15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 AĞUSTOS 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Müttefik Savaş Ünlü: ‘‘Subaylarımızın başına çuval geçirme, ellerine kelepçe takma gibi faaliyetlerinden başka neler olup bittiğini bilenler varsa açıklasa da bu büyük müttefikimizin büyüklüğünü halkımız daha çok anlayabilse!’’ KUŞADASI’NDA ilginç bir tartışma yaşanıyor. Sami Ofer’in denize sıfır konumda gökdelen yapmasına izin verenler ‘‘basın bildirisi’’ yayımlayarak söz konusu kararı savunuyorlar. Mustafa Saraç, Ofer yandaşlarının kamuoyunu yanlarına çekme çabaları karşısında şöyle diyor: ‘‘Bunların savunma gerekçeleri, sekiz maddeden oluşuyor. Üçüncü sıradaki gerekçe, maalesef belediyenin kamu çıkarları yerine ‘marketfriendly’ yani piyasadostu bir bakış açısını tercih ettiğini gösteriyor. İnanılır gibi değil ama gökdelen izninin mazereti aynen şöyle açıklanıyor: ‘Yapılan araştırmalarımız, mevcut imar durumu ile bu arazide rantabl bir tesis kurulmasına olanak vermediğini göstermiştir.’ Türkçe yanlışlarını düzeltmek kolay. Oysa, kentin kamusal çıkarlarını korumakla görevli bir Halk politikacıya güvenmiyormuş... ‘‘Politikacı kimseye güvenmiyor!’’ PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Kur dalgasının faturasını kiracı ödüyormuş. Doğrudur, ev sahibine kur yapılmaz! Anlaşma Rıza Tan: ‘‘7 bin yeni liralık milletvekili maaşı dururken 380 liralık asgari ücret sadakasının azaltılması isteğine boyun eğenler egemenlik hakkını kullanarak halkın kanını emme konusunda IMF ile bir anlaşma yapmış olabilir mi!’’ belediyenin, bir özel şirketin ‘rantabilite’sini merak ve kaygı konusu yapması; işte asıl düzeltilmesi gereken bu bakış tarzı oluyor. Bırakınız bir kamu görevlisinin bildirisini, bu madde, Ofer’in imar tadilat talep dilekçesinde dahi bir gerekçe olarak yazılamaz; ‘Bana ne kardeşim kâr edemiyorsan’ yanıtını alacağı kesindir. Sözlük, ‘rantabl’ karşılığını, ‘kâr sağlayan’ şeklinde veriyor. Demek oluyor ki, belediyemiz, bunca işinin arasında, ‘Ofer, kâr sağlar mı, sağlamıyorsa ne yapabiliriz’ diye pek meraklanıp, ciddi bir araştırma yapmış. Ve demek oluyor ki, belediyemizin kamu hizmetleri arasında, tekellerin ‘kâr endeksi’ne göre, kat sayılarına, imar yoğunluğuna ve sökülecek ağaç sayısına ‘balans Rantabilite ayarı’ yapmak da bulunmaktadır. Araştırmak, iyidir, saygı duyulmalıdır. Ancak, özel şirketlerin kâr edip etmemeleri belediyenin kararını neden etkilesin? Yoksa, kamu yöneticilerinin halka hizmet sunma vazifesi yanında, İsrail tekellerinin kârını garanti etmek gibi bir mecburiyeti de mi var? İşin kötüsü, ‘emsal hakkı’ doğmaktadır. Diğer arsa zenginleri, ‘Bizim imarımız da, rantabl tesise olanak vermiyor’ diyerek gökdelen talebiyle başvurursa, nasıl reddedilecekler! Esnaf, ‘Rantabilitemiz düştü’ deyip çöp vergisinin iptalini isterse, emsal sayılmayacak mı! Yoksullar, ‘Biz doğduğumuzdan beri kâr edemiyoruz’ derse, yoksulluk belediyemizin derdi değilse bile, rant eksikliği en azından ‘üçüncü dereceden önemde’ bir sosyal sorun sayılmayacak mı!’’ Lübnan Lübnan’da bir insanlık dramı yaşanıyor; İsrail ordusunun saldırıları sonucu çoğunluğu sivil olmak üzere binden fazla insan ölmüş, Beyrut’un bir bölümü de dahil olmak üzere Güney Lübnan bir harabeye dönmüştür. İsrail, ülkenin altyapısına karşı giriştiği özel harekâtla Lübnan’ı uzun yıllar belini doğrultamayacağı ağır bir yükün altına sokmuştur. İsrail’in ‘‘resmi’’ amacı Lübnan’ın güneyindeki Hizbullah yoğunluğunu Kuzey’e doğru çekilmeye zorlayarak kendisini füze, roket gibi uzun menzilli silahlara karşı güvence altına almaktır. Ne var ki başvurduğu şiddet, dile getirdiği ‘‘resmi’’ amacın dışında, ABD ile bundan başka bir hedef üzerinde mutabakata varıldığını, Lübnan’ın işgalinin Büyük Ortadoğu Projesi’nin ön hazırlıklarından biri olduğunu göstermektedir. Burada bir hedefin de Suriye’ye karşı yeni bir tehdit ve harekât üssü oluşturmak olduğunu söylemek yanlış olmaz. Lübnan ordusunun gerek donanım gerekse personel açısından kendisinden kat kat güçlü İsrail ordusuna karşı yapabileceği bir şey yoktur. İsrail’in Lübnan içinde nereye kadar ilerleyeceği, Hizbullah’ın nereye kadar direneceğine bağlıdır. ??? 2003 tahminlerine göre Lübnan’ın nüfusu 4 milyon 498 bindir. Nüfusun yüzde 83’ünü Araplar oluşturmaktadır; Arapların yüzde 63’ü Müslüman, yüzde 8’i Dürzi, kalanı ise Maruni Hıristiyandır. Nüfusun yüzde 11’i ise Yunan asıllıdır, bunların yüzde 59’u Ortodoks, yüzde 41’i Katoliktir. Ayrıca Lübnan nüfusu içinde tümü Ortodoks Hıristiyan olan yüzde 5 oranında Ermeni ile tümü Müslüman olan yüzde 1 oranında Kürt vardır. Sayısal verilere göz atmayı sürdürelim: Lübnan halkının yüzde 59.5’i Müslümandır. Müslümanların yüzde 60’ı Şii, yüzde 40’ı ise Sünnidir, ayrıca nüfus içinde yüzde 7 oranında temsil edilen Dürziler de Müslüman nüfus içinde kabul edilmektedir. Nüfusun yüzde 20’sini ArapKatolik olan Maruni Hıristiyanlar oluşturmaktadır, yaklaşık yüzde 5.5 oranında Yunan asıllı Ortodoks, yüzde 3.4 oranında Yunan asıllı Katolik ve yüzde 3.4 oranında da Ortodoks Ermeni mevcuttur. Cumhurbaşkanı Hıristiyanlardan, Başbakan Sünni Müslümanlardan, Meclis Başkanı ise Şii Müslümanlardan seçilmektedir. 128 üyeli parlamentoda Hıristiyanlarla Müslümanlar yarı yarıya temsil edilmekte, Dürziler ve Nusayriler ise Müslüman statüsünde değerlendirilmektedir. 2005 seçimlerinde Şiilerin Hizbullah/Emel Partisi parlamentoda 35 sandalye elde etmiştir. Parti, parlamentoda azınlık olmasına karşın devlet geleneğine göre parlamento başkanlığı görevi Şii Emel Partisi’nin lideri tarafından yürütülmektedir. ??? 26 Kasım 1941 tarihinde Fransız mandasından kurtulan Lübnan’ın bu karmaşık etnik/dinsel yapısıyla devletleşmesi kolay değildir. Yüzde 63’lük ArapMüslüman nüfus içinde büyük ölçüde feodal bağlar/ilişkiler egemendir. ‘‘Lübnanlılık’’ bilinci neredeyse hiç gelişmemiştir. Şiilerin önemli bir bölümü siyasal duruş olarak Beyrut’taki merkezi devletten çok İran’ın etkisi altındadır. Şiilerin etkili askeri/siyasal gücü Hizbullah/Emel’in ise başlıca amacı, Lübnan halkının esenliği ve refahından çok İsrail devletini ortadan kaldırmak, daha sonra ülkede şeriat düzenini kurmaktır. Hizbullah’ın her iki amacı da bir bölüm Sünni dışında geri kalan siyasal güçlerle arasında sürekli bir gerginlik nedenidir. 1975 yılında Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında başlayıp uzun yıllar süren iç savaş ve 1982’deki İsrail işgali Lübnan’ı kan gölüne çevirmişti. 1982 işgalinde Lübnanlı Hıristiyan milislerin (falanjistler) İsraillilere destek verdiklerini unutmamak gerekir. Ülke bugün yeniden kan gölüne çevrilmiştir, bu kez aktörler farklıysa da neden aynıdır: Feodal ilişkiler, dinsel temeller, çağdışı kafalarla günümüzün modern devleti kurulamıyor. Böyle olunca da iç ve dış tehlikelere karşı halk savunmasız kalıyor. Ortadoğu coğrafyasındaki her ülkenin Lübnan’dan çıkarması gereken dersler var. (eposta: dkavukcuoglu?superonline.com) Ya ğ m u r E k i m SESSİZ SEDASIZ (!) Güneydoğu’nun feodal yapısı YEDİTEPE Üniversitesi’nden yardımcı doçent M. Atilla Öner’in birkaç sorusu var: ‘‘Kızılırmak Nehri’nin doğusunda var olan sosyal yapıya devlet ne kadar müdahale edebilir? Söz konusu bölgenin mevcut yapısında ekonomik gücü elinde bulunduran ve belediye meclisleri ile il genel meclislerinde kendi adamları bulunan aşiretlerin kendi insanlarının yaşam kalitesini yükseltmek yönünde kaygı duyması nasıl sağlanabilir? Mevcut sorunların arkasında yatan aşiret yapısı niçin tartışılmıyor? Kendini Kürt olarak tanımlayan ve maddi güce sahip, ülkenin batısında yaşayanlar kendi insanlarının içinde bulunduğu aşiret ortamını değiştirerek iyileştirmede ne rol oynayabilirler? ‘İcra ettikleri sanatları ile Kürtlerin ezilmişliğini gündeme getirdiklerini ifade eden’ ve Kürt olduklarını beyan eden sanatçılar başka ne yapabilir? Demokratik Toplum Partisi yöneticisi olanlar hangi aşiretin üyeleridir? Ayrılıkçı terör örgütü PKK’nin üyeleri hangi aşiretlerdendir?’’ Bir soru da biz ekleyelim: Ağzından ‘‘demokrasi’’yi düşürmeyen enteldantel takımı feodal yapı içinde ‘‘maraba’’, tarikat yapısı içinde ‘‘kul’’ muamelesi gören halkı ne kadar tanıyor? Susturucu Akif Kökçe: ‘‘BM İsrail’e dur diyemiyor. Birleşmiş Milletler’e susturucu takıldıysa adını değiştirsin; Susturulmuş Milletler!’’ ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Çankaya’nın Belediyesi ‘‘Belediyecilikte en önemli sorunumuz, yasadan kaynaklanıyor. Çünkü yeni yasa, ilçe belediyelerini hemen hiç yetkisiz denecek şekilde pasifleştirdi. Bir büyük kentte alınacak kararlar sadece büyükşehir belediye başkanının inisiyatifine bırakılıyor. Biz sadece çöp toplama ve park sulama konusunda yetkiliyiz!’’ (Cumhuriyet 13 Temmuz 2006) Bu serzenişin sahibi herhangi bir ilçeyi değil, ‘‘Başkentimizin Başkenti’’ denilebilecek, Ankara’nın Çankaya ilçesini yöneten Belediye Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz... Türkiye’nin, başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere hemen tüm üst düzey kurumlarına ve yöneticilerine de ‘‘yerel yönetim hizmeti’’ vermekle görevli bir belediye, yetkisizlikten ‘‘dert’’ yanıyor! Başkan Eryılmaz şöyle devam ediyor: ‘‘Düşünün ki bu yasa büyükşehir belediyelerine, ilçe belediyelerinin kararlarını değiştirerek onaylama hakkı bile tanımış. Yani siz ne derseniz deyin, tam tersini uygulamak zorunda kalabilirsiniz.’’ Böylesi bir yetki Cumhurbaşkanı’nda bile yok!.. TBMM’nin uygun gördüğü yasaları Çankaya veto edebiliyor ama, ‘‘değiştirerek onaylama’’ gibi hukukla ve demokrasiyle adeta alay eden bir uygulama akla bile gelemez! Ne var ki bu kurnazlık büyükşehir belediyeleri yasasını yazanlarda ve onaylayanlarda doruğa çıkmış görünüyor. İlçe belediyelerine, ‘‘Siz ne karar alırsanız alın, benim dediğim olur’’ diyen ve bu çağdışılığı ‘‘yasa’’yla yapabilen bir ‘‘büyükşehir diktatörlüğü’’, hukuk devletinde geçerli olabiliyor!.. O kadar ki.. örneğin ilçe belediyesinin karşı çıkmasına rağmen, büyükşehir tarafından imara açılan alanlardaki yeni yapılaşmanın çöp, sulama, temizlik vb. hizmetlerini de yine ‘‘o ilçe’’ yapmak mecburiyetinde... Çankaya Belediye Başkanı Eryılmaz’a, böylesi ‘‘onur kırıcı’’ koşullara rağmen yerel yönetim hizmetlerini nasıl yapabildiğini sorduk. Yanıtını şöyle özetlemek mümkün: ‘‘inatla, inançla ve dirençle...’’ İşte bunlardan bazı güncel örnekler: TOPLUMSAL DAYANIŞMA: Çankaya Belediyesi Toplumsal Dayanışma Merkezi (TODAM) sağlıktan eğitime, beceri geliştirmeden semt sorunlarının çözümlenmesine kadar hemen her konuda kent sakinlerinin yerel yönetimle dayanışma içinde toplumsallaşarak hemşeri haklarını kullanmalarını sağlıyor. HALK SAĞLIĞI: Belediye sağlık ekipleri gezici sağlık ve laboratuvar hizmetleriyle ilçeye yayılırken, sayıları 16’ya varan semt poliklinikleriyle de halkın tümü kucaklanıyor. ‘‘Yürüyüş mesafesinde sağlık hizmeti’’ sloganıyla başlatılan çalışmaların hedefi ise 2006 yılı sonunda 40 sağlık ocağına ulaşmak. SPOR OKULU: Bu yıl yüzme, okçuluk, hentbol, atletizm, futbol, basketbol, voleybol, tenis, çim hokeyi, step dans ve tekerlekli sandalye basketbol dallarında gerçekleşen yaz spor okuluna, 0813 yaş grubundaki çocuklar katılıyor. DOĞAL ÜRÜNLER: Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Vakfı’nın ürettiği doğal tarım ve süt ürünleri, Çankaya Belediyesi’nin eski TED Koleji yerleşkesinde bulunan Doğal Ürünler Gıda Pazarı’nda halka sunuluyor. TİYATRO: Çankaya Belediyesi Şehir Tiyatroları, Ankaralılara bir sezon boyunca çeşitli gösteriler sergilemelerinin yanı sıra profesyonel hocaları ile de birçok tiyatrocu yetiştirdi. BAHÇE YARIŞMASI: Belediyece düzenlenen ‘‘BalkonPencere Bezeme, Çatı Teras ve Bahçe Düzenleme Yarışması’’ büyük ilgi gördü. Apartman, site, villa bahçesi gibi kategorilerde yapılan yarışma kentlilik eğitimine dönüştü. MUHTARLARA CHECKUP: Çankaya’daki 108 mahalle muhtarı eşleriyle birlikte checkup’tan geçirildi. Muhtar ve eşlerine kan, idrar, EKG, boğaz kültürü ve akciğer filmlerinden oluşan testler uygulandı... Bunların dışında denebilir ki Ankara’daki başlıca kültür, sanat ve bilimsel etkinliklere ‘‘ev sahipliği’’ yapan ve tüm olanaklarını seferber eden yerel yönetim birimi de yine Çankaya Belediyesi... ‘‘Büyükşehir’’e ve büyükşehiri ‘‘kollayan’’ demokrasi yoksunu yasalara rağmen... ekinci?cumhuriyet.com.tr HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 Ağustos www.mumtazarikan.com DOSYA NO: 2005/247 TAL. Bir borçtan ipotekli bulunan, altta tapu kaydı, özellikleri ile satış şartları belirtilen taşınmaz Müdürlüğümüzce Açık Artırma suretiyle satılarak paraya çevrilecektir. Satış ilanı ilgililerin adreslerine posta ile tebliğe gönderilmiş olup, adreste tebligat yapılamaması veya adresi bilinmeyenler için de işbu satış ilanının ilanen tebliği yerine geçeceği ilan olunur. TAPU KAYDI: Gaziantep İli, Şahinbey İlçesi, 1.Bölge Tapu, Alleben Mahallesi 2 Pafta, 499 Ada, 82 Parsel, 1 Cilt, 27 Sayfada, Altı katlı Kargir Apartman cinsi ile kayıtlı 800.00 m2 yüzölçümlü taşınmazda kurulan Kat Mülkiyetine göre 17/210 arsa paylı, Bodrum katta 2 Bağımsız Bölüm No’lu Mesken. İMAR DURUMU: Taşınmaz İmar planına göre Ayrık nizam beş katlı yapı adasına gelmektedir. HALİHAZIR DURUMU VE ÖZELLİKLERİ: Satışı yapılacak taşınmazın olduğu bina bodrum+zemin+3 normal katlı olmak üzere toplam 5 katlı betonarme binadır.Güneydoğukuzey cephedeki dairede 1 salon, 3 oda, mutfak, banyo, lavabo, wc bulunmaktadır. Dış cephede 2 adet balkon mevcuttur. Mesken olarak düzenlenen dairenin duvarları ince sıva üzerine yağlıboya yapılmıştır. Zemin tabanı mozaik, kapı ve pencere doğramaları ahşaptır. Pencerelere demir korkuluk yapılmıştır. Mutfak, Lv. wc, banyo duvarları kısmen fayans kaplanmıştır. Elektrik ve Su abonesi mevcuttur. Toplam inşaat alanı brüt 120 m2, kullanım alanı ise 105 m2’dir. Kaloriferlidir. Asansörü yoktur. Bina yaklaşık 35 yıllık olup, yıpranması % 32 olarak düşülmüştür. Taşınmaz Hükümet Konağı’nın yaklaşık 1000 m. batısındadır. Belediye ve sosyal hizmetlerden tam olarak yararlanmaktadır. Çevresi tamamen imarlı yapılaşmıştır. Şehrin belli başlı caddelerinden olan Atatürk Bulvarı’nın yaklaşık 80 m. kuzeyinde, Kemal Köker Caddesi’nin yaklaşık 100 m. güneyindedir. Taşınmazın olduğu yerin imarlı yapılardan meydana gelmesi, yine Gaziantep Lisesi’nin 100 m güneyinde bulunuşu, ulaşım kolaylığı olumlu taraflarıdır.Yine düz bir jeolojik yapıda olması nedeniyle de inşaat yapma kolaylığı mevcuttur. Eski sayılabilecek yerleşim bölgesinde olması, sokaklarının dar olması nedenleriyle park sorunu, rakım düşüklüğü nedeniyle de kışın hava kirliliğinden dolayı konut açısından tercih edilmeyen bölge komumunda bulunmaktadır. Mahalli posta adresi: Alleben Mah.Şair Nabi Sokak No: 7 Özsoy Apt. D: 2 Şahinbey/Gaziantep’tir. KIYMETİ : Arsa bedeli: 800.00 m2 X 220 YTL X 17/210 hisse = 14.247.62 YTL. Yapı bedeli : 120.00 m2 X 359 YTL X 0,68 (% 32 yıpranma)= 29.294.40 YTL, Arsa ve Yapı bedeli toplamı ........................... = 43.542.02 YTL’DİR. SATIŞ ŞARTLARI : 1Birinci Açık Artırma 02.10.2006 günü saat 13.30 dan 13.45’e kadar Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Mezat Salonu adresinde yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ını ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunacaktır. Böyle bir bedelle alıcı çıkmaz ise en çok artıranın taahhüdü baki kalması kaydıyla: İkinci Açık Artırma 12.10.2006 günü Saat 13.30’dan 13.45’e kadar Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Mezat Salonu adresinde yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 40’ ını, satış masraflarını ve varsa rüçhanlı alacaklar toplamını geçmesi şartı ile en çok fiyat verene ihale yapılacaktır. Bu şartlarda da alıcı çıkmaz ise satış talebi düşecektir. 2Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin % 20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhale damga vergisi, tapu alım harcı, tahliye ve teslim masrafları ile % 1 KDV alıcıya aittir. Tellaliye, tapu satım harcı, taşınmazın aynından doğan birikmiş emlak vergisi satış bedelinden ödenecektir. 3İpotek sahibi alacaklılarla, irtifak hakkı sahipleri de dahil diğer tüm ilgililerin bu taşınmaz üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını, dayanağı belgelerle 15 Gün içinde Müdürlüğümüze bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu siciliyle sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İİK’nin 133. Maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve diğer zararlar ile temerrüt faizinden alıcı ve kefilleri müteselsilen mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için Müdürlüğümüzde açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilecektir. 6Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve şartlarını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2005/247 Tal. sayılı dosya numarası ile Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 02/08/2006 (İc.İf .K.Madde 126) Basın: 39190 GAZİANTEP BİRİNCİ İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ TürkiyeErmenistan 1 arasında, 2 ‘‘Aktaş’’ da 3 denilen bir göl. 2/ Akde 4 niz Bölge 5 si’nde bir 6 akarsu... İnce 7 dantel. 3/ Bir sözü hem ger 8 çek hem de 9 mecaz anla1 2 3 4 5 6 7 8 9 ma gelecek biçimde kullanma sanatı... 1 A Ğ L A M S I K A L Y A N A K ‘‘Mey süzülmüş şi 2 C P A N C A R şeden ruhsarı ol 3 I S 4 K A N U N AMA muş sana’’ (Nedim). MA L A K 4/ Ender, seyrek... 5 A F İ B A R I E Karahindibanın seb 6 R A Z İ L ze olarak yenen yap 7 A H M E R rakları. 5/ Yüksek 8 A İ T M T E ısıda pişirilmiş top 9 S T R A T E J İ rak. 6/ Bir gıda maddesi... Hindistan’da hükümdar ve prenslere verilen san. 7/ Eski Türk güreşlerinden biri... Hayvanlara vurulan damga... Hububat tozu. 8/ Nefsin isteklerini kırma. 9/ Kırklareli’nin Demirköy ilçesinde, ‘‘tabiatı koruma alanı’’ kapsamına alınan göl... Oyunda cezalı çocuk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Rusya’da yaşayan ve ‘‘Abakanlar’’ da denilen Türk soylu halk. 2/ Alçak enlemlerde esen düzenli rüzgâr... Bir müzik parçasının dinleyicilerin isteği üzerine bir kez daha çalınması. 3/ Sanı... Osmanlı devletinin Müslüman olmayan uyruklarına verilen ad. 4/ Ağrı Dağı’na verilen bir başka ad... Bir renk. 5/ Halk dilinde bademe verilen ad... Sıkıntı verme, üzme. 6/ Bir ilimiz. 7/ Japon lirik dramı... Türk müziğinde ‘‘usul’’ anlamında kullanılan sözcük... Tellür elementinin simgesi. 8/ Tibet sığırı... Bakır elementinin simgesi. 9/ Yemek odası. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle