11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 2006 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB PB B B B PB PB 30 33 30 32 33 35 36 36 27 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB Y B B PB PB PB PB 27 27 27 25 32 31 32 30 36 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB PB PB PB PB PB Y 33 32 37 40 36 36 30 26 24 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı çok bulutlu, kuzeydoğu kesimleri ise öğleden sonra Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman ve Elazığ çevreleri kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığı yağış alan yerlerde değişmeyecek, diğer yerlerde ise biraz artacak. DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 21 20 22 22 21 21 23 24 26 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y B Y PB PB PB B Y 28 31 37 23 32 31 33 34 26 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB B PB A B Y PB B B 21 38 27 41 34 33 18 36 35 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Çok bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada nı Abdullah Gül’e yazdığı altı mektup. Bu mektuplar bir Kıbrıs aydınının RTE’ye ve Gül’e dört yıldır izledikleri ‘‘Çözümsüzlük çözüm değildir’’ politikasının iflasını anlatıyor. Bu mektuplardan aktarabileceğimiz kimi paragrafları aşağıda okuyacaksınız: ‘‘...Sayın Bakan bari bunu siz söylemeyin, çünkü utanarak yazıyorum ki, eğer bir metrekare toprak verilmemiş, bir tek asker çekilmemiş ise, bunu size, AKP iktidarına değil, referandumda dimdik durarak ‘hayır’ diyen Papadopulos’a borçluyuz...’’ ‘‘...Recep Bey ve bizzat siz ‘Yes be annem’ dediğimiz takdirde ambargoların kaldırılacağı, hatta KKTC’nin tanınacağı sözünü vermediniz mi? Bizzat siz ‘KKTC’nin tanınması için yollara düşerim’ sözünü vermediniz mi? Hangi yollara düştünüz Sayın Bakan, hangi yollara?..’’ ‘‘...Bir süre önce Cumhuriyetçi Toplum Partisi lideri (Talat’ın Başbakanı) Ferdi Sabit Soyer Ankara’daydı. Referandum aşamasında Denktaş’ı aşağılamak için elinden geleni ardına koymayan AKP iktidarı onu göklere çıkardı, yerel seçimler arifesinde eline 130 milyon dolarlık bir çek verdi. Bu çeki verdiğiniz ‘lider’ kim? Onun ‘Bu Memleket Bizim’ platformu adında bir oluşumun kurucusu, mensubu ve lideri olduğunu bilmiyor musunuz? Daha düne kadar ‘Ey Ankara, senin ne paranı, ne yüzünü, ne memurunu isteriz’ diyenlerin, Türk askerini ‘işgalci’ ilan edenlerin lideri olduğunu Mısır’daki sağır sultan duydu, siz duymadınız mı?..’’ ??? ‘‘... .Siz ‘Ayşe Şükran, yalla barra (def ol)’ sözlerinin kimi muhatap aldığını ve taşıdığı anlamı bilmiyor musunuz? Bilmiyorsanız izin verin de anlatayım. ‘Ayşe’, Barış Harekâtı’nın parolası, ‘Şükran’ ise Kıbrıs’taki Atatürk milliyetçilerinin her 20 Temmuz’da Türk milletine teşekkür etmek için düzenlediği ‘Şükran Etkinliği’dir. İşte bu ‘yalla barra (def ol)’ yaygaracılığı bizim kutsal saydığımız bu değerleri aşağılamak için piyasaya sürülmektedir. Sizin Kıbrıs’taki müttefikleriniz, işbirlikçileriniz bunlardır, yani Türk askeri gitsin diyenler, Kuzey Kıbrıs toprağını Ruma peşkeş çekmek için Annan Planı’nı bile beklemeden kanun yapanlar. Şurası açıktır ki Kuzey Kıbrıs’taki işbirlikçilerinizle birlikte bir yandan Türk askerini Kıbrıs’tan gönderme, toprağı teslim etme politikası güderken, diğer yandan da ‘Toprak vermedik, asker çekmedik’ demektesiniz...’’ ‘‘...Bir süre önce AP Yüksek Temas Grubu adını taşıyan bir parlamento heyeti Talat’ı ziyarete geldi. Gazeteciler resim almak istediklerinde emperyalizmin adamları ‘Durun bakalım’ dediler, ‘önce KKTC bayraklarını kaldırın, bu bayrak resimlerde görünmesin’ ve Talat buna boyun eğdi. Onları makamından kovacak yerde, gazetecilere resim çekme yasağı koydu. Gazeteciler resim almaktan vazgeçirilerek ‘sorun’ halledildi...’’ ??? ‘‘...Nerede o meşhur ‘sorunları çözme sanatı?’ Niçin maharetli ellerinizle o sanatı icra edip Kıbrıs’ı çözmüyorsunuz? Hani çözümsüzlük çözüm değildi?.. ...Ambargolar konusunda sadece nutuk atıyor, Batı emperyalizmine adeta yalvarıyor, bunun dışında hiçbir şey yapmıyorsunuz. Sözünü tutmayan AB emperyalizminden siz hesap soracağınıza, onlar sizin boğazınıza sarıldılar, her sabah ‘Limanları aç, yoksa’ tehditleriyle anavatanım Türkiyemi aşağılıyorlar... KKTC’yi tanımak bir yana, Recep Bey ve siz KKTC lafını ağzınıza bile almıyor, almaktan çekiniyor, bizden ya ‘Kıbrıs Türk Devleti’ ya da ‘Kıbrıs Türkleri’ diye söz ediyorsunuz. ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ sözlerini telaffuz etmekten fellik fellik kaçıyorsunuz... ...Siz, Kuzey Kıbrıs’ta Türk askerini istemeyenlerle, Türkiye’yi anavatan olarak kabul etmeyenlerle, KKTC’yi ortadan kaldırmak isteyenlerle, Annan Planı Rumun OHİ’siyle redde uğradığı halde, Kuzey Kıbrıs toprağını şimdiden Ruma peşkeş çekmek için kanun yapanlarla işbirliği içindesiniz...’’ Fuat Veziroğlu’nun mektupları, bu hükümetin KKTC’de işbaşındaki yönetimle birlikte izlediği politikaların içyüzünü sergiliyor. Veziroğlu’nun son cümlesini açalım: Bu iktidar, RTE ve Gül; Kuzey Kıbrıs’ta Türk askerini istemeyen, Türkiye’yi anavatan kabul etmeyen, KKTC’yi ortadan kaldırmak isteyen, Kuzey Kıbrıs toprağını şimdiden Ruma peşkeş çekmek isteyen MA Talat ve hempaları ile işbirliği içinde. Tarih böyle yazacak! Fındık ‘salladı’ ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY sına girerek eylemcileri sakinleştirmek istedi. Bu sırada iki bayan tarafından tartaklandı. Emniyet Müdürü’ne saldıran ve miting sırasında elinde ‘‘Atamın mirası, halkımın ekmeği fındık için bizi dağlara mı zorluyorsunuz’’ yazılı pankart taşıyan genç kadın, polis tarafından gözaltına alındı. Yolu kesen üreticiler arasında bulunan TKP İl Başkanı Uğur Özdemir, elinde megafonla eylemcilere hitap etmek isteyince arbede çıktı. 10 kişilik bir grup, TKP İl Başkanı’na saldırarak linç etmek istedi. Polis öfkeli gruba müdahale edemeyince, şehir içine girerek kaçmaya çalışan Özdemir, Çarşı Polis Merkezi’ne sığın dı. Öfkeli grup karakola girmeye çalışınca polis havaya ateş açmak zorunda kaldı. Takviye kuvvetlerin gelmesiyle öfkeli grup uzaklaştırıldı. Polisin olayları bastırmakta yetersiz kalması üzerine İl Jandarma Komutanı Albay Nevzat Yıldız, olay yerine geldi. Vatandaşları ikna etmeye çalışan Yıldız’ın bu girişimi de başarısız olunca bu kez Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Hüseyin Güler iki jandarma timiyle birlikte Ordu’ya geldi. Yanında İl Jandarma Alay Komutanı Nevzat Yıldız ve Emniyet Müdürü Rıdvan Güler ile birlikte polis panzerinin üzerine çıkan Güler, megafonla eylemi bitirmeleri için uyarıda bulundu. Eylemciler bu sı rada ‘‘Asker kışlaya, Tayyip buraya’’ ve ‘‘En büyük asker bizim asker’’ diyerek slogan attılar. Panzerin üstünden bir süre üreticileri ikna etmeye çalışan Güler, bunda başarılı olamayınca bu kez halkın arasına girerek iknaya çalıştı. Jandarma Bölge Komutanı’nın ikna çabaları da sonuç vermeyince müdahale emri verildi. Polis panzerinden eylemcilerin üzerine biber gazı ve tazyikli su sıkıldı. Bir taraftan da polis ve asker, coplarla eylemcilere müdahale etti. Eylemcilerden bazıları da taşlarla karşılık verince ortalık savaş alanına döndü. Karayolu 10 saat sonra trafiğe açılırken polis ve jandarmanın müdahalesi sırasında 16’sı po lis 51 kişi yaralandı. Çevik kuvvet polisleri mahalle aralarına dağılırken ‘‘Var mı başka erkek’’ diye bağırarak önüne geleni copladı. Görüntü almak isteyen basın mensuplarını önce engellemeye çalışan çevik kuvvet polisi, daha sonra da coplayarak görüntü almalarını engellemek istedi. Olaylar sonrasında eylemlerle ilgisi olan 38 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar için Ordu Barosu’ndan gece 38 avukat gönderildi. Olaylar nedeniyle dün sabah saatlerinde Ordu Valisi Sait Vakkas Gözlügöl’ün makamına giden AKP Grup Başkanvekili Enver Yılmaz’ın görüşmesinden sonra Emniyet Müdür Vekili Rıdvan Güler açığa alındı. FİSKOBİRLİK Hükümet suçlamayı sürdürdü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Fındık üreticisinin sorunları karşısında somut bir adım atamayan hükümet, FİSKOBİRLİK yönetimini suçlamayı sürdürüyor. Hükümet sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, mağduriyetin FİSKOBİRLİK yönetiminden kaynaklandığını ileri sürdü. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerinin mevcut yönetimle ilgili eksiklikler belirlediğini söyleyen Çiçek, ‘‘İşin bu kısmının gereğini yargı yapacaktır’’ diyerek yönetime gözdağı verdi. Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklama yapan Çiçek, bugün gelinen noktada, yurttaşın şikâyetinin temel sorumlusunun, FİSKOBİRLİK ve onun yönetimi olduğunu belirtti. Çiçek, ‘‘Maalesef bir tüccar gibi basiretli bir yönetim anlayışıyla konuyu değerlendirmemiş, eski alışkanlıklarını siyasetle ilişkilendirerek vatandaşların mağduriyetine sebebiyet vermiştir. Bu bizim görüşümüz olarak değil Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın göndermiş olduğu müfettişler, bugünkü yönetimle ilgili eksiklikler olduğunu ortaya koymuştur. İşin bu kısmının gereğini yargı yapacaktır’’ diye konuştu. Hükümetin, FİSKOBİRLİK’in 1.9 katrilyon borcunu ödediğini anlatan Çiçek, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı temsilcilerinin FİSKOBİRLİK’te incelemede bulunduğunu ve müfettişlerin ortaya koyduğu birtakım tespitlerin olduğunu söyledi. Çiçek, ‘‘Hiç şüphesiz ortada suç teşkil eden bir durum varsa yargıya intikal edecektir, etmesi de gerekir. Dolayısıyla hükümet tarafından değil, ilgili birimler tarafından yasanın gereği neyse o yapılır, yapılacaktır’’ dedi. ORDU’DAN SONRA MANİSA Manisa’dan gelen çiftçiler, AKP’nin tarım politikalarını, ürünlerini TBMM önündeki Akay Kavşağı’na dökerek protesto etti. Çiftçiler ellerindeki ‘‘kırmızı kartları’’göstererek hükümeti istifaya çağırdı. Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu Develi köyü çiftçileri dün sabah saatlerinde TBMM Çankaya kapısında toplandı. Buradan Atatürk Bulvarı’na yürüyen çiftçiler adına bir açıklama yapan Bergama Köylüleri Sözcüsü Oktay Konyar, Türkiye’deki tarım politikalarını protesto ettiklerini söyledi. (AA) ‘Fındık pazara inmez’ AYŞE SAYIN Ama bıçak kemiğe dayanırsa tarladan meydana koşar! 1980 öncesinde bunun pek çok örneği vardı. Türkiye’nin hemen her bölgesinde, üretici mitingleri yapılırdı. Ege’de tütün, Karadeniz’de fındık, Orta Anadolu’da pancar, Doğu’da toprak mitingleri Türkiye’nin siyasi yapısının şekillenmesinde de üretici olmuş eylemlerdir. Son on yıllardaki genel donukluktan üretici de payını aldı. Zarar da etse, ‘‘Seneye inşallah’’ dedi. Siyasetçileri seçimden seçime görmeye de alıştı... IMF politikalarıyla birlikte üretmekten çok üretmemeye para vermeyi öngören modeli de yadırgadı, ama ‘‘Devletimiz böyle düşündüyse bir bildiği vardır’’ deyip tamam dedi... ??? Önceki gün Ordu’da düzenlenen fındık mitingi, yeni bir durumun başlangıcı olarak görünüyor. Öyle anlaşılıyor ki, artık bıçak kemiğe dayandı, kemiğe girdi, öteki tarafa geçmek üzere! Başbakan Erdoğan, fındık fiyatları için ciddi bir istikrar unsuru. Ne zaman fındık üretim bölgelerine gitse fiyatları düşürüp geliyor! İlk gidişinde fındığın kilosu 7 YTL idi. İkinci gidişinde başarıyla 4 YTL’ye düşürdü. Son gidişinde 2.5 YTL’ye kadar indirdi. Eğer bir Karadeniz seferi daha yaparsa fiyatları kuruşa indirip dönecek! Mübarek borsa düzenleyicisi! Türkiye geçen dönemlerde de krizlere girdi, IMF kıskaçlarında kıvrandı, ama hükümetler hiç bugünkü kadar üreticiyi ezmedi. Hatta yerine göre, IMF’ye rağmen üreticiyi bir ölçüde olsa rahatlatacak adımlar attı. Atmak da zorundaydılar, çünkü az ötede sandık duruyordu! Seçim meydanlarını boş sanan AKP, üretici sorunlarını hiç ciddiye almadı. Seçime az kala bir parmak bal çalarım, olur biter diye düşündü. Fındık mitingi işin bu kadar kolay olmadığını gösteriyor. Karadeniz gibi, kentlere ulaşmanın Türkiye’nin öteki bölgelerinden çok daha zor olduğu bir yerde, köylüler ‘‘Haydi uşaklar mitinge’’ deyip köyü toplu halde boşaltabiliyorsa, burada durup düşünülmesi gereken bir durum var demektir. Bir umut var demektir! Dün TBMM’de de milletvekilleri yoktu, ama üretici vekilleri vardı. Manisa bölgesinden bir grup üretici; patlıcanı, üzümü, domatesi, kavunu, biberi aldı, Meclis’in önüne döktü... Karadeniz’den Ege’ye üretici gözünü Ankara’ya dikmiş, soruyor: Bu hükümet kimin hükümeti? ??? Geçen aylarda bir Karadeniz kentindeki panel sonrası Ankara’ya dönerken dağ başındaki bir kahvede köylülerle sohbet ettim. Biri sordu: Burası neresi biliyor musun? İkram ettikleri çayın tadı damaklarımda, doğallıkla mırıldandım: Karadeniz... ‘‘Yoook’’ dedi, devam etti: ‘‘Kardeşim burası, doğunun doğusu... Eğer, Karadeniz’le ilgili bir şey yazacaksan, böyle yaz. Bu bölgeye ne yatırım yapılır, ne fabrika kurulur, ne teşvik verilir... Üretiriz, o da para etmez!’’ Son olarak fındık mitinginde adı çok geçen Zapsu’yu selamlayalım. Kendileri yurtdışındaymış, hangi ülkede olduğu bilinmiyormuş. Bizce memleketindedir! ankcum?cumhuriyet.com.tr Yoksulluk ‘Kader’ Değildir!.. ? Baştarafı 2. Sayfada Yoksullukla mücadelede temel görev, devlete düşmektedir. Bu nedenle, sosyal devlet ilkesinin ve sosyal politikaların güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu mücadelede devletin, sivil toplum kuruluşlarının ve destekleyici kuruluşların işbirliği ve koordinasyonu zorunludur. Yoksulluk, 21. yüzyılda insanlığın karşı karşıya olduğu en temel, en yakıcı sorunlardan biridir. Ancak, tüm dünyada yükselen dinsel ve manevi değerlerin etkisiyle, giderek bir yaşam biçimi halini almakta ve bir ‘‘kader’’ olarak benimsenmektedir. Bilim ve akıl temelli yaklaşımlar, yoksulluğu insanların değişmez yazgısı olarak görmeyi kabul edemez. Tek kutuplu gelişen küreselleşme, giderek sosyal devlet ilkesinden ve sosyal politika yaklaşımından uzaklaşmayı dayatmaktadır. Oysa yoksulluk, sadece ekonomik önlemlerle çözülemeyecek kadar çok boyutlu, toplumsal, siyasal ve kültürel etmenleri kapsayan bir süreçtir. Yoksullukla mücadelenin başarısı için yerel, ulusal ve uluslararası gündem oluşturulması, geniş kamuoyu desteğinin sağlanması ve yoksulluğa karşı güçlerin birleşmesi gerekir. Kısa erimli çabalar yerine, planlıprogramlı, sürekli eylem planları ve projeleri tasarlanmalı ve uygulanmalıdır. Sonuç olarak, bugün yoksulluk, “kader” olamayacak kadar somut, yakıcı ve çözüm bekleyen evrensel bir sorun olarak insanlığın karşısında durmaktadır. ANKARA Karadenizli fındık üreticilerinin Ordu’da yaptığı büyük çiftçi eyleminin yankıları sürüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Ordu ve Giresun’daki konuşmalarının ardından 4.5 YTL’den 22.2 YTL’ye gerileyen fındık fiyatlarını protesto eden çiftçiler, hükümetten fiyatlarla ilgili somut bir çözüm önerisi gelmezse, ‘‘aç kalma pahasına gerçek fiyatını bulana kadar fındığı pazara indirmemeyi’’ planlıyor. CHP Ordu Milletvekili Kazım Türkmen, üreticinin yaptığı eylemle ‘‘ekmeğine sahip çıktığını’’ söyledi. Üreticinin şimdi gözünün kulağının Anka ra’da olduğunu ve mutlaka hükümetten çözüm beklendiğini belirten Türkmen, aksi takdirde tepkinin daha da büyüyeceğini kaydetti. Bölgede yurttaşlarla görüştüğünü kaydeden Türkmen, mitingin hedefinin doğrudan Başbakan olduğunu belirterek ‘‘Eğer fiyat konusunda ciddi bir çözüm gelmezse, tepkiler çok daha büyüyecek. Üreticilerimiz, yoksulluğu, açlığı göze alıp, gerçek fiyatını bulana kadar fındığı pazara indirmeme konusunda kararlı görünüyorlar’’ dedi. Fındık fiyatlarının bu noktaya gerilemesinin tek sorumlusunun Kazım Erdoğan olduğunu belirten Türkmen, Sanayi Bakanlığı’nın yaptığı hesaba göre bile bir kilo fındığın maliyetinin 3.5 YTL olduğuna dikkat çekti. Türkmen, 10 gün sonra yeni mahsul ürünü toplamak için bahçeye girecek üreticinin, bu işin sonunun nereye varacağı konusunda endişeli olduğunu belirtti. Hükümetin fındık konusunda kararlı bir politika ortaya koyması gerektiğini belirten Türkmen, şu görüşleri dile getirdi: ‘‘Devlet fındık alımına yönelmezse bu arz fazlasını eritmek mümkün olmayacak. Halbuki Avrupa’da fındık fiyatları yükseliyor. O nedenle FİSKOBİRLİK’in acil olarak borçları ödenip kredi açılmalı. Fiskobirlik bu arz fazlası fındığı Hazine adına almalı.’’ IŞIL ÖZGENTÜRK Duygu, Canım Arkadaşım ? Baştarafı Arka Sayfada Yurtdışına çıkan Başbakan’ın danışmanının hangi ülkeye gittiği açıklanmıyor Zapsu ortadan yok oldu FIRAT KOZOK ANKARA Fındık üreticisi on binlerce kişi Ordu’da hükümeti protesto ederken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın fındık ihracatçısı danışmanı Cüneyd Zapsu ‘‘kayıp’’. Yurtdışına çıkan Zapsu’nun hangi ülkede olduğu ise açıklanmıyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, Zapsu’yu ‘‘uluslararası komisyoncu’’ olarak nitelendirerek ‘‘Zapsu kaçacaktır, iktidarın bakanları ve başbakanı da aynı duruma düşme noktasındadır’’ dedi. Başbakan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu, fındık üreticilerinin eleştirilerine karşı tepkisiz. Ko nuyla ilgili telefonlara yanıt vermeyen Zapsu’nun yurtdışında olduğu öğrenildi. Zapsu’nun sekreterleri, başdanışmanın 12 haftadır yurtdışında olduğunu belirtirken hangi ülkeye gittiğini ise açıklamıyor. Bu arada fındık sorularından ‘‘şimdilik kaçan’’ Zapsu, gazetecilerle internet üzerinden iletişim kuracak. Zapsu, kendisine elektronik posta yoluyla ulaşan sorulara yine aynı yolla yanıt verecek. Konuyla ilgili olarak gazetecilere geçen günlerde bir eposta gönderen Zapsu, iş, siyasi hatta özel yaşamıyla ilgili genel olarak ‘‘kulaktan dolma bilgilerle’’ haberler yapıldığını savundu. ‘‘Etik yönden pek çok eksik leri bulunan bu haberlerden alıntılarla sübjektif yorumlar yapılmakta ve hakkımda çok ciddi ithamlarda bulunulmaktadır’’ diyen Zapsu, haber ve yorumların siyasi ve ticari husumet ve gazetecilerin kendisini yeterince tanımaması nedeniyle yapıldığını savundu. Zapsu, gazetecilere, ‘‘Hakkımdaki her iddia, suçlama, söylenti, bilgi ve belgelerle ilgili olarak benimle elektronik posta aracılığıyla irtibat kurabilir, soru yöneltebilirsiniz’’ dedi. ‘Uluslararası komisyoncu’ Gelişmeleri değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, Cüneyd Zap su’nun, halkın sorumluluk verdiği bir kişi olmamasına karşın tüm ülkeyi ilgilendiren bir konuda uluslararası alanda komisyonculuk yaptığını söyledi. Selvi, ‘‘Bu olay, ortaya çıkanlardan yalnızca bir tanesidir. Halk bunu fark etmiştir. Bu, devlet yönetimi anlayışıyla bağdaşmayan bir yaklaşımdır. Halkı ekonomik yönden olumsuz etkilerken Türkiye’nin de itibarını zedeleyen bunun gibi bazı kişiler vardır. Bunlar ne bakandır, ne seçilmiştir. Ama iktidarın, başbakanın yakını olmaları nedeniyle bu kişiler her alanda bu ve benzeri işleri yapıp halkı perişan etmektedirler’’ diye konuştu. Ama HalfetiAntep yolundaki fıstık maceramız üstüne yoktur. Ne büyülü bir zamandı; yol, ağaçları kuşatan taze antepfıstıklarından ötürü kıpkırmızıydı.. Senle ben o gün tam üç kilo fıstığı, ‘Anam ne yapalım akşam yemeği yemeyiz’ diyerek yarı yolda tüketmiştik. Ama hâlâ canımız fıstık istiyordu. Tam o sırada bir köyden geçiyorduk ve dört beş kadın kuruması için fıstık yayıyorlardı. Hadi durup biraz isteyelim, dedik. Araba durdu, yüzümüzde en güzel gülümseme, fıstık yaymakla meşgul kadınlara doğru yaklaştık. Tanrı misafiri olarak biraz fıstık istedik. Antep’te hiçbir şey az verilmez, hemen kocaman bir torba geldi, fıstıklar torbaya avuç avuç atılmaya başlandı.Tam o sırada fıstıkları torbaya dolduran kadınlardan biri çığlık atıp senin boynuna sarıldı: ‘Duygu Abla, Duygu Abla!’ Artık oradan fıstık torbasını alıp dönemezdik. Çaylar kahveler geldi. Duyan kendini misafir etti ve kadınerkek sorunu kıpkırmızı bir Antep gününde tüm hararetiyle tartışılmaya başlandı. Duygucuğum, o gün kocasına nasıl bulaşık yıkattığını anlatan o yanağı antepçıbanlı kadını anımsıyor musun? Kendisi ilkokul mezunuydu ve kızını mutlaka öğretmen yapmak istiyordu ve senin ‘Kadının Adı Yok’ kitabından ezbere parçalar söylemişti. Bir şarkı, bir aşk gibi...’’ Duygu, canım kardeşim bugün seni uğurlarken kulağına çok sevdiğin Can Yücel’in seni en çok anlatan dizelerini fısıldamak istiyorum, seversin: ‘‘Yalnızlığım benim çoğul türkülerim/ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi.’’ CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle