14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 HAZİRAN 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr ÜFE ve TÜFE mayısta da beklentilerin çok üstünde çıkınca dolar 1.56 YTL ’ye, Avro 2 YTL ’ye fırladı 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Enflasyon kontrolden çıktı Aylık enflasyon Tüketici Üretici Fiyatları Endeksi Bunaltıcı Havalar mı, siyasetteki gerilim mi, yoksa ekonomik gidişat mı daha bunaltıcı? Yoksa hepsi birden bunaltıcı olunca insanın düşünme, tepki verme yeteneği dumura uğruyor, hepsine birden daha bir aldırmaz mı oluyor? Tek başına her biri için ne çok şeyin söylenmesi gereken gelişme var? Siyasal, toplumsal örgütlenmeleri ayağa kaldırması gereken olaylar peş peşe... İşin şaka kaldırır yanının kalmadığı, iş dünyasının zirvesinde yapılan dünkü açıklamalarla ortada. ABD’nin kendi ekonomisindeki sorunları dengelemek üzere aldığı faiz yükseltme kararı, gelişmekte olan ülkeler içinde Türkiye’yi en ağır vurmuş. Aslında Erdoğan Hükümeti’nin şansına uzun bir dönem yelkenleri şişiren, piyasaları besleyen rüzgârlardan Türkiye, gelişmekte olan ülkeler içinde en az yararlananlar arasındaydı. O zamanlar sermayenin işi tıkırında gidiyor olmalıydı ki Erdoğan Hükümeti’nin ekonomik başarısı üzerine övgüler diziliyordu. Birkaç ekonomistle sınırlı uyarılara kulak asan olmuyor, onlara da zaten medyatik arenada yer verilmediğinden, işlerin çok iyi gittiğine ilişkin genel bir yargı kamuoyuna yerleşmiş oluyordu. Dünya Bankası, IMF reçetelerine tam uyumla, bir önceki krizden çıkışın olumlu sürecini devam ettirmek ile arkadan esen, destek veren rüzgârların nimetini toplamak anlamındaki pembe tablo beklenmeyen bir hızla değişti, tersyüz oldu. Ekonomik gelişmede kalıcı anlamı olan hiçbir projenin sayılamadığı bir balayı dönemi böylece geçip gitti. Şimdi büyük sermayenin patron örgütünün sözcüleri, kimi ekonomi, piyasa yorumcuları ne ölçüde özeleştiri sayılabilecek bir saptamayı yapmaktan kendilerini alıkoyamıyorlar. Erdoğan Hükümeti’nin icraatları ile sorumlu tutulamayacağı rüzgârların tersyüz yön değiştirmesi, değişen dünya dengelerinde benzer ülkelerden çok daha fazla Türkiye’yi vurmasını sorguluyorlar. Çünkü daha ilk aşamada Türk Lirası’nın borsa endekslerindeki yüzde 20’lere varan düşüşünün geçici bir durum olmadığını biliyorlar. Kalıcı sonuçlarının etkilerinden korktukları için de daha önce görmezlikten gelmeyi seçtikleri, bize özgü, Erdoğan Hükümeti’nin sorumluluğunda olan nedenlere parmak basmak gerğini duyuyorlar. Sakalları olmadığı için bugüne kadar dinlenmeyen bağımsız ekonomistlerin sorun olarak gösterdikleri, altını çizdikleri ne varsa bugünlerde bir bir öne çıkmış olarak gündeme geliyor. Elbette döndürülebilir olarak algılanmış durmadan büyüyen cari açık, sorunlar yumağında sadece bir önemli ayak. İş dünyası uzun bir zamandan bu yana ilk kez ciddi ciddi, siyaseten değil sadece ekonomik anlamda da uzun dönemde çok önemli olan yatırımların, ekonomik gelişmenin sosyal ayağının atlanmış olmasından söz etmek zorunda kalıyorlar. Akıl almaz hızla derinleşen gelir dağılımı uçurumu, işsizlik, sosyal dengesizlik siyasetten sonra ekonomiyi de vuracak boyutlara ulaşıyor. Yabancı sıcak paranın aslında derin olmayan piyasalardan çıkışı, rakamların hızlı değişimi ile birlikte, görmezlikten gelinen tüm gerçek sorunların görülmesini zincirleme tetikliyor. Birkaç ay öncesine kadar esnafın kan ağlaması, kepenk kapatmalar, hatta fabrika kapanmaları, ekonominin reel yapısal gelişimi, değişimi olarak algılanırken, tehdit büyüklere sıçramışa benziyor. Başbakan’ın, AKP yönetim kadrolarının bugüne kadar gerilim yaratan, rejim, laiklik için tehdit oluşturan yol alışını, devletin kurumları ile çatışmalarını, piyasalar tehdit olarak algılamıyorlardı. Şimdilerde kriz tetikleyicisi olabileceği uyarılarını yapıyorlar. Dahası Erdoğan Hükümeti’nin kamuoyu önünde göstermemekte özen gösterdikleri piyasalar, ekonomi açısından yanlışlarının bu noktadan sonra, önemli, anlamlı tehditler niteliği kazanmış olmaları nedeni ile hoşgörü ile karşılanamayacağının altını çiziyorlar. İlk kez ekonominin çıkarları adına, krize girilmemesi, ülkenin kaosa sürüklenmemesi için, Erdoğan Hükümeti’nin kimliğine yönelik güven bunalımından çıkılması yolunda adımlar atması gerektiğinin altı çizliyor. Hükümetin hızla rejimle, laiklikle, devletin kurumları ile savaşının olmadığını kanıtlayacak, gerilim yaratmayacak politikalar geliştirmek zorunda olduğu anlatılıyor. Tabii sermaye cephesinin bu uyarılarında Türkiye’nin demokrasisinin kesintiye uğramamasına ilişkin güvence verilmesinin altı da önemle çiziliyor. Ancak AB üyeliğinde misyonerlik üstlenmiş sermayenin üst düzey örgütleri ve sözcülerinin bu konudaki uyarıları, ya da kaygılarının eskiden çok daha derin olduğuna dikkatinizi çekmek isterim. Ülkeyi siyasal, toplumsal, ekonomik krize sokabilecek gerilim, güven bunalımında asıl tehdit odağının Erdoğan Hükümeti olduğunu yeni mi gördüler dersiniz? Yoksa asıl neden kendilerini daha bir yakın tehdit altında görmeleri mi? soner?cumhuriyet.com.tr 2.77 1.79 1.02 1.04 0.92 0.74 1.20 0.10 0.48 0.85 0.57 0.78 0.95 0.68 1.40 1.96 1.94 1.88 0.75 0.42 0.04 0.26 1.34 0.27 0.22 0.25 May. Haz. Tem. Ağ. Eyl. Ekm. Kas. Ara. Ock. Şub. Mart Nis. May. Ekonomi Servisi Nisan ayı ile birlikte yükselişe geçen fiyat artışları, mayısta da beklentilerin çok üstünde çıktı. Mayısta YTL’deki değer kaybından kaynaklanan maliyet enflasyonu nedeniyle Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yüzde 1.88, Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ise yüzde 2.77 artış gösterdi. Böylelikle, enflasyon nisan ayından sonra geçen ay da ? Yıl sonunda yüzde 5 olarak hedeflenen TÜFE’de yılın sadece ilk 5 ayında yüzde 7.36 rakamı geçildi. beklentilerin üzerinde artış gösterdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan rakamlara göre yılın 5 ayında fiyat artışları ise üreticide yüzde 4.53, tüketici fiyatlarında yüzde 7.36 olarak hesaplandı. Mayıs ayı itibarıyla yıllık enflasyon ise TÜFE’de yüzde 9.86, ÜFE’de yüzde 7.66 oldu. TÜFE’de en yüksek aylık artış yüzde 10.88 ile giyim ve ayakkabıda gerçekleşti. Enflasyonda mayıs ayına ilişkin beklentiler TÜFE’de yüzde 0.9, ÜFE’de ise yüzde 1.7 seviyesinde bulunuyordu. TUİK’in açıkladığı yıllık enflasyon ra kamları Merkez Bankası’nın resmi hedefi olan yüzde 5’in de çok üzerine çıkmış oldu. Mayıs ayında da beklentileri aşan enflasyon rakamları nedeniyle dövize olan talep arttı. Bankalararası dolar kotasyonlarında gün içinde 1.5200 YTL ’ye kadar gerileyen dolar, rakamların açıklanmasının ardından 1.5650 YTL ’yi, Avro ise 2.0120 YTL ’yi aştı. Rekabette ceza yerine uzlaşma aranacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Rekabet Kurulu Başkanı Mustafa Parlak, Rekabet Yasası’nda değişikliğe gitmek istediklerini belirterek ‘‘İhlal yaptığına pişman olan kurumlarla uzlaşacağız’’ dedi. Parlak, çimentoda bugüne kadar 36 firma ile ilgili 5 soruşturmayı tamamlayıp 30 milyon YTL ’lik ceza yazdıklarını belirtti. Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun da, çimento maliyetlerindeki artışla ilgili olarak ‘‘Hazır betoncuların piyasayı dalgalandırdığı ortaya çıktı. Önümüzdeki hafta bunlarla ve demircilerle toplantı yapacağız’’ dedi. 9 ülkede 12 fabrikası bulunan şirketin gözü 450 milyonluk Avrupa pazarında Ülker’in AB üssü Romanya ? Bu yılın başında Bükreş’te bisküvi ve kraker üretimine başlayan Ülker Grubu, Romanya’nın AB’ye girmesiyle 450 milyonu aşkın nüfusun olduğu bir pazara hitap etmeye hazırlanıyor. NECDET ÇALIŞKAN BÜKREŞ Ülker Grubu, bisküvi fabrikası yatırımının bulunduğu Romanya’da bu yılın başında faaliyete geçen bisküvi fabrikasıyla Avrupa Birliği pazarını hedefliyor. Ülker İstişare Konseyi Üyesi Metin Yurdagül, Romanya’nın başkenti Bükreş’te bulunan Eurex Alimentare fabrikasında düzenlenen basın toplantısında, Ülker Grubu’nun dünyadaki benzer şirketler arasında 16. sırada bulunduğunun altını çizerek, ‘‘2006 yılı bizim için yurtdışında büyüme yılı’’ dedi. Romanya’nın önümüzdeki 2 yıl içinde AB’ye katılmasının beklendiğini ve Romanya’dan kısa zamanda Almanya’ya ihracata başlayacaklarını belirten Yurdagül, ‘‘Buradaki üre Basın toplantısının ardından Metin Yurdagül ve fabrika müdürü Ender Bolat, Ülker ürünlerinin satıldığı bir süpermarketi de ziyaret ettiler. timimizin AB’ye ihracatı, diğer şirketlere göre çok daha kolay olacak. Romanya’nın AB’ye girmesiyle 450 milyonu aşkın nüfusun olduğu bir potansiyelin içine giriyoruz’’ dedi. Bisküvi, çikolata ve kek üzerine yapılan yurtdışı yatırımlarında 120 farklı marka ile faaliyet gösterdiklerini, bu markalardan 88’inin Ülker şemsi yesi altında bulunduğunu dile getiren Metin Yurdagül, ‘‘9 ülkede 12 fabrika ile 552 bin metrekare fabrika alanı ve 178 bin metrekare kapalı alanda faaliyet gösteriyoruz. Yıllık 323 bin ton kapasitemiz var. Geçen yıl 360 milyon dolar ciro elde ettik. Bu yıl için yurtdışı ciro hedefimiz 400 milyon dolar’’ diye konuştu. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle