12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS 2006 PAZAR 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB B A A A A PB 33 34 34 32 36 38 38 39 29 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB PB PB A B B A A 30 30 29 30 36 34 35 37 33 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars A A A A A A A B B 33 32 42 42 40 42 37 32 33 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey kesimleri parçalı bulutlu, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı güney ve iç kesilerde mevsim normalleri üzerinde diğer yerlerde mevsim normalleri civarında seyredecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 19 22 21 18 20 15 16 20 22 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y PB PB Y PB B PB A Y 17 20 33 21 28 31 28 32 18 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB A PB A A B A PB A 22 38 28 42 40 35 34 34 36 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Danıştay’a saldırıda Gülen adı ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Mustafa Birden’in adresini araştırmaya başladığını söyledi. Araştırması sırasında Fethullah Gülen’in yeğeni olarak tanıdığı Kemalettin Gülen ile buluştuğunu anlatan Arslan, ‘‘Kemalettin Gülen, bana o sırada başörtüsü takan bir anaokulu öğretmeninin okul sahasına giremeyeceğine dair Danıştay kararından bahsetti, hatta bu kararı veren daire üyelerinin resminin Vakit gazetesinde yayımlandığını söyledi’’ dedi. Arslan, Gülen’in bu sözleri üzerine kendisinden söz konusu gazeteyi ‘‘muhafaza etmesini istediğini’’ de söylediğini ifade etti. Alparslan Arslan’ın yanı sıra diğer sanıklar da, saldırı öncesi Vakit gazetesinin ‘‘kaynak’’ olarak kullanıldığı yönünde açıklamalarda bulundu. Tutuklu sanık İsmail Sağır, Alparslan Arslan, Erhan Timuroğlu ve Osman Yıldırım ile İstanbul’dan Ankara’ya gelirken, Arslan’ın kullandığı arabanın vites kolunun yanında Vakit gazetesini gördüğünü söyledi. Sağır, ‘‘Orada kararı veren Danıştay üyelerinin isim ve resimleri vardı, bu olayı orada öğrendim’’ dedi. Davanın ilk duruşmasında hem Alparslan Arslan’ın hem de İsmail Sağır’ın, olay öncesinde Vakit gazetesinin kaynak olarak kullanıldığı yönündeki ifadelerinin, bu gazete hakkında Danıştay üyelerini ‘‘terör örgütlerine hedef göstermek’’ ge rekçesiyle İstanbul Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığı’nca açılan ve halen Bağcılar İkinci Asliye Ceza Mahkemesi’nde süren davayı da etkileyebileceği belirtiliyor. Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığı’nın sanık ifadelerini delil olarak kullanması bekleniyor. Sanık Alparslan Arslan’ın, saldırı öncesi, Fethullah Gülen’in yeğeni olarak tanıdığı Kemalettin Gülen’le de konuştuğunu söylemesi dikkat çekici bir diğer nokta olarak mahkeme tutanaklarına geçti. Türban kararını veren Danıştay üyelerinin fotoğraflarının Vakit’te yayımlandığını Gülen’den öğrendiğini anlatan Arslan, Gülen’in kendisine ‘‘Bana da bir iş düşerse yardımcı olurum’’ dediğini anlattı. Fethullah Gülen’in avukatı Orhan Erdemli ise Kemalettin Gülen’in Fethullah Gülen’in yeğeni değil, amcasının oğlu olduğunu söyledi. Orhan Erdemli, ‘‘Haberde ileri sürülen iddianın doğru olup olmadığını hukuk ortaya çıkaracaktır. Bununla birlikte, kim olursa olsun, hal ve hareketlerinden müvekkilimin sorumlu tutulamayacağı, evrensel hukuk kurallarının bir gereğidir. Aksi söz konusu olsaydı, suç işleyen kişinin sadece kendisi değil, bütün akrabalarının ve dostlarının cezalandırılması gerekirdi’’ dedi. Alparslan Arslan’ın ifadesindeki bir diğer ilginç nokta ise, gazetemi ze atılan bombaların kaynağıyla ilgili oldu. Arslan, Osman Yıldırım’ın gazeteye bomba atılabileceğini ve bombayı atabilecek kişiler bulunabileceğini söylediğini ifade etti. Kafasında bomba atma fikrinin oluşmasının ardından sanık Süleyman Esen’le görüştüğünü anlatan Arslan, Esen’in kendisine ‘‘eniştesinin Özel Harekât Dairesi’nde astsubay olduğunu ve bombaları temin edebileceğini söylediğini’’ ifade etti. Arslan, daha sonra bombaları Esen’den 2 bin YTL karşılığında aldığını söyledi. Arslan’ın bu sözlerinin ardından bombaları temin eden ‘‘astsubayın’’ kim olduğu sorusu ortaya çıktı. Emekli MEB müfettişi İdris Arslan’ın savurduğu tehditler tehlikeyi gözler önüne serdi IŞIL ÖZGENTÜRK Beyrut’ta Zaman ? Baştarafı Arka Sayfada fon hatları servis dışı. Birkaç gün önce tesadüfen tanıştığım arkadaşım Amanda, kendisini Beyrut’un dışındaki elçiliğe götürmesi için bir taksi kiralamak zorunda kaldı. Ve ona bütün söyledikleri, ne yapacaklarını bilmedikleri ve gelişmeleri elçilik web sitesinden takip etmeye devam etmeleri oldu. Web sitesinden edinebildiği tek bilgi ise 5 gün sonra bir tahliye yapılacağı, ama bu tahliye için para ödemek zorunda kalacak olması! Evet, kendi vatandaşlarına, kurtulmak için para ödemeleri gerektiğini söylüyorlar. Buna inanabiliyor musunuz?! İnsanları ülke dışına çıkarmaya çalışmak beni stres altına alıyor. Sorun şu ki eğer ülkeden çıkma fırsatım olsa ne yapacağım? Gider miyim? Arkadaşlarım ne olacak? Ailem? Sanat stüdyom? Bir İngiliz pasaportum var, eşimle birlikte ülke dışına çıkabilirim. Ama en iyi arkadaşım Maya’ya ne olacak? Ender görülen ve kötü cins bir kansere yakalandı. Birkaç ay önce teşhis konduğundan bu yana ona ben bakıyorum ve biliyorum ki benim bakımım onun mücadele etmesine yardım ediyor.Yakalandığı kanser ‘tedavi edilemez’ bir tür, fakat ironiye bakın ki bombardımanın başladığı gün doktoru tümörlerinin küçüldüğünü söyledi. İnanılmaz, gerçek bir mucize. Maya’yı bırakamam! Ya stüdyodaki resimlerim ne olacak? Ya bütün fırçalarım, boyalarım, ışığım! Bütün kitaplarım! Ve işte yine beynimden geçen çılgınca şeyler. Fotoğraf albümlerimiz ne olacak? Bütün aile fotoğraflarımız. Anılarımız. Ya birkaç yaz önce ayrılık acısı çekerken balkon duvarına çiziktiriverdiğim resimler ne olacak? Ya sakladığım bütün aşk mektupları. Bir gün kızıma vermek istediğim, gençliğimin bu kanıtlarına ne olacak? Ya diğer en iyi dostlarım? Köpeğim Tampopo’ya ne olacak? Daima saflık ve şefkat kaynağı olan ve beni asla yalnız bırakmayan güzel Jack Russel teriyerim. Bir meleğin gözlerini taşıyan. Köpeklerin ülke dışına çıkmasına izin verilmiyor ki... Amerikalı arkadaşım Christine adı Arapça öpücük anlamına gelen Baousi adındaki buldog köpeğini bana bırakmak zorunda kalacak. Çok üzülüyor. Neredeyse ülkesine gitmek istemeyecek. Köpeğini almalarını sağlamak için pek çok elçiliğe başvurdu. Üzülme Christine. Ben Baousi’ye bakarım... Kız kardeşim devlet okullarında barınan sığınmacılara yardım için gönüllü olarak çalışıyor. Şu anda para, gıda, ilaç, su, battaniye ve şilte yardımında bulunmak için vatandaşlarımıza sesleniyor. İnsanlardan para yardımı topluyor ve sonra sığınmacılara ilaç almak için harcıyor. Kendi inisiyatifiyle! Annem de onlara katıldı. Bir arkadaşımız bağış toplamak için bir web sitesi kurdu: http://atrissi.com/helplebanon Lütfen yapabildiğiniz her biçimde yardım edin. Lütfen bu mesajı herkese iletin, isterseniz yeniden yazın. Lütfen insanlara neler olduğunu anlatın. Lütfen bu vahşetin durması için çalışın. Yine de sevgiyle.’’ Katliamları yapan zihniyet ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Alparslan Arslan’ın Danıştay ve gazetemize yönelik saldırılarının hemen ardından emekli olan ve Ankara’ya yerleşen babası İdris Arslan’ın yıllarca ilköğretim müfettişliği yapması, toplumun geldiği noktayı da gözler önüne serdi. CHP Denizli Milletvekili, eğitimci Mustafa Gazalcı, ‘‘Böyle bir meslektaşımın olmasından üzüntü duyuyorum’’ derken EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, ‘‘Sıvas katliamlarını yaratan zihniyet de bu zihniyetti. Biz çocuklarımızı bu insanlara emanet ediyoruz. Savcıların harekete geçmesi gerekir’’ dedi. Arslan’ın yaptığı açıklamalar nedeniyle hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Danıştay’a ve gazetemize yönelik saldırıların faili Alparslan Arslan’ın yargılandığı davanın ilk duruşmasına, oğluna destek vermek için katılan emekli ilköğretim müfettişi İdris Arslan’ın mahkeme önünde yaptığı açıklamalar dikkat çekti. Arslan, ‘‘Milletin değerlerine saygılı olun. Sevmeseniz de saygılı olun. Saygılı olmayana, milletin değerlerine hakaret edene bu millet gereken dersi verir, bunu herkes bilsin... Laiklik adı altında bu ülkenin değerlerine düşmanlık etmektedirler’’ diyerek tehditler savurdu. Arslan’ın sözlerini değerlendiren EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, ‘‘Sıvas’ta aydınları yakan da bu kafaydı. Biz çocuklarımızı bu insanlara emanet ediyoruz’’ dedi. Dinçer şöyle devam etti: ‘‘Bu adam gibi Türkiye’de çok kafa var. Eğitimde pek çok benzeri kafalar var. Bunlar her şeyi yapabilir. Bunların yetiştirdiği kuşaklar da elbetteki böyle insanlar olacaktır. Bu gerçeğin altını çizmek lazım. Biz çocuklarımızı bu ve bunun benzeri kafa yapısına sahip olan insanlara teslim ediyoruz. Bizim sıkça eleştirdiğimiz, ‘Türkİslam sentezci görüşler eğitim politikasına damgasını vuruyor ve bunların yetiştirdiği kuşaklar bunların yapısında yetişiyor’ tezimizin doğruluğunun kanıtıdır bu olay.’’ Dinçer, İdris Arslan hakkında hukuksal sürecin zaman geçirilmeden başlatılması gerektiğini vurgularken ‘‘Yapılan açıklamalar, ‘Bu tür cinayetleri onaylıyorum’ demektir. Toplumun tüm duyarlı kesimleri tehdit altındadır. Maraş katliamlarını bunlar gerçekleştirmedi mi, Sıvas’ta aydınları yakan kafa bu değil mi?’’ dedi. Eğitimİş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, ‘‘Bir avukatın bir başka hukukçuyu öldürmesi kadar acı bir şey yok’’ derken ‘‘70 milyon insan devletin değerlerine sahip çıkmalı. Bunun zemini bir kayarsa, Irak’taki durumu görüyorsunuz, Lübnan durumunu görüyorsunuz. Türkiye’nin buralardan farkı kalmaz’’ görüşünü dile getirdi. İdris Arslan’ın zihniyetinde birçok eğitimci bulunduğunu vurgulayan Adıbelli, ‘‘10 yıl önce bir Başbakanlık müsteşarı çıkıp laik cumhuriyetin modasının geçtiğini söyleyebilir miydi, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı ‘Ümmetçiyim’ diyebilir miydi? Arslan’ın konuşmaları, Türkiye’de tehlikenin ulaştığı boyutları gösteriyor.Ancak, burada önemli olan sivrisineği öldürmek değil, bataklığı kurutmaktır’’ diye konuştu. Olumsuz günler ise pek anımsanmaz ama, o günleri de unutmamak gerekir. Bir daha yaşamamak, benzer yenilgileri hazırlayan oyunları bozmak için. Sevr haritasını ne zaman gözümün önüne getirsem, vücudumda bir bıçak işlemeye başlar. Parça parça eder beni. Sevr haritası öyle değil mi? Ege iki parça, Boğazlarımız düğüm, Karadeniz yarım, Doğu’ya, Güneydoğu’ya nasıl bakarım! Sonra Sevr haritasını yırtıp atan Kurtuluş Savaşımız ve Lozan gelir gözlerimin önüne. Derin bir nefes alırım. ??? Yazı aramızda, ben Türkiye haritasına bakmaya doyamam. Bir tablo gibi izlerim. Sınırları, dağları, ovaları, ırmakları, ete kemiğe bürünür; kutsal bir varlık gibi görünür... Türkiye’nin en ücra köylerini de içeren, kitap biçiminde basılmış, iki yüz sayfalık bir harita edindim... Türkiye haritasına tablo gibi bakmanın yanı sıra, kitap gibi okumak da güzel... Dağ yollarında kaybolmak... Bir ırmağı köy köy izleyip ulaştığı gölde yorgunluk gidermek... Yerleşim yerlerinin olmadığı dağ zirvelerine ulaşmayı hayal etmek... Ne güzeldir! ??? Türkiye haritasının üzerinden, Sevr hançerini söküp attık. Bugün o hançer nerede? Bize dost olarak gülümseyen pek çok ülkenin bize göstermedikleri ellerinde! Sevr’i konserveye yatırıp 21. yüzyıla taşımak isteyenler, kokmuş aşı taptaze bir şeymiş gibi sunmaya çalışıyorlar. Yeni tabak, kokmuş aşı ne kadar taze gösterir ki! Bize bu ‘‘aşı’’ taze gibi yutturmaya çalışanlar, şöyle sesleniyorlar: ‘‘Bu sizin için çok yararlı bir aş. Hele bir alın, kendinizi çok iyi hissedeceksiniz!’’ Buna Anadolu’da şöyle derler: Yersen! Sevr’i tarihin çöplüğüne atan gücün kaynağı şuydu: Vatanı sevme duygusu! Bu duygu o kadar önemli ki... Orta Asya ülkelerinin bağımsızlığına kavuşmasından sonra, bu ülkelerden Türkiye’ye pek çok subay öğrenci geldi, eğitim gördü. Onlardan biriyle Özbekistan’da karşılaştım. Özbek teğmen, gelecek yıllarda ülkesi için çok şey yapmaya istekli olduğunu her fırsatta vurguluyor, yeri geldikçe de Özbekistan’ı çok sevdiğini söylüyordu. Doğal bir duygu... Teğmen, duygularını bala bulayıp anlatırken şöyle seslendi: Özbekistan’ı seviyorum... Ama Türkiye’yi daha çok seviyorum. Şaşırdım... Doğal bir refleksle sordum: Neden? Şöyle yanıtladı: Vatanı sevme duygusunu Türkiye’de öğrendim! Bir yurttaş için vatanını sevmek ne büyük zenginlik... Ne büyük enerji. Bir ülke için, ne büyük güç! ankcum?cumhuriyet.com.tr MAHKEMEDEN GEREKÇELİ KARAR Üniversitelere anayasa kalkanı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi’nin, yeni kurulan 15 üniversitenin kurucu rektörlerinin, 2 yıl için Milli Eğitim Bakanı ve başbakanın önereceği 3 isim arasından cumhurbaşkanınca atanmasını öngören yasa hükmünün iptal gerekçesi, Resmi Gazete’de yayımlandı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile CHP, 5467 sayılı ‘‘Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Yasası,Yükseköğretim Yasası, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasası, Telsiz Yasası ile 78 ve 190 Sayılı Yasa Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Yasa’’nın geçici birinci maddesinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle iki ayrı dava açmıştı. Davaları birleştiren Anayasa Mahkemesi, söz konusu düzenlemeyi oyçokluğuyla iptal ederek yürürlüğünü durdurmuştu. Mahkemenin kararının gerekçesi ise dünkü Resmi Gazete’de yayımlandı. Gerekçede, bilimsel özerkliğin, olmazsa olmaz koşullar arasında yer aldığına işaret edilerek, üniversitelerin bilimsel özerklik derecelerinin saptanmasında yürütülen eğitim, araştırma, yayın ve benzeri etkinliklerin icra edilmesi aşamalarında, yönetim yetkisinin ne oranda serbestçe kullanılabildiğinin belirleyici olduğu ifade edildi. Gerekçede, ‘‘Bu bağlamda, üniversite özerkliği, üniversitelerin yönetiminin siyasal iktidarların sübjektif tercihlerinden olabildiğince etkilenmeyecek şekilde yapılandırılmasını gerektirmektedir’’ denildi. Bilimsel özerkliğin, idari özerkliği de beraberinde getirdiği vurgusu yapılarak, cumhurbaşkanının, rektör seçme işlemini, herhangi bir kurumun aday göstermesine ihtiyaç duymaksızın doğrudan mı, yoksa kurumların göstereceği adaylar arasından mı yapacağına ilişkin anayasada herhangi bir kurala yer verilmediği belirtildi ve bu konuların düzenlenmesinde yasa koyucunun yetkili kılındığı kaydedilerek ‘‘Buna göre, rektör adaylarının belirlenmesinde uygulanacak esasların yasayla düzenleneceği açık ise de bu düzenlemelerin, cumhurbaşkanının seçme yetkisinin amacına uygun kullanımını engellemeyecek ve üniversitelerin bilimsel özerkliklerini de zedelemeyecek biçimde yapılması gerektiği kuşkusuzdur’’ vurgusu yapıldı. Öte yandan, iptal kararına, Başkanvekili Haşim Kılıç ile üye Sacit Adalı katılmadı. 80 haneli Akçasır köyünde yaşayanlar yapılan yol sayesinde modern dünyayla tanışmanın heyecanını yaşıyor. Çocuklar ilk kez gördükleri bir cipin etrafında toplanarak ürkek ve meraklı bakışlarla cipe dokundular. 300 yılda gelen yol Akçasırlılar şimdi köylerine elektrik bağlanmasını ve ‘ne olduğunu bilmediklerini söyledikleri’ televizyonla tanışmayı bekliyorlar KULP (AA) Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde Akçasır köyü, kurulmasından 300 yıl sonra yola kavuştu. Düz bir alan bulunmaması nedeniyle helikopterin bile iniş yapmakta güçlük çektiği ilçenin kuzeyindeki sarp ve dağlık kesimde yer alan ve ilçe merkezine 63 kilometre uzaklıktaki 80 haneli Akçasır köyünde yaklaşık 300 kişi yaşıyor. Kulp Kaymakamı Yüksel Kara, yaklaşık 3 ay süren çalışmayla stabilize yolun açılmasının ardından incelemelerde bulunmak için güvenlik görevlileri eşliğinde köye varmak için yola koyuldu. 63 kilometrelik zorlu mesafe yaklaşık 4 saatte kat edilebildi. Akçasır köyünde yaşayan 11 çocuklu Şeha Çiçek (40) dünyadan habersiz kendi hallerinde yaşadıklarını, geçimlerini hayvancılıkla sağladıklarını söyledi. Çiçek, hayatı boyunca köyde yaşadığını, sadece bir kez hastalık nedeniyle zor koşullar altında 2 gün boyunca yürüyerek Kulp’a gittiğini belirtti. Seyithan Çiçek ise ‘‘Köyümüze elektrik de gelince biz de televizyon alacağız. Televizyonu bir kere gördüm, ama ne olduğunu bilmiyorum. Biz de artık medeniyetle tanışacağız’’ dedi. ‘Bu nasıl bir kin?’ CHP’li Mustafa Gazalcı da, İdris Arslan’a ‘‘eğitimci’’ sıfatının yakıştırılmasını doğru bulmadığını belirterek ‘‘Bir eğitimci böyle şeyler düşünemez, savunamaz. 80 yıllık cumhuriyetten adeta bir öç alma duygusuyla konuşan bir kişi nasıl eğitimci olur? Türk halkından özür dileyecekleri yerde, anayasal düzeni değiştirmeye yönelik saldırıyı savunuyorlar’’ diye konuştu. Ortaya çıkan tabloda iktidarın da rolünün olduğunu vurgulayan Gazalcı, ‘‘Sonuç olarak rüzgâr ekenler fırtına biçiyorlar. Bunun denetlediği insan nasıl olur? Hükümet, savcılar bu açıklamadan sonra kılını kıpırdattı mı, çok merak ediyorum. Bu insan kimden cesaret alıyor? Açıkça kınıyorum’’dedi. KOOPC’DEN DUYURU Kooperatifimizin 2006 yaz dönemi kültür etkinliklerinden dördüncüsü Çantaköy Cumhuriyet Mahallesi Kır Kahvesi’nde ORTADOĞU’DA OYNANAN KİRLİ OYUNLAR VE TÜRKİYE konu başlığı altında 13 Ağustos 2006 Pazar günü saat 14.00’te yapılacaktır. CEPHANE GİBİ ARABA ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Adana’da, AKP merkez Seyhan İlçe Başkanı Adil Yiğenler’in kardeşi, ‘‘silah kaçakçılığı’’ iddiasıyla ruhsatsız 5 tabanca ve 2 tüfekle yakalandı. Bir ihbarı değerlendiren polis ekipleri, otoyol gişelerinden Adana’ya giriş yapan, AKP Seyhan İlçe Başkanı Adil Yiğenler’in kardeşi K.Y’nin kullandığı arabayı durdurarak arama yaptı. Aramada araçta ruhsatsız 5 adet tabanca ile 2 tüfek ele geçirilirken K.Y. gözaltına alındı. Daha önce de çeşitli suçlardan sabıkası bulunduğu belirtilen K.Y’nin, silah kaçakçılığı yaptığı ileri sürüldü. KALAŞNİKOFLU ÇATIŞMA KONYA (Cumhuriyet) Konya’da Kalaşnikoflu iki grup arasında çıkan silahlı çatışmada, 3 işyerinin camları kırıldı. Merkez Selçuklu İlçesi Beyhekim Mahallesi Kaleönü Sokak’ta, dün iki grup arasında silahlı çatışma yaşandı. Bölgeye çok sayıda polis ekibi sevk edilirken 2 dakika süren çatışmadan sonra gruplar kaçarak kayıplara karıştı. Yapılan incelemede olay yerinde 50 boş kovan bulunurken, sokakta bulunan bir kuaför salonu, bir internet kafe ve bir çayocağının camlarının isabet eden kurşunlar nedeniyle kırıldığı belirlendi. Suç duyurusu Bu arada İdris Arslan hakkında, yaptığı açıklamalar nedeniyle suç duyurusunda bulunuldu. Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na dilekçe veren Nurettin Kaptan adlı bir kişi, İdris Arslan’ın önceki günkü duruşmanın çıkışında yaptığı açıklamalar nedeniyle suç duyurusunda bulundu. Dilekçede, Arslan’ın Türk ulusunun huzur ve sükununu bozduğu yönünde ifadeler yer aldı. Yöneten: Dr. Erdal ATABEK Konuşmacı: Sönmez TARGAN (68’liler Birliği Vakfı Başkanı) Söyleşiye kooperatif ortaklarının yanı sıra tüm Cumhuriyet okurları davetlidir. NOT: Etkinlik günü saat 12.00’de AKM (Taksim) önünden otobüs kaldırılacaktır. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle