25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 OCAK 2007 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Meslek örgütleri, bankanın bütün birikim ve deneyiminin ateşe atıldığını vurguladı İzin Talebi Sevgili Okurlar, Yıllar önce, Park Otel’de çalışan, ilginç, gözünü budaktan sözünü kulaktan sakınmaz, Ömer adlı garson bir dostum vardı. Cumhuriyet okurdu. Tabii bütün Cumhuriyet okurları gibi, mutlaka lafın bir yerinde İlhan Selçuk’u sorardı. Bir ara sordu: Ne o, dedi, bugün İlhan Selçuk’un yazısı çıkmamış. Son günlerde çok yoruldu, izne çıktı, dedim. Kimden almış izni, diye sordu. Şaşırmıştım. Öyle ya, İlhan Selçuk izin iznini kimden alırdı. Onun üstünde gazetede bir tek Nadir Bey vardı. Ben de, Nadir Bey’den almıştır herhalde, dedim. Ömer terslendi. Olmadı, bak bu hiç olmadı işte, onun okuru benim, bizden alacaktı izni... Gözünü budaktan sözünü kulaktan sakınmayan dostum Ömer’in, en sevdiği yazara terslenmesi beni çok etkiledi, sözleri kulağıma küpe oldu. Ben de bugün, Genel Yayın Müdürümüzden aldığım izne binaen, 2006’dan kalan tatil hakkımın kısa bir bölümünü kullanmak üzere, izninizi talep ediyorum. Haftaya görüşmek üzere... İller Bankası tasfiye ediliyor EMİNE KAPLAN asirmen?cumhuriyet.com.tr ANKARA AKP hükümeti, İller Bankası’nı tasfiye ederek yerine İller Bankası Anonim Şirketi adı altında Başbakanlık’a bağlı yeni bir kurum oluşturuyor. TBMM’ye sunulan yasa tasarısına göre, İller Bankası’nın ödenmiş sermayesi Hazine’ye devrediliyor. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, tasarıyla kamu yararı öncelikli kamu hizmeti anlayışının yok edilmek istendiğini vurgulayarak yeni yapı ile belediyelerin olanakları ölçüsünde kredi alabileceğini, belediyelerin gelirlerini artırmak için halka yükleneceğini bildirdi. AKP, TBMM Genel Kurulu’na sunduğu yasa tasarısıyla yerel yönetimlere finansman desteği olan İller Bankası’nı tasfiye ediyor. Tasarıyla, İller Bankası mevcut haliyle tasfiye edilerek yerine Başbakanlık’a bağlı kısa adı “İLBANK” olan İller Banka ? AKP hükümeti, İller Bankası’nı tasfiye ederek İller Bankası Anonim Şirketi adı altında Başbakanlık’a bağlı yeni bir kurum oluşturuyor. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, hükümetin amacının Türkiye’de kamu hizmetlerinin piyasalaştırılması ve ticarileştirilmesi olduğunu bildirdi. sı Anonim Şirketi kuruluyor. Tasarıya göre, bankanın hisseleri bedelsiz olarak Hazine’ye devredilecek. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, tasarıyla ilgili olarak hazırladığı raporda yeni düzenlemenin sakıncalarına dikkat çekti. Raporda şu görüşlere yer verildi: Ülkemizin devasa, stratejik öneme sahip, halkın malı olan kurum ve kuruluşları parça parça edilerek özelleştirme kapsamına alınmakta ve yok edilmektedir. Bu süreç hızla devam etmektedir. Neoliberalizmin savunucularına göre, İller Bankası da bu anlamda tasfiye edilmesi gereken bir kamu kuruluşudur. IMF, Dünya Bankası ve uluslararası ticari şirketlerin gözünün Türkiye’deki yerel yönetimler ve hizmet alanları üzerinde olduğu bilinmektedir. İller Bankası’nın bu alanlardaki görevlerinin sona ermesiyle küresel sermayenin boş bırakılmış bu alanlara ulaşması çok daha kolay hale gelecektir. İller Bankası’nın yerel yatırımların finansmanı yanında teknik danışmanlık yapması nedeni ile kendine özgü niteliğinin yok edilip sadece finansörlük yapması öngörülmektedir. Bankanın planlama, yatırım ve yapım safhasında da devreden çıkarıldığı görülmektedir. İller Bankası’nın kredi verdiği idarelerden olan köylerin kapsam dışında bırakıldığı görülmektedir. İller Bankası, eskiden kendi tüzüğüne göre kredi verirken, artık bankacılık esaslarına göre kredi verecektir. 2006 yılında, piyasadaki en düşük faizli krediyi veren İller Bankası’nın, şirkete dönüşmesi ile birlikte, faiz ve kredi oranlarının piyasa seviyesine çekilmesi gerekmektedir. Oysa İller Bankası’nın temel amacı, yerel yatırımların düşük faizli kredilerle gerçekleştirilmesini sağlamak, yatırımların gerçekleştirilmesi için yeterli teknik elemana sahip olmayan ve mali durumu yetersiz dolayısıyla temel belediyecilik hizmetlerini veremeyen belediyelere destek vermektir. Yerel yönetimlerin yatırım planına konulan yatırımları bankaca gerçekleştirilirken yeni yapı ile belediyeler olanaklarına göre kredi alabileceklerdir. Böylece sadece “ödeyebilen alır” yaklaşımı esas alınacaktır. 3 YILIN NOTU YAZILACAK Karnelere yeni düzenleme ? Yeni karnelerde öğrencinin daha önceki sınıflarda gösterdiği başarı durumunun sergilenmesi hedefleniyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Öğrenciler, bu ders yılının sonunda öncekilerden farklı bir karne ile karşılaşacak. Yeniden düzenlenen karnelerde, artık dönem notlarının yanı sıra son 3 yılın notlarına da yer verilecek. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) Başkanı İrfan Erdoğan, ilk ve ortaöğretim kademesinde artık yeni düzenlenmiş karnelerin verileceğini bildirdi. Yeni karnelerde öğrencinin daha önceki sınıflarda gösterdiği başarı durumunun da sergilenmesini hedeflediklerini belirten Erdoğan, bunun hem öğrencinin kendisini değerlendirmesi hem de eğitimcilerin ve velilerin öğrencinin başarı durumunu izlemesi açısından yararlı olacağını vurguladı. Erdoğan, “Öğrenci, kişisel gelişimini daha çarpıcı şekilde görebilecek. Aynı şekilde öğretmen ve veli de öğrencinin kişisel gelişimini, belli alanlardaki iniş çıkışlarını görme fırsatına sahip olacak” diye konuştu. Karnede öğrencinin birkaç yıla ait başarı durumunun ortaya konulmasının, öğrencilerin yönlendirilmelerinde veya alan seçimlerinde etkisinin olup olmayacağını da değerlendiren Erdoğan, şimdilik bu yönde bir karar bulunmadığını belirtti. Erdoğan, “Ancak ileriki yıllarda o tür çalışmalar yapılırsa, onunla ilgili bir altyapı hazırlanmış olacak. Şu anda karnenin doğrudan o türden bir işlevi yok” dedi. TTK Başkanı, yeni düzenlenen karnelerin en önemli işlevinin öğrencinin performansını göstermesi olduğunu söyledi. 21 BİN 500 OLAY YAŞANDI Türkiye kaçakçılıkta rekora koşuyor İLHAN TAŞCI ANKARA Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verileri 2006 yılında Türkiye’nin kaçakçılık rekoruna koştuğunu ortaya koydu. Türkiye genelinde 21 bin 598 mali, narkotik ve organize suç meydana gelirken, ilk sırayı 3 bin 702 ile kalpazanlık aldı. Emniyet kayıtlarına göre, 2006 yılında 12 bin 951 mali, 7 bin 341 narkotik, 1306 da organize kaçakçılık suçu işlendi. Mali suçlarda ilk 134 bin gözaltı sırayı 3 bin 702 ile kalpazanlık alırken, Türkiye genelinde bunu 2 bin 786 ile evpolis sorumluluk bölrakta sahtecilik, 1809 mniyet Genel gesinde kaçakçılık kapolayla gümrük kaçak Müdürlüğü’nün samında 21 bin 598 çılığı izledi. 1 yıl içeolay meydana gelirken, risinde 114 işçi sim verilerine göre, 134 bin 805 kişi de desarlığı, 99 naylon fa geçen yıl Türkiye ğişik suçlardan gözaltura, 18 döviz kaçak genelinde 21 bin tına alındı. Türkiye’de çılığı ve 3 kara para 598 mali, narkotik 4 bin 51 kişi terör, 107 aklama olayı yaşandı. ve organize suç bin 720 kişi asayiş, 14 Türkiye genelinde bin 337 kaçakçılık, 3 1361dolandırılıcık, meydana gelirken bin 253 kişi ise trafik 570 tekel kaçakçılığı, ilk sırayı 3 bin suçundan gözaltına 295 de karşılıksız çek 702 ile alındı. Bir yıl içerisinolayı kayıtlara girdi. kalpazanlık aldı. de çeşitli nedenlerle Emniyet’in belirle“şüpheli” görülen melerine göre, Yeni 1575 yurttaş hakkında Türk Lirası’nın tedada işlem yapıldı. vüle çıkmasıyla parada sahtecilik (kalpazanlık) suçunda artış meydaKaçakçılıkta Ankara önde na geldi. Öyle ki, metal paraya rağGözaltının en yoğun yaşandığı bet etmeyen kalpazanlar, 1 YTL ’nin kent sıralamasında ilk sırayı İstançıkışıyla birlikte madeni sahte pabul aldı. 39 bin 797 kişinin gözalra basımına yöneldiler. Madeni sahtına alındığı İstanbul’da, 36 bin 522 te paraya yönelişte güvenlik unsukişi hakkında asayiş, 634 kişi hakrunun bulunmaması ve maliyetin kında terör, 913 kişi hakkında ise kaçok ucuz olması ile elde edilen yükçakçılık suçlamasıyla işlem yapılsek kazancın etkili olduğu belirtildı. Terör suçlamasıyla gözaltına aldi. Emniyetin belirlemelerine göre, mada 977 kişi ile ilk sırayı Diyarkalpazanların sahte banknotları dobakır alırken, bunu 634 ile İstanbul laşıma çıkarma yöntemleri arasınizledi. Kaçakçılık suçlamasıyla göda, döviz büfeleri, banka/finans kuzaltına alınmada ise 1394 kişiyle rumlarındaki toplu ödemelerde desAnkara ilk sırada yer aldı. Başkentte arasına koyma, sinema, tiyatro te bir yıl içerisinde 6 bin 711 kişi asaya da otoyol gişeleri, şans oyunlayiş, 193 kişi ise terör suçlamasıyla rı, canlı hayvan ticareti, seyyar sagözaltına alındı. En az gözaltının tıcıya verme, fuhuş, kaçakçılık ve yaşandığı il ise Bayburt oldu. Bayuyuşturucu, gazino ile eğlence yerburt’ta 32, Niğde’de 99 kişi ve Binleri öne çıkıyor. göl’de de 121 kişi gözaltına alındı. Türkiye’de 1 yıl içerisinde 7 bin 341 narkotik suçu işlenirken, ilk sırayı 4 bin 745 ile esrar aldı. Esrarı 1114 suçla hintkeneviri, 619 suçla Extacy, 512 suçla da eroin izledi. Yıl içerisinde 136 kokain, 127 sentetik ecza, 18 captagon, 44 afyon, 3 de baz morfin olayı meydana geldi. Yıl içerisinde 320 organize suç meydana gelirken, 67 toplu kaçakçılık resmi kayıtlara geçti. Türkiye’de bugüne değin alışılmışın dışında 4 tane de nükleer madde kaçakçılığı saptandı. 2005’te 3 milyondan fazla kişinin ziyaret ettiği Anıtkabir’i geçen yıl, 8 milyondan fazla kişi ziyarette bulundu. E Milyonlar Ata’ya koştu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi huzuruna çıkan yurttaşların sayısı her geçen gün daha da artıyor. Anıtkabir’in ziyaretçi sayısı 2006’da 8 milyonu aşarak, bir önceki yılı 2’ye, 2004’ü de 3’e katladı. Anıtkabir Komutanlığı verilerine göre 2004’te yaklaşık 2.5 milyon kişinin ziyaret ettiği Anıtkabir’e 2005’te 3 milyon 801 bin 340 ziyaretçi geldi. Geçen yıl ise 8 milyon 148 bin 452 kişi Atatürk’ün huzuruna çıkarken; bu rakam, 2004 yılı toplam ziyaretçi sayısının 3, 2005 ziyaretçi sayısının ise 2 katından fazla oldu. Anıtkabir, her yıl olduğu gibi yine Atatürk’ün ölüm yıldönümü olan kasım ayında ziyaretçi akınına uğradı. Ata’nın manevi huzurunda ölüm yıldönümünü ananların sayısı 2002 Kasım’da 406 bin 234 kişi olurken, bir sonraki yıl sayı 881 bin 886’ya yükseldi. Söz konusu oran 2006 Kasım’da ise 1 milyon 35 bin 522 kişi ile ciddi bir artış gösterdi. Yine 2005’te, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın kutlandığı nisan ayında 328 bin 343, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları kapsamında 419 bin 576, Zafer Bayramı’nın kutlandığı ağustos ayında da 314 bin 788 kişi Anıtkabir’i ziyaret etti. Geçen yıl ise bu sayılar katlanarak artarken, nisanda 718 bin 800, Danıştay’a ve gazetimize saldırıların düzenlendiği mayısta 1 milyon 211 bin 245, ağustosta ise 1 milyon 38 bin 951 kişi Ata’ya koştu. Anıtkabir’i 2006’da ziyaret eden yabancıların sayısı ise 125 bin 946 oldu. Son üç yıl yetişmeyecek Öğrencilerin çoğunluğunun karnelerini sakladıklarına işaret eden Erdoğan, yeni karnelerle artık buna gerek kalmayacağını belirtti. Erdoğan, “Karne saklama olayını, artık bir karneyle ortadan kaldıracağız. Artık öğrencilerin karne saklamasına gerek kalmayacak. Bir karnede birkaç yılın notlarını, birkaç yılda gösterdikleri performansı görebilecekler” diye konuştu. Erdoğan, bu yarıyılda öğrencilerin karneleri yeni düzenlenmiş haliyle alacaklarını, ancak son 3 yıla ait yıl sonu notlarının yetişmeyeceğini söyledi. Erdoğan, bu notların, 2006 2007 Eğitim Öğretim Yılı sonunda verilecek karneye yetiştirilmeye çalışılacağını söyledi. MEB’in uygulamaya koyduğu yeni ders programı amacına ulaşamadı Yeni müfredat sınıfta kaldı ZEYNEP ŞAHİN ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), eğitim dünyasının tepkilerine karşın geçen yıl uygulamaya koyduğu yeni ders programı, amaçlandığı gibi öğrenci merkezli eğitimi sağlayamazken öğretmenlere verilen hizmet içi eğitimin yetersiz kalışı da eski ve yeni müfredatın karıştırılarak okutulmasına yol açıyor. MEB’in geçen yıl uygulamaya koydu ğu yeni müfredat programının 3. ders yarı yılı sonuçları, düzenlemenin isteneni vermekten çok uzak olduğunu ortaya koydu. Programın amaçlandığı ve övünüldüğü gibi öğrenci merkezli eğitime geçilmesini sağlayamadığı, bunun nedeninin ise kalabalık sınıflar ile yetersiz donanım olduğu vurgulanırken ortaya çıkan tablo; “eski ve yeni ders programlarının karışımıyla işlenen karma müfredatlı dersler” oldu. EğitimSen Ankara 1 No’lu Şube Başkanı Abdullah Çiftçi, gerek el yazısının gerektirdiği eğik yazma biçimi, gerekse heceden cümleye değil cümleden heceye geçiş metodunu öngören okuma sistemi nedeniyle miniklerin zorlandığına işaret etti. Müfettişlerin dahi programı tam olarak kavrayamadığını vurgulayan Çiftçi, “6 yaşındaki bir çocuğun elini zorla eğiyorsunuz. Düz yazı ile daha kolay yazma öğrenirken, zorlama ile el yazısı yazdırıyorsunuz” dedi. TÜRK EĞİTİMSEN AKP hükümetinin karnesi: Geçmez İstanbul Haber Servisi Türk EğitimSen İstanbul Bölge Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hanefi Bostan, AKP iktidarının 4 yıl önceki seçimlerde vaat ettiklerinin büyük bir kısmını yerine getiremediğini belirterek “Hükümetin 4 yıllık karnesi: Geçmez” dedi. Hanefi Bostan, Kurban Bayramı ve yeni yıl nedeniyle AKP Hükümeti’nin genel bir değerlendirmesini yaptı. Hanefi Bostan EğitimSen’in hükümetle ilgili değerlendirmesini şöyle açıkladı. Ekonomik refahın yükseltilmesi, gelir dağılımı dengesizliğinin düzeltilmesi, işsizliğin azaltılıp istihdamın arttırılması, iç ve dış borçların düşürülmesi, cari açığın aşağı çekilmesi, sağlık hizmetlerinin, eğitim ve öğretimin iyileştirilmesi, AB ile onurlu ilişkilerin kurulması, milli davalarımız Kerkük ve Kıbrıs konularında gururlu ve onurlu çözümler üretilmesi gibi birçok konuda ciddi başarısızlıklar sergiledi.” Bu konuda neler yazılıp söylenmedi ki! Bu nedenle acaba söylenecek daha ne var diye düşünüp duruyorum. Türkiye 2007 yılı ile birlikte bir seçim yılına girdi. Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler bu yıl içinde yapılacak. Günümüz gerçeği, iki önemli seçimde de Türkiye’deki sol hareketin ciddi bir ağırlığının olmamasıdır. Bütün Güney Amerika, sosyalistlerin ve sosyal demokratların yönetimine geçerken, Avrupa’nın birçok önemli ülkesinde sosyalistler seçimler kazanırken Türkiye’deki durum içler acısıdır. Bırakın sosyalistleri, sosyal demokratların da hiçbir ciddi etkisi söz konusu olmuyor. CHP, kendisini sosyal demokrat ilan etse bile, bu partinin yönetim felsefesinin, siyasi tercihlerinin solla ilişkisi ne kadar gerçekçidir? Geçen ay Brüksel’de ABTürkiye Ortak Parlamento Grubu’nda izlediğimiz konuşma ve tartışmalar bile tek başına CHP’nin Avrupa sosyal demokrasisiyle siyasi ve ideolojik hiçbir bağının Solda Birlik Konusu... kalmadığını gözler önüne sermeye yetecek nitelikteydi. ??? CHP’yi geçelim. CHP dışında neler olabilir? CHP dışındaki sol ne ölçüde sol değerlere bağlı görünüyor? İşte bu noktada da ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. CHP dışındaki solun da barış, adalet, eşitlik, özgürlük ve demokrasi konusunda ciddi bir kayma içinde olduğunu söyleyebiliriz. Solun en temel özellikleri; insan haklarını, emekçilerin haklarını, demokrasiyi ve özgürlükleri kayıtsız şartsız savunmasıdır. Demokrasi, örneğin CHP’nin dışındaki solun ne kadar meselesidir? Örgütsüz ve sendikasız bir işçi sınıfı onları ne kadar ilgilendiriyor? Sendikal haklar, insan hakları solun ne kadar umurundadır? Ben bunları yazarken bazı sosyalist kesimlerden itiraz geleceğini biliyorum. Doğrudur, sosyalistlerin bir kesimi bu konularda duyarlı davranıyorlar, ancak onların da toplum üzerinde hiçbir ağırlıkları bulunmuyor. Bugün seçim olsa alacakları oylar binde birler ile ifade edilecek kadar marjinal durumda. ??? Solun böylesine marjinal bir duruma düşüp, devletçi ve milliyetçi bir söylemin ağırlığı altında ezilmesi, kendi bağımsız değerlerini unutup muhafazakâr bir ideolojinin esiri haline gelmesi nasıl açıklanabilir? Bu çıkmaz sokak nasıl aşılabilir? Önce şu noktada bir açıklığa ihtiyaç bulunuyor: Sol muhafazakârlaştığı, milliyetçi söylemlerin esiri olduğu için mi halktan ve toplumdan kopuyor, yoksa marjinalleştiği, halktan koptuğu için mi tutuculaşıyor? Tabii, bir görüşe göre ise yeteri kadar milliyetçi olmadığı için halktan kopuyor. O zaman daha fazla milliyetçilik yaparsa daha kitlesel bir temel elde edebilir. Daha devletçi olursa daha fazla oy alabilir. Ben bu tezin, son yıllardaki deneylere bakarak çok da doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü son yıllarda müdahaleciliği, demokrasiden uzaklaşmayı tercih eden ve bu yolda ilerleyen solun başarılı olamadığını gördük. CHP, tarihinin en düşük oy yüzdelerinde dolaşıyor. CHP aynı zamanda son yıllarda giderek demokrasi ve özgürlüklerden koptu, militarizme sempati gösteren yolda epeyce mesafe aldı. Özgürlükler konusunda ise tam anlamıyla bir kopuş yaşıyor. Bu çizgi CHP’ye toplum nezdinde bir itibar ve güç kazandırmadı. Onu bir kenara bırakalım, diğer solcu akımlar da bir ölçüde milliyetçiliğin altında ezildiler ve muhafazakârlaştılar, onlar da bir kuvvet odağı oluşturamadılar. Solu, İslamcı hareketin yükselişi ve Kürt sorunu paralize etti. Solun önemli bir kesimi bu konuları daha geniş bir özgürlük ortamı içinde çözmek yerine içe kapanmayı tercih etti. Bu konuları özgürlük ortamına çekebilse, sendikal hareket, demokratikleşme alanlarında da inisiyatifi ele geçirebilirdi. Belki de bu kaçınılmaz bir kaderdi, ama başarı getirmedi. Solun birliği uğruna çabalarken, içe kapanmacı, özgürlük karşıtı rüzgârdan nasıl kurtuluruz sorusuna cevap aramalıyız. Çünkü sürekli artan korkularla, yeni ve değiştirici düşünceler üretmek mümkün olmadığı gibi, dinamik bir örgütlenme yaratmak da mümkün değildir. Belki de bütün bunların dışında başka sorunlar var, biz göremiyoruz. Bilebildiğim ve kesin olan bir şey varsa, solun önemli bir kesiminin sol olmaktan çıkıp milliyetçi akımların yedek gücü haline gelmesidir. Başarısızlık, umutsuzluk da buradan geliyor inancındayım. Benim aklım bu kadarına yetiyor… CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle