21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZİRAN 2006 CUMA 6 Köprü girişinde memur eylemi ? İSTANBUL (AA) KESK’e bağlı YapıYol Sendikası üyesi bir grup memur, ‘‘açlık sınırının altında ücret aldıkları’’ gerekçesiyle Fatih Sultan Mehmet (FSM) Köprüsü işletme binası önünde eylem yaptı. Ellerinde ‘‘Fiili hizmet tazminatı hakkımızı istiyoruz’’, ‘‘Günde 8 saat çalışır, egzozla boğuşuruz’’ yazılı dövizler taşıyan ve çoğunun ağızları maskeli olan grup, ‘‘Memuruz haklıyız kazanacağız’’, “Hak verilmez alınır’’ şeklinde slogan attı. Grup adına açıklama yapan Yapı YolSen İstanbul Şube Başkanı Nizamettin Orhan, kamu çalışanları arasında ücret adaletsizliği olduğunu ve bunu çeşitli eylemlerle dile getirdiklerini belirterek, adaletsizlik giderilinceye kadar eylemlerini sürdüreceklerini söyledi. SAĞLIK Yarın başlayacak genel kurulda Suat Çağlayan ve Gençay Gürsoy başkanlığa aday BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ TTB’ de zorlu seçim ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Tabipleri Birliği (TTB), olağan genel kurulunu gerçekleştirerek 4 yıl aradan sonra seçimle yeni yönetimini belirleyecek. Seçimlerde eski Kültür Bakanı Suat Çağlayan önderliğindeki Ulusal Hekim Dayanışması Grubu ile Gençay Gürsoy başkanlığındaki Etkin Demokratik TTB Grubu yarışacak. TTB, yarın ve pazar günü ‘‘54. büyük kongresi’’ni gerçekleştirecek. İlk gün zorunlu gündem maddeleri görüşülecek, pazar günü 09.0017.00 saatleri arasında ise birliğe bağlı 56 odadan 451 delege sandık başına giderek yeni yönetimi seçecek. Kongre, Sıhhıye’deki Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Abdülkadir Noyan Konferans Salonu’nda yapılacak. Seçime, Ulusal Hekim Dayanışması Grubu ve Etkin Demokratik TTB Grubu olmak üzere iki ekip katılacak. Dr. Suat Çağlayan, TTB’nin meslektaşlarının özlük haklarına sahip çıkGürsoy Işık Tutanlar... Üstünde yaşadığımız dünya, hiç böyle olmamıştı: Barışın ve kalkınmanın önüne, bunca moloz yığılmamıştı. Başta ABD ve dümeninde kapitalizm, ileriye doğru yolları tıkamıştır. Hayat hakkı, onların hizmetine, daha doğru uşaklığına koşanlar içindir. Peki, geleceğe ışık tutanlar yok mu? Her zaman titiz çalışmalar yapmış olan Yıldız Sertel, Bilgi Yayınevi’nden yeni çıkmış Şu Değişen Dünya, TürkiyeAvrasya adlı eserinde, o ışık tutanlardan bahsediyor. Bu ciddi kitaptan bahsetmeliyiz... ? 20. yüzyılın sonlarındaki büyük yıkılışın arkasından dünyamızın denetimini ele geçirmiş olan paranın, onun iktidarının sloganı şudur: ‘‘Bütün iktidar piyasalarındır.’’ Mümkün olan yegâne ekonomi politikası, ‘‘yeni liberalizm’’ ve ‘‘piyasa’’dır. Bu ‘‘tek boyutlu’’ ideoloji, doğaya ve yaşama ilişkin her şeyi metalaştırıp pazarlarken, ‘‘küreselleşme’’ye de damgasını vurur; ‘‘küreselleşme’’, dünyayı ele geçirme girişiminin adıdır. Demokrasi de, işte bu ortamda yapacak ne yapacaksa, ama açıktır ki işi zor onun... Bu bezirgân ideolojinin dümeninde ABD vardır. Avrupa başta olmak üzere, bütün kapitalizmleri de arkasından sürüklüyor. ‘‘Tek boyutlu’’ bir ideoloji olarak da, emperyalisttir. ABD, bu sıfatla en korkunç cinayetini de Irak’ta yaptı; onu başka facialar da izleyebilir. ‘‘Büyük ve yenilmez’’ midir Amerika? Göreceğiz. Bu hengâmede Türkiye ne durumdadır? Türkiye, bir ‘‘sömürgeleşme süreci’’ içindedir: Ülkemiz ekonomisi, stratejisi, politikası, yani bütünüyle Batı emperyalizminin egemenliği altına girmekte. Başta, ‘‘ekonomik işgal’’ söz konusudur: Özelleştirmeler, arazi ve kaynak satışları facianın ancak bir yönüdür; ekonomimizi IMF idare ediyor. Öte yandan, bir ‘‘stratejik işgal’’ görülüyor: Ülkemiz, ABD’nin ileri karakoludur; ABD’nin Ortadoğu’da egemenlik tasarılarına, Türkiye’de siyasal iktidar da omuz veriyor; ‘‘işgal altında ülke statüsü’’ne geçiş durumundayız. Son olarak, ‘‘siyasal, ideolojik, kültürel işgal’’ altındadır ülke. Böyleyken, Sertel’in dediği gibi, ‘‘Son 10 yıl içinde dünyada güç dengeleri tepesi takla döndü. Artık Amerika’da çok önemli bilim adamları ve hatta Beyaz Saray’a yakın politikacılar; ABD’nin gerileme sürecinde olduğundan, ağır bir ekonomik bunalımın kaçınılmazlığından, demokratik hakların ciddi şekilde kısıtlandığından ve hatta emperyal savaş politikalarıyla faşizme doğru gidildiğinden söz ediyorlar. Avrupa’nın emperyalist olması bir yana, ekonomik ve politik bir bunalım içinde olduğunu görüyoruz. Batı dünyasında pazar ekonomisinin iflas ettiği, rekabetin gelişmiş ülkelerin aleyhine döndüğü artık Washington’da bile açıklanıyor.’’ Peki dünyanın hızla geliştiği bir aşamada, Türkiye’de eskimiş görüşler sürdürülebilir mi? ‘‘Tek kutuplu dünya’’, ‘‘büyük güçlü yenilmez Amerika’’, ‘‘demokrasi ve kültür örneği Avrupa’’, ‘‘geri kalmış Asya’’ gibi fikirler ayakta durabilir mi? Hayır, duramazlar! ? Nitekim Asya’da yeni bir dünya doğuyor. Asya’da, Kemalist Türkiye’den esinlenen ‘‘kapitalist olmayan yol’’da kalkınmalar görüldü. Kemalist kalkınmanın çekiciliği de, özellikle iki özelliği, ‘‘halkın gücüne dayanarak kalkınma’’ ve ‘‘devletçilik’’tir. ‘‘Çin mucizesi’’, gerçekten büyüleyici: Bağımsızlığa tutkun, planlı bir ekonomi; yabancı sermayesini de kullanıyor, ama kendisini sömürtmeden. Sonuç, Çin’in bir dünya gücü oluşu. Hindistan da bir dünya gücüdür. Asya’da bir antiemperyalizm gelişti ve Asya ülkeleri arasında işbirliği de bir üçüncü gücü yarattı. Rusya, bunalımdan kurtulmuştur ve bir güçtür. Güney Amerika’da da bir antiemperyalist devrim yaşanıyor. Bir gerçek de, süper gücün yayılmacı politikalarına direniş olarak Avrasya’dır. Bunlar olurken, Türkiye’nin gerçeği, ‘‘pazarlanması’’ ve teslimiyet politikalarıdır. Buna karşı iki şeyi yapmalı: Ulusal düzeyde, ulusal bağımsızlığın sağlanması; bir de, uluslararası ilişkilerde Türkiye’nin onurlu, kendi çıkarlarına uygun bir yer bulması. Cumhuriyet, bunu vaktiyle yaşadı da. Türkiye, yeniden borçsuz yaşayabilir; IMF’den kopabilir, kendi kaynaklarına, gücüne dayanarak, kendi ayakları üzerinde durabilir. Bunu kim ve nasıl gerçekleştirecek? Halktan yana, ulusun geleceğini düşünen bir iktidar nasıl kurulacak? Bu görev hepimizin! ? Dört yıl aradan sonra Türk Tabipleri Birliği’ne bağlı 56 odadan 451 delege sandık başına giderek yeni yönetimi seçecek. Birlik 54. büyük kongresini Sıhhiye’deki Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Abdülkadir Noyan Konferans Salonu’nda yapacak. bir aldatmaca olduğunu kaydetti. ÜCADELE SÜRECEK’ ‘M Etkin Demokratik TTB Grubu’nun Çağlayan mak, halk sağlığı alanındaki uygulamaları denetlemek ve sivil toplum kuruluşu olma gereğini yerine getirmek şeklinde üç temel görevi olduğuna dikkat çekti. AĞLIK ÖZELLEŞTİRİLEMEZ’ ‘S Meslektaşlarının özlük hakları, mes ‘Görevi bitti ama hâlâ yerinde’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Önder Okay, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Metin Aydın’ın görev süresinin bir ay önce sona erdiğini, ancak halen resmi yazıları başhekim sıfatıyla imzaladığını söyledi. Dr. Okay, SES Ankara Şube Başkanı Adem Bulat ile Ankara Tabip Odası’nda düzenlediği basın toplantısında, Aydın’ın 20 Mayıs 2005’te bir yıl süreyle görevlendirildiğini vurgulayarak, ‘‘Bu süre yaklaşık bir ay önce doldu, ancak hâlâ resmi yazıları başhekim sıfatıyla imzalıyor. Bu konuda hastane çalışanlarının aydınlatılmasını istiyoruz’’ diye konuştu. leklerini yapmalarında karşılaştıkları zorluklar, engeller gibi konularda gereken tepkiyi ortaya koyacaklarını belirten Çağlayan, ‘‘Ama hekimlerin ya rarına olan, halk sağlığını tehlikeye atmayan uygulamalarda da işbirli yapmaya hazırız’’ dedi. Dr. Suat Çağlayan, ‘‘günübirlik, göstermelik eylemler değil, sonuç almaya dönük çalışmalar’’ hedeflediklerine işaret ederken bu kapsamda sadece eleştiren değil, aynı zamanda çözüm sunan bir TTB olmayı hedeflediklerini dile getirdi. Sağlığın paraya indirgenmesine ve özellikle koruyucu sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine karşı olduklarını dile getiren Çağlayan, Genel Sağlık Sigortası’nın Başkan Adayı ve İstanbul Tabip Odası Başkanı Gürsoy ise ‘‘AKP’nin sağlığa bakışına karşı yürüttüğümüz mücadelenin devamından yanayız. Geri adım atmak niyetinde değiliz’’ dedi. Hekimler adına hekimlerle birlikte karar alma ve birlikte mücadele etme geleneğini sürdüreceklerini belirten Gürsoy, eşit, ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hakkı talebini savunmaya devam edeceklerini kaydetti. Sağlıkta dönüşüm programına diğer emek örgütleriyle birlikte karşı durmaya devam edeceklerini vurgulayan Gürsoy, ‘‘Sağlık politikaları üzerinde söz söylemeye ve projeler üretmeye devam edeceğiz. Kamu sağlık alanındaki partizanca kadrolaşmalara karşı çıkacağız’’ diye konuştu. ESKİŞEHİRLİLER TEPKİLİ Sağlık ocaklarına kilit CAN HACIOĞLU Sigara ve alkol sesimizi bozuyor İstanbul Haber Servisi Uzmanlar, sigara, alkol, kafein gibi maddelerin ses tellerine zarar verdiğini belirterek lareks (gırtlak) kanserine yol açabileceği uyarısında bulunuyor. Türk Otorinolarengoloji ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği (TORL) tarafından düzenlenen Dünya Ses Kongresi’nin üçüncüsü önceki gün Lütfü Kırdar Kongre ve Fuar Merkezi’nde yapıldı. Toplantıda konuşan İÜ Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Nermin Başerer, ‘‘Sigara içen 3040 yaşındaki birinin 15 günden fazla ses kısıklığı şikâyeti varsa ünya Ses mutlaka bir uzmana gitmelidir’’ uyarısında buKongresi’ne dünyanın en büyük lundu. Başerer, daha iyi bir sese saoperalarındaki sanatçılahip olmak için sigara, alkol ve ra çeşitli eğitimler veren kafeinden uzak durulması, bol ses terapistleri ve şan hosıvı tüketilmesi gerektiğini caları Linda Carrol ile söyledi. Kongre genel sekWilliam Riley’in yanı sıreteri Prof. Dr. Ferhan ra, baş ve boyun cerrahı Öz, Türk halkının Dr. Robert Lorenz, Dr. değişen yaşam biClark Rosen ve Albert çimleri, çevresel fakMerati de katıldı. Dünyadan 350, Türkitörler, geleneksel ye’den 150’den fazla beslenme yöntemleuzmanın katıldığı ri gibi çeşitli konularkongrede, lazer ses dan etkilenerek bu cerrahisi, şarkıcılakonuda önemli probrın ses ile ilgili solemleri bulunduğuna runları ve çözümdikkat çekti. leri, gırtlak nakli, reflü ve ses sağlığı ilişkisi gibi konular ele alındı. D Bilkent Doğu’da okul açacak ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Yasası’nda değişiklik öngören yasa tasarısı, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Tasarı, şu düzenlemeleri öngörüyor: Bilkent Üniversitesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini cazibe merkezi haline getirmek için Ankara, Erzurum, Malatya, Şanlıurfa ve Van’da eğitim bilimleri enstitüleri kuracak. Erzurum, Malatya, Şanlıurfa ve Van’daki laboratuvar okullarında öğrenim gören öğrencilerin en az yüzde 70’inin burslu okuması zorunlu olacak. Bilkent Üniversitesi’ne, bu yatırımından dolayı devlet desteği verilecek. ESKİŞEHİR Eskişehir’de Verem Savaş Dispanseri’nin ardından sağlık ocaklarının da kapatılması tepkilere neden oluyor. Eskişehir Bilecik Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Demet Özbabalık, ‘‘Böylelikle anayasada yer alan ‘Türkiye Cumhuriyeti Sosyal Devlettir’ tanımı da ihlal edilemeye başlandı’’ dedi. Sağlık Bakanlığı, Eskişehir’de önce verem hastasının azlığını gerekçe göstererek Verem Savaş Dispanseri’ni kapattı. Şimdi de sağlık ocakları peşpeşe kapatılmaya başlandı. Henüz tabelası indirilmeyen Mail Büyükerman Sağlık Ocağı önünde bir araya gelen Eskişehir Bilecik Tabip Odası Yönetim Kurulu adına bir açıklama yapan oda başkanı Özbabalık, ‘‘AKP hükümetinin iktidara geldiği andan itibaren Dünya Bankası ve IMF direktifleri doğrultusunda uygulamaya çalıştığı aile hekimliği, şehrimizde sağlık ocaklarımızın tabelalarının indirilmesi ile başlamış bulunmaktadır’’ dedi. ABELALARI TEKRAR ASACAĞIZ’ ‘T Aile hekimliği uygulaması için belirle Sezaryende patlama Birleşmiş Milletler’in yaptığı araştırmaya göre 36 yıl önce yüzde 5’lerde olan sezaryenle doğum oranı günümüzde yüzde 50’lere ulaştı ŞULE KÖKTÜRK um:ag’da yaz etkinlikleri ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nın (um:ag) düzenlediği, ‘‘(İçimdeki Güneş) Çocuklar için Yaz Etkinlikleri’’ programı başlıyor. Program’a 911 yaş arasındaki çocuklar katılabilecek. Program, 3 Temmuz28 Temmuz tarihlerinde 9.3017.30 saatleri arasında gerçekleştirilecek. Program süresince, ‘‘yazma dünyasına yolculuk, satranç, yaşamın ritmi dans ve müzik, yaratıcı sanat etkinlikleri, kültürdoğa gezileri ve piknikler, drama ile düşlerimdeki dünya, düşler ve sinemalar, gazeteciliğe ilk adım, denizcilik ve el becerileri, çocuktan çocuğa’’ etkinlikleri gerçekleştirilecek. nen 10 pilot ilden biri olan Eskişehir’de çalışmaların hızla başladığını vurgulayan Özbabalık, ‘‘Öyle büyük bir acelecilik sergilenmektedir ki, yıllardır en az iki hafta süre ile verilen bazı aşılama eğitimleri için sadece bir günlük süre yeterli görülmüştür’’ dedi. Sağlık ocaklarının da tabelalarının indirilmeye başlandığını anlatan Özbabalık şöyle devam etti: ‘‘45 yıllık bir deneyim sahibi olan gebelerimizi hamilelikleri boyunca takip ederek sağlıklı doğum yapmalarını sağlayan, doğdukları günden itibaren bebeklerimizin muayenelerini ve aşılarını yaparak onların kızamık, tüberküloz, boğmaca, tetanoz, difteri, çocuk felci, hepatit gibi ölümcül hastalıklara yakalanmasını önleyen, aile planlaması hizmetlerinde göstermiş oldukları güleryüz ve destekle insanlarımızın bakabileceği kadar çocuğa istedikleri zaman sahip olmasını sağlayan, gece gündüz demeden adli olaylarda, acil durumlarda insan hak ve onurunu koruyup, adalete ve insanlığa yol gösteren, her gün yüz binlerce insanın dertlerine ortak olan, tedavi eden, en olumsuz koşullarda bile en düşük ücretle, büyük bir özveriyle çalışan ve görevini layıkıyla yerine getiren, sağlık ocaklarımızın yerini hiçbir sistemin dolduramayacağı açıktır. İndirilen tabelaları koruyacağız ve bir gün tekrar asacağız.’’ Birleşmiş Milletler’in mayıs ayında yayımladığı araştırmaya göre, 1970’lerde yüzde 5 olan sezaryenle doğum oranı günümüzde bazı gelişmiş ülkelerde yüzde 50’ye ulaştı. Araştırmada, fakir ülkelerde bile sezaryenle doğumda büyük artış belirlendi. ABD’de ise 1990’lı yıllarda sezaryenle doğum oranı yüzde 20’yken ülkenin 2004 yılı verilerine göre, bütün doğumların yüzde 30’u sezaryenle yapılıyor. Bu oran, İngiltere’de 2005 verilerine göre yüzde 2022, İskandinav ülkelerinde ise yüzde 1520 arasında seyrediyor. Türkiye’de ise Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2003 verilerine göre, 1998’de yüzde 14 dolayında seyreden sezaryenle doğum oranı yüzde 21’i geçmiş durumda. Araştırmaya göre özellikle büyük kentlerde sosyoekonomik düzeyi yüksek kesimlere hitap eden özel hastanelerde bu oran yüzde 8090’lara çıkıyor. Uzman Dr. Kadriye Avcı’nın, 2004’te 3 aylık çalışma sonucu oluşturduğu tezinden yola çıkarak, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Kayıhan Pala ile birlikte yayımladığı bildiride sezaryenle doğum oranının yüzde 47.2 oranında olduğu açıklandı. N YÜKSEK ‘ÖZEL’DE E 2 bin 511 kadınla görüşülerek ya pılan araştırmaya göre sezaryenle doğum oranları en yüksek yüzde 85.7 ile özel kurumlara aitken, bunu yüzde 66.3 ile üniversite hastanesi, yüzde 50 ile SSK hastaneleri ve yüzde 41.4 ile doğumevi izliyor. Sağlık Bakanlığı 2006 yılı ilk 5 aylık verilerine göre ise Türkiye’de yapılan 234 bin 256 doğumdan 86 bin 323’ü sezaryenle yapılmış. Bu artışın en büyük nedeni olarak daha pahalı olması nedeniyle hastanelerin ve doktorların hastaları sezaryenle doğuma yönlendirmesi göste riliyor. Ancak, Türk Tabipleri Birliği’nin önerdiği fiyat tarifesine göre normal doğum 1296 YTL, sezaryenle doğum ise 1166 YTL. Ancak ameliyatın işin içine girmesi nedeniyle özel hastaneler sezaryenden yaklaşık 10001500 YTL’ye kadar daha fazla ücret alıyorlar. Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, geniş çaplı araştırmalar olmadığına dikkat çekerek ‘‘Sadece üniversite ve özel hastanelerin rakamlarından yola çıkarak bunu söyleyemeyiz’’ dedi. Doktorların hastaları yönlendirdiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını söyleyen Tıraş, devletin, her iki doğum için 750 YTL ödediğini ifade etti. İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Demirdizen de doktorlardan ziyade, ticari işletmeye dönüştürülmüş hastanelerin yönetimlerinin, doktorlara sezaryene yönlendirme şeklinde baskı uygulayabildiğini, hastanın sezaryen talebi olsa dahi doktorun, normal doğuma yönlendirmesi gerektiğini vurguladı. İKLİMBİLİMCİLER UYARDI Son 400 yılın en sıcak dönemi WASHINGTON (AA) Bilimsel çalışmaların, dünyanın en az son 400 yıldan, muhtemelen de çok daha uzun süreden bu yana en sıcak dönemini yaşadığını ortaya koyduğu bildirildi. ABD Ulusal Bilimler Akademisi’nin, Kongre’nin talebiyle çeşitli bilimsel çalışmaların geniş çaplı değerlendirilmesi sonucu hazırladığı raporda, dünyadaki şu anki sıcaklığın en azından 400 yıldır ve belki de birkaç bin yıldır görülmediği kaydedildi. Önde gelen iklimbilimcileri tarafından Kongre’ye sunulan raporda, küresel ısınmanın çoğundan insan faaliyetlerinin sorumlu olduğu belirtildi. YY’DE SICAKLIK 1 DERECE ARTTI 20. Kurulun 155 sayfalık raporuna göre, Kuzey Ya Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR 21 Haziran ‘Dünya ALS/MND Günü’ (Global Day) olarak kabul ediliyor. Hastalık Amiyotrofik Lateral Skleroz ya da Motor Nöron Hastalığı adları ile anılmakta. Bizim de üyesi olduğumuz Dünya ALS/MND Dernekleri Birliği (World Alliance of ALS/MND Associations) tüm dünya ülkelerinde bu amanStephan Hawking sız hastalığı, ‘Dünya ALS/MND Günü’, Hawking ve futbol ilgili dernekler aracılığı ile halka, topluma tanıtacak etkinliklerin düzenlenmesi için girişimlerde bulunuyor; araştırmaları teşvik ediyor, hastaların yaşam kalitesinin yükseltilmesi için organizasyonlar ve işbirliği gerçekleştiriyor. Dünyada yaklaşık 100 binden fazla ALS’ye tutulmuş insan yaşıyor. Hiç kuşkusuz bunların içinde en ünlüsü büyük bilim adamı Stephan Hawking’dir. Neredeyse tam hareketsiz ve konuşma yeteneğini tümü ile yitirmiş olan bu dâhi, özel bilgisayarı aracılığı ile bilim üretmeyi ve onları yayımlamayı sürdürüyor. Bizim ülkemizde ünlü bir işadamının kızı ve bir başka ünlü işadamının eşi olan Suna Kıraç en geniş ve en titiz bakım koşulları içinde yıllardır bu hastalıkla savaşıyor. Bir başka ünlü ALS’li ise Fenerbahçeli futbolcu Sedat Balkanlı. Bir futbolcumuz daha var aynı hastalığı taşıyan. Burada çok ilginç bir bağlantı ortaya çıkıyor. Acaba meslekleri, uğraşları aşırı kas aktivitesine bağlı insanlar bu hastalığa daha yatkın mı oluyorlar? ALS’nin etiyolojisi henüz bilinmiyor. Acaba futbolcuların kullanmak durumunda oldukları ilaçlar (kokteyl) bu rada bir rol oynamış olabilir mi? Yoksa önde gelen etken aşırı efor ve kas aktivitesi midir? Türkiye çapında bir araştırma yapma fırsatını bulamadık. Bunu en kısa zamanda gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. Bu konudaki araştırmalar süregelecektir ancak, bence futbolcuların bu gerçeklerden kaygılanması yersiz olur. ALS ile ilgili çok ciddi, çok önemli araştırmalar yapılıyor. Umalım ve dileyelim ki burada verimli çalışmalar yapılabilsin, tüm dünyadaki yoğun çalışmalar iyi sonuçlar versin ve bunlar yaşam savaşı veren bizim ünlü ve ünsüz hastalarımıza gecikmeden ulaşabilsin. [email protected] rıküre’de yerin ortalama sıcaklık derecesi 20. yüzyılda yaklaşık 1 derece arttı. Bazı iklimbilimcilerin yaptıkları araştırmalarda Kuzey Yarıküre’nin 2000 yılın en sıcak döneminde olduğu sonuca kadar ulaştıkları kaydedilerek, yapılan çalışmaların geniş değerlendirmesi sonucunda da en azından son 400 yılın karşılaştırılabilir herhangi bir dönemine göre daha sıcak olduğu sonucunun ortaya çıktığı belirtildi. Raporun, meclis bilim komisyonu tarafından, bu durumun bir tehdit olup olmadığının ortaya konması için istendiği belirtildi. Başkan George Bush yönetimi ise ısınmanın yeni hava kirliliği kontrolleri isteyecek kadar ciddi olmadığını ileri sürüyor. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle