27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 EYLÜL 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP’li Gazalcı, devlet okullarının içini boşaltan tasarının laik eğitime darbe olduğunu söyledi 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA ‘Tarikatlara yaradı’ Baydemir’e beraat ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) PKK’lilerin cenazelerine ambulans tahsis ettiği için hakklarında dava açılan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanvekili Zülfü Atlı, Personel ve Eğitim Daire Başkanvekili Mübeccel Günaçtı ve Mezarlıklar Şube Müdürü Cüneyt Gültekin’in yargılanmasına dün başlandı. Diyarbakır 1. Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuksuz yargılanan sanıklar katıldı. Baydemir, her ne kadar dava teknik hukuka dayandırılsa da arka planında siyasi neden yattığını öne sürdü. Sanıkların avukatı Sezgin Tanrıkulu da suç işleme kastıyla ambulans tahsis edilmediğini, aksine ambulansın verilmesiyle sosyal bir gereksinimin karşılandığını söyledi. Mahkeme de isnat edilen suçun unsurlarının oluşmadığını belirterek sanıklar hakkında beraat kararı verdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Özel Öğretim Kurumları Yasa Tasarısı uzun tartışmaların ardından yasalaşırken gözler Çankaya’ya çevrildi. CHP Denizli Milletvekili, TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi Mustafa Gazalcı, ‘‘Bu yolla öğretim birliğine, laik eğitime inanmayan kimi tarikatçı okul patronlarına devletin kaynağının aktarılacağını biliyoruz. Devlet okullarının içini boşaltmaya yol açan bu düzenleme büyük bir olasılıkla sayın Cumhurbaşkanı’ndan, Anayasa Mahkemesi’nden dönecektir’’ dedi. TBMM Genel Kurulu’nda geçen hafta görüşmelerine başlanan ve ‘‘ruhban okulu’’ tartışmaları nedeniyle yarım kalan Özel Okullar Yasa Tasarı Tartışma... Bir toplumda sanatçılar, yazarlar, gazeteciler, bilim insanları düşüncelerini ifade ettikleri için yargılanıyorlarsa oturup düşünmek ve şu soruyu sormak gerekmez mi? ‘‘Biz demokrasiyi yaşam biçimi olarak görebiliyor muyuz?’’ Can Dündar’ı NTV’de, Ahmet Hakan’ı da CNN Türk’te izlerken bu soru geldi aklıma... Prof. Dr. Uğur Alacakaptan, Türkiye’nin gündemine oturan 301. maddeyi anlattı, düşünceyi ifade özgürlüğünün ne anlama geldiğinin altını çizdi... Avukat Fikret ilkiz, günlerdir 301. maddenin antidemokratik bir yasa olduğunun altını çizip duruyor ama dinleyen yok... Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, Cumhuriyet’teki köşesinde ‘‘gelen tehlikeyi’’ bir buçuk yıl önce kaç kez yazdı ben anımsıyorum!.. Hem NTV’de hem de CNN Türk’teki ‘‘tartışmayı’’ izledim. İş dönüp dolaştı ‘‘En baba Türk benim’’e geldi, düşünceyi ifade özgürlüğünü savunanlara ise neredeyse ‘‘Ya sev ya terk et’’ mesajı verildi... Adliye önündeki ‘‘tacizci’’ ise yine gecenin ‘‘kahramanı’’ydı, ‘‘En baba Türk’’ olarak kimseye söz hakkı tanımadı... Olay Orhan Pamuk, Perihan Mağden, Elif Şafak olayı değil, Türkiye’nin demokrasiyi içine sindirip sindirememe olayı... Bugün onlar yargılandı, yarın başkaları yargılanacak... 301. madde ‘‘Türklüğü, TBMM’yi, hükümeti, laik Cumhuriyeti, yargıyı, asker ve polisi alenen aşağılama’’ gibi tariflerle açıklanmaya çalışılıyor... Tartışmalarda AKP ve CHP sözcülerinin açıklamalarına baktığımızda ise olay ‘‘devlet kavramı’’ olarak karşımıza çıkıyor... Hiç kimse Fransa, İngiltere, Almanya’daki benzer yasalarda ‘‘en baba Fransız, Alman, İngiliz’’ kavramının değil, ‘‘ulus’’ kavramının yer aldığını görmüyor... ??? Türkiye günlerdir Elif Şafak’ın ‘‘Baba ve Piç’’ romanıyla ve açılan davayla yatıp kalktı, televizyonlar, gazeteler bu olayı verdi... Oysa 93 yaşındaki Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ da tıpkı Elif Şafak gibi yargılanıyordu... Medya neredeydi? Neyse CNN Türk’te gazeteci Cüneyt Özdemir, Çığ’ı bulup kamuoyunu bilgilendirmişti... Bizim aydınlarımız, yazarlarımız, bilim insanlarımız, AB milletvekilleri, yabancı televizyoncu ve gazeteler Elif Şafak için Beyoğlu Adliyesi’nin önünü doldururken, Cumhuriyet gazetesini bombalayan, Danıştay’ı basıp, yargıç üye Mustafa Yücel Özbilgin’i öldüren Alparslan Arslan’ın Ankara’da davası görülüyordu... Ankara’da ne bir aydın, yazar, sanatçı, bilim insanı, yabancı gazeteci ve ne de AB bir milletvekili bulunuyordu duruşma salonunda... Daha önce yazdım... Elif Şafak’ın ve onun gibi düşünen yazarların görüşlerine katılmıyorum... Ben düşünceye karşı, düşünceyle mücadele ederim, yasalarla ve yasaklarla değil... Elif Şafak ilk duruşmada aklandı... Şimdi keyfi yerinde... Kitabının reklamı ise her gün yapılıyor... Yine benim anlamadığım 301. maddedeki ‘‘Türklük’’ kavramının ne olduğu. Bu, kimi tacizcilerce ‘‘Türkçülük’’ olarak yorumlanıyor. Böylece ‘‘Türk Ulusu’’ kavramı kendiliğinden ortadan kalkıyor. ‘‘Ulus’’ kavramı başka şey ‘‘Türk’’ kavramı başka şeydir. Ulus bireylerden oluşur. Türk’üyle, Kürt’üyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Ermenisiyle, Boşnağıyla, Tatarıyla ulusa dönüşür ve yurttaş kimliği oluşur. Türkiye’de hukuk üzerinden politika yapanlar, iki yıl önce Cumhuriyet’te yayımlanan ‘‘Nurettin Veren, 40 Yıllık Yol Arkadaşı Fethullah Gülen’i Anlatıyor’’ yazı dizisini yargı yoluyla durdurdu... Aradan 18 ay geçti ve yargı yayımlanıp yayımlanamamasına karar veremedi... ??? 301’den yargılanan Elif Şafak eğer Fethullah Gülen’e yakın bir yazar olmasaydı acaba ilk duruşmada ‘‘beraat kararı’’ çıkar mıydı? Asla!.. Olayın özü budur!.. Benim 18 ay önce yayını durdurulan yazı dizim için yargı henüz karar veremedi!.. Olay çok açık... Bizimkiler, sizinkiler!.. Bir tacizci önüne gelen hakkında ‘‘Türklüğe hakaretten’’ suç duyurusunda bulunuyor, savcı ‘‘Aman bana bir şey olmasın’’ deyip dosyayı yargıca gönderip işin içinden sıyrılıyor... Şu ‘‘Türklük’’ kavramını ‘‘Ulus’’ kavramı olarak değiştirmek gerekir... Bir de savcılar tarafından tacizcilere ödün vermemek!.. Yazımı bitirince aklıma geldi... Bir işadamından ‘‘imar izni’’ için 100 bin YTL rüşvet istediği savıyla AKP’li Belediye Başkanı (BüyükçekmeceTepecik) Rafet Yıldız’ı tutuklama isteğiyle nöbetçi mahkemeye gönderen savcı Adil Kökçü, olaydan sekiz gün sonra nereye atandı?.. Mardin’e!.. Ne diyebilirim!.. Bir şeyler yazarsam ‘‘hükümeti aşağılamaktan’’ 301. maddeden yargılanırım!.. Korktum(!) ve vazgeçtim!.. ? Ruhban okulunun açılışına geçit verdiği gerekçesiyle tartışmalara yol açan Özel Okullar Yasa Tasarısı önceki gün akşam kabul edildi. Yasanın laik eğitime inanmayan tarikat okullarına kaynak aktarılmak için kullanılacağını belirten CHP’li Gazalcı, “Bu düzenleme büyük bir olasılıkla Sayın Cumhurbaşkanı’ndan, Anayasa Mahkemesi’nden dönecektir’’ dedi. sı önceki gün akşam kabul edildi. Görüşmeler sırasında tekriri müzakere yapılarak ‘‘Azınlık okullarında Türk vatandaşı olmayan azınlık çocukları da okuyabilir’’ içerikli önerge geri çekildi. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik önergenin kendi grubunda da rahatsızlık yarattığını, muhalefeti hedef alan ‘‘Şimdi buradan, Lozan delindi, biz kurtardık, diye bir kahramanlık çıkarmayın. AKP grubunun isteğiyle, arkadaşlarımızın tereddütü olduğu için tekriri müzakere yapılmıştır’’ sözleriyle kabullenmiş oldu. CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, yeni düzenlemeyle ‘‘yerli yabancı herkesin güvence göstermeden, nitelik, başarı ölçütü aranmadan özel okul açabileceğine’’ dikkat çekerek ‘‘Eğitimin niteliği düşecektir. Eğitimi bir adım daha özelleştirip dinselleştirecektir’’ dedi. Tarikat patronlarına devlet kaynakları aktarılacağını kaydeden Gazalcı, ‘‘Düzenleme sosyal devlet anlayışını, eğitimde fırsat ve olanak eşitliğini yaralayacaktır. AKP, 4 yıldır eğitimi özelleştirme ve dinselleştirme peşindedir. Bu tasarı nitelikli eğitim veren okullara da zarar verecektir. Çünkü iktidara yakın olan okullar desteklenecek, haksız rekabet ortamı doğacaktır’’ görüşünü dile getirdi. Genel kurulda kabul edilen tasarıyla getirilen düzenlemeler ana hatlarıyla şöyle: ? Azınlık okulları ‘‘Rum, Ermeni ve Musevi azınlıklar tarafından kurulmuş kendi azınlığına mensup Türkiye Cumhuriyeti uyruklu öğrencilerin devam ettiği okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim özel okulları’’ olarak tanımlanıyor. ? Yabancı okullarda idareci olmak için Türk asıllı olma koşulu kaldırılarak Türk vatandaşı olma zorunluluğu getiriliyor. ? Milletlerarası özel öğretim kurumları yalnızca yabancı uyruklu öğrencilerin devam edebilecekleri yükseköğretim dışındaki milletlerarası özel öğretim kurumu; yabancı uyruklu gerçek ve tüzelkişiler tarafından veya Türk vatandaşlarıyla ortaklık yolu ile Bakanlar Kurulu’nun izniyle açılabilecek. ? Yabancı okullar Bakanlar Kurulu’nun izniyle yeni arazi edinebilecek ve kapasitelerini en fazla beş misline kadar arttırabilecek. V AKIFLAR YASA TASARISI ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART 364 taşınmaz azınlıklara iade edilecek ? Vakıflar Yasa Tasarısı, namı müstear (takma ad) ve namı mevhumlar (eski ad) adına kayıtlı 212, Vakıflar Genel Müdürlüğü adına kayıtlı 28 ve Hazine’ye kayıtlı 124 taşınmazın, azınlık vakıflarına devredilmesini öngörüyor. EMİNE KAPLAN İnanç sömürüsü sorusu ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü, Ramazan nedeniyle yoksul ve orta gelirli ailelerin yoğun olarak yaşadığı yerlerde kurulan iftar çadırlarına, AKP amblemi ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğraflarının asılmasının ibadetin gizli olması esasıyla çeliştiğini belirtti. Ülkü, Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede, ‘‘Bu tablo ile halkımızın dini duyarlılıklarını ve içinde bulunduğu ekonomik zorlukları propaganda fırsatı olarak değerlendirmiş ve sömürmüş olmuyor musunuz’’ diye sordu. Hollanda da katıldı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hollanda’nın Terorizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi’ne (TMMM) resmi katılımı nedeniyle merkez karargâhında imza töreni düzenlendi. Genelkurmay Eğitim Daire Başkanı Tümgeneral Ali Erdinç burada yaptığı konuşmada, terorizmle mücadelede ulusal çabaların tek başına yeterli olmadığını vurgulayarak, ‘‘Terorizmle mücadelede başarıyı kazanmak için uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi hayati önem taşıyor’’ dedi. Erdinç, üye sayısı 7’ye yükselen merkezin Hollanda ile birlikte daha da güçleneceğini söyledi. ANKARA CHP’nin Lozan Antlaşması’nın delindiği gerekçesiyle eleştirdiği Vakıflar Yasa Tasarısı ile 1974 yılında Yargıtay kararıyla devlet tarafından el konulan, çoğunluğu kilise ve şapel olan 364 taşınmaz, azınlık vakıflarına iade edilecek. ‘‘Hz. Meryem ve İsa Mesih’’ gibi adlarla ‘‘namı müstear (takma ad) ve namı mevhumlar (eski ad)’’ adına kayıtlı ve yaklaşık 150 trilyon değerindeki 212 taşınmazın 177’si kilise, şapel ve sinagoglardan oluşuyor. Azınlık vakıflarına sınırsız taşınmaz edinme olanağı getirilmesi, 1974 yılında Yargıtay kararı ile el konulan taşınmazların vakıflarına iade edilmesi yolunun açılması nedeniyle yoğun tartışmalara neden olan Vakıflar Yasa Tasarısı’nın geçici 9. maddesi, ‘‘Cemaat (azınlık) vakıflarının mal edinememeleri nedeniyle tapuda halen namı müstear veya namı mevhumlar, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Hazine, vasiyet edilmiş veya bağışlanmış olup da bağışlayan veya vasiyet edenler adına kayıtlı taşınmazları, tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleri ile bir likte bu yasanın yürürlüğünden itibaren 18 ay içinde tapu sicil müdürlüklerine müracat edilmesi halinde vakıfları adına tescil edilir’’ hükmünü öngörüyor. Azınlık vakıflarının namı müstear ve namı mevhumlar adına 212, Vakıflar Genel Müdürlüğü adına 28, Hazine adına kayıtlı 124 taşınmazı bulunuyor. Tasarının yasalaşması durumunda bu taşınmazlar, vakıfları adına tescil edilecek. Namı müstear ve namı mevhumlar adına kayıtlı 212 taşınmazın 177’si Çanakkale Gökçeada’da, 35’i ise İstanbul’da bulunuyor. [email protected] Prof. Dr. Soysal ve Prof. Baykal, Vakıflar Yasa Tasarısı’na tepki gösterdi ‘Karşılıklılık ilkesi korunmalı’ MAHMUT GÜRER ANKARA Eski Dışişleri Bakanı ve BCP Genel Başkanı Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Vakıflar Yasası’nda yer alan ‘‘karşılıklılık esası’’ ile ‘‘vakıf yönetim kurullarının oluşumuna ilişkin maddelerin’’ Lozan Antlaşması’nı ‘‘deldiğini’’ söyledi. Marmara Üniversitesi Devletler Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferit Hakan Baykal da yasanın vakıflara ‘‘yeni haklar tanınması’’ nedeniyle Lozan Antlaşması’na aykırı olduğunu vurguladı. Tasarıyı değerlendiren Prof. Dr. Soysal, düzenlemede yer alan karşılıklılık esasına ilişkin maddenin Türkiye’nin kurucu belgesi olan Lozan Antlaşması’yla ters düştüğünü anlattı. Yasanın 6. maddesinde ‘‘Cemaat vakıflarının yöneticileri mensuplarınca kendi aralarından seçilir’’ denildiğini vurgulayan Soysal, bu durumun Lozan’daki karşılıklılık esasına aykırı düşeceğini anlattı. Soysal, Yunanistan’daki Türk vakıflarını, ‘‘Türklerin yönetemediğini’’ belirtirken bu nedenle Türkiye’nin yasaya, ‘‘Yasanın 6. maddesi Yunanistan Lozan kapsamında ilgili düzenlemeleri yaptıktan sonra yürürlüğe girer’’ şeklinde bir ifade koyması gerektiğini söyledi. ‘Yasal süreç yok sayılıyor’ Prof. Dr. Baykal da tasarının Lozan’a ayrı kı yönünün ‘‘mütekabiliyet (karşılıklılık) esası’’ olduğunu söyledi. Türkiye’nin bu düzenlemeyle vakıf yönetimleri ve taşınmazlarını tamamen azınlık vakıflarına devrettiğine dikkat çeken Baykal, tasarının tamamlanmış yasal süreç ile statüsü belli olan vakıflara ‘‘yeni haklar tanınması’’ nedeniyle de Lozan Antlaşması’na aykırı olduğunu vurguladı. Baykal şu değerlendirmeyi yaptı: ‘‘ Türkiye bu yasayla hem yönetim hem de taşınmazları vakıflara vermekte, yasaya eklenen karşılıklılık esası kapsamında demektedir. Ancak dikkatli bakıldığında Türk vakıflarının en çok bulunduğu ne Yunanistan’da ne de Mısır’da bu kuruluşların yönetimleri Türklere bırakılmamıştır.’’ DİNK’E AÇILAN DAVAYA TEPKİ Af Örgütü: 301. madde tamamen kaldırılmalı LONDRA (ANKA) Uluslararası Af Örgütü, ‘‘Türklüğü aşağılamak’’ suçlamasıyla gazeteci Hrant Dink adına yeni bir davanın açılmasına sert tepki gösterdi. Örgüt, ‘‘davanın açılmış olduğunu duymanın dehşeti içinde olduklarını’’ belirterek 301. maddenin tamamen kaldırılmasını istedi. Merkezi Londra’da bulunan örgüt, Dink hakkında açılan yeni dava ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, ‘‘Af Örgütü, haberlerde TCK’nin 301. madde dahilinde ‘Türklüğü aşağılamak’ suçlamasıyla Hrant Dink adına yine bir davanın açılmış olduğunu duymanın dehşeti içindedir’’ ifadelerini kullandı. ‘‘Af Örgütü, bu yargılamayı ifade özgürlüğü haklarını kullanmalarına karşı ortaya çıkan yıldırma örneklerinin bir parçası olarak göz önüne almaktadır’’ denilen açıklamada, örgüt, ifade özgürlüğü hakkının Türkiye’nin de taraf olduğunu beyan ettiği uluslararası sözleşmelerde yer aldığına dikkat çekti. Örgüt, Hrant Dink’in 301. madde uyarınca üçüncü kez davalı olduğunu anımsatarak, ‘‘Bu en son yargılama için, yazarın barış içinde muhalif fikirlerini ifade etmesine karşı ortaya çıkan hukuksal bir yıldırma örneği olması sebebiyle özellikle endişe duymaktadır’’ dedi. Lice’de mayın patlaması ? ANKARA (AA) Diyarbakır’ın Lice ilçesinde teröristler tarafından döşenen mayına basan Piyade Uzman Çavuş Cuma Cançelik, ayağından yaralandı. Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yer alan açıklamada, önceki gün Lice bölgesinde icra edilen aramatarama faaliyeti esnasında Uzman Çavuş Cançelik’in, teröristlerce döşenen mayına bastığı bildirildi. Cançelik’in sol ayağında uzuv kaybı olacak şekilde yaralandığı bildirildi. İRTİCA UYARISINA FARKLI YORUM The Guardian: Başbuğ AB’ye meydan okudu LONDRA (ANKA) Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un yankı bulan irticaya ilişkin açıklamaları İngiliz The Guardian gazetesince ‘‘AB’ye meydan okumak’’ olarak yorumlandı. Gazete, ‘‘General, ordunun siyasette rolü olduğunda ısrar ediyor’’ ifadesini kullandı. The Guardian gazetesi, Orgeneral Başbuğ’un yankı bulan son açıklamalarını değerlendirdi. Ian Traynor imzalı yazıda, ‘‘Önde gelen bir Türk generali, ülkedeki İslamcılık tehlikesinin ‘alarm’ verici boyutlara ulaşmakta olduğu uyarısını yaparak Recep Tayyip Erdoğan’ın merkez sağ hükümetine acıtıcı bir saldırıda bulundu’’ görüşü öne sürüldü. Başbuğ’un ‘‘AB’ye meydan okuduğunu’’ iddia eden gazete, ‘‘Kara Kuvvetleri Komutanı Başbuğ, AB’nin askerlerin siyasetin dışında kalmaları talebine meydan okuyarak Erdoğan hükümetini, askeri liderliğin hâlâ kendisini Türkiye’nin laik anayasasının nihai hakemi olarak gördüğü konusunda uyardı’’ diye yazdı. Gazete ‘‘Askerlerin Türk siyasetindeki rollerinin güçlü savunmasının, AB’nin Türkiye’nin birliğe katılma çabalarına ilişkin değerlendirmelerini etkileyeceği kesindir’’ yorumunu da yaptı. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 ANMA 28 Eylül 1994 günü Beşiktaş Arzum Cafe’de iki arkadaşıyla birlikte hunharca katledilen ELMAS YALÇIN Halkların bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinde, sevenleri ve ailesinin yüreklerinde sonsuza dek yaşayacaktır. YALÇIN AİLESİ 28 Eylül 2006 Perşembe (bugün) saat 12.30’da Feriköy Helvacı Dede Mezarlığı’nda mezarı başında anılacaktır. CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle