27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 TEMMUZ 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Saklı Anıl Öçal: ‘‘İkinci Cumhuriyetçiler, Amerika’nın yeni global Sevr haritasını ne zaman alkışlayacak, diye sorma hakkımı Sevr paranoyasına sahip biri olarak saklı tutuyorum.’’ Ya ğ m u r E k i m Ortadoğu yanıyormuş... ‘‘ABD, demokrasiyi körüklüyordur!’’ GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Fındık kavgası büyüyormuş... Kabuğunu doldursa bari! Arabik Ahmet Mete Apak: ‘‘İsrail saldırılarına karşı Arap ülkelerinde yapılmayan siyasi gösterilerin Türkiye’de yapılmasının anlamını pek kavrayabilmiş değilim!’’ SOVYETLER Birliği dağılmadan önce ortaya çıkmıştı Hazar’dan Akdeniz’e petrol akıtma fikri. BaküTiflisCeyhan hattı üzerinden döşenen borular geçen hafta alkışlarla hizmete girdi. ‘‘Asrın İpek Yolu’’ olarak tanımlanan BaküTiflisCeyhan arasındaki boru hattını Ahmet Önen, ‘‘harita’’ya bakarak değerlendirince bakın ortaya nasıl bir görüntü çıkıyor: ‘‘1076 kilometresi Türkiye’de olmak üzere, toplam uzunluğu 1770 kilometreyi bulan boru hattı, Türkiye dışındaki ülkelerden geçerken, o ülkelerin kendilerine has politikalarından ve birbirlerine karşı olan tarihsel husumetlerinden, coğrafi koşullardan dolayı düz gelmeyip, zigzaglar çizerek Türkiye sınırına kadar ulaşıyor. Bu güzergâhı doğal karşılamak mümkün. Doğal olmayan ise, boru hattı Ardahan’ın Posof ilçesinden yurda girdikten sonra genellikle düz bir hat çizip Akdeniz’e doğru Ceyhan’a inmesi gerekirken, ‘tuhaf’ bir kavis çizerek yolunu uzatıyor. Boru hattının Türkiye’deki güzergâhı kabaca 250 kilometre kadar uzatılmıştır. Türkiye’ye 1076 kilometre için düşen maliyetinin 1.5 milyar dolar olduğunu düşünürsek bu az bir mesafe değildir. Boru hattını bir kenara bırakalım. Geçenlerde ABD Silahlı Kuvvetler dergisinde çıkan, Ortadoğu’da yeni sınırların çizilmesini içeren ve Türkiye topraklarının bir bölümünü ‘Özgür Kürdistan’ olarak gösteren bir harita vardı. Şimdi ABD Silahlı Kuvvetler dergisinin Boru hazırladığı yeni Ortadoğu haritası ile boru hattının haritasını üst üste koyalım ve tekrar bakalım: BaküTiflisCeyhan boru hattı, neredeyse ABD’nin çizdiği ‘Özgür Kürdistan’ haritasının kuzey ve batı sınırlarını belirleyen bir güzergâh izliyor gibi. ABD’ye göre Ortadoğu’nun yeni şeklinde Türkiye’de kurulacak bir Kürt devletini Ankara bugünden kabul etmemişse eğer, ortada iki şık kalıyor: Türkiye’de bizim bilmediğimiz coğrafi koşulların zorluğu nedeniyle boru hattının bu şekilde geçmek durumunda olduğu ya da bu ilginç sınır çakışmasının büyük bir tesadüften başka bir şey olmadığı.’’ Buyurun bakalım... Kimileri hemen ‘‘paranoya’’ teşhisini koyacaktır. Ama önce iki haritayı üst üste koysunlar! İktidar, Sanat ve ‘Günah Çıkartma’ Birbirlerine yakın süreçlerde, biri Paris’te, diğeri birkaç gün önce İstanbul’da yaşanan iki olay, yine başlıkta anımsattığım konular üzerine düşünmeye itti. Evvelsi cumartesi günü öğleyin, genç sanatçıların internet yoluyla yaptıkları çağrıya uyarak Aksanat’ın önüne gittik. Konu, Beyoğlu’ndaki binasındaki ‘‘Aksanat’’ın İstiklal caddesi kalabalığını cezbeden zemin kat galerisinin bir ‘‘teknosa’’ satış noktasına dönüşme kararını protesto etmekti. Bu konuda, ‘‘ilgililer’’, bunun gerekçesini aile içi bazı sorumlulukların kaymasının sonucu olarak görüyorlar ve ‘‘Elimizden bir şey gelmez, yapan biz değiliz’’ diyorlar. Halbuki kim ne derse desin, bir tek Sabancı ailesi var ve kamuoyu onu bilir, iç işlerine karışmaz! Böyle bir yanlış karar, yalnız sanat ortamını, kamuoyunu rahatsız etmekle kalmayıp, aynı zamanda Sakıp Sabancı’nın kemiklerinin sızlamasına da neden olmuştur. Bu büyük ‘‘ imaj’’ hatasından dönmelerinin sayılamayacak kadar çok yararı olur. Bunu Sabancı Ailesi adına temenni ediyoruz. Sanata ciddi yatırım yapan Sabancı Grubu’nun mükemmeli araması için bu yapıcı eleştirilere gerek var. Genç sanatçı arkadaşlar, tepkilerinin duyurusunu iyi yapmamışlardı. Biz de onların işine karışmadan destek vermekle yetindik; biz derken, Beral Madra, Yasemin Tanbay, Şükran Moral, Handan Börüteçene gibi sanatçılardan söz ediyorum. Ayrıca Sabancı Müzesi, önemli büyük sergileri Türkiye’ye taşıdığında, yalnız ‘‘sosyete’’yi değil, sanatçıları ve entelektüel tabakayı da açılışlarına davet etmeyi hatırlamalıdır. Burada da sorumluluğun bünye içinde kime gittiği, bizi pek ilgilendirmez. Rodin sergisi hakkında ortada çok konuşulan bu aksaklıklar göz ardı edilmemeli. İktidarlar, sanatı kendi güçlerini pekiştirmek ve bir anlamda ‘‘günah çıkartmak’’ için kullanırlar. Fakat sanat, tehlikeli ve çift yönlü bir silahtır. Çok düşük bir yatırımla, büyük bir geri dönüş sağlayabildiği gibi, ters de tepebilir. Türkiye’de büyük cirolara ve kârlara gururla imza atan büyük şirketler, iş sanat bütçesine gelince çok cimri olabilmektedirler. Halbuki Türkiye gibi devletin sanatı tamamen terk etmiş olduğu bir alanda, özel sektör ‘‘göstermeliğin’’ ötesinde bir katkı sağlamalıdır. Bu aynı zamanda kendi uzun vade çıkarıdır. ??? Haziran ayında Paris’te farklı kültürler üzerine yoğunlaşan Quai Branly Müzesi’nin açılışında Fransa Cumhurbaşkanı Chirac bir konuşma yaptı. Bu da yıllardır sanatta iktidarlarını bir ‘‘oldubitti’’ye getirmekle suçladığım Batılı ülkelerin en üst düzeyde bir günah çıkartma seansıydı. Sanatçı dostum İbrahim Çiftçioğlu, özel ilgi alanım olduğunu bildiği için bu metni bana ulaştırdı. Bakın Chirac ne demiş: ‘‘Girişimimizin merkezinde, ırk merkezciliğin, Batı’nın insanlığın kaderinin yalnızca kendi ellerinde olduğu gibi mantıksız ve kabul edilemez iddiasının reddedilmesi yatmaktadır. Bazı halkların insan evriminde önceki aşamalarda kaldığını, ‘primitif’ olarak adlandırılan kültürlerinin, yalnızca etnoloji alanında inceleme konusu ya da Batılı sanatçıya ilham kaynağı olabileceğini iddia eden bu yanlış evrimciliğin reddedilmesi söz konusudur.’’ İyi de.. bu sözleri alkışlamak tabii ki yetmez. Önemli olan diğer kültürlerin eski eserlerini kutsamak değildir. Hatta Quai Branly’nin yaptığı gibi ‘‘diğer kültürlerin’’ çağdaş sanatlarına da bu müzede yapısal olarak kendine yer bulması yetmez. Önemli olan, Batılı müzelerin, uluslararası koleksiyonların ve büyük retrospektif sergileri de düzenlerken kredileri eşit haklarla Batılı olmayan çağdaş sanatçılara da açabilmeleri. Kompleks göstermeden, iane verir gibi yapmadan, sömürgeci tavırlarını unutarak... Ancak o zaman gerçek anlamda Chirac’ın sözleri anlam kazanabilir. 1984’ün 30 Haziranı’nda San Francisco Müzesi önünde Batının önyargılıırkçı tavırlarını protesto eden Manifestom, bu konuyu uluslararası arenada polemiğe taşıyan ilk tohumdu. Bunun üzerinden 22 yıl geçtikten sonra bu olguları kabul eden Chirac’ın sözleri küçümsenemez. Ancak kültür emperyalizmi hâlâ var. İktidarlar, sanatı kendileri adına oportünistçe kullanmaya devam ediyorlar. email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 SESSİZ SEDASIZ (!) Yeni CHP, personelini de yeniliyor! CHP’Lİ bir milletvekiline yeni genel merkez binasını soralım dedik; meğer fena halde yenilenmişler: ‘‘Deniz Baykal’ın özel kalem müdiresi Nesrin Baytok, kayıtsız koşulsuz egemenliğini ilan etmişe benziyor. Baykal’ın çevresinde öyle bir koza örülmüş durumda ki ana muhalefet liderine ulaşmak artık Başbakana ulaşmaktan daha zor. Bir sivil toplum lideri üç haftadır Baykal’a ulaşamıyor. Yeni genel merkeze 18 kişi alındı. Genel Sekreter Önder Sav’ı, Genel Sayman Mahmut Yıldız’ın, bile Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Ulema Akif Kökçe: ‘‘Birleşmiş Milletler’in terör listesinde bulunan Yasin El Kadı’nın masum olduğu konusunda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı nasıl bu kadar emin olabiliyor? Ulemaya sormuştur!’’ haberi olmadı. Yeni gelenlerin eski personelle konuşması yasaklandı. Maaşlar yeniden ayarlandı. Başkanlık katında yıllarca garsonluk yapan iki görevli bahçeye indirilip bahçıvan yapıldı. 14 yıldır genel merkezin idari müdürlüğünü üstlenen Zeki Erkan görevinden alındı; yerine Nesrin Hanım’ın kocasının şirketinden daha önce transfer edilen bir kişi getirildi. Personel müdürlüğüne de yeni bir atama yapıldı. Duyduğuma göre seçim yenilgilerinden eski personel sorumluymuş; zamanı gelince bunlar da yenilenecekmiş.’’ Sora sora Bağdat bulunur, sonra da bombalanır! Başbakan’ın Azarlama Dürtüsü PERİHAN ERGUN Kendini güçlü hisseden kişi alçakgönüllü, özverili ve itidalli olur. Hükümetin başı olan başbakanların da sorumluluklarının ve görevinin gereği bu nitelikleri taşıması, aklın aydınlığını öngörmesi gereklidir. Bu, ulusun öncelikli beklentisidir. Gelin görün ki kendisinden yani başbakanından destek isteyen ziraatçı üreticiye “ananı al git”, soru sorarak aydınlanmak isteyen medya mensuplarına “haddini bil” , vatandaşa “terbiyeli ol”.. son olayda Giresun’da hak ve çare arayan fındık üreticisini “Git paranı Fiskobirlik’ten al” diye paylaması yetmezcesine birliğin güven verici olmadığını, kredi alamadığını haykırarak, fındık fiyatının 4.5 YTL’den 2.5 YTL’ye düşmesine Fiskobirlik’in de 102 milyon YTL zararına neden olmasına üzülmemek elde değil. Başbakan’ın kayıtsız başdanışmanı Cüneyd Zapsu, ki bir süre önce TC Başbakanı’nı ABD’ye satarcasına “O’u kanalizasyon çukuruna süpürmeyin, kullanın” diyerek onunla birlikte TC’nin de onurunu çukura attı. Üstüne üstlük BM’ce terörün finansörü ilan edilen Yasin el Kadı ile tanıtlı kanıtlı ticari, şeriatçılık beraberliğindeki dostluklarına da sahip çıkarak, aynı çizgideki Unakıtan’la beraber ikisini de kucaklayarak aklama seferberliğine soyundular. Bunu duymak istemiyor ve anlayamıyorum. 46.733 öğrencinin sıfır puan alışını, 73 bin 746 öğrencinin ilk aşamada elendiğini, en başarılı öğrencilerin 20 kişi olup bunun 11’inin özel okullardan geldiğini ballandırarak açıklıyor, velileri özel kurumlara yönlendiriyordu. Bu durumda fakrüfukaranın çocukları okuyamayacak, ayak işlerinde vasıfsız işçi olarak çalışacak, aç kalınca da kapkaç veya yankesicilik yapacak. Parasal güç tam kapitalistçe öne çıkacak, halk çocuklarının ki nüfusun çoğunluğudur çoğu mesleksiz ve niteliksiz kalacak. Devlet okullarının eğitimi ve öğretimi kalkındırmak görevi sanki başkalarının 15 yıl özel okullarda ve M. E. Müdürlüğü’nde bu kurumların öğretmenlik ve idareciliğinde çalışmış bir eğitimci olarak, onların finansman kaynaklarının genişliğini bilirim. Devlet okullarına Milli Eğitim’e ayrılan bütçenin küçüklüğünden de vazgeçmiyorlar. Sıfır puan alan çocuklarımızın topluca Hakkari, Şırnak, Ağrı ve Ardahanlı oluşundan hiç mi hiç azap duymuyorlar. Hükümetin başı “Kürt sorunu” niteliklerini buyururken, bunun cehalete, şartlanmışlığa kölelik ve ağalık düzenine dayandığını, ancak oradaki eğitim kurumlarının donanımlı, öğretmene sağlanan iyileştirmelerde, ekonomilerinin yerinden yönetimle sağlanarak kurtulacağını düşünemiyorlar mı? Lütfen M.E. Bakanı Çelik de takkesini önüne koysun sarığını çözsün, çağdaşlaşmanın basamaklarının kendisinde olduğunu bilsin. İmamları İmamı Caferi Sadık’ın katı bağnaz tutumlu mezheplerden İslam dinini arıtarak reform niteliğinde ehlibeyt’e ve Ali’nin aydınlığına ulaştıran felsefesini dinsizlik saymasın. İslama küfür sayılan bu düşüncesini Alevilerin, zorunlu din dersine girmeye zorlamak için inançlarını inkâra yönlendirerek günahın en büyüğünü işlemesin. Alevi ve Bektaşilerin yurt savunmasında, Kurtuluş Savaşı’nda Türk ordusunun en büyük destekçileri olduklarını anımsasın. HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Temmuz www.mumtazarikan.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN Düşünme zamanıdır Bu ve diğer konularda kendilerini demokrasi kuralları içinde eleştiren milletvekillerini de ihraç etme haksızlığını yapıyor. Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu davranışlarının dışında “Millet bizi seçti, onların temsilcisiyiz” derken bu görevini takkesini önüne koyarak hakkıyla yerine getirmesi gerekmektedir. Tüm kurumlarıyla Çankaya’dan başlayarak dolaşmaktan vazgeçmeli. Sadece şeriatın simgesi haline gelen türbanı, imam hatiplilerin kadrolara yerleşmelerini kucaklarken, bağrında Atatürk ilke ve devrimlerine, çağdaşlığa, aydınlanmaya da yer vermeli. M. Kemal Atatürk’ün Kurtuluş zaferinden sonra başta özgür düşüncenin, demokrasinin anahtarı olan laiklikle yola çıkıp ortaçağ bağnazlığından arıtarak kurduğu Cumhuriyetimize içtenlikle ve dört elle sarılmalı. Aydınlanmanın iki temel ekseni, eğitim ve ekonomide kalkınma programlarını önemseyip geliştirmeli. Bunun önemsenmediğini OKS’yi basın toplantısıyla değerlendirirken bu başarısızlıklardan hiç ders almamış, görevini kavrayamamış M. E. Bakanı Hüseyin Çelik’i dikkatle dinlerken, binlerce öğrenci yetiştirmiş bir öğretmen olarak içim yandı. Tüm yaşamımda bu denli eğitime, öğretime ters düşen bir bakan görmedim. Üzüntümden uyuyamadım. Eksikliklerini dışarıdan gazel okuyan biri gibi farkında olmaksızın sıralıyordu. Haritaları görmeli Ama ne yazık ki kanla çizilen Misakı Milli hudutlarının Sevr belasını yırtarak 1923’ün 24 Temmuzu’nda Lozan Antlaşması’yla çöpe atıldığını da unuttular. Vatan topraklarını Sevr’le paylaşamayanlara son yıllarda hektarlarca yağmalatılarak, esas sahiplerini köleleştirerek armağan ediyorlar. ABD Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde Doğu Anadolu’nun Kürt ve Ermenilere peşkeş çekilerek haritalarının çizilmesini göremiyorlar, görmezden geliyorlar. O sınırların içine bir de ABD’nin istemiyle kutsal İslam devletinin oturtulmasını hoş görüyorlar. Ey ahali artık uyan ve çağdışına her konuda çekilmek istenen yurdunu koru; birleşerek seçime gitmekten korkanları da kına ve ona göre değerlendir. Güneş her sabah karanlığı delerek ışıklarını dünyaya salıyor, bunu mutlaka yakalamalıyız!.. Esas No Karar No Hakim Katip Davacı 2005/155 2006/272 Muammer AKÇAY Sultan BABAOĞLU 24408 78511 : İsmail Gök Okkeş oğlu 1975 Dğ.lu Mareşal Fevzi Çakmak Mh.5 Sok. No:12Osmaniye Vekili : Av. Ali KaypakyıoğluÖzel İdare İş hanı Osmaniye Davalı : Natalia Gök Petru ile Ala kızı Durlesti 29.01.1982 Dğ.lu (Gazete İlanı) Dava : Şiddetli Geçimsizlik Nedeni ile Boşanma Dava Tarihi : 02.03.2005 Karar Tarihi : 01.06.2006 Davacı İsmail Gök vekili Av. Ali Kaypaklıoğlu tarafından davalı Natalia Gök aleyhine açılan “Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma “ davasının yapılan yargılaması sonunda davalı NATİLA GÖK’ün açık adresi tespit edilmediği gibi tebligatta yapılamadığından 7201 sayılı Tebligat yasasının 29/2 maddesi uyarınca; Yukarıda davalı hanesinde yazılı bulunan davalı NATALİA GÖK’E kararın ilanen tebliğine karar verilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere, Davanın kabulü ile; Osmaniye ili Bahçe ilçesi Savranlı köyü cilt no: 15 Hane no:32 BSNo: 15 de nüfusa kayıtlı Ökkeş ile Hatice’den olma Osmaniye01.04.1975 Dğ.lu İSMAİL GÖK ile aynı yer SN da kayıtlı eşi davalı Petru ve Ala’dan olma Durlesti 29.01.1982 Dğ.lu Natalia GÖK (kızlık soyadı Ceban) aralarında evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle MK.166/1 maddesi gereğince BOŞANMALARINA. Alınması gereken 12,20 YTL karar ve ilam harcından peşin alınan 11,20 YTL nin mahsubuyla bakiye 1,00 YTL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına. Davacı vekili talep etmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına ve yargılama giderinin davacı yan üzerinde bırakılmasına, şeklindeki kararın tebligat yapılamayan davalı NATALİA GÖK’e GAZETE İLE İLANINA, İlanın yapıldığı tarihten 15 gün sonra hükmün ilgililere tebliğ edilmiş sayılacağı hususu zikredilen davalılara İLANEN tebliğ olunur.27.06.2006 (Basın: 34694) OSMANİYE 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (AİLE MAHKEMESİ SIFATI İLE) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Rize’nin 1 Çamlıhemşin ilçesinde ünlü 2 bir yayla. 2/ 3 İzmir’in bir ilçesi... Bir sa 4 yı. 3/ Hiçbir 5 üretici çalış 6 mada bulun7 madan, yalnızca mülkü 8 nün geliriyle 9 yaşayan kimse. 4/ Özellikle resim 1 2 3 4 5 6 7 8 9 yapımında kullanı 1 S E L E K T Ö R A K O R lan sentetik bir boya. 2 İ B İ S E N E 5/ İlaç... Sindirimi 3 L E G A L R İ T D kolay, sağlığa uygun. 4 E R G EME R E K 6/ İzmir’in Tire ve 5 Z E L O Ödemiş ilçelerine 6 Y O R T U Z AMA N özgü bir tür bilye 7 E T İ oyunu... Büyük, 8 N İ B İ B İ U önemli. 7/ Birkaç 9 T U R N A L A R renkli iplikten yapılmış dokuma... Küçük mağara. 8/ Tarlada suyu akıtmak için yapılan tahta oluk... Bir görevin yürütülebilmesi için merkez olarak seçilen yer. 9/ Büyük ve süslü kayık. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yaklaşık üç santimetre genişliğinde yumuşak kösele şerit. 2/ ‘‘Göl sanırdık ne zaman dalsak gözlerine’’ (F.N. Çamlıbel)... Can sıkıntısı, usanç. 3/ Tırpana balığına verilen bir başka ad... Özensiz, gelişigüzel yapılmış. 4/ Alından geçerek başın çevresine çember gibi bağlanan bağ... İçki kadehi. 5/ ‘‘Hazanbel’’ de denilen ve kökü hekimlikte kullanılan otsu bitki... Güney Amerika’da yaşayan kemirgen bir hayvan. 6/ Ücret karşılığı ölünün arkasında ağlayan kadın... Tarla sınırı. 7/ Genellikle sevecen ve hüzünlü bir konu işleyen küçük lirik şiir. 8/ ‘‘Geçme namert köprüsünden aparsın su seni’’ (Diyarbakırlı Sait Paşa)... Eskişehir’in bir ilçesi. 9/ İslam inancına göre ölüleri mezarında sorguya çekecek olan iki melekten biri... Kenar süsü. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle