21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 HAZİRAN 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Usta yönetmen Theo Angelopoulos ile üçlemesi, yeni filmi ve sinemanın durumu üzerine konuştuk 15 SERGİ 30 HAZİRAN’A DEK AÇIK Yüzyılımıza etik bakış Timfi kasabası. ASLI SELÇUK ? Sinemanın Avrupa Birliği’nin sığınsanat değeri Yer Değiştiren Manzaralar: Avrupa macılara karşı tutumunu naBağlamında Film ve Medya başlıklı gittikçe düşüyor. sıl buluyorsunuz? uluslararası konferansın onur konuğu ANGELOPOULOS Yaratıcı sinema ciddi bir olarak İstanbul’a gelen usta yönetmen Sığınmacıların toplumun kriz yaşıyor. TV kültürü, B Theo Angelopoulos, Bilgi Üniversiçöpleri olmaması için önserisi Amerikan filmlerinin tesi’nde Avrupa sineması ve kendi lemler alınmalı, hepsi infilmleri üzerine konuştu. Yunanisgörüntüleriyle büyüyen genç san ve birey. İsteyin ya da tan, Özbekistan, Sibirya, İtalya, Alkuşağın değer kavramları çok istemeyin, geleceğin Avmanya, ABD, Kanada gibi değişik rupa’sı sığınmacıların Avfarklı. Yaratıcı ve tecimsel ülkelerde geçen üçlemesinin ikinci rupa’sı olacak, bunu kasinema arasındaki farkı bilen famıza iyice yerleştirmefilmi Üçüncü Kanat’a mali destek ararken yorgun düştüğünü belirten bir izleyici kitlesi hâlâ var liyiz. İstatistiklere göre sinemacı, 50’lerin başından yeni ama sayıca yetersiz. Ayrıca 2010’da Avrupa’da sığınyüzyıla uzanan dönemi Eleni adlı bir eski sinemaların yerini çok macılar 100 milyona ulaşakadının bakışından anlatmaya hazırlacak. AB’nin önlemleriyse salonlu sinemalar aldı. nıyor. çok yetersiz, yakında patlaİzleyici, salon doluysa ma olabilir. Bakış sözcüğü sizinle ayrı bir anlam kazandı. Sinemacı olarak belleğidiğerine nizdeki görüntüler neler? Geleceğin Avrupa’sı giriveriyor. ANGELOPOULOS Çocukluğumun ilk resmi, Alman ordusunun Atina’ya girişi. İkincisi, Dünya sinemasının son yıllardaki iç savaşta babamın tutuklanması. Üçüncüsü, Ati etik ve estetik yaklaşımını nasıl değerlendiriyorna’nın dışındaki bir tarlada annemle birlikte babamın sunuz? cesedini arayışımız, babamın uzaktan eve gelişi, anANGELOPOULOS Sinemanın sanat değeri nemin ona doğru koşuşu. Üniversitedeyken önüm gittikçe düşüyor. Yaratıcı sinema ciddi bir kriz yaşıde oturan kızın ilk aşkıma dönüşmesi, düşlerimin yor. TV kültürü, B serisi Amerikan filmlerinin gökenti Paris’e ilk adım atışım, Lyon Garı’na indiğim rüntüleriyle büyüyen genç kuşağın değer kavramlaan. Atina’ya dönüşüm, o günkü gösteride öğrencile rı çok farklı. Yaratıcı ve tecimsel sinema arasındaki ri coplayan polisin bana da vuruşu, gözlüklerimin farkı bilen bir izleyici kitlesi hâlâ var, ama sayıca yeparçalanması, hiçbir şeyi seçememem, görüntünün tersiz. Günümüz izleyicisinin filmi okuyabilme yeyitişi. Sonra Atina sokaklarında tanklarla dolaşan al teneği yok. Her şeyden önce film, okunması gerebaylar, ardından ilk görüntüm canlanıyor, Yeniden ken bir metindir. İnsanlar filmlere salt bakıyorlar, Yapılanma’yı (1970) çektiğim, yağmur altındaki içeriklerini algılamaktan yoksunlar. Ayrıca eski sinemaların yerini çok salonlu sinemalar aldı. İzleyici salon doluysa diğerine giriveriyor; sinemaya gitmek, gezmeye gitmek oldu. Büyük dağıtım şirketlerinin denetimindeki salonlarda filmlerin yüzde 90’ı Amerikan yapımları. Geçenlerde George Clooney’nin İyi Geceler İyi Şanslar’ını izledim. Bu ilginç, iyi çalışma Amerikan filmi olmasaydı bu kadar iş yapabilir miydi, hiç sanmıyorum. Etik ve estetik değerleri tartışan filmlerin sayısı, değindiğiniz gibi gittikçe azalıyor, değil mi? ANGELOPOULOS Sorun da bu zaten. Geçmişte sinemacıların senaryoyla ilgili endişeleri vardı, filmin konusunun nasıl ele alınacağı önemliydi. Görüşü olması, yönetmenin ilk kaygısıydı. Şimdiyse bu kaygı yok, saçma sapan filmler yapılıyor. Yeni tasarınızdan söz eder misiniz ? ANGELOPOULOS Üçlememin her bir filmi bağımsız, uzun yolculuklara odaklanıyor. Üçüncü Kanat’ta Harvey Keitel, Valeria Golino, Willem Dafoe, Bruno Ganz’la çalışacağım. Golino iyi oyunculuğunun yanı sıra Rumca ve Rusça da konuştuğundan daha avantajlı. Film, kadınla erkeğin, Stalin’in öldüğü gün, 3 Mart 1953’te tramvayda karşılaşmasıyla başlayıp günümüze uzanarak 21. yüzyılı kucaklıyor. Yarın adını verdiğim son filmse bir bilimkurgu olacak; önümüzdeki bir on ya da otuz yıl içinde olacakları, geleceği anlatacağım. ‘Nuri İyem Resim Ödülü’ Gazioğlu’na Kültür Servisi Bu yıl onuncu kuruluş yıldönümünü kutlayan Evin Sanat Galerisi tarafından düzenlenen ‘Nuri İyem Resim Ödülü 2006’ ödül töreni, 13 Haziran 2006 Salı akşamı Evin Sanat Galerisi’nde yapıldı. Ümit İyem’in konuşmasıyla başlayan törende, ‘Nuri İyem Resim Ödülü 2006’yı kazanan Cihan Zafer Gazioğlu’na ödülü Doğan Hızlan tarafından verildi. Ayrıca seçici kurul tarafından alınan tavsiye kararıyla ‘Seçici Kurul Özel Ödülü’nün verilmesi kararlaştırılan Ali Aksakal, Barış Cihanoğlu ve İlke Kutlay’a da ödülleri Prof. Neş’e Erdok, Prof. Rahmi Aksungur ve Nuri İyem Vakfı Kuruluş Çalışmaları Temsilcisi Hasan Tanla tarafından verildi. Ardından, ödül alan sanatçılarla birlikte Türkiye’nin dört bir tarafından yarışmaya katılan 351 ressamın 542 resmi arasından seçici kurul tarafından sergilenmeye değer bulunan 29 ressamın yapıtlarının yer aldığı sergi de açıldı. Sergi, 30 Haziran’a dek Evin Sanat Galerisi’nde görülebilir. Küba sergisinde son gün ? Kültür Servisi Jose Marti Küba Dostluk Derneği aracılığıyla Türkiye’den Küba’ya giden Dayanışma Gönüllüleri’nin ilk fotoğraf sergisi ‘‘Tugaylar Gözüyle Küba’, bugün İstanbul Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde sona eriyor. Sergiyi, 20002005 yılları arasında Küba’ya dayanışma amacıyla giden ve ‘‘Uluslararası Julio Antonio Mella Dayanışma Kampı’nda Türkiye’yi temsil eden Tugayların burada çektikleri fotoğraflar oluşturuyor. (Tel: 0 216 414 22 39, www.nazimhikmetkulturmerkezi.org) Mersin Devlet Opera ve Balesi, Verdi’nin ünlü operası Il Trovatore ile bu akşam Aspendos’ta İNGİLİZCE, İSPANYOLCA, İTALYANCA VE YUNANCA ŞARKILARIYLA Frangoulis Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda Kültür Servisi İngilizce, İtalyanca, İspanyolca ve Yunanca geniş bir repertuvarı olan ünlü tenor Mario Frangoulis 2 Temmuz Pazar akşamı saat 21.00’de Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda bir konser verecek. Sanatçı, senfoni orkestrası eşliğinde vereceği konserde klasikle moderni, gelenekselle yenilikçi müziği harmanlayacak. Afrika’da doğan Frangoulis, Yunanistan’da teyzesinin yanında büyüdü. Çok küçük yaşlarda keman eğitimi almaya başladı. 17 yaşına geldiğinde oyunculuk eğitimi almak için London’s Guildhall School’a kaydolan Frangoulis, katıldığı yarışmada ‘Maria Callas’ ödülünü alınca, ‘tenor’ olan sesinin operaya yatkınlığının farkına vardı. Alfredo Kraus ve Marilyn Horne gibi ünlü tenorların içinde bulunduğu kurul tarafından New York’s Juilliard Müzik Okulu’na burslu öğrenci olarak kabul edildi. Mario Kraus ve Nicola Rescigno ile görüşmek için Roma’ya giden Frangoulis, Milano’da müzik yaşamının ilk başarılı rolü olarak ‘Batı Yakasının Hikâyesi’nde Tony’yi oynadı. Bunu birçok film, TV programı ve konser izledi. 2002 yılında Sony Music’ten ‘Sometimes I Dream’ adlı dünya çapında yayımlanan ilk albümü çıkan Frangoulis’in aynı yıl kasım ayında verdiği konser inanılmaz büyük ilgiyle karşılandı. Atina Olimpiyat Oyunları açılış konserlerinde de sahneye çıkan Frangoulis, 2005 yılında En iyi Film Müziği dalında Grammy’ye aday gösterilen ‘DeLovely’ adlı filmin albümünde Diana Krall, Robbie Williams, Natalie Cole, Sherly Crow gibi birçok ünlü sanatçının yanında ‘So in Love’ adlı parçasıyla yer aldı. Son Albümü olan ‘Follow Your Heart’ 2005 yılında Sony Music tarafından piyasaya sürüldü. Mario Frangoulis hâlâ Yunanistan’da yaşıyor. Konserin bilet fiyatları, 80, 65 ve 55 YTL olarak belirlendi. Türkiye’den 2 bin yapıt ? Kültür Servisi Fransa’nın başkenti Paris’te yeni bir uygarlıklar müzesi açılıyor. Müzede, Türkiye’den de 2 bin yapıt yer alacak. Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, bugün, Asya, Afrika ve Amerika kıtalarındaki uygarlıklara ait yaklaşık 300 bin yapıtın sergileneceği Branly Müzesi’nin resmi açılışını yapacak. Kanneci’ye SDÜ’den fahri doktora ? Kültür Servisi Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Senatosu Ahmet Kanneci’ye bugün fahri doktora unvanı verecek. Kanneci, dünyaca ünlü konser salonlarında 1500’ü aşkın konser vermesi, pek çok ülkeden başarı ve takdir ödülleri alması, yabancı dilde yayımlanan ‘Bir Gitar Metodu’ adlı yaptıyla müzik bilgisini kitaplaştırması, yurtiçinde ve dışında 5 müzik albümü yayımlaması ve müzikal çalışmalarıyla ülkemizi uluslararası alanda başarıyla temsil etmesi nedeniyle bu ödüle değer görüldü. Bir savaş, aşk ve ölüm öyküsü HAYATİ ASILYAZICI KOOPC MUDURNU’DA 2006 Yılı Kültür Gezisi1 24 25 Haziran 2006 günlerinde Mudurnu doğa gezisinde buluşalım. 1 gece 2 gündüz kişi başına 130. YTL Gezi İzlencesi 24 Haziran Cumartesi günü öğle yemeği, Mudurnu Festivali’ne katılım, akşam yemeği ve Mudurnu’da konaklama, 25 Haziran; sabah kahvaltısı, Abant Gölü’nde öğle yemeği, Sünnet Gölü doğa ve çevre gezisi. Yerimiz kısıtlı olduğundan rezervasyon yaptırılması zorunludur. Hareket saati: 24 Haziran Cumartesi, Saat: 08.00 İncirli Çarşı (Boyner) Mağazası önü, Saat: 08.30 Taksim AKM önü, Saat: 09.00 Kadıköy Evlendirme Dairesi yanı Daha geniş bilgi için lütfen aşağıdaki numaraları arayınız. Tel: 0 212 291 89 82 83 eposta: koopc?yahoo.com Giuseppe Verdi (1813 1901), opera dünyasına ilginç ve önemli yapıtlar kazandırmıştır. Bestelediği her operanın sanat değeriyle birlikte çekici ve etkileyici bir öyküsü vardır. Bu büyük bestecinin ve dünya opera edebiyatının seçkin yapıtlarından biri olan ‘Il Trovatore’ operasını Mersin Devlet Opera ve Balesi (MDOB) 20 Nisan 2006’da yeni bir ilk gösterimle izleyiciye sunmuştu. MDOB’nin ‘Il Trovatore’si bu akşam 13. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali’nde sahnelenecek. MDOB Müdürü ve Sanat Yönetmeni Kenan Korbek’in sahneye koyduğu, orkestrayı Victor Dumanescu’nun yönettiği ‘Il Trovatore’nin dekorlarını A. Seyhan Atamer, giysilerini G. Çimen Somuncuoğlu, ışık tasarımını Ahmet Defne yapmış. Koroyu yönetense Aleksey Vinogradski. İyi bir işbirliği sonunda başarıyla oynanan bir operaydı. MDOB, genç ve çalışkan kadrosuyla, her yeni yapımında ivme kazanmaktadır. Verdi, İspanyol edebiyatı ve tiyatrosuyla ‘Il Trovatore’den önce de ilgilenmiş; Rivas Dükü Angel de Saavedra’nın ‘Don Alvaro ya da Yazgının Gücü’ (1835) adlı, İspanya’da büyük ilgi görmüş oyununu, librettosunu yazdırarak bestelemişti. ‘La Forza del Destino’ (Yazgının Gücü) adlı bu opera ilk kez 1862’de Petersburg’da oynanmıştı. Verdi, daha sonra da, İspanyol halk ozanı Antonio Garcia Gutierrez’in (1836), çok tutulan bir yapıt olan ‘El Trovador’unu da, Salvatore Cammarano’nun librettosuyla opera M ersin Devlet Opera ve Balesi’nin, Kenan Korbek’in sahneye koyduğu, orkestrayı Victor Dumanescu’nun yönettiği ‘Il Trovatore’sinin 20 Nisan 2006’daki ilkgösterimi çok başarılıydı. MDOB ‘Il Trovatore’ ile Aspendos’ta da ses getirecek. olarak besteledi. ‘Il Trovatore’ operasının dünya ilkgösterimi 1853’te Roma’da yapıldı. Ölüm teması ağırlıklıydı opera. Annesinin ölümü Verdi’yi çok etkilemiş ve besteci İspanyol halk ozanının savaş, sevi ve ölüm temalarını işlediği oyununu seçmişti. ‘Leonora’ ve Ayşe Tek Günümüz Türk operasında repertuvarı en geniş olan soprano Ayşe Tek, gerçek bir primadonnadır. Kanımca, Wagner’iyen soprano sesi ve yorumuyla ayrıcalığı olan bir sanatçıdır. Oynadığı bütün operalardaki rollerine baktığımızda yorum seslendirmemüzik kalitesi sürekli olağanüstü düzeydedir. Kraliçenin nedimesi ‘Leonora’ rolünde de olağanüstü sesi, aynı güzellikteki oyunculuk gücüyle doruğa çıktı. ‘Il Trovatore’ de bugünün anlayışına göre bütünlük içinde oynanıyor. Ne ki, ‘Leonora’dan sonra Verdi besteci olarak ‘Azucena’ ve ‘Manrico’ya ağırlık vermiş, yönetmen Kenan Korbek de rollerin dağılımını yetkince yapmış. Bu anlayışla yapılan sahneleme, Korbek’e beklenenin üstünde ivme kazandırıyor. ‘Manrico’yu oynayan konuk Ukraynalı tenor Andrey Bloçinski ilk perdede orta düzeydeydi, sesinin rengine karşın ikinci perdeden sonra iyi bir düzeyi yakaladı ve rolünü, aryalarını bu çizgide iyi yorumladı. Üçlünün tamamlayıcısı ‘Azucena’yı oynayan BaşkurdistanUfa Devlet Opera ve Balesi sanatçısı mezzosoprano Anna Çubuşenko, İzmir Devlet Opera ve Balesi’nde görev yapıyor. Bu role seçilmesinin doğru olduğunu gösteren Anna Çubuşenko düzeyli, güzel yorumuyla operaya renk kattı. ‘Il Trovatore’de oynayan diğer sanatçıların da donanımları iyi. ‘Ferrando’da Hasan Alptekin, renkli bas sesini müzikaliteyi koruyarak kullanıyor. ‘İnes’te Neslihan Ulaş Leonora’nın nedimesi olarak iyi görüntü verdi. ‘Ruiz’ rolünde tenor Mustafa Özer altılıyı tamamlayan bir çizgideydi. Romen orkestra yönetmeni, MDOB için bir kazanç. Orkestranın düzeyinin iyi yönetmenlerle nasıl yükseldiğini gördük. Victor Dumanescu, bugün ülkemizdeki opera ve bale orkestralarını yönetenlerin en başarılısı. Mersin Devlet Opera ve Balesi, Aspendos’ta da ses getirecek. Berlin’de bir Türk topluluk 1 982 yılında Paris’te başlayan ve Avrupa’nın en büyük festivallerinden biri olan ‘Fete de la Musique’ bugüne kadar 100’e yakın şehirde yapıldı. Festival, 1995’ten beri Berlin’de yapılmakta. Tüm ülkelerde 21 Haziran gününe özel yapılan tek günlük bu büyük festivalin en büyük özelliği en uzun gün olan 21 Haziran’da 30’a yakın sahnenin kurulumuyla değişik müzik dinleyicilerine müzik ziyafeti yaşatması. Bu özel festivale Türkiye’den ilk kez Athena katılıyor. Athena, Almanya Universal’dan albümü yayımlanmış Türk skapunk grubu olarak daha önce de Almanya’da birçok festivalde çaldı. Bu özel festival kapsamında birçok şehirde değişik merkezlere kurulan stage’lerde müzisyenler ve DJ’ler performans göstermektedir. CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle