21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 OCAK 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA ÇANKAYA’YI TEMİZ TUT, TÜRKİYE’Yİ KİRLETME! 17 Uyuşturucu kullanımı ilköğretime inmiş... “Her koldan uyuşturuyorlar!” MERSİN’DE bir grup kadının başlattığı “Atatürk’ün Işığı Çankaya’yı Aydınlatacak” eylemi, birkaç hafta içinde kadınerkek herkesi sararak yerel gündem oluşturdu. Aklınızda olsun, siz de bulunduğunuz yerde bu eylemi başlatabilir, “Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık” eylemi gibi Türkiye’nin gündemine taşıyabilir; tüm ülkeye yayabilirsiniz. Mersin’deki eylem şöyle: Yurttaşlar, pazar hariç haftanın altı günü saat 12.30’da önceden saptanan bir yerde toplanıyor. Mersin’deki toplanma yeri Büyükşehir Belediyesi’nin önü. Ellerinde dosya kâğıdına yazılmış yazılar var. Birkaç örnek: Çankaya Aydınlık Kalacak. Aydınlık Çankaya Aydınlık Türkiye. Atatürk’ün Işığı Çankaya’yı Aydınlatacak. Kadın Erkek El Ele, Çankaya’da Çözüme. CHP Yüzünü Halkına Dön. 15 dakika boyunca hiç konuşmadan, GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Dem Yaşar Şengel: “Mevlana Yılı’na girdiğimize göre; malum şahsiyetler ‘cümbüşlenmek’ yani içmek, ‘dem görmek’ yani içki içmek gibi özelliklerinden de söz ederler mi acaba!” Ya ğ m u r E k i m Yaşar Öz KKTC’den sınır dışı edilmiş. Kaç günlüğüne? Kural Ahmet Önen: Türkiye’de “Anayasanın 102. maddesine uygun olmayan tek seçim, Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı olduğu seçimdir. Malum olduğu üzere zaten o da görev süresi dolmadan Çankaya’dan indirildi!” ellerindeki yazıları önlerinden geçen halka göstererek öyle duruyorlar. 15 dakikanın sonunda, el ele tutuşuyorlar. El ele tutuşma eylemi de 15 dakika sürüyor. İşte bu sırada yoldan geçen insanlar da ellerini uzatıyor ve el ele tutuşan insanların halkası giderek büyümeye başlıyor. El ele tutuşma sırasında kendi aralarında konuşuyorlar; ülkenin geleceğinden duydukları kaygıları dile getiriyorlar; çözüm önerilerini sıralıyorlar. Saat 13.00’te dağılırken “Nerede olursan ol saat 12.30’la 13.00 arasında bir el tut; senin bulunduğun yer de eylem alanı olsun” diyorlar. Bu eylem Mersin’in yerel medya gündemine oturmuş durumda. Her gün televizyon kanallarında, radyolarda, gazetelerde haber Bir el tut oluyorlar. Televizyon kanallarına çağrılıyorlar; düşüncelerini ekrandan daha geniş kitlelere yayma fırsatı buluyorlar. Ama iktidarın dümen suyundaki ulusal medya bu eylemi görmedi, görmek istemiyor. Edebiyatçılar Derneği ise eyleme şu metinle katkı veriyor: “Önce ezanı Arapçaya çevirdiler. Dinlediniz. Sonra ‘Siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz’ dendi. Demokrasi sandınız. Bir çığ gibi Kuran kursları, imam hatip okulları açıldı, din dersleri anayasal zorunluluk oldu. Kabullendiniz. Tesettür arttı, cami sayısı okulları geçti. İnanç özgürlüğü sandınız. Daha sonra bilim insanı ve yazarları vurdular; şairleri ve dansçıları yaktılar. Kimin yaptığını düşünüp durdunuz. En sonunda kapınızı çalacaklar. Size kendinizden başka yardım edecek kimse kalmayacak!” O halde sen de bir el tut! ‘Bir de Atatürk Gibi Düşün, Çözersin!’ Biliyorum, yeni yıla adım atalı henüz bir gün olmuş. Başımızda bin bir tane dert var. Ama sadık okurlarımdan Tarkan Yavuz belki de haklı olarak “Lütfen yeni yıl yazısı biraz içimizi açsın, moral versin” gibi ricasını iletti. Deneyelim. Tatilimize “Saddam cinayeti” damga vurdu. 148 Şiiyi öldürmekten hüküm giydi, yangından mal kaçırır gibi infaz edildi. 2003’te Irak’ı işgal ettiğinde bu ülkeye demokrasi getirdiğini söyleyen büyük Batı(!) ittifakı, şimdi de bu idamla demokrasinin gelme sürecine katkıda bulunduğunu iddia ediyor! O günden bugüne 650 bini aşkın sivil o topraklarda can vermiş. Yaşasın medeni ülkelerin aydın gücü! Helal olsun hepinize! Irak’ı sürekli bir “Kurban Bayramı kesim yeri”ne çevirdiniz ya! ??? Bizim Cumhuriyetimizi kuran insan, öyle izler bıraktı ki… Onun kitabında ne Bush’luk vardı, ne Blair’lik ne de Saddam’lık! Kendi döneminde de liderler arasından parıldayarak sıyrılıyordu, bugün de! Onun çizdiği yol, kan, ırkçılık, istila, sömürü, kin, intikam kokularıyla kaplanmamıştı. Mustafa Kemal, istisnai başarılarla dolu serüveninin yanı sıra tamamen farklı bir “insan”dı. İşte yeni yılın streslerine kapılmadan önce, size “insan” ırkını farklı boyutlarda hissettirecek bazı hatırlatmalar. Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Levent Kırılmaz, bu hafta bana Atatürk araştırmacısı Prof. Dr. İlknur Kalıpçı’nın geçen sene verdiği ve birçok yerde iz bırakan “İçimizden Biri Atatürk” konulu konferansın metnini yolladı. O kadar müthiş bellek tazelemeleri var ki içinde! Örneğin Kalıpçı, o günlerde kurak Ankara’da Çankaya’dan Meclis’e gelirken yol üzerinde sadece bir tek iğde ağacı olduğunu ve Gazi’nin her geçişinde o ağaca durup selam verdiğini anlatır. Sonra bazı işgüzarlar yol genişletmek için o ağacı kesince, o ağacı “soluduğu havanın bir neferi” olarak gören Gazi, hüngür hüngür ağlamış… Aynı Atatürk 1930 yılında, bir evi raylar üzerinde 4 m. 80 cm. kaydırarak bir ağacın kesilmesini engelliyor. Amerikalılar ise aynı yöntemi bir müzikholü 2 metre kaydırmak için 1996’da uyguluyorlar, ilk defa yaptıklarını sanarak… Yine Kalıpçı, 28/7/1933 tarihli “Cumhuriyet”te çıkan haberi hatırlatıyor: Hani bildiğimiz “Atatürk Çiçeği” vardır ya? O ismi bizler vermemişiz. Chicago’da buldukları yeni çiçeğe isim arayan Amerikalı profesörler vermiş. Yani bu isim, tüm dünya için konmuş! Hangi Atatürk’e verilmiş bu onur? Bataklık ve hayvan leşleriyle kaplı ve “kesinlikle ıslah edilemez” raporları verilmiş bir koca ölü alandan, “Atatürk Orman Çiftliği”ni yaratan Atatürk’e… 1980’den sonra 5 Haziran’da kutlamaya alıştığımız Çevre Günü’nü, 25 Mayıs 1933’te ilk olarak halkıyla orada kutlamış Atatürk… Kitaplara verdiği önemi şu sözlerle dile getiriyor Atatürk: “Çocukluğumda elime geçen iki kuruştan birini kitaplara vermeseydim işlerin hiçbirini yapamazdım.” Kadınlar konusuna gelince: 1996’da, İngiltere’de kadın vekil sayısı on misli artar; başarının mimarı Leslie Abdela’yı Türkiye’ye mucizesini anlatmaya çağırırlar: Sözlerinin özeti şu, ‘İngiliz kadını bu başarıyı Atatürk’e danıştı, uygulanan projenin adı da, Atatürk’ün ‘Mutfak Projesi’. Üniformalı ve rütbeli kadın asker mi dediniz? Dünya, bunu ilk defa tabii ki kadınlara sonsuz güvenen Atatürk’ün ordusunda görüp uygulamaya geçiyor. ??? Bir de dünyanın Atatürk’e nasıl baktığı var: Çevremdeki insanlar herhangi bir şey için, “bu yapılamaz” dediklerinde, ben hep şu cümleyi kullanırım, “Ay’a gidilen bir dönemde, Türkler de bunu yapabilir.” Peki, Norveçliler ne dermiş biliyor musunuz, “Yapamıyorsan bir de Atatürk gibi düşün, öyle dene!” Amerika Başkanı Clinton, 2000 yılında mesajını verirken şöyle diyor, “Bugün milenyumun, hiç şüphe yoktur ki, tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Çünkü o, yılın değil asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir.” Atatürk’ün doğumunun 100. yılını 1981’de tüm dünyada kutlayan UNESCO’nun muhteşem belgesi ise şöyle: “Atatürk kimdir; Atatürk uluslararası anlayış, işbirliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir inkılapçı, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı göstermeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu...” Son hatırlatmamız ise bugüne gönderme yapıyor: Bir İngiliz gazeteci Atatürk’e bir röportajda sorar. “Milletler Cemiyeti’ne üye olmayı düşünüyor musunuz?” Cevap: “Şartlarımızı koyarız. Kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz. Eğer davet gelirse düşünürüz”. Evet, Milletler Cemiyeti’ne sadece Türkiye’yi davet edebilmek için yasasını değiştirir ve 1932 ilk davet edilen ülke olur Mustafa Kemal’in Türkiyesi. İşte sevgili okurlar, bugün AB’nin şamar oğlanına çevirmeye kalkıştığı ülkemizin politikacılarına bizden hatırlatması… Geriye kalıyor Atatürk’ün koltuğu... Ben de herkese diyorum ki “Bir de Atatürk gibi düşünün, çözersiniz, çözeriz…” Mutlu ve sıhatli yıllar sevgili Cumhuriyet’ciler. SESSİZ SEDASIZ (!) CHP kurmayları her şeyin farkında! SON yıllarda ABD ve AB emperyalizminin Türkiye’yi bölmeye çalıştığını söyleyenlerin sayısının çığ gibi büyüdüğünü; ortalıkta bölünmüş Türkiye haritaları dolaştığını; Osmanlı’nın son dönemlerine benzer bir süreç yaşandığını, işbirlikçiler dışında hemen herkesin bu gidişi endişe ile izlediğini belirtiyor İbrahim Bozkurt ve şöyle diyor: “Geçenlerde Bakırköy’de çoğunluğu CHP’li arkadaşlarla bu durumu tartışıyorduk. Tartışmanın bir yerinde, ‘CHP’ye içtenlikle oy vermekten yana olanınız var mı’ diye sordum. Bir arkadaş bile ‘evet’ Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Cinsellik Akif Kökçe: “Cinsel suçlarda niye artış yaşanıyor? Erkek çocuklara cinselliğin sevgiliyle değil, düşmanının anasıyla, avradıyla yaşanması öğretildiği için!” diyemedi. Sebebini tartıştık. CHP’nin parti içi demokrasiden yoksun olduğu konusunda fikir birliğine vardık. Ortak bir mektup yazarak CHP üst yönetimine endişelerimizi ve önerilerimizi aktarmayı önerdim. Arkadaşlar ‘Hele şu seçimler bir bitsin, sonra gerekeni yaparız’ dediler. Sonuçta bu tartışmayı seçimlerden sonra devam etmek üzere şimdilik noktaladık. Sanırım CHP kurmayları da bunun farkında ve kendi seçmeninden umudunu yitirmiş olacak ki sağ seçmenden oy istemeye başladılar. Ne diyelim, rastgele!” Vejetaryenler kurban olarak ne kesecek şimdi hoca efendi? Mustafa Necati ve Atatürk’ün Eğitim Devrimi İ. GÜRŞEN KAFKAS 1 Ocak, eğitim devrimcisi Mustafa Necati’nin ölüm yıldönümüdür, 1894’te İzmir’de doğan Mustafa Necati, İzmir İdadisi ve İstanbul Hukuk Mektebi’ni bitirdi, İzmir’de öğretmenlik ve avukatlık yaptı, Yunanlıların İzmir’i işgal edeceğini öğrenince Bahribaba Parkı’nda halkı direnişe çağırdı. Balıkesir’e kaçtı, işgal kuvvetlerine karşı çeteler kurdu. Arkadaşı Vasıf Çınar’la birlikte, Yunanlılara karşı koydu. Halkı bilgilendirmek amacıyla Balıkesir’de “İzmir’e Doğru” adlı bir gazete çıkardı. 1924’lerde Fransa’nın devrimci gazetesi La Populaire’nin yazarı Colette Cordier, Gazi’nin devrimlerini Fransız halkına duyurmak için Türkiye’ye gelmişti. Atatürk’le yaptığı röportajda sık sık Mustafa Necati’nin eğitim alanındaki başarıları nedeniyle adı geçmişti. Colette, anlatılanlar karşısında büyülenmişti. Mustafa Necati ile tanışmak istiyordu. Yakın arkadaşı Samim Rıza, onu Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati’yle tanıştırdı. Necati, Colette’e kimlik bilgilerini ve hizmetlerini anlattı. Necati ve Vasıf, Soma, Akhisar ve Bergama bölgesinde; Bulgurcu Mehmet Efe’yle birlikte kurdukları çeteyle, Yunanlılara karşı koydular. Ege Bölgesi’nin Kuvayı Milliye komutanlığına getirildi. Bu bölgede, bir yandan Yunanlılarla, öte yandan Anzavur kuvvetleriyle savaşıldı. ??? 1920’de birinci dönem Millet Meclisi’nde Saruhan mebusu seçildi. Kastamonu’da kurulan İstiklal Mahkemesi Başkanlığı’na getirildi. İzmir’den milletvekili seçildi. 1923’te, Mübadele (değişim) İmar ve İskân Bakanı seçildi. Balkanlar’dan Anadolu’ya gelen göçmenlerin yerleştirilmeleriyle ilgili çalışmalar yaptı. 1924’te Adalet Bakanlığı görevi verildi. Şeyh Sait isyanı nedeniyle Güneydoğu’da kurulan İstiklal Mahkemesi Başkanlığı’na atandı. 1925’te Milli Eğitim Bakanlığı’na getirildi. Necati’nin en başarılı hizmetleri ve emeği, ülkenin eğitim alanında olmuştur. Mustafa Necati, Fransız gazeteci Colette’e İstiklal Savaşı ve kuruluş dönemindeki hizmetlerini anlattıkça, Colette; “Ben, sizin büyük devrimler yaptığınızı hep duydum. Anlaşılan, siz, bu hizmetlerin hem beyni hem de uygulayıcısısınız” der. Mustafa Necati, tüm hizmetlerinde yol göstericisi ve yönlendiricisinin Mustafa Kemal olduğunu söyler. Necati, direniş ve bağımsızlık savaşının öncülerinden olmuş, kurtuluş ve kuruluş döneminde de devrimciliğiyle önder olmuştu. Ülkenin çıkarlarını, yenileşmeci çalışmalarıyla desteklemişti. Cumhuriyeti ve devrimleri başarıya ulaştırmanın öncülerinden oldu. Yeni devletin altyapısı çağdaş eğitim olacaktı. Amaç, gelecek için etkin kimlikli, aydınlık düşünceli bireyler yetiştirmekti. Demokratik, çağdaş, laik cumhuriyetin sürekliliği ve halkın gönenci için bu koşuldu. Atatürk, yenileşmenin sürekli gelişme ve dinamizm içerdiğini söylüyordu. ??? Eğitimdeki hedef, bilgisizliği yok etmek olacaktır. Osmanlı’nın cemaat halindeki yaşantısı yerine, ulus olma çabası gerçekleşmişti. Mustafa Necati, Atatürk’ün “Okul genç dimağlara, insanlığa saygıyı, ulusa ve yurda sevgiyi, onuru, bağımsızlığı öğretir” özdeyişini gerçeğe dönüştürmüştü. Yeni harfler halka öğretildi. Köy eğitimine önem verildi. Gazi Eğitim Enstitüsü kuruldu. Öğretmenlik ilk, orta, lise ve yüksek diye paydaşlaştırıldı. “Halkevleri/Halkodaları” açıldı. Eğitim seferberliği uygulandı. Millet Mektepleri Yasası’yla eğitim yaygınlaştırıldı. Osmanlı’daki çok başlı eğitim Tevhidi Tedrisat (Eğitimde Birlik) birleştirildi. Devrim halka yayıldı. Mustafa Necati’nin Milli Eğitim Bakanlığı dönemi “öğretmenlerin altın çağı” olmuştur. Arkadaşları, “Mustafa Necati, başı yükseklerde, gözü yıldızlarda, temiz ve çetin bir yenilikçi gibi durmadan çalışır, üretir” diyorlardı. Atıf Kansu; “Mustafa Necati, hayat dolu, şen, ümitli ve gür sesli bir devlet adamıdır” der. Atatürk. “Ben Mustafa Necati’den çok iş bekliyorum. O, hepsini yapacaktır. Buna inanıyorum” sözleriyle beğenisini dile getirmişti. Ülkenin eğitimle gelişeceğine inanan eğitim emekçisiydi. Yaşam sevinciyle dolu, çalışkan ve başarılı Mustafa Necati, 1928’de “daha yapacak çok hizmeti varken” 35 yaşında, rahatsızlanarak öldü. Atatürk’ün çok üzüldüğü, ağladığı ve “Yazık olur, çok yazık olur, kurtarılmalıydı” dediği bilinir. Tabutunun arkasından “Ne evlattı o!..” diye gözyaşı döktüğü, Afet İnan’ın anlatımından öğrenildi. Eğitimdeki yenileşmeci çalışmaları, topluma “yıldız öğretmen” kavramını benimsetme başarısı unutulmazlardandır. Mustafa Necati, Cumhuriyetin kuruluş yıllarının “eğitim emekçisi ve eğitim ışığı olmuştu.” O, eğitimimizi bilgi, sanat ve teknoloji ile Batı uygarlığına yönlendirmeyi öz değerlerimizi yitirmeden gerçekleştirmek istiyordu. Devrimciler ölürken, kalanlardan ve yeni kuşaktan beklentileri “Cansız bileklerde sallanan kutsal görev, bayrağının kavranıp daha yükseklerde dalgalandırılmasıdır” sözleriyle dile getirilir. 1 Ocak’larda Mustafa Necati’nin fırtına kuşu ve yıldız olup / karanlıkları aşıp/ eğitimimizin gelişmesini / ülkemizin aydınlanmasının / önderi ve gönül rehberi olduğunu hatırlatır. Işığı bol olsun, onu saygı ile anıyoruz. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 2 Ocak www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bursa yöresi1 ne özgü bir halk oyunu. 2/ Afri 2 ka’nın güney ucundaki bur 3 nun adı... Yu 4 nan mitolojisin 5 de, tanrıların habercisi olan 6 kız. 3/ Çetin Al 7 tan’ın bir roma 8 nı... İndiyum 9 elementinin simgesi. 4/ Bir kimse1 2 3 4 5 6 7 8 9 nin davranışını, düşün 1 B O R A B A Y A cesini ya da duyguları2 E B O L A B İ T nı değiştirmek. 5/ “Acı3 Y A K A H P O balık, gördek” gibi adF A L A F E L lar da verilen bir tatlı su 4 M 5 E F O R T E R R balığı... Akım şiddeti L İ F birimi kiloamperin kısa 6 L İ R İ K L A H U T İ yazılışı. 6/ Çin müziği 7 E R ne özgü bir tür flüt... 8 K İ N E T İ K F Ekin ekme işi. 7/ Bir şe 9 K A R A V A N A yin erebileceği uzaklık; menzil... İskambilde bir renk. 8/ Argoda çok çalışan öğrenciye verilen ad... Bağ, bahçe, bostan gibi yerlerin çevresine çalı, kamış gibi şeylerden çekilen duvar. 9/ Bilinç... Sert ve fazla kızarmayan bir domates cinsi. ESASKARAR NO: 2005/613 E.2006/568 K. DAVALI: KOR AĞIR NAKLİYAT LTD.ŞTİ. Mithatpaşa Cad. NO: 10/8 KIZILAY/ANKARA Davacı Haydar Ürek vekili tarafından davalı Kor Ağır Nakliyat Ltd.Şti. ile S.S.K aleyhine açılan tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; 1Davacının davasının KABULÜNE, Davacının davalı işyerinde 08.02.1982 tarihinde asgari ücretle bir günlük çalışması olduğunun TESPİTİNE, 2Peşin alman harcın mahsubu ile bakiye 1,00 YTL harcın davalı şirketten alınarak hazineye gelir kaydına, 3Davacı tarafından yapılan 540,00 YTL yargılama masrafının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, 4Davacı vekille temsil edildiğinden yürürlükteki tarifeye göre hesaplanıp takdir edilen 400,00 YTL ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalıya daha evvel ilanen gazete ilanı yapılmış olup, karar özetinin de ilanın yayımlandığı tarihten itibaren 15 gün sonra adı geçen davalıya tebliğ edilmiş sayılacağı ilanan tebliğ olunur. 18/12/2006 (Basın: 63960) ANKARA 18. İŞ MAHKEMESİ’NDEN YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kötü yola düşmüş kadın. 2/ “Ahmet ”: Polisiye romanlarıyla tanınmış yazarımız... “Süsen” de denilen bir süs bitkisi. 3/ Bir içki... Küçük mağara. 4/ Tesir etmek. 5/ Düğme deliği... Eski Mısır inanışında, insanoğlunun yaşamsal dayanağı olan üretici güç. 6/ Yapısına girdiği sözcüğe “iki, çift” anlamı katan yabancı önek... Bir ay adı. 7/ İyi bir şeye işaret olan durum... Dökümcülükte içi boş kopya elde etmek için kullanılan dolgu kalıbı. 8/ Dişi sığır... Pamuktan dokunmuş basma. 9/ Notada durak işareti... Oyma ağaç kap. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle