12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 2006 SALI 6 HABERLER Amerika Atatürk Derneği Başkanı Yavalar, Gülen cemaatine karşı yürüttüğü mücadeleyi anlattı: SALI ORHAN BURSALI Şeriatçıların önünü kesiyoruz LEYLA TAVŞANOĞLU Ortadoğu ve Türkiye Bizim Ortadoğu’da çıkarımız nerededir? Savaşın olmamasında, bir barış bölgesinde, çıkarların dengelenmesinde ve Türkiye’nin bölge ile ticaretinin yüz milyar dolarlara ulaşmasında! Türkiye açısından, Ortadoğu çıbanı hangi tehlikelere gebe? Sıralama yapmadan: Ülke içinde ayrılıkçı terörü kışkırtacak örgüt ve teröristlere yataklık yapılması. Köktendinciliğin (Sünni, Şii, Hizbullahçı vb.) yükselmesi ve köktendinciliğin Türkiye’de rejimi değiştirme çabaları. Ortadoğu savaşlarının nedeni salt Filistin sorunu değildir. Aynı zamanda ve bugün belki de daha çok, bir İsrail sorunudur. Arapların İsrail’i devlet olarak tanımaması, başta bugünün İran’ı olmak üzere, köktendinci Hizbullah’ın arkasındaki çoğu Arap’ın İsraillilerin kökünü kazımak istemesi, Filistinİsrail sorununu din savaşlarına dönüştürmesidir. Aslında 1948’de İsrail kurulurken Filistinlilere büyük haksızlık yapılmasaydı, belki de sorun bu boyutlara ulaşmayacak ve çözülebilir nitelikte olacaktı. ??? İsrail, bir varoluş refleksi ile hareket ediyor kuruluşundan bu yana. İsrail bir savaş içinde varoluş biçimi geliştirdi. Dünyanın sayılı yenilikçi ekonomilerinden birini yarattı. İsrail, bir varoluşyokoluş boyutunda yaşamını sürdürdüğü sürece, Ortadoğu’da barış olmaz. Köktendinci, şeriatçı veya yarılaik Araplar ve İran, ‘‘kök kazımak’’ ilkelliği içinde din savaşı saikiyle hareket ettikleri sürece, İsrail her zaman ‘‘varoluş refleksi’’ni sık sık gösterecektir.. Bugünkü gibi! İsrail’in fütursuzca, çoluk çocuk demeden öldürmesi ve savaşı genişletmesi hiç de onaylanacak bir tutum olamaz. İsrail’in savaş makinesi, her zamanki gibi, amansız, sorunu daha ağırlaştıran, savaşarak barışı kurabileceğini sanan bir mantıkla çalışıyor. Herkes biliyor ki, iki İsrail askerinin kaçırılması, savaşın bu boyutta sürmesinin nedeni değil. Başbakan Erdoğan da ‘‘İsrail daha önce başlattı’’ gibi uyduruk savaş nedenleri üzerinde durup, olayı ‘‘yanlış okuyor’’... Normaldir! Doğru okumasını mı bekleyecektik! İran’ın atom bombasında ısrarı, İran liderinin İsraillilerin kökünü kazıma niyetindeki ciddiyet ve ön saflara sürdükleri Hizbullah’ın iyice güçlenmesi, İsrail’in varoluş reflekslerini şüphesiz ABD’nin onayı ile harekete geçirdi. Asker kaçırılması, bahane! İsrail, Hizbullah’ın savaş aygıtını çökertecek bir operasyonu gerçekleştiriyor... ??? Ortadoğu’da barış isteniyor mu? Öncelikle İsrail’in devlet ve millet olarak varoluşunun bir ‘‘Büyük Barış Anlaşması’’ ile tanınması gerekir. Realite bu... İsrail bu garantiyi alır ve fiiliyatta da bunu hisseder ve yaşarsa, sorun, ana hatlarıyla çözülür; işgal ettiği bölgelerden çekilir, bir uzlaşma sağlanır. Bu, ABD’nin bölgedeki karıştırıcılığını da önlemenin en iyi ve başlıca yoludur! Arap ülkeleri ve İsrail görmüyor mu ki, Ortadoğu’da ‘‘kök kazıma ve köktendinci’’ siyaset sürdüğü sürece, başlarından emperyalizm eksik olmayacak?! Ve dolayısıyla biz de bunun her yönden acısını çekeceğiz. ??? Türkiye’nin İsrail ile siyasi ve ekonomik ilişkilerinde temel bir sorunu var mı? Bir ‘‘din sorunu’’ da yok aramızda. Türkler ve Yahudiler arasındaki dostluk 700 yıldır sürüyor, onlarla iç içe yaşıyoruz. Fakat Türkiye olarak bizim, Arap şeriatçı emperyalizmiyle, köktendincilikle bir varlık sorunumuz giderek büyüyor. Hizbullahçılığın Ortadoğu’yu egemenliği altına alması, Türkiye’nin de ufkunu karartacak bir gelişme olur... Özdemir İnce, Hürriyet’teki yazısında bu noktayı vurgulamakta çok haklıdır... ??? Biz barış istiyoruz. Bir savaş tugayında yerimiz olamaz. Erdoğan iktidarının gönlü, Hizbullahçılığın güçlenmesinden yana. Böylece Türkiye’yi de köktendincilik kuyruğuna takabilmek ve İslam devleti emelleri için tarihi bir fırsat yakalayabileceklerini düşünüyorlar. Davutoğlu’ların, Dinçer’lerin yönetimi, bu fırsatın ve zeminin yaratılmasına yönelik. Erdoğan, bir yandan iktidarını ayakta tutan Batı’nın sermaye girişine muhtaç, dolayısıyla IMF’ci ve ABD’ci olmak zorunda. Öte yandan da, ideolojik olarak, orta vadeli siyasi emelleri için, Hizbullahçı! Bakalım neler göreceğiz ve yaşayacağız?! Patlamaların deprem gibi algılanması... ? İstanbul Haber Servisi Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, bazı gazetelerde enstitünün ‘‘dinamit patlamalarının yol açtığı sarsıntıları dünyaya deprem diye duyurduğu’’ iddiaları üzerine yazılı bir açıklama yaptı. Patlama ve depremi birbirinden ayırt etme konusunun bütün dünyada sismoloji biliminin ve sismik ağ işleten merkezlerin önemli bir problemi olduğunu kaydeden Barbarosoğlu, “Geniş bantlı sayısal deprem istasyonlarının yaygınlaşması sonucu patlamalar depremlerden ayırt edilebilmektedir” dedi. ‘DAHA HIZLI ÇALIŞACAĞIZ’ Hüdai Yavalar Washington merkezli Amerika Atatürk Derneği’nin (Atatürk Society of America/ASA) kurucu başkanı. 1958 yılında İstanbul’dan ABD’ye turist olarak gitmiş. Gidiş o gidiş. Cebinde 20 dolar parası olmasına karşın orada kalmış. Mesleği olan inşaat mühendisliğine odaklanana kadar çeşitli işlerde çalışmış. Besbelli zorlu bir yaşamı olmuş. Şimdi ABD’nin başkenti Washington’un ünlü Georgetown semtine yakın Massachussetts Caddesi’nde bahçe içinde, cephesi kahverengi taştan güzel bir evde yaşıyor. Hüdai Bey, özellikle ABD’deki Türklerle ve sorunlarıyla yakından ilgilenmiş. Sonunda da 1995 yılında Amerika Atatürk Derneği’ni kurmuş. On bir yıldır derneğin başkanlığını yapıyor. Dernek ABD’deki Türk toplumu ve Türkiye’nin sesini duyurmak için var gücüyle çalışıyor, çeşitli etkinlikler düzenliyor. Hüdai Bey ABD’ye gelmeden önce Güzel Sanatlar Akademisi (Mimar Sinan Üniversitesi) Mimarlık Bölümü’nde okumuş; Darüşşafaka Basketbol Takımı’nda oynamış, aynı zamanda da lisesinde belletmenlik yapmış. Hüdai Bey ABD’ye geldikten sonra yaptıklarını an Heyette ünlü isimler var Önümüzdeki dönem daha da hızlı bir biçimde çalışacağı anlaşılan Amerika Atatürk Derneği’nin Mütevelli Heyeti’nde ünlü isimler var: Başkan Hüdai Yavalar, Üyeler: Eski Genelkurmay Başkanlarından Oramiral William Crowe , Prof. Dr. Ali Doğramacı, Eski Kültür Bakanlarından Prof. Dr. Talat Halman, Prof. Dr. Suna Kilatıyor: ‘‘Cebimde çok az bir para vardı. Lokantalarda çalıştım. O arada da George Washington Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Bölümü’nde master derecesi derslerine giriyordum. Sonunda master derecemi aldım. İnşaat mühendisi olarak çalışmaya başladıktan sonra dünyanın her tarafında uydu istasyonları yaptım. Yerleştiğim bu şehre epeyce yatırım da yaptım. ABD vatandaşı oldum. İşlerim dolayısıyla 18 yıl Türkiye’ye gidemedim.’’ Türkiye’den o kadar zaman uzak kali, Temsilciler Meclisi üyesi Greg Loughlin, Dr. Andrew Mango, Eski Savunma Bakan Yardımcılarından Richard Perle, Eski Dernek Başkanlarından Orhan Tarhan, Prof. Behram Kurşunoğlu. Amerika Atatürk Derneği’nin üç ayda bir yayımlanan ‘‘Atatürk’ün Sesi’’ (Voice of Atatürk) adlı bir de dergisi var. lınca asker kaçağı durumuna da düşmüş. Ama 1974’te af yasasından yararlanmış ve 1976’da ülkeye dönerek askerlik görevini yapmak için Bornova’ya sevk almış. ABD’ye döndükten sonra kendi inşaat şirketini kurmuş. Washington ve Virgina’da konut, büyük mağaza inşaatlarını üstlenmiş. 1981’de BM adına Türkiye’ye yeniden gelmiş ve Haliç’in temizlenmesi işini üstlenmiş. O dönem dört ay süreyle İstanbul Belediye Başkanı olan İsmail Hakkı Akansel’le bir likte çalışmış. 1981 Atatürk’ün doğumunun yüzüncü yıldönümü olması dolayısıyla da yaptığı çalışmalardan para almamış. İstanbul’da çalışırken eşi Mirat Hanım’la tanışmış. Yıldırım hızıyla evlenmişler. Bir oğulları olmuş. İsmini Atatürk’ten esinlenerek Ata koymuşlar. Türkiye’yle hiçbir şekilde ilgilerini kesmemişler. Hüdai Bey Amerika Atatürk Derneği’nin kuruluş öyküsünü de şöyle anlatıyor: ‘‘Her yıl 19 Mayıs’ta evimizde Atatürk’ün doğum gününü kutlarız. Yıllardır bu kutlamayı büyük bir davet vererek yaparız. ABD Kongresi’nde Atatürk hayranı temsilciler ve senatörleri, üst düzey diplomatları, genelkurmay başkanını, yüksek rütbeli subayları davet ederiz. Zaman içinde bu davetler çok kalabalık olmaya başladı. Gelenlerin sayısı 200’ü buluyordu. Bu Atatürk’ün doğum günü davetlerimizden birisinde artık bir dernek kurma zamanının geldiği görüşü ortaya atıldı. Bu görüş herkes tarafından büyük bir istekle benimsendi. Tam o dönemde Türkiye’de Atatürkçü Düşünce Dernekleri kuruluyordu. Ben rahmetli Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Hoca’ya bu projemizi açtım. Çok memnun oldu ve destekledi. Sonunda derneği kurduk.” ‘Sahte rakıda’ 3 tahliye ? İstanbul Haber Servisi Bayrampaşa’da sahte rakı üreterek 5 kişinin ölümüne ve çok sayıda kişinin yaralanmasına neden oldukları iddiasıyla yargılanan 18 kişiden 3’ü tahliye edildi. Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada mahkeme heyeti, Cihan Tüfekçi, Cengiz Ufluer ve Ercüment İnan’ın tutuklu kaldıkları süreyi dikkate alarak tahliyelerine karar verdi. ‘Yobazların boy hedefi oldum’ ernek kurulur kurulmaz amaçları ve D ilkelerine Atatürk ilkeleri, devrimleri ve felsefesinin ABD’de tanıtılması için çalışmalar yapılması kararı alınmış. Zaman geçtikçe de Atatürk’ün ABD’de ciddi olarak tanınmaya başladığını görmüşler. Bir de derneği kurar kurmaz bir tehlikenin farkına varmışlar. Bu tehlike de Türkiye’den ABD’ye gönderilen yobazlık derecesinde dinci öğrencilermiş. Hüdai Bey bu olayı şu sözlerle anlatıyor: ‘‘ErbakanÇiller koalisyon hükümeti dönemiydi. Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz, YÖK Başkanı ise Prof. Dr. Mehmet Sağlam’dı. O dönem buraya Türkiye’den yobaz öğrenciler gelmeye başladı. Bizim derneği kurduğumuzu görünce bana saldırılara geçtiler. İnternetten Atatürk ve Türkiye aleyhinde de son derece kötü ifadeler içeren yazılar yazıyorlardı. O arada bu öğrencilerin gittikleri üniversitelerden bize bir sürü şikâyet geliyordu. Merinos’ta 5 depo yandı ? BURSA (Cumhuriyet) Özelleştirme İdaresi tarafından Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne devredilen ve kongrekültür merkezi olarak kullanılması hedeflenen tarihi Merinos Fabrikası’ndaki 5 ahşap depo, çıkan yangında tamamen yandı. İtfaiyenin müdahalesiyle söndürülen yangının nedeninin, incelemenin ardından açıklanacağı bildirildi. Fabrikanın içindeki kimi tarihi malzemenin kayıp olduğuna ilişkin iddialar ortaya atılmış, Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şubesi konuyla ilgili suç duyurusunda bulunmuştu. Washington merkezli Amerika Atatürk Derneği’nin kurucu Başkanı Yavalar, İstanbul’da çalışırken eşi Mirat Hanım’la tanışmış. Bir oğulları olmuş. İsmini Atatürk’ten esinlenerek Ata koymuşlar. Türkiye’yle ilgilerini hiç kesmemişler. ‘Nevzat Ayaz’ın gücü yetmedi’ önemin Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz’ın ardından YÖK D Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam Washington’a gitmiş. Hüdai Bey bu ziyareti de şöyle anlatıyor: ‘‘Sağlam geldi ve Samanyolu, yani Fethullah Gülen’in cemaati adına George Washington Üniversitesi’nde bir toplantı yaptı. O toplantıda büyük karışıklık çıktı. Ben kalktım ve şunları söyledim: ‘Burası benim üniversitem. Siz burada böyle konuşamazsınız. Burayı lütfen terk edin.’ Washington’da ilk kez böyle toplantılar, böyle olaylar oluyordu. Derken birtakım Türkiye’den gazeteciler gelip Kongre binasında Kürt haklarını savunan konuşmalar yaptılar. Hep bunlarla mücadele ettik. Bir seferinde de Helsinki Watch’ın bir toplantısı oldu. O toplantıda da Türkiye’ye sövgüler yağdırıldı. Biz artık iyice tepkili hale gelmiştik. Bunlar kim? Boyuna gelip ne yapmayı amaçlıyorlar, diye isyan ediyorduk. Ben Helsinki Watch’ın başkanına Türkiye’de Kürt kökenli kaç milletvekili, kaç başbakan ve genelkurmay başkanı olduğunu bilip bilmediğini sordum. Ardından da, ‘Güneydoğu’daki suları başka türlü ele geçiremeyeceklerini bildikleri için bunları yapıyorlar’ dedim. Toplantıda o Kürtleri destekleyen Ted ve Ethel Kennedy’yle tartışmaya girdik. Derken orada bulunan yobaz öğrencilerin bir kısmı bana saldırıya geçtiler.’’ Hüdai Yavalar sadece ABD’deki şeriatçı öğrencilerin değil, bizdeki dinci basın ve medyanın da boy hedefi haline gelmiş: ‘‘Akit, şimdiki Vakit, Yeni Şafak ve Zaman gazeteleriyle Kanal 7 televizyonu aleyhimde yayın yapmaya başladılar. Beni hedef gösterdiler. Bu yayınlar üzerine Türkiye’ye gittiğim takdirde öldürüleceğim yolunda tehdit mektupları aldım. Bunlar benim umurumda değildi. Böyle şeylere metelik vermem. Bu tür yayınlar devam edince hepsine dava açtım. Davaları da kazandım. Aldığım tazminatları Anıtkabir’in güzelleştirilmesine yatırdım. YÖK’ün başına Prof. Dr. Kemal Gürüz gelince bu öğrencileri geri çekmeye başladılar. Bu nedenle Gürüz’e çok teşekkür ettim. Öte yandan bizim dernek faaliyetleri de bütün hızıyla sürüyordu. Washington’da ve Türkiye’de toplantılar, seminerler düzenliyorduk. Gidip gelirken de Türkiye’nin aşırı bir biçimde şeriatçılığa sürüklendiğini dehşet içinde izliyordum. Bu gelişmeler olunca dernek olarak Atatürk’le ilgili Türkiye’de daha çok etkinlik yapmaya karar verdik. Ama Washington’dan bu tür toplantıları Türkiye’de düzenlemek çok zor oluyordu. Biz bu çalışmalar içindeyken Fethullah Gülen ABD’ye geldi. Onun arkasından Necmettin Erbakan burada, Georgetown Üniversitesi’nde bir konferans verdi.’’ Hüdai Yavalar, sözlerinden de anlaşıldığı gibi ülkesinin siyasi İslamın içine çekilmek istenmesinden çok üzgün: ‘‘Kendi insanı Türkiye’yi sevmiyor. Bunların kim oldukları belli değil. Beyinleri İslamla yıkanmış. Onun için Amerika Atatürk Cemiyeti daha etkin hale gelmeli. Şu anda Türkiye’nin üzerini örten ölü toprağını nasıl kaldırabileceğimizi düşünüyoruz.’’ Amerika Atatürk Derneği bu yıl 26 Nisan’da Georgetown Üniversitesi’nde ‘‘Radikal İslama Karşı Atatürk’ün Reformları’’ konulu bir panel düzenlemiş. 19 Mayıs’ta da Atatürk’ün geleneksel doğum yıldönümü kutlaması çok geniş bir katılımla Kongre’nin Cannon Building binasında gerçekleşmiş. Toplantının konuşmacısı Temsilciler Meclisi eski başkanı ve ciddi bir Atatürk hayranı olan Newt Gingrich’miş. ‘Sözlü olarak uyardım’ Biz de dernek olarak o dönemdeki Washington Büyükelçisi ve Milli Eğitim müfettişlerine durumu yazıyla bildirdik. Ben sözlü olarak kaç kez ikaz ettim. Aldığım cevaplar aşağı yukarı şöyleydi: ‘Aman, Hüdai Bey, bizi bu işlere karıştırmayın.’ Bunun anlamı da, yerimizden olmayalım kaygısıydı. Tutumları beni çok üzdü. Derken Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz Washington’a geldi. Mevsim yaz. Büyükelçilikte herkes tatilde. Benden, Kongre’den bazı kişileri toplayıp evde bir davet vermem istendi. O akşam Nevzat Ayaz bana şunları söyledi: ‘Burada üniversitelerden şikâyetler var. Burada Türkiye’den gönderilme dinci yobaz öğrenciler varmış. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?’ Ertesi gün bu konuyu konuşmak üzere sözleştik. O arada konuyla ilgili dernek olarak 80 sayfalık bir rapor hazırlamıştık. Raporda bu öğrencilerin kimlikleri, sayılarının 800 ile bin arasında değiştiği, her birinin Türkiye’ye yılda 35 bin dolara mal oldukları, İngilizce bilmedikleri, sürekli üniversite değiştirerek ABD’de kalmayı başardıkları yer alıyordu. Ben Washington’a geldiğimden beri böyle bir durumla karşılaşmamıştım. Türkiye’ye, Atatürk’e bu öğrenciler nasıl kin kusuyorlardı, anlatamam.’’ Mehmet Ali Ağca hastanede ? İstanbul Haber Servisi Kartal H Tipi Cezaevi’nde hükümlü bulunan Mehmet Ali Ağca, kulağındaki bir rahatsızlık nedeniyle götürüldüğü hastanede sağlık kontrolünden geçti. Ağca’nın, kulağındaki kirlilik nedeniyle işitme zorluğu çektiği belirtildi. Ağca, yapılan muayene ve kontrollerinin ardından cezaevine geri götürüldü. obursali?cumhuriyet.com.tr ÇORUM’DA BİR CEZA DAHA ‘Akıl alacak iş değil’ Türkiye Cumhuriyeti Devleti eliyle neredeyse yılda 40 milyon dolara ABD’de bir avuç öğrenci vasıtasıyla Türkiye’ye ve Atatürk’e hakaretler yağdırıldığı akıl alacak iş değildi. Ama olmuş işte. Hani, derler ya, burası Türkiye... Hüdai Yavalar anlatmasını sürdürüyor: ‘‘Bunlar kendi paralarıyla gelmiş olsalardı hiç kimsenin fazla sesini çıkarmaya hakkı olmayacaktı. Ama öyle değil. Türkiye devletinden burslu olarak gönderilmişler. Nevzat Ayaz’la buluşmamız buradaki Türkiye Büyükelçiliği’nde oldu. Büyükelçi Baki İlkin izindeydi. Toplantımızda Ayaz’a, bu öğrencilerin buraya nasıl gönderilebildiklerini sordum. Her yerde sarık, cüppeyle dolaştıklarını anlattım. Nevzat Ayaz’ın cevabı aynen şöyle oldu: ‘Milletvekilleri kendileri bu öğrencileri seçiyor. İsimleri bize veriyorlar. Biz de bunları gönderiyoruz’...’’ AKP’li başkana ‘zimmet’ten 5 yıl ÇORUM (Cumhuriyet) AKP’li 1’i eski 2 belediye başkan yardımcısı ile 3 belediye meclis üyesinin rüşvet suçundan ceza aldığı Çorum’da bu kez de bir ilçe başkanı zimmet suçundan 5 yıl 2 ay ceza aldı. AKP Bayat İlçe Başkanı Mustafa Memiş (40), Bayat Küçük Sanayi Mustafa Memiş. Sitesi Yapı Kooperatifi Başkanlığı yaptığı dönemde zimmetine para geçirdiği iddiasıyla açılan kamu davasında 5 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. Geçen hafta Çorum Ağır Ceza Mahkemesi’nde rüşvet iddiasıyla görülen davada Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Kılıç, 1 yıl 6 ay 22 gün, eski Belediye Başkan Yardımcısı Selim Seven 2 yıl 1 ay, meclis üyeleri Ömer Dinç, Nurettin Yıldırım ve Ahmet Yetim, ayrı ayrı 1 yıl 15 gün hapis cezasına çarptırılmışlardı. 4 kişiyi yaraladı ? GİRESUN (AA) Giresun’un Tirebolu ilçesinde düğünde havaya ateş açan Y.A. (29), 1’i çocuk 4 kişiyi yaraladı. Jandarma tarafından gözaltına alındıktan sonra sorgulanan zanlı, çıkarıldığı mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle