21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 TEMMUZ 2006 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Gülünç A. Tarık Emre: ‘‘Dışişleri Bakanı, Bayan Rice’a ‘Condi,’ diye seslenirmiş. Meclis Başkanı ‘Lenin’i ölü görmek ne güzel’ demiş. Ne diyelim? Tek kelime ile gülünç!’’ Ya ğ m u r E k i m İmamlar, bürokrat yapılıyormuş... ‘‘Büroları da mescit yapıyorlar!’’ ABD’NİN Büyük Ortadoğu Projesi’nde ‘‘küçük’’ bir gelişme yaşanıyor. Projenin taşeronlarından İsrail, Gazze’ye girdi; Lübnan’a saldırdı; Suriye’ye saldırmak üzere. Türkiye’deki İslamcı iktidar, bir yandan bölgedeki radikal İslamcı gruplar için arabuluculuk yapmaya soyunuyor, öte yandan ABD ile ‘‘Ortak Vizyon Belgesi’’ hazırlıyor. İşte tam da bu sırada emekli yüzbaşı Murat Papuç, ‘‘Yursever Cephe’’ adına İncirlik’ten Dolmabahçe’ye doğru yürümeye başlıyor. Papuç’un dün başlayan yürüyüşü tam 45 gün sürecek. 40 yaşındaki Papuç, kent girişçıkışlarında sembolik yürüyüşler yapmayacak; 1134 kilometrelik güzergâhı gerçekten yürüyecek. Günde ortalama 30 kilometre yürüyüp; geldiği yerde dinlenecek, toplantılara katılacak, yurttaşlarla konuşacak, eylemini anlatacak. Bazen PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Yürüyüş arazide yatacak. ‘‘ABD defol, bu memleket bizim’’ demek için gerçekten yürüyecek. Aklınızda bulunsun; Murat Papuç bu gece Yenice’de, 17 Temmuz’da Mersin’de, 18 Temmuz’da Erdemli’de, 19 Temmuz’da Kızkalesi sahilinde, 20 Temmuz’da Silifke’de, 22 Temmuz’da Mut’ta, 26 Temmuz’da Ermenek’te, 27 temmuz’da Uğurlu’da, 1 Ağustos’ta Çumra’da, 2 Ağustos’ta Konya’da, 6 Ağustos’ta Cihanbeyli’de, 8 Ağustos’ta Kulu’da, 11 Ağustos’ta Gölbaşı’nda, 12 Ağustos’ta Ankara’da, 14 Ağustos’ta Kazan’da, 16 Ağustos’ta Kızılcahamam’da, 18 Ağustos’ta Gerede’de, 19 Ağustos’ta Yeniçağa’da, 20 Ağustos’ta Bolu’da, NY Times: ‘‘Çok eşlilik AB’yi baltalar.’’ Aileyi de! Hayır İlker Çamkır: ‘‘Başbakan, dünyada terör örgütü olarak tanımlanan El Kaide’nin mali destekçisi Yasin el Kadı için ‘hayırsever insandır’ dediğine göre El Kaide aslında bir hayır kurumu mu oluyor! 21 Ağustos’ta Bolu Dağı’nda, 22 Ağustos’ta Düzce’de, 24 Ağustos’ta Gümüşova’da, 25 Ağustos’ta Hendek’te, 26 Ağustos’ta Sakarya’da, 28 Ağustos’ta Kocaeli’nde, 29 Ağustos’ta Körfez’de, 30 Ağustos’ta Gebze’de, 31 Ağustos’ta Kartal’da, 1 Eylül’de Kadıköy’de olacak ve yürüyüşünü aynı gün yani Dünya Barış Günü’nde Dolmabahçe’de yani 1968 gençliğinin Amerikan filosundaki askerleri denize döktüğü rıhtımda bitirecek. Bu yürüyüş önemli. Çünkü Murat Papuç yürürken, Türkiye sınav verecek. Yol boyunca halkın Papuç’a göstereceği ilgi, vereceği destek, ABD’ye ve yerli işbirlikçilerine bu ülkenin sahipsiz olmadığını gösterecek. En uzun yolculuklar bile küçük bir adımla başlar. Papuç İncirlik’ten bir adım attı. Haydi Türkiye, köylüsüyle kentlisiyle adımlarını sıklaştır! O, Neden Hep Böyle Tuhaf Şeyler Yapıyor? O, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin başkanı, frakını giyiyor, papyonunu takıyor, yüce Meclisimizi yönetiyor. Devlet protokolünde ikinci adam, Cumhurbaşkanı yurtdışına gittiğinde ona vekâlet ediyor. Sayın Bülent Arınç, devlet kademesindeki yeri itibarıyla çok önemli bir insan. Ne var ki çoğu zaman bize, kimi zaman da kendisine bile ‘‘tuhaf’’ gelen şeyler yapıyor. Sözgelimi, ‘‘şeyini şey ettiğimin şeyi’’ diyebiliyor konuşurken. Fakat, her kiminse, onun ‘‘şeyinden neyini’’ kastettiği sorulduğunda bir yanıt vermiyor. Bizi, kafamızda yanıtı verilmemiş sorularla baş başa bırakıyor. ??? Geçen 23 Nisan’da eski TBMM’de düzenlenen devlet törenini anımsayalım: Kendi yerine bir ‘‘çocuk’’u oturtmuş, ‘‘çocuk’’ da bize ‘‘vaaz’’ vermiş, ‘‘önlerine hangi engel konursa konsun, zirveye çıkacaklarından’’ söz etmişti. Çok önemli sözlerdi bunlar. Dinleyenler, bu sözlerden, ‘‘önlerine engel konulanın Türkler, engel koyanların ise Türkiye’yi içerden ve dışarıdan kuşatan emperyalistler olduğu, ama halkımızın tüm bu engelleri aşıp dünyanın zirvesine ulaşacakları’’ gibi derin anlamlar çıkartabilirlerdi. Oysa ‘‘çocuk’’ diye o koltuğa oturtulan İbrahim Seyhan sakallı, bıyıklı 21 yaşında bir genç adam olup Erzurum İmam Hatip Lisesi’nde öğrenciydi; ‘‘engel’’, ‘‘zirve’’ falan derken de imam hatip liselilerin ‘‘sorunlarından’’ söz ediyordu. TBMM Başkanlık koltuğunun bu tür ‘‘sorunların’’ tartışılma yeri olup olmadığı konusu bir yana, kafamı meşgul eden soru, Sayın Bülent Arınç’ın koltuğunu teslim ettiği o genç adamın ilerlemiş yaşına rağmen nasıl olup da hâlâ lise sıralarında dirsek çürüttüğü sorusuydu. ‘‘Tuhaf’’ değil mi? Sayın Bülent Arınç’ın, köşe yazarlarının ‘‘pot’’, ‘‘gaf’’, ‘‘skandal’’ vb. sözcüklerle nitelendirdikleri son ‘‘olay’’ı da bence başka bir ‘‘şey’’di, bir ‘‘tuhaflık’’tı. Resmi görevle bulunduğu Moskova’da, Lenin’in mozolesini ziyareti sırasında, ‘‘Lenin’i ölü görmek güzel!’’ demişti. Diyebilir miydi? O, diyebiliyordu işte! Araştırdım; aslında bu tür tuhaflıklarına zemin olabilecek bir geçmişi yok Sayın Bülent Arınç’ın. Müslümanlığını dışa yansıtan bir ‘‘mümin’’ olduğunu eşinin türbanından biliyoruz. Bursa doğumlu, fakat Manisa Lisesi’ni bitirmiş, sonra hukuk okumuş, avukat olmuş. 1995’te Refah Partisi’nden, 1999’da Fazilet Partisi’nden, 2002’de de Adalet ve Kalkınma Partisi’nden Manisa milletvekili olarak parlamentoya girmiş ve 19 Kasım 2002 günü TBMM Başkanlığı’na seçilmiş. Düz bir ‘‘siyasal İslamcı’’ çizgisi var. Mütevazı araştırmam sırasında 19 Nisan 2004 tarihli Sabah gazetesinde ‘‘Eller mesir macunu için açıldı’’ başlıklı bir haberde ilginç bir fotoğrafına rastladım. Tıkış tıkış kalabalık arasında ellerini açmış, macun yakalamaya çalışıyor. O yıl karılan 40 ton mesir macununun 10 tonu, Manisa Sultan Camii’nin minarelerinden aşağıda toplanan ve 40 bin kişiyi bulduğu söylenen kalabalığa saçılmış. Sayın Arınç da o hengâmede ‘‘biri ne yazık kırılmış’’ 11 macun kapmayı başarmış. Bunda bir ‘‘tuhaflık’’ yok; 464 yıldır süren bir gelenek çünkü. ‘‘Tuhaflık’’ belki de macunun kendisinde! ??? Biliyorsunuz, ‘‘beygir ve çıplak kadın ressamı’’ Kenan Evren de Manisalıdır ve kendisine ‘‘olağan’’ fakat başkalarına ‘‘tuhaf’’ gelen davranışlarıyla, sözleriyle ünlüdür. Örneğin, ‘‘Asmayalım da besleyelim mi?’’ türünden insanın tüylerini diken diken eden sözlerini buraya alıp da bu güneşli pazar gününüzü karartmayayım. O da çocukluğunda, gençliğinde kim bilir kaç kez mesir macunu yakalamak için ellerini açmıştır Sultan Camii’nin minarelerinin altında? Evet, bu olabilir mi? Birbirlerine benzemeyen bu iki insanı, ölçüt ‘‘tuhaflık’’ olunca neredeyse ‘‘bir’’ kılan neden ‘‘mesir macunu’’ olabilir mi, gerçekten? Araştırılmalıdır. En azından bundan sonra başka gaflar, skandallar, tuhaflıklar yaşamamak, kazık kadar adamları ‘‘çocuk’’ diye görmeye zorlanmamak için. Yok, eğer masumsa ‘‘Türk Viagrası’’ da denilen o macunu biz de gidip yakalayalım, yiyelim, yılandan çıyandan korunalım, mucidi Muslihiddin Merkez Efendi’nin tarifinde yazdığı gibi. (eposta:[email protected]) SESSİZ SEDASIZ (!) Generallerin de telefonları dinlenirken ÖZEL hayatına girilerek telefonları dinlenen Kara Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Reha Taşkesen, görevinden istifa etti. Genelkurmay Başkanlığı, Taşkesen’in telefonlarını dinlemediklerini açıkladı. Taşkesen, Kara Kuvvetleri Komutanı Kurmay Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’un kendisini çağırarak telefon konuşmalarının deşifrelerini gösterdiğini söyledi; ‘‘Komutanım, dinlemeyi kim yaptı’’ diye sorduğunu; ‘‘Bilmiyoruz’’ yanıtını aldığını açıkladı. Genelkurmay ‘‘Dinlemedik’’ diyor, Kara Kuvvetleri ‘‘Kim dinledi biz de bilmiyoruz’’ diyor. Türkiye’de telefonları yasal yoldan dinleyebilecek Emniyet Genel Müdürlüğü ile Milli İstihbarat Teşkilatı da ‘‘dinlemedik’’ açıklaması yapıyor ve telefonlara ‘‘kulak misafiri’’ olabilecek konumdaki Telekom dahi ‘‘Biz dinlemedik’’ diyor. Uzaylılar dinlemiş olabilir mi! Sonuçta birileri bir generalin telefonlarını dinledi. Dinleme yasal değil; tam bir ‘‘telekulak’’ skandalı. Fakat yasal olmayan bir dinleme olayı Türk Silahlı Kuvvetleri’nde ‘‘işlem’’ görüyor. Taşkesen’in yalanlanmayan açıklamasına göre ‘‘dinleme deşifreleri’’ Orgeneral Ergin Saygun’un masasında duruyor. Türkiye şimdi bu deşifreleri orgeneralin masasına kimlerin getirdiğini ve bu kişilerin nasıl olup da ‘‘güvenilir’’ sayıldığını öğrenmek istiyor. Telefonlar, ahizeyi alıp ‘‘gülen’’in elinde kalırken Türkiye çok mu şey istiyor! Çokluk Akif Kökçe: ‘‘Türkiye’deki çokeşlilik Avrupa Birliği için sorun olmuş. Türk halkı da çokeşlilikten muzdarip: NATO, BM, ABD, IMF, Dünya Bankası, AB...’’ ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Kocaeli ve İstanbul’un ‘yazgı’ birliği ‘‘Geçenlerde Kocaeli’ndeydik’’... İstanbullular için bu söz, otomobille sadece 50 dakikalık bir yolculuk demek... Sabah ve akşam bir yana, öğlen ve hatta gece yarısında bile trafikte saatlerce sürünenler içinse ‘‘rüya’’ gibi... Nitekim son yıllarda evi İstanbul’da işi Kocaeli’de olanlar ya da bunun tersini yeğleyenler çoğalıyor. Hem ‘‘İstanbullu’’ hem de ‘‘Kocaelili’’ yeni bir kentli tipi, ‘‘metropoller sakini’’ olarak yaygınlaşıyor... Eğer Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun çabaları da sonuç verirse; Marmaray İzmit’e ve hatta Adapazarı’na da ulaşıverirse; Sakarya’dan Tekirdağ’a kadar, adeta ‘‘idari sınır tanımayan’’ 20 milyon nüfuslu bir metropoliten yaşam, ‘‘metro’’ uygarlığıyla buluşacak... İşte bu gerçek, Genç Kocaelililer Derneği’nin girişimiyle ve Kocaeli Üniversitesi ile büyükşehir belediyesinin de desteğiyle 2830 Haziran 2006 günlerinde gerçekleşen ‘‘Kocaeli Özelinde Büyükşehirlerin Kentsel Yapılaş(İMP) 1/100 bin ölçekli metropoliten planı üretirken, şehirciliğin gereği olarak tüm ‘‘Marmara Bölgesi’’yle de ilişkilendiriyor. Ne var ki ‘‘diğer iller’’e ancak ‘‘tavsiye’’de bulunabiliyor; bağlayıcı kurallar getiremiyor... Dahası bu tavsiyeler kimi illerde ‘‘bizden habersiz bizi planlıyorlar...’’ gibisinden serzenişlere bile neden olabiliyor... Aynı durum Kocaeli için de geçerli olduğundan, ‘‘sınırdaş’’ olmaları bir yana, ‘‘yazgı birliği’’ içindeki iki metropolün bile ‘‘tek planda’’ buluşmaları mümkün olamıyor. Bu nedenle Prof.Dr. Ayberk de diyor ki: ‘‘Önce olabilecek girişimlerden başlanmalı. Örneğin, Bakırköy ile İzmit arasını bir saatte alacak bir deniz otobüsü olanağı, Atatürk Havalimanı ile Kocaeli ilişkisini güçlendirir; dünyaya açılmayla birlikte turizm de gelişir...’’ Nitekim büyükşehir belediyesinin körfezdeki Gölcük, Değirmendere, Karamürsel, Hereke, Tütünçiftlik ve Derince arasında başlattığı ‘‘tarifeli’’ deniz otobüsü ve vapur seferleri, bütün ‘‘körfezi kucaklayan’’ bir Kocaeli yaşamını da herkese ‘‘armağan’’ etmiş oluyor... Acaba bu seferler, İstanbul’un Pendik, Kadıköy kıyı kuşağındaki iskelelerine ve hatta Yalova’yı da ihmal etmeden Eminönü’ne kadar direkt ya da aktarmalı bağİzmit’te kentle denizin arası!.. lanamaz mı? ma ve Ulaşım Sorunları Sempozİstanbul ve Kocaeli büyükşehir yumu’’nda ele alındı. belediyelerinin hiç değilse bu Mühendislik Fakültesi Dekanı yönde işbirliği yapmaları için Prof.Dr. Savaş Ayberk, Koca ‘‘ortak nâzım plan’’ı beklemeye eli’nin kentleşme hedeflerinde İs herhalde gerek yok... tanbul’la olan ‘‘bütünleşmiş ilişki ‘Anılar tramvayı’ ler’’in gözetilmesi gerektiğini beSempozyum, bir ‘‘vefa projelirtti... Vali Erdal Ata da büyükşehirlerin sadece İstanbul ve Ko si’’ni bize yeniden anımsattı... Yakın geçmişe kadar ortasıncaeli’nde ‘‘il sınırları’’na kadar genişletildiğini, böylece artık iki dan ‘‘tren’’lerin geçtiği Cumhuriilin değil, metropollerin ‘‘sınır yet Caddesi, demiryolu kıyıya alınınca, ağaçların arasında kedaş’’ olduklarını anımsattı. Başkan Karaosmanoğlu ise yifle yürünen güzel bir bulvara Kocaeli Körfezi’nin bile artık dönüştü. Ne var ki kent yaşamı ‘‘metropolün iç denizi’’ne dönüş ‘‘anı’’larından yoksun kaldı... Acaba aynı caddede Beyoğtüğünü belirtirken uzmanlar böylesine geniş bir yerleşme havza lu’ndakine benzer ‘‘nostaljik’’ sında imarla birlikte ulaşımın da tramvay çalışamaz mı? Böylece ‘‘entegre sistemler’’le planlanma İzmit’in doğusu ile batısı yine ‘‘yayaları gözeten’’ bir raylı ulası gereğinin altını çizdiler... şımla bağlanırken, ‘‘içinden tren Önce ‘işbirliği’ için geçen kent’’ kimliği de sürdürülPeki bu nasıl olacak; Kocaeli müş olmaz mı?... ile İstanbul ‘‘ortak planlama’’ya Kıyıdaki demiryolunu yeraltınasıl kavuşabilecek? na alarak kent halkıyla denizi buYeni yasalarda bunu sağlaya luşturmak isteyen yerel yöneticak görevlendirmeler eksik bıra min, bu anlamlı projesine ‘‘anılar kıldı... tramvayı’’nı da eklemesini diliİstanbul Metropoliten Planla yoruz... ma ve Kentsel Tasarım Bürosu ekinci?cumhuriyet.com.tr HARBİ SEMİH POROY BULMACA HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 16 Temmuz www.mumtazarikan.com 2006/185 ESAS Davacı Sevgi Büyükdığan tarafından davalı Ahmet Büyükdığan aleyhine mahkememizde açılan boşanma davası gereğince; Halen İsparta Merkez Keçeci Mahallesi 19 cilt, 147 hanede nüfusuna kayıtlı Ali ve Ayşe’den olma 1961 doğumlu davalı AHMET BÜYÜKDIGAN’ın tüm aramalara rağmen tebligata yarar adresi bulunamadığından ve aleyhine açılan nafaka davasının dava dilekçesi tebliğ edilemediğinden ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup; Karar gereğince davalının duruşması İsparta Aile mahkemesinde 18.8.2006 günü saat: 09.40’da yapılacağından mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi aksi takdirde HUMK.”nun 213 ve 377 maddeleri gereğince davaya yokluğunda devam edilerek karar verileceği 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 28 ve 29. maddeleri uyarınca davetiye yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur.26.6.2006 (Basın: 33929) TC İSPARTA AİLE MAHKEMESİ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Manavgat Çayı üzerinde 1 kurulu bir ba 2 raj ve hidro 3 elektrik santralı. 2/ Elekt 4 rik donatı 5 mında kulla 6 nılan ve bağ7 lantıların yerleştirilmesine 8 yarayan yu 9 va... Müjdeli 1 2 3 4 5 6 7 8 9 haber. 3/ Eksiklik, 1 A D EMB A B A kusur... Donuk renk2 Y A S A B E K A li. 4/ Evli olmadığı B A D I Ç bir kadının dostlu 3 L İ R ğuna mazhar olmuş 4 A R İ F A N E M A SMA kimse... Bir nota. 5/ 5 N E M A E L A T E Yumurta biçimli ve 6 D sekiz delikli bir tür 7 I S K A R P E L A flüt. 6/ Kemiklerin 8 Z A K A İ N A T yuvarlak ucu... To 9 K R A N K S U run sahibi kadın. 7/ ‘‘Her içinde seyredilir başka bir cihan’’ (Yahya Kemal)... Baklagillerden bir bitki. 8/ Bir cins iri hıyar... İskambilde bir kâğıt. 9/ Birbirine bağlanmış iki tekneden oluşan yelkenli ya da motorlu deniz taşıtı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ En küçük izci kuruluşu... Bir ay adı. 2/ Eski Türklerde ölüler için yapılan tören... Kesilen ağacın yerde kalan kütük dibi. 3/ Ankara kentini oluşturan ilçeleren biri... Elli şiniklik tahıl ölçeği. 4/ Kazak başkanlarına verilen ad... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 5/ İnce yapılı. 6/ Sahip... Asur krallığının başkenti. 7/ Şöhret... ‘‘ Tüblek’’: Karikatürcümüz. 8/ Bir geminin başka bir gemiden ya da kıyıdan açılması... Muğla’nın bir ilçesi. 9/ Türlü nedenlerle başarılı olamayan kimse... ‘‘Ölür ise ölür / Canlar ölesi değil’’ (Yunus Emre). CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle