18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 TEMMUZ 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tümgeneral Reha Taşkesen’in istifasına neden olan olaylar zincirinin failleri ortaya çıkarılamıyor 7 Skandal sahipsiz kaldı ? Baştarafı 1. Sayfada GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ El Kadı’nın Kefaleti... Türkiye bir acayip ülke olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Perşembe günü, FİSKOBİRLİK olayını irdelerken ‘‘karışık’’ nitelemesini yapmıştık, ama gelişmelere bakınca bunun ülkenin durumunu açımlama konusunda sade suya tirit gibi kaldığını itiraf etme zorunluluğunu duyduk. Çünkü El Kadı sorunu, karışıklığın üzerine neredeyse tüy dikti. ??? Yasin El Kadı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun ‘‘terör örgütleri ve teröre destek verenler’’ listesinde, üstelik listenin her yenilenişinde yer alan bir kişi. Bir dönem nasıl olmuşsa(?); Başbakan’ın danışmanlarından Cüneyd Zapsu ile bir şirkette ortaklık yapmış. Bu nedenle olsa gerek Başbakan, danışmanı Cüneyd Zapsu’ya yönelik her eleştiriyi kendi üstüne almayı zorunlu görüyor. Fındık sorununun tartışılmaya başlanmasıyla eşzamanlı olan El Kadı konusunu da sahiplenme gereğini duymuş olmalı. Olmalı ki El Kadı’ya kefil olduğunu açıklayıverdi. Bununla yetinmedi, hayırsever bir işadamı olduğunu da açıkladı. Peki, Türkiye Cumhuriyeti, El Kadı’ya Başbakan gibi mi bakıyor? Öyle olmadığı, önceki koalisyon hükümetinin 30 Aralık 2001 günlü Resmi Gazete’de yayımlanmış olan kararnamesi ile anlaşılıyor. Değiştirilmediği için yürürlükte olan karar kapsamında ‘‘bütün para, mal, hak ve alacakları dondurulan’’ kişiler arasında El Kadı da yer alıyor. ??? Aslında iş bu kadarla da kalmıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, özellikle ifade özgürlüğünü sınırlamaya yönelik maddeleri de ekleyerek Terörle Mücadele Yasası’nı değiştiren yasayı kabul etti. Kabul edilen yasaya, daha önce kaldırılmış bir maddeyi yeni şekliyle koymayı da ihmal etmedi. Madde şöyle diyor: ‘‘Madde 8 Her kim tümüyle veya kısmen terör suçlarının işlenmesinde kullanılacağını bilerek ve isteyerek doğrudan veya dolaylı olarak fon sağlar veya toplarsa, hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis ve yüzelli günden beşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Fon kullanılmamış olsa dahi fail aynı şekilde cezalandırılır.’’ Gerekçede de bu maddenin yasaya eklenmesinin niçin zorunlu görüldüğü şöyle anlatılıyor: ‘‘3713 Sayılı Kanun’un mülga (kaldırılmış) 8’inci maddesi yeniden düzenlenerek, madde kapsamında terörün finansmanı suçu tanımlanmıştır. Bu suretle Birleşmiş Milletler tarafından 10 Ocak 2000 tarihinde imzaya açılan, Türkiye tarafından 27 Eylül 2001 tarihinde imzalanan, 10.1. 2002 tarihli ve 4723 sayılı Kanun’la oaylanması uygun bulunan ve 1.3.2002 tarihli ve 2002/3801 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan ‘‘Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme’’den kaynaklanan uluslararası yükümlülüklerimize uygun düzenlemeler yapılmıştır.’’ Şunu da anımsatıverelim: Ülkemizde benzer tasarı taslakları genellikle Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanır. Bakanlar Kurulu’nun imzası tamamlanınca tasarı adını alır ve başbakanın imzaladığı yazıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulur. ??? El Kadı’ya bu gelişmeyi de ekleyerek bakınca ortaya şu görünüm çıkıyor: Birleşmiş Milletler, kendisini terör örgütleri ve terorizme destek verenler listesine almış. Ecevit başkanlığındaki Bakanlar Kurulu, bu karara dayanarak Türkiye’deki ‘‘bütün para, mal, hak ve alacaklarını’’ dondurmuş. Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü’nün dünkü açıklamasına göre Türkiye’ye girişi yasaklanmış. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı da getirdiği yasa maddesi ile uluslararası zorunluk nedeniyle kendisini potansiyel sanık durumuna sokuvermiş. Merak ettiğim şu: ‘‘Başbakan’ın kefaleti hangi anlama geliyor ve neye yarayacak? NOT: Sayın Cumhurbaşkanı’nın yasayı inceleme süresi 18 Temmuz günü bitecektir. tanı Kurmay Başkanı Orgeneral Ergin Saygın’ın ihbar mektupları ve özel telefon görüşmelerini kendisine sorması olarak gösterdi. Taşkesen dün basında yer alan açıklamalarında bu konuda şunları dile getirdi: ‘‘Bu yılın başlarında, telefonlarımın dinlendiğini çok güvenilir bir kaynaktan öğrendim. Samsun’dan aldığım telefon hemen dinlemeye alınmış. Göreve başladıktan hemen sonra beni izleme ve dinleme kararı alınmış. Kimin dinlediğini veya dinlettiğini bilmiyorum. Birinin dinlenmesi için mahkeme kararı gerekir. Olup olmadığını da bilmiyorum ama olmadığını sanıyorum. Ülkemizde telefon dinlemeyi Genelkurmay, MİT, Jandarma ve Emniyet yapabilir. Dinlemeyi Genelkurmay mı yaptı veya istedi, yoksa başkaları mı dinleyip Genelkurmay’a iletti? Bunları da bilmiyorum. Samsun’dan başkasının adına bir cep telefonu almıştım. O numarayı da en kısa zamanda öğrenip dinlemeye almışlar. Bu işin arkasında bir yabancı devlet desteği olup olmadığını da doğrusu merak ediyorum... ...Bunlar benim çok Dinlemede yasal durum T ürkiye’de yasal olarak üç kurum telefon dinleyebiliyor. Casusluk faaliyetleri nedeniyle MİT, telefon dinleme yetkisine sahip. Bu konu MİT yasasında özel olarak düzenleniyor. Bunun dışında Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı telefon dinleme yetkisini gerektiği durumlarda kullanabiliyor. madığı gibi, böyle bir imkân ve kabiliyete de sahip değildir. Bu konudaki bilgisizce suçlamalar iddia sahiplerine ağır sorumluluk yüklemektedir’’ denilmişti. Çalışkan: İlgimiz yok Taşkesen’in telefonlarının dinlenmesi ile ilgili Emniyet’ten de dün bir açıklama geldi. Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü İsmail Çalışkan, soru üzerine telefon dinlenmesiyle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü’nün herhangi bir ilgisi ve bilgisinin olmadığını söyledi. Çalışkan, ‘‘Dinleme konusu hukuk sistemimizde düzenlenmiştir. Telefonlar sadece hâkim kararıyla dinlenir. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bu konuda ilgisi ve bilgisi yoktur’’ dedi. Emniyet ve jandarmanın, telefon dinleme, izleme, elektronik sinyal kaydetme ihtiyacı doğduğunda yargıdan bu yönde karar almaları gerekiyor. Bu kurumların telefonları tek elden, Telekomünikasyon Kurumu bünyesinde kurulan merkezden yürütülüyor. Telefon dinleme işleminde gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda ise Emniyet Genel Müdürü veya İstihbarat Daire Başkanı, Jandarma Genel Komutanı işlem için yazılı talimat verebiliyor. Bu talimatı daha sonra 24 saat içinde görevli hâkimin onayına sunma zorunluluğu bulunuyor. MİT: Hiçbir çalışma yok Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü’nün açıklamalarının ardından MİT Müsteşarlığı da, emekli Tümgeneral Reha Taşkesen’in telefonlarının dinlendiği iddiası konusunda, ‘‘Teşkilatın, adıgeçen hakkında hiçbir çalışmasının bulunmadığını’’ bildirdi. MİT’in konuya ilişkin yazılı açıklaması şöyle: ‘‘Emekli Tümgeneral Sayın Reha Taşkesen’in telefonlarının dinlendiği yolunda medyada yer alan yoğun haberler bağlamında Teşkilatımızın, adıgeçen hakkında hiçbir çalışmasının bulunmadığını açıklama ihtiyacına gerek görülmüştür. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.’’ özel konuşmalarımdı. Özel hayatıma girilmişti. Saygun Paşa onları bana okuttu. Oraya çağrıldığım zaman zaten bazı tatsız gelişmeler olacağını hissediyordum. Askerlikten istifamı orada verdim. Benim yadırgadığım konu şudur: TSK bu olayı sadece bir bayan ilişkisiyle sınırlayıp basit bir düzeye indirerek gündeme getirdi. Hukuk dışı dinleme olayına TSK dahil hiç kimse dikkat etmedi. Genelkurmay bildirisinde ‘Özel hayatın dokunulmazlığı var’ deniyor ama benim özel hayatıma yasadışı yollarla girildi, özel hayatımın dokunulmazlğı yok edildi. Ben bu yaşananları kişisel bir olay olarak görmüyorum. Yapılan dinlemeler hukuka uygun mudur? Bu soruyu soruyorum.’’ Genelkurmay’dan açıklama Olayın basına yansımasının ardından açıklama yapan Genelkurmay Başkanlığı, ihbarların iletilmesi sonucu Taşkesen’in istifa kararı aldığını bildirmişti. Konunun özel yaşamı ilgilendirdiği ve ‘‘özel yaşamın masuniyeti’’ne dikkat çekilen açıklamada, ‘‘Genelkurmay Başkanlığı teknik dinleme yapmaya yetkili ol SAÇAN’DAN ÇARPICI İDDİA CHP Genel Başkanı’ndan komutanın telefonlarının dinlenmesine ‘Bizans’ benzetmesi Fethullahçı ‘Entrikalara kurban veriliyor’ örgütlenme BERİV AN TAPAN Eski Organize Suçlar ve Kaçakçılık Şube Müdürü Dr. Adil Serdar Saçan, emniyetin önemli ve kritik birimlerinde önemli sayıda Fethullah Gülen sempatizanı polislerin bulunduğunu belirterek ‘‘Telefon takip birimlerinde de bunlar var. Gerekli ayarlamaları yaparak basın yoluyla kamuoyunu yanlış bilgilendirmeye çalışıyorlar. Bunlar polis üniforması giymiş Fethullahçı imamlardır’’ dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemdeki yolsuzluk iddialarıyla ilgili operasyonları düzenlediği için AKP’nin iktidara gelmesinden sonra meslekten ihraç edilen Saçan, Cumhuriyet’e ve Danıştay 2. Dairesi’ne yönelik saldırıların sorumlularının emniyet içindeki Fethullahçı polisler olduğunu savundu. Dr. Saçan, ‘‘Şemdinli olayı ile bu iki olaya baktığınızda bu olaydan zarar görenlerden birinin hükümet, diğerinin de ulusalcıların kalesi olan ordu olduğunu görürsünüz. Demek ki bu iki gücün dışında üçüncü bir güç var. Bu güç de polis üniforması giymiş Fethullahçı imamlar’’ dedi. Saçan, Şemdinli iddianamesi ile gündeme gelen Ferhat Sarıkaya’nın da, Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Arslan’ın da Işık Evleri’nde yetişmiş Fethullahçılar olduğunu, Fethullahçıların ‘‘maske’’ ile yaşadıklarını ifade ederek şöyle devam etti: ‘‘Bu insanlar gerektiğinde içki de içerler, namaz da kılarlar. Özellikle devletin ele geçirilme sürecinde kendilerini gizlerler. Cumhuriyet gazetesine 10 gün arayla üç bombanın atılması, görevi ihmaldir. Eğer Cumhuriyet’e yapılan saldırıda suçlular yakalansaydı Danıştay olayı gerçekleşmeyecekti. Bu olayın sorumlusu emniyettir. Bir komplo varsa komplo buradan başlıyor. Muzaffer Tekin de bu olay için özel olarak seçildi. Dezenformasyon açısından Tekin güzel bir seçim.’’ Emniyet Genel Müdürü’nün Danıştay saldırısının arkasındaki örgütü tanımlayamadığını, çünkü ‘‘Fethullahçılar yaptı diyemediğini’’ belirten Saçan, ‘‘Atabeyler operasyonunda da yasadışı telefon dinlemesi yaptılar. Bunu gizlemek için de ihbar yapıldığını, bunun da Email’le geldiğini söylediler. Hedef yine orduydu’’ diye konuştu. Saçan, emniyetteki Fethullahçı yapılanmanın 1970’li yıllardan başladığını belirterek bu yapılanmayı şöyle anlattı: ‘‘197879 yıllarında Polis Koleji’ndeki polis adayları bugünün Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek tarafından Işık Evleri’ne götürülüyordu. 1985 yılında, Turgut Özal döneminde çıkarılan bir yasayla da ilahiyatı bitirmiş biri Polis Koleji’ne girmeden, sınavla Polis Akademisi’ne giriyordu. Üzerlerinde resmi üniforma var ama üniformanın arkasında çok ciddi bir örgütlenmeye bağlı emniyet mensupları var. Yani polis üniforması giymiş imamlar.’’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Kara Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Reha Taşkesen’in istifasına neden olan telefon dinleme olayını ‘‘İstanbul’un işgalinden önceki Bizans tablosu’’na benzetti. Uzun süredir devletin çeşitli kesimlerinde kaygı verici bir kadrolaşma yaşandığını belirteren Baykal, ‘‘Devletin temel kurumlarında kadrolaşma, mevzilenme, birbirlerine tertip yapma ve kurban verme aşamasına gelinmesi endişe verici’’ diye konuştu. CHP lideri Baykal, NTV’nin yayınında güncel gelişmelere ilişkin soruları yanıtladı. Baykal, Tümgeneral Reha Taşkesen’in istifasıyla ilgili görüşünün sorulması üzerine, Türkiye’de uzun süredir hassas kurumlar dahil, devletin çeşitli kurumlarında kaygı verici kadrolaşma yaşandığını ve son istifa olayıyla da bunun artık ‘‘karşılıklı çatışma, kurban verme’’ aşamasına geldiğini söyledi. Kadrolaşmanın üzerinden yer yer ‘‘deneme atışları’’ yapılarak bir çatışma ortamının denenmek istendiğini kaydeden Baykal, te ? “Kadrolaşmanın kurban verme aşamasına gelmesi endişe verici” diyen CHP Genel Başkanı Baykal, hukuk devletinde birlikte hareket etmesi gereken kurumların birbiri hakkında tertipler düzenler duruma geldiğini söyledi. Baykal, “Tablo Bizans’a benzedi” dedi. lefon dinlemenin Genelkurmay tarafından yapılmadığının anlaşıldığına işaret etti. Baykal, ‘‘Devletin bir başka birimi tarafından yapıldığı anlaşılıyor’’ dedi. Taşkesen’in bu olayın arkasındaki tertibi gördüğü ve alenileştirerek başka yerlere yönlenmesini engellemek için istifa ettiğinin anlaşıldığını belirten Baykal, ‘‘Böyle bir şey düşünülebilir mi bir hukuk devletinde? Devletin terör dahil iç tehditler konusunda işbirliği içinde çalışması gereken temel kurumlarının, önce kadrolaşma, birbiri hakkında tertip yapma, arkasından kurban isteme noktasına gelmesi... İstanbul’un işgali öncesindeki Bizans gibi bir tablo’’ dedi. Bakanlar Kurulu’nu toplasın ve kararı ortadan kaldırıp geçersiz kılsın. Başbakan’ın kefil olduğu insanın Türkiye’ye girmesi yasak. Başbakan bir yandan dünyanın saygın kuruluşlarıyla işbirliği içinde kararlar alıyor, öbür yandan diyor ki ‘Ben buna kefilim’. Nasıl bir başbakan bu? O zaman El Kadı ile ilgili Bakanlar Kurulu kararını, Türkiye’ye giriş yasağını kaldırsın.’’ ‘Özür dilesin’ Baykal, Başbakan Erdoğan’ın Danıştay saldırısını hükümetine yönelik ‘‘komplo’’ olarak niteleyip, ana muhalefet lideri olarak kendisini de ‘‘komplonun içinde yer almakla’’ suçladığını anımsattı. Danıştay saldırısıyla ilgili iddianamenin, hükümetin ve Erdoğan’ın suçlamalarını çürüttüğüne işaret eden Baykal, ‘‘Şimdi komplo diyen Başbakan, bizden, Türkiye’den özür dilemelidir’’ dedi. Baykal, Erdoğan’ın işin içyüzünü gizlemek için ‘‘komplo’’ iddiasını gündeme getirdiğini de belirterek ‘‘Türkiye’de dinci bir fanatik din adına böyle bir cinayeti işleyebilir diyemiyorsunuz. Bu tutum ileride daha ciddi tehlikeleri getirecektir’’ görüşünü dile getirdi. Baykal, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması durumunda Yüce Divan’da yargılanabileceği yönündeki iddiasına bazı hukukçuların destek vermemesine de tepki gösterdi. Anayasada cumhurbaşkanının, geçmiş dönemdeki suçlarıyla ilgili yargılanamayacağına dair tek bir hüküm olmadığını belirten Baykal, ‘‘Birisi çıksın, cumhurbaşkanının ‘mutlak sorumsuzluğu vardır’ ya da ‘dokunulmazlığı vardır’ diye madde göstersin. Bilen bilmeyen konuşuyor, herkes kendi kafasındaki cumhurbaşkalığına göre yorum yapıyor’’ dedi. Baykal, Erdoğan’ın milletvekili seçilme yaşının 25’e indirilmesi önerisiyle ilgili olarak da tek başına bunu getirmeleri halinde destek vermeye hazır olduklarını bildirdi. oerinc?cumhuriyet.com.tr. BM’ye fütursuz tavır CHP lideri Baykal, Başbakan Erdoğan’ın, BM’nin terör listesinde yer alan, Türkiye’deki malvarlığı dondurulan ve ülkeye girişi yasak olan Yasin El Kadı’ya ‘‘kefil olduğu’’na ilişkin sözlerini değerlendirirken de ‘‘Başbakan BM’nin terörle mücadele konusundaki temel anlayışının karşısında fütursuzca duruyor. Bunu BM’ye katkı yapmak adına değil, BM’ye meydan okuma, çatışma anlayışıyla ortaya koyuyor’’ dedi. Erdoğan’ın sözleriyle Türkiye Cumhuriyeti’nin aldığı kararın anlamsız ve doğru olmadığını ifade ettiğini belirten Baykal, şunları söyledi: ‘‘Öyleyse, eğer cesareti varsa, DOANY’DEN AÇIKLAMA Telekom: Bize başvuru olmadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Telekomünikasyon AŞ Genel Müdürü Paul Doany, görevinden istifa eden Kara Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Reha Taşkesen ile ilgili kendilerine herhangi bir dinleme başvurusunun söz konusu olmadığını bildirdi. Doany, şirketin organizasyon yapısındaki değişiklikle ilgili Türk Telekom Kültür Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Paul Doany, ‘‘Türk Telekom altyapısından sizin bilginiz dışında dinleme yapılması teknik olarak mümkün mü’’ şeklindeki soruyu yanıtlarken, ‘‘Teknik olarak her şey mümkündür’’ dedi. Görevinden istifa eden Tümgeneral Reha Taşkesen’in dinlenmesi için mahkeme kararıyla bir talep olup olmadığının sorulması üzerine Doany, şunları söyledi: ‘‘Bize bununla ilgili bir yasal başvuru geldiği zaman yükümlülüklerimiz çerçevesinde bu hatlara erişimi sağlamak durumundayız. Bu konuyla ilgili herhangi bir başvuru söz konusu değil. Herhangi bir resmi, yazılı, orijinal, otantik bir iddia söz konusu değil’’ dedi. Doany, iddiaların doğru olması halinde sorumlularına karşı yasal prosedürleri başlatacaklarını ifade etti. Doany, iddialar nedeniyle bazı yabancı çalışanların görevden uzaklaştırılıp uzaklaştırılmadığı sorusunu yanıtlarken şunları kaydetti: ‘‘Öyle bir şey olsaydı herhalde ben bilirdim, öyle bir şey olmadı.” Yasin el Kadı. Okuyan: Süreç Şemdinli’de başladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kara Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Reha Taşkesen’in istifasının ardından gündeme gelen ‘‘telefon dinleme’’ tartışmaları Meclis’e de taşındı. ANAVATAN’lı Hüseyin Güler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu önergesinde, ‘‘Telefon dinleme olayı TSK’yi yıpratma amaçlı olarak gündeme getirilmiş bir olay mıdır’’ sorusuna yanıt istedi. Stratejik öneme sahip iletişim sektörünün özelleştirilmesinin telefon dinleme olayında etkili olup olmadığı sorulan önergede, Erdoğan’a yönelik ‘‘Telefon dinleme olayını bir kişilik hakkı ihlali olarak görüyor musunuz’’ sorusu yer aldı. HÜRPARTİ Genel Başkanı Yaşar Okuyan da Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Reha Taşkesen’in istifasını değerlendirdi. Okuyan, şunları söyledi: ‘‘Bu kadar önemli günlerden ve PKK terörüyle mücadelede önemli safhalardan geçerken, iktidar ve iktidarın da uzantılarının içinde olduğu birtakım hareketler, Şemdinli’de başlayan sürecin devamı içinde, her gün Türk Silahlı Kuvvetleri ile, onun mensuplarıyla oynamaya ve onları kamuoyu nezdinde küçük düşürecek tersliklere girmeye devam ediyorlar. Son olarak Harp Okulu Komutanı ile ilgili ortaya çıkmış olan skandaldır. Düşünün, Harp Okulu Komutanı’nın telefonu dinleniyor. Dinleyen Türk Silahlı Kuvvetleri değil, askeri istihbarat değil. Kim dinliyor? Bir generalin telefonlarını yasadışı olarak kim dinleme hakkına sahip? Bu teknoloji kimde var?’’ Hükümetin yasadışı telefon dinleyenleri ortaya çıkarmaya mecbur olduğunu savunan Okuyan, ‘‘Çıkartabilir mi, çıkartamaz. Niye çıkartamaz, çünkü tertibin içinde iktidar var. Bu tertiplerin hepsinin içinde iktidar var. İktidarın uzantıları var. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne getirdikleri birtakım adamlar var. Bu telefonları dinleyenler kim? İktidar Bunların faillerini yakalayıp yargıya teslim etmek zorundadır’’ dedi. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle