23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Tekfenbank üst yöneticisi Ercan Kumcu’ya göre Türk sermayedarı banka sahibi olmak istemiyor 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Bankacılıkta meydan yabancıların Ekonomi Servisi Tekfenbank Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Kumcu, bankacılık sektöründe faaliyet gösteren Türk sermayedarların bu sektörden çıkmak istediğini, ayrıca şu anda satılan bankalarla ilgilenenlerin de hepsinin yabancı olduğunu söyledi. Kumcu’ya göre, ‘‘Türk sermayesi banka sahibi olmak istemiyor’’. Kumcu, activeline adlı aylık derginin haziran sayısında yer alan röportajında Muhammet Özhan’ın Türk bankacılık sistemindeki son gelişmelerle ilgili sorularını yanıtlarken, sektöre yabancı sermaye girişi konusunda özetle şunları söyledi: Şu anda bir anlamda portföy değişimi yaşanıyor. Türkler satıyor, yabancılar alıyor. Aslında bu bir sü Çuvallama Doların önlenemez yükselişi, piyasaların düşüşünde dün yine hızlı gidiş vardı. Erdoğan Hükümeti’nin şansı ters dönünce, piyasacıların pembe tablo çizerleri, nedense birdenbire şom ağızlarını açmış oldular. Yoksa kabahat yine bizim medya da mı? İşler iyi giderken hep pembe tablo çizenleri, kötü gittiğinde şom ağızlıları mı seçiyorlar? Biz en iyisi yorumsuz, dünkü uzman görüşlerinden kimi satır aralarını sizlerle paylaşmakla yetinelim.. Bizim gibi ülkelere sıcak para akışını getiren sürecin kapandığı, uzun aylar, yıllar için, anlamlı para bolluğunun olmayacağında görüş birliği var. İşin ilginç yanı gelen sıcak para ile ekonominin düze çıkamayacağı gerçeği, şimdilerde ancak sık sık vurgulanıyor. Türkiye’nin makroekonomik dengelerinin iyi gittiği, milli gelirin yükselme, ekonominin büyüme gösterdiği geçen üç yılda gerçek toplam üretimde artışın gerçekleşmediği açıklanıyor. Özetle dinozorlar olarak dışlanan, medyamızda sesleri kısılan alternatif ekonomistlerimizin uyarılarının eksiği var, fazlası yok. Üretimde, ihracatta görünen büyüme, ağırlıklı üretim içinde payları çok fazla yükselmiş ithalata dayanıyordu. Kimi piyasacılar, şimdiki olumsuz gidişi, olup bitenleri görmek, önlem almak üzere ders verici, şans olarak bile görüyorlar.. Sıcak paranın Türkiye’ye getirisi değil, sadece ve sadece büyük kârları kapıp gidişi ile götürüsü olmuş. Üretimin, ekonominin rakamsal büyümesi de cari dengeler açığındaki uçurum, istihdam düşüşü olarak karşımıza çıkmış. Şimdi ucuz ithalata dayandırılan büyüyen üretim, ihracat sanal tablosundan geri dönme şansı, daha doğrusu zorlamasıyla karşı karşıyaymışız. Doların yükselişi ile pahalılaşan ithalat, Türkiye’de kapatılan ara üretim yatırımlarının yeniden açılışını gündeme getirebilirmiş. Özetle araba kapı tokmaklarından Çin malı kaldırım taşına kadar patlayan ithalat çeşitlemesinden, Türkiye’de işsizlik, yoksullaşma, üretim gerilemesine yol açan gidişten geri dönülmesi şansı doğmuş. ??? Piyasa uzmanları bir yandan artık kolay kolay sıcak para beklenemeyeceği gerçeğinin altını çizerlerken nedense şimdi zaten Türk ekonomisinin gelişmesine anlamlı katkısının söz konusu olmadığını, hele de üretime hiç yansımadığını itiraf ediyorlar. Biz bu söylemde büyük değişikliği en son ne zaman dinlemiştik? Son büyük krizle birlikte, kur çıpasından, dalgalı kur sistemine geçerken değil mi? Takıntım olduğu için hiç unutmayacağım Reytingi en yüksek, popüler ekonomi uzmanları programında son büyük krizden biriki ay öncesinde konuk olan Kemal Derviş, kur çıpasının erdemleri üzerine söylenmedik söz bırakmamıştı. Krizin arkasından kurtarıcı hükümet üstü bakan kimliğinde, aynı programda sistemin yanlışlarını anlatıp durmuş, bu kez kendi yönetiminde uygulamaya geçilen dalgalı kurun hayırlarını saymakla bitirememişti. Piyasacılarımız henüz büyük bir krizden söz etmiyorlar. Ancak uygulanmakta olan sisteme, programa yönelik eleştirilerinin dozunu gün gün arttırıyorlar. Biz yine dünkü söylemleriyle, uzman görüşlerini özetlemeye devam edelim.. Erdoğan Hükümeti’nin ekonomik başarısına övgüler, ekonominin olumlu gidişine ilişkin pembe tablo söylemleri rafa kalktı. Dünkü taze haber bağlantılı işsizlik rakamlarından yola çıkılırken Erdoğan Hükümeti’nin programında istihdam sorununun çözümünün gündemde bile olmadığı eleştirilerine ağırlık verildi. Yeni hazırlanmış, daha uygulamasına geçilmemiş 9. Plan’ın da rafa kalktığını öğrenmiş bulunuyoruz. Uzmanlar ilgili tüm çıkar gruplarının örgütlerine, henüz sitelerde duran, değiştirilmesi kaçınılmaz 9. Plan’a dersler çıkarmak, kendi çıkar gruplarının yer almayan sorunlarını saptamak anlamında bakmalarını öneriyorlar. Çünkü 9. Plan, yeni bütçede belirleyici olması gerken öngörüleri ile tümden havada kalmış. Dünya piyasalarındaki dengelerin değişimini hiç öngörmemiş. Üstelik sorun, baştan sona değişmesi gereken rakamlar, öngörü değişimleri ile sınırlı değil. Plan pek çok sanayi dalında yüzde 6070’leri aşmış ihracata dayalı yapıya, istihdam sorununa eğilmemiş. Resmi kayıtlara göre yüzde 10.9 işsizi, yüzde 45 kayıt dışı çalışanı olan, kayıtlıların ücretlerinin yüzde 42’si vergilendirilen yapıda, gerçek ekonomik büyümeyi, istihdam yaratmayı tartışmamış. Hep sıcak paranın Türkiye’ye akacağını varsaymış. Piyasacılar ömür biçemedikleri iktidar ile ilişkilerinde henüz rota çizemediklerinden, söylemde hâlâ çok yumuşaklar. Ancak ekonominin, uzman olmayan siyasiler ve bürokratlar elinde yanlış üstüne yanlış kararlarla yürütüldüğünü de çok net söyler oldular. Sıcak yaz ayları sadece piyasalarda değil, ekonominin bütününde, elbette aynı sıcak ilişkiler içinde siyasette de çok büyük değişimlere gebe.. soner@cumhuriyet.com.tr umcu’ya göre, şu anda satılan bankalarla ilgilenenlerin hepsi de yabancı, hiç Türk yok. Yani Türk sermayedarı sektörden çıkmak isterken sektörde olmayanlar da girmek istemiyor. Yanlış olan da bu. K yi günlerde bankacılık sektörünün yabancılarda olmasının Türkiye’ye kazanç sağlayacağını belirten Kumcu, kötü günlerde ise yabancıların Arjantin ve Meksika’da olduğu gibi, yurtiçindeki tüm operasyonlarına bir ülke riski mantığıyla bakmaya başlayabileceklerini vurguladı. İ reçtir. Bu süreç önce size kısa vadeli borç vermeleriyle başlar. Sonra verdikleri borç daha uzun vadelere kayar. Bundan sonra sıra, o ülkede faaliyet göstermekte olan bazı kuruluşların satın alınmasına gelir. Son olarak da yabancı sermaye kendisi şirketler kurup üretim yapmaya başlar. Türkiye’de istikrar devam eder, mevcut trend sürerse bu süreç mutlaka başlayacaktır. Sanırım Türk sermayedarının bu sektörden çıkmak istemesi, 2001 krizi ve sektörün yeniden yapılanması sırasındaki hukuki görüntüden kaynaklanıyor... Geçmişte banka sahipleri, doğru ya da yanlış nedenlerle hapse girmiş, arkalarında polislerle resimleri var. Siz birdenbire o resmin içinde kendini zi düşününce, ‘‘Değer mi bu riski almaya’’ diyebilirsiniz... Dolayısıyla şu anda satılan bankalarla ilgilenenlerin hepsi de yabancı, hiç Türk yok. Yani bankacılık sektöründe olan Türk sermayedarı bu sektörden çıkmak istediği gibi, sektörde olmayan Türk sermayedarı da girmek istemiyor. ‘‘Aman biz dokunmayalım bu sektöre’’ şeklinde bir yaklaşım var. Yanlış olan da bu. Yoksa yabancı sermayeye sınır getirmek gibi birtakım kararlar almak zaten söz konusu olamaz. ...iyi günlerde bankacılık sektörünün yabancılarda olması Türkiye’ye kazanç sağlar. Peki kötü günlerde ne olur? Arjantin’de, geçmişte de Meksika’da olduğu gibi, yurtiçinde kurulmuş ve faaliyet gösteren bankalar, yurtiçindeki tüm operasyonlarına bir ülke riski mantığıyla bakıyorlar. Ülke içine yabancı perspektiften bakılması, ekstra çarpıklık yaratan bir faktör oluyor. Türkiye’de bankacılık sektöründe yabancı sermaye oranı arttıkça, inşallah istikrarın kalıcılığı yönünde de aynı paralelde adımlar atılır ve Türkiye olumsuzluklardan etkilenmez. ATO’DAN TÜZMEN’E: Hedef, yapı marketi alanında yoğunlaşarak daha hızlı büyüme Önce gümrükteki ayrıkotlarını temizleyin Ekonomi Servisi Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, ‘‘Ayrıkotlarını temizleyin’’ çağrısında bulunan Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’e yanıt vererek ‘‘Sayın Bakan, önce gümrüklerde ayrıkotlarını temizleyin’’ dedi. Aygün, yaptığı yazılı açıklamada, hükümetin yanlış uygulamaları sonucunda cari işlemler açığının patlama noktasına geldiğini ileri sürerek 768 malın TSE standart zorunluluğu dışına çıkarılması ve gümrük denetimlerinin yetersizliği sonucunda Türkiye’nin sağlıksız, hatta tehlikeli ithal mallarının cenneti haline geldiğini belirtti. Aygün şöyle dedi: ‘‘Biz sürekli ‘Cari açığa dikkat’ derken kimsenin sesi çıkmıyordu. Cari açık patlama noktasına gelince önlem almayı düşündüler. Yetkililere sormak lazım, bugüne kadar nerelerdeymiş. İthal malların uymak zorunda olduğu TSE standartları vardı. Dış Ticaret Müsteşarlığı yayımladığı tebliğlerle 768 kalem maldan bu zorunluluğu kaldırdı. İthalattaki artışa engel olmak için odalardan medet umacağınıza önce kendi uygulamanıza bakın, kevgire dönmüş gümrüklerinize çare bulun.’’ Praktiker, Metro’dan ayrıldı ? Praktiker Türkiye Genel Müdürü Mueller, hipermarket ve toptancı market olmayı kendisine strateji olarak seçen Metro AG’den ayrıldıklarını duyurdu. İSTANBUL (AA) Praktiker Türkiye Genel Müdürü Werner Mueller, Praktiker’in Metro Grubu’ndan ayrıldığını bildirdi. Mueller, düzenlediği basınla sohbet toplantısında, Praktiker’in Almanya’daki en büyük yapı marketi olduğunu ve 8 ülkede bulunduğunu ifade ederek Doğu ve Güney Avrupa’da büyümeye devam etmeyi hedeflediklerini, Türkiye’de de genişlemeyi, büyümeyi sürdüreceklerini söyledi. Hipermarket ve toptancı market olmayı kendisine strateji olarak seçen Metro AG’den ayrıldıklarını bildiren Mueller, şöyle konuştu: ‘‘Biz, halka arz edilmiş bir şirketiz. Metro’nun elindeki hisseler Praktiker’e geçti. Metro’dan ayrılmamız bize birçok fayda ‘HAKSIZ REKABET’ SAVI ‘Pierre Cardin’ mahkemelik oldu Ekonomi Servisi Fransız Pierre Cardin’nin Türkiye Lisansörü Omurtak Ailesi, haksız rekabet yaptığı gerekçesiyle Aydınlı Grubu’na karşı hukuki mücadele başlattı. Omurtak Ailesi tarafından yapılan yazılı açıklamada, Pierre Cardin Markası’nın 17 yıldır Türkiye’deki tüm lisans sözleşmesi ve alt lisans dağıtım hakkının Taycan Dış Ticaret Mümessilik AŞ ile Omurtak Ailesi’ne ait olduğu belirtildi. Açıklamada, 1993 yılında alt lisansörlerden Kavurmacı Ailesi ile ortaklık konusunda anlaşmaya varıldığı belirtildi. Açıklamada şöyle denildi: ‘‘Yeni şirketin kurulmasıyla Oktay Omurtak, ortaklarına karşı sorumluluğunu yerine getirerek Pierre Cardin ile 2010 tarihine kadar geçerli olacak yeni bir satıcılık sözleşmesi imzalamıştır. Omurtak ve Kavurmacı Aileleri Pierre Cardin markasını sahibi oldukları şirket adına alınması konusunda karara varmışlar. Böyle bir dönemde Taycan Mümessilik Yönetim Kurulu üyelerinden Ömer Faruk Kavurmacı, Omurtak ailesinden habersiz ve hukuken geçersiz bir şekilde Pierre Cardin markasını satın almıştır. Omurtak ailesi konuyla ilgili gerçeklerin açıklanması yönünde hukuksal çalışmalara başlamıştır.’’ sağlayacak. Güçlü olduğumuz alanlara yoğunlaşma, daha hızlı karar alma ve daha hızlı hareket etme imkânına kavuşacağız.’’ Şu anda kendilerine dışarıdan ürün sağlayan tedarikçi sayısının 10’dan az olduğunu, 500’e yakın da yerli tedarikçileri bulunduğunu anlatan Mueller, Türkiye’den yurtdışı Prakti ker’lere de ihracat yapıldığını belirtti. Mueller konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘‘Praktiker, üreticinin dışarıya açılabilmesi için bir platformdur. Türk tedarikçiler diğer Praktiker ülkelerine yayılmak için çok istekli. Diğer Praktiker ülkeleri de buradaki tedarikçilerden ürün alma konusunda çok istekli.’’ 60 bin m2 satış alanı Türkiye’de 1997’den beri faaliyet gösteren Praktiker Yapı Marketleri, Türkiye’de toplam satış alanını 60 bin m2’ye çıkardı. Praktiker, ev ve bahçe dekorasyonu ve düzenlenmesi ile ilgili ürünler, ev iyileştirme ve ‘‘kendin yap’’ ürünleriyle 2005 yılında dünya çapında 3 milyar Avro toplam ciro elde etti. Praktiker, Türkiye’de, Ankara Bilkent Center, Gaziantep, Konya, İstanbul Kartal, İstanbul Ümraniye, İstanbul Güneşli, Adana ve İzmir Mavişehir’de toplam sekiz market ile hizmet veriyor. FİSKOBİRLİK Başkanı Salih Erdem, Başbakan Erdoğan’a sert yanıt verdi ‘Hiçbir zaman hortumcu olmadık’ ? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hortumculukla suçladığı FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Salih Erdem, ‘‘70 yıllık tarihimizde böyle bir çamur atılmamıştır. Aksine biz, hortumcularla mücadele ettik’’ dedi. ERDOĞAN ERİŞEN F I N D I K Ü R E T İ C İ S İ E Y L E M A R AY I Ş I N D A AHMET ŞEFİK LİMANA İKİ TEKLİF GİRESUN Başbakan’ın AKP Giresun kongresinde hortumculukla suçladığı FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu’ndan sert tepki geldi. Yönetim Kurulu Başkanı Salih Erdem, zaman zaman gözyaşlarını tutamadığı açıklamasında ‘‘Fındık üreticisi ve FİSKOBİRLİK hiçbir zaman hortumcu olmamış, bilakis hortumcularla mücadele etmiştir. 70 yıllık tarihimizde fındık üreticisine ve FİSKOBİRLİK’e böyle bir çamur atılmamıştır. Bu değerlendirmeyi şiddetle reddediyoruz’’ dedi. Erdem, beraberinde yönetim ve TRABZON Hükümetin Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’ne (FİSKOBİRLİK) yönelik baskıları sürerken, Karadeniz Bölgesi çapında muhalefet partileri, örgütlü kesimlerle ortak hareket etmek ve yeni sezon öncesinde hükümeti uyarmak için eylem arayışı içinde. Hükümetin gerekli adımları atmaması halinde, eylemlerin yeni sezon başlamadan gerçekleşmesi bekleniyor. Giresun Esnaf ve Sanatkârları Odaları Birliği (GESOB) Başkanı Ali Kara, denetim kurulu üyeleri ile birlikte düzenlediği basın toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın suçlamalarına yanıt verdi. Erdem, fındık üreticilerinin ve FİSKOBİRLİK’in 2003 yılından bu yana hükümetçe yalnız bırakıldığını belirterek şunları söyledi: ‘‘Fındık üreticisi tarihte görülmemiş bir saldırı ile karşı karşıya. Biz FİSKOBİRLİK’in fındık paralarını ödeyememesi halinde, ‘‘2006 ürünü fındığın dalda kalacağını’’ vurguladı. Kara, ‘‘Hedef şaşırtarak, ‘Demagoji yapıyorsunuz’ diyerek bu sorun çözümlenemez. FİSKOBİRLİK yönetimi suçlu ise 400 bin Giresunlunun bunda ne suçu var? Gerçekler ortada, esnafımız her gün tek tek kepenk kapatıyor’’ dedi. CHP Trabzon İl Başkanı Cafer Hazaroğlu da fındık konusunda yaşanan sorunun sorumlusunun hükümet olduğunu belirterek ‘‘Hükümet sorun çözmek yerine birlik yönetimini hedef seçiyor. Burada kaybeden üretici’’ dedi. ğını, sadece diğer birliklere tanınan haklardan yararlanmak istediklerini kaydeden Erdem, ‘‘Depomuzda 300 trilyon değerinde fındık, 350 trilyonluk gayrimenkulümüz var. Ancak ne devlet ne de özel bankalardan 100 trilyon lira bile kredi alamıyoruz. Başbakan neden bankaların bize kredi veremediğini açıklasın’’ dedi. atılan tüm çamura rağmen ortamı germemeye çalıştık. 2003 yılında düşük fiyatı bize açıklatamayan, ardından ucuza depolarımızdaki fındıkları sattıramayan, karşımıza aday çıkartıp kaybeden zihniyet, hem üreticinin hem de ülkenin ekonomisiyle oynuyor.’’ FİSKOBİRLİK olarak hükümetten hiçbir özel isteklerinin olmadı Albayraklar Samsun’a da talip Ekonomi Servisi Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü’ne ait (TCDD) Samsun Limanı’nın özelleştirme ihalesine iki teklif alındı. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Samsun Limanı’nın özelleştirme ihalesine katılmak üzere, ‘‘Albayrak Turizm Seyahat İnşaat Ticaret AŞ’’ ile ‘‘Yıldırım Dış Ticaret ve Pazarlama AŞ’’ teklif verdi. Albayrak şu anda Trabzon Limanı’nı da işletiyor. S Ü TA Ş ’ TA N Ç O C U K L A R A : B A B Y M İ X Sütaş, 0624 ay arası için Babymix küçük çocuk yoğurdunu piyasaya sundu. Sütaş’ın Babymix’i çocukların beslenmesinde ek besin kaynağı ve yüzde 100 doğal olarak üretildi. Kalsiyum kaynağı, organik meyve püreli, sofra şekeri içermeyen, anne sütüne eşdeğer laktoz oranına sahip, probiyotik ve prebiyotik özelliklere sahip sinbiyotik ürün Baybmix, dün Parkorman’da bir basın lansmanı düzenlenerek tanıtılırken Sütaş Pazarlama’dan sorumlu genel müdür yardımcısı Ergun Ermutlu, annelerin aradığı özelliklerde bir ürün ürettiklerini belirterek iddialı olduklarını söyledi. RÖMORKÖR ZAMMI REKABET KURULU’NDA Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Başkanı Geza Dologh, Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nin (TDİ) Alsancak Limanı’ndaki römorkör hizmetlerine yaptığı yüzde 30’luk zam kararının iptali için Rekabet Kurulu’na başvurduklarını söyledi. Dologh, düzenlediği basın toplantısında, denizcilik sektörünün zamla zor durumda kalacağını savundu. Zammın 5 Haziran’dan itibaren geçerli olduğunun açıklandığını belirten Dologh, denizcilik sektöründe bu tür zamların en az 6 ay öncesinden bildirilmesi gerektiğini vurguladı. TDİ’nin özelleştirme kapsamında olduğunu anımsatan Dologh, ‘‘Zam yüzde 50’yi buldu. Üstelik büyük gemiler 23 römorkör almak zorundalar’’ dedi. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle