25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 HAZİRAN 2006 PAZARTESİ 4 HABERLER Başbakan’ın köktendincileri önemsemeyen tavrı ile son üç yılda yaşananlar örtüşmüyor 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Erdoğan’ı yalanlayan tablo Bakoyanni ayine katıldı ? İSTANBUL (AA) Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, Fener Rum Patrikhanesi’nde düzenlenen pazar ayini ve patriğin isim gününe katıldı. Bakoyanni’nin, eşi ve oğluyla katıldığı ayini Fener Rum Patriği Bartholomeos yönetti. Bakoyanni’yi kapıda Patrik vekili Metropolit Teoliptos karşıladı. Dora Bakoyannis, ayinin ardından kiliseden çıkışında mum yaktı ve ikonu öptü. Ayine Türkiye, Yunanistan ve dünyanın çeşitli yerlerinden çok sayıda Hıristiyan katıldı. Yunanistan Dışişleri Bakanı Bakoyanni, ayinin ardından İstanbul’dan ayrıldı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP iktidarının göreve gelmesiyle birlikte yaşananlar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘‘Kökten dincilerin Türkiye’de ağırlıklı bir esintisi yok’’ sözlerini yalanlıyor. Kimi belediyeler, çıkardıkları broşürlerde ‘‘örtünmemek günahkârlık’’ derken yargı, Başbakanlık Müsteşarı’nın ileri sürdüğü görüşlerin anayasaya aykırı olduğuna karar verdi. Haftalarca süren Kutlu Doğum Haftası’nda öğrencilere ‘‘umre ödüllü’’ yarışmalar düzenlendi. Birçok belediye, sosyal tesislerde içki satışını yasakladı. AKP iktidarıyla birlikte Türkiye’nin gündemine oturan bazı laiklik karşıtı söylem ve eylemlerden örnekler şunlar: Anayasa ile kavgalı müsteşar: Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer, Sıvas’ta 1995’te düzenlenen sempoz Yaşamda Başarılı Olmak... Bu hafta sonu üniversite seçme sınavları yapılacak. Sınava girecek bütün öğrencilerin başarılı olmasını diliyoruz. Ama bu bir yarışma sınavıdır, bütün öğrencilerin başarılı olması zordur. Sınavda başarılı olamamak, her öğrencinin büyük korkusu. Neredeyse bütün geleceğin kaybı sayılan büyük bir korku. Oysa, bu sınavda istenilen sonucun alınamaması hiç de geleceğin kaybı değildir. Üniversite eğitimi elbette önemli bir kazanım. Ama yeteneklerimizi yaşama geçirebilmek, çok daha önemli bir kazanımdır. Üniversite eğitimi acaba bizim yeteneklerimizi ortaya çıkaracak mı? Yoksa bu eğitim bize sadece bir mesleğin diplomasını mı verecek? Yaşamın bizden bir meslek diplomasından çok başka şeyler isteyeceğini biliyor muyuz? Yaşam bizden ‘‘doğru arkadaş seçme’’yi istediği zaman başarılı olacak mıyız? Yaşam bizden ‘‘zamanı yönetme becerisi’’ istediğinde eğitimimiz bize yardımcı olacak mı acaba? ‘‘Doğru karar verme’’ yetisini kazandıran bir üniversite var mı? ‘‘Sorun çözme yeteneği’’ni kazanamamışsak diplomamız bize yardım edecek mi? ‘‘Kendimizi doğru anlatma becerisi’’ni hangi bilim dalı öğretiyor? ‘‘Kendine doğru hedefler koyma’’ anabilim dalını bilen var mı? ‘‘Akıllı tüketici olma’’yı öğrenmemişsek kazandıklarımız işe yarayacak mı? ‘‘Etkin iletişim kurma’’yı bilmiyorsak yaşamımızın doğrularını bulacak mıyız? Ya bilemediğimiz yeteneklerimiz? Hangi alanda nasıl yeteneklere sahibiz? Bunları ne zaman nasıl tanımamız gerekiyordu? Geçmiş yıllarımızı nasıl ve nerelerde geçirdik? Kazandık dediğimiz şeyleri gerçekten kazandık mı? Ya da kaybettik dediğimiz şeyleri gerçekten kaybettik mi? Kazancı da kaybı da hep başkaları belirlemedi mi? Hep birilerinin ‘‘kazandın’’ demesiyle sevinmedik mi? Birilerinin ‘‘kaybettin’’ demesiyle üzülmedik mi? Biz ne zaman kendimize ‘‘aferin kazandın’’ dedik? Ne zaman kendimize ‘‘yazık ki kaybettin’’ dedik? Anımsayan var mı acaba? Yaşam başarısı bize öğretilen şablonlardan çok ama çok farklıdır. Yaşamda başarı için elbette toplumsal ölçütlerin önemi vardır. Ama asıl ‘‘yaşam başarı ölçütü’’ bizim kendi içimizdeki değerlendirmedir. Ne yapmak istiyordum ve ne oldu? İstediğimle olan ne ölçüde birbirine uygun ya da birbirinden farklı? Ben bunu nasıl değerlendiriyorum? Ben, istedim, azmettim ve yapamadım mı? Yoksa sadece istemekle mi yetindim? Yapmam gerekenleri görmezden mi geldim? Yapmam gerekenleri bildim ama, yapmak istemedim mi? Ya da yapmam gerekenler büsbütün başka şeyler miydi? Yapmam gerekenlerin sorumluluğunu alamadım mı? Hep başkalarından mı bekledim? Hep talihsizliğime mi yanıp yakıldım? Yaşam başarısı bana bağlıydı da göremedim mi? İşte bütün bunlar bir sınavı kazanıp kazanamamaktan çok daha önemlidir. Aslında sınavı kazanmak da bunlarla bağlantılıdır. Ama korkmaya da, üzülmeye de gerek yok. Yaşam önümüze daha çok sınav çıkaracaktır. Sonuçlara doğru bakalım, o da büyük bir kazanç sayılır. Bütün adaylara kolay gelsin, önleri açık olsun. Yaşam başarıları sürekli olsun. email: erdalatak?mail. com erdalatak superonline. com www.erdalatabek.com ? AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte belediyeler şeriatçı broşürler dağıttı, öğrencilere ‘umre ödüllü’ kompozisyon yarışmaları düzenlendi, içki satışları yasaklandı. Köktendinci tehdidin olmadığını ileri süren Erdoğan, kendisine Cumhuriyet kavramına inanmayan Ömer Dinçer’i müsteşar yaptı. yumda akademisyen kimliğiyle sunduğu tebliğde şu görüşleri dile getirmişti: Cumhuriyet ilkesinin zayıfladığını ve işlevini kaybettiğini görüyoruz. Cumhuriyet kavramının artık bizim için çok fazla mana ifade etmediğini söylememiz mümkündür. Globalleşme ne kadar artarsa İslamlaşma da o kadar çok artacaktır. Türkiye’nin bu durumu fark ederek gerekli düzenlemeleri yapması gerekir. Türkiye’de cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği, nihayet laiklik ilkesinin yerinin İslamla bütünleşmesinin gerekli olduğu kanaatini taşıyorum. İktidara gelmek yolun sonu değildir. İktidara gelince yapılması gerekenler bitmiş gibi düşünülürse İslam iktidara geliş aracı gibi kullanılmış, istismar edilmiş gibi olur. Dinçer sözlerinin kamuoyuna yansımasının ardından da ‘‘Sözlerimin arkasındayım’’ demişti. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ise görüşlerinin ‘‘Anayasa ile bağdaşmadığına’’ karar vermişti. Belediyelerden şeriatçı broşürler: Türkiye’nin AKP iktidarıyla birlikte yaşadığı ilklerden biri de belediyeler tarafından dağıtılan şeriatçı broşürler oldu. Eyüp Belediyesi, ‘‘Sevgili Peygamberimiz’’ adlı broşüründe örtünmemeyi ‘‘günahkârlık’’ olarak nitelerken Beyoğlu Belediyesi’nin ‘‘Çocuklara Trafik Bilgileri ve Eğitim’’ broşüründe ‘‘Kuşkusuz trafik kazaları da diğer büyüklü küçüklü bütün olaylar gibi takdiri ilahidir’’ denildi. Tuzla Belediyesi ise ‘‘Delilleriyle Aile İlmihali’’ adlı broşüründe erkeklerle kadınların tokalaşamayacağını savundu. Broşürde, ‘‘İmanlı kadınlar ve erkekler musafaha (el sıkışmak) veya el öpmeyi yalnız mahrem hısımlarıyla sınırlı tutmayı şiar edinmeli’’ denildi. İçki yasakları: AKP iktidarıyla, kamu alanındaki içki yasağı uygulamaları da gündeme oturdu. Birçok ildeki öğretmen evlerinde içki servisi kesilirken AKP’li belediyelerin büyük bir kısmı da sosyal tesislerde içki satışına son verdi. Aylarca süren Kutlu Doğum: Her yıl 920 Nisan tarihleri arasında çeşitli etkinliklerle kutlanan Kutlu Doğum Haftası, AKP iktidarıyla birlikte ‘‘aylarca süren’’ bir törene dönüştü. Bazı illerdeki kutlamalar aylar önce başladı. Bazı AKP’li belediyeler, il milli eğitim müdürlükleriyle işbirliği yaparak özellikle ilköğretim okullarında ‘‘altın, gezi, Kuran meali ve para ödüllü’’ yarışmalar için hazırlık başlattı. Bazı imam hatip liseleri, ayet ve hadis ezberleme yarışmalarında dereceye giren öğrencilerine dizüstü bilgisayar verirken bazıları da cep telefonu armağan etti. Bir dergi ise olayı bir adım daha ileri götürerek, ‘‘umre ödüllü yarışma’’ düzenledi. A KP NABIZ YOKLADI Torbalı’da operasyon ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Torbalı’da gerçekleştirilen operasyonda, mart ayındaki Nevruz gösterileri sırasında terör örgütü lehine slogan attıkları, örgütün simgeleriyle elebaşısının resimlerinin bulunduğu pankart açtıkları iddiasıyla 7 kişi gözaltına alındı. M.D. (26), V.E. (25) ve kardeşi S.E. (22), İ.M. (26), M.T. (40), F.G. (22) ve S.K.’nin (35) evlerinde yapılan aramalarda, terör örgütünün propagandasının yapıldığı, hakkında toplama kararı verilmiş olan kitaplar bulundu. Ayrıca S.K’nin evinde yapılan aramada, biri kurusıkı 2 tabanca ele geçirildiği bildirildi. Sorgularının ardından yargıç karşısına çıkarılan zanlılardan 6’sı tutuklanarak cezaevine gönderildi. Sicil affına Sarıkaya’yı ekleme planı ? 20 bin 543 memuru ilgilendiren sicil affına destek veren CHP, Şemdinli iddianamesi nedeniyle görevden alınan eski Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın bu kapsama alınmasına karşı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM’de geçen hafta 20 bin 543 memura sicil affı öngören düzenleme görüşülemezken AKP, meslekten ihraç edilen Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’ya avukatlık yolunu açmak için nabız yokladı. CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz bunu kesinlikle kabul etmeyeceklerini vurgularken ‘‘Biz sicil affını destekliyoruz. AKP getirmezse, biz grup önerisi olarak getirmeyi düşünüyoruz’’ dedi. Memur sendikalarının iki yıl önce hükümetle anlaşmasına karşın sicil affı tasarısı bugüne dek yasalaşmadı. TBMM’nin geçen hafta gündeminde yer almasına karşın genel kurulda görüşülmeyen tasarı af içerdiği için 330 rakamına ulaşılması gerekiyor. kapsamlı tasarıları temel yasa olarak görüştürme planı, memura sicil affının tatilden önce çıkarılmasını zora soktu. AKP milletvekillerinin meslekten ihraç edilen Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’yı da kapsama alacak formül arayışına girmesine CHP sert tepki gösterdi. AKP’liler, hâkim ve savcılıktan atılanların avukatlık yapabilmesi yolunun açılması için nabız yokladı, ancak CHP isteme ‘‘hayır’’ dedi. CHP Niğde Milletvekili Orhan Eraslan, ‘‘Biz, sicil affına taraftarız. Ancak Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’ya affın, memurlara yükletilmeye çalışılmasına karşıyız. Bunu şiddetle reddediyoruz’’ dedi. CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz da, ‘‘Biz sicil affından yanayız. Bu hafta grup önerisi getirerek hemen görüşülmesini isteyeceğiz’’ açıklamasını yaptı. TBMM Genel Kurulu’nda bu hafta bazı kapsamlı tasarıların temel yasa olarak görüşülmesi planlanıyor. Bunlar arasında Kurumlar Vergisi Yasa Tasarısı ile Karayolları Trafik Yasası’nda AB’ye uyum sağlayan tasarı da yer alıyor. AKP Ankara İl Başkanı Nurettin Akman, Başbakan Tayyip Erdoğan’a plaket hediye etti. (Fotoğraf:AA) Uzlaşma tutmadı Erdoğan’ın çabalarına karşın AKP Ankara Kongresi’nde 3 isim başkanlık için yarıştı. Başbakan’ın adayı eleştirildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Ankara İl Kongresi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm çabalarına karşın 3 adayla yapıldı. Erdoğan’ın işaret ettiği mevcut İl Başkanı Nurettin Akman, sert bir dille eleştirildi. AKP Ankara İl Kongresi, dün Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda yapıldı. Bazı bakan, milletvekili ve parti yöneticilerinin de katıldığı kongrede konuşan Erdoğan, 3 Kasım öncesi ve sonrası istatistiklerini karşılaştırdı. “Ükenin iyi gidişini hazmedemeyenler olduğunu’’ ileri süren Erdoğan, ‘‘Bu ülkede ekonomi sağlam zemindedir. Dünyadaki konjonktürel gelişmeler nedeniyle birkaç puan oynama olabilir. O sıkıntılar geride kaldı. Mali disiplinden taviz vermeyen, emin adımlarla geleceğe yürüyen bir Türkiye var’’ dedi. Erdoğan, isim vermeden hükümetin politikalarını eleştiren eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve eski ANAP lideri Mesut Yılmaz’a ‘‘Millet bunları sandığa gömünce konuşmaya başladılar’’ diyerek tepki gösterdi. Konuşmalarının ardından il başkanlığına aday olan isimler ve listelerin belirlenmesine geçildi. Başbakan Erdoğan’ın tüm çabalarına karşın kongrede 3 aday yarıştı. Erdoğan, Isparta’dan sonra, 3 adayla seçime hazırlanan partisinin Ankara İl Kongresi’ne müdahale etmişti. Hafta içerisinde milletvekilleri ve örgüt yöneticileriyle bir araya gelen Erdoğan, ‘‘Kongrenin tek adayla gerçekleştirilmesini’’ isteyerek adayının Nurettin Akman olduğunu ifade etmişti. Ancak, adaylar ortak listede uzlaşamayınca mevcut il Başkanı Nurettin Akman’ın karşısına, eski Mamak İlçe Başkanı Ercan Kınacı ve eski Haymana İl Genel Meclisi Üyesi Halil İbrahim Aysu çıktı. Akman’ı sert bir dille eleştiren Ercan Kınacı, ‘‘İşaretle değil, gecesini gündüzüne katan delegenin oyuyla’’ göreve gelmek istediklerini kaydederek ‘‘Siz 2 defa işaretle geleceksiniz, 3 yıllık icraat yapacaksınız ve delegeden kaçacaksınız. Bu AK Parti’ye yakışmaz. Bu delegeye saygısızlıktır’’ diye konuştu. Halil İbrahim Aysu ise Akman’ı, ‘‘Ben il başkanı olsaydım ve Çankaya Belediyesi’ni alamamış olsaydım, istifa ederdim’’ sözleriyle eleştirdi. Yapılan oylama sonucu Akman yeniden seçildi. Erdoğan’ın dış gezileri ? ANKARA (AA) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 3 günlük Hırvatistan ve Makedonya ziyaretine bugün başlıyor. Başbakan Erdoğan, 1214 Haziran tarihlerini kapsayacak resmi ziyareti çerçevesinde ilk olarak Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’e gidecek. Hırvatistan Başbakanı Ivo Sanader ile bir araya gelecek olan Erdoğan, daha sonra HırvatTürk İş Konseyi toplantısına katılacak. Erdoğan ve beraberindeki heyet daha sonra Makedonya’nın başkenti Üsküp’e geçecek. Makedonya Başbakanı Vlado Buckovski ile görüşecek olan Başbakan Erdoğan, MakedonTürk İş Konseyi toplantısında da konuşacak. Tatilden önce çıkması zor 23.4.1999 tarihinden 14. 2.2005 tarihine dek işlenmiş fiillerden dolayı verilmiş disiplin cezalarının tüm sonuçlarıyla affedilmesi için hazırlanan tasarı, TBMM’nin bu haftaki çalışma programı içinde görünmüyor. AKP’nin bu hafta bazı ‘Bugüne kadar dik durduk’ Partisinin Kayseri İl Kongresi’ne katılan Başbakan Erdoğan, AKP iktidarının ‘‘IMF uşağı’’ olduğu eleştirilerine karşı ‘‘Biz bugüne kadar dik durduk, ama dikleşmedik. Ölçümüz bu. Bu uşaklıkları başkaları yapmış olabilir” dedi. TARIMİŞ’TEN SERT TEPKİ: Hükümet emekçiye yaptığını ödeyecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tarımİş Sendikası Genel Başkanı Bedrettin Kaykaç, hükümetin, işçileri ekonomideki tüm sorunların nedeni olarak göstermeye çalıştığını öne sürerek ‘‘Yüce Divan’da yargılanan bir tek işçi var mıdır? Hükümet bir gün yaptıklarının bedelini ödeyecek’’ dedi. Kaykaç, Tarımİş Sendikası Ankara Şubesi 8. Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, iktidara aday olanların seçim öncesi söyledikleriyle göreve geldikten sonra yaptıklarının birbiriyle örtüşmediğini savundu. Kaykaç, ‘‘Bu hükümet de başta işçi kesimine olmak üzere birçok vaatte bulundu. Ama göreve gelince haklarımızı budadı’’ dedi. Hükümetin, IMF ve ABD’nin istekleri doğrultusunda hareket ettiğini, sosyal hak ve özgürlükleri bu istekler doğrultusunda düzenlediğini iddia eden Kaykaç, ekonomideki tüm sorunlardan işçi kesiminin sorumlu tutulmaya çalışıldığını söyledi. Kaykaç, sosyal güvenlik reformunu da eleştirerek yeni düzenlemelerin ‘‘mezarda emeklilik’’ anlamına geldiğini söyledi. İç ve dış borcun, yoksulluk ve işsizliğin her geçen gün arttığını kaydeden Kaykaç, ‘‘Sorunları bizim sırtımıza yüklemeye çalışıyorlar, ama mahkemelerde, Yüce Divan’da yargılanan bir tek işçi var mıdır? Hükümet bir gün yaptıklarının bedelini ödeyecek. Çiftçiyi, emekliyi, işçiyi, esnafı, tüm kesimleri öldürdüler’’ diye konuştu. Konuşmalar sonrası tek liste ile gidilen seçimlerde şube başkanlığına İlhami Polat yeniden seçildi. AKP’liler ‘‘değiştik ve geliştik’’, ‘‘gelişerek değiştik’’ diyorlar. Hepimizin gönlünden geçen de onların gelişerek değişmesi. Yüzde 35’e yakın oy alan bir partinin ülkeyi yönetirken dini referanslar yerine, bilimsel verileri referans alması, ülkemizin, toplumumuzun yararınadır. Burada, ‘‘ille de onlar kötü şeyler yapsın, işler karışsın’’ gibi bir istek makul bir istek olamaz. Ancak, ‘‘değiştim’’ demekle değişilmiyor. Örneğin şu domuz sorunu. AKP’nin domuzlara yaklaşımı, dini referansları öne çıkarmasından kaynaklanmıyor mu? Birkaç yıl önce İslamcı bilinen bir televizyonda domuzların ne kadar kötü koşullarda yetiştirildiğini gösteren bir program izlemiştim. Bunu gören belediye ekiplerinin de ‘‘haklı’’ olarak yaptıkları operasyona destek verilmesi gerekiyordu. AKP’li belediye de domuzların canına okumuştu. ??? Vatan gazetesinin Pazar ilavesindeki haber, bu işin artık bir takıntı haline AKP’nin Domuzla Uğraşması geldiğini gösteriyor. Balıkesir’in Bostancı köyünde domuz çiftliği kuran, inşaat mühendisi İhsan Hitay’ın başına gelenleri, en iyimser ifadeyle bağnazlık olarak yorumlayabiliriz. Çiftliğe düzenlenen ani baskınla 1500 domuzdan birçoğu kesilip kireçli çukurlara gömülerek itlaf edilmişti. Hitay, olanları şöyle anlatmıştı: ‘‘2003 yılında, Tarım Bakanlığı’nın ilgili tüzük ve yönetmeliklerine uygun olarak ruhsatname aldım ve tamamen yasal olarak, 5 bin metrekare alan üzerinde Avrupa standartlarında bir domuz üretim çiftliği kurdum. Tüm şartları yerine getirmeme rağmen Balıkesir İl Hıfzıssıhha Kurulu 2004 tarihinde çiftliğin sıhhi şartları yerine getirmediği gerekçesiyle faaliyetten men kararı aldı. Dava açtım, men kararına itiraz ettim ve kazandım. İl Tarım Müdürlüğü Danıştay’a itirazda bulundu. Yargı süreci devam ederken bu olay başımıza geldi. Kararı beklemeden böyle bir operasyona giriştiler. Varımı yoğumu bu işe yatırmıştım, maddi zararım çok büyük. Yaklaşık 15 milyon YTL civarında.’’ İstanbul Veterinerler Odası Başkanı Profesör Tahsin Yeşildere bu operasyonu şöyle değerlendiriyor: ‘‘Her seferinde domuz çiftliklerinin sıhhi şartları taşımadığı ve bu nedenle kapatıldıklarını söylüyorlar. Eğer asıl neden buysa, o zaman ülkedeki koyun ve sığır çiftliklerinin yüzde 80’inin kapatılması gerekir. Gerekçeleri hiç inandırıcı değil. Bu alanda devasa boyutlarda sorunlarımız varken kıyıda köşede kalmış 1015 domuz çiftliğiyle uğraşıyorlar. Burada önemli olan hangi hayvan ırkı olursa olsun çiftlikten çatala kadar geçen bütün bir süreçte hijyen koşullarının sağlanması. Şimdi kapatarak, faaliyetlerini zorlaştırarak farkında olmadan kaçak üretim ve kesim körükleniyor. Bugün Antalya’da trişinella açısından çiftlik domuzlarından kat be kat büyük risk taşıyan yaban domuzları yakalanıyor ve bu hayvanların etleri turistik otellere satılıyor. Bu eti kendiniz üretirseniz 45 milyona, ithal ederseniz 30 milyona mal edersiniz. Domuz çiftliklerinin kapatılması İslami bakış açısının yansımasıdır. Hükümet dini inançlarını, dünya görüşünü ön plana çıkarıyor ‘’ Domuz eti, gayrimüslim yurttaşlarımızın ve ülkemizi ziyarete gelen 10 milyondan fazla turistin ihtiyacına cevap veriyordu. AKP yönetiminin tavrı nedeniyle domuz çiftlikleri yok ediliyor ve bu et yurtdışından ithal edilmek zorunda kalınıyor. ??? Değişmek ve gelişmek böyle bir şey. Kendinizden farklı olanın yaşamına, tercihlerine saygı göstermek. Kendi inançlarınız nedeniyle başkasının hayatını zorlaştırmamak. Domuz çiftliği sorunu, ülkemizdeki değişimin, demokrasi kültürünün ne kadar kırılgan olduğunu da gözler önüne seriyor. Demokrasi yalnızca siyasi bir mesele değil aynı zamanda kültürel ve sosyal bir meseledir. AKP’liler ne kadar değiştik, geliştik deseler de hâlâ dini referansları siyasete adapte etmeye çalışıyorlar. Domuz konusunda ‘‘sağlık’’ gerekçesi size inandırıcı geliyor mu? Tahsin Yeşildere’nin dediği gibi kasaplık hayvan konusunda ne kadar özensiz hareket edildiğini bilmiyor muyuz? ??? AKP’nin bir inandırıcılık sorunu vardı. Bu konuda içlerinde samimi çaba sarf edenlerin olduğunu da biliyoruz. Ancak, ruhlara sinmiş bağnazlık bir şekilde bir yerden patlak veriyor. Üzücü ve umut kırıcı... CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle