17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 OCAK 2007 SALI 6 DİZİ Değişen ülke ve dünya koşullarına çok hızlı uyum sağlayan Çin ‘süper güç’ olma yolunda SALI ORHAN BURSALI O artık küresel bir ‘dev’ Ç in efsanelerinde, yedi farklı hayvanın özelliklerini kendinde toplamış olan ejderha, gücün, kuvvetin, şansın ve mutluluğun simgesi. İmparatorun gücünü de simgeliyor. İmparatorun, ejderhanın oğlu olduğuna inanılıyor. Yeşim taşından yapılmış ejderhanın oğlu motifli bileziklerin insanı kötülüklerden koruduğuna inanılıyor. On beşinci yüzyılda inşa edilmiş olan Yasak Kent’i, imparatorun sarayını gezerken, eşim hemen bir tane bu bileziklerden alıp koluna takıyor. Çinliler, tarih ile ticareti, kültür ile alışverişi bütünleştirmeyi çok iyi becermişler. Her kültürel ve tarihsel alanda müthiş bir ticaret var. Yine imparatorun simgesi olan aslan heykelleriyle, ejderha motifleri ve heykelleri her yerde. Şanghay’daki ünlü parkın binalarının çatıları, ejderhanın kuyruğu biçiminde uzanıyor. Çin aslında dev bir ejderha. Nüfusu Türkiye’nin nüfusunun yaklaşık yirmi katı; 1.3 milyar tahmin ediliyor. Yüzölçümü Türkiye’ninkinin on iki katından fazla; 9 küsur milyon kilometrekare. Yani Anadolu Kaplanları’nın ülkesinden yaklaşık on iki kat daha büyük ve yaklaşık yirmi kat daha kalabalık bir ejderha ülkeden söz ediyoruz. Gelecek Olmazsa... Geçen yılın son yazısında, ülkemizde “toplumsal ortak hedef gibi vizyonlar yok, ama en temel konularda bile derin bölünmüşlük var”, demiştik. Yeni yılın bu ilk yazısında da bu derin bölünmüşlüğün, bana göre en temel nedeni üzerinde duracağım: Ülkemizin bir gelecek heyecanı yok, bizi gelecekte birleştirecek ulusal ortak heyecanlar, ülküler bulunmuyor... Derin bölünmüşlüğün kaynağını burada aradım ve arıyorum. Bir “tez” denebilirse eğer: Geleceği planlamayan, gelecekle uğraşmayan, gelecekle ilgili büyük projeleri, ütopyaları olmayan ülke, geçmişle uğraşacak ve kendini tüketebilmek, küçültmek için orada onlarca konu bulacaktır. Ülkenin yakın tarihinde bazen, birleştirici olması gereken referans noktalarını bile yok etmeye yönelik bir “psikolojik saldırıatmosfer” oluşuyorsa, pek çok olağanüstü yeni siyasaltoplumsal olayların gerçekleşmesi de, eşyanın tabiatına uygun olur. Herhalde bu durumlarda siyaset psikolojisi açısından, ancak antinormalleşme sürecinden söz edilebilir. ??? Türkiye, geleceğe değil düne bakıyor ve kelimenin tam anlamıyla ancak bugünle uğraşabiliyor. Gelecekle ilgili “dava”larımızın hepsi korkularımızla ilgili. Örneğin Kıbrıs’i kaybetme! Örneğin ülkenin birkaç parçaya bölünmesi için düğmeye basıldığı düşüncesi veya korkusu! Ülkemiz daha çok bir “varoluş refleksi” inşasında. Bu duygunun giderek egemen olduğu bir ülkenin, geleceği inşası mümkün olabilir mi? Oysa bütün bu varoluş reflekslerinin nedeni de, ülkemizdeki en başta ekonomik olmak üzere, kültürel, siyaset kültürü, demokrasi gibi temel konulardaki zayıflığı. Bu zayıflık ve güçsüzlük, doğal olarak, dıştan baskıları arttırıyor ve içte de varoluş refleksini güçlendirerek büyütüyor. Türkiye’ye salt, bazı kesimlerimize egemen olan varoluş refleksi düşüncesi açısından bakacak bir uzaylı, “ülkenin yokoluşun eşiğinde” olduğunu sanır! Oysa, Türkiye zayıflıklarını güçlülüğe dönüştürecek bir gelecek projesi inşa etmeye soyunmadıkça, zayıflıklar sadece ivme kazanacak, korkular giderek güçlenecek... Sonuç, korkuların gerçekleşmesi bile olabilir! Güçlülüğün adı ise “askeri” olamaz! Şüphesiz, askeri güçlülük, dünyanın bu coğrafyasında zorunlu. Ama esas güçlülük, ülkenin diğer bütün alanlardaki zenginlikleri, evrensel olarak kabul edilmiş yaratıcılığının ürünleri, değerleridir. Bu tür bir güçlülük, askeri bakımdan da güçlü olmanın esas adıdır. Yoksa, askeri gücü arkadan besleyemezsiniz. ??? Liberal muhafazakâr, AKP destekçisi ve piyasa ekonomisinin gücünü yücelten yazar Taha Akyol dünkü yazısında, 1960’lı yıllarda Türkiye’ye egemen olan “2000’li yıllara ülkeyi hazırlama” ve “planlı ekonomikalkınma” hamlelerine değiniyordu. Akyol, Türkiye’nin terkettiği, Türk siyaset kültürünün yok ettiği doğru bir fikri anımsatıyor. Büyük hedefler, günlük hareket eden serbest piyasanın ve liberal ekonominin gerçekleştireceği projeler hiçbir zaman olamaz. Ancak planlı bir ekonomi, gelecek projeleri gerçekleştirebilir. Planlı ekonomi, bazılarımızın sandığı gibi, mutlaka devletçi ekonomi demek değildir. Piyasayı, ekonomik güçleri, çeşitli araçlarla belirli hedeflere yönlendirecek, bir siyasal kapasitenin adıdır, daha çok bugün. ??? Türkiye gelecek üzerine bir uzlaşma kültürü geliştirebilmeli. Örneğin Cumhurbaşkanlığı seçimi önemli bir adım olabilir. Ancak bugün “uzlaşma kültürü”nün adı, milletin ve her kesimin AKP ile uzlaşması değil ve olamaz da!.. Tersine, egemen konumda olan AKP’nin, kendi dışındakilerle, milletin ve ülkenin geri kalanlarıyla, büyük çoğunluğuyla uzlaşması, demektir. AKP, gelecek için millete bu noktada bir umut mu verecektir, ve gelecek için de kapı mı aralayacaktır? Yoksa, çatışma kültürünü mü derinleştirecektir ve geçmiş düşünceler üzerine kesin bir hesaplaşmayı mı kışkırtacaktır? Yol ayrımı budur! Bu konu, bir başka açıdan Perşembe’ye! tarih ile ticareti, kültür ile alışverişi bütünleştirmeyi çok iyi becermişler. Her kültürel ve tarihsel alanda müthiş bir ticaret var. Çinliler, Gökdelenler yükseliyor Son derece ucuz insan gücü ve ithal teknolojiyi taklit edebilme yeteneği birleşince, en ünlü saat markalarının bire bir taklitlerini 3 Amerikan Doları taban fiyatına satın almanız olanaklı. Tabii size 3 dolarlık saatin 30 dolarlık açış fiyatı ile sunulduğuna dikkat etmeniz gerek. İlerde ayrıntılı olarak anlatacağım gibi, geleneksel Çin ticaret davranışı “pazarlık” üzerine kurulu. Pazarlığı büyük bir keyifle ve adeta bir seremoni gibi uyguluyorlar; sizin de bu seremoniye uymanızı bekliyorlar. Zaten uymazsanız, yediğiniz kazık büyük oluyor. Ama yine de özellikle saat ve hediyelik eşyada fiyatlar o kadar ucuz ki, alabileceğiniz fiyatın on katı kazık da yeseniz, zararınız yirmiotuz doları 3 DOLARA MARKA SAAT NASIL SATILIR? Köylülük ile kentliliğin, tarım kültürü ile endüstri kültürünün birlikte, aynı anda yaşadığı ülke olarak Türkiye’nin en iyi örnek olduğunu sanırdım. Çin’i görünce yanıldığımı anladım. Çin, Türkiye’den daha hızlı bir dönüşüm süreci yaşıyor. Üstelik bir ejderhanın büyüklüğü ve gücü, ona inanılmaz sentezler yapma olanağı sunmuş. Çin, Türkiye’den daha hızlı bir dönüşüm süreci yaşıyor. Üstelik bir ejderhanın büyüklüğü ve gücü, ona inanılmaz sentezler yapma olanağı sunmuş. Hemen hemen her yerde yükselen yeni gökdelen inşaatları Pekin’i büyük bir şantiyeye çevirmiş. Genel görünüm olarak Pekin’in büyük bir Avrupa, hatta bir Amerikan kentinden pek farkı yok. 2008 Olimpiyatları’nın bu kentte yapılacak olması, büyümeye yeni bir ivme kazandırmış. geçmiyor, çünkü zaten aldığınız mala ödediğiniz fiyat o kadar. Pazarlık seremonisini ilerde anlatacağım ama, burada vurgulamak istediğim nokta, bir İsviçre saatini bire bir üretebilecek aşamaya ulaşmış bir endüstriyel gücün, taklit aşamasında kalması ve onu inanılmaz bir pazarlık süreci ile tam bir geleneksel köylü davranışı çerçevesinde satışa sunması. İşte köylülükten kentliliğe, tarımdan endüstriye dönüşümün çok hızlı olması ve çok büyük bir nüfusu kapsaması böyle ilginç sentezler yaratmış. Çinliler dünyayı çok iyi izliyor. Küresel marka bağımlığını çok iyi teşhis etmişler. Küresel marka bağımlılığı ile Çin Ejderhası birleşince size 30 dolara satılmaya çalışılan 3 dolarlık taklit İsviçre saatleri ortaya çıkmış. Büyük bir şantiyeye dönüşen kentin Avrupa metropollerinden farkı yok İŞLERİNE GÖRE AD SEÇİYORLAR Rachel, Alfred, Yücel, Heidi isimli Çinliler Çin Seddi. Pekin’de olimpiyat hazırlığı Tiananmen’e giderken hepimizin dikkatini komünist dönemin en belirgin özelliği olan geniş bulvarlar çekiyor. Yeni Pekin bu bulvarlar üzerine inşa ediliyor. Efsanevi Tiananmen Meydanı’nda müze binasının duvarını kaplayan koskoca bir Mao resmi karşılıyor bizi. Havaalanından in Havayolları ve Türk Havayolları’nın ortak uçuşuyla geceyarısı İstanbul’dan kalkıp ertesi gün öğleyin Pekin’e iniyoruz. Çinliler Pekin’e Beijing diyorlar; belki bizim de öyle dememiz gerek ama ben bu yazıda geleneksel tutumumuzu sürdürüp Pekin diyeceğim. Pekin, İstanbul’dan beş saat ilerde. Uçuş süresi yaklaşık dokuz saat, beş saat daha ekleyin buna, saat 14 gibi Pekin’deyiz. Havaalanında bizi Kültür Bakanlığı Dış Kültürel İlişkiler Bürosu’na bağlı, Uluslararası Kültürel Değişim Merkezi’nden Rachel Zhengxia karşılıyor. Rachel, 26 yaşında, İngiliz Dili mezunu, Pekin’de tek başına oturan, ama hasta olan emekli annebabasını da yaşadıkları kentten yanına getirtmiş ve onların da sorumluluğunu üstlenmiş, aydınlık, hanımefendi, sakin ama çok becerikli bir genç. İsmindeki Rachel bizi şaşırtıyor. “Bu benim Avrupalı ismim” diyor. Sonradan, pek çok Çinlinin, özellikle de yabancılarla sürekli temas etmeyi gerektiren Ç işler yapanların, kendilerine birer Avrupalı isim seçtiğini öğreniyoruz. Bu arada kendisine Türk ismi seçenler olduğunu da hemen belirtmeliyim. Bu isimlerin bir yararı da elektronik posta adreslerinde kolaylık sağlaması. Örneğin Şanghay’daki mahalli rehberimiz kedisine Heidi ismini seçmiş. Sian’daki (Xian yazılıyor) Turizm Geliştirme Bürosu’nun İş Hayatını Destekleme Bölümü Başkanı Zhang Qiang, Alfred adını almış. Pekin’de Kültür Bakanlığı’nın Dış İlişkiler Bürosu’nun Türkiye’yi de kapsayan Batı Asya ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Yu Jian ise kendine Yücel ismini yakıştırmış, bunu elektronik posta adresinde de jianyucel olarak kullanıyor. Çinliler değişen ülke ve dünya koşullarına uyum sağlamakta çok hızlı ve başarılılar. Bu nedenle, köylütarım nüfusundan, kentliendüstriyel bir topluma dönüşmeleri, muazzam nüfuslarına ve büyük yüzölçümlerine karşın, çok zaman almayacak. Pekin Olimpiyatları’nın simgesi olan bebekler Beibei, Jingjing, Huanhuan, Yingying, Nini adlarını taşıyor (Küçük fotoğraf). obursali?cumhuriyet.com.tr. S büyük bir Avruon derece Tiananmen’de saat, Kırmızı Kitap ve olimpiyat şapkası pa, hatta bir modern ve Amerikan kenetkileyici Pekin Üzerinde Pekin 2008 yazan (tabii fsanevi Tiananmen Meydanı’nda tinden pek farkı Havaalanı’nda, Beijing 2008 yazıyor aslında) müze binasının duvarını kaplayan yok. Rachel ile birlikolimpiyat şapkaları. koskoca bir Mao resmi karşılıyor bizi. Hiç kuşkusuz te bizi bekleyen Tiananmen Meydanı ve öteki turistik Etrafımız derhal seyyar satıcılar, bir dünya metrominibüse biniyerlerin fotoğrafları. dilenciler ve hatta yerli Çinli turistler polü. yoruz. Böylece olimpiyatların Çin tarafından sarılıyor. 2008 OlimpiÇince Müterekonomisine etkisinin tüketiciye Dilenciler ve seyyar satıcılar yapışkan, yatları’nın bu cimTercümanyerli Çinli turistler saygılı ve mesafeli. yansıyan somut örneği ile daha otele kentte yapılacak lık Bölümü’nü Satıcılar dört mal pazarlıyor: gitmeden Tiananmen Meydanı’nda olması, büyümekurmuş ve eğitiMao’nun özdeyişlerinden ve karşılaşıyoruz; her türlü olimpiyat ye yeni bir ivme me başlamış düşüncelerinden oluşan ünlü Kırmızı ürünleri Çin pazarının canlanmasına ve kazandırmış. olan Okan ÜniKitap. Her marka taklit saat. genişlemesine katkıda bulunuyor. Pek çok spor versitesi’nin Datesisiyle birlikte, nışma Kurulu ikinci bir havaalanı inşası da başlamış. Üyesi Güven Terzioğlu ve eşi ile bir nın gündemine oturmuştu. Havaalanından Tiananmen’e giderken Olimpiyatlar konusunda tanıtım etlikte, dört kişilik heyetimiz, rehberimiz Rachel’in önerisini kabul ederek, hepimizin dikkatini komünist dönemin kinlikleri şimdiden başlamış. Öyküsünü ilerde anlatacağım Peotele bile gitmeden önce, ünlü Tianan en belirgin özelliği olan geniş bulvarkin’deki resmi öğlen yemeğinden sonmen Meydanı’nı ziyaret etmeyi isti lar çekiyor. Yeni Pekin bu bulvarlar üzerine inşa ra ev sahibimiz Wang Yansheng bize yor. Pekin Olimpiyatları’nın simgesi olan Yol yorgunluğunu ve uçuş sersemli ediliyor. Dikkatimizi çeken ikinci bir nokta, bebekleri armağan ediyor. ğini üzerimizden atamadan kendimizi Beibei, Jingjing, Huanhuan, Yingdünyanın en büyük meydanı Tianan yeni inşaatların çokluğu. Hemen hemen her yerde yükselen ying, Nini adlarını taşıyan bu beş sevimmen’de buluyoruz. Meydan 1989’daki öğrenci ayaklan yeni gökdelen inşaatları Pekin’i büyük li bebeğin isimleri, yukardaki sırayla okunduğu zaman Çince’de “Olimpimasıyla ve bu ayaklanmanın kanlı bir bir şantiyeye çevirmiş. Zaten genel görünüm olarak Pekin’in yatlara hoş geldiniz” anlamı çıkıyor. biçimde bastırılmasıyla bütün dünya İLAN Gebze Sulh Hukuk Mahkemesi’nden Esas No: 2000/199 Karar No: 2005/771 Davacı Mustafa Aslan vekili Av. İlhan Erdem tarafından davalılar Mehmet Edip Çevik ve dava arkadaşları aleyhine Mahkememize açılan ortaklığın giderilmesi davasının yapılıp bitirilen açık duruşmaları sonunda; Dava konusu edilen Kocaeli ili, Gebze ilçesi, Muallim köyü, 8 Pafta. 428 Parsel sayılı, 3810 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz maliklerinden olan davalılar Zekire Gezgin, Mehmet Şerafettin, Hüsamettin Yazıcı, Mehmet Çevik, Şükriye Yapıcı, Fatma Ürüt, Hüseyin Avni Özgenç ve Mustafa Niyazi Çevik’in tüm aramalara rağmen bulunamadıkları ve bu nedenle kendilerine tebligat yapılamadığından, Mahkememizce verilen nihai kararın kendilerine ilanen tebliğine karar verildiğinden; Mahkememize ait işbu dosyamızda dava konusu edilen yukarıda nitelikleri yazılı taşınmazın satılarak taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesine karar verilmiş olup. Mahkememiz kararı yukarıda isimleri yazılı davalılar tarafından yasal süresi olan 15 gün içerisinde temyiz edilmediği takdirde kesinleşeceği ve karar doğrultusunda niza konusu taşınmazın satılacağı hususu İLAN OLUNUR. Basın: 65110 E CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle