27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 TEMMUZ 2006 CUMA 6 SAĞLIK Geri kalmış ülkelerin kaderi olan, hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar son yıllarda Türkiye’de arttı BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ ‘V eterinerlik yok ediliyor’ SİBEL BAHÇETEPE Önümüz Ardımız Ateş... Önümüz ardımız ateş... Ve yüreklerimizde daha da büyük bir acı tutuşmuş halde. Birkaç gün önce, on üç can parçasının acısıyla döğünüp ağlaştık... Neden olduk böyle? İki üç yıl öncesine kadar, Doğu’ya, Güneydoğu’ya bir dinmişdurulmuşluk gelmişti. Ne oldu da, kan akmaya başladı yeniden, akıyor. Ne oldu? ? İsrail, üç askerinin kaçırılmasının ardına düşmüş Lübnan’ı roketlerle altüst ediyor; kentler çökertiliyor, yüzlerce insanın hayatı söndürülüyor. Peki, üç can karşılığında, sınır ötesi operasyon hakkı var mı İsrail’in? Evet diyor ABD. Onun ve bütün Batılıların örtülü desteği ve kamuoyunu hazırlamasıyla, İsrail’in saldırısı sürüyor. Ya Türkiye’nin, Kuzey Irak’ta PKK’ye karşı askeri bir operasyonuna? Koskoca bir hayır! İsrail’de ABD egemen, Kuzey Irak’ta da o! Bütün olan biten, mevziî konular mı, yoksa adım adım bütün Ortadoğu’yu ele geçirecek bir planın adımları mı? Ortadoğu’ya baktığımızda, böyle bir plan, hain bir plan ortaya çıkıyor. Başında da ABD ve İsrail bulunuyor. 8 Temmuz günlü Cumhuriyet’te, ABD’nin niyetini ortaya koyan bir haber yayımlanıyordu: ABD Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde Emekli Albay Ralp Peters’in yazdığı bir makale ve ona ek olarak konulan harita, Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) son biçimi olarak değerlendiriliyordu. Haritaya göre, Ortadoğu dinsel ve etnik olarak bölünürken, ABD, enerji kaynaklarını ve enerji hatlarının güzergâhını, kendi kurduğu ve ‘‘Büyük Kürdistan’’ adıyla, büyük bir Kürt devleti ile Şiî Arap devletlerine bırakıyordu. Emekli Albay, yorumunda Türkiye’yi de kaybedenler arasına katıyordu; ve aynı günlerde, ABD ve Türkiye Dışişleri Bakanları, birbirlerinin çıkarlarını gözeteceklerini vurgulayan bir ortak strateji belgesine imza atıyorlardı. Olacak bitecekleri gözlerinizin önüne getirebiliyor musunuz? ABD’yi, bağımsızlıkların bir katili olarak görmüyoruz da, onun uyduluğunu kabul etmişiz. Bu yetmemiş; Ankara ile Tel Aviv arasında 2004 yılında yapılan bir anlaşma sonucu, ülkece ABDİsrail ortaklığına omuz veriyoruz. Şimdi, Türkiye nasıl İsrail’in saldırısına karşı çıkabilir? Ve PKK’ye karşı nasıl seferber oluruz? Bütün bu olan bitenler, korkunç bir unutkanlığımızın eseri: Türkiye Cumhuriyeti bağımsız bir devlet olarak kuruldu ve yıllarca böyle ayakta durdu. Ne var ki, 1950’lerden başlayarak ABD’nin bir uydusu olduk; çok şeyimizi kaybettik ve daha da kaybedeceğiz. Kaybedeceklerimizin karşısına koyacağımız ilk nokta da şudur: Gelip durduğumuz aşamada, AKP’nin iktidarından ve hükümetinden bir an önce kurtulmak. Ve bağımsızlığın yolunu açmak! ? Doğu’da ve Güneydoğu’da PKK’nin terörüne karşı çıkmak, elbette kaçınılmaz. Ama şuna da dikkatli olmak gerekir: PKK, Kürt halkının içinde yuvalanmıştır da. Terörcüyü izole ederken, halkının huzuruna da sahip çıkmalıyız. Öte yandan, ödevimiz, sadece asayişi sağlamak değil: Doğu’yu ve Güneydoğu’yu kalkındırmak; bölgeye, ekonomide ve kültürel kalkınmada payını vermek. Vermediğimiz, veremediğimiz bir şeyler var... Ne pahasına olursa olsun vermeliyiz. Ve artık gecikmeden... ‘‘Piyasa ekonomisi’’ diye tutturduk. Onun, elle tutulur bir şeyler sağladığını göremiyoruz. PKK, bunu götürdüğümüzde de engel oluyor. Konu, bir çetinlikler yumağı. Onu çözüp ilmik ilmik topluma sindirmeliyiz. Bağımsızlığın yolunu açmaya gelince... Örneğin, şu sadece İncirlik’i kapatmaya karar veriniz, neler neler olacak göreceksiniz! V eterinerlik örgütü çökertilen Türkiye’de, geri kalmış ülkelerin kaderi olan ‘‘deli dana, sars virüsü, şap hastalığı, kuş gribi’’ ve ‘‘Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı (KKKA)’’ gibi hayvandan insana bulaşabilen ‘‘zoonoz hastalıkların’’ giderek artacağı belirtildi. IMF ve Dünya Bankası’nın Türkiye’nin ulusal hayvancılık politikasını yok ederek Türkiye’yi hayvancılıkta dışa bağımlı hale getirmek istediğini vurgulayan uzmanlar, veteriner hekimliğinin geliştirilmesi ve erken uyarı sisteminin olması gerektiğini söylediler. İstanbul Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, özellikle kırsal kesimde hayvanlarla sürekli iç içe yaşamak zorunda olan insanların risk altında olduğunu vurgulayarak, ‘‘IMF ve Dünya Bankası Türkiye’nin ulu ? Prof. Dr. Tahsin Yeşildere: 1980 yılı sonrası veteriner sağlık hizmetleri teşkilatının çökertilmesi ile hayvanlarda olan hastalıklar insanlara da bulaştı. Önümüzdeki yıllarda Türkiye’de deli dana başta olmak üzere hayvan hastalıklarında artışlar yaşanacak. sal hayvancılık politikasını yok ederek Türkiye’yi hayvancılıkta dışa bağımlı hale getirmek istiyor’’ dedi. Zoonoz hastalıkların son yıllarda artmasını ‘‘1980 yılı sonrası veteriner sağlık hizmetleri teşkilatının çökertilmesi’’ olarak nitelendiren Yeşildere, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünyada 225 zoonoz hastalığın olduğunu ve Türkiye’de bu hastalıkların yüzde 70’e yakınının görüldüğünü söyledi. Yeşildere, 1980 yılından sonra Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın reorganizasyon adı altında yeniden yapılandırıldığını ve veteriner hekimliğin bu kurumdan kaldırıldığını anımsatarak, ‘‘Tarım Bakanlığı günümüzde tamamen çökmüş durumdadır.’’ açıklamasını yaptı. Tarım il müdürlüklerinde çalışanların yüzde 80’inin ziraat mühendisi olduğunu vurgulayan Yeşildere, bu birimlerde veteriner hekimlerin çalışması gerektiğini dile getirdi. Yeşildere, özetle şunları söyledi: ‘‘Brucellos, ruam, tüberküloz gibi, insanlarda sakat doğumlara kadar varan ciddi rahatsızlıklara yol açabilen hastalıklar da yaygın bir şekilde görülüyor. Ancak yeterli istatistikler olmadığı için kamuoyunun gündemine gelmiyor. Hayvan hareketleri kontrol edilmez, veteriner hekimlik teşkilatı çö kertilir, hayvan ıslahı yapılmazsa olacağı budur. Önümüzdeki günlerde başta deli dana olmak üzere diğer bazı zoonoz hastalıkların vakalarında da artış yaşanırsa şaşırmamak gerekir.’’ Ankara Veteriner Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr. Ayhan Filazi, Türkiye’de kaçak hayvancılığın yaygın olduğunu ve mezbahaların yüzde 50’sinin ruhsatsız olduğunu söyledi. ‘‘Koruyucu sağlık hizmetlerine’’ yeteri kadar önem verilmemesinin zoonoz hastalıkları arttırdığını ifade eden Filazi, şöyle devam etti:‘‘2005 yılında Sağlık Bakanlığı iki zoonoz hastalıkla mücadele için 20 milyon dolar harcarken, Tarım Bakanlığı tüm zoonoz hastalıklar için 20 milyon dolar ayırmıştı. Ayrıca 1980 öncesinde veterinerler araçlarıyla hayvanların bulunduğu yerleri gezer, aşılamaları, kontrolleri kendi yapar ve önceden önlemini almış olurdu. Veterinerlerin ellerinden arabaları, araçgereçleri alınınca durum böyle oldu.’’ YENİ TEDAVİ YÖNTEMİ SIVAS Aşırı terlemeye etkin çözüm İstanbul Haber Servisi Aşırı terleme her yüz kişiden birinin sorunu. Çeşitli sebeplerle aşırı terleyenler bu yazı sorunsuz geçirebilirler; çünkü, tıbbın birçok alanında çok etkili sonuçlar veren botoks, aşırı terleme tedavisinde de kullanılıyor. Cilt Hastalıkları Uzmanı Dr. Melisa Eczacıbaşı terin salgılanmasının insanlarda sinir sisteminin çalışması ile doğru orantılı olduğunu belirterek, toplumun yüzde 1’inde görülen aşırı terlemenin en önemli nedenleri arasında ‘‘stres, değişik uyaran ilaçlar (emetikler, insülin), tiroid bezinin aşırı çalışması, böbreküstü bezinde görülen hastalıklar, menopoz, hipoglisemi, şişmanlık, bazı kanserlerin tedavisinde kullanılan ilaçlar ve hormonlar’’ olduğunu söyledi. En çok görülen terleme şeklinin; strese bağlı olan ve özellikle avuç içi, ayak tabanı, koltuk altı, yüz ve kasıkta terleme yapan tip olduğunu anlatan Eczacıbaşı, terleme olan bölgelerde bakteri üremesi kolaylaşacağı için aşırı terlemenin kokuya da neden olacağını ifade etti. ‘Çağın mucizesi’ Terleme tedavisine başlamadan önce ilk aşamada terlemenin nedenlerinin araştırılması gerektiğini ifade eden Eczacıbaşı, botoksun en etkili tedavi olduğunun altını çezerek botoksla ilgili şu bilgileri verdi: ‘‘Son 15 yılda estetikte ‘çağın mucizesi’ olarak tanımlanan botoks sayesinde, aşırı terleme tedavi edilerek başarılı sonuçlar sağlanıyor. Kadın ve erkeklerde kolaylıkla uygulanabilecek bu yöntem ortalama 1530 dakika içindeki yapılan pratik bir uygulama ile çok uzun bir süre boyunca rahat etmenizi sağlıyor. El içi, ayak tabanı ve koltuk altındaki terlemeye karşı botoks uygulamaları oldukça pratik bir şekilde uygulanıyor. Tedavi sonrası ortalama 1012 ay boyunca terlemenin miktarı oldukça azalır.’’ Kene 1 can daha aldı SIV AS (AA) Yozgat’ın Kadışehri ilçesine bağlı Çamsaray köyünde hayvancılıkla uğraşan Sedat Avcı (26), hastalık şüphesiyle Yozgat Devlet Hastanesi’ne başvurdu. Buradan dün KırımKongo Kanamalı Ateşi Hastalığı ön teşhisiyle Sıvas’a sevk edilen Avcı, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanenin enfeksiyon hastalıkları servisinde tedavi gören Avcı, dün hayatını kaybetti. Avcı’nın kesin ölüm sebebinin yapılacak tetkikler sonucunda belirleneceği kaydedildi. Boğulmalar, güneş yanıkları, yüksekten düşmeler, enfeksiyon hastalıkları nedeniyle hastanelere başvurular artıyor. Tatilinizi zehir etmeyin Yazın sıcakta uzun süre araba kullanma sonucunda dikkat dağılmasının yol açtığı trafik kazaları artarken kırık çıkık oranları yüzde 70’e çıkıyor İstanbul Haber Servisi Yaz aylarında, trafik kazaları başta olmak üzere spor yapılırken oluşan kırıklar, güneş yanıkları, yüksekten düşmeler, boğulmalar ve enfeksiyon hastalıkları nedeniyle hastanelere başvurular tırmanıyor. Kırık çıkık oranının yüzde 20’den 70’e çıktığı yaz aylarında uzmanlar, bunun en önemli nedeninin ise sıcakta uzun süre araba kullanma sonucunda dikkat dağılmasının yol açtığı trafik kazaları olduğunu belirtiyor. Acıbadem Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Prof. Dr. Osman Güven, kışın ortopedi kliniklerine başvurunun yüzde 20’sini oluşturan trafik kazalarına bağlı kırık çıkık vakalarının yazın yüzde 70’e ulaştığına dikkat çekerek, her mevsimde rastlanan trafik kazalarının, yaz aylarında önemli sayıda arttığını belirtti. İlkyardım çok önemli Trafik yaralanmalarının da buna bağlı olarak çoğaldığını ifade eden Güven, ‘‘Yazın tatile çıkan insanlar uzun süre araç kullanıyor ve sıcak nedeniyle konsantrasyonlarını yitiriyorlar. Bu da kaza riskini arttırıyor. Kazalarda da ölümlerin yanı sıra ciddi organ yaralanmaları da İstanbul Haber Servisi Güneş, çocuklarımız için deriden D vitamini sentezini sağlamakla birlikte özellikle yaz aylarında maruz kalındığında yaydığı UV ışınlarıyla zararlı etkiler oluşturabiliyor. Uzm. Dr. Özlem Ketenci Altıkardeşler, ultraviyole ışınlarının cilt kanseri riskini arttırdığını anımsatarak, çocuklukta alınan güneş ışınlarının ileriki yaşamda daha önemli olduğuna dikkati çekti. Çocuklarımızı küçük yaştan itibaren güneşe karşı korumak gerektiğini ifade eden Altıkardeşler, şu önerilerde bulundu: ? Çocuklarınızı güneş ışınlarının daha yoğun olduğu saatler olan 10.0016.00 arasında güneşe çıkarmamaya özen gösterin. ? Özellikle 1 yaş altındaki çocuklar mümkün gündeme geliyor’’ dedi.Trafik kazalarında yaralananların yüzde 50’sinin hastaneye ulaşmadan öldüğünü anımsatan Prof. Dr. Osman Güven, bilinçli ilkyardımın yaşam kurtarabileceğini belirterek şunları söyledi: ‘‘Bilinçli olmayan kişiler yaralıya dokunmamalı. Yaralının sırtı, boynu ağrıyor ve kıpırdayamıyorsa felç olabileceği için çok dikkatli bir biçimde battaniye ya da brandaya alınmalı. Boyun ve belin her iki yanına çanta, kum torbası gibi eşyalar konularak sarsılmaması sağlanmalı. En kısa sürede hastaneye ulaştırılmalı.’’ Sahildeki yaralanmalar ve boğulmalar da yaza özgü riskler arasında yer alıyor. Denizin sığ olduğu yerlerde suya atlanmamasını öneren Prof. Dr. Güven, boyun ve omurga kırıklarının ve buna bağlı felçlerin ve ölümlerin oluşabileceğini anımsatarak, sahildeki yaralanmalarla ilgili alınacak önlemleri şöyle sıraladı: ? Midede sıvı birikmiş olacağı için kişiyi yan çevirip, dilini dışarı çekmek gerekir. ? Boğulan birine hemen müdahale ederek ağızdan ağza solunum yaptırılmalıdır. ? Bilinci açıksa kol ve bacaklarını oynatıp oynatamadığı sorulmalı ve hiç kıpırdatılmadan bir hastaneye transferi sağlanmalıdır. MUĞLA Safrakesesinde 791 taş çıktı MUĞLA (AA) Muğla’nın Dalaman ilçesinde yaşayan 66 yaşındaki Kemal Öztürk, şiddetli mide ve karın ağrısı şikâyeti ile Dalaman Devlet Hastanesi’ne müracaat etti. Ağrıların artması üzerine Muğla Devlet Hastanesi’ne sevk edilen Öztürk’in yapılan muayenesinde, safrakesesinde taş bulunduğu tespit edildi. İç hastalıkları uzmanı Nakit Bulut tarafından ameliyat edilen Kemal Öztürk’ün safrakesesinden 791 adet taş çıktı. Kemal Öztürk, safrakesesinden çıkan taş sayısını duyunca çok şaşırdığını belirtti. AÇIKLAYIN EFENDİLER! ABD’NİN TÜRKİYE’Yİ PARÇALATAN HARİTASINA DAHA KAÇ ŞEHİT GEREK? Güneşin zararlı ışınlarından çocuklarınızı uzak tutun Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR olduğunca gölgede tutun. ? 3 yaş altındaki çocuklar ise kesinlikle korunmasız olarak güneşin altında bırakılmamalı. ? Güneş kremi en az 30 koruma faktörlü olmalı. ? Süt çocuklarında ise cilt daha ince ve hassas olduğundan en az 50 koruma faktörlü olmalıdır. ? Güneş kremi güneşe çıkmadan 30 dakika önce sürülmeli, 1.52 saat aralıklarla tekrarlanmalı. ? Çocuklara açık renkli, bol, sık dokunmuş kumaştan giysiler giydirilmeli, çevresi geniş olan şapkalar ve UV korumalı güneş gözlüğü takılmalı, şemsiye yardımıyla güneşten korunmalı. ? Su kaybını önlemek amacıyla bol su içirilmeli. ? Tüm bu önlemlere sadece yaz aylarında ve deniz kıyısında değil, çocuğu sokağa çıkarırken bahar aylarında da dikkat edilmeli. ? Çocuğunuzda güneş yanığı gelişirse ciltte kızarıklık, şişlik, ısı artışı ve ağrıya neden olacaktır. Bu durumda ağrı ve sıcaklık hissini azaltmak maksadıyla analjezik ve antipiretik etkili ilaçlar kullanabilir, ayrıca yanık gelişen bölgeye soğuk su ile ıslatılmış bez uygulanabilir. ? Güneş yanığı meydana gelen yere diş macunu, yoğurt sürmek gibi yanlış uygulamalardan, yağlı ve kalın pomatlar kullanmaktan da kaçının. HER TÜRLÜ İŞBİRLİĞİNİZE DAHA KAÇ KURBAN? Cumhuriyet Mitingi 2 24 Temmuz 2006 LOZAN GÜNÜ 18.00 Gündoğdu Meydanı Dostlar! ‘Dur’ deme zamanı Bağımsız, laik, aydınlık Atatürk Cumhuriyeti’ne sahip çıkmak, el ele vermek zamanı! CUMOK İzmir ve Ege Oluşumları ADD İzmir ve Ege Bölgesi Şubeleri İzmir Barosu İzmir Tabip Odası İSMMMO CHP Konak İlçe DSP İzmir İl İZÜNİDER 68’liler Birliği Vakfı Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği DEÜ ADT Kemalist Üniversiteliler Birliği Türk Kadınları Birliği Kadın Hakları Derneği Ulusal Birlik Platformu İzmir’i Sevenler Derneği İzmir 1 No’lu Yolİş Petrolİş Aliağa ve İzmir Şb. TezKoopİş Tesİş 1 ve 2 Tek Gıdaİş Harpİş Havaİş Kristalİş Demiryolİş İzmir Şb. Belediyeİş SHP İzmir İl HYP İzmir İl İP İzmir İl Cumhuriyet Kadınları Derneği Eğitimİş İzmir ve Ege Bölgesi Şb. Temad İzmir Şb. Türki Hemşireler Derneği İzmir Şb. Ulusal Uyanış Platformu S ağlıktaki şu kargaşayı görüyor musunuz? Günlerdir gazete sayfalarında sağlık alanında tasarruf adına alınan yeni önlemler, yeni düzenlemeler yer alıyor. Tam bir kargaşa. Detaylarını başka sütunlarda ibretle okuduğunuz ve okuyacağınız ‘‘tedavi yardımına ilişkin uygulama tebliği’’ tam bir aymazlık örneğidir ve akıl ve mantık dışıdır. İncelemelere paket programlarla getirilen sınırlamalar hem hastaları hem hekimleri büyük zorluklar içinde bırakacaktır. 119 kalem ilacın ödemeler kapsamından çıkarılması ama milletvekili ve çocuklarına sınır tanınmayışı ibret verici bir uygulama olacaktır. Onlar herhalde memleketin has evlatları olarak tanınmaktadır. Acaba bu ayrıcalık da mı IMF buyrukları arasında yer alıyor? Asgari ücreti, kıdem tazminatını yüksek bulan, işten çıkarma Halkın sağlık çilesi... ların kolaylaştırılmasını isteyen IMF, milletvekillerini tasarruf paketi içine koymuyor anlaşılan. Bakın sevgili okurlar ben uzun yıllardır Türkiye’nin çok kötü, çok acemice yönetildiği kanısında olanlardanım; kötü ve irrasyonel bir yönetim. Türkiye gerçek bir israf ülkesi Ortalama 34 bin dolarlık milli gelir ile Türkiye gerçek bir israf ülkesidir. Akılsızca, bilgisizce yandaş kayırmalarıyla, yolsuzluklarla, soygunlarla, çıkar ilişkileri ile oluşan büyük israf. Hangi ülkede bu kadar çok bilgisayarlı tomografi ve MR laboratuvarı vardır. Hangi ülke bu yüzden oluşan rekabet sonucu doktorlara çekim başına prim (rüşvet) ödemesi yapar. Gelişmiş ülkelerde ihtiyaç sertifikası (certificate of need) olmadan böyle laboratuvarın açılması mümkün değildir ve bir EKG aleti için bile izne gerek vardır. Özelleştirme bir fetişizm gibi her sektöre egemen olmuştur bu yoksul ülkede. Gereksiz ilaç israfına karşı aslında alınacak akılcı önlemler olmalıdır ve elbette vardır. Hangi ülke, ünlü merkezlere göndererek yetiştirdiği tıp fakültesi öğretim üyesini bu kadar kötü kullanır ve onların önemli bir bölümünü saat 12’de özel hastanelere kaptırır. Örnek almaya çalıştığımız en büyük kapitalist ülkede, Amerika Birleşik Devletleri’nde sağlık hizmeti açısından da en yeni, en güvenilir has taneler elbette üniversite hastaneleridir ve öğretim üyeleri ancak ve sadece orada tam gün çalışırlar. Türkiye’de de elbette ülkenin en iyi hekimleri tıp fakültelerinde yer alır. Ama onları fakülte hastanelerinde tutacak, orada verimli kılacak altyapı, donanım ve düzenlemelerden yoksundur bu kurumlar. En iyi, en üstün yetenekli, birikimli hekimler özel hastanelerde hizmet verirler, hatta bazıları bilim dışı uygulamalar yapan tıp merkezlerinde çalışır. Bunun mazereti de yurtdışında okuyan çok masraflı çocuklar olabilir. Özel hastanelerin ünlü hekimleri TV kanallarında para karşılığında bu çeşit uygulamaların ve çok marifetli aletlerin reklamını yaparlar. Denetim mekanizmaları filan da çalışmaz bu memlekette. Yazık ki akılla, bilgiyle, bilimle hatta iyi niyetle yönetilen bir ülke değildir Türkiye... coskunozİsuperonline.com CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle