13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 AĞUSTOS 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türk Hava Yolları, işe aldığı hosteslere ‘hamile kalmamaları’ konusunda sözleşme imzalattı 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT THY’ den çağdışı uygulama ÖZCAN YAŞAR Terörün Yeni Stratejisi Beytüşşebap, Kuzey Irak sınırına 40 kilometre uzakta bir ilçemiz. Terör bugünkü azgın boyutlara ulaşmış olmasa bile bölgenin çok çeşitli özelliği nedeniyle stratejik öneminin dikkate alınması gereken bu küçük kentte, alay komutanlığının 55; ilçe jandarma komutanlığının ise 30 lojmanı olduğunu, DHA’nın dünkü bülteninden öğreniyorum. Bu lojmanların bazılarında bekâr subay ya da astsubaylar, 5 altı kişi olarak birlikte kalıyorlar. Garnizonun 100’e yakın subayastsubay personeli ise aileleriyle birlikte ilçede, 120 ile 180 YTL arasında kiraladıkları evlerde oturmak zorundalar. Korumasız kiralık evlerde yaşayanların en büyük tedirginliği, özellikle terörist takibi amacıyla kırsala görevli olarak gittikleri zaman arkalarında bıraktıkları eşleri ve çocuklarının durumu. Lojmanlar için sağlanan güvenlik önlemlerinin, mahallelere serpiştirilmiş kiralık evlerde bulunmaması, hem göreve gidenlerde hem de onların dönüşünü bekleyenlerde huzursuzluk nedeni oluyor. Pilot ve kabin ekibi sıkıntısı yüzünden birçok uçağını iptal etmek zorunda kalan Türk Hava Yolları (THY), işe aldığı hosteslere ‘‘hamile kalmamaları’’ konusunda sözleşme imzalattı. Hosteslere imzalatılan sözleşmeyi çağdışı bulan Havaİş Sendikası ve sivil toplum örgütleri, uygulamanın derhal kaldırılması için baskı yapılacağını açıkladı. THY, kabin memuru sıkıntısı yaşamamak için çağdışı bir uygulamaya imza attı. Şirket, filoya dahil edilen uçaklar nedeniyle bir süre önce 800’e yakın kabin ekibi almıştı. Hosteslerin işten ayrılmamaları için tedbiri elden bırakmayan THY, hostesler için ‘‘hamile kalmamaları’’ yönünde sözleşme imzalatarak baskı uygulama yoluna gitti. Hosteslere imzalatılan sözleşmenin 2. maddesinin dördüncü paragrafında, ‘‘Kabin memuru, yalnız bu görevi yerine getirmek üzere istihdam edileceğinden, uçuculuğa mâni bir halin vukuunda (hamilelik dahil), ortaklık tek taraflı olarak hizmet akdini hitamından önce ihtar ve ihbara hacet kalmaksızın feshetmeye yetkilidir’’ ifadelerine yer verildi. ‘Uygulama insan haklarına aykırıdır’ osteslere ‘‘hamile kalmamaları’’ konusunda sözleşme imzalatan THY yetkililerine tepki gösteren Havaİş Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Yağcı, bu uygulamanın insan haklarına aykırı olduğunu belirterek bu konuda gereğini yapacaklarını söyledi. H Ağır bedel Korumasız bir apartman katında yaşamak zorunda olmanın ağır bedelini önceki günkü vahşi saldırı sonunda yaşamını yitirerek ödeyen şehit astsubay Levent Çelik’in hedef seçilmiş olması, terörün acımasız amaçlarına ulaşma isterisi karşısında, devlet olarak boş vermişliğimizi ve aymazlığımızı göstermiyor mu? Her birey can taşıyor. Ama evinde eşi ve çocuğu ile yattığı sırada, sırf üniforması nedeniyle teröristin vahşi saldırısına hedef seçilen Levent Çelik’e karşı işlenilen cinayet, ceza hukuku literatürüne tam bir insanlık suçu olarak geçecektir. Gazeteci olarak, terör çetelerinin işledikleri cinayetlerden sonra, Genelkurmay Başkanlığı’na, özellikle başbakan ya da bakanlardan, politikacılardan gönderilmiş olan başsağlığı mesajlarını adeta tiksinerek izlediğimi söylemeliyim. Aylardır süren uçuş rötarlarına 12 saatlik rötar da eklendi Havaİş Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Yağcı, uygulamanın insan haklarına aykırı olduğunu belirterek bu konuda gereğini yapacaklarını söyledi. Eski genel müdürlerden Yusuf Bolayırlı döneminde de hamilelerin işten çıkarılacağı yönünde sözlü bir beyanda bulunulduğunu ifade eden Yağcı, daha sonra yayımlanan bir genelgeyle hatanın düzeltildiğini bildirdi. Yağcı, işten çıkarılma korkusuyla bazı hosteslerin hamileliğini gizleyebileceğine dikkat çekerek ‘‘Böyle bir durum hem bebek hem de anne açısından son derece risklidir. Buna meydan vermemek için hata acilen düzeltilmelidir’’ dedi. Yağcı, uçuş ekibinin sorunlarıyla ilgili 2 Ağustos’ta Kabin Hizmetleri Başkanlığı’nda bir toplantı yapıldığını, ancak çıkan tartışma nedeniyle gündem maddelerinin ele alınamadığını söyledi. Bazı sivil toplum örgütleriyle irtibat halinde olduklarına dikkat çeken Yağcı, uygulamanın derhal kaldırılması yönünde her türlü girişimi başlatacaklarını kaydetti. Kadrolaşma aksaklığı getirdi Türk Hava Yolları’nda (THY) aylardır süren uçuş rötarlarına 12 saatlik rötar da eklendi. 6 Ağustos Pazar günü İstanbulPekin seferinde 12 saat gecikme yaşandı. THY’nin İstanbulPekin seferini yapması planlanan uçaktaki elektrik arızası yüzünden A 330 tipi uçak seferden çekildi. Yolcular, yeni uçak ve kabin ekibinin hazırlanması için yaklaşık 12 saat bekleyerek CIP Salonu’nda sabahladı. THY’de kadrolaşma, deneyimli elemanların işten çıkarılıp yerlerine eğitimsiz ve deneyimsizlerin alındığı iddiaları sürerken pazar gecesi yolcular havaalanında saatlerce mağdur oldu. Atatürk Havalimanı’nda TK 20 sefer sayılı İstanbulPekin seferi için 247 yolcu THY uçağına alındı. Kalkışa hazırlanan uçakta elektrik arızası meydana gelince, teknisyenler çağrıldı. 2 saat süren çalışma sonrası arızanın giderilemeyeceği anlaşılınca yolcular indirilerek uçak seferden çekildi. Yolcular, uçağın kalkış saatine kadar CIP Salonu’nda bekletildi. Ancak arızanın giderilmesi uzun sürünce uçuş ekibinin de mesaisi doldu. Yeni ekibin gelmesi için bir süre daha havalimanında bekleyen yolcular, THY’yi protesto ederek görevlilerle tartıştı. Yolcular, yeni uçuş ekibinin de gelmesiyle yaklaşık 12 saatlik bir gecikmeyle 7 Ağustos Pazartesi günü saat 11.20’de Pekin’e hareket edebildi. Klişeleşmiş mesajlar O mesajlar, ülke bütünlüğü gibi, bağımsızlığımız, bayrağımız gibi günümüzde ne yazık ki kimi odakların küçümseyerek söz ettiği kavramlar için imza sahiplerinin duyduğu saygınlıktan söz ederek, belli kalıplar içinde klişeleşmiş duyguları içerir. Ya sonra? Sonra, sonsuzluğa uğurlama törenlerinde söylenenler.. Ve şehidin kanının yerde kalmayacağını yineleyen bağıtlar.. T Ü R B Ü L A N S A G İ R E N YO L C U U Ç A Ğ I Ve bir başka aymazlık örneği Dünkü gazetelerde okumuş olmalısınız. Diyarbakır’da jandarma komando er olarak görevini yaparken operasyon dönüşü teröristlerin uzaktan kumandalı mayını patlatması sonucu bir gözünü kaybeden, sol kolu da parçalanan gazi İsmail Pehlivanoğlu, maddi sıkıntı nedeniyle tedavi için Ankara’ya gidip gelmekte zorlanıyormuş. Durumunu Kocaeli Valiliği’ne yansıtmış. Oradan Valilik Sosyal Yardım Vakfı’na gönderilmiş. Vakıftan da Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne yönlendirmişler gaziyi. Belediyeden verilen yanıt tek kelime ile bir ihanet belgesi: ‘‘Talebiniz sosyal hizmetler etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirilen sosyal yardımlar kapsamında değerlendirilememektedir.’’ Sol gözünü ve sol kolunu yitirmiş olduğu için çalışma olanağı da bulamayan gazi, kendisini bu duruma düşüren terörist mayınından farksız bir başka sarsıntı ile yıkılmış olmalıdır. Gazetelerden bu durumu öğrenen İzmit Tümen Komutanlığı, İsmail Pehlivanoğlu’nu çağırmış, Ankara’ya gidip gelmesi için kendisine araç verileceği bildirilmiş. Çalışamaz durumda olan bir gazinin tedavisini üstlenmeyi sosyal hizmet etkinliği olarak algılamaktan yoksun bir büyükşehir belediyesi, sosyal hizmetler için ayrılmış ödenekleri acaba nerelerde ve kimler için kullanmaktadır? ??? Evlerimizde rahat uyumamız için görev yapan insanlara mayın tuzaklarından arındırılmış yolları yapmakta ayak sürüyen, onları güvenli lojmanlarda barındırmak yerine, sıradan evlerde oturmak zorunda bırakan ihmalciler arasındaki mesaj alıp vermeler ya da tören ritüelleri, yerlerini ne zaman kalıcı çözümleri uygulayacak politik iradenin eylemine bırakacaktır. Sayın Başbakan, beni duyuyor musunuz? 3 yaralı tedavi altında İstanbul Haber Servisi THY’nin İstanbulTokyo seferini yaparken Narita Uluslararası Havaalanı’na inişe geçtiği sırada türbülansa giren yolcu uçağındaki yaralılardan 2 hostes ve bir Japon yolcunun tedavisi hastanede sürüyor. THY Basın Müşavirliği’nin verdiği bilgiye göre THY’nin 190 yolcusuyla İstanbulTokyo seferini yapan TK 50 sefer sayılı Airbus 340 ‘‘Mersin’’ isimli yolcu uçağı, Narita Uluslararası Havaalanı’na inişe geçtiği sırada türbülansa girdi. Bu sırada yaralanan 2 kabin görevlisi ve 4 yolcu, inişten sonra hastaneye kaldırıldı. Yolculardan 3’ünün tedavileri ayakta yapılırken, boynundan yaralanan bir Japon yolcu ile 2 kabin memurunun tedavilerinin ise sürdüğü öğrenildi. RİZE BELEDİYESİ’NİN UYGULAMASI İstifa eden Gülay Barbarosoğlu’nun yerine Prof. Dr. Gülay Altay getirildi Zam yerine ‘hac ve umre izni’ ÖMER ŞAN Kandilli’ye jet atama İstanbul Haber Servisi Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu’nun yerine Prof. Dr. Gülay Altay atandı. Barbarosoğlu önceki gün görevinden istifa ederek ayrılmıştı. Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nde 15 Aralık 2002’de göreve başladı. Görevini Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’dan devralan Barbarosoğlu, yaklaşık 3.5 yıl sürdürdüğü görevinden önceki gün istifa etti. Barbarosoğlu’nun 15 Aralık 2005’te 3 yıllık görev süresi dolmasına karşın Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşe Soysal’ın göreve devam etmesini istemesi üzerine bir yıl daha burada kalmaya karar verdiği öğrenildi. Soru işaretleri... PROF. ALTAY, ÇELİK YAPI UZMANI İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülay Altay 1988’den bu yana BÜ’de görev yapıyor. İTÜ İnşaat Fakültesi’nden 1971’de mezun olan Altay, aynı üniversitede 1977’de doktorasını yaptı. 1982’de doçent olan Altay, 1988’de de BÜ’de profesörlük unvanını aldı. Altay, 19871988 tarihlerinde ABD The George Washington Üniversitesi’nde misafir profesör olarak bulundu. Mesleki çalışmaları ve danışmanlıkları arasında COSTC Projesi, Yürütücülüğü ve PROHITECH (tarihi yapıların depremden korunması) danışmanlığı bulunan Altay’ın uzmanlık alanı çelik yapıların analizi ve tasarımı ile depreme dayanıklı yapı tasarımı olarak öne çıkıyor. RİZE Rize Belediyesi, işçilerine zam öngörmeyen toplu iş sözleşmesine 3 aylık ‘‘Hac ve Umre İzni’’ maddesi ekledi. Belediyeİş Sendikası uygulamanın ‘‘din ve vicdan hürriyetine’’ aykırı olduğunu vurgularken CHP’li Hemşin Belediyesi de buna karşılık toplu iş sözleşmesine ‘‘Anıtkabir ve Çanakkale Şehitlerini Ziyaret’’ için 3 gün ek izin süresi maddesini koydu. Rize’nin Hemşin Belediyesi ile imzalanan toplu iş sözleşmesi töreninde konuşan Belediyeİş Sendikası RizeArtvin Şube Başkanı Muammer Öksüz, anlaşmayla 15 işçi için yüzde 25’lik ücret artışı sağlandığını belirtti. Öksüz, Hemşin Belediye Başkanı Başar Cumbur’la görüşerek sözleşmeye ayrıca ‘‘Anıtkabir ve Çanakkale şehitlerini ziyaret’’ amacına yönelik ek 3 günlük izin maddesinin de konulduğunu söyledi. ‘İnsanlar arasında ayrım yapılıyor’ Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net DEKAN PROF. ALPASLAN: Aralık 2006 tarihinde görevi bı rakması beklenen Barbarosoğlu’nun ani istifası kafalarda soru işaretleri yarattı. Barbarosoğlu’nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 21 Haziran’da rasathanede gerçekleştirilen bir toplantıya katıldığı sırada giydiği kıyafet ve tavırları eleştiri konusu olmuştu. Ayrıca Barbarosoğlu’nun 1 Ağustos’ta basın kuruluşlarına gönderdiği 15 Aralık 200215 Temmuz 2006 Yönetim Faaliyet Raporu’nda da kullandığı ‘‘enstitü müdürü olarak başlatmış ve tamamlamış olduğum çalışmaların özeti’’ ifadesini kullanmasının istifaya daha önce karar verdiğinin göstergesi olduğu öne sürüldü. ‘İstifa sürpriz değil’ Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşe Soysal, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, isti fa eden Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu’nun asli görevi olan eğitim ve araştırma faaliyetlerine geri dönmeyi arzu ettiğini ve bu isteği doğrultusunda yeni akademik yıla bölümünde başlamak üzere görevinden ayrıldığını bildirdi. Soysal, Barbarosoğlu’nun asli görevi olan Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyeliği görevine döndüğünü kaydetti. ‘Yaşam boyu eğitime önem veriyoruz’ ZEYNEP ŞAHİN Öksüz, törendeki konuşmasında Rize Belediyesi ile Hizmetİş Sendikası arasında imzalanan ve yaklaşık 600 işçiyi kapsayan sıfır zamlı toplu iş sözleşmesine de değindi. Hizmetİş Sendikası’nın böyle bir sözleşme imzalayarak sendikal mücadeleye ihanet ettiğini vurgulayan Öksüz, anlaşmaya ayrıca ‘‘Hac ve Umre İzni’’ maddesinin de eklendiğine dikkat çekti. Bu maddenin din ve vicdan hürriyetine aykırı olduğunu ifade eden Öksüz şöyle konuştu: ‘‘Zaten sözleşmeden 3 ay, yasalardan da 3 ay olmak üzere toplam 6 aylık yasal izni olan işçilere bu hakları saklı tutularak sanki yeni bir hak veriyormuşçasına sözleşmeye eklenen ‘dini görevlerin ifası’ şeklindeki ek 61. madde ile 2 aylık hac izni ve bir aylık da umre izni yer alıyor. Yasalarımızda yurttaşların veya çalışanların dini görevlerini yerine getirmesini engelleyen herhangi bir yaptırım olmadığı gibi, söz konusu 6 aylık izni işçilerimiz dilediği gibi kullanmaktadırlar. Bu maddeyle insanlar arasında ayrım yapılmaktadır.’’ Ulusal Deprem Konseyi Başkanı Prof. Eyidoğan, ‘erken uyarı’yı değerlendirdi Uyarı sistemi, sismik bir şalterdir BARIŞ MUMYAKMAZ Ulusal Deprem Konseyi Başkanı (UDK) Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, hiçbir deprem erken uyarı sisteminin günümüz teknoloji koşullarında insanların tahliyesine yönelik bir acil uyarı yapamayacağını belirterek ‘‘Sanılanın aksine, deprem erken uyarı sistemi akıllı bilgisayarlarca işletilen sismik bir şalterdir. Bu şalter, sadece deprem merkezinin çavresindeki fabrikaları, santralların, ? Ulusal Deprem Konseyi Başkanı Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, “Deprem erken uyarı sistemi akıllı bilgisayarlarca işletilen sismik bir şalterdir. Olası bir İstanbul merkezli depremde erken uyarı sisteminin İstanbul için haber vermesi mümkün değil’’ diye konuştu. rafinerileri, metro, banliyö trenleri ve doğalgaz şebekesini durdurabilir’’ diye konuştu. Ulusal Deprem Konseyi Başkanı Prof. Dr. Eyidoğan, ‘‘deprem erken uyarı sistemi’’ni değerlendirdi. Eyidoğan, erken uyarı sistemlerinin deprem merkez üslerinde yararlı olamayacağını belirterek ‘‘Olası bir İstanbul merkezli depremde erken uyarı sisteminin İstanbul için haber verme si mümkün değil’’ diye konuştu. Günümüz teknolojisinde akıllı bilgisayarlar aracılığıyla uzak bir noktadaki depremin birkaç saniye öncesinden tespit edilerek önemli tesislerin elektrik, doğalgaz gibi kaynaklarının kesilebildiğini vurgulayan Eyidoğan, ‘‘Bu sistem sadece kabaca hesapla depremin merkez üssünden 10 km. uzakta bir tesis için 1 saniye önce anlamına geliyor. Hiçbir zaman 1015 saniye zamanımız yok’’ diye konuştu. ANKARA Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökhan Alpaslan, yaşam boyu eğitime önem verdiklerini belirterek ‘‘Bilgiden bilgi üreten, sorgulayıcı, analiz yapabilen, kendini yaşam boyu eğitime hazırlamış diş hekimleri yetiştirmeyi arzu ediyoruz’’ dedi. Fakülteleri bünyesinde 67 profesör, 17 doçent, 10 yardımcı doçent ve 120 asistan bulunduğunu belirten Dekan Alpaslan, her yıl 8090 öğrenci alındığını belirtti. Alpaslan, öğrencilere ilk 3 yıl klinik öncesi eğitimle, temel tıp, diş hekimliği bilgisi ve modeller üzerinde temel pratik eğitimin verildiğini, son iki yılda da klinik eğitimin uygulandığını kaydetti. Alpaslan, klinik eğitiminde hastalarla bire bir ilgilenen öğrencilerin öğretim elemanlarının gözetiminde çalıştığına dikkat çekti. Alpaslan, şunları kaydetti: ‘‘Türkiye’deki diş hekimliği eğitimi üç aşağı beş yukarı birbirine benzer ve oldukça iyidir. Bu, kendi fakültem için de diğer fakülteler için de geçerli. Biz belki, hastalarımızın daha çok olması nedeniyle öğrencilerimize daha çok pratik yapma olanağı sağlıyor olabiliriz. Yine de çok net söylemeyeyim, görecelidir. Yönetim olarak öğrenci merkezli bir yönetim anlayışını tercih ediyoruz.’’ CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle