21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 HAZİRAN 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Baykal, solda birlik arayışlarını ve CHP’nin yaptığı çağrıyı Cumhuriyet’e değerlendirdi 5 ‘İlkeli birliğe evet’ MUSTAFA BALBAY ANKARA CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partinin açılımlarına ve soldaki ortak arayışlara ilişkin olarak ‘‘İlkeli birliğe evet’’ dedi. Baykal, bunun zeytin dalıyla değil, Türkiye gerçekleriyle olabileceğini, bugün Türkiye’nin en önemli sorununun AKP’yi aşmak olduğunu, bunun için de çağdaş, geniş yelpazeli bir toparlanmaya gereksinim duyulduğunu vurguladı. Baykal, AKP’yi demokrasi içinde tutmaya çalıştıklarını, önümüzdeki dönemin bir numaralı gündem maddesinin 11. cumhurbaşkanının seçimi olduğunu belirtti. Baykal’ın Cumhuriyet’in sorularına verdiği yanıtlar şöyle: CHP’nin yeni döneme ilişkin arayışı ‘‘sağa açılım’’ olarak öne çıktı. Bu açılımın özü nedir, açar mısınız? DENİZ BAYKAL O sağa açılma değil. CHP’nin böyle bir ih At öldü, çavuş neylesin ? Türkiye’nin en önemli sorununun AKP’yi aşmak olduğunu, bunun için de çağdaş, geniş yelpazeli bir toparlanmaya gereksinim duyulduğunu vurgulayan Baykal, “Artan tehlike karşısında en etkili beraberliği nasıl kurabiliriz, onu arıyorum’’ dedi. Baykal solda birlik arayışlarına ilişkin olarak da “Ben ilkeli bir beraberliğe evet diyorum. Solu saygınlaştıracak, ortak kaygıları taşıyacak bir birlik olmalı bu” diye konuştu. tiyacı yok. Biz, yeni ve etkin bir dayanışma arayışı içindeyiz. Bugün toplumun pek çok kesiminin ve kurumunun bu arayışta olduğunu görüyoruz. Türkİş’ten TOBB’ye, TÜSİAD’dan medyaya kadar her kesimde adı tam konmamış bir kaygı var. Bunu, onlar kendi ölçüleri içinde dile getirir, getirmez ayrı konu. Ama biz görüyoruz. Bu anlamda CHP’ye sorumluluk düştüğünü düşünüyoruz. Bizim sol çizgimizden, sosyal demokrat çizgimizden en ufak bir endişemiz yok. Ama, AKP iktidarının değiştirilmesi en güncel konu ise bununla ilgili en geniş ittifakı aramak da aklın yoludur. Benim söylediğim bu. Bunu yapabilecek en büyük ve etkili parti CHP’dir. Biri çıksın, o CHP değildir, şudur desin, göstersinler... Bir bakıma her kesimden oy mu istiyorsunuz? BAYKAL Bunu sadece oyumuz şu kadar artsın duygusuyla istemiyoruz. Artan tehlike karşısında en etkili beraberliği nasıl kurabiliriz, onu arıyorum. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durum, klasik bir sağsol dengesiyle anlatılacak bir durum değildir. Onun ötesinde bir yaklaşıma gereksinim var. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda yer alan CHP, kuruluş ilkeleriyle barışık olan hiç kimseyi karşısına almaz, alamaz. Eğer Cumhuriyetin temelleri tartışma konusu yapılıyorsa, işte orada CHP’nin tüm toplumu kucaklayıp ‘‘Bunu yapamazsın’’ demesi gerekir. AKP’ye karşı ortak bir arayışın zemini olarak Cumhuriyetin değerlerini mi görüyorsunuz? BAYKAL Şu kadarını söyleyeyim; biz AKP’yi demokrasi içinde tutmaya çalışıyoruz. İşte 23 Nisan’da başlayan süreçte gerçek niyetlerini açıkça ortaya koydular. Bizim amacımız şu; Cumhuriyeti sandıktan çıkarmak. Biz Cumhuriyeti savaş meydanında kurduk. Cumhuriyet, demokrasiyi kurdu, geliştirdi. Şimdi, demokrasi Cumhuriyeti sandıktan çıkarıp perçinlemelidir. Ben Türkiye’de büyük bir çoğunluğun bu düşünceye evet diyeceği kanısın DYP LİDERİ AĞAR: AKP, tuzu kuruların iktidarı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, ‘‘tuzu kuruların iktidarı’’ olarak nitelendirdiği AKP’nin, kaynağı belli olmayan paralarla siyaset yaptığını ileri sürdü. Partisinin İzmir Kongresi’nde konuşan Ağar, ‘‘merkez sağ’’a ilişkin söylemleri nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra CHP lideri Deniz Baykal’ı da eleştirdi. Ağar, Demokrat Parti temelinden gelen DYP’nin, merkez sağın tek partisi olduğunu kaydetti. Bu partilerin ‘‘milleti okuyamadıklarını’’ dile getiren Ağar, ‘‘9 Eylül’ün İzmir’inden Erdoğan’a sesleniyorum. ‘2 anahtar’ sözleriyle Tansu Çiller’e dil uzatıyor. Çiller uzaklaştı. Ancak şunu bilmelidir, eski partililer benim himayem altındadır. Senin yüreğin yetiyorsa bana gel. Siyasette yenilikler yapmak, yolsuzlukları, yoksulluğu bitirmek sözleriyle oy aldınız. 3.5 yılın ardından yolsuzluk dosyaları diz boyunu geçti’’ dedi. AKP’nin siyaseti kaynağı belli olmayan paralarla yapmayı sürdürdüğünü söyleyen Ağar, iktidarın yolsuzluklarla mücadele sözünün ‘‘hoş bir seda’’ olarak kaldığını vurguladı. AKP iktidarının halka yalan söylediğini belirten Ağar, seçim zamanı yurttaşların ağzına bir parmak bal çalarak oy alma düşüncesinin işe yaramayacağını söyledi. AKP’nin tuzu kuruların iktidarı olduğunu belirten Ağar, sahte rol yapan AKP iktidarı ve Erdoğan’ın siyaset sahnesinden yok olacağını iddia etti. DYP’nin İzmir İl Kongresi’nde Turhan Arınç yeniden il başkanlığına seçildi. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, partisinin İzmir il kongresine katıldı. (Fotoğraf: AA) BAŞBAKAN’IN ASLINDA ‘DEĞİŞMEDİĞİNİ’ SÖYLEDİ Zeki Sezer: Erdoğan’ın Cumhuriyetle kavgası var BURSA (Cumhuriyet) DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, ‘‘Bugün Türkiye’de ‘değiştim’ diyen ama değişmemiş, laik Atatürk Cumhuriyeti ile kavgası olan bir başbakan var’’ dedi. Sezer, Bandırma Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlediği mitingde, partililerin coşkusunun birilerinin yüreğine korku salacağını ifade ederek ‘‘Türkiye laiktir, laik kalacak’’ diye haykıranların bundan emin olması gerektiğini, Türkiye’de başka bir düzene izin vermeyeceklerini söyledi. Türkiye’nin çok kötü yönetildiğini savunan Sezer, şöyle konuştu: ‘‘Bugünkü hükümetten kaygı duyuyoruz. Bugünkü hükümetin başında ‘değiştim’ diyen ama değişmediği belli, ruhunun derinliklerinde yüzyılların öncesinde kalmış bir başbakan var. Bu nedenle büyük kaygı duyuyoruz.’’ Türkiye’de son yıllarda çeşitli kamplaşmaların yaşandığına da değinen Sezer, ‘‘Bu ülkede inançları sömüren bir iktidar var. Onun başında inançları siyasete alet eden bir başbakan var. İşte Türkiye’yi bunlardan kurtarmamız gerekiyor. ‘İnsanlarımızı inananlar inanmayanlar’ diye, ‘AleviSünni, Kürt Türk, sizdenbizden’ diye bölmeye çalışanlar var. Buna çanak tutan bir hükümet, bir başbakan var. Bugün iktidarda insanları ‘başı açıkbaşı örtülü’ diye ayırmaya çalışan bir iktidar var. Parti toplantılarına okul üniformalarıyla öğrencileri götürenler var. Onları da kınıyorum. Bu hükümet açgözlülükle kadrolaşıyor...’’ Sezer, Türkiye’de son dönemde çeteler savaşının yaşandığını ifade ederek şunları söyledi: ‘‘Ama hükümete bakıyorsunuz, bunu silahlı kuvvetlerimizi yıpratmaya dönük bir kampanyaya dönüştürüyor. Hükümeti uyarıyorum. Tehlikeli sularda yüzüyor.” Sezer, DSP Onursal Başkanı Bülent Ecevit’in tedavisinin sürdüğünü ve sağlık durumunda olumsuz bir gelişmenin bulunmadığını da sözlerine ekledi. CHP’liler, Şehitkamil’deki yolsuzluk iddiaları için suç duyurusu yaptı Ali Dibo Gaziantep’e göç etti BEKİR ŞAHİN GAZİANTEP CHP’liler Hatay’daki ‘‘Ali Dibo’’ olayının bir benzerinin Gaziantep’te yaşandığını savundular. AKP’li Şehitkamil Belediye Başkanı Metin Özkarslı’nın, yakın akrabaları ve AKP ilçe yönetim kurulu üyelerine ihale yoluyla rant sağladığı iddia edildi. CHP Gaziantep Şehitkamil İlçe Başkanı Cabbar Çeliktürk, beraberindeki il başkanı Nöfer Küllük ile meclis üyelerinden imar komisyonu üyesi Reis Reisoğlu ve grup başkanvekili Eyüp Alaparmak ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, belediyenin mal ve hizmet alımları ile toplu konut inşaatlarıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Çeliktürk, mal ve hizmet alımlarında ve yapım işlerinde yeterli piyasa araştırması yapılmadan sürekli aynı kişilerden teklif alın dığını, böylelikle AKP yöneticilerine çıkar sağlandığını belirtti. Bu firma ve şahısların komisyon raporuyla tespit edildiğine dikkat çeken Çeliktürk şunları söyledi: ‘‘Doğrudan temin yoluyla Aydın Balkız’a yalnızca bir iş karşılığında 60 bin YTL ödeme yapılırken yine AKP yöneti sağlanmıştır. Hangi dosyanın kapağı kaldırılırsa ya bir AKP yöneticisi veya akraba, eş, dost ilişkisi ile karşılaşılmaktadır.’’ Belediye Sarayı’nın onarımı işinin Belediye Başkanı Özkarslı’nın damadının ağabeyi İbrahim Kamil Apa’ya doğrudan temin yolu ile verildiğini ifade eden ? CHP Gaziantep Şehitkamil İlçe Başkanı Cabbar Çeliktürk, AKP’li belediyede mal ve hizmet alımlarında ve yapım işlerinde yeterli piyasa araştırması yapılmadan sürekli aynı kişilerden teklif alındığını, böylelikle AKP yöneticilerine çıkar sağlandığını belirtti. cilerinden Engin Sökmen, Serkan Özatıcı, Turgut Kaygun, belediye başkanının amcasının oğlu A. Metin Özkarslı, başkan yardımcısının kardeşi Akalın Karo gibi AKP yöneticisi ve siyasi yakınlarına değişik miktarlarda çıkar Çeliktürk, zabıta kıyafetleri alımının AKP ilçe başkanının yakınına verildiğini ileri sürdü. Özkarslı’nın belediye meclisinin son oturumunda AKP’li üye İsmail Akar’ın bir önergesini oylatmadığına dikkat çeken Çelik türk, şöyle devam etti: ‘‘Belediyede çalışanlar arasında da ayrım yapılıyor. AKP tarafından yeni işe alınan S.K.’ye 1425 YTL, başkan yardımcısının oğlu İ.C.’ye 1352 YTL, C.G’ye 1479 YTL maaş ödenirken, bu maaşı belediyenin 25 yıllık çalışanı alamamaktadır. Ayrıca Şehitkamil Belediyesi dar gelirliye konut üretip düşük bedelle uygun taksitlerle vermeyi taahhüt ettiği Seyrantepe Toplu Konut evlerinin yapımından vazgeçerek TOKİ’ye devretti. TOKİ de AKP’ye yakın özel müteahhitlere vererek rant yarattı. Bütün bu oluşumlar ve usulsüzlükler karşısında tüm yetkili organları göreve çağırıyorum ve buradan cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunuyorum. Artık bu ülkede her şey yapanın yanına kâr kalmasın. CHP olarak tüm yasal olmayan davranışların takipçisi olacağız ve ilk seçimde hesap soracağız.’’ dayım. Laiklik artık temel bir konu olmuştur. Sadece cumhuriyet kavramıyla yetinirseniz, İran’dakine de Irak’takine de cumhuriyet diyorlar. Biz hem Cumhuriyeti hem demokrasiyi korumak birinin ötekini güçlendirmesini sağlamak istiyoruz. Biri ötekinin seçeneği değil, tamamlayıcısı ve güçlendiricisidir. CHP’nin sol kimliğinden şüphemiz yok dediniz ama, sizin dışınızda da sol partiler var. Arayışınızı onlarla da paylaşmak istemez misiniz? BAYKAL Biz bir söylem geliştiriyoruz. Politik tercihler ortaya koyuyoruz. Soldaki tüm partiler kendilerine göre çalışma içindeler. Geçmişte takılıp kalmış değilim ama, bir zamanlar İmralı’da oluşturulmuş listeyi benim listem diye seçim kuruluna verenler, en azından onun yanlış olduğunu bugün söylemek durumundalar. Bunu geçmişin muhasebesi diye söylemiyorum, geleceğe bakmak için söylüyorum. Birlikte yürünecekse, hangi ilkeler etrafında olacak, temel konulara nasıl bakıyoruz, bunları netleştirmemiz gerekiyor. Benim terör konusundaki görüşlerim 14 yıldır değişmedi. Bu konularda döneme göre yeni söylem geliştiriyor değilim. Bu sözleriniz, en azından solda birlikle ilgili soru yöneltme ortamı yaratıyor. Öteki sol partilere çağrınız nedir? BAYKAL Bugün solun başarı kazanan partisi CHP’dir. Bizi bu başarıya ne götürdü, önümüzdeki dönem başarıyı arttırmak için neler yapmak gerekir, bunda ortak bakış sağlamak gerekiyor. Sol, Türkiye için neyin tehdit olduğunu çok iyi algılamalı ve gereğini yapmalı. Bugün bizim dışımızda temel duyarlılıkları bizim gibi olan kişi ve kurumlar var, biliyorum. Bu duyarlılıkların etrafında bir dayanışma oluşmalı. Sayın Baykal, Deniz Bey birlik çağrısı yaptı manşeti atıp, altı boş bir zemin oluşsun istemiyoruz. Nasıl birlikte hareket edilecek, biraz daha açar mısınız? Biz bu alanda ciddi bir arayış, bekleyiş ve kaygılanış hissediyoruz. BAYKAL Tamamen haklısınız. Daha net açalım; sol partilerle birlikte hareket edildi. Bugün barajı aşması olanaksız partilerden kişileri biz Meclis’e taşıdık. Sonra ne olacak? Herkes yine kendi yerine gidecekse, çözüm mü? Bizim onları Meclis’e taşıma gibi bir yükümlülüğümüz yok ki. Bu soruya birlikte cevap verebileceğimiz insanlar ve kurumlar var. Benim onlarla sorunum yok. Ben ilkeli bir beraberliğe evet diyorum. Solu saygınlaştıracak, ortak kaygıları taşıyacak bir birlik olmalı bu... Sayın Baykal, ilkeli birliğe evet, sözünüzün altını çizmek istiyorum... Bu konuda arayışı olanlar var. Zeytin dalı önerileri var... BAYKAL Bu zeytin dalıyla olmaz. Türkiye gerçekleriyle olur. O önerilerin içinde de temiz, inandırıcı insanlar var. Ama önümüzü net görmeliyiz. Önümüzdeki dönem yüzde yarım oyun bile çok önemli olduğununun ayırdındayım. Ama o yüzde yarımı almak için yüzde 20’yi tartışmalı hale getiremem, feda edemem. Bu büyük açılımı öne çıkarmak ve kişisel hırslarımızı törpülemek durumundayız. Ana konumuz CHP’nin açılımıydı ama, 11. cumhurbaşkanının seçimiyle ilgili değişik görüşleriniz oldu. Seçimin bir yıl öncesinden başlayan tartışma nasıl devam edecek? BAYKAL Biz cumhurbaşkanı seçimini çok önemsiyoruz. O, devletin teminatıdır. Cumhurbaşkanı seçimi konusu yeni bir sıkıntılı dönemdir. Biz bu seçimin bir mutabakatla yapılmasını istiyoruz. Bunun dünyada değişik örnekleri var. Örneğin Yunanistan’da iktidardaki sağ parti, geçmişi sol bir kişiyi önerdi. Doğal olarak sol parti de evet dedi ve büyük çoğunlukla cumhurbaşkanı seçildi. Bizde niye olmasın! CHP olarak öneriniz var mı? BAYKAL Biz süreci izliyoruz. Yeri geldiğinde AKP’yi uyarıyoruz. Gereğini yaparlar yapmazlar, kendilerinin bileceği iş. Şimdiden diyoruz ki; cumhurbaşkanını uzlaşma arayışıyla değil de, dayatma havasıyla seçmeye kalkarsanız, sıkıntı çıkar. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in son dönemde tartışma yaratan açıklamaları, AKP’yi fena halde kızdırıyor. Demirel, geçen hafta bir televizyon programında AKP’nin kendisine yönelik eleştirilerinin sorulması üzerine bir fıkra anlattı: ‘‘Bir gün padişah, çavuşu yanına çağırmış. ‘Bak bu atı sana veriyorum, ama iyi bakacaksın. Eğer at ölürse, ölümlerden ölüm beğen’ demiş. Çavuş almış atı bakmaya başlamış. Padişahın sözlerini anımsayarak atın yemini, suyunu eksik etmemiş. Çavuşun yakınları, ‘Ya Allah aşkına niye böyle bir şeyi kabul ettin. At eninde sonunda ölecek, o zaman padişaha ne diyeceksin’ demişler. Nitekim, gün gelmiş at ölmüş. Çavuş ne yapacağını bilememiş. Padişah bir gün çavuşu yanına çağırmış. ‘Söyle bakalım çavuş, bizim at ne âlemde’’ diye sormuş. Çavuş, ‘Valla padişahım, atınız uzanmış yatıyor’ demiş. Padişah, ‘Nasıl yani’ diye sorunca çavuş konuşmasını sürdürmüş. ‘Valla öyle uzanmış yatıyor, karnı da hiç hareket etmiyor. Hele kuyruğunda hiç hareket yok’ deyince padişah, ‘Desene bizim at öldü’ demiş. Padişahtan böyle bir söz bekleyen çavuş, hemen atılmış: Valla padişahım ben demedim, siz, öldü dediniz.’’ Demirel, fıkrayı bitirdikten sonra tartışma yaratan açıklamalarına tepki gösteren AKP’ye mesajını verdi: ‘‘Bunları ben söylemiyorum, halk söylüyor.’’ AKP’li Yalçınbayır ‘isyan’a teşvik ediyor! TBMM Genel Kurulu’nda geçen hafta master ve doktora öğrenimi için yurtdışına gönderilen ancak yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerle ilgili yasa önerisi görüşüldü. AKP Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır, görüşmeler sırasında kadastro yenileme harcıyla ilgili bir önerge verdi, ancak kabul edilmedi. Yalçınbayır, önergesini savunurken milletvekillerine şöyle seslendi: ‘‘Sözde kadastro yenileme harcı diye bir harç yoktur. Bu haraçtır. Haraç almak devlete yakışmaz. Haraç almak yürütmeye yakışmaz. Bu konudaki hak arama özgürlüğü sonuna kadar kullanıldı ve söke söke bu hak alınıyor, alınacak da. Gerçekten iyi bir yönetim, iyi bir idare, hiç bu düzenlemelere gerek olmaksızın, ne yasama ne de yönetmelikle birtakım düzenlemelere gerek olmaksızın, mahkeme kararının bağlayıcılığı sonucu bu harç madem alınamayacak, aldığım harçları ret ve iade ediyorum diye karar alırdı. Bunları biz niye yapamıyoruz?’’ Yalçınbayır, ‘‘Maliye Bakanlığı başta olmak üzere tüm yönetimin özür dilemesi gerektiğini’’ söyledi. Halkın ‘‘sessiz’’ kalmasına da dikkat çeken Yalçınbayır bazı uyarılarda bulundu: ‘‘Halkımız sessiz, 500 bine yakın kişi, kendisinden haraç alınıyor, meydanlar bomboş. Haklarımızı arama konusunda duyarlılık göstermezsek, bir gün çok önemli haklarımız da gidebilir.’’ AKP’li Mustafa Nuri Akbulut, ‘‘Halkı tahrik ediyorsun’’ diye laf atınca, Yalçınbayır sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Ben, halkı tahrik etmiyorum. Tahrik de ettim, kanuna karşı gelmelerini de söyledim; çünkü, özünde, bu hukuka aykırıydı ve mahkeme kararıyla da belliydi. Kanunlarımızda kadastro yenileme harcı diye bir harç yok. Ben buradan Antalyalılara, Bursalılara ve diğer bütün sözde kadastro yenileme harcı ödeyenlere, 1995’ten beri bunu ödeyenlere sesleniyorum. İdare zaman zaman sizin haklarınızı böyle sınırlandırabiliyor. Lütfen uyanık olun, haklarınızı arayın.’’ ‘Tuu senin yedi ceddine!’ TBMM Genel Kurulu’nda geçen hafta CHP’nin tarım sorunları için verdiği genel görüşme önergesiyle ilgili olarak Muğla Milletvekili Gürol Ergin kürsüye çıktı. Bu arada salonda müthiş bir uğultu vardı, cep telefonları susmuyordu. Ergin ‘‘uğultu’’dan yakınınca, AKP’li Alim Tunç, ‘‘Dinlemek zorunda mıyız’’ diye laf attı. Bunun üzerine sert atışmalar yaşandı: GÜROL ERGİN Dinlemek zorundasınız tabii! Burada, ülkenin gerçekleri konuşuluyor; dinlemek istemeyen buyurur, dışarı çıkar; ama, kalan arkadaşlarımın dinlemesi gerekir. ALİM TUNÇ (Uşak) Konuşma, devam etsene!.. BAŞKAN Sayın Ergin, bir saniye Sayın milletvekili, niye hatibe müdahale ediyorsunuz? RECEP KORAL (İstanbul) Hatip bize müdahale ediyor. GÜROL ERGİN (Devamla) Arkadaşlar, isterseniz aranızda pişpirik oynayın; ama, sakin olun. Hiç olmazsa, dinlemek isteyenler dinlesin, anlasın. Yazıktır!.. Bu Meclis’e burada gürültü yapasınız diye mi geldiniz?! CAVİT TORUN (Diyarbakır) Biz öğrenci değiliz. GÜROL ERGİN (Devamla) Kardeşim dinle be yeter! CAVİT TORUN (Diyarbakır) Ben senin kardeşin değilim. GÜROL ERGİN (Devamla) Olamazsın ki zaten; bana yazık olmaz mı?! CAVİT TORUN (Devamla) İhtiyacım da yok. Hitap etmesini öğren, adam gibi konuşmasını öğren! GÜROL ERGİN (Devamla) Sen bana adam gibi olmamı söylüyorsun. Hiç adama benzer halin var mı; şu davranışına bak! ALİM TUNÇ (Uşak) Ayıp be ayıp!.. Tuu!.. GÜROL ERGİN (Devamla) Tuu senin yedi ceddine!.. Bana kim ‘tuu’ dediyse, yedi ceddine tuu! Bir fincan kahvenin hatırı... Venezüella Dışişleri Bakan Yardımcısı Jenny Figueredo, geçen hafta Türkiye’de bazı temaslarda bulundu. TürkiyeVenezüella Parlamentolararası Dostluk Grubu üyesi milletvekilleri ile konuk heyet bir yemekte buluştu. Sohbet sırasnda konuk bakanın ABD tarafından ‘‘Persona non grata (İstenmeyen adam)’’ ilan edildiği ortaya çıktı. Figueredo, bunun nedenlerini şöyle anlattı: ‘‘ABD’de büyükelçilikte çalışıyordum. Venezüella kökenliler başta olmak üzere fakirlere yakıt yardımı yaptım. Katrina kasırgasından sonraki yardım faaliyetleri, insanların New Orleans’tan Huston’a nakil faaliyetlerimiz ABD yönetiminde rahatsızlık yarattı. Bizim çalışmalarımız, ABD’nin hiç zengin ve refah toplumu olmadığını, fakirliğin çok yaygın olduğunu ortaya çıkarmıştı. Beni istenmeyen adam ilan ettiler. Bunun için gurur duyuyorum.’’ Figueredo, ABD’den Venezüella’ya döndükten sonra Dışişleri Bakan Yardımcılığı’na getirilmiş. Sohbet biraz daha ilerleyince milletvekilleri, konuk bakan yardımcısına Venezüella’nın Ermeni soykırımını tanıması nedeniyle sitem ettiler. Figueredo, çok üzgündü: ‘‘Özür dilerim. Ülkeme döndüğümde gerçekleri parlamentoya ileteceğim.’’ Konuk bakana fincan takımı armağan eden dostluk grubu başkanı Atilla Başoğlu, bir anımsatma yapmadan edemedi: ‘‘Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır. Umarım, iki ülke arasındaki ilişkilerde bu hatırlanır.’’ Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan [email protected] CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle