25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 2006 SALI 4 ‘TEK BAŞINA HAREKET ETME’ HABERLER ABD ve Irak büyükelçileri Dışişleri’ne çağrılarak sınır ötesi operasyon mesajı verildi MADDELER İÇİN DAVA YOLDA ABD’den sınır ötesi uyarısı ? İsrail’in Lübnan’a girmesini, kendini savunmak için uluslararası hukuktan doğan hakkını kullanmak olarak değerlendiren ABD, Türkiye’nin K. Irak’taki PKK operasyonuna karşı çıktı. ABD Büyükelçisi “Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde tek başına hareket etmemesi gerektiğini’’ söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, PKK’yle mücadele konusunda ‘‘Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde tek başına hareket etmemesi gerektiğini’’ söyledi. Wilson, ‘‘Bundan sonraki adım üçlü görüşmelerin devam etmesi olmalıdır. Türkiye IrakABD görüşmeleri sürdürülmelidir’’ dedi. Wilson dün TOBB’yi ziyaretinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Wilson bir soru üzerine, Türk güvenlik güçlerinin PKK terörü nedeniyle hayatlarını kaybetmesinden üzüntü duyduğunu belirtti. Wilson, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın nisan ayında yaptığı Türkiye ziyareti sırasında terör örgütü PKK ile mücadele etmek için çabaların iki katına çıkartılması gerektiği yönündeki sözlerini anımsattı. Wilson ayrıca Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün Washington ziyaretine atıfta bulunarak konunun bu ziyaret sırasında da detaylı olarak ele alındığını belirtti. Büyükelçi Wilson, Türkiye, ABD ve Irak arasında bu konuda oluşturulan üçlü mekanizmanın çalışmalarına devam etmesinin önemine işaret ederek bu konuda neler yapılabileceğine ilişkin ortak bir çalışma yürütüldüğünü, en kısa sürede de sonuçlarının alınmasının beklendiğini kaydetti. ‘‘İsrail’in kendisini savunması için düzenlediği saldırıları haklı gören uluslararası toplum, Türkiye’nin K. Irak’ta PKK’ye karşı operasyon yapması durumunda da aynı anlayışı gösterecek mi’’ sorusu üzerine ise Wilson, genel olarak insanların kendilerini savunma hakkı bulunduğunu, bilhassa ülkelerin bu hakka sahip olduğunu belirtti. Wilson, asıl sorunun bunu yapmanın en iyi ve en etkin yoluyla en doğru sonuçlar almanın ve kötü sonuçları önlemenin yolunun ne olduğunun bulunması olduğunu kaydederken terör örgütü PKK ile mücadelede Türk yetkililerle birlikte çalışmaya devam ettiklerini ifade etti. Wilson, ayrıca örgütün Türkiye ve Avrupa’daki varlığıyla finans desteğine karşı mücadeleyi sürdürdüklerini söyledi. Türkiye, ABD, Irak üçlü mekanizmasıyla örgütle mücadele etmenin en iyi yol olduğunu savunan Wilson, ‘‘Bu konuda birlikte çalışmak, tek taraflı davranmaktan daha iyi olacaktır’’ dedi. Askeri seçenek masada ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bakanlar Kurulu’nda teröre karşı alınacak tedbirler görüşülürken ABD Büyükelçisi Ross Wilson ve Irak Büyükelçisi Sabah Ümran Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı. Büyükelçilere, ‘‘Kuzey Irak’taki PKK varlığına karşı operasyon düzenlemezseniz biz düzenleriz’’ mesajı verildi. Bakanlık Müsteşarı Ali Tuygan, ‘‘Askeri seçenek masamızda’’ açıklamasını yaptı. Terör olaylarının hızla artmasının ardından, Türkiye, örgüt üyelerinin büyük çoğunluğunun bulunduğu Kuzey Irak ile ilgili önlemler almaya hazırlanıyor. Bu kapsamda dün, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Tuygan, ABD ve Irak’ın Ankara büyükelçilerini bakanlığa çağırarak Washington ve Bağdat’a çeşitli mesajlar iletti. Görüşmelerin ardından bir açıklama yapan Tuygan, büyükelçilerle özellikle terörün Kuzey Irak’tan almakta olduğu destek üzerinde dur ? PKK’ye operasyon siz yapmazsanız biz yaparız. ? K. Irak’ta somut adımlar görmek istiyoruz. ? PKK’nin siyasi örgütlenmesine son verin. ? Sınırdan kaçan teröristleri engelleyin. duklarını belirterek ‘‘Bu konuda çok daha kararlı adımların atılması gerektiğini iki büyükelçinin de dikkatine getirdim. Mevcut durumun Türkiye bakımından kabul edilemez olduğunu vurguladım. Kendilerine en kısa zamanda bugünkü durumu değiştirecek adımların atılmasını beklediğimizi ifade ettim’’ diye konuştu. Irak’ın güvenlik sıkıntısının farkında olduklarını ifade eden Tuygan, ‘‘Ancak yine de özellikle Kuzey Irak’ta atılabilecek ciddi adımlar olduğunu düşünüyoruz’’ dedi. Tuygan, söz konusu adımların atılmaması durumunda sınır ötesi bir operasyonun gündemde olup olmadığının sorulması üzerine, ‘‘Büyükelçilere söylediğim, bugün karşısında bulunduğumuz durumun artık kabul edilemez bir noktaya vardığı ve kendilerinden ciddi önlemler almalarını beklediğimizdir’’ dedi. Tuygan, önümüzdeki günlerde hükümetin duruma bakacağını, koşulları değerlendireceğini ve ona göre nasıl adımlar atılacağına karar vereceğini belirtti. Türkiye’nin alacağı önlemler arasında askeri operasyon olup olmayacağının sorulması üzerine de Tuygan, ‘‘Askeri operasyon her zaman bizim gündemimizde tuttuğumuz bir konu. Onlar da bu bakımdan bazı sıkıntıları olduğunu söylüyorlar’’ diye konuştu. Sert mesajlar Öte yandan Tuygan’ın, büyükelçilere şu mesajları ilettiği belirtildi: ? PKK’nin Kuzey Irak’taki mevcut durumu kabul edilemez. ? Artık Kuzey Irak’ta önlem görmek istiyoruz. ? Kararlı adımlar atılmalı. ? Sabrımız taşıyor. Gelinen bu aşamaya daha fazla katlanmak mümkün değil. Meşru müdafaa hakkımız saklı bulunuyor. ? Artık toplantı değil sonuç görmek istiyoruz. ? İyi niyetimiz takdir edilmeli. ? Askeri operasyon her zaman masada. ? PKK’nin Kuzey Irak’taki etkinliğinden Irak ve ABD sorumlu... Daha fazla sorun yaşamak istemiyoruz. ? Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Türkiye’nin mesajlarını doğru biçimde değerlendiremedi. ? 3’lü toplantılar ancak somut adım atılırsa sürdürülebilir. ? PKK’nin siyasi faaliyetleri ve büroları bir an önce kapatılmalı. ? Sınır güvenliği arttırılmalı. Sezer TMY’yi onayladı ? Çeşitli sivil toplum örgütlerince eleştirilen Terörle Mücadele Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Cumhurbaşkanı Sezer tarafından onaylandı. Sezer, bazı maddelerin iptali için Anayasa Mahkemesi’nde dava açacağını bildirdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Terörle Mücadele Yasası’nda (TMY) değişiklikler yapan yasayı dün onayladı; ancak yasanın bazı düzenlemelerinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağını bildirdi. Yasanın bazı maddeleri, irticacı terör örgütlerini TMY kapsamından çıkarırken basın organlarına ağır yaptırımlar getiriyor. Cumhurbaşkanı Sezer, eleştirilere hedef olan TMY’yi dün onayladı. Yasanın bazı düzenlemelerinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağını bildiren Sezer, yasanın hangi maddeleri için dava açacağı konusunda ise bir açıklama yapmadı. Terör suçunun kapsamını genişleten yasanın TBMM’deki görüşmeleri sırasında CHP’nin uyarıları üzerine Abdullah Öcalan’a af getirdiği ileri sürülen ‘‘etkin pişmanlık’’la ilgili fıkra çıkarılmıştı. Adalet Bakanı Çiçek, genel kuruldaki görüşmeler sırasında ‘‘Keşke, böyle bir yasa tasarısı ile gelmeseydik, sevimsiz bir tasarı. ‘Aferin, yaşa, varol, aslan bakan’ dedirtecek yasa tasarıları varken herkesin yüreğini yakan böyle bir konuda düzenleme yapıyoruz. Ama terör Türkiye’nin bir gerçeği’’ demişti. Çiçek, ‘‘Kantarın topuzunu kaçırmamaya, denge kurmaya çalıştıklarını’’ da sözlerine eklemişti. Yasa, bazı düzenlemeleri nedeniyle kamuoyunda tartışmalara da neden oldu. Yasada ‘‘silahlısilahsız terör örgütü’’ ayrımı yapılarak silah kullanmayan irticacı terör örgütlerinin TMY kapsamı dışında tutulmasını öngörüyor. Buna göre, söz konusu örgütler, TMY kapsamında değil Türk Ceza Yasası’nın ‘‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’’ başlıklı maddesine göre yargılanacak. Yasa, basın organlarına ağır yaptırım getirmesi nedeniyle eleştirilere neden oldu. Yasaya göre, kişileri hedef gösterenler, terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını basanlar veya yayınlayanlara, muhbirlerin kimliklerini açıklayan veya yayımlayanlara 1 yıldan 3 yıla dek hapis cezası verilecek. Yasayla ilk kez basına yayın durdurma cezası getiriliyor. Yasanın gözaltındaki şüphelinin avukatıyla görüşme hakkının sınırlandırılmasıyla ilgili maddesi de tartışmalara neden oldu. Yasaya göre, gözaltındaki şüphelinin avukatıyla görüşme hakkı, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim kararıyla 24 saat süreyle kısıtlanabilecek. Kolluk kuvvetleri, terör örgütlerine yönelik operasyonlarda ‘‘teslim ol’’ emrine uymayan veya silah kullanmaya teşebbüs edenlere karşı, tehlikeyi etkisiz kılabilecek ölçü ve orantıda, doğrudan ve duraksamadan silah kullanabilecek. ANAVATAN ‘TBMM olağanüstü toplanmalı’ ? ANAVATAN’lı Sarıbaş, “Sıfır terör devraldılar. Ama ülkeyi her gün onlarca vatan evladının şehit olduğu bir noktaya taşıdılar” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Süleyman Sarıbaş, artan terör olayları nedeniyle TBMM’nin acilen olağanüstü toplantıya çağrılmasını istedi. Sarıbaş, ‘‘Türkiye, etnik ayrımcılığın mimarı sayılan sayın Başbakan’dan kurtulmalıdır. Altüst kimlik tartışmalarıyla kışkırtıcılık yapan Başbakan, bu şehit kanlarının sorumlusudur’’ dedi. Sıcak takiple ilgili itirazlara dikkat çeken Sarıbaş, ‘‘Sıcak takip hakkı vardır, yok sayanlara haddi bildirilmelidir. Talabani ve Barzani’nin karargâhını bir gecede başlarına geçirirsiniz. Kandil Dağı’nı bir gecede düz ova yaparsınız. Yeter ki siyasi irade olsun’’ açıklamasını yaptı. Sarıbaş, dün parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, terör olaylarına dikkat çekti. 3 yıldır yurtdışında gezen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın son 1 yıldır da il ve ilçe kongrelerinde dolaştığını savunan Sarıbaş, ‘‘Başbakan, Diyarbakır’da kimlik tartışması başlatarak etnik ayrımcılığa önayak oldu. İktidar, terör konusunda zaaf içinde. Sıfır terör devraldılar. Ama ülkeyi her gün onlarca vatan evladının şehit olduğu bir noktaya taşıdılar’’ dedi. Sarıbaş, TBMM’nin derhal toplanmasını ve terörle mücadele için ortak akılla yöntem belirlenmesini istedi. Sarıbaş, ‘‘Hükümet kongrelerde, parti propagandası, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile uğraşmasın. Sayın Başbakan, aklını başına toplasın. Partisinden, Cumhurbaşkanı seçilmesinden daha önemli olan ülkenin bölünmez bütünlüğüdür. Ülkenin her yerinden şehit cenazeleri giderken o insana başbakanlık yaptırmazlar’’ diye konuştu. Erdoğan AKP’linin cenazesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün meydana gelen trafik kazasında yaşamını yitiren Merzifon Belediye Başkanı Hayati İncekul’un cenaze törenine katıldı. Törende konuşan Erdoğan, kazadan derin üzüntü duyduğunu belirterek İncekul’un yakınlarına ve Merzifonlulara başsağlığı dileğinde bulundu. Erdoğan, ölümün Allah’tan olduğunu belirterek ‘‘Bu yolculuk uzun bir yolculuk. Nerede, kimi, nasıl yakalayacağı belli değil. Biz Allah’tan geldik, Allah’a döneceğiz ve şu anda da bu emrin gereği yerine geliyor. Üzüntümüz büyük’’ dedi. Erdoğan’ın da taşıdığı cenaze Merzifon İlçe Mezarlığı’nda toprağa verildi. (Fotoğraf: AA) DYP lideri, iktidarın içi boş laflarla halkı oyaladığını söyledi Ağar: Hükümet iradesiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, ‘‘Bombalama, mayınlama, pusu kurma, kitle eylemleri düzenleme, sivil taban edinme gibi gayretlerin içinde olan teröristlere karşı bu iktidarın hiçbir planı, programı yoktur’’ dedi. Ağar, dün yaptığı yazılı açıklamada, milletin teröre karşı varını yoğunu ortaya koymaya hazır olduğunu ifade ederek ‘‘Kahredici olan, iktidarın vurdumduymazlığıdır’’ görüşünü dile getirdi. Ağar, şunları kaydetti: ‘‘Bitlis’teki beş şehidimizin cenazesi kaldırılmadan Siirt’te sekiz güvenlik görevlimizin daha şehit olduğu haberini aldık. Peş peşe yaşanan olaylar gösteriyor ki, terör asla hafife alınamaz, günübirlik politikalarla bu sorun çözülemez. Milletimiz teröre karşı varını yoğunu, her şeyini ortaya koymaya hazırdır; ancak kahredici olan, iktidarın vurdumduymazlığıdır. Başa geldiklerinde olmayan terör, bugün ülkenin en temel sorunlarından birisi haline gelmiştir. Bombalama, mayınlama, pusu kurma, kitle eylemleri düzenleme, sivil taban edinme gibi gayretlerin içinde olan teröristlere karşı bu iktidarın hiçbir planı, programı yoktur. Başbakan’ın Ağrı’daki konuşmasında, terörle mücadele konseptini, örgütün inisiyatifine bırakan anlayışını hayretle izliyoruz.’’ Türkiye’nin, bugünkünden çok daha zor şartlarda terörle mücadele ettiğini, bedelini ödediğini ve terörün hakkından geldiğini belirten Ağar, ‘‘hükümette terörü bitirecek iradenin bulunmadığını’’ söyledi. ARINÇ’TAN YURTTAŞLARA ‘Teröre karşı olduğunuzu ilan edin’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Bülent Arınç, Kürt kökenli yurttaşlara ‘‘Terör örgütüne karşı olduğunuzu yüksek sesle ilan edin’’ çağrısında bulundu. Arınç, TRT2’de katıldığı programda, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı. Son haftalarda tırmanma eğilimi gösteren terörden dolayı ocakların söndüğünü kaydeden Arınç, şehitlerin kanının yerde kalmayacağını, intikamlarının alınacağını söyledi. Arınç, ‘‘Bu olaylara sebep olanlar ölü veya diri ele geçirilecektir. Cezaları verilecektir. Bu hiçbir şekilde bir geriye gidişi, bir korkuyu getirmeyecektir. Çünkü, yurt savunmasında bugüne kadar görevlerini hep kahramanca yapan insanlar bundan sonra da yapacaktır. Bundan en küçük bir kuşkumuz yok’’ dedi.Terörün bitmesi gerektiğini kaydeden Arınç, güvenlik güçlerinin terörle mücadele için tüm yetkilerinin olduğunu belirtti. Arınç, TMY’nin TBMM’de kabul edildiğini anımsatarak bundan sonra gereken yasal önlemler yönünden tüm yetkinin güvenlik güçlerine verileceğini söyledi. Halkın terör örgütüne sırt dönmesi ve reddetmesinin terörle mücadele için en yüksek moral gücü olduğunu anlatan Arınç, ‘‘Özellikle Kürt kökenli vatandaşlarımızın terör örgütüne karşı çıktıklarını yüksek sesle ilan etmelerini bekliyorum. Terör örgütüne kesinlikle bundan böyle ilgi duymayacaklarını, geçmişte de böyleydi ama artık bunu ilan etmelerini bekliyoruz’’ diye konuştu. ‘Destekçileri belli’ Ağar, açıklamasını şöyle sürdürdü: ‘‘Terörün içeride ve dışarıdaki kaynakları, bağlantıları, destekçileri bellidir. Hiç kimsenin boş laflarla milleti oyalamaya, ülkenin vaktini çalmaya hakkı yoktur. ’’ Mehmed Uzun, Kürt dili ve edebiyatının dünya çapındaki önde gelen temsilcilerinden birisi. Mehmed Uzun, askeri darbelerin gölgesindeki Türkiye’den canını kurtarıp, yurtdışında yaşamak zorunda kalan aydınlarımızdan. Siverekli. Onu çok genç yaşlarında tanıdım. 12 Eylül öncesi Urfa’nın Siverek ilçesi, ölümün kol gezdiği, PKK’nin ve devlet içindeki şiddet yanlısı güçlerin etkin olduğu bir yerdi. Ölümleri gördü, ölümleri yaşadı. Mehmed Uzun, siyasette şiddete her zaman karşı durdu. Bu nedenle şiddet yanlısı Kürt örgütleri, ondan hoşlanmadılar. Birkaç yıl önce Türkiye’ye kesin dönüş yaptı. Tehditler nedeniyle yeniden İsveç’e geri döndü. ??? Mehmed Uzun, bu toprakları 1977 yılında terk etmişti. Kendi deyimiyle sürgünde yaşarken Kürt edebiyatına ilişkin büyük eserler yarattı. Romanlar yazdı, araştırmalar yaptı. Yaşam serüvenini bir söyleşide şöyle anlattı: ‘‘Romanlarımı yazarken tahammülsüzlüğe karşı tahammülü; vicdansız Mehmed Uzun ve Diyarbakır’da Yaşamak... lığa karşı vicdanı; merhametsizliğe karşı merhameti; birlikte yaşamanın erdem olduğunu işleyerek yoğurmaya çalıştım.’’ ‘‘Sürgün yazarıyım. Dünyaya ait olmak istiyorum. Kürtlerin sesine yer açmak istiyorum. Bazıları göç ettiğimi söylüyor, yazıyor. Göç etmek başka bir şey, sürgün başka bir şey. Babam kansere yakalandığında bir hafta, bir gün, bir saat hiç fark etmezdi. Ona sadece ‘elveda’ demek için, bir saatliğine geri dönüş için başvuru yaptım. Ricada bulundum. İzin vermediler. Ankara’daki bürokrasi ‘Hayır’ dedi. Sürgün budur.’’ ??? Mehmed Uzun, bir sanatçı olarak hiçbir siyasi örgüte bağlı olmadığını açıkça belirtirken, her türden milliyetçiliğe, radikal dinciliğe de karşı durdu: ‘‘...Hiçbir politik harekete bağlı olmayan bir yazar olduğumun altını çizmekte ısrar ediyorum. Benim hareketim ‘Kürt’ dilidir. Kürt propagandası değil. Ancak edebiyat gerçeklerden kopuk olamaz. Benim yazılarım, ‘Kürtçe’ yazmak konusunda bir karşı duruş olarak kabul görmüştür. Ancak benim yazarlığım evrenseldir. Milliyetçilik, fundamentalizm gibi Ortadoğu’ya ait tüm hastalıklara karşı tavırlıyım.’’ Neden böyle davrandığını da şöyle açıklıyor: ‘‘Dil, din, kimlik ve kültür siyasetin dışında olmalıdır. Bunlar bireyin ve toplumların kutsal haklarıdır. Ama Kürtçe ile ilgili bu kutsal hak gözetilmedi. Kürtçe okulda, kamu hayatında ve medyada yasaklandı. Yasaklandığı için de Kürtçe konuşmak bile sanki siyasi bir davranışmış gibi gösterildi.’’ ??? ‘‘Kürtçe çok zengindir. Mezopotamya’nın en zengin dillerindendir. Kürtçenin yok olması bizleri sadece fakirleştirir. Kürtlerin sadece dili değil, kimliği de hor görüldü. Köy ve şehir isimleri değiştirildi. MÖ 300 yıllarında kurulan ve Katine olan köyümün adı değiştirildi. Kürtçe değildi. Bu isim iki bin yıllık tarihi anlatıyordu. Ama otuz yıl önce ismi Narlıkaya yapıldı. Narlıkaya, anam ve nineme hiçbir şey anlatmıyor. Böylece iki bin yıllık tarih yok ediliyor. Bırakın bu isimler kalsın.’’ ??? Mehmed Uzun, romanlarını üç dilden yazıyor: Kürtçe, Türkçe ve İsveççe. Neden Kürtçe yazdığını ise şöyle anlatmıştı: ‘‘Kürtçe benim anadilim. Yedi yaşındayken Türkçeyi okulda öğrendim. Diliniz hor görüldüğünde, yok olma tehlikesiyle karşılaşınca onu korumak durumundasınız. Bu ahlaki bir sorumluluk. Bunun siyasetle, ideolojiyle ilgisi yok. Bir dili yoktan var etmek durumunda olduğum için günümüz dünyasında belirleyici olan para, pul, şan, şöhret gibi şeyleri bir yana bırakmak zorundasınız. Bu benim gibi çılgınların yapacağı bir işti. Dünyaca ünlü Ya şar Kemal’in Kürtçe öğretmeni benim kızım.’’ Türkiye’nin geleceğine ilişkin görüşlerini şöyle ifade ediyor: ‘‘Türkiye’deki gelişmeler bana umut veriyor. Rotasını çizdi ve geri dönüşü mümkün olmayan, doğru bir yola girdi. Bu, uygarlaşma ve demokratikleşme yoludur. Türkiye bu süreçte Kürt sorununu da çözecek. Kürt sorununun çözülmesi Türkiye’yi daha da güçlendirir.’’ ??? Mehmed Uzun, kansere direnmek için doğduğu topraklara döndü. Onun Diyarbakır’a gelişi, yarattığı eserler gibi çok anlamlı. Bu acılı topraklarda, yine büyük acılar yaşanıyor. PKK’nin pusu kurup, bombalar patlattığı bölgede yeni kanlı sayfalar açılıyor. PKK şiddeti tırmandırarak bölge halkını ve Kürtleri yeni acıların pençesine atıyor. Mehmed Uzun, aynı zamanda bölgede barışçı yaşama olan özlemi de simgeliyor. Bir arada farklılıklarımızla yaşamak için yazdı, çalıştı, didindi... Hoş geldin Mehmed... CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle