25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 AĞUSTOS 2006 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Bugün 6 Ağustos... Hiroşima’nın bombalanışının yıldönümü... 15 ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Katladı, bir daha katladı... Ohta Nehri altı kolla kucaklar denizi. Nehir kolları arasındaki ince ve uzun adalar köprülerle bağlıdır birbirlerine. Burası, 1589 yılında Nohri Terumoto’nun kurduğu Hiroşima kentidir... 6 Ağustos 1945 gününün sabahında on binlerce insana mezar olan Hiroşima! Atom bombasından beş yıl sonra Japonlar, katliamda ölenlerin anısına bir tören yapmak isterler, Hiroşima’da... Amerikalı askerler engel olurlar barış törenine. Hiroşima’yı konuşmak, ölenleri anmak bile yasaktı o yıllarda. Öyle ki Sankichi Togo, ‘Atom Bombası Şiirleri’ adlı kitabını gizlice yayımlar; atom bombasının atılmasından 16 yıl sonra, 1961’de!.. Hiroşima’ya giden ilk Türk gazeteci Ölümler Arasında Yaşamak... Günler hızla akıp gidiyor... Acılar birbirini kovalıyor, ölüm haberleri içinde yaşıyoruz. Yanı başımızdaki savaşın kahrına, ölen çocukların kanına, yaşamdan ayrılan dostlar için tutulan yas karışıyor... Sonra bir doğum haberi, bir düğün, bir şenlik, herhangi bir sevinçli haber ve yüreğimizde, yüzümüzde kahkahalar, sarılıp kucaklıyoruz birbirimizi... O an sanki ölüm yokmuş, hiç ölünmeyecekmiş gibi sımsıkı yapışıveriyoruz yaşama... ‘‘Aslolan hayattır /Beni unutma Hatçem’’ diyen şairin umudunu benimseyiveriyoruz... Halit Çapın ve Yılmaz Çetiner... İkisiyle de bir arada, aynı çatı altında çalıştım. İkisinden de çok şey öğrendim, dostluklarını tattım, sohbetleriyle zenginleştim... Halit Çapın’dan röportajın inceliklerini, yazıyla atmosfer belirlemenin hassas dengesini; Yılmaz Çetiner’den geniş kapsamlı dizi yazılarda, ayrıntıların tadını kaçırmadan, bütüncül bakışın önemini kaptım... ‘‘Bir yudum çay’’ın tadı hâlâ damağımdadır... Sizlere de elveda dostlar... Elveda ustaçırak ilişkisinin günümüz medyasında var olmayan güzellikleri... Duygu Asena’ya veda edişimizin haberleriyle, Van’daki bir araştırmanın haberi birçok gazetede yan yana yer alıyordu: Anadolu Ajansı kaynaklı haberde, Zozan Özgökçe, Van Kadın Derneği (VAKAD) tarafından yapılan ankete katılan 766 kadından yüzde 56’sının şiddete uğradığını; büyük bir çoğunluğunun aile içinde şiddet gördüğünü; evli olanların kendi eşlerini seçmediklerini; yeniden dünyaya gelme şansları olsa, kadın olarak yaşamak istemediklerini açıklıyordu. İçinizde kaçınız Zozan Özgökçe’yi tanır bilemiyorum... Bu haberle birlikte, Zozan’ın o güzel, genç ve azimli yüzü gözlerimin önünde beliriverdi. Yıllardır Van ve çevresinde sürdürdüğü çalışmaları düşündüm... (Görüyorsun işte sevgili Duygu, hiçbir çaba boşa gitmiyor!) Zozan, anket sonuçlarını değerlendirirken, kadın olmakla eğitim arasındaki ilişkiyi vurguluyordu. Eğitim düzeyi arttıkça şiddet azalıyor, seçim hakkı çoğalıyor ve kadın olarak var olmaktan duyulan mutluluk artıyordu. Bir başka önemli nokta: Kadına karşı ayrımcılık, tüm yörede (tıpkı Türkiye genelinde olduğu gibi) kanıksanmıştı... Şimdi ben heyecanla VAKAD’ın yayımlayacağı ‘Yapacak Çok İşimiz Var’ başlıklı kitabı bekliyorum... Bu haberle birlikte, Hakkâri’deki çocukların sokakta oynadıkları oyunları düşünürken buluyorum kendimi ... Hakkâri’de çocuklar nasıl saklambaç oynuyorlardı bilir misiniz? Kendi kulaklarımla duydum. Ebe olan çocuk, gözlerini yummuş şöyle sesleniyordu: ‘‘Önüm arkam sağım solum sobe! Babası, polis asker korucu olmayan ebe!’’ Ya ‘Tıp’ oyununu nasıl oynuyorlardı? Hani biri yumar gözlerini ‘‘bir, iki, üç tıp’’ der ve hızla arkasını döner bakar. Kıpırdayan, yanar, oyundan çıkar... Hakkâri’de çocuklar bu oyunu ‘‘Bir, iki, üç Ölüm... Bir, ki, üç, Ölüm...’’ diye oynuyorlardı. Kız ya da erkek çocuk fark etmiyordu. Büyüdüklerinde şiddet sarmalının bir ucunda erkekler, öteki ucunda kızlar olacaktı... Ölümler ve oyunlar arasında yaşam devam ediyor işte... Nâzım Hikmet’in dizelerine sarılma vaktidir şimdi: ‘‘Görmek / işitmek / duymak / düşünmek / ve konuşmak / koşmak alabildiğine / başı dolu / başı boş/ koş mak... / Hehehey Taranta Babu hehehey / yaşamak ne güzel şey / anasını sattığımın / yaşamak ne güzel şey... / (...) Düşün TARANTA BABU! / insanoğlunun yüreği / kafası kolu / yedi kat yerin altından çekip çıkarıp / öyle ateş gözlü çelik allahlar yaratmış ki / kara toprağı bir yumrukta yere serebilir, / yılda bir veren nar / bin verebilir. / Ve dünya öyle büyük, / öyle güzel / öyle sonsuz ki deniz kıyıları / her gece hepimiz yan yana uzanıp yaldızlı kumlara / yıldızlı suların türküsünü dinleyebiliriz... / Yaşamak ne güzel şey TarantaBabu yaşamak ne güzel şey... / Anlayarak bir usta kitap gibi / bir sevda şarkısı gibi duyup / bir çocuk gibi şaşarak YAŞAMAK... / Yaşamak: birer birer / ve hep beraber ipekli bir kumaş dokur gibi... / Hep bir ağızdan / sevinçli bir destan okur gibi YAŞAMAK... / Yaşamak.../ Ne acaip iştir ki / bu ne mene gidiştir ki TARANTA BABU / bugün bu / bu inanılmayacak kadar güzel / bu anlatılamayacak kadar sevinçli şey / böyle zor / bu kadar dar / böyle kanlı / bu denli kepaze...’’ eposta:zeynep?zeyneporal. com faks: 0 212 257 16 50 Kağıttan turnalar yapın... Sevgili Oktay Akbal: Geçen yıl, Hiroşima’nın yıldönümünde, İstanbul Oyuncak Müzesi’nde çocuklar kâğıtlardan yapılan turna kuşlarını boyadılar. Bugün de, müzenin bahçesinde aynı etkinlik tekrar ediliyor. Hiroşimalar olmasın, savaşlarda çocuklar ölmesin diye yine kâğıttan turna kuşları yapılacak müzenin bahçesinde. Silah tüccarları diktatörler, ordularını her yere gönderebilir, insanlığa kan kusturabilirler... Ama, çocukların düşlerini, barış özlemini işgal edemezler. Bu yüzden, o temiz, saf dünyayı kirletmemeleri için kâğıtlardan yapılan turna kuşları bir araya gelip, büyük bir barış filosu oluşturuyorlar. Yıllar önce, tren yolculuğunda karşısına oturan Japon kadının yapamadığı turna kuşları, İstanbul Oyuncak Müzesi’nde Sadako Sasaki için boyanıyor. Üstelik, sevgili Oktay Akbal, her pazar olduğu gibi, 80 yaşındaki Theo yine oyuncak yapmayı öğretiyor, müzenin bahçesinde!.. Oyuncakların malzemelerini biz alıyoruz, Theo da satıştan bir kuruş koymuyor cebine... Çünkü, Aziz Nesin Vakfı’na bir çim biçme makinesi almak istiyor... Theo’yu tanımalısın sevgili hocam; 2. Dünya Savaşı’nda Naziler ülkesi Hollanda’yı işgal ettiğinde tahta oyuncaklar yapmaya koyuluyor, 17 yaşındaki Theo... Çocukların oyunlarının, düşlerinin faşist çizmeler altında ezilmesini, işgal edilmesini istemiyor! Theo, o gün bugün oyuncak yapmayı sürdürüyor... Bugün 6 Ağustos... Hiroşima’nın yıldönümü... Bir kâğıt alın elinize ve turna kuşu yapmayı deneyin... Hiç değilse bir kâğıt gemi!.. ‘Enola Gay’ adlı uçaktan atom bombasının atılışının 25. yılında, bir Türk gazeteci ilk kez gider Hiroşima’ya... Türkiye’ye geri döndüğünde izlenimlerini gazetesinde yazı dizisi olarak yayımlar. Böylelikle, Hiroşima’ya atom bombasının atılması ve sonrasında yaşanılanlar hakkında ilk kez ayrıntılı bir şekilde bilgi sahibi oluruz. Gazetenin adı ‘Cumhuriyet’, gazetecinin adı ise Oktay Akbal’dır!.. İşte, sevgili Akbal’ın kaleminden atom bombası sonrasında yaşanılanlar: ‘‘O gün bir damla su için çırpınan binlerce insan vardı. Ohta ırmağının kolları insanlarla dolmuş taşmıştı. Yananlar suya atılınca rahatlayacaklarını sanıyorlardı, oysa yanıklar daha kötüleşiyordu; sudan karaya, karadan suya atlaya atlaya ölüyorlardı. Gücü kalmayıp su kenarına yığılanlar ‘bir damla su’ diye yalvarıyorlardı. İşte bu koca çeşmeyi o susuz ölenler anısına yapmışlar. Üç dört koldan su fışkırıyor havaya, durmadan.’’ Sadako Sasaki’nin hüzünlü öyküsünü de Oktay Akbal’ın Hiroşima yazıları na borçluyuz. Yıllarca, Hiroşima’yla ilgili yazılar okuduk gazetelerde, dergilerde... Ben diyorum ki, Oktay Akbal’ın ışığına, kalemine selam göndermeyen tüm Hiroşima yazılarında bir şeyler eksiktir. Ne mi eksiktir? En azından basınımızın büyük bir ustasına saygı eksiktir. Oktay Akbal ve Hiroşima, basın hayatımızda onurlu bir yan yana duruş, birlikte çektirilen tarihi bir fotoğraftır. Oktay Akbal, atom bombasından etkilenen binlerce çocuktan biri olarak tanıttı bize Sadako Sasaki’yi... 12 yaşındaki Sasaki, hasta yatağında kâğıtlardan turna kuşları yapmaya başlar... Japon inancına göre kâğıtlardan bin turna kuşu yapanın dileği gerçekleşirmiş... 644... 645... 646... Sasaki’nin hasta parmaklarının gücü yetememiş 647. turna kuşuna... Bugün, Hiroşima’daki ‘Atom Çocukları Anıtı’nın üstünde Sadako Sasaki’nin heykeli vardır. Dünyanın pek çok yerinden kâğıt turna kuşları gönderilir o anıta... Bunlar, Sasaki’nin tamamlayamadığı oyuncak kuşlardır... Onun düşlerini hâlâ sürdürür birileri, Hiroşimalar olmasın, çocuklar ölmesin diye. Oktay Akbal, üç gün kaldığı Hiroşima’dan trene binerek Ozaka’ya gider. Yolculuk sırasında elindeki kâğıttan bir kayık yapar. Karşısında oturan Japon kadın gülümser... Birden, parlak bir fikir gelir gazetecinin aklına!.. Akbal’dan okuyoruz: ‘‘Açtım Hiroşima kitabını, Sadako anıtını, o anıtın altında sallanan binlerce kâğıt turnayı gösterdim. Uzattım bir turna kuşu yapması için. Aldı eline, başladı kıvırmaya, ben de seyrediyorum sessiz sessiz. Bakalım bir kâğıt turna kaç dakikada, kaç saniyede yapılacak. Kıvırdı kıvırdı, olmadı beceremedi. Başka bir kâğıt uzattım, katladı, bir daha katladı, durdu düşündü, düzeltti kâğıdı, başka yerden katladı. Olmadı, olmadı, olmadı. Japon kadını kâğıttan bir turna yapamadı. Bıraksan Ozaka’ya kadar uğraşacak inatla. Vazgeç der gibi salladım elimi, aldım kâğıdı. Bir süre de ben uğraştım, olmadı. Sadako’nun kuşlarından biri gelmedi, inmedi dünyamıza. Hepsi Hiroşima’da kaldı, upuzun renk renk kâğıtlar diziler halinde, rüzgârda uçuşarak, dalgalanarak, hafif hışırtılı sesler çıkararak...’’ AIDA GOMEZ VE TOPLULUĞUNUN YENİ YAPITI ‘CARMEN’ 11 AĞUSTOS’TA Flamenko ateşi Bodrum’u yakacak Kültür Servisi Aida Gomez ve topluluğunun yeni yapıtı ‘Carmen’ dünya turnesi kapsamında Çin, Japonya, Amerika gösterileri sonrası bu kez BKM Organizasyonu ile 11 Ağustos’ta Bodrum Antik Tiyatrosu’nda düzenlenen ‘Yıldızlı Turkcell Geceleri’nin konuğu olacak. Bizet’nin unutulmaz ‘Carmen’ müzikleri ile gösteri için Jose Antonio Rodriguez tarafından özel bestelenmiş flamenco yapıtlar, dans ve müzikseverlere unutulmaz dakikalar yaşatıyor. ‘Carmen’ mayıs ayında İstanbullu sanatseverlerin beğenisine sunulmuştu. Emilio Sagi’nin yönettiği, Aida Gomez’in koreografisini yaptığı yapıtta yer alan dansçılar şunlar: Rocio Munoz, Sara Martin, Rocio Osuna, Maria Jimenez, Yolanda Barrero, Yolanda Murillo, Sara Nieto, Maria Alonso, Barbara Moreno, Maximiliano Rebman, Juan Carlos Sanchez, Francisco Morgado, David Martin, Carlos Rodriguez, Emilio Serrano. 21.15’te başlayacak gösterinin bilet fiyatları, 65 YTL 55 YTL 45 YTL olarak belirlendi. (0 216 556 98 00) KargART Sahne Çalışmaları düzenli temsile geçiyor Farklı sanat dalları buluşuyor Kültür Servisi Yerel ve çağdaş bir uyarlaması ile her ay yükkürkçiyan’ın geçen sezon uluslararası birçok oluşumda KargART’ta. Her ay gerçekle ilgi çeken çalışması ‘Kayıp yer alan ve çağdaş sahneleme şen düzenli temsillerin dışında; düştü. Dans Buluşma İstanler konusunda önemli bir yer öne çıkan çağdaş sahneleme bul Aytül Hasaltul’un ‘aredinen ‘KargART Sahne Ça lerden bazıları Kadıköy seyir tı(k) düştüler.’ adlı gösterisi; lışmaları’ düzenli temsile ge cisi ile buluşmak üzere Kar sanatçı Gözde İlkin’in daha çiyor. ‘dokuzAltı dans ve ha gART’a konuk olacak. ÇATI önce yerleştirme disiplininde reket projesi’, koreografisini Çağdaş Dans Sanatçıları ürettiği ‘Aile Albümü’ adlı çaİlyas Odman’ın lışmasının performans gerçekleştirdiği yorumu KargART’ta ? KargART Sahne Çalışmaları’nın ‘yorgun / kırık bir yer alacak çalışmalar ilk ikisini gerçekleştirdiği kalbin pornografiarasında. KargART si’ adlı dans tiyatroSahne Çalışmaları’nın ‘KargART Performans Günleri’nin su ile topluluğun ilk ikisini gerçekleştirüçüncüsü, yine hem Kadıköy’ü yeni işi olan diği ‘KargART Perhem Taksim’i kapsayan ‘GlaSStepSsss’ formans Günleri’nin etkinliklerden biri olacak. bundan böyle her ay üçüncüsü, yine hem KargArt’ta sergileKadıköy’ü hem Taknecek. Metin Balay ve ekibi Derneği’nde geçen yıl gerçek sim’i kapsayan etkinliklerden ‘Barış Oyuncuları’, ‘İnadına leşen önemli sahne olayların biri olacak. İnsan’ adlı çalışmaları bundan dan biri olan, koreografisini İsSahne Çalışmaları, perforböyle her ay izleyicinin beğeni panyol sanatçı Carlos Pes’in manslar dışında her ay bir persine sunacaklar. gerçekleştirdiği ve Sevi Al formans videosu gösterecek. Yönetmen ve oyuncu Eras gan’ın dans ettiği ‘This Play Gösterilecek sanatçılar arasınlan Sağlam, Fransız oyun ya Has Played Tomorrow’ (Bu da; Rosas, Meg Stuart, Pina zarı Jean Genet’in ‘Hizmetçi Oyun Yarın Oynandı) adlı per Bausch gibi önemli isimler buler’ adlı oyununun yepyeni ve formans; koreograf Talin Bü lunmakta. CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle