruz” dedi. Bu yönde büyük değişiklikler yaptıklarını dile getiren Gül, “Bugünkü haliyle 301. maddeden dolayı bazı problemlerin yaşandığını görüyoruz” diye konuştu. Lübnan’ın yeniden yapılandırılmasına Türkiye adına destek vermek üzere Fransa’ya giden Gül, hareketinden önce Esenboğa Havalimanı’nda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Gül, 301. madde konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, bu çerçevede bütün sivil toplum örgütleriyle açık şekilde görüştüğünü ve farklı teklifleri bütünleştirip getirmelerini istediğini belirtti ve hükümetin bu konuda iradesini ortaya koyduğunu dile getirdi. Bakan Gül, “Bu yasada bazı değişikliklerin yapılması gerektiğini biz de görüyoruz. Bunun için sivil toplum örgütleriyle yakın temas içindeyiz. Hükümet olarak hiç kimsenin düşüncesini ifade etti, fikrini söyledi diye hapse girmesini istemeyiz” diye konuştu. Gül, bu maddenin bu yıl içinde değişip değişemeyeceğine ilişkin soru üzerine de “Her şey olabilir. İşbirliği içinde her şey yapılabilir” yanıtını verdi. İngiltere’den 301 uyarısı BRÜKSEL (AA) İngiltere’nin Avrupa İşleri Bakanı Geoff Hoon, Türkiye’nin Türk Ceza, Yasası’nın 301. maddesini değiştirmesi ya da kaldırması gerektiğini söyledi. Hoon, Avrupa Parlamentosu (AP) Dışişleri Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin AB yolculuğunda önündeki zorluk, ifade özgürlüğü gibi endişe yaratmaya devam eden konuları çözmesidir’’ dedi. Abdullah Gül. CUMHURİYET 19 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle